Darabe meselen : örnek verdi, isnad etti



Yüklə 1,08 Mb.
səhifə67/100
tarix24.05.2020
ölçüsü1,08 Mb.
#31493
1   ...   63   64   65   66   67   68   69   70   ...   100
Arab Azer1


şerru-hu

: onun şerri

şerrun

: (daha) şerrli

şerrun

: şerrli, kötü

se-ta'lemûne

: yakında öğreneceksiniz, bileceksiniz

şetatan

: asılsız, saçmasapan şeyler

şetaten

: haddi aşma, taşkınlık, yanlış

setecidu-nî

: beni bulacaksın

şettâ

: dağınık, çeşit çeşit

se-tud'avne

: davet edileceksiniz, çağrılacaksınız

se-tuktebu

: yazılacak

se-turdıu

: emzirteceksin(iz)

se-urhiku-hu

: yakında onu süreceğim

se-urî-kum

: size göstereceğim

sevâbe

: sevap (nimet)

sevâbe ed dunyâ

: dünya sevabını

sevâbe el âhirati

: ahiret sevabı

sevâben

: sevap olarak, sevap açısından

sevâbi el âhireti

: ahiret sevabı

sevâbu

: sevap

sevâbullâhi

: Allah'ın sevabı

sevâe

: sevva edilmiş, dizayn edilmiş

sevâe es sebîli

: yolun seviyesi, yolun ortası, doğru yol

sevâen

: eşit, müsavi, bir, aynı seviyede

sevâin

: eşit, müsavi, aynı, bir

sev'âtu-humâ

: ikisinin avret yerleri, ayıp yerleri

sevâun

: birdir, eşittir, musavidir

şevben

: karıştırılmış

sevfe

: ileride, yakında ... olacak

sevfe estagfiru
(sevfe)

: yakında mağfiret isteyeceğim
: (yakın gelecek, yakında olacak)

sevfe ta'lemûne

: yakında bileceksiniz

sevfe yed'û

: derhal dua edecek, hemen davet edecek, çağıracak

sev'in

: kötü

seviyyen

: seviyeli, düzgün, normal, sağlıklı

sevta

: kamçı

sevvâ

: sevva etti, dizayn etti, programladı, düzenledi, biçim verdi

sevvâ-hâ

: onu dümdüz yaptı, yerlebir etti

sevvâ-hu

: sevva etti, düzenledi

sevvâhunne

: onları dizayn etti, düzenledi

sevvâ-ke

: seni sevva etti, tertip etti, dizayn etti, maddî

sevvele

: sürükledi, ulaştırdı

sevvelet

: güzel gösterdi

sevveytu-hu

: onu sevva ettim, düzenledim

se-ya'lemûne

: yakında bilecekler

şey'an

: bir şey

se-yaslâ

: yaslanacak, atılacak

şeyben

: ağararak (saçın ağarması)

se-yehdî-him

: onları hidayete erdirecek

se-yehdî-ni

: beni hidayete erdirecek, kurtuluşa ulaştıracak

se-yehdî-ni

: beni hidayete erdirecek, kurtuluşa ulaştıracak

se-yekûlu

: diyecekler

se-yekûlûne

: diyecekler

şey'en

: bir şeyi bir şey

seye'tî-him

: onlara gelecek

se-yezzekkeru

: zikir yapacaktır, tezekkür edecektir

şeyhan

: ihtiyar

şeyhun

: ihtiyardır

sey'in

: şey

seyren

: seyir halinde, hareket ederek

şeytânen

: şeytan

şeytânin

: şeytan

şey'un

: bir şey, hiçbir şey

seyyâretun

: yolcular, bir yolcu kafilesi, bir kervan

seyyiâti

: kötülükler

seyyiâti

: kötülükler

seyyiâti-hî

: onun günahları

seyyiâti-hî

: onun günahları

seyyiâti-him

: onların seyyiatleri, günahları

seyyiâti-kum

: kötülükleriniz, günahlarınız

seyyiâti-nâ

: günahlarımızı

seyyiâtu

: kötülükler, günahlar

seyyibâtin

: dul kadınlar

seyyide-hâ

: onun efendisi (kadının)

seyyieten

: seyyie, günah, kötülük

seyyietin

: bir kötülük, bir günah

seyyietun

: seyyiat, bir kötülük

seyyietun

: bir kötülük, bir günah

seyyiu-hu

: onun seyyiatleri (derecat kaybettiren şeyler), onun kötülüğü

şîatin

: fırka, millet, grup

şîben

: ak saçlı, ihtiyar, saçları ağarmış

sıbgate allâhi

: Allah'ın boyası

sıbgaten

: boya olarak

siccînin

: siccîn (zemin kattan 7 kat aşağıda olan zülmanî kader hücreleri)

şidâden

: kuvvetli, sağlam

şidâdun

: şiddetli, çok güçlü ve çok sert, acımasız

sıddîkan

: sadık, çok doğru, çok sadaka veren, doğruyu söyleyen

sıdkı-him

: onların doğrulukları, sadakatleri

sıdkın

: sıdk ile, doğrulukla, sadakatle, sadık olarak

sidreti el muntehâ

: Sidretül Münteha

sidrin

: sedir ağaçları

sîe

: üzüldü

sîe bi-him

: onlarla, onlardan dolayı fena oldu, üzüldü

sîet

: karardı

şifâun

: bir şifa

şifâun

: şifa

şihâben

: bir şihap, ateş şulesi

şihâbun

: yakıcı alev

sihrâni

: iki büyü, iki sihir

sıhrin

: âyetlere

sihriyyen

: sihir, alay, eğlence

sıhriyyen

: alay konusu

sihrun

: bir sihir, bir aldatma

şıkâka

: ayrılık, arasının açılması

şikâkî

: bana karşı gelmeniz

şikâkın

: ayrılık

sikkînen

: bir bıçak

şıkvetu-nâ

: şâkîliğimiz, azgınlığımız

sıliyyen

: ateşe göğüs germek, maruz kalmak

simânin

: semiz, besili

şi'nâ

: biz diledik

sinetun

: uyuklama hali

sinîne

: seneler

sınvânun

: budaklı

sirâan

: hızla (süratle) ayrılır

sirâcen

: kandil, çırağ

sırâta

: yol

sırâta

: yol

sırâtan

: sırat, yol

sirâtan mustekîmen

: Sıratı Mustakîm, Allah'a götüren yol

sırâtan mustekîmen

: Sıratı Mustakîm, Allah'a ulaştıran yola

sırâtın

: yol

sırâtin mustekîmin

: sıratı mustakîm, Allah'a yönlendirilmiş yol

sırâtın mustekîmin

: Sıratı Mustakîm, Allah'a ulaştıran yol

sirâtun

: yol: yoldur

sırâtun mustakîmun

: Allah'a ulaştıran yol

sırâtun mustekîmun

: Sıratı Mustakîm

sırâtun mustekîmun

: Sıratı Mustakîm, Allah'a yönelmiş yol, Allah'a götüren yol

şirbin

: içecek olan

şirbu

: su içme hakkı

şirbun
(şeribe)

: su içme hakkı
: (içti)

sîrete-hâ

: onun sureti, durumu

sirran

: sır olarak, gizli olarak

sırre-hum

: onların sırları

sirren

: gizli olarak

sirren

: gizli

sirren

: sır, gizli olarak

sırren

: gizli (sır) olarak

sırrun

: dondurucu soğuk

sîrû

: yürüyün, dolaşın

sîrû

: yürüyün, dolaşın

sîrû

: dolaşın

sîrû

: yürüyün, dolaşın

şirzimetun

: küçük topluluk, küçük grup

şi'te

: sen diledin

sitren

: bir örtü, perde

sitteti

: altı (6)

sittîne

: altmış

şi'tum

: dilediniz

siyâbe-hum

: kendi elbiseleri

siyâbehunne

: onların elbiseleri

siyâbe-kum

: elbiseniz

siyâben

: elbise

siyâbu

: elbise

siyâbun

: elbiseler

sıyâmu

: oruç: oruç tutsun

şiyean

: grup, fırka

şuabin

: şuab, bir tekten ayrılan kısımlar, şube, bölüm, çatallanmış kısımlar

şuayben

: Şuayb

şuayben

: Şuayb

şuayben

: Şuayb

su'bânun

: yılan, ejderha

subâten

: dinlenme

subâtin

: bölük bölük, bölükler halinde

şubbihe

: benzetildi, benzer olarak gösterildi

subbû

: dökün, boşaltın

subhan

: sabah vakti

subhânallâhi (subhâne allâhi)

: Allah

subhâne

: o sübhandır, bütün noksanlıklardan münezzehtir

subhâne allâhi

: Allah Sübhan'dır, noksan sıfatlardan münezzehtir (uzaktır)

subhâne-hu

: o sübhandır (herşeyden münezzehtir)

subhâne-hu (sebbehu subhane-hu)

: onu tenzih edin (onu şanına yakışır şekilde tesbih edin)

subhâne-ke

: sen sübhansın, münezzehsin

subhânellezî (subhâne ellezî)

: o sübhandır, herşeyden münezzehtir

subule (sebil)

: yollar (yol)

subulen

: sebîller, yollar

subule-nâ

: yollarımıza

subûran

: helâk olma, mahvolma, yok olma, ölüm

subûti-hâ

: onun subut bulması, sebat etmesi, yere sağlam basması

succeden

: secde ederek

succeden li allâhi

: Allah'a secde ederek

succiret

: tutuşturuldu, ateşlendi

suden

: başıboş, sorumsuz

sudûden

: yüz çevirerek

sûdun

: siyah, kara

sudûre-hum

: göğüslerini

sudûri

: göğüsler, sineler

sudûri

: göğüsler, sîneler

sudûri-him

: onların sadırları, sineleri

sudûri-kum

: sineleriniz, göğüsleriniz

sudûru-hum

: onların südurları, göğüsleri

Yüklə 1,08 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   63   64   65   66   67   68   69   70   ...   100




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin