Klinik Gelişim  Ölüm Kavramı ve Ölü Muayenesi


ı) Ölü sertliği (ölü katılığı, rigor mortis)



Yüklə 246,14 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə3/3
tarix15.03.2017
ölçüsü246,14 Kb.
#11539
1   2   3

ı) Ölü sertliği (ölü katılığı, rigor mortis)

Ölü sertliği, istemli ve istemsiz kasların ölüm sonrasın-

da katılaşmasıdır. Erişkinlerde, ortalama koşullarda ölü 

sertliğinin ölümden sonra 3-5 saat içerisinde oluşmaya 

başlar,  10-15  saat  içinde  iskelet  kaslarını  maksimum 

seviyede tutar ve bir süre bu durumda devam eder. Ölü 

sertliği tam oluştuğunda, tüm eklem hareketleri kısıtla-

nır, ceset kas katı bir özellik kazanır. Bu katılık, ortalama 

koşullarda 36-48 saat sonra ise çürüme nedeni ile çözül-

meye başlar.

Ölü sertliğinin oluşma mekanizması ATP ile ilgilidir. ATP 

canlıda  kas  hücrelerinin  enerji  gerektiren  işlevleri  için 

gereklidir.  Canlıda  kas  dokusunun  fonksiyonel  olması 

için gerekli enerji, ATP’nin ADP’ye dönüşümü sırasında 

ortaya çıkan fosfordan elde edilmektedir. Canlıda kas do-

kusunun fonksiyonunu aksiyon potansiyeli başlatmakta; 

aktin ve miyosin filamentinin kayma veya dişli çark hare-

keti sırasında yan çıkıntılarının ilişkileri için gerekli enerji 

kaynakları olan ATP ve kreatin fosfatın resentezleri için 

gerekli enerji besinlerden sağlanmaktadır. Miyosin fila-

mentinin yan çıkıntılarının aktin filamentinden ayrılması 

ve lifin gevşeyebilmesi için de ATP’ye gereksinim vardır: 

Ölüde ATP miktarı azalmasına bağlı olarak kasın fonksi-

yonel özelliği ortadan kalkar ve kas dokusu sertleşir. Bu 

ise, eklem hareketlerindeki kısıtlama ile kendini gösterir. 

Ölü sertliğin muayenesi, eklem hareketleri kontrol edi-

lerek yapılır. Başlangıçta alt çene; daha sonra dirsek veya 

diz bölgesinden yapılabilir. Bu muayenede ölü sertliğinin 

derecesine göre bir dirençle karşılaşılır. Ölü sertliği daha 

önce muayene edilmiş, cesedin taşıması sırasında vb. bir 

nedenle bozulmuş ise, başka bir eklemden tekrar kontrol 

edilmelidir. Ölü sertliği azami derecede oluştuğunda (or-

talama 10-15 sat sonra); ceset kaskatı kesilir, adeta tahta 

sertliğindedir, belli bir bölgesi tutularak kaldırıldığında 

tüm vücut birlikte kalkar.

1-6


 (Resim 4). 

Donma veya yanmaya bağlı sertlik bazen ölü sertliği ile 

karıştırılabilmektedir. Ancak, bu olayların özelikleri ta-

mamen bir birinden farklıdır.



Resim 3: Sırtüstü pozisyonda bulunan cesette, 

vücudun bası görmeyen kısımlarında koyu mor renkte, 

yaygın olarak oluşmuş “ölü lekeleri” görülmektedir.


Klinik Gelişim



j) Çürüme (kokuşma, pütrefaksiyon, cesedin dekom-



pozisyonu)

Organik yapı taşlarından oluşan insan vücudu ölümden 

sonraki olumsuz değişimlerin sonuncusu olan “çürüme” 

ile  kendisini  teşkil  eden  karmaşık  organik  bileşiklerin 

temel basit elemanlarına ayrılarak yok olurken doğadaki 

elementlerin değişim çemberindeki yerini de almış olur. 

Vücuttaki bakterilerin ürettikleri proteolitik ve diğer en-

zimlerin etkisi ile dokular gaz, sıvı ve tuzlara ayrışarak 

yapıları bozularak yok olurlar.

1-6


Çürüme evreler halinde ilerleyerek, iskeletleşmeye kadar 

sürer. Çürüme, 4 dönem halinde incelenebilir.



1. Dönem: Bu dönem, ölümden yaklaşık 36-48 saat son-

ra karın sağ alt kadranda, çekum üzerinde derinin yeşil 

renk alması ile başlar.

Çürümeye  bağlı  olarak  çok  miktarda  gaz  açığa  çıkar. 

Bunlar  başlıca  kükürtlü  hidrojen,  fosforlu  hidrojen, 

metan,  karbondioksit,  karbonmonoksit,  amonyak  ve 

hidrojen  içeren  diğer  gazlardır.  Çürümenin  kokusunu 

bu  gazlar  ve  az  miktardaki  merkaptanlar  vermektedir. 

Çürüme  sonucunda  açığa  çıkan  gazlar  birikerek  başta 

mide ve bağırsaklar olmak üzere organların gerilmesine, 

karnın şiş ve gergin bir görünüm kazanmasına yol açar. 

Bu  durum  ortalama  1  hafta  sonra  gerçekleşir.  Vücutta 

organ  ve  dokularda  artan  gaz  miktarı  giderek  tüm  vü-

cudu  kapsar.  Özellikle  skrotum  ve  meme  gibi  gevşek 

dokularda hacimce ileri derecede artış dikkati çeker. Ka-

rında artan gaz basıncı diafragmayı etkileyerek pasif ola-

rak akciğerler ve solunum yolları içindeki havanın ağız 

boşluğu ve burun deliklerinden dışarı çıkmasına neden 

olur. Buna, “ölü solunumu” da denir. Bu durum göğüs 

ve karına dışardan uygulanan basit bir itme hareketi ile 

belirgin olarak izlenebilir; hatta bu durumu izleyen kim-

selerde kişinin yaşadığı gibi yanlış bir kanı uyanmasına, 

korkuya da yol açabilir.

Yine, çürüme gazı ile birlikte ağız ve burun deliklerinden 

hafif kanlı bir sıvının da dışarı çıkması, bunun deneyim-

siz kişiler tarafından yanlışlıkla kan olduğunun sanılma-

sına  ve  hatta  kişinin  bir  iç  kanama  veya  kafa  travması 

sonucu ölmüş olabileceğinin düşünülmesine de yol aça-

bilir. Vücudun şişmesi özellikle yüzde belirgindir. Göz 

kapaklarının şişerek gözü kapatması, dudakların gergin 

şiş bir görünüm alması, dilin diş ve dudaklar arasından 

dışarı çıkması ve yüzün çürümeye bağlı olarak koyu renk 

alması kimlik tespitini güçleştirir. Bu durum cesedin ya-

kınları tarafından bile tanınmasını olanaksız hale getirir. 

Sülfohemoglobin içeren, hemolize olmuş kan, özellikle 

gazların bası etkisine bağlı olarak yüzeyel toplardamar-

ların belirginleşmesine yol açar. Buna “çürüme haritası” 

veya mermere benzer görünüm andırdığı için “mermer-

leşme” (marmorizasyon) adı verilir.

1-6


 (Resim 5). 

3. ve 4. haftada cesetteki gaz ve hacim artışı öyle azami 

boyutlara ulaşır ki kişinin canlı iken sahip olduğu ağır-

lığının  iki  katına  yakın  bir  ağırlıkta  olduğu  sanılabilir. 

Deri altı dokularda biriken çürüme gazlarına bağlı olarak 

yüz ve boyun şişer. Göz ve dil dışarı çıkar. Dış cinsiyet 

organları şiş ve gergin bir hal alır. Çürümeye bağlı ola-

rak, derinin üst tabakası olan epidermisin yumuşaması 

ile  deri  soyulur  ve  bazen  bunların  yanıklardan  ayırımı 

sorun yaratabilir. Ciltteki soyulmalar giderek daha geniş 

bir alanı kapsar. Özellikle avuç içi ve ayak tabanı deri-

leri kabarıp soyulur. Saçlar ve tırnaklar kolaylıkla kök-

lerinden  çekilebilir.  Karın,  göğüs  boşluğu  ve  perikard 

boşluğunda passif diffüzyona bağlı pembe boyalı berrak 

bir sıvı toplanması vardır. Tüm iç organlar önceleri yu-

muşak kıvamdadır, daha sonra parankimatöz organlarda 

gaz bülleri oluşur. Çoğu organın rengi önceleri pembedir 

daha sonra yeşil bir renk alır. Sonunda karın patlar.

1-6

Bu  dönemin  15-20°  ortalama  koşullarda  yaklaşık  3-4 



haftada (1 ay) tamamlandığı kabul edilmektedir.

5,6


Yaklaşık olarak optimal koşullarda 2-3 hafta sonra, çü-

rüme gazlarının etkisiyle karın boşluğu açılır veya patlar. 

Bu  bulgu,  1.  dönemin  bittiği,  2.  dönemin  başladığını 

gösterir.



2. Dönem: Karın patlayınca karın ve toraks çöker. Tüm 

organlar  küçülür  adeta  çamur  kıvam  ve  görünümünde 

bir madde ile dolu kesecikler gibi görünürler. Bu dönem-

den itibaren postmortem süre (interval) değerlendirmesi 

güçleşir, koşullara göre büyük değişkenlik gösterir.

3.  Dönem:  Karaciğer  ayırt  edilemez  hale  gelmesiyle  3. 

dönem  başlar.  Kaslar  yavaş  avaş  yerlerinden  ayrılmaya 

başlar. 

Resim 4: Ölü sertliği ortalama koşullarda ölümden 10-

15 saat sonra maksimal derece oluşmaktadır, resimde 

cesette ölü sertliğine bağlı ilginç bir görünüm dikkat 

çekmektedir.



Resim 5: Cesette çürüme gazlarının etkisine bağlı 

olarak meydana gelen şişme, renk değişimi ve yüzeyel 

venlerdeki çürüme haritası dikkati çekmektedir.


Klinik Gelişim

0

4. Dönem: Cinsiyetin dıştan ayırt edilemez hale gelme-

siyle  son  döneme  girildiği  kabul  edilir.  Deri,  yumuşak 

dokular  ayrılmaya  başladığından  iskelet  görünür.  Ek-

lemler ayrılmaya başlar. 3. dönem sonu veya 4. dönem 

başında uterus hala ayırt edilebilir tek organdır. Erkekte 

ise, uterustan daha önce olmak üzere genellikle prostat 

en  dayanıklı  organdır.  Cesedin  gömüldüğü  ortamın 

özelliklerine de bağlı olmak üzere bir-iki yıl içinde kaslar 

ayrılarak,  büyük  ölçüde  yok  olmaya  başlar.  Eklemler 

ayrılır.  İskelet  giderek  ortaya  çıkar.  Kesin  olmamakla 

birlikte, toprağın drenajı gibi koşullara göre ortalama 3-5 

yıl içinde iskeletleşme tamamlanır. Bununla birlikte, is-

keletleşmenin ortalama 10 yılda tamamlandığını bildiren 

kaynaklar da vardır.

5,6


Dış  ortamda  uzun  süre  kalan  cesetlerde  ise  özellikle 

insektlerin rolü ön plana çıkar. “Adli entomoloji” bilim 

dalı,  böceklerin  cesette  yaptığı  değişimleri  incelemekte 

ve özellikle ölüm sonra geçen sürenin ve ölümün mey-

dana geldiği yerin tespitine çalışmaktadır. 

Çürüme olayını belli bir süre engelleyen “istisnai du-

rumlar” vardır. Donmuş veya buzullar içinde kalmış 

cesetlerde  çürüme  engellenir.  Bu  durum,  ülkemiz 

koşulları açısından önem taşımaz. Bizde çürümenin 

istisnası  veya  modifikasyonu  olarak  kabul  edilen 

başlıca üç olay ile karşılaşılır: Cesedin sabunlaşması 

(saponifikasyon),  cesedin  mumyalaşması  (mumifi-

kasyon) ve anne uterusu (rahim) içinde ölen fetüsün 

maserasyonudur. (Resim 6). Ancak, koşullar değişti-

ğinde cesedin dekompozisyonu gerçekleşir.

5,6


II. Ölüm Nedeninin Araştırılması

Öncelikle  adli  soruşturma  evrakının  (ölenin  yakınları 

ve  tanıklarının  ifadesi,  hastane  bulguları)  incelenmesi 

gerekir.  Ölüm  nedeninin  araştırılması,  her  olgunun 

özelliğine  göre  yapılmalıdır.  Rutin/klasik  yöntemler 

her  olguda  mutlaka  yapılması  gerekenler  işlemlerdir. 

Özel yöntemler ise, her olgunun türüne göre yapılması 

gereken işlemlerdir. Ölüm nedenleri doğal, doğal olma-

yan (zorlamalı-travmatik) nedenler olmak üzere iki ana 

grupta incelenebilir.

Doğal  (Natürel)  Ölümler:  Bu  tür  ölümler  normal 

yaşam  süresini  tamamlamış  veya  bir  hastalığı  olan 

kişilerde  görülen  ölüm  şeklidir.  Ölümün  meydana 

gelmesinde dış (travmatik) faktörlerin rolü, ya bulun-

maz ya da önem taşımaz. Ölüm, genellikle kişideki 

bir hastalığa bağlı olduğundan “patolojik ölüm” ismi-



ni de verilmektedir. Bunlar, kalp-damar hastalıkları 



(doğal nedenlerin %50-60’ı, en sık örneği myokard 

infarktüsü), neoplaziler (kanser ve diğer habis hasta-

lıklar), beyin-damar hastalıkları (travmatik olmayan 

kanamaları, beyin infarktüsü vb hastalıklar), enfeksi-

yonlar (bebek ölümleri açısından özellikle önemlidir) 

ve diğer hastalıklardır.

Doğal ölümlerin önemli bir kısmında başlangıçta ölüm 

nedeni, ölüm mekanizması ve ölüm tarzı bilinmeyebilir. 

Bu tür ölümler literatürde; “beklenmedik ölüm”, “kuşku-

lu ölüm” ve “ani ölüm” tanımları şeklinde geçmektedir. 

Bazen de, ölüm nedeni başlangıçta bilinse bile, her han-

gi bir hukuki problem bulunması (örneğin, bir kişinin 

kansere bağlı olarak öldüğü bilinmesine karşın tedavide 

ihmal veya hata iddiası); ölümü “kuşkulu ölüm” ve “adli 

olgu”  niteliğine  dönüştürür.  Böylece,  doğal  ölümlerin 

önemli bir kısmı adli kovuşturmayı gerektiren ölümler 

olarak karşımıza çıkmaktadır.

1-6


Doğal Olmayan (Zorlamalı)Ölümler: Tümü adli tıbbı 

ilgilendiren  bu  ölümlerin  meydana  gelmesinde  dış 

faktörlerin rolü ön plandadır. Fiziksel, kimyasal, rad-

yoaktif v.b. dış bir faktör insan sağlığını etkileyerek 

canlılık  fonksiyonlarının  bozulmasına  ve  ölümüne 

yol açmaktadır. İnsan organizmasını olumsuz etkile-

yen  bu  dış  etkilere  genel  olarak  “travma”;  vücudu-

muzda meydana gelen zararlara ise “yara” veya “zede-

lenme”, “incinme” denilmektedir. Bunlar, künt tipte 

yaralanmalar (yumruk, taş, sopa, trafik kazası, düşme 

vb.  yaralanmalar),  kesici,  kesici-delici,  kesici-ezici 

vb.  aletlerle  yaralanmalar,  ateşli  silah  yaralanması, 

zehirlenmeler,  asfiktik  yöntemler  (ası,  boğma,  suda 

boğulma vb) ve diğer travmatik nedenlerdir.

2,4,5,6,8

III. Ölüm Tarzı/ Orijin (Kaza, Cinayet, İntihar) Araş-

tırması

Ölüm tarzı, ölüm nedenleri ile birlikte kullanılan ve özel-

likle  hukuki  açıdan  önem  taşıyan  bir  kavramdır.  Tüm 

ölümlerde ölüm tarzı, “doğal”, “cinayet”, “intihar” veya 

“kaza” şeklinde karşımıza çıkmakta olup; bazı olgularda 

yapılan  tüm  araştırmalara  rağmen  belli  bir  neden  veya 

orijin saptanmayabilir. Doğal olmayan ölümlerin tamamı 

hukuki yaklaşım açısından, “cinayet”, “intihar” ve “kaza” 

olarak ortaya çıkan ölümlerdir.

1-6


 Bir ölüm olayının ori-

jininin; yani cinayet mi, intihar mı yoksa kaza mı oldu-

ğunun belirlenmesi olay yerinde adli soruşturma ile baş-

layan; cesedin dış muayenesi, otopsisi ve otopsi sonrası 

incelenmesi ile süren; hukuki nihai kararla sonuçlanan 

bir süreci ifade eder. Hekimlerin adli ölüm olaylarında 

orijin açısından; kesin kanıtlar bulunmadıkça bir kana-

ate  varması  güçtür.  Birçok  batı  ülkesinde  ölümün  ori-

jininin  belirtilmesi  hukuki  ilgilinin  kararına  bırakılmış 

olup, hekimin otopsi raporunda olayın orijinini yazması 

sakıncalar yaratabileceğine dikkat çekilmiştir.

3

 Bununla 



birlikte, ölüm olaylarında orijin belirlenmesine yönelik 

olarak yapılacak tıbbi inceleme ve yorumların çoğu kez 

olayın  çözümlenmesinde  anahtar  rolü  bulunmaktadır. 

Örneğin,  vücutta  saptanan  çok  sayıdaki  öldürücü  ya-

ralar genellikle cinayet; bazen de kaza orijini açısından 

kesin veya muhtemel bir değerlendirme yapma olanağı 



Resim 5: Maserasyon, intrauterin ölen ve en az 6-8 sat 

amnion sıvısında bekleyen fötüste dikkati çekmektedir.



Klinik Gelişim



sağlar. Trafikte dikkatsizlik ve benzeri nedenlerden kay-



naklanan ölümler genellikle bir kazayı gösterir. Bir ateşli 

silah yaralanması olgusunda bitişik ve bitişiğe yakın atış 

mesafeleri daha ziyade intihar orijini açısından anlamlı 

iken, uzak atış mesafesinin belirlenmesi halinde intihar 

orijinini  kabul  etmek  güçtür.  Yine  kesici  cisimler  ile 

vücutta oluşturulan “tereddüt kesileri”nin intihar orijini 

açısından anlamı büyüktür.

Kaçırılma, tecrit, işkence gibi olağan dışı olumsuz koşul-

lara, travmalara maruz kalan kişilerin bu süreçte veya bu 

sürecin  hemen  sonrasında  meydana  gelen  ölümleri  de, 

aksine bir kanıt bulunmadıkça bu travmalarla ilişkili ola-

rak kabul edilecektir. Adli soruşturma ve otopsi bulgula-

rı birlikte genellikle dışardan bir bu etkinin(travmanın) 

ölüme yol açtığını ve ölüm tarzını bize gösterir.

8

Ölümün doğal olmayan bir nedene bağlı olduğunun or-



taya konulmasına karşın, bazen orijin belirlenemeyebi-

lir. Örneğin, bir binanın alt kısmında ölü bulunmuş bir 

kişide otopsi bulguları künt nitelikte bir travma sonucu 

ölümün  meydana  geldiği  bize  göstermesine  ve  muhte-

melen bunun yüksekten düşme sonucu olduğu tahmin 

edilmesine  karşın;  adli  soruşturma  sonucunda  olayın 

“cinayet”, “intihar” veya “kaza” olduğunu gösteren kesin 

bir bulgu saptanmayabilir.

Hekim hatalarından (malpractise) kaynaklanan ölümler 

de  bir  tür  “kaza”  niteliğinde  ölümlerdir.  Ancak  kastın 

varlığının  ve  niteliğinin  belirlenmesi  hukuki  bir  konu-

dur. Buna karşın “ötanazi” olguları, ister aktif ister pasif 

ötanazi şeklinde olsun, ülkemizdeki yasalara göre cinayet 

olarak kabul edilmektedir.

5

IV. Kimlik Tespiti (İdentifikasyon) 

Yaşayan  veya  ölü  bir  kimsenin  tanımlanması  ve  diğer 

kişilerden ayırt edilmesini sağlayacak özelliklerin ortaya 

konulmasına kimlik tespiti, kimliklendirme (identifikas-

yon) denir. 

Kimlik  tespitinin  önemi:  Kimlik  tespiti  yalnızca 

resmi,  hukuki  amaçlar  (resmi  kayıtların  tutulması, 

miras, ceza ve diğer hukuki işlemler, sigorta vb) için 

değil;  sosyal  ve  insani  açıdan  da  önem  taşır.  Adli 

olaylara  karışan  veya  ölen  kişilerin  kimlik  belirtimi 

yapılır. Kimlik tespitinde tıbbi ve kriminalistik yön-

temler uygulanır.

Kimlik  tespitinde  öncelikle  resmi  kayıtlara  bağlı 

olarak  kimliklendirme  yapılır.  Fotoğraflama,  video 

çekimi  ve  kişinin  üzerindeki  eşyaların  aidiyetinin 

araştırılması önemlidir. Bunu takiben kişinin fiziksel, 

biyolojik özellikleri belirlenir. Resmi kayıtlardan par-

mak  izleri,  dişlerle  ilgili  (dental)  kayıtlar,  tüm  eski 

tıbbi  kayıtlar  (özellikle  kan  grubu,  radyolojik  ince-

lemeler), polis kayıtları veya her türlü benzer resmi 

belgeler oldukça yararlıdır. Elde edilebildiği takdirde 

parmak izleri son derece güvenilir yöntem durumun-

dadır. Yine diş kayıtları kimliği bilinmeyen kişilerin 

saptanmasında önemli belgelerin başında gelmekte-

dir. DNA incelemesi yapılması gerekebilir; bu amaçla 

örneklerin alınma, saklanma ve laboratuara gönderil-

me yöntemleri ve incelenme süreci önemlidir.

5, 8,12


Ölünün kimlik tespitinin önem kazandığı durumlar: 

Cesedin  durumu  önemlidir.  Dıştan  fiziksel  özellik-

leri,  yüzü  belirgin;  ileri  derecede  çürümüş  ve  yüzü 

belirgin değil; iskeletleşmeye başlamış veya tamamen 

iskeletleşmiş, yanmış, parçalanmış, dağılmış olabilir. 

Kimliği bilinmeyen sağlam ya da kokuşmuş, parça-

lanmış dağılmış, yanmış ceset ya da iskelet kalıntıları, 

toplu kazalar (uçak, otobüs, tren vb), yangın ve pat-

lamalar, savaş ve benzeri nedenlere bağlı toplu ölüm-

ler ve toplu gömülmeler, toplu intiharlar da özellikle 

önem taşır.

12

Ceset bütünlüğünü koruyor veya yumuşak dokular 



mevcut ya da ileri derecede çürümüş, dağılmış veya 

iskeletleşmiş olabilir. Otopsi ve diseksiyon yapılarak 

DNA  incelemeleri  için  doku  örnekleri  alınır.  İleri 

derecede  çürümüş,  iskeletleşmiş  cesetlerde  kimlik 

belirtimi yapmak amacı ile adli antropoloji (osteoloji) 

kurallarına başvurulur. İskelete ait kalıntılar bulun-

duğunda  ilk  soru  bu  kemiklerin  insana  mı,  yoksa 

hayvana mı ait olduğudur. İkinci soru, kemikler bir 

veya daha fazla kişiye mi aittir? Kişinin yaşı, cinsiyeti, 

ırkı,  boy  uzunluğu  ve  ağırlığı  nedir?  İncelenen  do-

kularda ölüm nedeni (hastalıklar, travma) ile ilişkili 

herhangi bir bulgu olup olmadığı önemlidir.

6,8,12

V. Ölüm sonrası geçen zaman diliminin (postmortem 

interval) belirlenmesi 

Postmortem bulgular ve bazı laboratuar yöntemleri uy-

gulanarak yapılır. Ancak adli açıdan tanık ifadeleri v.b. 

güvenilir  kanıtlar  dikkate  alınarak  kesin  ölüm  zamanı 

belirlenebilir.

Tıbbi açıdan kesin ölüm zamanını gösterecek her han-

gi  bir  yöntem  bulunmamaktadır.  Ölüm  sonrası  geçen 

süre(postmortem  interval),  uygulamada  genellikle  ölü-

mün  meydana  geldiği  ve  ölünün  bulunduğu  koşullar, 

ölünün  fiziksel-tıbbi  özellikleri  gibi  faktörler  dikkate 

alınarak  yorumlanmaktadır.  Öncelikle  postmortem 

bulguların derecesinin ve bir biri ile ilişkisinin değerlen-

dirilmesi önemlidir. Gerek görülen olgularda laboratuar 

incelemeleri  için  materyal  (göz  içi  sıvısı  v.b)  alınmalı-

dır.

1-6,8


VI. Delillerin Toplanması, Saklanması ve Laboratua-

ra Gönderilmesi

Olay yerinde bulunan kan, sperm, kıl, kemik, silah, elbi-

se gibi kanıt niteliğindeki her tür materyal, olayla ilgisiz 

görünse bile dikkatli bir şekilde toplanmalıdır. Olay yeri 

ve  cesedin  incelenmesi  sırasında  belirlenen  materyal, 

eser miktarda olsa bile eksiksiz bir şekilde toplanmalı-

dır. Eser miktardaki materyaller boyutlarının çok küçük 

olması nedeniyle ilk bakışta saptanmayabilir, bu nedenle 

mercek  ve  benzeri  aletler  yardımı  ile  titiz  bir  inceleme 

yapılmalıdır.

12,15

‘Delillerin Güvenlik Zinciri’ kavramı: Adli olgulardan 

elde edilen materyalin bir ‘güvenlik zinciri’ içerisinde ilgili 

kurumlara gönderilmesi gerekir. Bu durum özellikle eser 

miktardaki  materyaller  açısından  daha  önemlidir.  Adli 

amaçla  elde  edilen  materyalin  yeterli  miktarda  olması 

halinde bir kaç parçaya ayrılarak birden fazla laboratuara 



Klinik Gelişim



gönderilmesi, örneklerin bir kısmının gerektiğinde kon-



trol edilmek amacıyla saklanması kuralı önemlidir.

12,15


NOT:  Resimler,  Adli  Tıp  Kurumu  otopsi  materyali  ve 

Otopsi Atlası’ndan (Bülent Şam) alınmış olup, teşekkür 

ederiz.

Kaynaklar



Di  Maio  DJ,  Di  Maio  VJM.  Forensic  Pathology.  CRC  Press,  Boca 

Raton - Ann Arbor - London - Tokyo,1993,1-41.

Gordon I, Shapiro HA, Berson SD. Forensic Medicine. A Guide to 

Principles. Churchill, Livingstone, Edinburgh, London, Melbourne, 

New York, 1988.

Knight  B.  Simpson’s  Forensic  Medicine,  Tenth  Edition.,  Hodder 

and Stoughton, , London, Melbourne, Auckland, 1991,12-56.

Knight B. Forensic Pathology, First Edition, Edward Arnold, Lon-

don, Melbourne, Auckland, 1991.

Kolusayın Ö, Koç S. Ölüm; “Adli Tıp, Cilt I, Ed. Soysal Z, Çakalır C. 

İ. Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Yayınları, No: 4165-224, İstanbul, 

1999, 93-152.

Alper B, Azmak D, Çekin N, Gülmen MK, Koç S, Salaçin S. Adli 

Otopsi  ve  Adli  Patoloji,  Birinci  Basamak  İçin  Adli  Tıp  El  Kitabı, 

Türk Tabipleri Birliği-Adli Tıp Uzmanları Derneği, Ankara. Nisan 

1999; 36-82. 

İçişleri  Bakanlığı  Nüfus  ve  Vatandaşlık  İşleri  Genel  Müdürlüğü; 

Ölüm istatistikleri. http://www.nvi.gov.tr/Files/Images/Istatistikler/

olum_istatistik.jpg (ET:13.01.2009)

Koç S. Ölüm Olgularında Hekim Sorumluluğu ve Postmortem İn-

celemeler; “Yeni Yasalar Çerçevesinde Hekimlerin Hukuki ve Cezai 

Sorumluluğu, Tıbbi Malpraktis ve Adli Raporların Düzenlenmesi” 

Kitabı  içinde(Editörler:  G.  Çetin,  C.  Yorulmaz),  İ.  Ü.  Cerrahpaşa 

Tıp  Fakültesi  Sürekli  Tıp  Eğitimi  Etkinlikleri  Sempozyum  Dizisi 

No: 48, 2006, 193-213. 

Koç  S,  Yorulmaz  C.  Hekimin  Yasal  Sorumlulukları,  “Adli  Tıp  I” 

içinde,  (Editörler:  Soysal.  Z.,  Çakalır  C),  İstanbul  Üniversitesi 

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Yayınları, Rek. No: 4165, Fak. No: 224, 

İstanbul, 1999; 45-60.

Işık  AF,  Demirel  B,  Şenol  E.  Bildirilen  Ölüm  Nedenleri  “Gerçek 

Ölüm Nedeni” mi?, Türkiye Klinikleri Adli Tıp 2004; 1: 1-11.

Bütün C, Beyaztaş FY, Çelik M, Kılıççıoğlu B. Defin Ruhsatlarında 

Belirtilen Ölüm Nedenlerinin İncelenmesi. C.U.Tıp Fakültesi Der-

gisi, 2006; 28(3); 79-83.

Koç S. Keşif, “Adli Tıp I” içinde, (Editörler: Soysal Z, Çakalır C), 

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Yayınları, Rek. No: 

4165, Fak. No: 224, İstanbul, 1999; 153-161.

Ceza Muhakemesi Kanunu. http://www.ceza-bb.adalet.gov.tr/mev-

zuat/5271.htm  18.  Türk  14.  Ceza  Kanunu,  Ceza  Muhakemesi 

Kanunu. T.C Adalet Bakanlığı Yayın İşleri Dairesi Başkanlığı, Açık 

Cezaevi Matbaası, Ankara; Temmuz 2005; 419-423.

(ET:14.01.2009).

Fisher BAJ, Block S. Techniques of Crime Scene Investigation, CRC 

Pres. Boca Raton, Ann Arbor, London, Tokyo 1991; 25-84.

Adalet  Bakanlığı,  İnsan  hakları  bilgi  bankası.  http://www.inhak-

bb.adalet.gov.tr/aihm/aihmtkliste.asp (ET:15.01.2009). 

Aykan,  TB.  Otopsi  Tekniği  ve  Yardımcı  Bilgiler,  Cerrahpaşa  Tıp 

Fakültesi Vakfı Yayınları-1, 1986, 36-51.

The  Minnesota  Protocol:  Preventing  Arbitrary  Killing  Through 

an  Adaquate  Death  Investigation  and  Autopsy.  A  Report  of  the 

Minnesota Lawyers. International Human Rights Committee, Sub-

committee on Inquiry Procedures. Minneopolis, 1996.

 İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı, Aşağılayıcı Muamele veya 

Cezaların Etkili Biçimde Soruşturulması ve Belgelendirilmesi İçin 

El Kılavuzu (İstanbul Protokolü). Türkiye İnsan Hakları Yayınları 

24, İstanbul, Ocak 2001.

1.

2.

3.



4.

5.

6.



7.

8.

9.



10.

11.


12.

13.


14.

15.


16.

17.


18.

19.


EK

Ölü Muayene Tutanağı Örneği

Ölenin Adı Soyadı: 

Yaş ve Cinsiyeti: 

Nüfus kaydı:

İkametgâhı:

Ölümün meydana geldiği/ ölü bulunduğu yer: 

Öldüğü veya ölünün bulunduğu tarih ve saat:

Ölü muayenesinin yapıldığı yer/ salon: 

Ölü muayenesinin yapıldığı tarih ve saat:

 Kişinin giyinme durumu, üzerindeki eşyalar ve etraf 

ile ilişkisi: 

Olay hakkında bilgi; ölüm nedeni/ tarzı ile ilgili bulgular:

Ölü muayenesini isteyen makam: 

Ölü muayenesine katılanlar(ad-soy ad, görevi, imza) 

  …  yeminli  Dr.…  huzura  alınarak  ölü  muayenesi 

yapılmıştır.

Ölü Muayenesi Dış Bulguları

Kimlik bulguları 

Yaş,  kilo,  boy  uzunluğu,  bıyık-sakal,  tıraş  durumu; 

göz rengi, ten rengi, sünnet,..gibi özel tanıtıcı belirti-

ler yazılacaktır.

Postmortem bulgular 

Ölü  lekeleri,  ölü  sertliği  ve  çürüme  gibi  bulgular 

ayrıntılı olarak yazılacak; cesetteki soğuma durumu 

belirtilecek; gerekirse anal ve çevre ısısı kaydı yapı-

lacaktır.

Travmatik bulgular 

Eski ve yeni lezyonlar anatomik lokalizasyonlarına ve 

yara özelliklerine göre ayrıntılı olarak tanımlanacak 

ve ekli vücut diagramlarında gösterilecektir.

Cinsel saldırılar açısından muayene

Tüm  vücudun  özellikle  perine  bölgesinin  (vajen, 

anüs); meme, ağız,.. muayenesi yapılacak ve incele-

me materyali alınacaktır.

Ayrıca; her olgunun türüne göre, saptanabilen özel 

inceleme bulguları yazılacaktır.

Sonuç

C. savcısı ….. tarafından Bilirkişi Dr. …..’e yapılan tıbbi 



incelemeler sonucundaki bilimsel kanaati (ölüm nedeni/ 

otopsi yapılıp yapılaması gerektiği) soruldu.

Bilirkişi Dr. ….. :

a.  Kişinin kesin ölüm nedeni belirlememiş olduğundan; 

otopsi yapılması gerektiği,

Kişinin ölümünün, …. sonucu meydana gelmiş oldu-

ğu, otopsi yapılmasına gerek bulunmadığı, 

b.  Kişinin, … sonucu öldüğü belirlenmiş olmakla bir-

likte;  …….  nedeni  ile  otopsi  yapılması  gerektiği; 

kanaatindeyim” dedi. 



Cumhuriyet Savcısı 

 

İmza/Sicil no

Dr……,, 

 

 

İmza/Sicil no 

Zabıt Katibi

Şoför Kimlik Tanığı 

















Yüklə 246,14 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin