Jeopolitik Nedir, Ne Değildir?


İktidar ve Güç Dilini Yeniden Öğrenmek



Yüklə 23,52 Kb.
səhifə3/5
tarix11.05.2023
ölçüsü23,52 Kb.
#111225
1   2   3   4   5
Almanya

İktidar ve Güç Dilini Yeniden Öğrenmek
Son yıllarda birçok araştırma enstitüsü ve düşünce kuruluşu tarafından tasarlanan jeo-stratejik kurgulardan – muhtemelen en ofansif olanlarından – biri James Rogers’ın AB’ye hitaben kaleme aldığı “gerilemeye karşı bir jeostrateji” başlıklı politika belgesidir. Rogers’e göre ilk olarak AB içinde pasifist hareketin etkisinin kırılması ve pasifist yaklaşımların aşılması gerekmektedir. AB’nin “süper güç” olabilmesi, yani ABD, Rusya ve Çin’in yanında dördüncü bir kutup oluşturabilmesi için etkili bir “süper devlete” dönüşerek askeri aygıtlarının gücünü ve caydırıcılığını artırması gerekmektedir.[11] Rogers’e göre AB ayrıca Avrupa’dan Akdeniz’e, oradan da Hint Okyanusu’na uzanan büyük bir alanı (grand area) kontrol ve dizayn etmesi gerekmektedir.[12]
Burada, Alman karar vericilerinin ve siyaset tasarımcılarının tamamen bu ve benzeri stratejilere göre hareket ettiklerini iddia edecek değiliz. Ancak, var olan paralellikler de görmezden gelinmemeli. AB’nin olası bir bölünmesinin Avrupa’yı ve bununla birlikte Almanya’yı dünya siyaseti sahnesinin tamamen dışına iteceği ve Avrupa dışı güçlerin – ABD, Çin, Rusya – belirlediği bir sürecin içine hapsedeceği kaygısı yukarda atıfta bulunduğumuz Almanya eski Dışişleri bakanı Joschka Fischer tarafından da dillendirilmiştir.[13]
AB’nin ortak bir politika ve strateji belirlemesi, uluslararası arenada ortak hareket etmesi ve ekonomik ve siyasal bir birlik olan AB’nin ortak bir savunma birliğine evirilmesi gerektiği diplomat ve Münih Güvenlik Konferansı başkanı Wolfgang Ischinger ve başka karar vericiler ve aktörler tarafından da savunulmaktadır.[14] Örneğin Almanya sosyal demokrat partisi SPD’ye yakın Friedrich Ebert Vakfı’nın bir yayını olan IPG’de (Uluslararası Politika ve Toplum) çıkan makalesinde Stefan Steinicke, jeopolitik düşünme ve jeostratejik manevra kabiliyetinin yeniden öğrenilmesi gerektiğini şu şekilde gerekçelendiriyor:
Uluslararası düzenin başat aktörleri jeopolitiğe dayalı hareket ederse, AB de bu jeopolitik kavramlarla düşünebilmeli ve jeostratejik gereklere göre hareket edebilmelidir. (…) Yeni dünya düzeninde bağımsız bir kutup olmak ve liberal demokrasiler ile otoriter sistemler arasındaki sistemik çatışmada ezilmemek için AB’nin dünyadaki konumunu jeopolitik olarak belirleyebilmesi gerekiyor. [15]
Yaygın bir kanıya göre Almanya, AB’nin bağımsız bir kutup olarak konumlanmasına katkı sunmalıdır. Bunun için gerekli düzenlemelerin bir an önce gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bunların başında ise yüksek eğitimin jeostratejik ihtiyaçlara göre yeniden düzenlenerek, jeopolitiğin ve strateji derslerinin üniversitelerin müfredatına dahil edilmesi gelmektedir.[16] Yine IPG’de çıkan, Josep Borell imzalı makalede AB’nin “iktidar dilini” öğrenmesi ve “kendisini birinci sınıf bir jeostratejik aktör olarak görmesi” gerektiğinin altı çiziliyor.[17]
Borrell’in AB için söylediklerine benzer şekilde Almanya’da da Alman hariciyesinin artık dış ilişkilerde ve güvenlik politikalarında o bilinen aşırı ihtiyatlı davranış kültüründen uzaklaşması gerektiği dillendirilmektedir. Almanya’nın Batı ittifakının pasif ve reaktif bir ortağından ziyade, Batı’nın güvenliğinin aktif garantörlerinden olmasını öneren Mangasarian ve Tachau, Alman dış politikasının askeri gücün diplomatik başarılardaki rolünü idrak edemeyişini eleştirmektedirler. Yeni ve etkin strateji üretim merkezlerinin oluşturulması önerisini de getiren dış politika ve güvenlik uzmanları, ahlaki faktörlerin Alman dış politikası üzerindeki etkilerinden yakınmaktadırlar.[18]
Bir başka dış politika ve güvenlik uzmanı olan siyaset bilimci Herfried Münkler ise Almanya’nın coğrafi pozisyonundan dolayı, yani merkezin gücü (Macht der Mitte) olmasından kaynaklanan sorumlulukları yerine getirmesini ve gerektiğinde daha aktif bir güç politikası uygulamasını savunmaktadır. Bu bağlamda, Almanya’nın üçlü bir görev üstlenmesini önermektedir: AB’nin ayakta tutulması bağlamında merkezkaç kuvvetlerin (milliyetçi hareketler, aşırı sağ radikalizm) engellenmesi, çıkar çatışmalarının hafifletilmesi ve bunların tanzimine katkı sunmak.[19]
Münkler bir başka söyleşide ise, Alman dış politikasının normatif sorunsallara ve değerlere odaklandığını, bundan dolayı da jeopolitik konstellasyonları yeterince dikkate alamadığını belirterek, jeopolitiğin dikkate alınması gerektiğini salık vermektedir.[20]

Yüklə 23,52 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin