2.2.5. Omurganın Postür Bozuklukları
2.2.5.1. Torasik kifoz
Omurganın normal sınırlar dışında sagital planda posterior sapması olarak tanımlanır.
Torasik kifoz kardiyak ve pulmoner organların uyumunu sağlar. Servikal lordoz, torakal
kifoz, lomber lordoz omurgaya postüral bir esneklik vermekle ona hareket, koşma ve diğer
fiziksel aktiviteleri kazandırır. Aşırı sagital eğrilik ya fonksiyoneldir ya yapısaldır.
Fonksiyonel eğrilikler; anterior ve posterior spinal ligament ve kas yapıların zayıflığı
sonucu ortaya çıkar. Spinal ekstansör kasların zayıflığı konveksite üzerindeki gerginliğin
azalması ile kifoza yol açar. Fonksiyonel postüral eğrilikler germe egzersizleri ile
düzeltilebilmektedir.
Torasik kifoz artışı göğüs kafesi genişlemesini azalttığı gibi, omuz kavşağındaki hareketi
de azaltır. Bu durum akromiyonun öne ve aşağı çekilmesine, kolun internal rotasyonuna
yol açarak glenohumeral eklem mekanizmasını bozar. Bu postür bozukluğu rotator manşon
tendonlarının sıkışması ve bozulması ile sonuçlanır (1, 23,
30). Skolyoz Araştırma Grubunun önerisine göre kifoz
açısı ölçümü için “Cobb metodu” önerilmektedir. Bu
ölçüme göre dorsal lateral grafilerde en üst dorsal
vertebranın üst kenarından en alt dorsal vertebranın alt
kenarından çizilen paralel çizgileri dik kesen doğruların
arasındaki açı, dorsal kifoz açısını vermektedir.
Omurganın dorsal bölgedeki normal eğimi 20–40 derece
kifoz şeklindedir (31).
Şekil–8: Kifoz açısı ölçümü (Cobb metodu)
2.2.5.2. Skolyoz
Omurganın frontal planda yani sağ ve sol yanlara doğru olan eğriliği ve eğrilikle birlikte
rotasyonunu ifade eder. Normal bir vertebral kolonda, vertebralar koronal ve transvers
düzlemlerde nötral pozisyonda yer alırlar. Bu dizilimin herhangi bir nedenle koronal
29
planda bozulması sonucu ortaya çıkan eğriliğe skolyoz adı verilir (Şekil–9). Skolyoz,
bükülme veya eğri anlamına gelmektedir (32).
Skolyoz Sınıflandırılması
Skolyozun sınıflandırılmasında şimdiye kadar pek çok yöntem denenmiştir. Amerika’daki
Skolyoz Araştırma Cemiyeti standardizasyonu sağlamak ve karışıklığı önlemek amacıyla
etiyolojiye dayalı bir sınıflandırma önermiş ve bir skolyoz terimleri sözlüğü yayınlamıştır.
Buna göre skolyoz ikiye ayrılır;
1. Yapısal skolyoz
2. Yapısal olmayan skolyoz (4).
30
Şekil–9: Skolyoz
YAPISAL SKOLYOZ
I- İdiyopatik
B- Segmentasyon yetersizliği
A- İnfantil (0–3 yaş)
1- Unilateral
1- Gerileyen tip
2- Bilateral
2- İlerleyici tip
C- Mikst
B- Juvenil (3–10 yaş)
IV- Nörofibromatozis
C- Adolesan (10 yaş-Olgunluk)
V- Mezenkimal bozukluklar
D- Adult (Olgunluk-yaşlılık)
A- Marfan sendromu
II- Nöromüsküler
B- Ehler-Danlos sendromu
A- Nöropatik
C- Diğerleri
1- Üst motor nöron lezyonu
VI- Romatizmal hastalıklar
a- Serebral palsi
VII- Travma
b- Spinoserebellar dejenerasyon
A- Kırık
1. Friedreich hastalığı
B- Cerrahi
2. Charcot-Marie-Tooth hastalığı
1- Laminektomi sonrası
3. Rossy- Levy hastalığı
2- Torokoplasti sonrası
c- Siringomiyeli
C- İrradyasyon
d- Spinal kord tümörü
VIII- Ekstraspinal kontraktürler
e- Spinal kord travması
A- Ampiyem sonrası
f- Diğerleri
B- Yanık sonrası
2- Alt motor nöron lezyonu
IX- Osteokondrodistrofiler
a- Poliomiyelit
A- Diyastrofik dwarfizm
b- Diğer viral myelitler
B- Mukopolisakkaridozlar
c- Travmatik
C- Spondiloepifizyal displazi
d- Spinal müsküler atrofi
D- Multipl epifizyal displazi
1- Werdnig-Hoffman
E- Diğerleri
2- Kugelberg-Welander
X- Kemik infeksiyonu
e- Miyelomeningosel(Paralitik)
A- Akut
3- Disotonomi(Riley-Day)
B- Kronik
4- Diğerleri
XI- Metabolik bozukluklar
B- Myopatik
A- Raşitizm
1- Artrogripozis
B- Osteogenezis imperfekta
2- Müsküler distrofi
C- Homosistinüri
a- Duchenne(psödohipertrofik)
D- Diğerleri
b- Ekstremite kuşak tip
XII- Lumbosakral bölgeyle ilişkili olanlar
c- Fasiyoskapulahumeral
A- Spondilolizis ve spondilolistezis
3- Lif tipi oransızlığı
B- Konjenital anomaliler
4- Konjenital hipotoni
XIII- Tümörler
5- Miyotonik distrofi
A- Vertebral kolon
6- Diğerleri
1- Osteoid osteoma
III- Konjenital
2- Histiyositozis X
A- Formasyon yetersizliği
3- Diğerleri
1- Kama vertebra
B- Spinal kord
2- Hemivertebra
YAPISAL OLMAYAN SKOLYOZ
I- Postüral skolyoz
II- Histerik skolyoz
III- Sinir kökü irritasyonu
A- Nükleus pulpozus herniasyonu
B- Tümörler
IV- İnflamasyona bağlı
V- Bacak boyu eşitsizliğine bağlı
VI- Kalça kontraktürlerine bağlı
Omurgadaki eğrilik S ve C şeklinde olabilir. Skolyoza eşlik eden vertebral rotasyon
nedeniyle göğüs kafesinde asimetri farkedilir. Belin öne fleksiyonu ile simetri bozukluğu
belirgin hale gelir. Skolyoz strüktürel veya fonksiyoneldir. Strüktürel skolyoz sabit
31
deformitedir. Aktif ya da pasif tam düzeltilmesi mümkün değildir. İlerleyici niteliktedir.
Fonksiyonel skolyozda deformite mobil niteliktedir, yatma sırasında ortadan kalkar ya da
hastalar ayakta duruş pozisyonunda konveksiteye doğru lateral fleksiyon yaparsa skolyoz
ortadan kalkar. Postüral skolyozda lomber lordoz, dorsal kifoz artar. Postüral skolyoz
ilerlemez ve strüktürel olmaz. Klinik önemi azdır ve genellikle tedavisi gerekmez.
Adölesan dönemde skolyoz, kızlarda 4–8 kat fazla olup, ilerleme riski de daha fazladır.
Erken dönemde ayakta dik dururken skolyoz görülmeyebilir. Muayene edilecek kişi,
kalçalardan 90 derecelik açı yapacak şekilde öne doğru eğilir dizler ekstansiyonda, kollar
birbirine paralel ve avuç içleri birbirine bakacak pozisyonda sarkıtılır. Bu şekilde arkadan,
yandan gözlemek suretiyle skolyoz erken dönemde tespit edilebilir. Postüral skolyoz için
genel postüral egzersizler düzenlenebilir. Skolyoz pelvis eğikliği, bacaklarda uzunluk farkı,
disk lezyonu gibi nedenlere bağlı olabilir. Pelvik eğrilik varsa esnek olup olmadığı
saptanmalıdır. Fleksiyon kontraktürünün olması skolyoza eşlik eden lordotik postüre yol
açabilir. Skolyozlu kişilerde nörolojik muayene yapılmalıdır. Kas gücü tayini tanı ve
tedavinin planlanması yönünden önemlidir (24, 33, 34).
Hiçbir nedene bağlı olmayan skoloza idiyopatik skolyoz denir. İdiyopatik skolyoz, skolyoz
tipleri arasında %80 ile en sık görülen grubu oluşturur. İdiyopatik skolyozun etiyolojisi
konusunda çok sayıda teori olmasına rağmen, yapılan çalışmalardan elde edilen sonuçlar
tatmin edici değildir. Çeşitli çalışmalar yetersiz propriosepsiyon gibi posterior kolon
anormalliklerinin ve diğer merkezi sinir sistemi patolojilerinin skolyozla ilişkili
olabileceğini akla getirse de henüz bu görüşler kanıtlanmış değildir.
Skolyoz, eğriliğin yer aldığı anatomik bölgeye ve konveksitenin bulunduğu yöne göre
adlandırılır. Eğrilikte en çok rotasyona uğrayan vertebraya apikal vertebra denilir. Buna
göre apeksi C1-C6 arasında olan eğriliklere servikal, C7-T1 arasında olanlara
servikotorasik, T2-T11 arasında olanlara torakal, T12-L1 arasında olanlara torakolomber,
L2-L4 arasında olanlara lomber, L5 ve aşağıda olanlara lumbosakral eğrilik adı verilir (4).
KLASİFİKASYON
APEKS VERTEBRA
Servikal
C1-C6
Servikotorasik
C7-T1
Torakal
T2-T11
Torakolomber
T12-L1
32
Lomber
L2-L4
Lumbosakral
L5-S1
Tablo–1: Lokalizasyona göre skolyoz sınıflaması
Skolyoz tanısı konurken en fazla kabul gören ölçüm
metodu Cobb açısı ölçümüdür (Şekil–10). Bu açının
ölçüm yöntemi şöyledir. Eğriliğin üst ucundaki
vertebranın üst kenarına horizontal bir çizgi, alt uçtaki
vertebranın alt ucuna ikinci bir horizontal çizgi çekilir.
Horizontal çizgilerin her birinden çıkan dik çizgilerin
kesişmesiyle oluşan açı ölçülür (35).
Şekil–10: Skolyotik eğriliğin Cobb yöntemiyle ölçülmesi
Eğriliğin derecesinin ölçümünde kullanılan diğer yöntem Risser-Ferguson metodudur. Bu
ölçümde, üst ve alttaki son vertebraların merkezinden apeks vertebranın merkezine çekilen
iki çizginin kesişmesiyle oluşan açı ölçülür (32).
2.2.5.3. Çukur bel (artmış lordoz)
Normal konveks lomber eğriliğin artması durumudur. Fizyolojik öne eğrilik pelvis
eğikliğinden etkilenir. Kalça eklemleri üzerindeki pelvik balans bir tahtaravalli gibidir. Bu
balans abdominal, spinal, kalça kasları ve ligamentler tarfından sağlanır. Pelvisi posterior
eğik pozisyona getirerek lomber lordozu azaltmak için abdominal, gluteal ve hamstring
kasları birlikte çalışır. Aynı anda kalça fleksörleri ve spinal ekstansörler pelvisi öne iterek
lomber eğriyi artırırlar. Bu kaslar arasında dengesizlik ve/ veya artmış karın hacmi
abdominal ve gluteal kaslarda uzama ve zayıflığa, iliopsoas ve spinal extansör kaslarda
gerginliğe, sonuçta karın bölgesinin öne çıkmasına sebep olur (4).
Lomber Lordoz Açısının Ölçümü:
33
Lateral lomber grafide birinci lomber vertebranın üst
kenarından paralel bir çizgi, birinci sakral vertebranın
üst kenarından paralel bir çizgi çizilir. Paralel
çizgilerin her birinden çıkan dik çizgilerin
kesişmesiyle oluşan açı ölçülür. (Şekil–11)
Ortalama lomber lordoz açısı 50 ila 60 derece
arasındadır. Bazı araştırmacılar beşinci lomber
vertebranın altkenarını kullanarak sakral pozisyonun
etkilerini elimine etmeyi tercih etmektedirler (32).
Şekil–11: Lomber lordoz açısının ölçümü
2.2.5.4. Kifolordotik postür
Bu postürde, baş öne doğru çıkık, servikal vertebralar
hiperextansiyonda, skapula abduksiyonda, dorsal kifoz ve lomber lordoz artmış, pelvis
anterior pelvik tiltte, kalça eklemi fleksiyonda, diz eklemi hafifce hiperekstansiyonda, ayak
bileği hafifce plantar fleksiyondadır.
Boyun ekstansörleri, kalça fleksörleri ve lomber ekstansör kaslar kısalmış ve
kuvvetlenmişlerdir. Boyun fleksör, üst torasik ekstansör ve ekstansör oblik kaslar ise
zayıflamış ve uzamışlardır. Hamstringler hafifçe uzamışlardır, fakat zayıf olmayabilirler.
2.2.5.5. Düz sırt postürü
Baş öne doğru çıkık, servikal vertebralar hafifçe ekstansiyonda, üst torakal vertebraların
fleksiyonu artmış, alt torakal vertebralar ise düzleşmiştir, lomber lordoz düzleşmiş, pelvis
posterior pelvik tiltte, kalça ve diz eklemi ekstansiyonda, ayak bileği hafifce plantar
fleksiyondadır.
Kalça fleksör kasları zayıflamış ve uzamışlardır. Sırt ekstansörleri ise hafifce uzamıştır.
Hamstring grubu kaslar kısalmış ve kuvvetlenmiş, abdominal kaslar ise sadece
kuvvetlenmişlerdir.
2.2.5.6. Yuvarlak sırt postürü
34
Baş öne doğru çıkık, servikal vertebralar hafifce ekstansiyonda torakal vertebraların
fleksiyonu artmış, lomber lordoz düzleşmiş, pelvis posterior tiltte, kalça eklemi pelvisin
anteriora yer değiştirmesi ile hiperekstansiyonda, diz hiperekstansiyonda ayak bileği nötral
pozisyondadır.
Kalça fleksör, ekstansör oblik, torasik ekstansör ve boyun fleksör kasları zayıflamış ve
uzamışlardır. Hamstring ve internal oblik kasların üst lifleri kısalmış ve kuvvetlenmişlerdir
(26).
2.2.6. Postür Analizi
Postür analizinin amacı; hastada mevcut postural deviasyonların saptanarak buna uygun
tedavi programlarının verilebilmesi, ayrıca gelecekte olabilecek değişikliklerin
değerlendirilebilmesidir.
Analizde; çekül, postür tahtaları, Symmetrigraf, özel cetveller, değişik yükseklikte tahta
bloklar, mezura, deri bölgelerini işaretlemek için özel kalemler kullanılmaktadır. Analiz
hastanın çıplak ayakla ve uygun giysilerle kendini rahat hissettiği pozisyonda durmasıyla
yapılır.
Erişkin postürünü etkileyen birçok faktör olmakla birlikte bunlardan üçü sıklık bakımından
önem kazanmıştır.
1. Ailesel ve kalıtımsal belirgin dorsal kifoz ve aşırı lomber lordoz,
2. Doğuştan ya da sonradan olma yapısal bozukluklar; sinir, kas, kemik ve bağ
dokusunda duraklamış ya da ilerleyici anomaliler,
3. Gelişme döneminde alışkanlıklar ya da yanlış eğitimle edinilmiş bozuk postürler.
Postürde ailesel, kalıtımsal ya da hastalıklardan kaynaklanan sapmalar, dikkatli anamnez,
klinik muayene ve laboratuar desteğiyle ortaya konulabilir.
35
İdeal postür, stres ve gerilmenin minimum olduğu ve vücudun muhtemelen maksimal
verimde çalıştığı durumdur (36, 37).
Basmajiyan insanın memeliler arasında antigravite için en az efor sarf eden varlık
olduğunu ifade etmiştir (38). Kasta enerji harcanmasının en kötü olduğu durumda bile en
ekonomiktir. Standart postürde omurga normal eğime sahiptir ve alt ekstremite kemikleri
ağırlık taşımaya ideal diziliştedir.
Pelvisin nötral pozisyonunda, karın ve alt ekstremitenin iyi dizilimde olması gerekir.
Göğüs ve sırtın pozisyonu, solunum organlarının optimal fonksiyonunu kolaylaştıracak
şekildedir. Dengeli bir pozisyonda baş diktir, yani boyun kaslarına minimal stresin bindiği
dengeli bir durumdur (37).
Standart postürde ayağın zeminle temasta olduğu düzlem referans noktası olmalıdır. Baş
sabit olmadığı için, ideal duruşta kulak lobu referans alınmamalıdır. Dış maleolun hafifçe
önü referans noktadır ve vücudun midkoronal düzleminin taban noktasını oluşturur.
Arkadan görünüşte referans nokta, ideal vücut duruşunda topuklar arası orta noktadır ve
midsagital düzlemin taban noktasını oluşturur. Şakül hattı topuklar arası orta noktadan
başlayarak bacakların arasından yukarı doğru pelvis, omurga, sternum ve baş orta
noktasından uzayarak yükselir.
Postür analizinde Cureton ve Clark metodunda aşağıdaki değerlendirmeler yapılmaktadır:
Vücut tipi,
Vücut dengesi,
Vücut kısımlarının düzeni,
Kas kısalığı testleri,
Bacak uzunluğu ölçümü (4).
Vücut tipi
Üç çeşit vücut tipi mevcuttur. Ektomorfik (uzun ve ince), endomorfik (kısa ve şişman) ve
mezomorfik (atletik ve kaslı).
Vücut dengesi
36
a. Antero posterior balans: Vücut ağırlığının anormal şekilde ayağın ön kısmına veya
arkaya topuklara verilmesine göre anterior veya posterior dengeden bahsedilir.
Lateralden sarkıtılan çekül hattına göre; referans noktalarının çekül hattının
arkasında kalması dengenin posteriora kaydığını ifade eder.
b. Lateral balans: Vücut ağırlığının sağ veya sol ayak üzerine daha fazla verilmesi
anormal olarak değerlendirilir. Posteriordan sarkıtılan çekül hattına göre; referans
noktalarının çekül hattının sol tarafında kalması sola lateral denge olarak
değerlendirilir (4).
Vücut kısımlarının düzeni
Vücudun; sağ ve sol lateralinden, anterior ve posteriorundan postür analizi yapılır.
Lateral Postür Analizi:
a. Baş: lateral bakışla omuz eklemi tepe noktası kulak kepçesi ilişkisine göre öne veya
geriye eğim değerlendirilir. Ayakta yan duruşta, yerçekimi çizgisi kulak
memesinden geçer. Boyunda normal bir anterior konvekslik vardır.
b. Omuzlar: Omuzların yuvarlaklaşarak öne gelmesine protraksiyon, omuzların aşırı
miktarda geriye çekilmesine omuz retraksiyonu denir. Omuzların protraksiyonu ve
retraksiyonu analiz edilmelidir. Gerekiyorsa pektorallere kısalık testi yapılarak,
görülen postür hatası kesinleştirilmelidir. Lateral duruşta yerçekimi çizgisi omuz
ekleminin ortasından geçer. Omuz ve kolların pozisyonu, skapulaların pozisyonuna
bağlıdır.
c. Kolumna vertebralis: Kifoz, lordoz, kifolordoz, yuvarlak sırt, düz sırt
değerlendirilir. İdeal dizilişte torasik omurga hafifçe posteriora doğru eğimlidir.
Torasik omurganın pozisyonu baş ve boyun pozisyonunu etkilemektedir. Pelvis ve
lomber omurga ideal dizilişte ise, torasik omurganın da ideal pozisyonda olduğu
farzedilebilir. Lordoz artışı mevcutsa sırt bölgesinin posterior eğimi azalma
37
eğilimindedir, başka bir deyişle alışkanlıklar, tekrarlayan aktiviteler sonucu kifoz
ve lordozda artma olmaktadır.
d. Pelvis: Pelvis, kalça eklemi Ligamentler ile desteklenir. Bir ahenk içinde çalışan
kalça eklemleri, kapsülün ön bölümünün kalınlaşmasıyla oluşan iliopektineal
ligamanın (Bigelow’un Y bandı) engellemesiyle nötralden daha fazla ekstansiyon
yapamaz. Dizler, arka popliteal ligamanlar ve kapsül üzerinde ekstansiyonda
kilitlenir. Bu aşamada, bacağın ve gövdenin erekt pozisyonunun korunmasında,
kuadrisepsin rolü yoktur. Desteği yalnız bağlar sağlar. Pelvis, tensor fasiya lata
tarafından da desteklenir, bu fasia krista iliakadan aşağı arkaya doğru giderek dizde
iliotibial banda yapışır. Hem kalçaya destek verir hem de dizin
hiperekstansiyonunu önler. Lateral analizde anterior pelvik tilt, posterior pelvik tilt
değerlendirilir. Pelvik inklinasyon açısının artması anterior, azalması posterior
pelvik tilt olarak değerlendirilir.
e. Dizler: Dizlerde fleksiyon ve hiperekstansiyon(genu rekurvatum) değerlendirilir.
Ayakta dik duruşta, yandan bakıldığında normalde uyluk ve bacak eksenleri
arasında, önde bir açı gelişmesine ve dizin hiperekstansiyonda durmasına genu
rekurvatum denir. Hafif genu rekurvatum yani 10 dereceye kadar dizde
hiperekstansiyon normaldir. Özellikle kadınlarda bağ gevşekliği nedeniyle bu
durum görülebilir. Anterior krusiyat ligament rüptürlerinden sonra ve büyüme
dönemindeki kızlarda üst tibia epifizinde oluşan gelişme geriliğinde, baleyle
uğraşanlarda ya da erken adolesan dönemde yüksek topuklu ayakkabı giyenlerde
diz hiperekstansiyonu görülür (16, 39, 40).
f. Ayaklar: Ayağın arklarını, intrensek ve ekstrensek kasların ligamanları ile kısmen
de tibialis anterior ve posteriorun ligamanları ile desteklenen kemiklerin mekanik
olarak yerleşmesi oluşturur. Her ayak 2 longitüdinal ve 2 transvers arka sahiptir.
Postür yönünden longitudinal ark çok önemlidir. Arkın azalması pes planus,
artması pes kavus olarak adlandırılır. Pes planus longitudinal arkın hafif
düşüklüğünden tam kollapsına kadar dört değişik derecede görülebilir. Anatomik
olarak naviküler ve küneiform kemiklerde alçalma, talusta kalkaneusa göre aşağı
mediale doğru bir rotasyon görülür. Ayak düzleşir, topuk pronasyona giderken ön
kısım abduksiyona gelir. Ayakta metatars çizgisi hizasında bir genişleme olur. Pes
planus deformitesi varsa, önce ayakta dururken, sonra ayak havada iken
38
inspeksiyon tekrarlanır. Her iki durumda pes planus deformitesi aynı ise kemiksel
bozukluklar sonucu gelişmiş sert pes planus vardır. Yük verildiği zaman deformite
meydana geliyor yük verilmediği zaman ayak normal görünüyorsa, o zaman
yumuşak doku laksitesi sonucu gelişmiş esnek pes planus söz konusudur. Pes
kavusta ise medial longitudinal arkın yüksekliği normalden fazladır. Metatars
başlarına düşen yük artar metatarslar düşer ve metatarsalji görülür. Ayak
supinasyona gider. Genellikle pes kavusla birlikte parmaklarda pençeleşme vardır.
Pes kavus genellikle nörolojik bozukluklar sonucunda ortaya çıkar (34, 35, 39, 40,
41).
Anterior Postür Analizi:
a. Baş: Anterior bakışla çene ile suprasternal çukur arası ilişkiye göre sağa veya sola
eğiklik değerlendirilir. Başın sağa eğikliğinde başın üst kısmı sağa doğru, çene sola
doğru dönmüştür.
b. Omuzlar: Her iki omuzun yükseklik farkı değerlendirilir. Omuzlardan birinin daha
düşük veya yüksek olduğunu söyleyebilmek için farkın açık olarak göze çarpması
gerekir. Kas gerilimi eşit değilse, bir tarafta uzun süreli ağır yük taşındığı zaman ve
skolyozda, bir omuz daha yüksek olmaktadır.
c. Göğüs kafesi: Göğüs bölgesinde olabilecek postüral deviasyonlar;
Çökük göğüs: Anterior torasik duvarın konkavlığı veya düzleşmesidir.
Fıçı göğüs: Toraksta yuvarlaklaşma ve genişleme olarak tanımlanır. Tam
inspirasyon anındaki gibi, kostalar ve sternum yükselmiştir.
Pektus ekskavatum: Anterior toraksın belirgin depresyonudur. Sternum ve birleşik
kostalar içe doğru çökmüştür.
Pektus karinatum: Toraksın ön arka çapının arttığı, sternumun öne doğru yer
değiştirdiği bir deformite olarak tanımlanır.
Harrison oluğu: Toraksın alt bölgesinde görülen boylu boyunca bir transvers
çöküntüdür.
d. Abdominal bölge: Abdominal yağ dağılımı, yaş, cinsiyet gibi faktörler dikkate
alınarak, karın kaslarının genel gücü değerlendirilerek protrüzyon veya abdominal
39
çöküklük üç dereceli olarak değerlendirilir. Protrüzyon; habitüel relaksasyon veya
abdominal kas güçsüzlüğünden kaynaklanır. Abdominal çöküklük; üst abdominal
duvarda normalde bir miktar çöküklük vardır. Fakat göğüs kafesinin hemen altındaki
derin ve belirgin çöküklük not edilmelidir (4).
e. Pelvis: Sağ ve sol tarafta yükseklik farkı (alt ekstremite kısalığı) değerlendirilir. Sağ
veya sol kalça daha yukarda olabilir. Spina iliaka anterior superiorlar palpe edilir ve
buradan yere veya medial malleollere olan uzunluk farkı ölçülür.
f. Dizler:
Tibial torsion: Normalde tibianın sagital düzlemi ile vücudun horizontal düzlemi
arasında 0–40 derecelik bir açı vardır. Eğer tibia alt ucu, üst tibia ucuna göre, dışa
bundan fazla dönerse torsion anomalisi olarak tanımlanır. Ayaklar birbirinden
hafifçe ayrı ve paralel olarak ayakta durulduğu zaman, patellalar içe dönük
görünümdeyse, tibial torsion vardır.
Genu varum: Diz ekleminin dışa doğru açılanmasıdır. Femur ve tibianın uzun
eksenleri içe doğru deviasyon yapar.
Genu valgum: Dizin içe doğru açılanması ve tibia ile femur hattının dışa
deviasyonu olarak tanımlanır. En çok ayağın pronasyonu ve pes planus ile birlikte
görülür (42).
g. Ayaklar: İnversiyon veya eversiyon değerlendirilir. Ayak parmaklarında hallux
valgus veya çekiç parmak deformitesi bulunabilir. Hallux valgus, ayak başparmağının
ayak orta hattına doğru, metatarsofalangial eklemden itibaren deviasyondur. Çekiç
parmaklar, ayak parmaklarının metatarsofalangeal eklemden hiperekstansiyon,
interfalangeal eklemlerden fleksiyonu ile kıvrık bir görünüm almalarıdır.
Dostları ilə paylaş: |