6. Azerbaycan’ın Mülteci (Kaçkın) ve Mecburi Göçmen Politikası
Politik gözlemcilere göre; Azerbaycan’da aile, akraba, klan, bölgecilik, hem-
şerilik ilişkileri, siyasî görüşlerin ve demokrasinin önünde gelmektedir. Bu
nedenle kurumsal ve siyasî kimliğin zayıf olduğu ve devlet geleneğinin yete-
rince gelişmediği gözlemlenmektedir. Nitekim Haydar Aliyev’in Ermenistan
kökenli Azerileri (“Garbi Azerbaycanlılar”, “Yeraz”, “Yerivan Azerbaycanlıla-
rı”) bürokrasiye ve siyasete yerleştirdiği ve çevresinde bir güç oluşturduğu,
ancak İlham Aliyev’in artık bu çevrenin desteğini tam olarak sağlayamadığı
iddiaları bulunmaktadır. Söz konusu çevrenin, köy kökenli, muhafazakâr,
gelenekçi ve milliyetçi bir karakter taşıdığı, buna karşın İngilizce ve Azericeyi
son on yılda öğrenen İlham Aliyev’in Azerbaycan’daki Rus dillilerin desteği-
bilig, Güz / 2009, Sayı 51
160
ne dayandığı ileri sürülmektedir. Azerbaycan iktidarı içerisinde beş ayrı güç
grubundan söz edilmektedir:
Mesela Devlet Başkanı İlham Aliyev Grubu; Rus dilli Azerbaycanlıların tem-
silcisi. Bunun yanında Nahçıvan ve Batı Azerbaycanlılara dayanmaktadır.
Sağlık Bakanı Ali İhsanov Grubu (Batı Azerbaycanlılara dayanmaktadır.
Gümrük Komitesi Başkanı Kemalettin Haydarov Grubu Nahçıvanlılar’a da-
yanmaktadır. Ramiz Mehdiyev Grubu Nahçıvanlılara ve eski Komünist Parti
bürokratlarına dayanmaktadır. Ekonomi Kalkınma Bakanı Ferhat Aliyev
Grubu Güney Azerbaycanlılar’a ve Celalabadlılar’a dayanmaktadır. (http:
//www.asam.org.tr/temp/temp125.pdf, 13 Temmuz 2007).
Halk arasında, Gamber ve Kerimli kadar etkili olmayan Resul Guliyev’in ise
muhalefet partisi lideri olarak, Azerbaycan’a girmesine izin verilmemektedir.
Batı Azerbaycanlılar ve Nahçıvanlılar tarafından desteklendiği, ancak iktida-
rın da aynı gruba dayanması nedeniyle Guliyev’in Bakü’ye dönmesine mü-
saade etmediği iddia edilmektedir. Diğer yandan, Azerbaycan’ın yeni oluş-
maya başlayan burjuvazisi ise devlet ve özel sektör deneyimi bulunan, Batı
dünyasını bilen Guliyev’e olumlu bakmaktadır (http:
//www.asam.org.tr/temp/temp125.pdf, 13 Temmuz 2007).
Bu grupların birbiriyle çekişmesi ise ülkenin gerek iç politikası bakımdan,
gerekse dış politik ilişkiler bakımından güç kaybına neden olmaktadır. Bölge
üzerinde stratejik ve ekonomik bakımdan planları olan Rusya ve Ermenistan
bu bölünmüşlükten yararlanmaktadır. Hem yöneticiler hem halk arasındaki
bu ayrışmalar, ülkede demokrasinin gelişmesini de engellemektedir. Ayrıca
politik gruplaşmalar milli bir politika oluşturulmasını ve Azerbaycan’ın güçlü
bir politika izlemesini zorlaştırmaktadır. Bu konunun önemini gösteren
önemli olgulardan birisi, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü konusudur.
Azerbaycan’ın halen en önemli sorunlarından birisi toprak bütünlüğünün
sağlanamamış olmasıdır. Siyasi çekişmeler ülke topraklarının yüzde 20’sinin
kaybedilmesine yol açmıştır. Azerbaycan halkı refah seviyesinin artmasından
ne kadar memnunsa, işgal altındaki topraklar sorununun uzamasından da o
kadar rahatsızdır. Halk arasında Azerbaycan Parlamentosu’nun, iktidarın ve
muhalefetin bu konuya yeterince önem vermediği görüşü hâkimdir. Bu ne-
denle, Azerbaycan’da demokrasinin yerleşmesinin, halkın savaş taleplerini,
karar alıcı noktalara doğru taşıyacağı analizlerine rastlanmaktadır. Dağlık
(Yukarı) Karabağ, işgal edildiğinden beri ilk defa Azerbaycan’ın siyasi gün-
demine taşınmaya başlamıştır. İlham Aliyev iktidarı devlet bütçesinin yüzde
30’unun işgal edilen topraklardan kaçan mültecilere (kaçkınlara) harcandığı-
nı ve 2005 yılı içerisinde Petrol Fonu’ndan 100 milyon Doların mültecilere
kaçkınlara ev yapılması için ayrıldığını açıklamıştır. Muhalefet ise bu açıkla-
Özkul, Vermez, Dağlık Karabağ Göçmenlerinin Sosyo-Ekonomik Sorunları
161
manın yalan beyan olduğunu iddia etmektedir (http: //www.asam.org.tr/,
13.7. 2007).
Bu olumlu adımlara rağmen, Azerbaycan’da iktidar ve muhalefet arasında,
Dağlık Karabağ mültecileri tam bir siyasi araç haline gelmiştir. İktidarın ba-
şında bulunan Devlet Başkanı İlham Aliyev, mülteciler üzerinden prim yap-
maya çalışırken, özellikle seçim dönemlerinde mültecileri farklı şekillerde
değerlendirmek arzusundadır. Zira burada 250 bin seçmen vardır. Muhalefet
ise, tıpkı iktidar gibi mülteciler üzerinden siyaset yapmaktadır. Mültecilere
‘geri dönme” sözü vermektedir. İktidar ve muhalefet siyasi çekişmeleri bir
tarafa bırakamadıklarından dolayı, sorunun çözümü için somut adımlar atı-
lamamaktadır. Bu durum ise hem halkın karşısında, hem de dış politikada
Azerbaycan’ı zayıf bir durumda bırakmaktadır.
Azerbaycan Devleti, Ermenistan’dan çıkarılmış olan 50.149 aile (243.682
kişi), Orta Asya’dan gelen 9463 aile (49.239 kişi), Ahıska Türkleri olmak
üzere, yaşadığı bölgeler işgal edilen toplam 146.455 aile (611.293 kişi) mec-
buri göçmen durumundaki Azerbaycan vatandaşının problemleriyle karşı
karşıyadır. Bu insanlar; 289.641 kişi erkek, 321.652 kişi kadın, 196.480 kişi
17 yaşına kadar olan çocuklar, 126.482 kişi öğrenci, 9.000 kişi yetim ve
kimsesizlerden oluşmaktadır (Yeşilot 2006: 86). Böylesine bir sosyal kriz
tablosuyla karşı karşıya kalan Azerbaycan 1 milyona yakın göçmenin prob-
lemlerini çözmek üzere tedbirler almaya çalışmaktadır.
Azerbaycan Devlet Başkanı’nın “işgal edilmiş bütün rayonlardan (illlerinden)
kovulmuş, şimdi kaçkın ve göçmen durumunda yaşayan vatandaşların so-
runları bizim için ve şahsen benim için bir numaralı sorundur” diyerek göç-
menlere Azerbaycan Devleti’nin verdiği önemi belirtmiştir (Oğan 2001: 448).
Azerbaycan, göçmen sorunlarını 17 Eylül 1998 yılında kabul ettiği "Kaçkınla-
rın ve Mecburi Göçmenlerin Sorunlarının Halli Üzere Devlet Programı" ile bu
konudaki politikasını "devlet programı" şeklinde hayata geçirmeye çalışmıştır.
Bu programa göre aşağıdaki iki öneri sunulmaktadır:
Kaçkın ve mecburi göçmenler için, bir kısmı işgalden kurtarılmış rayonlarda
(illerde) ve tarım koşullarının daha uygun olduğu ve diğer iş imkânları geniş
olan rayonlarda (illerde) yeni yerleşim yerleri planlanmaktadır. Bu maksatla
“göçmen kasabaları” yapılarak kaçkın ve mecburi göçmenlerin bu kasabala-
ra yerleştirilmesi düşünülmektedir.
Ayrıca kaçkın ve mecburi göçmenlerin hali hazırda yaşadıkları yerlerde fizik-
sel ve sosyal altyapı sorunları çözülerek işyeri imkânlarının açılması ve bu
sayede kaçkın ve mecburi göçmenlerin durumlarında iyileştirmelerin yapıl-
masına çalışılmaktadır (Yeşilot 2006: 91).
bilig, Güz / 2009, Sayı 51
162
Azerbaycan’da 2000 yılına kadar göçmenlerle ilgili uygulanan devlet politi-
kası göçmenlerin işgal edilmiş bölgelere yakın yerlerde ve geçici barınaklarda
yaşamlarını sürdürmeleri ve işgal edilmiş toprakların işgalden kurtarılmasının
ardından kendi evlerine dönüşlerini kolayca sağlamak için yerleşik düzene
izin verilmemiştir. İşgalin uzun sürmeyeceği varsayımından hareket eden bu
görüşün 2000’li yılllara gelindiğinde geçerliliğini artık daha fazla devam etti-
remeyeceği anlaşılmıştır. Zira hem işgalin ne zaman sona ereceği hususunda
ortada netleşmiş bir tarih mevcut değildir. Ayrıca bu şekildeki iskân politikası
ile göçmenler oldukça ağır şartlarda yaşamlarını sürdürmektedirler. Bu tarih-
ten itibaren göçmenlerin yeni kurulacak belirli “Göçmen kasabalarında”
yerleştirilmeleri planlanmaktadır (Oğan 2001: 448-449).
Dostları ilə paylaş: |