Türkçe'de Lovecraft:
Gotik Öyküler (1994, Mitos; aynı çeviri, Cthulhu'nun Çağrısı
adıyla, 2000, İthaki)
Deliliğin Dağlarında (2000, İthaki)
Dagon (2000; Altıkırkbeş)
Charles Dexter Ward Olayı (2000; Altıkırkbeş)
Uyku Duvarının Ötesinde (2000; Altıkırkbeş)
Küçük Bir Yanılgılar Atlası
HPL, birçok kişiye yazdığı sayısız mektuba rağmen, zaman
içinde hakkında tuhaf söylentiler yayılacak kadar - belki de -
şanssız bir kişiydi. Bu durum, karanlık öyküler yazarak
yaşamanın beklenilen sonuçlarından biri olmalı. İşte size
onun hakkında, soğuk kış gecesi sohbetlerinde sık konuşulan
birkaç yaygın söylenti. Bu arada, bu bilgileri internet
üzerinden aldığımızı da eklesek "politik doğruluk" kavramına
zarar vermemiş oluruz.
Söylenti: Lovecraft, New England'dan asla ayrılmadan
yuvasında takılan bir münzevidir.
Lovecraft hakkında sık sık onun bir münzevi olduğu
iddialarında bulunuldu, bunun nedeni, belki de, onun
insanlarla şahsen görüşmek yerine mektuplaşmayı seçtiği
üzerine olan yaygın inanıştı. Bununla birlikte, yazdığı
mektuplardan açıkça görülür ki, o zamanının büyük bir
bölümünü arkadaşlarıyla, Birleşik Devletler'in doğusundaki
kentler de olanlarla bile, evlerinde görüşerek geçirmişti.
Aslında, uzun yıllar süren işsizlik dönemlerinin sağladığı
fırsatlar yüzünden birçok insandan daha fazla dostlarıyla
görüşüp mektuplaşmıştır.
Lovecraft sık sık seyahatlere çıkmış ve bu seyahatlerinden
de yazılarında uzun uzun bahsetmiştir. Seyahat yazıları,
"Vermont, İlk İzlenim" (1927), "Amerika'nın Çeşitli
Bölgelerinden Gözlemler" (1928), "Amerika Eyaletlerinde
Seyahatler" (1929), "Charleston'a Bir Ziyaretin Hikâyesi"
(1930) ve "Bir Quebeck Kentinin Betimlenmesi" olarak
sayılabilir. Quebeck, 75,000 sözcükle Lovecraft'ın en uzun
çalışmasıydı, kabaca yaklaşırsak, Charles Dexter Ward Olayı
adlı romanından %50 daha uzundu. Seyahatleri onun De
Land, Florida ve New Orleans, Louisiana'ya kadar güneye,
Cleveland, Ohio kadar batıya, Quebeck, Kanada kadar kuzeye
uzanmasını sağlamıştı. Yani kısaca onu bir "münzevi" olarak
tanımlamak oldukça zordu.
Söylenti: Lovecraft, bir eşcinseldi.
Lovecraft'ın kadınlar üzerindeki başarılarının küçük olduğu
gerçeği ve birçok erkek arkadaşının olması, insanların onun
bir eşcinsel olduğuna inanmaya yöneltecekti. Ama
hatırlanmalıdır ki o evlenmiştir (kısa bir süre boyunca) ve
karısı onu "layıkıyla mükemmel bir âşık" olarak
tanımlamıştır. (Sonia H. Davis, "Lovecraft'ın Anılan : Ben"
The Arkham Collector, No:4 Kış 1969). Lovecraft'ın
arkadaşlarının ve yakın dostlarının bazıları eşcinseldi (en
ünlüleri: Robert H. Barlow, Samuel Loveman ve Hart Crane)
ama Lovecraft'ın bunu fark edemediği açıktı.
Lovecraft'ın eşcinsellik üzerine olan tavrı, J. Vernon Shea'ya
yazdığı, 14 Ağustos 1933 tarihli mektubunda da açıkça
belirtilir: "Söylemek gerekirse - kulamparalığın birçok kadim
ulusun iğrenç bir geleneği olduğunu bilmeme rağmen - otuz
yaşımı aşana dek gerçek bir içgüdü olarak eşcinselliği
duymamıştım... Bu sapıklığın bazı dönemlerde diğerlerine
göre daha sık ortaya çıktığını düşünüyorum belirsiz biyolojik
ve psikolojik sebepler yüzünden. Düşkünlük çağları -
psikolojinin kararsız olduğu - bu olaya müsamaha gösterir.
Elbette kulamparalık deneyimlerinin çok yaygın olduğu
(hiçbir özel eğilim olmaksızın, üzerinde hiç düşünülmeksizin
sadece bir gelenek olarak kabul gördüğü) kadim çağlarda, bu
olay bir psikolojik sapıklık olarak ele alınamaz."
August Derleth'e yazdığı 16 Şubat 1933 tarihli mektubunda
Lovecraft bu konuya değinmektedir. Bazıları bu yazıların
sadece Lovecraft'in ahlaki savunması olduğunu iddia
edebilirler ama onun eşcinselliğe eğilimi hakkında henüz
hiçbir kanıt gösterilemiştir. Ama bu onun heteroseksüel
eğilimlerinin çok güçlü olduğu anlamına da gelmez.
Lovecraft, birçok entelektüel gibi, dikkatini ve çabalarını
fiziksel olaylardan çok zihinsel kavramlar üzerinde
yoğunlaştırmıştı ve sekse olan ilgisi de çok fazla değildi.
Dostları ilə paylaş: |