TüRKĠye cumhurġyetġ ankara üNĠversġtesġ sağlik bġLĠmlerġ enstġTÜSÜ



Yüklə 5,42 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə123/135
tarix02.01.2022
ölçüsü5,42 Mb.
#1649
1   ...   119   120   121   122   123   124   125   126   ...   135
5. SONUÇ VE ÖNERĠLER 
Bu  çalıĢmada,  pleural  efüzyon  ĢekillenmiĢ  kedi  ve  köpeklerde  radyografi, 
ultrasonografi,  torakoskopi  ve  efüzyon  sıvısının  laboratuvar  sonuçlarının 
karĢılaĢtırılması  amaçlandı.  Tanısal  yöntemlerin  birbirine  olan  üstünlükleri  ve 
tutarlılıkları  istatistiki  açıdan  değerlendirildi.  Aynı  zamanda  henüz  ülkemizde 
çalıĢılmayan  kalp  dıĢı  toraks  ultrasonografisi  ve  torakoskopi  yöntemleri  pleural 
efüzyonun etiyolojisi tespit etmek için kullanıldı. 
25  kedi  ve  15  köpekten  oluĢan  çalıĢma  olgularında  pleural  efüzyonun 
tanısında  klinik  muayenenin  önemli  olduğu  gözlemlendi.  Klinik  muayenede  en  sık 
belirlenen  dispne,  letarji  ve  siyanoz  pleural  efüzyon  için  belirleyici  bulgulardır.  Bu 
Ģikayetleri bulunan hastalar mutlaka pleural efüzyon yönünden değerlendirilmelidir.  
Pleural efüzyonun varlığını tespit etmede en kullanıĢlı görüntüleme  yöntemi 
radyografidir.  Pleural  efüzyonun  tipik  radyografik  bulguları  ile  tanı 
konulabilmektedir.  Fakat  radyografi  pleural  efüzyon  sıvısının  karakteri  ve  etiyojisi 
hakkında  bilgi  vermemektedir.  Az  miktarda  pleural  efüzyon  ĢekillenmiĢse  ve 
efüzyonun  nedeni  toraks  için  yapılarından  kaynaklı  ise  etiyoloji  hakkında  fikir 
edinilebilir ama yine de efüzyon karakteri belirlenemez.  
Kalp dıĢı toraks ultrasonografisi, sağlıklı bir hayvanda kısıtlı bir görüntüleme 
tekniğidir. Akciğerlerde bulunan hava ve sadece kostalar arası görüĢ sağlanabilmesi, 
ultrasonografik tanıyı zorlaĢtırmaktadır. Pleural efüzyon ise kalp dıĢı ultrasonografik 
görüntüleme için büyük avantajdır. Efüzyon anekoik bir görüntüleme alanı yaratır ve 
efüzyon  çevresindeki  dokuların  değerlendirilebilmesine  olanak  sağlar.  Olgularda, 
tümöral  oluĢumlar  rahatlıkla  belirlenebilmiĢtir.  Genellikle  eksudat  karakterli 
efüzyonlar  içindeki  fibrinden  ve  hücre  sayısının  çokluğundan  dolayı  partiküllü 
heterojen  bir  görüntü  bulunmaktadır.  Bu  durum  az  da  olsa  efüzyonun  karakteri 
hakkında  bir  fikir  edinmemizi  sağlamaktadır.  Fakat  olgularda  da  görüldü  ki  pleura 
yüzeyindeki lezyonların tespitinde yetesizdir.  


162 
 
 
Ekokardiografi,  kalp  kökenli  hastalıların  değerlendirilmesinde  çalıĢma 
kapsamındaki  tanı  yöntemleri  arasındaki  en  kullanıĢlı  ve  en  güvenilir  yöntemdir. 
Olgularda  mitral  ve  triküspital  yetmezlikler,  kardiomyopatiler  ve  perikardial 
hastalıklar tespit edildi. Pleural efüzyona neden olan bu patolojilerin tanısı en doğru 
ekokardiografi ile konuldu.  
Abdominal  ultrasonografi,  pleural  efüzyona  neden  olabilen  hepatititis, 
nefropati,  pankreatitis,  neoplazik  oluĢumlar  ve  enteropati  gibi  hastalıklarının  tanısı 
için  kullanıldı.  Bu  tarz  metabolik  hastalılarda  da  abdominal  ultrasonografi  yol 
gösterici  olmuĢtur.  Olgularda  belirlenen  metabolik  hastalıklara  yönelik  yapılan 
sağlatımın sonunda yeniden pleural efüzyon ĢekillenmemiĢtir. ÇalıĢmada kullanılan 
diğer  tanı  yöntemlerinin  hiçbiri  intraabdominal  patolojilerilere  yönelik  değildi.  Bu 
açıdan seçilen abdominal ultrasonografik değerlendirme amacına ulaĢmıĢtır. 
Torakoskopi,  toraks  patolojini  belirlemede  birincil  tanı  yöntemi  olmuĢtur. 
Radyografi ve kalp dıĢı ultrasonografi ile belirlenemeyen patolojiler tespit edilebildi. 
Diğer tanı  yöntemleri ile gözlemlenebilen patolojiler ise torakoskopi ile doğrulandı. 
Torakoskoskopi  eĢliğinde  alınan  biyopsiler  sonucunda  pleural  efüzyonların 
etiyolojisi  belirlendi.  Torakoskopinin  teleskopik  büyütmesi  sayesinde  çıplak  gözle 
tespit  edilemeyecek  kadar  küçük  olan  lezyonlar  dahi  görüntülenebilmiĢ  ve  biyopsi 
alınabilmiĢtir.  Torakoskopi  sayesinde  pleural  efüzyonun  tam  olarak  drenajı 
sağlanmıĢ  ve  torakoskopi  rehberliğinde  olgulara  göğüs  tüpü  yerleĢtirildi. 
Toraskoskopi ile sadece kalp içi yapıları ve kardiomyopatilerin tanısı konulamadı.  
Torakoskopi  yöntemiyle  hastalar  invazif  olan  torakotomiden  kurtulmuĢ  ve 
operasyon  bitimini  takiben  2-3  saat  içerisinde  ayağa  kalkmıĢlardır.  Özellikle 
perikardial  efüzyonun  sağaltımında  %  100  baĢarı  kazanılmıĢ  ve  hiç  bir 
komplikasyonla  karĢılaĢılmamıĢtır.  Sadece  torakoskopi  tecrübe  isteyen  bir 
yöntemdir.  Ġyi  bir  teknik  bilgi  ve  manüplasyon  yeteneği  gerektirir.  Bütün  bu 
avantajlar  düĢünüldüğünde  pleural  efüzyonun  etiyolojisinin  tasınında  mutlaka 
kullanılması  gereken  bir  tanı  ve  operatif  tekniktir.  Ülkemize  henüz  kedi  ve 
köpeklerde kullanılmayan bu tanı  yöntemiyle ilgili  daha fazla çalıĢma  yapılmalı ve 
torakoskopik  cerrahinin  geliĢtirilmesi  gerekmektedir.  Böylece  Avrupa’da  ve 


163 
 
 
Amerika’da olduğu gibi ülkemizde de gelecekte veteriner hekimlikte, invazif olan ve 
hastanın operasyon sonrası Ģiddetli derecede ağrı duymasına neden olan torakominin 
yerini alabilir.  
Pleural  efüzyon  sıvı  örneklerinin  biyokimyasal,  sitolojik,  mikrobiyoloji  ve 
virolojik  değerlendirilmesi  özellikle  efüzyon  tipinin  belirlenmesi  ve  sağaltım  planı 
olĢuturulabilmesi  açısından  çok  önemlidir.  Fakat  çalıĢmada  kullanılan  diğer  tanı 
yöntemleri  kullanılmadığı  sürece  pleural  efüzyonun  etiyolojisini  tespit  etmede 
yeteriz kalmaktadır.  
ÇalıĢmayla ilgili varınlan sonuçlar ve öneriler özet olarak; 
1.
 
Pleural efüzyonun klinik muayenede en sık belirlenen dispne, letarji ve 
siyanoz  pleural  efüzyon  için  belirleyici  bulgulardır.  Bu  Ģikayetleri 
bulunan hastalar mutlaka pleural efüzyon yönünden değerlendirilmelidir.  
2.
 
Pleural  efüzyonun  varlığını  tespit  etmede  en  kullanıĢlı  görüntüleme 
yöntemi  radyografidir  fakat  pleural  boĢluktaki  serbest  sıvı  torasik 
yapıların  görünmesini  engeller  ve  pleural  efüzyonun  etiyolojisini 
belirlemede yetersiz kalmaktadır. 
3.
 
Pleural  efüzyonu  olan  hastalarda  torasik  yapıların  değerlendirilmesinde 
kalp  dıĢı  toraks  ultrasonografisi  önemli  bir  yer  tutmaktadır.  Özellikle 
tümör kaynaklı pleural efüzyon Ģekillenen hastalarda, tümöral oluĢumlar 
rahatlıkla  bu  tanı  yöntemi  ile  belirlenebilmektedir  ama  pleural 
yüzeylerdeki lezyonları belirlemede yetersiz kalmaktadır.  
4.
 
Kalp  kaynaklı  pleural  efüzyonların  etiyolojisinin  belirlenmesinde  en 
kullanıĢlı  yöntem  ekokardiografidir.  Bütün  kapakcıklar,  endokard, 
myokard ve perikard detaylı bir Ģekilde değerlendirilebilir. 
5.
 
Pleural efüzyon Ģekillenen hastalarda efüzyona neden olabilen karaciğer, 
böbrek  ve  pankreas  hastalıkları  gözden  kaçırılmamalıdır.  Mutlaka 
abdominal ultrasonografi ile bu yapılar değerlendirilmeli ve bu bulgular 
kan değerleri ile karĢılaĢtırılmalıdır. 
 


164 
 
 
6.
 
Pleural efüzyon sıvısının analizi mutlaka yapılmalıdır. Sıvı örneklerinin 
biyokimyasal,  sitolojik,  mikrobiyoloji  ve  virolojik  değerlendirilmesi 
özellikle efüzyon tipinin belirlenmesi ve sağaltım planı olĢuturulabilmesi 
açısından  çok  önemlidir.  Fakat  çalıĢmada  kullanılan  diğer  tanı 
yöntemleri  kullanılmadığı  sürece  pleural  efüzyonun  etiyolojisini  tespit 
etmede yeteriz kalmaktadır.  
7.
 
Torakoskopi,  toraks  patolojini  belirlemede  birincil  tanı  yöntemdir. 
Torakoskopinin  teleskopik  büyütmesi  sayesinde  çıplak  gözle  tespit 
edilemeyecek  kadar  küçük  olan  lezyonlar  dahi  görüntülenebilmiĢ  ve 
biyopsi  alınabilir.  Non  invasiv  bir  tanı  yöntemidir  ve  hastalar 
operasyonun  bitimini  takiben  kısa  bir  süre  içerisinde  ayağa 
kalkabilmektedirler. Fakat  iyi  bir teknik bilgi  ve manüplasyon  yeteneği 
gerekmektedir. 
Torakoskospi 
kalp 
pericardial 
efüzyonun 
değerlendirilmesinde 
kullanılabilir 
fakat 
kalp 
içi 
yapıları 
görüntülemediğinden  kalp  yetmezlikleri  sonucu  Ģekillenen  pleural 
efüzyonların etiyolojisini değerlendirmede yetersiz kalmaktadır.  
8.
 
Sonuç olarak; Pleural efüzyonun etiyolojisini belirlemek için çalıĢmada 
kullanılan  tüm  tanı  tekniklerinin  sırayla  kullanılmasına  ihtiyaç 
duyulmaktadır.  Önce  radyografide  pleural  efüzyon  tanısı  konulan 
hastada  sırasıyla  kalp  dıĢı  ultrasonografi,  ekokardiografi,  abdominal 
ultrasonografi  ve  torakoskopi  görüntüleme  yöntemleri  uygulanmalıdır. 
Alınan  biyopsi,  sıvı  ve  hematolojik  değerlendirmeler  sonunda  tanı 
yöntemleri  ile  elde  edilen  bulgular  karĢılaĢtırılmalı  ve  ortak  bir 
değerlendirmeye tabi tutulmalıdır.  

Yüklə 5,42 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   119   120   121   122   123   124   125   126   ...   135




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin