Canal/ kanal: Organ veya oluşumun içindeki tüp veya boru şeklindeki geçit. Cloquet’s / Cloquet kanalı: Vitreus ortasında, doğum öncesinde içinde hyaloid arteri barındıran ve önden arkaya uzanan kanal. Hyaloid / hyaloid kanalı: Bkz. Cloquet’s canal. Infraorbital / infraorbital kanal: Maksillanın orbital yüzeyinin hemen altında, arkada infraorbital sulkus ile devam eden, önde infraorbital foramene açılan ve içinden infraorbital sinir ve damarların geçtiği kanal. Nasolacrimal / nazolakrimal kanal: Lakrimal oluktan burun kavitesine doğru ilerleyen kemik kanal. Optic / optik kanal: Orbitanın apeksinde, sfenoid kemikte, içinden optik sinir ve oftalmik arterin geçtiği kanal; embriyonik gelişim esnasında optik çanağın iç ve dış katlarının birleşmesi sonucu içte meydana gelen dar tüp. Petit / Petit kanalı: Ön hyaloid ile zonüller ve silier cisim arasında kalan boşluk. Schlemm’s / Schlemm kanalı: Ön kamara açısında trabekülden aköz drenajını sağlayan yüzeyi endotelle örtülü kanal. Scleral / sklera kanalı: Sinir liflerinin içinden geçerek gözü terk ettiği delik. Zygomaticofacial / zigomatikofasiel kanal: Bkz. Zygomaticofacial foramen. Zygomaticotemporal / zigomatikotemporal kanal: Bkz. Zygomaticotemporal foramen.
Canaliculodacryocystorhinostomy/ kanalikülodakriyosistorinostomi: Lakrimal kanalikülün tıkalı kısmı çıkarılıp açık kısmı ile burun arasında pasaj oluşturulan girişim.
Canaliculodacryocystostomy/ kanalikülodakriyosistostomi: Ortak kanalikül bölgesindeki tıkanıklığın çıkarılıp alt kanalikülün keseye ağızlaştırıldığı ve kemik pencere açılmadan alt kanalikülden buruna entübasyonun yapıldığı bir girişim.
Canaliculotomy/ kanalikülotomi: Bazı kanalikülitlerde lakrimal kanalikülün konjunktiva tarafına kesi yapılması.
Canaliculus/ kanalikül: Küçük kanal. Common / ortak kanalikül: Üst ve alt lakrimal kanaliküllerin lakrimal keseye açılmadan önce birleşmesiyle meydana gelen kanalikül. Horizontal / horizontal kanalikül: Lakrimal kanalikülün keseye doğru yatay uzanan kısmı. (Lacrimal) / (lakrimal) kanalikül: Göz yaşı boşaltım sisteminin bir parçası olan ve göz kapaklarının burun tarafında bulunan iki küçük kanalcıktan her biri. Vertical / vertikal kanalikül: Bkz. Ampulla.
Candlewax drippings/ balmumu damlaları görünümü: Arka kutupta ilerlemiş sarkoidoz periflebitlerinin damar çevresinde meydana getirdikleri görünüm.
Cannula/ kanül. Anterior chamber / ön kamara kanülü: Göz ameliyatlarında göz yüzeyi ve içine sıvıların verilmesi için kullanılan bir kanül. Bimanual aspiration / bimanuel aspirasyon kanülü: Fakoemülsifikasyon esnasında kortikal materyalin aspirasyonu için kullanılan kanül. Grishaber / Grishaber kanülü: Schlemm kanalına viskoelastik uygulaması için kullanılan bir kanül. Infusion / infüzyon kanülü: Göz içi ameliyatlarda göz sertliğinin korunması için devamlı sıvı verilmesini sağlayan kanül. Rycroft / Rycroft kanül: Bkz. Anterior chamber cannula. Simcoe / Simcoe kanül: Ekstrakapsüler katarakt cerrahisinde kortikal materyalin aspirasyonu için kullanılan kanül.
Canthal/ kantal: Kantusla ilgili; kantusa ait.
Cantholysis/ kantoliz: Bkz. Canthotomy.
Canthoplasty/ kantoplasti: Bir bozukluğun düzeltilmesi için kantus bölgesinde yapılan girişim. Medial / medial kantoplasti: Göz kapaklarının punktumların medial kısmından birbirine dikilmesi girişimi.
Canthotomy/ kantotomi: Kantal tendonun kesilmesi.
Canthus/ kantus: Gözün köşesi; üst ve alt göz kapaklarının medial ve lateral uçlarının birleşimiyle oluşan açılar.
Capsular/ kapsüler: Kapsül ile ilgili; kapsüle ait.
Capsule/ kapsül: Herhangi bir oluşum veya organın üzerini tabaka halinde saran örtü. Anterior lens / lens ön kapsülü: Gözdeki lensin ön yüzünü saran tabaka. Posterior lens / lens arka kapsülü: Gözdeki lensin arka yüzünü saran tabaka. Tenon’s / Tenon kapsülü: Kas konisinin dış ve içini örten ve önde konjunktiva altından limbusa kadar uzanan orbital fasya kısmı.
Capsulorhexis/ kapsüloreksis: Katarakt cerrahisinde lens kapsülünün kesilmesi. Continued curvilinear / devamlı dairesel kapsüloreksis: Katarakt cerrahisinde ön lens kapsülünün yuvarlak şekilde yırtılarak alınması.
Capsulotomy/ kapsülotomi: Katarakt cerrahisinde lens kapsülünün kesilmesi. Nd: YAG laser / Nd: YAG lazer kapsülotomi: Nd: YAG lazer kullanılarak katarakt cerrahisi sonrası kesifleşen arka kapsülün açılması.
Capture, pupil/ pupilla tutulması: Yapay göz içi lensinin pupilla bölgesinde sıkışması.
Carcinoma/ karsinom, karsinoma: Epitelden gelişen kötü huylu tümör. Basal cell / bazal hücreli karsinom: Epidermiste bazal tabaka hücrelerinden gelişen deri kanseri. in situ/ karsinoma in situ: Kanserin etrafa yayılmamış, henüz hücre içindeki şekli. Conjunctival in situ: Bkz. Conjunctival intraepithelial hyperplasia. Gland of Zeis / Zeis bezi karsinomu: Zeis bezinin yavaş büyüyen nodüler ve ülserli karsinomu. Intraepithelial / intraepitelyal karsinom: Bkz. Carcinoma in situ. Merkel cell / Merkel hücresi karsinomu: Yaşlı kişilerde dermisten köken alan ve hızlı büyüme gösteren kötü huylu bir tümör. Morphoeic basal cell : Bkz. Sclerosing basal cell carcinoma. Nevoid basal cell / nevoid bazal hücreli karsinom: Göz, yüz, kemik ve merkezî sinir sisteminde yaygın konjenital deformitelerle karakterize otozomal dominant bir bozukluk. Nodular basal cell / nodüler bazal hücreli karsinom: Yüzeyinde küçük genişlemiş damarlar bulunan, parlak ve sert bir yumru tarzında bazal hücreli karsinom. Nodular Meibomian gland / nodüler Meibom bezi karsinomu: Çoğunlukla üst tarsusta sert nodül ile karakterize sebase bez karsinomu. Nodular squamous cell / nodüler yassı hücreli karsinom: Üzerinde erozyon ve fistüller gelişen hiperkeratotik nodül ile karakterize yassı hücreli karsinom. Nodulo-ulcerative basal cell / nodüloülseratif bazal hücreli karsinom: Nodülün üzerinde ülser gelişmesiyle karakterize bazal hücreli karsinom. Plaque-like squamous cell / plak şeklinde yassı hücreli karsinom: Üzeri düzensiz, pullu, eritemli hiperkeratotik bir plakla karakterize yassı hücreli karsinom. Sclerosing basal cell / sklerozan bazal hücreli karsinom: Epidermis altında düz bir plak şeklinde ilerleyen bazal hücreli karsinom. Sebaceous gland / sebase bez karsinomu: Çoğunlukla Meibom bezlerinden, bazen de Zeis bezlerinden köken alan tümör. Spreading Meibomian gland / yayılan Meibom bezi karsinomu: Dermise yayılarak kapaklarda kalınlaşma meydana getiren sebase bez karsinomu. Squamous cell / yassı hücreli karsinom: Çok katlı yassı epitelden gelişen karsinom. Ulcerating squamous cell / ülserli yassı hücreli karsinom: Kırmızı tabanlı, keskin ve kabarık sınırlı yassı hücreli karsinom.
Card/ kart. Allen s/ Allen kartları: Üzerinde bulunan resimlerle çocuklarda 20 feet mesafeden görme keskinliğinin tespiti için kullanılan kartlar. Cardiff acuity s/ Cardiff keskinlik kartları. Tercihli bakış işlemlerinde kullanılmak üzere hazırlanmış, değişik dış hatlara sahip şekillerden oluşan kartlar. Teller acuity s/ Teller keskinlik kartları: Tercihli bakış işlemlerinde kullanılmak üzere hazırlanmış farklı kalınlıklarda siyah şeritlerden oluşan kartlar.
Caruncle, (lacrimal)/ (lakrimal) karünkül: Göz kapaklarının iç köşesinde görülen, değişmiş sebase ve ter bezleri içeren, deri uzantısından ibaret küçük kabarık oluşum.
Cataract/ katarakt: Göz merceği veya mercek kapsülünün saydamlığını kaybetmesi. Annular / halkasal katarakt: Nükleusun olmadığı ve lens ortasında boş halka şeklinde kortikal kesafetin izlendiği katarakt. Axial fusiform / aksiyel fuziform katarakt: Nükleer kesafetin ön ve arka kutup ile ilişkide olduğu katarakt. Black / siyah katarakt: Lens merkezindeki sertleşme sonucunda meydana gelen siyah veya koyu renkli katarakt. Brown / kahverengi katarakt: Bkz. Brunescent cataract. Brunescent / kahverengi katarakt: Lens merkezindeki sertleşme sonucunda meydana gelen kahverengi katarakt. Central pulverulent / santral toz şeklinde katarakt: Lens nükleusu içinde, saydam bir merkezi bulunan, 1-4 mm çapında küresel kesafetle karakterize konjenital katarakt. Christmas tree / Noel ağacı kataraktı: Derin korteks ve nükleusa yerleşmiş, iğneyi andıran, çok renkli depozitlerle karakterize kesafet. Complicated / komplike katarakt: Diğer bir göz hastalığı sonucu meydana gelen katarakt. Conic / konik katarakt: Nükleer kesafetin ön veya arka kutup ile ilişkide olduğu katarakt. Contusion / kontüzyon kataraktı: Künt travma sonucu meydana gelen katarakt. Copper / bakır kataraktı: Bkz. Glassblower’s cataract. Coralliform / koralliform katarakt: Sistein ya da tirozin yapısında olan baklava veya dörtgen şeklindeki kristallerin çevrelerindeki lens dokusunu da kesifleştirerek oluşturdukları yuvarlak ya da uzantılar içeren ve ampulliform çıkıntılar içeren katarakt. Coronary / koroner katarakt: Nükleusu bir taç gibi çevreleyen, derin kortekse yerleşmiş yuvarlak kesafetlerle karakterize katarakt. Cortical / kortikal katarakt: Lensin korteksini tutan kesafet. Crystal s/ kristal kataraktları: Genellikle bilateral ve aksiyel, lens içinde büyük kristal kümeleri şeklinde ve yoğunlukları fazla olduğundan görmeyi bozan kataraktlar. Cuneiform / küneiform katarakt: Lensin ekvator hizasında ön ve arkaya aksiyel olarak, nükleus merkezine doğru ilerleyen kama şeklinde lens kesafeti. Cupuliform / kupuliform katarakt: Bkz. Subcapsular cataract. Delacerated / delasere katarakt: Kenarları mavi veya yeşil refle veren ince oval ortası delik bir membranı andıran katarakt. Developmental / gelişimsel katarakt: Çocuklukta bir konjenital defekt sonucu meydana gelen katarakt. Diffuse / yaygın katarakt: Merkezde yoğun, yaygın, sınırları belirgin, görmeyi ileri derecede etkileyen katarakt. Foliaform / folyaform katarakt: Travma sonucunda lensin aksiyel kısımlarında yer alan çiçek taç yaprakları biçiminde dizili lens kesafetlerinden oluşan katarakt. Glassblower’s / cam üfleyicisi kataraktı: Daha çok cam üfleyicilerinde meydana gelen, lensin ön kapsülünün soyulmasıyla karakterize katarakt. Glassworker’s / cam üfleyicisi kataraktı: Bkz. Glassblower’s cataract. Hypermature / hipermatür katarakt: Merceğin suyunu kaybederek büzüşüp sertleşmesi veya sulanıp yumuşama göstermesi ile karakterize katarakt. Hypocalcemic / hipokalsemik katarakt: Hipokalsemiye eşlik eden katarakt. Intumescent / entümesan katarakt: Lenste şişmeye yol açan bir katarakt. Juvenile / juvenil katarakt: Dokuz yaş altında görülen katarakt. Lamellar / lameller katarakt: Merceğin belli tabakalarında kesifliğin olması ile karakterize katarakt. Mature / olgun katarakt, matür katarakt: Merceğin tümünün kesifleşmesi ile karakterize katarakt. Membranous / membranöz katarakt: Lens içeriğinin kapsüller ile arasında bir miktar materyali bırakarak emilmesi sonucu ortaya çıkan katarakt. Morgagnian / Morgagni kataraktı: Korteksin kesifleşmesi ve sıvılaşması nedeniyle nükleusun lens içinde serbestçe yüzdüğü hipermatür katarakt. Nuclear / nükleer katarakt: Lensin nükleusunu ilgilendiren kesafet. Osmotic / ozmotik katarakt: Diyabetik hastalarda kan şekeri düzensizlikleri ile meydana gelen katarakt. Petaliform / petaliform katarakt: Bkz. Foliaform cataract. Polar / polar katarakt: Arka veya ön lens kutbunu tutan katarakt. Oil droplet / yağ damlacığı kataraktı: Galaktozemi hastalarında görülen bir katarakt tipi. Pathological / patolojik katarakt: Sistemik bir hastalığın seyri sonrasında oluşan katarakt. Primary / birincil katarakt: Bkz. Cataract.Pulverilent / toz şeklinde katarakt: Bkz. Central pulverulent cataract.Punctate / noktalı katarakt: Değişken boyut ve sayıda, ilerleyici olmayan, nokta şeklinde lens kesafetleri. Pyramidal / piramidal katarakt: Bkz. Conic cataract. Rosette-shaped / rozet şeklinde katarakt: Bkz. Foliaform cataract. Secondary / ikincil katarakt: Katarakt cerrahisi sonrası gözde kalan bakiyeler; katarakt cerrahisi sonrası meydana gelen kesafetler; diğer bir göz hastalığı sonucu meydana gelen katarakt. Senile / senil katarakt, yaşlılık kataraktı: Yaşlanmaya bağlı olarak gelişen katarakt. Shield / kalkansı katarakt: Ön kapsülün kırışmasına yol açan, yoğun anterior subkapsüler plak ile karakterize katarakt. Soemmering’s ring / Soemmering halka kataraktı: Küçük yaşlarda geçirilen travma nedeniyle ön lens kapsülünün açılması, lens içeriğinin emilmesi ve ön-arka kapsülün birbirine yapışması ile veya katarakt cerrahisi sonrası ön-arka kapsülün birbirine yapışması ile meydana gelen katarakt. Subcapsular / subkapsüler katarakt: Lens kapsülü altında bulunan kesafet. Sunflower / ayçiçeği kataraktı: Göz içi bakır yabancı cisim çevresinde meydana gelen katarakt. Supranuclear / supranükleer katarakt: Bkz. Coronary cataract. Sutural / sütür kataraktı: Lens sütürlerinin kesafeti. Syndermatotic / sindermatotik katarakt: Cilt hastalığına eşlik eden kalıtsal ve genellikle iki taraflı katarakt. Tetanic / tetanik katarakt: Bkz. Hypocalcemic cataract. Total / tam katarakt: Embriyonik ve infantil nükleusların tamamen tutulduğu çok kesif ve beyaz renkli konjenital katarakt. Toxic / toksik katarakt: Dış etkenler sonucu meydana gelen katarakt. Zonular / zonüler katarakt: Lensin belli bir bölgesinde geçici gelişme bozukluğuna bağlı olarak meydana gelen kesafet.
Cauterization/ koterizasyon: Dokuyu kimyasal bir madde veya elektrik ile yakma; kuru gözde göz yaşının gözde daha fazla kalmasını sağlamak için punktumların koterle kapatılması.
Cautery/ koter: Dokuyu yakmada kullanılan özel alet; koterizasyon aleti. Ziegler / Ziegler koteri: Hafif ektropionu düzeltmek için konjunktivaya ve hafif entropionu düzeltmek için cilt tarafına uygulanan koter.
Cavity/ kavite, boşluk: Vücut veya herhangi bir organ içindeki boşluk; etrafı çevrili boş saha veya aralık. Vitreous / vitreus kavitesi, vitreus boşluğu: Göz içindeki vitreusla dolu kısım.
C & C': Konverjans amplitüdü ve yakına fiksasyondaki konverjans amplitüdü.
CC: Tashihli.
C/C: Aközün akım kolaylığı.
C-CAP/ kişiye özel hazırlanmış ablasyon paterni. Bkz. Custom contoured ablation pattern.
Cell (1)/ hücre: Göz iltihaplarında göz sıvılarında hücrelerin görülmesi. Aqueous s/ aköz hücreleri: Ön segment iltihaplarında ön kamarada dolaşan parçacık veya hücrelerin biyomikroskoptaki görünümü. Vitreous s/ vitreus hücreleri: Vitreusu ilgilendiren iltihaplarda biyomikroskobik muayenede vitreusta hücrelerin görülmesi.
Cell (2)/ hücre: Dokuyu oluşturan en küçük canlı birim. Amacrine / amakrin hücresi: Retinanın iç nükleer tabakasında, sinir uyarısı üzerinde entegrasyon ve modifikasyon rolü olan özelleşmiş bir hücre tipi. Bipolar / bipolar hücre: Retinanın orta katmanında iki uzantısı ile fotoreseptörleri ganglion hücrelerine bağlayan bir hücre. Cone / koni hücresi: Bkz. Cone. Epitheloid s/ epiteloid hücreler: Koroid melanomunda keskin sınırlı membranlara, eozinofilik sitoplazmaya ve yuvarlak nükleuslara sahip, oval veya yuvarlak şekilli büyük hücreler. Ganglion s/ ganglion hücreleri: Retinanın en iç katmanında bulunan hücreler; optik sinir liflerinin hücre gövdeleri. Goblet / goblet hücresi: Konjunktivada mukus salgılayan kadeh şeklindeki hücre. Horizontal / horizontal hücre: Retinanın iç nükleer katmanında sinir uyarısı üzerinde entegrasyon ve modifikasyon etkisi olduğu düşünülen özelleşmiş hücre. Langhan’s giant / Langhan dev hücresi: Bazı granülomatöz durumlarda görülen bir tip makrofaj. Leber’s s/ Leber hücreleri: Trahomda konjunktivada görülen içi fagosite edilmiş debrisle dolu büyük makrofajlar. Müller’s s/ Müller hücreleri: Retinada hücre gövdeleri iç nükleer katmanda bulunan, besleme ve destek fonksiyonları bulunan büyük glia hücreleri. Spindle A s/ A tipi iğ hücreleri: Koroid melanomunda düzleşmiş nükleuslara ve bazofilik nükleer hatta sahip ince uzun hücreler. Spindle B s/ B tipi iğ hücreleri: Koroid melanomunda yuvarlak veya oval biçimli bir nükleus ve bariz bir nükleolusa sahip hücreler. Wing s/ kanat hücreleri: Kornea epitelinin orta katında bulunan hücreler.
Cellular/ hücresel, hücre _: Hücrelerle ilgili; hücrelerden yapılı; hücrelerden oluşmuş.
Cellulitis, orbital/ orbital selülit: Orbital septum arkasındaki yumuşak dokuların enfeksiyonu. Preseptal / preseptal selülit: Orbital septum önünde yer alan cilt altı dokuların enfeksiyonu.
Center/ merkez. Blink / göz kırpma merkezi: Bazal gangliadaki göz kırpma merkezi. of rotation/ rotasyon merkezi: Görme ekseni üzerinde korneadan 13,5 mm geride yer alan teorik nokta. thickness/ merkez kalınlığı: Bir lensin ana referans noktasındaki kalınlığı. Geometric / geometrik merkez: Bir lensin veya lens şeklini çevreleyen kutunun yatay ve dikey merkez çizgilerinin kesişim noktası. Optical / optik merkez: Lensin optik ekseninin lens yüzeyi ile kesiştiği nokta; lensin prizma gücüne sahip olmadığı noktası.
Centre/ merkez: Bkz. Center.
Centrocecal/ sentroçekal, çekosantral: Merkezî maküla bölgesi ve kör nokta ile ilişkili.
CF (counting finger)/ PS (parmak sayma): Görme keskinliği değerlendirilmesinde kişinin belli bir mesafeden parmak sayması.
C/F (cells and flare)/ hücre ve bulanıklık.
Chalazia/ şalazyonlar: Bkz. Chalazion.
Chalazion/ şalazyon: Meibom bezi ağızlarının tıkanması ve salgının içeride birikmesi ile karakterize lipogranülomatöz iltihap.
Chalcosis/ şalkozis: Vücutta kalmış bir yabancı cisim veya yüksek serum bakır düzeyi nedeniyle göz dokularında bakır birikmesi.
Chamber/ kamara, odacık: Etrafı çevrili küçük bölüm veya boşluk. Anterior / ön kamara, ön odacık: Kornea ile iris arasındaki bölüm; ön göz odacığı. Posterior / arka kamara, arka odacık: İris ile lens arasındaki bölüm; arka göz odacığı.
Channel/ kanal. Ciliary s/ silier kanallar: Silier cismin pigmentli ve pigmentsiz hücreleri arasındaki boşluklar. Collector s/ toplayıcı kanallar: Aközü Schlemm kanalından derin skleral venöz pleksusa taşıyan kanallar.
CHARGE association/ CHARGE topluluğu: Kolobom, kalp defektleri, koanal atrezi, büyüme ve gelişme geriliği, genital ve kulak anomalilerinden oluşan durum.
Chart/ eşel, kart. Amsler : Bkz. Amsler grid. Bailey-Lovie / Bailey-Lovie eşeli: Her bir sırada beş harf ve harfler arasında bir harf büyüklüğü boşluk bulunan bir görme eşeli. E / E eşeli: Snellen eşelinden okuma yazma bilmeyenler için hazırlanmış bir eşel. ETDRS (Early Treatment of Diabetic Retinopathy Study) / ETDRS eşeli: 4, 2, 1 m ve daha yakından görme keskinliği ölçümü yapabilen eşellerden her biri. Eye / göz eşeli: Aşağı doğru boyutları küçülen harflerden oluşmuş, görme keskinliği ölçüm aracı. Hess (screen) / Hess (perdesi) kartı: Hess testinin sonucunun kaydedildiği kart. HOTV / HOTV eşeli: Çocuğun elindeki karttan kendisine gösterilen harfi göstermesi istenen ve Sheridan-Gardiner testinin biraz basitleştirilmiş şekli olan bir eşel. Lebensohn / Lebensohn eşeli: Bir tür yakın görme eşeli. Pelli-Robson / Pelli-Robson eşeli: Aşağı doğru azalan kontrastta harfler içeren bir kontrast duyarlılık ölçüm aracı. Reading / okuma eşeli: Yakın görmenin muayenesi için kullanılan kart. Sloan eye / Sloan görme eşeli: Görme keskinliğinin ölçümü için kullanılan, beyaz üzerine değişik boyutlarda siyah harflerden oluşan bir eşel. Snellen’s / Snellen eşeli, Snellen tipi eşel: Uzak görme keskinliğinin muayenesi için kullanılan üzerinde gittikçe küçülen harflerin bulunduğu levha; bir kare içine sıkıştırılmış çeşitli büyüklükteki harf veya şekillerden yapılmış, görme keskinliğini ölçmeye yarayan eşel.
Chorioretinitis/ koryoretinit: Koroid ve retinanın birlikte iltihabı.
Choristoma/ koristom: Normal yeri dışında bulunan doku kitlesinden gelişen konjenital tümör. Choroidal osseous / koroidal osseöz koristom: Optik disk yakınlarında veya arka kutupta yerleşmiş, kavuniçi-sarı renkli, coğrafi sınırlara sahip, oval veya yuvarlak lezyon ile karakterize kemikleşmeye yol açan bir tümör. Epibulbar / epibulber koristom: Göz küresi yüzeyinde gelişen başka dokulara ait dermoid ve lipodermoid gibi kitleler.
Choroideremia/ koroideremi: Retina pigment epiteli ve koroidde ilerleyici atrofi ile karakterize X’e bağlı resesif geçiş gösteren bir bozukluk.
Choroiditis/ koroidit: Koroidin iltihabı. Jensen / Jensen koroiditi: Toksoplazmada jukstapapiller bölgeye yerleşmiş aktif retinit. Geographic peripapillary / coğrafik peripapiller koroidit: Bkz. Serpiginous choroidopathy. Serpiginous / serpijinöz koroidit: Bkz. Serpiginous choroidopathy.
Choroidopathy/ koroidopati: Gözün koroid tabakasını etkileyen herhangi bir bozukluk; özellikle koroid tabakasında iltihap dışı gelişen herhangi bir bozukluk. Punctate inner / noktalı iç koroidopati: Arka kutup bölgesinde yer alan, hepsi de aynı zamanda ortaya çıkmış, küçük, sarı, belli belirsiz koroid noktaları ile karakterize bir bozukluk. Serpiginous / serpijinöz koroidopati: Genellikle optik disk etrafından başlayıp bütün yönlere doğru yayılım gösteren, bulanık sınırlara sahip krem renkli kesafetlerle karakterize bir bozukluk.
Chromatic/ kromatik, renkli: Renkle ve renklerle ilgili; renk gösteren.
Chrysiasis/ kriziyazis: Romatoid artritin uzun süreli altınla tedavisi sonucu dokularda altın birikmesiyle karakterize durum. Corneal / korneal kriziyazis: Periferik korneanın derin katmanlarında daha fazla sayıda olmak üzere tüm kornea stromasında toza benzer ya da parıldayan erguvan renkli granüllerle karakterize bozukluk.
Ciliary/ silier: Hücre üzerindeki titrek tüylerle ilgili; kirpiklerle ilgili; kirpiğe benzeyen; kirpiksi.
Cilium/ kirpik, titrek tüy: Göz kapağı serbest kenarındaki sert kıllardan her biri; epitel hücresi veya tek hücreli hayvansal organizma üzerindeki titrek tüylerden her biri.
Circle/ halka. of least confusion/ karışıklığın en az olduğu halka: Astigmat bir lens sisteminde iki ana fokal çizginin diyoptrik olarak ortasında, Sturm aralığı boyunca meydana gelen halkasal nokta. of Zinn-Haller/ Zinn-Haller halkası: Kısa posterior silier arterlerin sklera içinde oluşturduğu halkasal anastomoz. Major arterial / büyük arter halkası: İki adet uzun posterior silier ve yedi adet anterior silier arterin silier cisim stromasında oluşturdukları arter halkası. Minor arterial / küçük arter halkası: İrisin radyal arterlerin kollarette oluşturdukları tam olmayan arter halkası. Minor iridic circle: Bkz. Minor arterial circle. Vieth-Müller / Vieth-Müller dairesi: Horopterin teorik olarak basite indirgenmiş dairesel şekli. Zinn’s / Zinn halkası: Bkz. Circle of Zinn-Haller.
CK/ CK (kondüktif keratoplasti): Bkz. Conductive keratoplasty.
Clamp/ klemp, pens: Ameliyat esnasında herhangi bir kısmı tutmak için kullanılan âlet. Aynı zamanda Bkz. Forceps. Bulldog / Bulldog klemp: Küçük yapıları tutmak için kullanılan küçük bir klemp tipi.
Classification, Huber/ Huber sınıflaması: Duane sendromu tiplerinin üç grup altında sınıflaması. Keith-Wagener-Barker / Keith-Wagener-Barker sınıflaması: Hipertansif retina değişikliklerinin derecelendirilmesi ile ilgili bir sınıflama. Werner’s / Werner sınıflaması: Graves hastalığının göz bulgularına ait bir sınıflama.
Cleaner, enzyme/ enzim temizleyici: Kontak lens üzerinde biriken proteinleri temizlemek için düzenli olarak kullanılan temizleme maddesi. Surfactant / sürfaktan temizleyici: Kontak lens yüzeyinde biriken debrisin giderilmesi için kullanılan günlük temizleyici
Clivus/ klivus: Foveaya doğru olan çöküntünün kenarı.
Closure, appositional angle/ üst üste binmiş açı kapanması: Herhangi bir yapışıklık olmadan ön kamara açısının kapanması. Synechial angle / sineşili açı kapanması: Yapışıklıkların bulunduğu ön kamara açısı kapanması. Visual / görüntü tamamlaması: Cismin tamamı görünmese bile gözün onu tanıma yeteneği.
Coating, antireflective/ antirefle kaplama: Kamaşmayı azaltmak için lenslerin ön veya arka yüzüne yapılan kaplama.
Cobwebs/ örümcek ağları: Büzüşmüş vitreus korteksi içindeki kollajen liflerinin yoğunlaşmasıyla meydana gelen durum.
Collarette/ kollaret: İrisin pupiller ve silier bölgeleri arasındaki kabarık halka.
Coloboma/ kolobom: Fetal fisürün kapanmasındaki bir problem nedeniyle gözün bir veya birden fazla katmanında devamlılığın kesilmesi ile ortaya çıkan konjenital anomali. Lens / lens kolobomu: Göz merceğinin ekvatorunun alt kısmının yokluğu. Lid / kapak kolobomu: Gelişimsel bir anomali olarak göz kapağının kısmi veya tam kat defekti. Optic disk / optik disk kolobomu: Fetal dokunun tam kapanmaması sonucu diskin beyaz renkli, boru şeklinde ve aşağı doğru desantralize olmuş çukurluk göstermesi.
Compartment/ kompartıman: Küçük bölüm. Anterior / ön kompartıman: Gözün ön ve arka kamaralarının oluşturduğu bölüm. Posterior / arka kompartıman: Gözün lens arkasında kalan ve vitreus ile dolu olan kısmı.
Concave/ konkav, içbükey: Topun iç yüzü şeklinde olan.
Concretion/ konkresyon: Yaşlıların konjunktivalarında yaygın olarak bulunan küçük, sarı-beyaz renkli depozitler.
Concussion/ sadme: Şiddetli sarsıntı; şiddetli sarsıntının meydana getirdiği şok hali; şiddetli sarsıntının yumuşak dokuda sebep olduğu zedelenme veya harabiyet. of the retina/ retina sadmesi: Bkz. Berlin’s edema.
Cone (1)/ koni: Retinadaki ışığa hassas koni şeklindeki, keskin merkezi görüş ve renkli görmeyi sağlayan fotoreseptör.
Cone (2)/ koni: Keratokonusta bombeleşmenin meydana geldiği kısım. Globus / küremsi koni: Keratokonuslu korneada geniş bir küre şeklinde bombeleşme sonucu meydana gelen koni. Nipple / sivri koni: Keratokonusta çapı küçük, fakat dik bir eğriliğe sahip koni. Oval / oval koni: Keratokonusta geniş ve elipse benzer koni.
Conformer/ konformer: Soket oluşmasına yardımcı olmak ve göz kapaklarını desteklemek amacıyla gözün alınması ameliyatlarından sonra yerleştirilen plastik veya silikon kabuk şeklinde madde.
Confusion, visual/ görsel konfüzyon: İki farklı foveal görüntünün aynı anda algılanması. Central / santral konfüzyon: Merkezî görme alanında iki farklı görüntünün aynı anda algılanması. Peripheral / periferik konfüzyon: Periferik görme alanında iki farklı görüntünün aynı anda algılanması.
Congruity/ uygun(luk), benzeşim, benzerlik: Lokalizasyon, şekil, boyut, derinlik ve kenarların eğimi yönünden aynı olan homonim hemianopik defektler için kullanılır. of gaze/ bakış uygunluğu: İki gözün görme eksenlerinin birbirine paralel olarak hareketi.
Congruous/ uygun, benzer: Homonim hemianopide sağ ve sol görme alanları arasında şekillerin uyuşması veya simetri.
Conjugate/ konjuge, birleşmiş, çiftleşmiş: Bir lens sistemiyle ilişkili nesne ve görüntü noktaları; ilişkili hareket yönleri.
Conjunctiva/ konjunktiva: Göz kapaklarının iç yüzü ile göz küresinin kornea dışında ön yüzünü örten zar şeklinde ince mukoza. Bulbar / bulber konjunktiva: Göz küresi yüzeyini örten konjunktiva. Fornicial / forniks konjunktivası: Bulber ve palpebral konjunktivaların birleştiği bölüm. Palpebral / palpebral konjunktiva, kapak konjunktivası: Göz kapağı iç yüzeyini örten konjunktiva.
Conjunctival/ konjunktival: Konjunktiva ile ilgili; konjunktivayı tutan; konjunktivadaki.
Conjunctivitis/ konjunktivit: Konjunktiva iltihabı. Allergic / alerjik konjunktivit: Değişik alerjenlere karşı konjunktivada meydana gelen iltihabi durum. Carsinoid / karsinoid konjunktivit: Gastrointestinal sistemdeki kromafin hücrelerden serotonin salınışına bağlı olarak konjunktivada meydana gelen konjesyon ve siyanoz. Giant papillary / dev papiller konjunktivit: Kontak lens kullanımı sonucu kapak konjunktivalarında meydana gelen şişliklerle karakterize konjunktivit. Inclusion / inklüzyon konjunktiviti: Chlamydia trachomatisin meydana getirdiği bir akut konjunktivit tipi. Ligneous / odunsu konjunktivit: Tekrarlayıcı psödomembranöz lezyonlarla karakterize kronik bir konjunktiva hastalığı. Simple bacterial / basit bakteriyel konjunktivit: Bakterilerin sebep olduğu sık görülen bir konjunktiva enfeksiyonu. Trahoma-inclusion / trahom inklüzyon konjunktiviti: Klamidyaların kornea ve konjunktivada meydana getirdikleri foliküler iltihap. Vernal / vernal konjunktivit: Bkz. Vernal keratoconjunctivitis.
Conjunctivodacryocystorhinostomy/ konjunktivodakriyosistorinostomi: Kanalikül ve punktumların açılamadığı durumlarda karünkülden uzatılan konjunktiva flebi ile yeni bir yolun oluşturulduğu cerrahi yöntem.
Conjunctivoplasty/ konjunktivoplasti: Bozukluğun konjunktivaya müdahale edilerek düzeltilmesi girişimi. Medial / medial konjunktivoplasti: Lakrimal punktum bölgesinin ektropionunu tedavi etmek için konjunktival yüzden parça çıkarılması girişimi.
Conoid of Sturm/ Sturm konisi: Astigmat lens sisteminin ortaya çıkardığı konik görüntü.
Constriction, concentric/ periferik daralma: Görme alanının çevresel kısımdan her kadrandan göstermiş olduğu daralma.
Content, water/ su içeriği: Tamamen hidrate durumdaki bir lensin içinde bulunan su yüzdesi.
Contraction/ kontraksiyon: Parlaklığı ve boyutu ne olursa olsun tüm uyarıları görmeyen görme alanı bölümü.
Contrast/ kontrast: Zıtlık; iki şey arasındaki fark veya ayrılık. sensitivity/ kontrast duyarlık: Beyaz üzerine grinin tonları gibi ince farklılıkları tespit edebilme yeteneği.
Convergence/ konverjans: Gözlerin vertikal eksenleri etrafında birbirlerine doğru olan hareketi; gözlerin birbirine yanaşması. Accommodative / akomodatif konverjans: Akomodasyonun direkt sonucu olarak ortaya çıkan konverjans cevabı. Fusional / füzyonel konverjans: Her bir gözün oluşturduğu görüntüyü birleştirerek tek görüntü haline getiren konverjans cevabı; dışa kaymayı kontrol eden verjans. Proximal / proksimal konverjans: Bir cismin yakında oluşunun farkına varma ile meydana gelen konverjans cevabı. Tonic / tonik konverjans: Göz dışı kaslarının normal tonüsü ile ortaya çıkan konverjans.
Convergent/ konverjan: Birbirine yaklaşan.
Convex/ konveks, dışbükey: Topun dış yüzeyi şeklinde olan.
Coordination/ koordinasyon, düzenleme. Eye hand / göz-el koordinasyonu: Gözlerin ellere rehberlik etme yeteneği. Gross motor / büyük motor koordinasyon: Bkz. Bilateral integration.
Copper-wiring/ bakır tel görünümü: Hipertansif retinopatinin üçüncü evresinde arteryollerin ortasındaki parlak reflenin artmasıyla ortaya çıkan görünüm.
Corectopia/ korektopi: Pupillanın normal yerinde olmayışı.
Cornea/ kornea: Göz küresinin pupilla ve iris üzerindeki etrafı sklera ile çevrili, kubbe şeklindeki saydam ön kısmı. Absence of : Korneanın doğuştan bulunmaması. Contact lens / kontak lens kornea: Romatoid artritte periferik kornea incelmesi sonucu merkezdeki epitelin oluşturduğu kontak lense benzer görünüm. farinata/ kornea farinata: Kornea merkezinde daha belirgin olmak üzere derin stromaya yerleşmiş, küçük, genellikle bilateral, una benzeyen depozitlerin varlığıyla karakterize zararsız bir klinik durum. guttata/ kornea guttata: Fuch distrofisinde endotel hücrelerinin anormal Descemet kollajeni üretmesiyle kornea arka yüzünde meydana gelen, portakal kabuğu veya dövülmüş metal görünümleri oluşturan kalınlaşma bölgeleri ile karakterize durum. plana/ kornea plana: Kornea eğriliğinin normalden düşük olması ile karakterize bozukluk. verticillata/ kornea vertisillata: Bkz. Vortex keratopathy. Donor / verici korneası: Kornea naklinde kullanılmak üzere ölen kişiden alınan kornea parçası. Recepient / alıcı korneası: Kornea naklinde ölü gözünden alınan parçanın yerleştirileceği hasta korneası.
Corneal/ kornea _, korneada, korneal: Kornea ile ilgili.
Corneodysgenesis/ korneodisgenezi: Bkz. Dysgenesis of the cornea.
Corneoscleral/ korneoskleral: Kornea ve sklerayı birlikte ilgilendiren.
Correction/ tashih, düzeltme: Gözlük veya kontak lens gibi maddelerle kırılma kusurunun düzeltilmesi.
Correspondence/ korespondans: Birbiriyle uyuşma; birbirine uygunluk; birbirini karşılama. Abnormal retinal / anormal retinal korespondans: Bkz. Anomalous retinal correspondence. Anomalous retinal / anormal retinal korespondans: Bir gözün foveası fikse ederken çift görme meydana gelmeden diğer gözün fovea dışı bir noktasının fikse etmesi. Harmonious anomalous retinal / uyumlu anormal retinal korespondans: Anomali açısına uyan anormal retinal korespondans. Normal retinal / normal retinal korespondans: Her iki gözün foveasında aynı hayalin oluşması. Unharmonious anomalous retinal / uyumlu olmayan anormal retinal korespondans: Anomali açısına uymayan anormal retinal korespondans.
Cortex/ korteks: Organın dış kısmı; herhangi bir organda kapsül ile medulla arasında yer alan kısım. Lens / lens korteksi: Bkz. Lenticular cortex. Lenticular / lens korteksi: Lensin nükleusu ile kapsülü arasında kalan kısım. Primary visual / primer görme korteksi: Serebral hemisferin medial yüzündeki derin kalkarin sulkusun duvarlarında bulunan ve arkada oksipital kutba kadar ilerleyen, direkt olarak gözden gelen uyarıları alan beyin bölgesi. Secondary visual / sekonder görme korteksi: Serebral hemisferin medial ve lateral kısımlarında primer görme korteksini çevreleyen ve primer görme bölgesinden elde edilen görsel bilginin geçmiş görsel deneyimlerle ilişkilendirilmesini sağlayan beyin bölgesi. Striate / çizgili korteks: Serebral korteksin oksipital lobunda yer alan primer görme korteksi.
Cotton balls/ pamuk yumakları: Orta üveitte görülen bir tür küçük, jelatinsi eksüda.
COWS (cold opposite-warm same)/ COWS (soğukla zıt, sıcakla aynı tarafa): Kulakların soğuk su ile irrigasyonu sonucu vestibüler nistagmusun yönüne bakıldığı test.
CPSD/ düzeltilmiş patern standart sapma: Bkz. Corrected pattern standard deviation.
Cracks, lacquer/ lâke çatlakları: Dejeneratif miyopide Bruch membranındaki büyük çatlaklardan oluşan, sıklıkla arka kutupta dallanma ve çaprazlaşma gösteren, ince, düzensiz, sarı renkli çizgiler.
Craniostenosis/ kraniostenoz, kraniosinostoz: Kafatasının üst kısmındaki sütürlerin erken kapanması ve buna eşlik eden orbita anomalileri ile karakterize bozukluklardan her biri.
Crease, upper lid/ üst kapak sulkus yüksekliği: Göz aşağı bakarken üst kapak kenarı ile sulkusu arasındaki mesafe.
Crescent, temporal/ temporal hilâl: Çaprazlaşan ve eşsiz nazal liflerin bir bozukluk nedeniyle tutulması veya tutulmamasının meydana getirdiği görme alanı defekti.
Crest/ krest: Özellikle kemik üzerinde çıkıntı oluşturan yapı. Anterior lacrimal / anterior lakrimal krest: Lakrimal oluğun ön kısmını oluşturan çıkıntı. Posterior lacrimal / posterior lakrimal krest: Lakrimal oluğun arka kısmını oluşturan çıkıntı.
Crisis, glaucomatocyclitic/ glokomatosiklitik kriz: Bkz. Posner-Schlossman syndrome. Oculogyric / okülogirik kriz: Bazal ganglia hastalığında gözlerin istem dışı spazmodik yukarı hareketi.
Crocodile shagreen/ krokodil derisi dejenerasyonu: Nispeten saydam alanlarla ayrılmış, genellikle asemptomatik, gri-beyaz poligonal stromal kesafetlerle karakterize bir kornea dejenerasyonu. Anterior / anterior (ön) krokodil derisi dejenerasyonu: Kornea stromasının ön üçte ikilik kısmını tutan krokodil derisi dejenerasyonu. Posterior / posterior (arka) krokodil derisi dejenerasyonu: Kornea stromasının arka kısmını tutan krokodil derisi dejenerasyonu.
Cross, Maddox/ Maddox haçı: Üzerinde belli bir fiksasyon mesafesinden ark dereceleri bulunan ve kayma derecesinin ölçümünde kullanılan haç şeklinde âlet.
CSME/ CSME (klinik önem taşıyan maküla ödemi): Bkz. Clinically significant macular edema.
CSR/ SSR (santral seröz retinokoroidopati): Bkz. Central serous retinochoroidopathy.
Cup (1)/ çukur, çukurluk: Optik sinir başının tam ortasında yer alan, nöral dokunun bulunmadığı, soluk renkli çöküntü alanı. Glaucomatous / glokomatöz çukurluk: Optik diskte glokomun oluşturduğu çukurluk. Optic / optik çukurluk: Optik disk merkezindeki çanağa benzer beyaz çukurluk. Physiologic / fizyolojik çukurluk: Bkz. Optic cup.
Cup (2), optic/ optik çanak: Gözün embriyonik gelişimi esnasında primer optik vezikülden gelişen yapı.
Cupping/ çukurlaşma: Optik sinir başında çukurluk oluşması.
Curette, chalazion/ şalazyon küreti: Şalazyonun içinin temizlenmesi için kullanılan küçük bir küret.
Curvature, corneal/ kornea eğriliği: Gözün ön kısmının sahip olduğu şekil.
Curve, base/ taban eğriliği: Kontak lensin arka yüzeyinin merkezî kısmının eğrilik yarıçapı. Peripheral s/ periferik eğrilikler: Kontak lensin taban eğriliği ile kenarı arasında kalan bölümü.
Cyclocryotherapy/ siklokriyoterapi: Bazı glokom tiplerinde silier cismin dondurularak tahrip edilmesi yöntemi.
Cyclodestruction, Nd: YAG laser/ Nd: YAG lazer siklodestrüksiyon: Göz içi basıncının düşürülmesi için Nd: YAG lazer kullanılarak silier cismin tahrip edilmesi.
Cyclodialysis/ siklodiyaliz: Silier cisim ile suprakoroid arasında yarık oluşması; silier cismin sklera mahmuzundan ayrıştırıldığı glokom girişimi.
Cyclodiathermy/ siklodiyatermi: Silier cisimde termik hücre harabiyeti yaparak göz içi basıncını düşüren bir siklodestrüktif girişim.
Cyclodiplopia/ siklodiplopi: Siklovertikal bir kasın eksik veya fazla etki göstermesine bağlı meydana gelen torsiyonel diplopi.
Cyclophotocoagulation/ siklofotokoagülasyon: Göz içi basıncının düşürülmesi amacıyla lazer kullanılarak silier cismin tahrip edilmesi girişimi.
Cyclopia/ siklopi: Tek orbita gelişimi, göz küresinin bulunmaması veya anormal olarak bulunması, burnun yokluğu ya da tübüler bir yapı olarak orbitanın üzerinde bulunması ile karakterize bir konjenital anomali.
Cycloplegia/ siklopleji: Silier kasın paralizisi ile uyum yeteneğinin ortadan kaldırılması ve aynı zamanda göz bebeğinde genişleme meydana gelmesi.
Cyclorotation/ siklorotasyon: Bkz. Cyclotorsion.
Cyclotorsion/ siklotorsiyon: Gözlerin saat yönü veya saatin aksi yönüne hareketi.
Cyclovergence/ sikloverjans: Korneaların üst kutuplarının içe veya dışa aynı anda eşit miktarda eğilmesiyle karakterize göz hareketi.
Cycloversion/ sikloversiyon: Her iki gözde kornea üst kısmının aynı anda ve eşit miktarda aynı tarafa hareketi.
Cylinder/ silindir: Silindir şeklindeki cisim veya oluşum; astigmatizm tashihinde kullanılan lensler; astigmatizmin tashihi için gereken lens gücü. Cross / çapraz silindir: Büyüklükleri aynı, fakat eksenleri birbirine dik iki silindirden oluşan mercek. Jackson cross / Jackson çapraz silindiri: Bkz. Cross cylinder.
Cylindrical/ silindirsel: Silindir gibi olan.
Cyst/ kist: İçinde sıvı veya yarı sıvı madde bulunan etrafı çevrili kese şeklindeki oluşum. Biessig-Iwanoff s/ Biessig-Iwanoff kistleri: Periferik retinada normal yaşlanma ile birlikte sıklıkla görülen dejeneratif kistik boşluklar. Chocolate / çikolata kisti: Orbital lenfanjiyomdan meydana gelen kanamanın aldığı kistik durum. of Moll/ Moll kisti: Ön kapak kenarında, içi sıvı dolu, küçük, yuvarlak ve yarı saydam bir kist. of Zeis/ Zeis kisti: Göz kapağı kenarında içinde yağ salgısı bulunan bir kist. Dermoid / dermoid kist: Bkz. Dermoid. Epithelial / epitel kisti: Transilüminasyon veren küremsi koyu kahverengi iris kistleri. Meibomian / Meibom bezi kisti: Bkz. Chalazion. Pupillary / pupiller kist: Uzun süreli antikolinesteraz kullanımı sonucu pupilla kenarında meydana gelen kistler. Retention / retansiyon kisti: Berrak sıvı içeren, ince duvarlı konjunktiva kisti. Sebaceous / sebase kisti: İçinde peynirimsi yağ salgısı bulunan kist. Stromal / stroma kisti: Saydam ön duvara sahip, içinde sıvı bulunan iris kisti. Tenon capsule / Tenon kapsülü kisti: Bkz. Encapsulated bleb.
Cystic/ kistik: Kistle ilgili; kistlerden oluşan.
Cystotome, irrigating/ kistotom: Katarakt cerrahisinde ön kapsülün yırtılması için kullanılan ucu eğik ve sivri kanül.