Barnabas İncili
88
“Allah'ın bize Cennet'te ne vereceğini size anlatmamı istersin.
Bakın, size diyorum ki, ücretleri düşünenler patronu sevmezler.
Önünde bir koyun sürüsü bulunan
bir çoban kurdun geldiğini
görünce onları korumaya hazırlanır; ama tersine, ücretli kurdu
görünce koyunları ve sürüyü terk eder. Huzurunda durduğum
Allah
sağ ve diridir ki, eğer babalarımızın Allah’ı sizin
Allah'ınız olmuş olsaydı, “Allah bize ne verecek” diye
aklınızdan geçirmezdiniz. Tersine, Davud Peygamber'in dediği
gibi derdiniz, “Bana verdiği bunca şeye karşılık ben Allah'a ne
vereceğim?” Anlayasınız diye,
sözlerimi bir temsille
anlatacağım.
Kralın biri, yol kenarında hırsızlar tarafından soyulup, ölme
derecesinde yaralanan bir adam gördü. Ve ona acıyıp, bu adamı
şehre götürerek bakımını yapmalarını kölelerine emretti ve onlar
da bunu tüm dikkatleriyle yerine getirdiler. Ve kral hasta adama
karşı büyük bir sevgi duyup, kızını ona verdi ve varisi yaptı.
Şimdi, bu kral mutlaka en merhametli bir kraldı;
fakat adam
köleleri dövdü, ilâçları küçümsedi, karısına kötü davrandı, kral
hakkında ileri geri konuştu ve sipahilerini ona karşı
ayaklandırdı. Ve kral herhangi bir hizmet istediğinde, “Kral
bana ödül olarak ne verecek” der dururdu. Şimdi,
kral bunu
işitince, böylesine dinsiz bir adama ne yapsın?”
Hepsi birden cevap verdiler. “Yazıklar olsun ona, kral onu her
şeyden yoksun bırakır ve şiddetli bir biçimde cezalandırır.” O
zaman İsa dedi, “Ey kâhinler, din adamları, Farisîler ve siz,
benim sözümü dinleyen baş kâhin. Size Allah'ın, peygamberi
İşaya aracılığıyla
söylediğini bildiriyorum, “Ben köleleri
besledim ve yücelttim, fakat onlar beni küçümsediler.” Kral,
İsrail kavmini bu dünyada acılarla dolu bularak, onlara kulları
Yusuf, Musa ve Harun'u verip, bakımlarını yaptıran
Allah'ımızdır. Ve Allah'ımız onlara karşı
öylesine bir sevgi
duymuştur ki, İsrail kavmi uğruna Mısır'ı vurmuş, Firavun'u
boğmuş ve Kenanîlerle Medyenliler'in yüz yirmi kralını
darmadağın etmiştir; İsrail Kavmi'ne kanununu vermiştir.