01 tutunamayanlar


İ LMİHAL BİRİNCİ KİTAP HİLKAT



Yüklə 1,87 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə12/43
tarix02.01.2022
ölçüsü1,87 Mb.
#37691
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   ...   43
oc49fuz-atay-tutunamayanlar

204


İ

LMİHAL


BİRİNCİ KİTAP

HİLKAT

BAB I


1

Bidayette  cemiyyet  vardı.  Cemiyyet,  ne  halkedilmişti,

ne de halkedilmemişti.

2

Cemiyyetin  müessisleri,  yedi  esas  müeyyidenin  yedi



meş’alesi, kur’unu vüstası, mütemadiyen münevver ve

mütenekkiren  peygamber,  Ulu  Orkan,  Ulu  Durman,

Ulu  Salgan,  Ulu  Gökçin,  Ulu  Yılgın,  Ulu  Kutbay  ve

Ulu Düzgen idi.

3

Cemiyyetin  kâmilen  müesses  nizâmının  esrârı  ve  on-



dan neş’et itmiş tâli müesseselerinin anahtarı, işbu ye-

di azizin etvârında mündemiç idi.

1

4

Şöyle  ki:  Ulular  ulusu  ve  beşeriyyetin  fikriyâtının  bâ-



nisi Orkan Yalvaç, cemiyyetin uzviyetinde dimağ yeri-

ne  kaimdir.  Her  kim  ki  tefekkürle  iştigal  etmiştir  ve

edecektir,  içtimaî  nizamda  hangi  müessese  vardır  ki

idarî vecibelerle mahmûldur, işte onun derûnunda Or-

kan  Aziz-i  Kebir’in  mübarek  mevcudiyetinin  âsârı

mevcuttur: Şöyle ki:

5

Devletin,  Emr-i  İlâhî  ve  Emr-i  Vâki  şeklinde  tecelli



eden bilumum hâkim kuvveti, Dâhi Orkan’ın evsafı ile

makulen  mütenasiptir.  Onun,  mür’itleri  beyninde  ve

fevkinde  olan  had-di  istiabisi,  devletin  fertler  nezdin-

deki âlî itibarının müşabihidir. Ve emreden ve tecziye



205

1 Eski  din  kitaplarında  Teslis  (Trinity)  ile  birlikte  sık  sık  sözü  edilen  Yedilem

(Septet), İlâhî Kuvvetin, yedi dünyevî unsura ayrılması demek olup, felsefede

de “plurality” kavramıyla ifade edilen bir düzen zenginliğini göstermektedir.




eden ve teşkil eden ve tesbit eden, kuvvet ve kudretini

Ondan alır.

6

Takdir-i  İlâhi’nin  mümkün  kıldığı  nev-i  beşerin  ida-



me-i  hayat  edebilmesi  için  elzem  olan  muvazene  un-

suru ise, Müşfik Salgan’ın şahsında tebellür eder. İlâhî

Uzviyetin küçük beyni mertebesinde addedilmesi ikti-

za  eden  ve  tevazunun  müşahhas  misâli  olan  Ulu  Sal-

gan,  Nâmütenâhi  Orkan’ın  kuvvet  ve  kudretini,  ce-

miyyetin  âlî  menfaatleri  için  tahdit  ve  tesbit  etmek

üzere mevcuttur.

2

Şöyle ki:



7

Bilcümle kanunlar, maarif, âsâyişin muhafazası ve mü-

nevverlerin  velâyeti,  Salgan  Yalvaç’ın  mihmandarlığı

ile icra olunur.

8

Ulu Durman, ammenin asabî bünyesine tekabül edip,



cemiyyetin uzuvlarına, Ulu Orkan’ın ika eylediği emir-

leri nakil ile mükelleftir.

9

Ulu  Gökçin,  Kaadir-i  Mutlak’ın  mübarek  bedeninde



misafir  olan  Ruh-ül  Mukaddesi  temsil  eyler.  Bilcümle

sanayi-î nefise, darüttalimi musiki ve edebiyat ehli, il-

ham ve kudretini Muhteşem Gökçin’den alırlar.

10

İlâhi Uzviyyetin adalî kuvveti, Ulu Yılgın’ın bedeninde



bilkuvve  mevcuttur.  Beden  harekâtına  ait  tâlimlerin

kâffesi, onun tâyin ve tasvibiyle neşvünema bulur.

11

İlâhi Bedenin Kürre-i Arz’daki müşahhas timsalinin is-



keleti,  Ulu  Düzgen’in  vücudunda  nümayandır.  Medi-

ne-i iptida cümle inşaat ve mimarî esaslarını onun vaz

eylediği düsturlarla kuvveden fiile intikal ettirir.

12

Ve nihayet, cemiyyetin mevcudiyetini muhafaza ve ha-



ricî tesirlere karşı müdafaa, Ulu Kutbay’ın tensibi ile ic-

ra  olunur.  Kuvve-i  İnzibatiye  ve  Asakir-i  Türkiye,  bil-



206

2 Münekkitler bu cümledeki “tevazunun” sözü ile, Salgan’ın alçakgönüllü olması

dolayısıyla,  “tevazu”  mu,  yoksa  aynı  paragraftaki  “tevazun”la  ilgili  muvazene

meselesine mi dokunulduğu konusunda ihtilaf halindedir.




cümle  tâbiyesini,  Kutbay’ın,  Zabitân-ı  Erkân-ı  Harb-ı

Umumiyesi ile tedvir ve terkip eder.

13

Selifüzzikir  ameliye,  yekdiğerini  münasip  bir  sıra  ile



tâkip  ederek,  haftanın  yedi  gününe  mütesaviyen  tak-

sim olunur.

3

14

Bilcümle  ef ’alin  icrasından,  Heyet-i  Peygamberiye



mes’uldür.  Hilkat’in  itmamı  ile  vazifedar  olanlar,  ayni

zamanda nazariyenin tesbiti ile mükelleftir.

4

HADİSAT


...............

BAB 27


1

Peygamberin,  Anadolu’ya  vâsıl  olduklarında  memle-

ket, bilcümle harâbat ve cehalet ile mahmul idi. Onlar

geldiler, mütalâa eylediler, şifa verdiler, nizam vaz ey-

lediler, medeniyyet ithal eylediler.

2

Çünkü  onlarda,  Merkezî  Asya’nın  bilumum  hikmet,



safvet,  itidal,  haşmet  ve  istikrarı  mevcut  idi.  İlimle

207

3 İşlerin  yedi  güne  bölünmesi  hususunda,  “İlmihal”in  en  selahiyetli  tefsircisi

İmam-ı Kamburî, şöyle diyor:

Pazartesi,  Heyet-i  Peygamberiye  toplanır  ve  Orkan,  heyet  azalarına  lazım

gelen  direktifi  verir.  Salı  günü  işe  başlamak  uğursuz  sayıldığından  yalnız,

Yılgın’ın murakabesi altında beden talimleri yaptırılır. Çarşamba günü, Sal-

gan tarafından tatbikat tesbiti yapılır. Perşembe günüyse, hafta başından iti-

baren meydana gelmiş dahilî ve haricî zabıta vakaları hakkında gereken ted-

birler alınır ve suçlular mahkemeye sevkedilir. Cuma tahkikat dosyası açılır

ve  maznunlara  celp  gönderilmesi  gibi  teferruatla  meşguliyet  oldukça  vakit

alır. Cumartesi, yarım gün mesai olduğu için Düzgen’e tahsis edilmiştir. İn-

şaat için lüzumlu avan projeler ve birinci keşif özetleri hazırlanır. Pazar, isti-

rahate ayrılmıştır.

4 Hilkat’in Nazariyyattan mahrum edilemeyeceği, “İhtilalci bir nazariyye mevcut

olmadan ihtilalci bir tatbikatın icrası gayrı kabili tasavvurdur” düsturuyla tes-

bit edilmiştir.




meşbu idiler.

3

Ve onlar geldiklerinde itibar ile karşılanmadılar. Uzun



ve  meşakkatli  bir  azimetin  âkibetinde,  sûretleri  peri-

şân, libası cümle küçük mahlûkat ile mülemma idi.

4

Mahalli  halk,  bu  hâl-i  pürmelâli  görüp  de  istihza  ve



muaheze ettiler; fakat Peygamberin, daha önce aniden

ortaya  çıkmış  bütün  peygamberin  gibi  kendilerinin

dahi  istiskale  mazhar  olacaklarını  bilip  de  ândan  yüz

çevirerek, Melekûtu ianeye çağırdılar. Bu vaziyet, ahali

tarafından  yanlış  tefsir  olunup,  orada  hazır  bulunan

bilumum  Sivaslılar,  onlara  nakden  ianeye  başladılar.

Peygamberin’in üstü başı da böyle bir muamele ve tef-

sire müsait idi.

5

Allah da halkın bu ianesinden hoşnut kalıp, Peygam-



berin  vasıtasıyla  ilân  etti:  her  kim  bir  altın  verdi,  bin

altın  alacaktır.  Bunu  halka  naklettikleri  zaman,  iane

için bir tehacüm başladıysa da, Allah, bu hilekâr kulla-

rından Peygamberin’e şikâyetçi olup, mükâfat talep et-

meden muin olanların bu faizden istifadelerini emret-

ti.  İmdi  saat  alaturka  iki  otuzu  tecavüz  ettiğinde,  bu

andan  itibaren  iane  verenler  makbul  değildir,  zira  Al-

lah’ın fahiş bir faiz vereceğini işitmişlerdir. Hemen bir

hercümerc teşekkül etti. Bu kararın, iki otuzdan evvel

ilânının muvafık olduğunu, imdi kararın iptalinin icap

ettiğini iddia ettiler.

5

6



Bu mukabele üzerine Allah’ın âsabı bozulup da ben si-

208

5 Tatbikat  bahsinde  de  tekrar  edileceği  gibi  yeri  gelmişken  hemen  belirtelim:

bütün ticari usullerin menşei “İlmihal”de mevcuttur. Burada zikredilen saat iki

otuz da bilahare, Kayserililer tarafından benimsenmiş ve borsanın kapanış saati

olarak tesbit edilmiştir.

İlmihal’in bu amelî tarafı, yalnız din adamları arasında değil, ticaret erbabı

tarafından  da  çok  beğenilmiştir.  Böylece  din  adamları  İlmihal’i,  fakir  fukara

arasında yaymaya çalışırken, ticaret borsası da tüccarlara kabul ettirmekte zor-

luk çekmemiştir.



ze  gösteririm  demesiyle,  Sivas  ve  Kayseri  civarına  bir

fırtına göndermesi bir oldu.

7

Allah’ın  bu  misli  gayri  mütesadif  gazabından  korkan



ehli  ticaret,  Peygamberin’e  sığınarak  imana  geldiler.

Fakat, bilcümle esnafın biinsaf muamelesinden muta-

zarrır  olan  ahali,  bezirgâna  yapılan  bu  muameleden

hoşnut dahi kaldılar.

8

İmdi,  Orkan  Peygamber,  Nur-ül  Hak,  yerden  bâlâ  bir



yere çıkarak, etrafına toplanan halka hitaben ezcümle

dedi ki:


9

Bizler  arazinin  ve  ilmin  bâlâ  olduğu  bir  memleketten

sizlere iman ve ziya tevzii için geldik. Bizler, adalet ve

hikmet  müvezzileriyiz.  İmdi,  bizden  yalınız  hayır  gö-

receksiniz. Amma velâkin, bizler, bezirgânın değil, siz-

lerin mümessiliyiz. İmdi, Allah’ın nezdinde bir yer te-

dariki  için  bizlere  verilen  ianenin  bir  faidesi  olamaz.

Bizlerin iaşe ve ibatesi ile Hak Tealâ meşgul ve mes’ul-

dur. Sizlerde ona muin olun.

10

Yalınız, bizim nafakamızla fazla meşgul olmayın. Yok-



sa  Rab,  ben  Peygamberin’inin  rahatı  ile  kâfi  gayreti

gösterip meşgul olmuyor muyum diye müteessir olup,

hepinizin  bildiği  gibi,  bu  teessür  teessüfe  oradan  da

hiddete inkılâp ederse, sizi ben bile kurtaramam.

11

Halk, bu sözlerden ziyadesiyle müstefid olarak, ulula-



rın istirahat ve iskânına vakfoldu.


Yüklə 1,87 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   ...   43




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin