Çukurova üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ İKTİsat anabiLİm dali


 Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımlarının Dış Ticaret Üzerine Olan Etkileri



Yüklə 1,26 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə62/87
tarix02.01.2022
ölçüsü1,26 Mb.
#39572
1   ...   58   59   60   61   62   63   64   65   ...   87
2.2. Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımlarının Dış Ticaret Üzerine Olan Etkileri 
Ulusötesi    şirketlerin  dünyaya  yayılışında  rol  oynayan  etkenlerden  ikisinin 
“pazarı genişletmek” ve “çeşitli ülkelerin sahip olduğu olanaklardan (hammadde, ucuz, 
nitelikli  ve  bol  işgücü…vb)  yararlanmak” olduğu  konusunda  kuşku  yoktur. Ancak,  bu 
iki  etkenden  her  birinin  diğerine  göre  ne  kadar  önemli  olduğu  konusu  oldukça 
tartışmalıdır.  Eğer,  ulusötesi  şirketler  esas  olarak  pazarlarını  genişletmek  için  dışarı 
açılıyor  ise,  şirket  daha  çok  içinde çalıştığı ülkede  yerel  satışlarını  genişletmeye  önem 
verecektir. Diğer bir ifadeyle bu şirketler “ürettiğin yerde sat “ politikasını izleyecektir. 
Ancak  esas  olarak  başka  ülkelerin  sahip  olduğu  ucuz  işgücü,  hammadde,  enerji  gibi 
kaynaklarını  kullanarak üretim  maliyetlerini  düşürmek  ve  böylece kendi  ana  vatanı  ve 
diğer  ülke  pazarlarına  ihracat  yapmak  amacıyla  gidiyor  ise  buradaki  politika  “ 


 
 
130 
 
maliyetler  bakımından  en  elverişli  ülke  de  üret  ve  oradan  dünyaya  sat  “  olacaktır  ( 
Yıldırım, 1983,  72). 
Ülkelerin  ekonomik  performansı  sadece  mal  ve  hizmetleri  üretim  hacimlerine 
değil, aynı zamanda kapasite kullanım yeteneklerine de bağlıdır. Üretimde etkinlik için 
geniş  bir  piyasanın  gerekliliği  ifade  edilmektedir.  Ülkelerin  üretimlerinde  uzmanlaşma 
sağlamaları  ve  geniş  ölçek  ekonomilerinden  faydalanabilmelerinin  temelinde  geniş  bir 
piyasada  faaliyette  bulunmaları  yatmaktadır.  Gelişmekte  olan  ülkelerin  piyasa 
büyüklüğü oldukça küçüktür. Dolayısıyla ihracat piyasaları bu ülkeler için büyük önem 
arz  etmektedir.  Geniş  bir  piyasada  faaliyette  bulunulması  bir  yandan  çıktı  için  talep 
yaratırken diğer taraftan, yurtiçi üretim için önem arz eden girdilerin  ithal edilmesi için 
ülkeye  kaynak  gücü  sağlar.  Bununla  birlikte,  geniş  piyasalarda  faaliyette  bulunulması 
ülkenin  rekabet  gücü  kazanmasına  ve  ticari  ilişkiler  nedeniyle  üretimde  öğrenme 
etkinliği sağlanmasında yardımcı olabilir. Ayrıca yabancı üreticiler ve tüketicilerle olan 
ilişkilere  bağlı  olarak  yerel  firmaların  çeşitli  dışsallık  fırsatları  elde  edebilecekleri 
belirtilmektedir. Bugün globalleşen dünya ekonomisinde ÇUŞ’ların oluşturduğu ticaret 
bağlantıları yoluyla, ev sahibi ülkelerin ticari aktivitelerini arttırarak uzmanlaşma, ölçek 
ekonomisinden  faydalanma,  daha  rekabetçi  piyasalarda  mübadele  etmelerinde  etkili 
olmuştur (UNCTAD, 1995;   228).  
R.  Nurkse  (1964)  AGÜ’lerdeki  verimlilik  seviyesi  düşüklüğünün  sermaye 
yetersizliğinden  kaynaklandığını;  satınalma  gücündeki  yetersizliğin  ise,  piyasa 
genişliğini  olumsuz  yönde  etkileyeceğini  ifade  etmektedir.  Sermaye  arzının 
bollaşmasının gizli  işsizliğin  yoğun olduğu  AGÜ’lerde gizli  işsizlerin kendilerine daha 
uygun  verimli  olabilecekleri  alanlarda  iş  bulabilme  imkânı  sağlayacağı  belirtmektedir. 
Diğer  taraftan  yabanacı  yatırımlar  gelişmiş  ülkeler  ile  AGÜ’ler  arasındaki  gelişme 
farkını azaltmak yerine arttırıcı etkide bulunabileceğini belirtmektedir. 
Bununla  birlikte, R. Nurkse’ye göre, AGÜ’lere  yapılan yabancı  yatırımlar daha 
çok  iktisadi  bakımdan  gelişmiş  ülkelere  yapılacak  ihracatlar  düşünülerek  yapılmıştır. 
Buna kambiyo kontrolleri  ve transfer güçlüklerinin sebep olduğunu düşünmektedir. Bu 
güçlüklerin özellikle AGÜ’lerin iç pazarları için faaliyet gösteren yatırımlar konusunda 
gözüktüğünü,  buna  karşılık  özel  yabancı sermayenin  pek az  bir  kısmının  AGÜ’lerin  iç 
pazarlarına yönelik olduğunu ifade etmektedir (Nurkse, 1964, s 121-122).   
GOÜ’lerin  düşük  teknolojili  işgücü  yoğun  üretim  alanlarında  gerçekleştirdiği 
ihracatın  arttırılmasında  ÇUŞ’ların  önemli  bir  rol  üstlendiği  belirtilmektedir.  1960’lı 
yıllarda  özellikle  tekstil  sektörünün  önem  kazanmasıyla  ÇUŞ’ların  gelişmekte  olan 


 
 
131 
 
ülkelerde  üretime  yönelerek  bu  ülkelerin  ucuz  işgücü  avantajlarından  faydalanmaya 
çalıştıkları gözlenmiştir. 1960-1970’li yıllara gelindiğinde Asya Bölgesinden Çin, Kore, 
Tayvan, Hong-Kong gibi  birçok gelişmekte olan  ekonominin tekstil  ihracatında önemli 
başarılar elde ettiği gözlenmiştir. İlk dönemde yerli firmalarca tekstil sektöründe ihracat 
söz  konusu  değilken,  ÇUŞ’ların  ülkede  faaliyet göstermesiyle oluşan  bilgi  dışsallıkları 
yoluyla, yerli firmaların bu sektörde ihracat gücü elde ettikleri gözlenmiştir. 
DYY’ler  yoluyla  sanayileşme  özelliği  taşıyan  diğer  Asya  ekonomilerinden 
Endonezya, Malezya, Filipinler, Srilanka, Vietnam, Bangledeş tekstil sektöründe önemli 
ihracatçı  ülkelerdir.  Hindistan  ve  Pakistan  ise,  geleneksel  tekstil  ihracatından  hazır 
giyim ihracatına dönüşümü başarıyla gerçekleştiren ülkelerdir. 
Avrupa  Ülkelerine  ait  ÇUŞ’lar  Kuzey  Afrika’da,  Amerikan  ÇUŞ’ları  ise, 
Merkezi  Amerika  ve  Karaibler  Bölgesinde  işgücü  yoğun  ürünlerin  ihracatının 
arttırılmasında  etkili  olmuştur.  Özellikle  1980’li  yıllarda  marka  adı  altında  üretim 
yapılmaya  başlanmasıyla  düşük  maliyetli  üretimin  gerçekleştirilebileceği,  işgücü 
ücretlerinin  düşük,  nitelikli  işgücünün  yoğun  olduğu  ülkelerin  tercihi  ile  ortaya 
çıkmıştır.  
Bununla  birlikte dünya ticaretinin en dinamik sektörü, yüksek teknolojili imalât 
sektörüdür.  Dünya  da  1980-1990  döneminde  temel  tüketim  ihracatı  %2.4  1990-1995 
döneminde  ise,  %1.4  oranında  artarken,  sözkonusu  dönemde  yüksek  teknolojili 
ürünlerin  ihracatı  %12  civarında  artmıştır.  Yüksek  teknolojili  ürünlere  yönelik  piyasa 
genişlemesinin  nedeni  gelirin  talep  esnekliği  ile ürün  yenilikler,  verimlilik  ve  büyüyen 
ölçek artışının meydana gelmesinden kaynaklanmaktadır. Bu bağlamda ÇUŞ’ların ar-ge 
harcamaları için yeterli mali güce sahip olmaları bu şirketlerin teknoloji lideri ürünlerin 
üretilmesinde  en  büyük  etken  olup,  ev  sahibi  ülkelerin  modern  üretim  tekniğine  sahip 
bu  şirketleri,  ülkelerinde  üretime  teşvik  ederek    bu  şirketlerin  ürün,  kaynak,  bilgi  ve 
hizmetlere ilişkin çeşitli stratejilerini benimsemeleri kendileri için avantaj sağlayacaktır. 
Bu  avantajlar  sadece  ÇUŞ’ların  kendi  içinden  değil,  aynı  zamanda  ÇUŞ’ların  dünya 
piyasaları  ile  kurdukları  ilişkiye  ev  sahibi  ülkeleri  de  ortak  etmelerinden 
kaynaklanmaktadır.  Ev  sahibi  ülkelerin  ÇUŞ’lardan  elde  ettikleri  ihracat  odaklı  güç 
sanayileşmelerinde  yeniden  yapılanma  sağlayacaktır.  Böylece  ev  sahibi  ülkenin 
rekabetçi gücü artacaktır ( UNCTAD, 1999, s 260-265). 
 ÇUŞ’ların  ev  sahibi  ülkede  yüksek  ve  orta  teknolojili  ürünlerin  ihracatında 
düşük  teknolojili  ürünlere  oranla  daha  başarılı  oldukları  gözlenmiştir.  Birçok  gelişme 
yolundaki  ülkede  bulunan  ÇUŞ’un  imalât  sektörüne  yönelik  ihracatta  yerli  firmalara 


 
 
132 
 
göre  çok  daha  etkin  olduğu  gözlenmiştir.  İhracat  tabanlı  ÇUŞ’lar  bir  taraftan  yerel 
firmaların  yeni  teknolojiler  ve  global  piyasalarla  tanışmasını  sağlarken,  aynı  zamanda 
ülkeye  daha  fazla  yabancı  yatırım  gelmesinde  de  etkili  olabilmektedir.  Ana  merkezi 
gelişmiş  ülkelerde  bulunan  ÇUŞ’ların  ev  sahibi  ülkenin  ihracatı  üzerindeki  başarısı, 
karışık  fakat  anlaşılabilir  endüstüriyel  aktivitelerin  büyüklüğü  ile  ortaya  çıkmaktadır. 
ÇUŞ’ların  yüksek  teknolojili  ürünlerdeki  rekabetçi  gücü  ve  bu  sektörlere  ait  dünya 
ticaret  hacmindeki  artış  dikkate  alındığında  ÇUŞ’ların  ev  sahibi  ülkenin  dış  ticareti 
üzerindeki etkisinin önemli olabileceği ortaya çıkmaktadır. 
ÇUŞ’lar  tarafından  yüksek  ve orta teknolojili  ürünlerin ev  sahibi  ülkeden  ihraç 
edilmesi  genellikle  sınır  ötesi  montaj,  hammadde  çıkarımına  yönelik  aktiviteler  ve 
ileride  olgunlaşması  muhtemel  genç  endüstürilerde  faaliyette  bulunulmasıyla  ortaya 
çıkmaktadır. 
Sınır  ötesi  montaj  şeklinde  gerçekleştirilen  ÇUŞ’ların  ihracatı  çoğunlukla 
elektrik,  elektronik  ve  otomotiv  sektörlerine  yöneliktir.  Sınır  ötesi  montaj  şeklinde 
faaliyette  bulunan  ÇUŞ’ların  amacı,  ev  sahibi  ülkelerin  ucuz  işgücünden  faydalanarak 
ucuz  üretim  sağlamak,  gümrük  ve kambiyo kontrollerinden  kurtulmak,  en  önemlisi  de 
ihracat  piyasalarına  kolay  ve  daha  az  maliyetle  ulaşabilmektir.  ÇUŞ’lar  bu  belirtilen 
amaçlar çerçevesinde merkez ülkeden üretime yönelik makineleri ve parçaları ürün için 
ihracat  potansiyelinin    yüksek  olduğu  bölgeye  en  yakın  ve  herhangibir  kambiyo 
kontrolünün  bulunmadığı  ev sahibi ülkede faaliyete geçirerek, elde edilen nihai ürünün 
üçüncü  ülkelere  ihracatı  söz  konusudur.  Bir  çok  Amerikan  şirketi  ürünün  ar-ge 
faaliyetini  kendi  ülkesinde  gerçekleştirirken    montajını,    Asya  Bölgesinde  Singapur, 
Tayvan  ve  Çin,  Latin  Amerika  bölgesinde  ise,  Malezya  gibi  ülkelerde 
gerçekleştirmektedir. 
En  yüksek  teknolojili  ÇUŞ’lar  Singapur’da  bulunmaktadır.  Bunun  nedeni,  ülke 
hükümetinin 
işgücü 
niteliklerini 
geliştirmek 
için 
uyguladığı 
politikalardan 
kaynaklanmaktadır. 
Filipinler sahip olduğu geniş eğitim temeli ile yeni ve hacimli elektronik üretime 
yönelik ÇUŞ’ların  yoğun olarak bulunduğu  ve bölgesinde ÇUŞ üretimi elektronik eşya 
ihracatı en hızlı büyüyen ülkedir. 
Doğal kaynakların çıkarılarak, işlenip ihraç edilmesine yönelik ÇUŞ aktiviteleri 
daha çok Latin Amerika’da gerçekleştirilmektedir. Bu tür DYY’lerin üzerinde durduğu 
kriter, üretim açısından ev sahibi ülkenin işgücünün yetenek seviyesinin yüksek, ticaret 
açısından  ise,  uluslararası  bağlantıların  kuvvetli  olmasıdır.  Yatırım  rejimlerindeki 


 
 
