özne dir.
Nesne ise onun bilgelik ve aydın duruşudur.
Gönderen toplum, sosyal ve kültürel
cehalet ortamı;
Gönderilen derginin okurları (halk) demektir. Resimlerein analizi ise:
Resim: 1 ve 2’de (sayı 1, 7 April 1906 ve sayı 3, 21 April 1906) metnin göstergesi, Doğu
toplumlarında, eğitimsizlik, cehalet konusudur. Her iki resimde de eğitim mekanının aydınlık olmaması, hatta
hayvanlarla aynı ortamda insanların bulunduğu (ahır), uyuyan insanlar ve kitapların yerlere atıldığı veya
havada uçuştuğunun göstergesidir. Kapalı mekan içinde gaflet uykusunda olan insanların pencereden doğan
güneşten habersiz oldukları bu kesitte dikkat çekmektedir.
Resim 3 ve 4’te (sayı 6, 12 May 1906 ve sayı 4, 28 April 1906) giyim ve kuşamlarıyla Batılı (züppe)
veya doğulu tipler yer almaktadır. Modernleşmenin sadece eğlence olduğunu sananlar, aydın tipi olan
Nasreddin Hoca’ya saldırdıkları gösterilmektedir. Bu iki resimde arka fon ya karanlıktır veya çok küçük bir
pencere resmedilmiştir. Görsel metnin (3) altında yazınsal bir metin bulunmakta. “Benuş bade-yi safi zidest-i
Mehr; Zedim pa be temeddün her ançi badabad” Güneşten bir saf mey iç çünkü medeniyete adım attık ne
olursa olsun.
Resim 5 ve 6’da (sayı 8, 26 May 1906 ve sayı 13, 30 İyun 1906) Nasreddin hocanın duruşu, kıyafeti
neredeyse aynı, fakat hep sol elinde olan asanın yerine “Molla Nasreddin” dergisini taşımaktadır. Derginin asa
yerine taşınması asa görevini imgeler. Tüm tiplerde aynı olan konuşma pozisyonundaki sağ elin parmak işareti
de değişkenlik gösterir. Sayı 8’in kapak metni İran ve Rusya arasında çekilen bir bariyerin ortasında duran
bilge Nasreddin hoca’dır. Bu kesitte Nasreddin Hoca dergisi her iki coğrafyanın siyasi meseleleri ile
ilgilendiğini göstermektedir. 13. sayının kesiti ise ortada gaflet uykusunda olan halktan bir şahısın, etrafında
dönemin aydın gazetelerinden olan soldan Ahter (İstanbul 1875), İrşad (Bakü 1905), Sur-i İsrafil (Tahran
1907), Hablülmetin’in (Kalkuta 1895) olduğu ve bu aydınların uyarılarından hatta dayaklarından bile
uyanmayan kişiyi gösterir. Görsel metni güçlendirmek için yazınsal metinde: “döymekden yoruldum, ağacım
sındı, ama bu biçare hab-ı gafletten ayılmadı/ dayak atmaktan yoruldum, sopam kırıldı ama bu zavallı gaflet
uykusundan uyanmadı” eklenmektedir. Sayı 33’de 13. sayının neredeyse aynı kesitini görmekteyiz. Tüm aydın
gazetelerin yazarları ve ortasında buluna “ünlü tabip olan meşrutiyet” gaflet uykusunda uyanan halka su
içirmektedir.
Resim 8’de (sayı 35, 1 Dekabr) Nasreddin Hoca, Müslüman dünyasının çocuk gelin geleneğini
eleştirmektedir. Sol elindeki baston ve uzattığı sağ eliyle durumun vahametini gösterir ve yazınsal metinle
destekleyerek “dört tane yetmez mi” diyerek Müslüman toplumlarının yanlış olan örf ve adeti sorgular.