Tablo 3.9 İki Aşamalı EKK Regresyon Sonuçları
Tablo 3.9.1 Model I’in İki Aşamalı En Küçük Kareler Regresyon Sonuçları
Metot:İki Aşamalı En Küçük Kareler
Örneklem (Düzeltilmiş): 1952-2004
Dahil Olan Gözlem: 1953 sonrası düzenlemeler
Bağımlı Değişken: Growth
Araç Değişkenler:
DVERGİ, DLNP, GC, Gİ, DYY(-1)
Bağımsız Değişkenler
Katsayı
Standart Hata
t- İstatistik
Olasılık Değeri
C
0.107088
0.202351
0.529219
0.5991
DYY
0.646345
8.396109
0.076982
0.9390
DXM
-2.115714
1.567641
-1.349617
0.1835
DLNH
-0.298654
0.491429
-0.607725
0.5462
TYAT
-0108660
0.805806
-0.134847
0.8933
R Kare
-1.498861
R Kare (Düzeltilmiş)
-1.707099
F- İstatistiği
0.758623
Regresyonun Standart Hatası
0.073227
Durbin-Watson ist.
2.043720
Olasılık Değeri( F- İstatistik)
0.557358
Tablo 3.9.2 Model II’nin İki Aşamalı En Küçük Kareler Regresyon Sonuçları
Metot:
İki Aşamalı En Küçük Kareler
Örneklem (Düzeltilmiş):
1952-2004
Dahil Olan Gözlem:
1953 sonrası düzenlemeler
Bağımlı Değişken:
Growth
Araç Değişkenler:
GI, DVERGI, DLNP, DYY(-1), DXM(-1), GC(-1), TYAT, DLNH(-1), GRO(-1)
Bağımsız Değişkenler
Katsayı
Standart Hata
t- İstatistik
Olasılık Değeri
C
0.012817
0.527142
-0.024315
0.9807
DYY
60.77884
170.3698
0.356746
0.7230
DXM
-1.574962
4.330321
-0.363706
0.7178
DLNH
0.344343
0.724048
0.475581
0.6367
GC
-0.067113
1.395124
-0.048106
0.9618
TYAT
0.304522
2.451719
0.124208
0.9017
DYYDLNH
-254.9844
511.9287
-0.498086
0.6209
DYYDXM
279.2080
901.4521
0.309731
0.7582
DYYTYAT
-228.2928
666.9334
-0.342301
0.7338
R
2
-1.760448
R
2
(Düzeltilmiş)
-2.262348
F- İstatistiği
0.251567
Regresyonun Standart Hatası
0.080386
Durbin-Watson ist.
1.450509
Olasılık Değeri( F- İstatistik)
0.977820
174
Tablo 3.9.3 Model III’ün İki Aşamalı En Küçük Kareler Regresyon Sonuçları
Metot:
İki Aşamalı En Küçük Kareler
Örneklem (Düzeltilmiş):
1953-2004
Dahil Olan Gözlem:
1952 sonrası düzenlemeler
Bağımlı Değişken:
Growth
Araç Değişkenler:
GRO(-1), TYAT(-1),
DYY(-1), DXM(-1), DLNP(-1), DLNH(-1), GC(-1) GI(-1),
DYYDXM(-1), DYYDLNH(-1), DYYTYAT(-1), DVERGI(-1)
Bağımsız Değişkenler
Katsayı
Standart Hata
t- İstatistik
Olasılık Değeri
C
0.086130
0.538409
0.159971
0.8737
DYY
4.046772
129.7662
0.031185
0.9753
DXM
0.962332
2.472771
0.389172
0.6992
DLNH
0.123458
0.382932
0.322401
0.7488
GC
0.379633
0.873908
0.434409
0.6633
DGİ
2.800193
8.115082
0.345060
0.7319
TYAT
-0.380363
2.012786
-0.188974
0.8511
DYYDLNH
-26.18475
220.6341
-0.118680
0.9061
DYYDXM
-120.5609
334.0526
-0.350414
0.7279
DYYTYAT
-1.338084
505.3962
-0.002648
0.9979
DLNP
0.072072
0.468086
0.153791
0.8784
DVERGİ
-0.295402
2.511837
-0.117604
0.9074
R
2
-0.132018
R
2
(Düzeltilmiş)
-0.443323
F- İstatistiği
0.251365
Regresyonun Standart Hatası
0.052589
Durbin-Watson ist.
2.030793
Olasılık Değeri( F- İstatistik)
0.991175
Üç farklı model çerçevesinde, iki aşamalı en küçük kareler tekniği ile
gerçekleştirilen regresyon sonucunda modellere katılan açıklayıcı değişkenlerin modelleri
açıklama gücünü gösteren R
2
istatistiklerinin her üç regresyonda da negatif olduğu
gözlenmektedir. Oysa karesi alınan bir ifadenin negatif çıkması imkânsızdır. Bu durumun
nedenini daha iyi anlayabilmek amacıyla yukarıda belirtilen modeller çerçevesinde sıradan
en küçük kareler yöntemi ile yeni bir analiz gerçekleştirilmiştir. Bu regresyona ilişkin
bilgileri içeren tablolara baktığımızda regresyona katılan açıklayıcı değişkenlerin açıklama
gücünün çok düşük olduğunu, diğer bir ifadeyle Türkiye ekonomisindeki büyümeyi
açıklayan başka değişkenlerin varolduğu ancak bu çalışmada kullanılan açıklayıcı
değişkenlerin ülkedeki büyümeyi açıklama gücünün düşük olduğu sonucuna varılmaktadır.
Bu duruma bağlı olarak her üç modele ilişkin iki aşamalı en küçük kareler regresyon
sonuçlarında R
2
’ler negatif değerler almaktadır. Ayrıca her üç modele yönelik regresyonda
R
2 ‘
nin anlamlılığının bir ölçüsü olarak kabul edilen F istatistiklerinin de son derece düşük
değerler alırken, çoğu açıklayıcı değişkenlere ilişkin katsayılarda teori ile uyuşmayan bir
ilişki sergilemektedir.
175
Tablo 3.10 Sıradan EKK Regresyon Sonuçları
Tablo 3.10.1 Model I’in Sıradan En Kareler Regresyon Sonuçları
Metot:Sıradan En Küçük Kareler
Örneklem (Düzeltilmiş): 1952-2004
Dahil Olan Gözlem: 1953 sonrası düzenlemeler
Bağımlı Değişken: Growth
Bağımsız Değişkenler
Katsayı
Standart Hata
t- İstatistik
Olasılık Değeri
C
0.113921
0.048267
2.360215
0.0223
DYY
-4.672192
2.023226
-2.309279
0.0252
DXM
-0.250498
0.219032
-1.143660
0.2583
DLNH
-0.010412
0.060264
-0.172778
0.8635
TYAT
-0.187271
0.184141
-1.016999
0.3141
R Kare
0.190785
R Kare (Düzeltilmiş)
0.124727
F- İstatistiği
2.888132
Regresyonun Standart Hatası
0.042517
Durbin-Watson ist.
2.095222
Olasılık Değeri( F- İstatistik)
0.031730
Tablo 3.10.2 Model II’nin Sıradan En Küçük Kareler Regresyon Sonuçları
Metot:
Sıradan En Küçük Kareler
Örneklem (Düzeltilmiş):
1952-2004
Dahil Olan Gözlem:
1953 sonrası düzenlemeler
Bağımlı Değişken:
Growth
Bağımsız Değişkenler
Katsayı
Standart Hata
t- İstatistik
Olasılık Değeri
C
0.162146
0.083805
1.934801
0.0593
DYY
-22.04803
20.37651
-1.082032
0.2850
DXM
-0.294958
0.317753
-0.928259
0.3582
DLNH
0.128824
0.100923
1.276462
0.2083
GC
0.231500
0.334870
0.691312
0.4929
TYAT
-0.569909
0.322638
-1.766403
0.0841
DYYDLNH
-58.46827
41.15865
-1.420558
0.1623
DYYDXM
13.84180
65.14036
0.212492
0.8327
DYYTYAT
99.29373
79.99236
1.241290
0.2209
R
2
0.278533
R
2
(Düzeltilmiş)
0.150272
F- İstatistiği
2.171615
Regresyonun Standart Hatası
0.041892
Durbin-Watson ist.
2.151889
Olasılık Değeri( F- İstatistik)
0.048043
176
Tablo 3.10.3 Model III’ün Sıradan En Küçük Kareler Regresyon Sonuçları
Metot:
Sıradan En Küçük Kareler
Örneklem (Düzeltilmiş):
1952-2004
Dahil Olan Gözlem:
1953 sonrası düzenlemeler
Bağımlı Değişken:
Growth
Bağımsız Değişkenler
Katsayı
Standart Hata
t- İstatistik
Olasılık Değeri
C
0.180464
0.095191
1.895806
0.0650
DYY
-27.22135
21.44040
-1.269626
0.2114
DXM
-0.271685
0.325198
-0.835444
0.4083
DLNH
0.104208
0.096935
1.075028
0.2886
GC
0.069098
0.342736
0.201607
0.8412
DGİ
2.709470
0.463110
1.851857
0.0713
TYAT
-0.559775
0.372065
-1.504509
0.1401
DYYDLNH
-57.90443
40.66434
-1.423961
0.1620
DYYDXM
22.43591
65.67299
0.341631
0.7344
DYYTYAT
121.5091
83.97547
1.446959
0.1555
DLNP
-0.078465
0.065818
-1.192151
0.2401
DVERGİ
-0.759062
0.493963
-1.536677
0.1321
R
2
0.365964
R
2
(Düzeltilmiş)
0.195856
F- İstatistiği
2.151369
Regresyonun Standart Hatası
0.039910
Durbin-Watson ist.
1.927729
Olasılık Değeri( F- İstatistik)
0.037697
Yukarıdaki model I ve Model II’nin Regresyon sonucuna baktığımızda ilgili
açıklayıcı değişkenlerin Türkiye ekonomisindeki ekonomik gelişme üzerinde %10
anlamlılık düzeyinin altında açıklayıcı gücünün olmadığı gözlenmektedir. Bununla birlikte
%10 anlamlılık düzeyinde baktığımızda DYY’lerin Türkiye ekonomisi üzerinde dış ticaret
hususunda, beşeri sermaye ve yurtiçi yatırımlar üzerinde olumlu etkileri mevcuttur ancak
regresyonun genelinde ilgili değişkenlerin ülkenin ekonomik büyümesi üzerinde etkili
olmadığı yönünde sonuç çıkmaktadır. Buradan ülkeye gelen DYY’lerin miktarında
yetersizlik olduğu oysa ki ülkeye daha fazla DYY girişi sağlanabilse yurtiçi yatırımlar,
beşeri sermaye ve dış ticaret üzerinde pozitif dışsallıklar sağlama ihtimali olabilecektir.
Tuluğ ok(2004)’ün Türkiye üzerinde yaptığı araştırmada bu durumu desteklemektedir.
Türkiye’nin DYY’ler için birçok olumlu faktöre sahip olmasına karşın, ülkenin istenilen
düzeyde DYY elde edemediği bu durumun nedeninin de yatırımların politik ve ekonomik
istikrar eksikliği nedeni ile kendini güvende hissetmemesinden kaynaklandığı ifade
edilmektedir.
177
SONUÇ
Ekonomik büyüme bütün dünya ekonomilerinin üzerinde önemle durduğu
konulardan biridir. Çünkü ülkelerin elde edecekleri ekonomik güç hem üzerinde
barındırdığı toplumun refah içerisinde yaşamasında, hem de ülkenin siyasal bağımsızlığı
üzerinde etkili olmaktadır.
Son dönemde Dünya ekonomisinde küreselleşme eğilimi ile birlikte uluslar arası
sınırların ortadan kalktığı yoğun bir rekabet ortamı hüküm sürmektedir. Böyle bir ortamda
ülkelerin arzu ettikleri ekonomik büyüme seviyesine ulaşmaları önündeki en büyük engel,
üretim için gerekli temel faktörlerden biri olan sermayenin yetersiz olmasıdır. Özellikle az
gelişmiş(AGÜ) ve gelişmekte olan ülkelerin (GOÜ) bir problemi olan sermaye yetersizliği
dış borç şeklinde gelişmiş ülkelerden ve ekonomik kuruluşlardan sağlanabilmesine karşın
tercih edilen bir çözüm yolu değildir. Nedeni, yukarıda da ifade edildiği üzere ülkenin
siyasal bağımsızlığını tehlikeye düşürmesinden kaynaklanmaktadır. Ayrıca yoğun bir
rekabetin var olduğu bu ortamda sadece nakdi sermaye ile GOÜ’lerin ve AGÜ’lerin
gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşmaları mümkün olmayabilir. Çünkü ekonomik gelişmeyi
sağlayan faktörlerden biri de teknolojik yeniliklerin üretimde kullanılabilmesidir. Bu
noktada çokuluslu şirketler(ÇUŞ) hem GOÜ’ler hem de AGÜ’ler için özel bir öneme
sahiptir. Çünkü ÇUŞ’lar dünyada en fazla araştırma ve geliştirme(Ar-Ge) yapan kuruluşlar
olmaları sebebi ile teknoloji lideri konumdadırlar. Bu sebeple bütün dünya ülkeleri nakdi
sermaye ile birlikte teknolojik yeniliklerinde sahibi olan ÇUŞ’ları ülkelerinde yatırım
yapmaya ikna edebilmek için büyük bir yarış içerisindedir.
Ev sahibi ülkelerin ÇUŞ’ları ülkelerinde yatırım yapmaya teşvik etmelerinin
arkasındaki diğer nedenlere baktığımızda, ülkeye sadece teknolojik yenilik getirmekle
kalmayıp, işletme bilgisi (Know-How) kazandırmaları, ülkenin istihdamında artış
yaratmaları, vergi gelirleri sağlamaları, beşeri sermaye stoğunu geliştirmeleri ve ülkelerin
ticari ilişkilerinde gelişme sağlayarak döviz girişi sağlamaları gibi etkileri de mevcuttur.
ÇUŞ’ların amaçlarına baktığımızda, hiçbir zaman yatırımda bulundurdukları ülkeyi
kalkındırmak gibi bir amaçları yoktur. Onların amaçları, üretimlerini en ucuz şekilde
gerçekleştirip, pazarlayabilmek ve sahip oldukları teknolojik yenilikleri sonuna kadar
değerlendirebilmektir. Dolayısıyla ev sahibi ülkelerin sadece DYY’leri teşvik etmekle
kalmayıp, onların ekonomilerine en faydalı olabileceğini düşündükleri alanda yatırım
178
yapmalarını sağlayacak bir strateji uygulamaları gerekmektedir. Çünkü DYY’lerin her
zaman ve her koşulda olumlu katkı sağlayacağını söylemek yanlış olacaktır.
DYY’lerin ev sahibi ülke ekonomisi üzerindeki etkisi üç yolla ortaya çıkmaktadır.
Öncelikle ülkeye gelen DYY’lerin yurtiçi yatırımlar üzerinde ne tür bir etki yarattığına
bağlıdır. Eğer yurtiçi yatırımlar DYY’ler ile rekabet edebilecek bir güce sahip ise, ileri ve
geriye dönük bağlantılar yoluyla ÇUŞ’ların sahip olduğu teknolojik bilgileri ele geçirerek
kendilerini geliştirecektir. Bu etkiyi DYY’lerin yurtiçi yatırımlar üzerindeki olumlu etkisi,
tamamlayıcılık diğer bir ifade ile pozitif dışsallık olarak nitelendirebiliriz. Oysa yurtiçi
yatırımların ÇUŞ’lar karşısında herhangibir rekabet gücü yok ise, bu durumda ÇUŞ’lar
yurtiçi yatırımların piyasa paylarını ele geçirerek yurtiçi yatırımları dışlayacaktır. Bu etki
ise ikame etkisi, negatif dışsallık olarak değerlendirilmektedir.
DYY’lerin ev sahibi ülke ekonomisi üzerindeki bir diğer etkisi de, kendini dış
ticaret üzerinde göstermektedir. ÇUŞ’ların amacının, sahip oldukları teknolojiyi koruyarak,
daha geniş piyasalara hakim olmak olduğunu belirtmiştik. Bu sebeple DYY’ler ev sahibi
ülkeye ticari amaçla gelmektedir. Eğer DYY’ler yurtiçi yatırımlar ile tamamlayıcılık
ilişkisi içerisinde olarak, yurt dışına kendi kurdukları pazarlara satış yaparlar ise, ev sahibi
ülkeye döviz girişi sağlayarak olumlu etki yaratabilir, ancak üretimleri sırasında
kullandıkları ara malları yurt dışından ithal ederek, yurtiçi üretimi azaltmaları, ayrıca
yurtiçi firmaların ihracat yaptığı dış piyasaları ele geçirmeleri halinde ülkeden döviz
çıkışına neden olarak negatif etki yaratacaktır.
DYY’lerin ev sahibi ülke ekonomileri üzerindeki en önemli etkisi ise, beşeri
sermaye stoğunda yarattıkları etkidir. DYY’lerin ev sahibi ülkenin beşeri sermaye stoğu
üzerinde olumlu etki yaratabilmesi için öncelikle ev sahibi ülkenin beşeri sermaye
stoğunun belli bir olgunluğa erişmiş olması gerekmektedir. Diğer bir ifadeyle ülkeler
arasındaki teknoloji boşluğunun çok yüksek olmaması gerekir. Aksi takdirde DYY’lerin ev
sahibi ülkenin beşeri sermaye stoğunu arttırmak bir yana, yetişmiş nitelikteki elemanlarıda
kendi bünyesine alarak ev sahibi ülke ekonomisi üzerinde negatif etki yaratacaktır.
Kısaca DYY’lerin ev sahibi ülkelerin ekonomik gelişmesi üzerinde olumlu etki
yaratabilmesi için öncelikle ev sahibi ülkenin, ülkeye yeni gelen teknolojileri
değerlendirebilecek bir olgunlukta beşeri sermaye stoğuna ve yabancı şirketlerle rekabet
edebilecek düzeyde yurtiçi yatırımlara ihtiyacı vardır. Bu nedenle, ülkelerin “ne türde
olursa olsun yeterki gelsin” sermaye zihniyetini geride bırakarak kendi teknoloji
seviyesine uygun, gerekli sektörlere ve bölgelere yönelik DYY’leri uygulayacağı
politikalarla yönlendirmelidir.
179
Türkiye üzerinde yaptığımız ekonometrik uygulama çerçevesinde, 1950-2004
yılları arasındaki dönemde ülkeye fiili olarak giren DYY’lerin yurtiçi yatırımlar, beşeri
sermaye ve dış ticaret üzerine olan etkileri neticesinde ülkenin ekonomik gelişmesine katkı
sağlayıp sağlamadığı araştırılmıştır.
Eviews 5.0 programı dahilindeki iki aşamalı ve sıradan en küçük kareler teknikleri
ile yapılan regresyon analizinde kullanılan her üç model için R
2
ve F istatistikleri anlamsız
çıkmıştır. Bu durum modelde kullanılan değişkenlerin bir bütün olarak açıklama gücünün
zayıflığını göstermektedir.
Model I’de DYY’lerin ev sahibi ülke ekonomisi üzerindeki doğrudan etkisi olarak,
nakdi sermaye birikimi yaratma etkisinin regresyonda anlamsız çıktığı, dolayısıyla
Türkiye’nin yeterince DYY girişi sağlayamadığını göstermektedir. Ülkeye yönelik fiili
girişler ve izin verilen DYY’ler arasındaki farkta bunu göstermektedir. Bu çerçevede
ülkenin uygulaması gereken politika öncelikle ülkede siyasi ve ekonomik istikrarın
sağlanması, altyapı yatırımlarına ağırlık verilmesi, fikri mülkiyet haklarına yönelik yasal
korumanın sağlanması gerekmektedir.
Model II ve Model III’ün kullanılması ile elde edilen regresyon analizinde
Türkiye’deki DYY’lerin yurtiçi yatırımlar, beşeri sermaye stoğu ve dış ticaret üzerindeki
etkileri ölçülmeye çalışılmıştır. Regresyon sonucunda Türkiye’ye yönelik DYY’lerin, ne
yurtiçi yatırımlar, ne beşeri sermaye stoğu üzerinde, ne de dış ticaret üzerinde olumlu bir
etkileri gözlenmemiştir. Bu durumun nedeni, yeterli DYY girişi elde edilememesinden
kaynaklanabilmekle beraber, ülkenin belli bir yetkinlikte beşeri sermaye stoğuna sahip
olmamasından diğer bir ifadeyle ana ülke ile ev sahibi ülke arasındaki teknoloji
boşluğunun yüksek olmasından, DYY’lerin ülke için olumlu olabilecek sektörlere ve
bölgelere yönelik olmamasından kaynaklanabilmektedir. Bu durumda uygulanması
gereken politika, öncelikle ÇUŞ’lar yoluyla ülkeye gelen teknolojinin yurtiçi üretime
kanalize edilebilmesi için her ne kadar DYY’lerin beşeri sermaye stoğunu iyileştireceği
düşünülsede, belli bir olgunlukta beşeri sermaye stoğunun olması zorunlu bir durumdur.
Bu sebeple eğitim sisteminde düzenlemeler yapılarak, mesleki eğitim çalışmaları
arttırılmalıdır. Diğer taraftan DYY’lerin yurtiçi yatırımlarla rekabet edebileceği sektörlere
yönelik olması ve ÇUŞ’ların kendi yarattığı dış pazarlara ihracat yaparken, yurtiçi
firmalardan aramalı kullanıyor olmasına dikkat edilmelidir. Böylece hem döviz çıkışı
engellenecek hem de yurtiçi üretim artacaktır. Ayrıca DYY’lerin bölgesel dağılımlarıda
üzerinde durulması gereken konulardan biridir. DYY’lerin belli bir bölgede yoğunlaşması
ülke içerisinde bölgesel gelişme farklılıkları yaratabilmektedir. Dolayısıyla DYY’ler için
180
uygun bölgelerin belirlenerek bu bölgelerde faliyette bulunmaları için gerekli desteklerin
sağlanması gerekmektedir.
Dostları ilə paylaş: |