19.10.2008
1
A vitamini, 1913-1915 yılları arasında keşfedilen
ilk vitamin.
Vitamin A, 3500 yıl öncesinden
beri bilinen eksikliğinin hastalık
oluşturduğu bir vitamindir. Bizim
gece körlüğü olarak bildiğimiz
hastalığın
tedavisinde
faydalı
olduğu
Mısırlılar
tarafından
bilinmekte idi.
Milattan önce yazıldığı bilinen
Eber
papiruslarında
gece
kelimesi geçmemekte ancak gece
hastalığı
olarak
bahsedil-
mektedir. Bu tarihi kaynaklarda
kavrulmuş öküz karaciğerinin bu
göz
hastalığına
iyi
geldiği
yazmaktadır.
İlk kesin yazılı kanıt eski Yunan uygarlığında
karşımıza çıkmaktadır . Nyktalopia olarak Hippocrates
‘in
(M.Ö.
460-327)
Prognostics
kitabının
ikinci
bölümünde bahsedilmektedir.
Nyktalopia kelimesi
nyx gece
ve
ops göz
kelimelerinin birleşmesinden
meydana gelmektedir.
Humain Ibn Ishaq 9. Yy da; Abraham Ezra 12. yy da
vitamin A ile dolaylı olarakda olsa uğraşmış ve gece
körlüğü tedavisi ile a vitamini yani karaciğer ekstraktı
kullanarak savaşmışlardır ve ortaçağın sonunda alman
Jacob van Maerlandt şiirsel söyleminde;
Kim ki gece iyi göremiyor ise
Keçi karaciğeri yesin
Bunun ardından daha iyi görecektir.
Mc
collum
ve
Dovis
ile
Obsorne
ve
Mendel
1913
yıllarındaki
çalışmalarında bazı
yağların
büyümeye
yardım
ettikleri ve dolayısıyla bu yağların
içinde genç farelerin büyümeleri
ve sağlıklı olmaları için gerekli
önemli bir etmenin olduğunu
ortaya koymuştur.
Yağda
eriyen
bu
etmene
A etmeni denmiştir.
•
Amerika
birleşik
devletlerinde
Obsorne
ve
Mendel,
1908-1911
yıllarında laboratuar hayvanlarında
deneyler
yapmışlardır.
Bu
araştırmaların
sonucu
olarak
o
zamana kadar bilinen karbonhidrat,
protein, yağ ve minarellerden ayrı
olarak doğal yiyeceklerin bileşiminde
organik yapıda bazıları suda, bazıları
yağda eriyen etmenlerin beslenme
için gerekli olduğu ortaya konmuştur.
19.10.2008
2
Vitamin A, 1937’de balık karaciğeri yağından
kristaller olarak ayrılmış ve kimyasal yapısı
ortaya konmuştur.
•
Biyolojik denemelerden sonra
vitaminlerin kimya bakımından
araştırılmasına geçilmiştir.
•
1933
A
ve
C
vitamininin
kimyasal yapıları belli olmuş.
Arkasından
5
sene
içinde,
bilinen
diğer
vitaminlerin
formülü meydana çıkmış ve bir
çoklarının sentezi yapılmıştır.
Vitamin A
(retinol); primer, doymamış siklik
alkoldür.
Vitamin
A
yağlarda,
kloroformda,
benzolde,
asetonda, alkolde ve esterlerde kolay erir.
Oksijensiz ortamda termostabildir.
•
Retinol, A vitamini aktivitesi olan doğal türevlerdir,
bir hormon olarak işlev görür. (alkol form)
•
Retinal, görme pigmenti rodopsinin gerekli ön
maddesidir. (aldehit form)
•
Retinoik asit ve metabolitleri, epitel farklılaşması
üzerinde etki gösterirler (asit form)
Hidrofobik baş Konjüge yan zincir
Polar terminal grup
All-trans formundaki retinolün yapısı;
1)
Hidrofobik yapıda β-iyonin halkası
2)
Işıkta izomerizasyondan sorumlu konjuge yan zincir
3)
Enzimatik ve kimyasal olarak değişerek esterleşen retinol
palmitat, retinal, ve retinoikasit yapan polar terminal grubu
vardır.
α - ,γ- ve β- karoten ; A vitamininin provitaminleridir ve
bitkilerin yeşil kısımlarında, havuç, tereyağı, enginar,
şeftali, mısır ve yumurta sarısında bulunur.
•
Başta
β
-karoten olmak üzere,
bütün karoten sınıfının yapısı A
vitaminine
çok
yakın
olup
karaciğerde kolayca bu vitamine
çevrildiklerinden, A provitamini
olarak tanınırlar.
•
Suda erimez; alkol, yağ ve diğer
çözücülerde erir.
•
İzoprenoit
birimlerden
oluşan
doymamış terpenlerdir.
•
Moleküldeki çifte bağların hepsi
transtır.
•
Hepsi
bitki
dokularında
sentezlenir.
•
Doğal fotosentez pigmenti olup
yiyeceklerde
sarıdan
kırmızıya
kadar renk tonunu sağlar.
19.10.2008
3
γ-karotende bir halka açık;
α-, β-karotenlerde her iki halka da kapalı olup çift
bağ pozisyonları farklıdır. Ve bu yapı A vitamini
aktivitesi için gereklidir.
Bu formlar içinde en fazla β-karoten, provitamin A
aktivitesi gösterir.
Bu reaksiyon; fare, koyun
ve keçide bağırsak
mukozasında olur,insanda
ise karaciğerde gerçekleşir.
Oluşan retinol, yağ
asitleriyle esterleşerek,
retinol esteri halinde
karaciğerde depo edilir.
Bütün omurgalı
hayvanların, A vitaminine
veya onun ön maddesi
olan karotene ihtiyacı
vardır
β-karoten oksijenaz enzimi ile 2 retinal molekülüne
bölünür, sonra retinole indirgenir.
Beta karoten, intestinal mukoza hücrelerinde A vitaminine dönüşür.
Bağışıklığı güçlendirir, hücre gelişimine yardımcı olur. Serbest
radikalleri etkisiz hale getirerek, antioksidan etkisiyle yaşlanmayı
geciktirir.
Aşırı karoten deri altında
toplanarak derinin sarı
renk
almasına
neden
olur; karoten alınmasına
son verilirse
bu da
zamanla kaybolur.
•
Görmemizi sağlayan pigmentlerin yapılmasını sağlar. Ayrıca gözün kornea tabakasının
sağlığı için gereklidir.
•
Büyüme ve dokuların iyileşmesine etkilidir. Çocukluk çağında kemiklerin büyümesini ve
dişlerin sağlıklı olarak oluşmasını sağlar. Herhangi bir nedenle hasar gören dokuların
onarılmasını ve enfeksiyon etkenlerinden korunmasını gerçekleştirir.
•
Tüm hücrelerin sağlığına etkilidir. Derimizin (sadece dış yüzeydeki değil, vücudumuzun
dokuları üzerinde bulunan örtücü özelliğe sahip olan bütün deri hücrelerinin)
üremesini sağlayan taban hücreleri üzerine uyarıcı özelliği vardır. Hücrelerin yer
aldıkları dokunun gerektirdiği şekilde farklılaşmalarını ve yapısının sağlamlığını sağlar.
Bu etkisi ile dolaylı olarak kansere karşı önleyici etki gösterir.
•
Sümüksü salgı yapma özelliğine sahip, burun, göz, sindirim sistemi, akciğer ve mesane
gibi yerlerdeki hücreler için gereklidir. Bu özelliği ile de hem bu dokuların çalışmasına
hem de korunmalarına etilidir.
•
Dışarıdan gelen zararlı maddeleri bağlayıp, antioksidan özelliği ile vücudumuzu olası
tahribatlardan korur.
•
Vücut savunma sisteminde bulunan T Lenfositleri uyararak hücrelerin farklılaşmalarını
kontrol eder. Bu etkisi kansere karşı bir diğer olumlu özelliğidir.
19.10.2008
4
A
vitamininin
çeşitli
şekilleri,
hormon
olarak
ve
omurgalıların gözündeki görme pigmentleri olarak görev
yapar.
A vitamini türevi olan retinal, retinadaki rod ve kon
hücrelerinin ışığa tepkilerini başlatan ve beyine giden
nöral bir sinyali oluşturan pigmenttir.
Hücre çekirdeğindeki reseptör proteinler aracılığıyla etki
eden A vitamini türevi retinoik asit deriyi de içeren
epitel
dokuların
gelişmesindeki
gen
ifadelenmesini
düzenler.
Retinoik asit şiddetli akne ve buruşuk cilt tedavisinde
kullanılan tretinoin (Retin-A) adlı ilacın aktif maddesidir.
Hayvan
deneyleri
A
vitamini
yetersizliğinin,
humoral
ve
hücresel
immüniteyi
bozduğunu
göstermiştir.
İnsanlarda
da
immün
sistemde
etkinliği bulunmaktadır.
Kızamıklı çocuklara tedaviyle beraber A vitamini
verilmesi immün cevabı arttırmaktadır.
Aynı şekilde tetanoz
immünizasyonunda A vitamini
suplementasyonu IgG ve
T-hücrelerinin cevabını arttırmıştır.
•
Vitamin A’nın immün sistem üzerindeki etkisi; membran
glikoproteinlerinin sentezi üzerinde önemli etkiye sahip olmasıdır.
•
Membran glikoproteinleri memeli hücrelerinin dış yüzeylerinde
bulunarak yabancı unsurları tanımada ve onların hücreye
alınmamasında etkilidir.
•
A vitamininin enfeksiyonlara karşı olan bu olumlu etkileri, daha
çok A vitamini yetersizliğinin olduğu hastalara kendini
göstermektedir.
•
A vitamini, immün sistemi uyararak solunum ve mide-bağırsak
sümüksü zarlarını mikroorganizmaların istilasına karşı korur.
Dışardan hiç A vitamini veya provitamini alınmasa bile depo
edilmiş vitamin insanın 6 aylık gereksinmesini karşılar.
Çeşitli organlarda örneğin göz,
böbrek, solunum yollarında
vitamin eksikliğinde,
enfeksiyonların gelişmesi
nedeniyle A vitaminine
anti-
enfeksiyon vitamini de denir.
Gelişmekte olan genç
organizmalar vitamin A’nın
yetersizliği sebebiyle hastalıklara
çabuk yakalanırlar.
Ayrıca A vitamini organizmanın ve sağlıklı hücrelerin direncini
arttırarak kansere karşı koruyucu görev yapmaktadır. Bu koruyucu
aktivite sigara ve alkol kullananlar için daha da önemlidir. Serbest
radikallerin oluşumuna ve hücre ölümüne neden olan protein ve yağ
asitlerinin bozulma tepkimelerini önlemektedir.
Hindistan ve Sumatra’da yapılan
araştırmalarda;
okul çağındaki çocuklarda A vitamini eksikliği
sebebiyle immün sistemlerinin büyük oranda
zayıflaması nedeniyle ölümcül enfeksiyonlara
yakalanma oranı Hindistan’da ℅54,
Sumatra’da ℅96 olduğu tespit edilmiştir.
Fareler üzerinde yapılan deneylerde ise;
fareler
A
vitaminsiz
beslenmeye
tabi
tutulduklarında farelerin splenosit oranının
büyük oranda düştüğü gözlemlenmiştir.
Splenosit
oranının
düşmesi
sonucu,
hücresel ve hümoral bağışık yanıt oluşması ve
vücut savunması olumsuz yönde etkilenmiştir.
19.10.2008
5
İMMÜNOMODÜLATÖR ETKİ
β-Karoten immün sistemde
T
ve
B
lenfosit
proliferasyonunda
ve
tümör
hücrelerinin
öldürülmesinde
etkili
olabilmektedir.
14
gün
süresince,
günde
180mg
β-karoten
alınması
T4
hücrelerini ℅30 oranında
arttırmaktadır.
B lenfositler humoral (antikora
dayalı) immüniteden sorumlu
hücrelerdir
T lenfositler hücresel tipte
bağışık yanıttan sorumludur.
Ayrıca immun sistem
için şart olan Timus
Bezi ve dalak gibi
organlarda atrofi
denilen gerileme
görülür.
Yeterli provitamin alınmazsa; Vücudun savunma
sistemi
zayıflar.
Hücresel
savunma
yapan
T-Lenfositler ile Antikor üreten B-Lenfositlerde
azalma oluşur.
Dostları ilə paylaş: |