Çukurova üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ İKTİsat anabiLİm dali


 Çokuluslu Şirketler ve Organizasyon Yapıları



Yüklə 1,26 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə11/87
tarix02.01.2022
ölçüsü1,26 Mb.
#39572
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   87
1.3. Çokuluslu Şirketler ve Organizasyon Yapıları 
Çokuluslu şirket (ÇUŞ), ana merkezi genellikle bir gelişmiş ülkede bulunan, kendi 
denetimi altındaki bağlı şirketler ya da şubeler aracılığıyla, üretim, pazarlama ve ihracat 
gibi  dallarda  faaliyet  gösteren;  ciroları,  üretim  ve  ihracat  düzeyleri,  satış  hasılatları  ve 
kârlarıyla dev ekonomik güçleri temsil eden, amacı dünya çapında kâr maksimizasyonu  
olan şirketlerdir (Ongun, 2003).  
Birleşmiş  Milletlerin  Sosyal  ve  Ekonomik  Olaylar  Departmanı’nın  (DESA) 
yaptığı  ve  akademik  çevreler  tarafından  genel  kabul  gören  tanıma  göre  ise,  ÇUŞ’lar; 
“iki ya da daha çok ülkede varlıkları, fabrikaları, madenleri, satış ofislerini...v.b kontrol 
eden bütün girişimler”dir (Yaşgül, 2002). 
1960’lı  yılların  başında  bir çok ülkede DYY  şeklinde üretim  faaliyetinde  bulunan 
şirketlere  çokuluslu  şirketler  denilirken  zamanla  bu  şirketlerin  büyüyerek  faaliyet 
gösterdikleri ülkelerde devlet düzenlemelerine karşı göreli olarak otonomi kazanması ve 
üretim  kontrolünün  merkez  ülkede  bulunması  üzerine  günümüzde  bunun  yerini 
“ulusaşırı  şirket” kavramı TNC (Transnational Corparation) almıştır (Gür, 2004).  
Farklı bakış açılarına göre değişik tanımlamalar olmasına karşın, ÇUŞ’ların temel 
özellikleri şunlardır (İncesulu, 1993; Şatıroğlu, 1984, s24-26): 
-  Bir  çok  ülkenin  sahipliği  olan  şirketler  değil  ancak  birçok  ülkede  faaliyet  gösteren 
şirketlerdir. 
-  Asıl faaliyet alanları bir ya da birden çok mal ve hizmetin uluslararası düzeyde üretimi, 
dağıtımı, pazarlanmasının sermaye ve bilgi akışı yoluyla yapmaktır. 
-  Çokuluslu şirketler tüm faaliyetlerini merkezi kararlarla etkiler ve kontrol ederler. 
-  Çokuluslu şirketlerin güçlü bir finansman yapıları vardır. 


 
 
11 
 
-  Modern  ve  üstün  bir  teknolojiye  sahiptirler.  Bu  teknolojinin  uluslar  arası 
yaygınlaştırılması  şirketin  merkezi karar  organlarınca  kendi  çıkarlarına  ya  da  diğer  bir 
ifadeyle tekelci konumlarına hizmet edecek şekilde yapılanır. 
-  Çokuluslu  şirketlerle  onların  doğduğu  ülkeler  arasında  karşılıklı  çıkarları  gözetecek 
şekilde bir işbirliği vardır. Bunlar, mali, politik v.b desteklerdir. 
-  Çokuluslu  şirketler  temelde  özel  sermayeye  dayanır  ve  sermaye  yapıları  bakımından 
anonimleşmişlerdir.  Profesyonel  yönetici  grubu  tarafından  yönetilirler  ve  bu  merkezi 
otoriteyi temsil eder. 
-  Şirket  bütünlüğünün  korunması,  ana  şirket  ve  ülkenin  kârının  maksimizasyonu  esas 
amaçtır. 
-  Faaliyet  alanlarıyla  ilgili  tekelci  rekabet  şartlarını  (monopol  ya  da  oligopol)  evrim 
oluşum süreci içerisinde bizzat ya da aralarında anlaşma yoluyla oluşturmuşlardır. 
-  Çokuluslu  şirketler  ulusal  ve  uluslar  arası  istikrarsızlıklardan  kısa  dönemde 
etkilenmezler.  
Özellikle  1980  sonrası  küreselleşme  eğilimine  paralel  olarak,  WTO  (Dünya 
Ticaret  Örgütü),  IMF  (Uluslar  arası  Para  Fonu)  ve  WB  (Dünya  Bankası)  gibi 
kuruluşların serbestleşmeye yönelik politikalar uygulaması sonucunda ÇUŞ’ların dünya 
ekonomisindeki etkileri artmıştır.  
ÇUŞ’lar  dünya  ticaretinin  ve  yatırımlarının  seyrinde    çok  önemli  roller 
oynamaktadır. ÇUŞ’ların büyük meblağlara varan yatırım sermayeleri, yurtiçi üretim ve 
istihdam  seviyeleri  ile  birlikte  uluslararası  ticaret  akımları  ve  ödemeler  dengelerine 
büyük  etkiler  yapmıştır.ÇUŞ’ların  özellikle  sermaye  başta  olmak  üzere,  faktör 
hareketlerine neden olması, mal ve hizmet akımını büyük ölçüde azaltmıştır (İyibozkurt, 
1985). 
ÇUŞ’ların  geçmişi  oldukça  eskidir.  Tutarlı  şekilde  sınıflandırılmış  veriler 
olmamasına  karşılık  dünya  ekonomisinde  imalat  alanında  ÇUŞ’ların  19.yy  ortalarında 
ortaya  çıktıkları  ve  ikinci  dünya  savaşına  kadar  kurumlaştıkları  konusunda  geniş  bilgi 
bulunmaktadır.  Bugünkü  anlamda  ilk  modern  ÇUŞ’lar  Avrupa  merkezli  olarak 
Belçika’da  (A  Cockeril),  Almanya’da  (Bayer),  İsviçre’de  (Nestle),  Fransa’da 
(Michelin), İngiltere’de  (Dunlop ve  Lever  Brothers)  ve  ABD’de  (Sınger,  ITT,  General 
Electric, Westinghause) ortaya çıkmıştır. Son dönemde Japonya, Brezilya, Güney Kore 
kendi  ülkeleri  dışında  yoğun  biçimde  yatırıma  yönelmiştir.  En  büyük  100  ÇUŞ, 
kökenleri  itibariyle  değerlendirildiğinde;  ilk  100  şirketin  28’i  ABD,  17’si  Japon,  10’u 
İngiliz, 12’si de Fransız kökenlidir. 


 
 
12 
 
ÇUŞ’ların  yayılmalarında,  ilk  yıllarda  hammaddenin  coğrafi  dağılımı  önem 
taşırken,  günümüzde  ev  sahibi  ülke  açısından  teknoloji  transferi  konusunda  birtakım 
zorluklarla  karşılaşılması  örneğin  bilginin  paketlenip  satılabilen  bir  mal  niteliği 
taşımaması  ve  alıcının  bilgiyi  gerçek  kullanım  alanında  değerlendirememesi  ayrıca 
global  rekabetteki  artışın  yarattığı  pazar  payı  sorunu,  DYY’lerin  temel  belirleyicisi 
olmuştur.  Pazar  payını  korumada  en  etkin  yollardan  birisi,  kendisine  rakip  olabilecek 
firmalara  sahip  olmaya  çalışmaktır.  Bu  da  çokuluslu  olmaya  yönelmek  demektir 
(Oksay, 1998).  
Diğer  taraftan  şirketlerin  çokuluslulaşmasının  arkasında  yatan  temel  nedenler, 
ÇUŞ’un  ülkesindeki  (merkez  ülke)  iticiliği,  yatırımda  bulunulan  (ev  sahibi)  ülkenin 
çekiciliği şeklinde gösterilebilir.  
19.yy‘da  ortaya  çıkan    bu  şirketlerin  özellikle,  madencilik,  imalat,  hizmetler  ve 
enerji  (petrol)  sektörlerinde  yoğunlaştığı  gözlenmiştir.  2000  yılında  yayınlanan  dünya 
yatırım  raporu  2000’e  göre    ise,  ağırlık  verilen  sektörler  ve  şirket  sayıları 
incelendiğinde,  elektrik-elektronik  ve  bilgisayar  sektöründe  18,  telekomünikasyon 
sektöründe  17,  petrol  sektöründe 8, otomotiv  sektöründe  14,  ilaç  ve  kimya  sektöründe 
16 şirketin faaliyet gösterdiği gözlenmiştir. Bütün bu sektörlere yoğunlaşmanın tesadüfi 
olmadığı ortadadır. Bu sektörlerin büyük bir bölümü yüksek Ar-Ge faaliyetleri içeren ve 
1980 sonrası teknolojik gelişmenin etkisi ile önemi artan sektörlerdir (Yaşgül, 2002). 
 
Ulusaşırı  şirketler  dikey  entegrasyon,  yatay  entegrasyon  ve  holding  şirketler 
olmak üzere üç tür yapılanmaya sahiptir.   

Yüklə 1,26 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   87




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin