Çukurova üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ İKTİsat anabiLİm dali


 DYY’lerin Sermaye Birikimine Olan Etkisi



Yüklə 1,26 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə38/87
tarix02.01.2022
ölçüsü1,26 Mb.
#39572
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   ...   87
2.1.1. DYY’lerin Sermaye Birikimine Olan Etkisi 
 
Dünya  üzerindeki  nüfusun  üçte  ikisinin  içinde  bulunduğu,  sayısız  sosyal  ve 
ekonomik güçlükler  ile  insanlıkla bağdaşması mümkün olmayan  bir  yaşam seviyesinin 
hüküm  sürdüğü  geri  kalmış  ülkelerin  kalkınmalarının  önündeki  en  büyük  engel, 
sermaye  yetersizliği  olarak  görülmektedir.  Fiziksel  sermaye  kalkınmada,  yeni  iş 
olanakları  yaratmada  yaşamsal  bir  öneme  sahip  olmakla  birlikte  daha  da  önemlisi 
fiziksel ve beşeri sermayenin iç içe işleyişi kalkınma ve büyümenin temel girdisi olarak 
alınabilir( Bulutay, 2005). 
 
Toplam  yurtiçi  tasarruflar  iki  yolla  artırılabilir.  Bunlardan  birincisi,  özel 
tasarrufların  artırılması,  ikincisi  ise,  kamu  tasarruflarının  artırılmasıdır.  GOÜ’lerin 
handikabı  buradadır.  Çünkü  bu  ülkelerde  fert  başına  gelir  düşüktür.  Düşük  gelir 
düzeylerinde  marjinal tasarruf eğilimi  de düşük olacaktır. Bu nedenle  artan gelir, artan 
nüfus  tarafından  emilecek  ve  tasarruflar  önemli  ölçüde  artmayacaktır.  Girişim 
tasarrufları  ise,  kısa  sürede  önemli  sonuçlar  vermemektedir.  Kamu  tasarrufları  kamu 
tüketiminin,  hızlı  nüfus  artışı,  eğitim,  sağlık,  tarım  ve  savunma  harcamaları  nedeniyle 
artması;  vergi  gelirlerinin  ise  vergi kaçakçılığı  nedeniyle  artırılamaması  sonucu  yeterli 
düzeye  ulaşamamaktadır.  Bunun  yanında,  GOÜ’lerde  iç  tasarruf  düzeyinin  istenilen 
düzeye ulaşmasını engelleyen yapısal ve kurumsal faktörler de vardır. 


 
 
54 
 
 
Bu ülkelerin kalkınma süreçlerinde karşı karşıya bulundukları iç tasarruf-yatırım  
yetersizliği  veya  sermaye  yetersizliği  yabancı  ülkeden  yapılacak  sermaye  transferi  ile 
ortadan kaldırılabilmektedir. Diğer bir ifadeyle yabancı sermaye, iç tasarruf darboğazını 
genişletmek  için kullanılabilecek önemli bir kaynaktır (Akdiş, 1998;  Kula, 2003,  143; 
Uludağ, 1988,  489).  
 
Söz  konusu  ülkeleri  kalkındıracak  olan  sermaye,  ülkenin  atıl  duran  doğal  ve 
zengin  kaynaklarını  yatırıma  sevk  eden,  insan  verimini  arttıran  gerekli  yatırımları 
mümkün  kılarak,  milli  hasıla  ve  ferdi  gelirleri  çoğaltabilen  değerlerdir.  Sermaye 
yetersizliğinin hibe ve dış borçlar yoluyla temin edilebileceği düşünülebilir. Ancak, ülke 
bakımından,  hibenin,  politik;  dış  borçların  ise,  ekonomik  sonuçları  bu  tür  sermaye 
transferlerini  DYY’lere  göre  daha  az  çekici  kılmaktadır.  Çünkü  bu  türdeki  kaynaklar, 
siyasi  iktidarlar tarafından siyasi  maksatla daha çok politik  sebeplerle  verimli olmayan 
işlere yatırılmaktadır. Siyasi iktidarı ele geçirmek isteyen hükümetler, verimli yatırımlar 
yerine, topluma kısa süreli memnuniyet verecek alanlara, yani otonom yatırımlar yerine, 
lüks ihtiyaçlar ve cari masraflar için kullanıldığı gözlenmektedir (Zeytinoğlu, 1966). 
 
Yukarıda  ifade  edildiği  üzere  ülkenin  kalkınmasını  sağlayabilecek  sermaye 
biçiminin  ancak  DYY’ler  yoluyla  gelen  sanayiye  yönelik  sermaye  olduğu 
düşünülmektedir. Çünkü tarım sektörü bir taraftan coğrafi koşullara bağlı olurken, diğer 
taraftan,  dünya  konjonktüründen  ve  fiyat  dalgalanmalarından  kolay  etkilenebilmekte 
dolayısıyla,    bu  ülkeleri  sanayileşmeye  kanalize  edebilecek    türde  yatırımlara  ihtiyaç 
vardır.  Bu  yatırım  türü  ise,  DYY’lerdir. Çünkü,  ev  sahibi  ülkeye    finansal  sermaye  ile 
birlikte  makine-techizat  gibi  sabit  varlıkların  ve  yönetim  teknik  ustalıkların,  teknolojik 
yenilikleri 
gibi 
soyut 
verimlilik 
arttırıcı 
unsurların 
transferini 
de 
gerçekleştirebilmektedir  (Alfaro,  Chanda,  Kalemli-Ozcan,  Sayek,  2003;  Dutz,  Us, 
Yılmaz, 2003; Calvo, Leiderman, Reinhart, 1996).   
Makine  ve  teçhizat  şeklindeki  ayni  sermayenin  DYY’ler  vasıtasıyla  ülkeye 
gelmesi,  ev  sahibi  ülkeden  herhangi  bir  döviz  çıkışına  neden  olmazken,  bu  üretim 
faktörlerinin  üretim  kapasitesinde  yarattığı  artışla  elde  edilen  malların  ihracından 
kazanılan  kârlar  ev  sahibi  ülkede  tekrar  yatırıma  dönüştürülerek  iki  yönlü  bir  sermaye 
birikimi yaratılmış olacaktır. 
 
Diğer  taraftan uygun endüstrilerde kurulan  yabancı  firmalar  yurt  içi    firmalarla 
tamamlayıcılık  ilişkisi  içerisinde  olur  ise,  diğer  bir  ifade  ile  yabancı  firmalar  yerli 
firmaların  kurulması  yönünde  uyarıcı  etkide  bulunursa    yurt  içi  tasarruflarda  artış 
yaratarak sermaye birikimi sağlayabilecektir. 


 
 
55 
 
 
Paul N. Rosenstein-Rodan ‘a göre yatırımların büyük itiş orataya çıkarması için 
dengeli  bir  biçimde, birbirini tamamlayan farklı endüstrilere aynı anda  ve geniş ölçüde 
yatırım  yapılması  gerektiğini  belirtmektedir.  Çünkü  farklı  endüstrilerde  tamamlayıcılık 
geniş ölçekli plânlı sanayileşme lehine önemli sonuçlar ortaya çıkarır. Ancak bu şekilde 
ekonomi kendini sürdüren bir büyüme sürecine sokabilecektir. Önemli olan yatırımlarla 
büyüme 
arasında 
geri-besleme 
ilişkisinin, 
bir 
erdemli 
döngünün 
ortaya 
çıkarılabilmesidir.  Bu  karşılıklı  ilişki  sağlanamadığında,  kalkınma  ve  büyüme 
gerçekleştirilebilse bile sürdürülemez
7

 
Rodan’a göre kendini sürdüren büyüme, özel yabancı sermaye ithalatının normal 
bir şekilde devam edebildiği aşamayı göstermektedir (Tüylüoğlu ve Çeştepe, 2004).  
 
DYY’lerin  teknoloji  transferi  yoluyla  yatırımın  yapıldığı  aynı  sektörde  veya 
farklı  sektörde  pozitif  dışsallıklar  yaratarak,  işgücünün  niteliğinde  yaratacağı  olumlu 
iyileşme    (beşeri  sermaye  kalitesinin  yükseltilmesi)  ile  yurt  içi  piyasalarda  yaratılan 
etkin rekabet ortamı ile varolan sermaye üzerinde verimlilik artışı da yaratabilir (Hsiao, 
Shen, 2003). 
A.Lewis’e  göre  sermaye  birikiminin  işsizliği  azaltma  yönünde  etkili  olduğu 
ifade edilerek,  vasıfsız  işçilerin  sermaye  varolduğu  müddetçe, eğitilebileceği  ve  vasıflı 
işçi konumuna getirilerek,  yeni  endüstrilerde istihdam edileceği  ve ekonomide gelişme 
sağlanabileceği ifade edilmektedir (Hiç, 1981).  
 
Unutulmaması gereken  bir nokta vardır ki, o da yabancı  şirketlerin temel amacı 
da  diğer  bütün  ticari  faaliyetler  de  olduğu  gibi  daha  çok  kâr  elde  etmek,  şirketi 
büyütmek  ve  piyasa  payını  artırmaktır.  İşte  bu  amaçla,  ulusaşırı    şirketlerin  transfer 
fiyatlandırması yoluyla elde edilen kârları merkez ülkeden toplayarak yani kâr transferi 
yaparak  böylece  ev  sahibi  ülkeden  vergi  kaçırılabilmektedir.  Dolayısıyla  sermaye 
birikimi  katkısı  beklenilen  düzeyde  olmayabilir.  Ancak  yöneticiler  bazen,  ulusal 
amaçlar için potansiyel kazançların bazılarının zararına olması pahasına merkez ülkenin 
politikasına bağlı kalabilmektedir (Gür,2004, Weeks, 2003, UNCTAD, 1992, sy: 14). 
 
Milli  Sanayi  Konferansı  Kuruluna    (NICB-  Natonal  Industrıal  Conferences) 
göre, dış yatırımlar bir bütündür. Eski yatırımların kârlılığını devam ettirmek için, yeni 
yatırımlara  girişmenin  zorunlu  olduğunu  ifade  etmektedir.  Dış  akımı  önlemek,  sadece 
                                                
7
  Bulutay’a  göre  yatırınlar  kalkınmada  şu  nedenlerden  dolayı  önemlidir.  1-)  Ekonomide  dönüşümü, 
nüfusun  tarımdan  yüksek  verimli  alanlara  aktarılmasını  temel  sorun  olarak  görmesi,  2-)  Rosenstein-
Rodan modelindeki erdemli döngüyü önemli bulmakla birlikte dışsallıklara büyük önem atfetmiş olması, 
3-)  Faktörler  arası  katkıların  birbirini  destekleyerek  büyük  sonuçlara  yol  açmasını,  artan  getiriler 
açısından yaşamsal nitelikte sayması, 4-) Ekonomi ve toplum içinde ileri ve geri bağlantılara çok önem 
vermiştir, Bulutay, 2005. 


 
 
56 
 
gelecekteki geliri kısmak değil, fakat var olan kâr payının devamını da engellemektedir. 
DYY  de  bulunan  bir  ülke,  genişleyen  piyasaya  ayak  uydurmalıdır;  sessiz  durmak 
ölmeye  başlamak demek olan piyasa payını kaybetmektir. Eğer dış yatırımlar kârlı ise, 
kârların  yeniden  yatırılması  mümkündür.  Ancak  DYY  şeklinde  yatırım  yapan  hiç 
kimse,  daha  fazla  kazanç  sağlama  imkânı  açık  bir  şekilde  belirmedikçe,  kârlarını 
yeniden  yatırım  için  kullanmayacaktır.  Belirtilmesi  gereken  bir  diğer  noktada 
DYY’lerin  hepsi  yeniden  yatırım  yapacak  kadar  kâr  sağlamaz  (Kindleberger,  1970, 
169).    

Yüklə 1,26 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   ...   87




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin