1.5.3. Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımlarının Ev Sahibi Ülke Tercihinde Etkili
Olan Faktörlere Yönelik Yapılmış Uygulamalar
Taylor (2000) çalışmasında 1983-1993 ve 1983-1997 olmak üzere iki farklı
dönem için Amerikan ÇUŞ’larının 37 AGÜ ve GOÜ’ye olan DYY’lerinin ev sahibi
ülkede aradığı kriterleri üç grupta sınıflandırarak, ev sahibi ülkenin piyasa yapısının
göstergesi olarak, GSYİH’nin büyüme oranı ve kişi başına GSYİH’yi; üretime yönelik
faktörler olarak ise, ücret, enflasyon ve döviz kuru; endüstriye yönelik olarakta, kârları
açıklayıcı değişkenler olarak kullanmıştır.
Uygulama imalât, hizmetler ve petrol olmak üzere üç sektör üzerinde
gerçekleştirilmiştir. Piyasa genişliği imâlat ve hizmetler sektörü üzerinde pozitif önemli
etkiye sahipken, petrol sektörü üzerinde hiçbir etkiye sahip olmadığı ücretlerin ise,
özellikle hizmetler sektöründe negatif önemli etkiye sahip olduğu ifade edilirken,
kârların hizmetler sektöründe pozitif etkiye sahip olduğu sonucu elde edilmiştir.
Çalışmada hem ticarete hem de yatırıma yönelik serbest politikaların DYY
girişini arttırdığını ancak, ticarete yönelik serbest politikaların, imâlat sektöründe
yatırımlar için politika açıklığının da, petrol ve hizmetler sektörü üzerinde daha etkili
olduğu sonucu elde edilmiştir.
Lee ve Mansfield (1996), Çalışmasında imâlat sanayine yönelik altı alt dalda
faaliyet gösteren 100 Amerikan ÇUŞ’unun 14 ülkeye olan DYY’lerinde yatırım
hacmini ve yatırım biçimini etkileyen faktörler olarak, mülkiyet hakları koruyuculuğu,
ticari açıklık, piyasa genişliği, bölgeselleşme açısından sanayileşme derecesi ve önceki
döneme ait DYY stoğu gibi açıklayıcı değişkenler kullanılmıştır.
Uygulamada mülkiyet hakları koruyuculuğunun Amerikan DYY’lerinin giriş tipi
üzerinde negatif önemli etkisi gözlenmiştir. Mülkiyet haklarındaki koruyuculuğun
düşük olduğu GOÜ’lerde yabancı yatırımcılar yatırımda bulunsalar bile % 100
mülkiyeti kendisine ait yatırımlarda veya eski üretim tekniğini kullanabilecekleri
yatırımları tercih etmektedirler. Bu durumun nedeni, ev sahibi ülke kanunlarının
koruma altına almadığı teknolojileri yatırımcıların kendisinin koruma altına alma
çabasıdır.
Bununla birlikte piyasa genişliği, bir önceki yılın DYY stoğu, ticari açıklık ve
sanayileşme derecesinin de Amerikan DYY’lerini pozitif etkilediği sonucu elde
edilmiştir.
34
Lall, Norman ve Featherstone (2004) İse, çalışmasında 1983-1994 döneminde,
Amerika‘dan Karayiipler Bölgesine ve Latin Amerika’ya yapılan DYY’leri incelemiştir.
Uygulamada genelleştirilmiş en küçük kareler yöntemi ile reel faiz oranı, reel döviz
kuru,GSYİH, GSYİH büyüme oranı, ücret oranlarındaki farklılık, ihracat ve ithalat
üzerindeki vergi oranı, ev sahibi ülkenin okuma yazma oranı, Amerika ve ev sahibi
ülkeler arasındaki fiziki uzaklık, fiziki altyapı imkânları ve politik istikrar açıklayıcı
değişkenler olarak kullanılmıştır.
Yapılan araştırma sonucuna göre, Karayip’lerin yukarıda belirtilen unsurlardan,
ekonomik ve yapısal olmak üzere 12 faktörden sadece 3 tanesi anlamsız çıkarken, Latin
Amerika için 12 faktörün 4‘ü anlamsız çıkmıştır. Krayipler’in birçok açıdan DYY’ler
için uygun ortam niteliği taşımasına karşın, Amerikan yatırımcılarını çekmeyi
başaramamıştır. Bu durumun nedeni, Latin Amerika’nın kültürel yakınlıktan dolayı
rekabetçi üstünlüğünün varolmasıdır. Bu çalışmalardan anlaşılan odur ki, DYY’lerin
ülke tercihinde ekonomik faktörler kadar yapısal faktörlerde etkilidir
Hsiao ve Shen (2003) ise, 1976-1997 dönemine ilişkin olarak 23 GOÜ üzerinde
yaptıkları zaman serisi analizinde, DYY’lerin ülke tercihinde etkili olan faktörleri
araştırmıştır.Araştırmada
açıklayıcı
değişkenler,
dört
grup
içerisinde
değerlendirilmektedir. Bunlar, ev sahibi ülklenin GSYİH büyüme oranı ve kurumlar
vergisi oranı, sermaye piyasasının açıklık derecesi, ülkedeki bürokratik uygulamalar,
yasal düzenlemelere bağlı olarak yolsuzlukların bulunup bulunmadığı, altyapı ve
kentsel gelişmişliğin göstergesi olarak kentsel nüfusun büyüme oranı ve eğitim düzeyi ,
telefon vb iletişim ağlarına yönelik yatırımlardır.
Uygulamadan elde edilen sonuç, ev sahibi ülkenin GSYİH’si ile DYY’leri
arasında çift yönlü bir etkileşim olduğu yönündedir. Kısa dönemde %1’lik DYY girişi
GSYİH’yi %0.0485 oranında, uzun dönemde ise, %7.548 oranında artırırken,
GSYİH’deki %1’lik artış kısa dönemde DYY’leri %2.117 oranında, uzun dönemde ise,
%34’lük bir artış yaratacağı yönünde sonuç elde edilmiştir. Diğer taraftan gelişmiş bir
kentleşme yapısına sahip, altyapı imkânları gelişmiş ve vergi yapısı bakımından uygun
olan, farklı pazarlara ulaşma imkânı yüksek ülkeler DYY’leri elde etme hususunda;
gelişmiş bir beşeri sermaye stokuna sahip ülkeler ise, DYY’lerden daha fazla ekonomik
fayda elde etme hususunda başarı elde edeceği sonucuna ulaşmışlardır.
Fılıppaıos ve Papanastassıou (2003), Amerikan ÇUŞ’larının 1982-1997 dönemi
için, OECD’nin Pasifik Bölgesindeki 4 ülkede yoğunlaşmasının nedenlerini araştırmaya
35
yönelik yaptıkları bu çalışmada, panel veri seti kullanmıştır. Ülkeler Avusturalya - Yeni
Zelanda ve Japonya- Kore olmak üzere ikili gruplara ayrılmıştır.
Uygulamada Amerikan GSYİH’si, birim işgücü maliyeti, Amerikan
GSYİH’sinin büyüme oranı, Amerka’nın kişi başına GSYİH’si, işgücü başına geliştirme
(eğitim) harcaması ve ticari açıklık göstergesi olarak (İthalat + İhracat)/GSYİH
açıklayıcı değişkenler olarak kullanılmıştır
Çalışmada elde edilen sonuç, 1985- 1998 döneminde Amerikan DYY’lerinin en
fazla Japonya’yı tercih ettiği yönündedir. Bunun nedeninin ise, Japon GSYİH’sinin
diğer üç ülkeden altı kez daha büyük olmasından, ayrıca kişi başına GSYİH’deki
yükseklikten, dış ticaret dengesinin sürekli fazla vermesinden ve işgücü
maliyetlerindeki uygunluklardan dolayı, Amerikan DYY’leri tarafından daha çok tercih
edilen bir ülke olmuştur. Buradan da anlaşılacağı üzere, Japonya ve Kore için bir dönem
önceki GSYİH ve işgücü maliyetleri belirleyici unsurlar olurken, Avusturya ve Yeni
Zelanda’nın bir dönem önceki sermaye başına GSYİH’si ve işgücü başına ar-ge
harcamalarının önemli unsurlar olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Berthelemy ve Demurger’in (2000) Çin’in son dönemde GOÜ’ler arasında en
fazla DYY girişi elde eden ülke olmasının nedenlerini araştırmaya yönelik olarak
gerçekleştirdikleri çalışmalarında 1985-1996 yılları arasındaki döneme ilişkin 24 farklı
üretim dalına yönelik panel veriler kullanmışlardır. Uygulamada kişi başına GSYİH,
kilometre kare başına demiryolu ağı (Altyapı gelişmişliğinin göstergesi olarak),ithalat
ve ihracatın toplamının GSYİH’ye oranı, toplam üretim içersindeki endüstriyel üretimin
payı, bir dönem önceki yabancı yatırımların GSYİH’ye oranı, reel GSYİH’nin yıllık
büyüme oranı açıklayıcı değişenler olarak kullanılmıştır.
Çalışmada kullanılan bütün açıklayıcı değişkenlerin DYY girişini pozitif yönde
etkilediği özellikle ticari açıklığın DYY’ler üzerindeki etkisinin diğer değişkenlere göre
daha kuvvetli olduğu bu etkinin geniş çaplı üretim yapılmasına bağlı olarak ortaya çıkan
ölçek ekonomisinden kaynaklandığı ifade edilmektedir. Ev sahibi ülkenin toplam faktör
verimliliği yüksek iken, DYY girişinin yüksek olacağı, bununla birlikte nihai ürün
sektörü içersindeki beşeri sermaye kullanımı arttıkça DYY’lerin azalacağı çünkü nihai
üretim aşamasında kullanılan beşeri sermaye miktarının artmasının araştırma
sektöründe değerlendirilecek beşeri sermaye miktarını azaltacağı düşünülmektedir.
Tuluğ Ok’un (2004) Türkiye üzerine yaptığı bir araştırmada ise, ülkenin
DYY’leri çekebilmesi açısından bir çok olumlu faktöre sahip olmasına karşın, yabancı
yatırımların istenilen düzeye ulaşamamasının arkasındaki nedenler araştırırken, yabancı
36
yatırımcılara göre, yatırımların güvenliği açısından öncelikli olarak, ülkenin ekonomik
ve politik istikrarının en önemli unsurlar olduğu belirtilerek, Türkiye’nin bu konuda
önemli eksikliğinin bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır.
YASED ve TÜSİAD (2004), tarafından 16 ülkeyi kapsayan bir araştırmada bu
ülkelerin
DYY’leri
kendilerine
çekebilme
performansları
karşılaştırılmıştır.
Karşılaştırma yapılan ülkeler: Malezya, İrlanda, Çin, Estonya, Çek Cumhuriyeti,
Almanya, Hindistan, Slovenya, Macaristan, Brezilya, Portekiz, Arjantin, Polonya ve
Rusya’dır.Araştırma sonucunda, DYY’lerin ülke tercihinde dikkate aldığı faktörlerin
önem derecelerine göre yüzdelik dilimden aldığı pay oranları şöyledir:
Merkezi plânlamayı terk ederek, piyasa ekonomsi sistemini kurmaya çalışan eski
sosyalist ülkeleri ifade etmek için kullanılan geçiş ekonomileri grubu içersinde
Arnavutluk, Beyaz Rusya, Makedonya, Moldova, Polonya, Gürcistan, Tacikistan,
Kırgızistan, Ermenistan, Özbekistan, Romanya, Slovakya, Slovenya, Ukrayna, Letonya,
Litvenya, Bulgaristan, Hırvanistan, Ukrayna, Yugoslavya, Moğolistan, Türkmenistan,
Çek Cumhuriyeti ve Estonya gibi ülkeler bulunmakta olup, bu grup içerisinde en çok
DYY çekmeyi başaran ülkeler olarak Polonya, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti dikkat
çekmektedir. Bu bir tesadüf olmayıp, sözkonusu ülkelerin yapısal reformları hayata
başarıyla geçirebilmelerinin bir sonucudur. Rusya’nın ise, aynı geçiş ekonomileri
içersinde yer almasına karşın, istenilen düzeyde DYY’leri elde edemeyerek Polonya,
Çek Cumhuriyeti ve Macaristan’ın gerisinde kalma nedeni, yasal ve kurumsal
önlemlerle desteklenmeyen geçiş sürecinin birçok problemi beraberinde getirmesinden
ileri gelmektedir. Buradan çıkan sonuç yapısal reformlar sağlanmadan DYYleri ülkeye
çekmenin mümkün olmayacağıdır (Tandırcıoğlu ve Özen, 2003).
Dostları ilə paylaş: |