Yeşil Ürün
Ürün, yeşil pazarlama karması içinde, önemli bir etken olarak nitelendirilmiş olsa da
genel kabul görmüş bir yeşil ürün tanımı yapmak oldukça zordur. Yeşil ürünü tanımlamada
yaşanan zorluklar; bir takım özellikleri ifade etmenin yanısıra ürünlerin çevresel koruma ve
devamlılığının nasıl sağlanacağının saptanması konusundadır. Yapılan araştırmalarda ürünün
çevreye verdiği zararın % 70’inin ürün tasarımından ve ürünün üretimine ait süreçlerden
oluştuğu görülmüştür (Hussein ve Cankül, 2010).
“Yeşil ürün, yaşam sürecinin sonuna geldikten sonra, ayrıştırma veya zararlı olmayan
malzemelerin yeniden kullanılabilmesi için geri dönüşüm süreçlerine giren üründür. Bunlar
çevreye dost ürünlerdir. Çevreye dost ürünler; dayanıklı, zehir içermeyen, kirliliğe neden
olmayan, geri dönüşümlü ve çevreye zarar vermeyen üretim yöntemleri ve teknolojileri ile
üretilen ürünlerdir” (Türk ve Gök, 2010). Diğer bir tanımlamaya göre yeşil ürün; çevreyi
kirletmeyen, doğal kaynakları daha az tüketen, geri kazanılabilen veya korunabilen üründür.
Bir ürünün yeşil olup olmadığına, ürünün tüketicilerin istek ve ihtiyaçlarını tatmin etmesi,
enerji ve doğal kaynakların sürekliliğini sağlaması ve koruması, canlılara, insanlara veya
diğer ülkelere zarar vermemesi konusunda kabul görmesi, bireylerin sağlığını tehdit
etmemesi, kullanım ve tüketim yoluyla çevreye zarar vermemesi gibi özellikleri incelenerek
karar verilebilir. Kısaca özetlendiğinde Yeşil Ürün kavramını 4S Formülü olarak bilinen
unsurlarla açıklamak mümkündür. Bu unsurlar:
• Tatmin (Satisfaction): Tüketicilerin istek ve ihtiyaçlarının doyum noktasına
ulaşmasıdır.
• Sürdürülebilirlilik (Sustainability): Ürünün enerji ve kaynaklarının devamlılığının
sağlanmasıdır.
• Sosyal Kabul (Social Acceptibility): Ürünün veya firmanın canlılara, doğaya zarar
vermemesi konusunda sosyal kabul görmesidir.
• Güvenlik (Safety): Ürünün bireylerin sağlığını tehlikeye atmamasıdır.
Yeşil Fiyat
Maliyet tasarrufunun sonunda ortaya çıkan daha düşük bir fiyat, tüketicileri çevre dostu
ürünü satın almaya yöneltecektir. Ürüne olan talebin fiyata karşı hassas olduğu bir durumda,
daha düşük bir fiyat işletme için daha başarılı bir strateji olacaktır. Fiyat aynı düzeyde
tutulduğu takdirde, ürünün çevreyle ilgili olumlu özellikleri bir rekabet avantajı faktörü olarak
kullanılabilir. Ürünün fiyatının daha yüksek olduğu durumlarda ise, farklılaştırılmış yeşil
ürünün promosyonuna önem verilmesinin yanı sıra ürün için fazladan para ödemeye gönüllü
tüketiciler var olmalıdır. Burada fiyatın hangi seviyede tutulduğu önem kazanmaktadır (Yücel
ve Ekmekçiler, 2008).
Bireylere, çevrenin ve sağlıklı yaşamanın da bir bedeli olduğu ve bu maliyete çevreci
ürünleri satın alarak yapacakları katkının onları ileride geri dönülmez hayati sorunlarından
kurtaracağı anlatılabilmelidir. Eğer bu yapılabilirse, çevreci yatırımların bedelleri fiyata
yansıtılabilir. “Örneğin; yakıt tasarrufu gerçekleştiren çevreci otomobiller, daha pahalı olduğu
halde talep edilebilmektedir. Çünkü tüketiciler, kullanım süresi boyunca tasarruf
edebilecekleri yakıt maliyetini dikkate alarak karar vereceklerdir. Aynı şekilde elektrik
tasarrufu sağlayan ampul ve florasanlar, enerji tasarrufu sağlayan bilgisayar sistemleri, pahalı
olduğu halde talep edilebilmektedir”.
Dostları ilə paylaş: |