133 
 
liberalleşmeler  ve  teknolojik  gelişmeler  birincil  sektörlere  olan  DYY’leri  arttırmıştır. 
Bu  duruma  paralel  olarak  DYY’lerin  önemli  bir  bölümü  hammadde  araştırmalarına 
gitmiştir.  Şili’deki  maden,  Arjantin,  Meksika  ve  Venezuella’daki  doğal  gaz  ve  petrol 
yatırımları buna örnek olarak gösterilebilir (UNCTAD, 1999, s 262-279). 
Son  dönemde  ÇUŞ’ların  telekomünikasyon  ve  bilgisayar  iletişimleri  sektörüne 
ilişkin  ticari  faaliyetlerde  sağladığı  başarılar  ev  sahibi  ülkelerin  de  bu  alanlarda  da 
avantaj elde etmelerine de yardımcı olmuştur (UNCTAD, 1999;  264). 
Yukarıda  ifade  edildiği  üzere  yabancı  şirketlerin  ev  sahibi  ülkenin  dış  ticaret 
dengesine  olan  etkileri,  bu  şirketlerin  özelliğine  ve  üretim  biçimlerine  göre  farklılık 
gösterecektir.  Gerek  doğal  kaynakların  işlenmesi  ile  gerek  ucuz  işgücü  kullanılarak 
ihracata  dönük  üretim  yapan  yabancı  şirketler,  ev  sahibi  ülkeye  önemli  ölçüde  ihracat 
geliri  sağlayabilir.  Örneğin  birçok  Amerikan,  Avrupa  ve  Japonya  kaynaklı  çokuluslu 
şirketlerin,  ucuz  işgücü  nedeniyle  Asya  ülkelerinde  emek  yoğun  malların  üretimi  için 
yapılan yatırımlar buna örnek olarak gösterilebilir(Alpar, 1978). 
M.  Pfaffermayr,  R.  DE.  Mello,  J.  H.  Dunning,  D.  Swenson  ,  Somwaru,  Makkı 
gibi  iktisatçılar DYY’ler  ile ev sahibi ülkeler arasında önemli  bir ticari  ilişki olduğunu 
ileri sürmektedir.  Başlangıçta  dış ticarete  konulan  sınırlamalar  sonucunda ortaya çıkan 
DYY’lerin  özünde  birbirini  tamamlar  nitelikte  olduğu  ifade  edilmektedir.  ÇUŞ’lar  dış 
üretim  faaliyetlerine  girme  ve  sürdürülmesinde  organizasyon,  teknik  bilgi  v.s 
konularında merkez ülkeye bağlı olmanın yanında temel girdilerin ( ara malları ve/veya 
hammadde)  sağlanmasında  da  merkez  şirket  ya  da  öteki  uzantılara  (yavru  şirketlere) 
bağlı  durumdadır.  Bu  ilişki  ya  da  bağımlılık  şirketlerarası  ticareti  arttırıcı  niteliktedir. 
Öte yandan, ÇUŞ’ların faaliyette bulundukları ülkelerede toplumla bütünleşme çabaları 
bu  toplumların  tüketici  olarak  davranışlarında    (zevk  ve  tercih,  tüketim  kalıpları, 
harcama  alışkanlıkları  v.s  )  özellikle  AGÜ’lerde  değişikliklere  yol  açmaktadır.  Ayrıca 
ülkelerin  sahip  oldukları  faktör  donanımlarındaki  farklılığa  bağlı  olarakta  DYY’ler  ile 
dış  ticaret  arasında  tamamlayıcı  bir  ilişkinin  ortaya  çıkabileceği  belirtilmektedir. 
Örneğin ÇUŞ’ların yatırımda bulundukları ülkelere ana ülkeden bazı üretim faktörlerini 
ithal  ettikleri  diğer  taraftan,  üretimi  tamamlanmış  ürünleri  ana  ülkeye  ve  üçüncü 
ülkelere  ihraç  ettikleri  şeklinde  ilişkilerin  (  özellikle  elektronik  eşyaların  üretiminde 
DYY’ler  ile  ticari  ilişkilerin)  tamamlayıcı  nitelikte  olduğu  gözlenmektedir.  M. 
Pfaffemayr’ın  Avusturya  ekonomisi  üzerinde,  1969’un  ikinci  ayından  1991’in  üçüncü 
ayına  kadar  olan  dönemde  üçer  aylık  verilerini  kullanarak  yaptığı  granger  nedensellik 
testi  ve  çok  değişkenli  zaman  serisi  uygulamaları  ile  Tayvan,  Endonezya,  Malezya, 


 
 
134 
 
Filipinler  ve  Tayland  üzerinde  yaptığı  araştırmada  hem  merkez  ülkeden  ev  sahibi 
ülkenin ithalatı hem de ev sahibi ülkeden merkez ülkeye yapılan ihracat üzerinde DYY 
çıkışının pozitif önemli etkisi (tamamlayıcılık etkisi)  bulunmuştur. Bu durum DYY’nin 
hem  iki  yanlı  ticaret  (Bilateral  Trade)  hem  de  ters  ithalat  (Reversed  Import)  etkisini 
göstermektedir (L.R. DE Mello,1997; Duning,1974; Swenson, 2004; Pfaffermayr, 1994; 
Şatıroğlu, 1984,  29). 
J.H. Dunning, ev sahibi ülkenin ana ülkeden üretim faktörü ithalatı ve ev sahibi 
ülkeden  ana  ülkeye  yönelik  tamamlanmış  ürün  ihracatı  neticesinde  ve  yukarıda  ifade 
edildiği  üzere  tüketim  kalıplarında  yarattığı değişiklik  neticesinde  DYY’lerin ülkelerin 
ticari  ilişkilerinde  tamamlayıcı  unsur  olarak  rol  alacağını  belirtirken,  diğer  taraftan 
DYY’lerin  Dünyanın  reel  sermaye  stokunu    ve  böylece  dünya  çıktısını  hem  nitelik 
olarak hem de seviye olarak arttırmasının  ülkelerin ticaret hacminde  buna bağlı olarak 
ta,    dünya  ticaret  hacminde  olumlu  etki  yaratabileceğini  iddia  edilmektedir(Dunning, 
1974). 
DYY’ler  ve  dış  ticaret  arasındaki  ilişkiyi  belirleyen  unsurlardan  biri,    yabancı 
şirketin yapısıdır. Sözkonusu ülkelerin çokuluslu olma niteliği arttıkça yani ana şirkete 
bağlı  farklı  ülkelerdeki  yavru  şirketlerin  sayısı  arttıkça,  ticaret  hacminde  genişleme 
meydana  gelmesi  mümkündür.  Birden  fazla  ülkede  faaliyette  bulunan  ÇUŞ’lar,  ev 
sahibi  ülkede  üretilen  malların  ana  şirketin  bağlı  olduğu  ülke  ya  da  ülkeler  grubuna 
ihracını,  üretim  için  gerekli  olan  girdilerin  ise,  ana  şirketten  veya  diğer  yavru 
şirketlerden  ithali politikasını uygulayacaklardır. Böylece hem  yavru şirketler arasında 
hem  de  ana  şirket  ile  yavru  şirketler  arasındaki  ticaret  hacmi  artacaktır  (  Swenson, 
2004).  
Bununla  birlikte  DYY’lerin  ihracat  yoluyla  ev  sahibi  ülkenin  dış  ticaret 
dengesine net bir katkı sağlayabilmesi, yukarıda da ifade edildiği üzere ihracata yönelik 
DYY’lerin  ev  sahibi  ülkelerin  hem  faktör  donanımı  hem  de  teknolojik  donanımı 
bakımından  aradaki  ilişki  tamamlayıcı  nitelikte  olmalıdır.  Diğer  bir  deyişle  DYY’lerin  
sermaye  malları,  fiziki  girdiler  ve  teknoloji  bakımından  dış  bağımlılığın  yüksek 
olmamasına  bağlıdır.  Bu  bağımlılığın  yüksek  olması  halinde,  ihracattan  sağlanan 
dövizlerin  dolaylı  yoldan  kaybına  neden  olacaktır.  Az  gelişmiş  ülkelerde  emek  yoğun 
endüstrilerde ihracata dönük yatırım yapan ÇUŞ’lar, bir taraftan ülkedeki ucuz işgücünü 
kullanıp üretim maliyetini düşürerek, diğer yandan bu üretimi emeğin pahalı olduğu ve 
bu  nedenle  satın  alma  gücünün  yüksek  olduğu  gelişmiş  ülkelere  pazarlayarak  satış 
hasılatını  yükseltip  kârlarını  maksimize  etmektedir.  Kısacası  önemli  olan  şey,  yabancı 


 
 
135 
 
sermayenin ihracat sanayine yatırılmış olması değildir. Önemli olan, herhangibir sahaya 
yatırılmış olan bu sermayenin, işçi ve yerli kaynaklara olan talebi ne miktarda arttırdığı, 
elde  edilen  kârın  ne  kadarının  gene  aynı  ülkeye  yatırıldığı,  diğer  önemli  hususlardır 
(Nurkse, 1964,  126). 
İç  pazara  yönelik  yabancı  şirket  yatırımlarının  ise,  dış  ticaret  dengesi 
bakımından genellikle olumsuz etki yaratabileceği söylenebilir. Gerçekten eğer yabancı 
sermaye  önemli  ve  belirgin  bir  ithal  ikamesi  sağlamıyor  ise,  diğer  taraftan  DYY’lerin 
ihracata  yönelik  olmaması,  ayrıca  üretim  için  gerekli  olan  kapital  malları  ve  girdilerin 
ana  şirketten  ithalat  yoluyla  sağlanması  halinde  ekonominin  dış  ticaret  açığının 
büyümesine neden olacaktır (Alpar, 1978,  86; Swenson, 2004).     
Yabancı  yatırımın  dış  ticaret  etkisi  kısa  ve  uzun  dönemde  farklılık  gösterebilir. 
Kısa  dönemde  ithalatın  artmasa  neden  olan  yabancı  yatırım,  uzun  dönemde  diğer 
sektörlerde  ithal  ikamesi  sağlayan  veya  ihracata  yönelik  yeni  endüstrilerin  kurulmasını 
teşvik  edebilir.  Bunun  yanında  yatırım  sonucunda  milli  gelir  düzeyinin  yükselmesi, 
marjinal  ithal  eğilimine  bağlı  olarak,  ekonominin  ithalat  talebini  de  arttırabilir.  Ancak 
ithalatın kota sistemine bağlandığı bir ekonomide bu artış, marjinal ithal meylinden çok, 
ithalatı  karşılayacak  döviz  rezervlerinin  miktarına  bağlı  olacaktır.  Açıktır  ki,  bütün  bu 
faktörlerin dikkate alınarak  yabancı  yatırımın  uzun dönemde dış ticaret dengesine olan 
gerçek  etkisinin  hesaplanması  da  çeşitli  güçlükler  arz  etmektedir(Alpar,  1978,    86; 
Shiong, 1997). 
Başka  bir görüş açısına göre ise DYY’lerin ihracatı  ikame ederek merkez  ve ev 
sahibi  ülke  arasındaki  ticari  ilişkileri  zayıflatacağı,  ihracat  hacmini  düşüreceği 
düşüncesi  hakimdir.  Aslında  çoğu  kez  ülkelerin  ihracatlarına  getirilen  kısıtlamadan 
dolayı  DYY’lere  yönelme ortaya çıktığı gözlenmiştir. Bu duruma en  iyi örnek Japonya 
olarak  gösterilebilir.  1986-1997  döneminde  ABD’nin  japonya’dan  en  fazla  DYY  elde 
eden ülke olmasının nedeni, Japonya’dan yapılacak ihracatlara getirilen kısıtlamalardır. 
Özellikle Japon otomobil sektörüne yapılan ihracat kısıtlamasının Amerika’da otomobil 
imalâtına yönelik yatırımları farklı ülkelerde ise televizyon imalâtına yönelik yatırımları 
arttırmıştır (Aydın, 1997; Park, 2003) 
Gelişmiş ülkelerde faaliyet gösteren yabancı şirketlerin en az yerli rakipler kadar 
hatta çoğu kez onlardan daha fazla ihracat yaptıkları (satışlarına oran olarak) konusunda 
genel  bir  kanıya  ulaşmak  mümkün  olsa  da  az  gelişmiş  ülkelerin  yapım  sanayilerinde 
çalışan  yabancı  şirketlerin  ihracatının  yeri  tartışmalıdır.  Az  gelişmiş  ülke 
hükümetlerinin  ülkelerinde  çalışan  yabancı  şirketlerin  ihracat  düzeyinden  memnun 


 
 
136 
 
kalmadıkları  ve  daha  çok  ihracat  yapmalarını  istedikleri  bu  şirketlerin  ise  az  gelişmiş 
ülkelerin  hükümetleri  veya  firmaları  ile  yaptıkları  lisans  ve  işbirliği  anlaşmalarına 
ihracatı sınırlayan veya tamamen yasaklayan, ev sahibi ülkeye döviz kazandırıcı ihracat 
politikalarının  uygulanmasına  imkân  tanımayan  hükümler  koydukları  gözlenmektedir. 
Çünkü  aksi  bir  durum  bu  şirketlerin,  dışa  açılma  ve  maksimum  kâr  elde  etme 
amaçlarına  ters  düşmektedir.  Ev  sahibi  ülkeden  yapılacak  olan  ihracat,  aynı  ulusaşırı 
şirketin başka ülkelerdeki biriminin ihracatına engel teşkil edebileceği düşünülmektedir 
(Yıldırım, 1983, s 77-85; Gür, 2003). 
MAI’nin  (Çok  Taraflı  Yatırım  Anlaşması  ),  getirdiği  hükümler  incelendiği 
taktirde  ulusaşırı  şirketlerin  elde  ettiği  avantajlar  açıkça  görülmektedir.  Bu  anlaşmaya 
göre;  
-  Ulusaşırı  yatırımlarla  ilgili  her  tür  kâr  vb.  mali  transferler  hiçbir  engelle 
karşılaşmaksızın gerçekleştirilebilecek, 
-  Ulusaşırı  sermaye,  gittiği  her  ülkede ekonomik  faaliyetlerin  engellendiği  ve 
rekabet  koşullarının  bozulduğu gerekçesiyle  söz  konusu ülkeyi uluslar  arası 
tahkim komisyonunda dava ederek tazminat talebinde bulunabilecek, 
-  MAI’yi  kabul  eden  ülkelerin  yasaları  gözden  geçirilerek  anlaşmaya  uygun 
hale  getirilerek  yeni  yasal  düzenlemelerin  de  bu  çerçevede  hazırlanması 
sağlanacak,  
-  MAI  hükümleri,  geriye  doğru  uygulanabilecek,  böylece  anlaşma  yürürlüğe 
girmeden önce yapılan bütün yatırım faaliyetlerini de kapsayacak, 
-  Anlaşmaya  göre  ev  sahibi  ülkeler,  ulusaşırı  şirketlerden  teknoloji  transferi, 
istihdam  olanakları  genişletmesi,  ülke  ihracatına  katkıda  bulunması  gibi 
taleplerde bulunmayacak, 
-  MAI’yi  kabul  eden  bir  ülke  anlaşmayı  5  yıldan  önce  feshedemeyecek  ve 
fesihten sonra da anlaşma hükümleri 15 yıl boyunca yürürlükte kalacaktır. 
MAI’ye  taraf  çevrelere  göre,  anlaşmanın  yürürlüğe  girmesiyle  ev  sahibi 
ülkelerdeki  belirsizlik  faktörünün  kalkacağı,  ülkenin  şefafflık,  kredibilite  ve  istikrar 
koşullarında iyileşme sağlanacağı ve az gelişmiş ülkelerin kalkınmalarının önünde engel 
teşkil  eden  kaynak  sıkıntısının  bu  gelişmeler  ışığında  artan  yatırımlar  yoluyla 
giderileceği  idda  edilirken,  MAI’ye  karşıt  görüşler  ise,  çalışmaların  sadece  gelişmiş 
ülkelerin  çıkarlarının  dikkate  alınarak  gerçekleştirildiği,  GOÜ’lerin  ve  az  gelişmiş 
ülkelerin  aleyhine  hükümler  içerdiği  ve  MAI’nin  yürürlüğe  girmesi  halinde  dünya 
ekonmisi 
üzerinde 
çokuluslu 
şirketlerin  hakimiyetlerini  arttıracakları  ileri 


 
 
137 
 
sürülmektedir. Bu çevrelere göre, MAI’nin yürürlüğe girmesi durumunda taraf ülkelerin 
bağımsız  ekonomik,  sosyal  ve  çevre  politikaları  izlemesi  olanaksız  hale  gelecek  ve 
sonuç  olarak  çokuluslu  şirketlerin  büyük  kârlar  elde  etmesi  karşılığında  ülkeler  ulusal 
bağımsızlıklarını  yitirece,  sosyal  şartlar  ve  haklar  erezyona  uğrayacak  ve  doğal 
kaynakların aşırı bir şekilde sömürülmesi sonucunda çevresel felaketler yaşanabilecekti. 
Müzakerelerine 1995 yılının Eylül ayında başlanan ve 1998 yılının Nisan ayında 
yapılan  son  müzakerelerin  ardından  Fransa’nın  müzakere  sürecinden  yukarıda  ifade 
edilen  sakıncalar  nedeniyle  çekilmesi  MAI’nin  başarısız  bir  şekilde  sona  ermesine 
neden olmuştur (Akpınar, 2000; UNCTAD, 1999,  129; Gür, 2003). 

Yüklə 1,26 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   58   59   60   61   62   63   64   65   ...   87




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin