“MİKOTOKSİN MÜCADELESİ”
Yetiştiriciler Hep Uyanık Olmalı!
Büyükbaş hayvanların, rasyonları içerisinde yer alan konsantre yemler, silaj ve kaba yemler
çok farklı mikotoksinlere kaynak oluşturabilir ve yem içeriğindeki hammaddelere tek tek
bulaşabilir. Yemlere bulaşık halde bulunan mikotoksinler, hayvanın sindirim sistemine
geçer ve bir kısmı rumen mikroflorası tarafından inaktive edilirken, bir kısmı da
değişmeden hayvanın metabolizmasına geçer ya da metabolitlere dönüştürülerek hayvan
vücudunda biyolojik aktivitesini devam ettirir. Bu nedenle süt ineklerinin mikotoksine olan
duyarlılığı rumen bariyerinin bütünlüğü ve sağlığıyla yakından ilişkilidir. Rumen bariyeri ne
kadar sağlıklıysa hayvanın mikotoksin hassasiyeti o kadar düşük, mikotoksinlere gösterdiği
direnç ise aynı ölçüde güçlüdür. Mikotoksinlerin rumen bariyeri üzerine direkt olumsuz
etkisi nedeniyle, rumen florasının mikotoksin direnci düşer ve mikotoksinlerin vücut
tarafından emilimi artar. Absorbe edilen mikotoksinler hayvan sağlığını olumsuz yönde
etkileyerek süt ve idrarla biyolojik aktif madde olarak atılır.
Modern tarımsal uygulamalara karşın, mikotoksinlerin yem hammaddelerine bulaşması
tamamen önlenemez. Mikotoksinler yem hammaddelerinde kabul edilebilir seviyelerde
bulunsa dahi, çeşitli etkenler (hava, tozlaşma, kuraklık, uygun olmayan hava koşulları…)
nedeniyle yemde görülme sıklığı ve seviyesi gün geçtikçe artacaktır.
Mikotoksinler günümüzde dünya genelinde en önemli yem hammaddesi kontaminantları
(bulaşıkları) grubuna girer. Özellikle süt ineklerinin genetik verim potansiyelinde %25
azalmaya sebep olur. Bu azalma nedeniyle A.B.D.’de kayıtlara geçen ekonomik kayıplar 1
milyar dolardan daha fazla olmuştur. Mikotoksinler çeşitli mantar türleri tarafından doğal
toksin (zehir) olarak üretilir, hasat öncesi ve hasat sonrasında çeşitliliği artar.
Sütlerdeki mikotoksin bulaşıklığının sebebi, yem hammaddelerinde birden fazla mikotoksin
çeşidinin bulunmasıdır. Süt üreticilerinin; hayvanda yem tüketiminin azalması, üreme
bozuklukları, laminitis, mastitis, bozulmuş karaciğer metabolizması, aşılamalara karşı
düşük yanıt, bakteriyel ve viral hastalıklara karşı direncin azalması gibi sinyalleri
gözlemlediğinde rasyonda mikotoksin varlığından şüphe etmeleri gerekmektedir.
Üreticilerin mikotoksin mücadelesine tepki göstermek yerine engelleyici olması
gerekmektedir. Mikotoksin mücadelesine karşı kontrolsüz ve denetimsiz yaklaşılırsa düşük
seviyelerdeki kirlilik bile rumen sorunlarına sebep olur ve süt ineklerinde üretim
kayıplarıyla sonuçlanır.
Yetiştiriciler mikotoksin bulaşmış yem nedeniyle gelişen mevcut sorunları gidermek için
özellikle hasat sonrasından başlayarak gerekli önlemleri almalıdır. Mikotoksin bulaşması
aşağıdaki uygulamaları yaparak adım adım kontrol altına alınmalıdır;
Silaj yapımında uygun presleme yapılmasına, silaj katkısı kullanılmasına önem
verilmelidir.
Yem hammaddeleri uygun bir şekilde muhafaza edilmelidir.
Hasat edilen yem hammaddelerinin nem oranı %14 ve daha aşağı seviyelere
düşürülmeli, yem hammaddeleri kurutulmalıdır.
Uygun bir mikotoksin yönetim programı uygulanmalıdır.
PHORA MILK: Aflatoksin Mücadelesinde Etkili Çözüm!
Hava durumu, yemdeki aflatoksin kontaminasyonu olup olmayacağını belirleyen en önemli
faktördür. Sıcak ve kuru havalarda Aspergillus mantar türleri tarafından üretilen aflatoksin
üretimi artar. Ayrıca bu çevre koşulları, mantarın ortalama aflatoksin üretebilme
potansiyelini de etkiler.
Özellikle yem hammaddelerinin yetiştirilmesinde ve hasat sonrası dönemlerde daima bir
kirlilik, bulaşma durumu ortaya çıkmaktadır. Farklı mantarlar, farklı büyüme koşullarındaki
bitkilerde değişiklik gösterir, fakat mikotoksin bulaşma riski hep aynı kalır. Örneğin hava
sıcaklığının artması durumunda aflatoksin üretimi artarken, soğuk havalarda ise aflatoksin
bulaşma riskine karşı bitkiler güvenli bir döneme girer.
Aflatoksin B1, 2004 yılında EFSA (Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi) tarafından bilinen en
kanserojenik doğal bileşim olarak kabul edilmektedir. Aflatoksin bulaşmış bir yem ile
beslenen süt inekleri, mikotoksini sütlerinden Aflatoksin M1 şeklinde atarlar. Taze sütte
yapılan kontrollerde, içeriğinde belirli bir düzeyin üzerinde Aflatoksin M1 içeren sütler
hiçbir suretle gıda üretimi sürecine giremez ve direkt imhaya gönderilir. Bu Aflatoksin M1
oranları; ABD’de 0,5µg/kg (1000 ton sütte 0,5 gr) ve üzeri, AB ülkelerinde ise 0,05µg/kg
(1000 sütte 0,05 gr) ve üzeridir.
KORUMA;
Günümüzde Aflatoksin kontaminasyonuna karşı tedbir alan yetiştiriciler, farklı
hammaddelere yönelmiş bulunmaktadır. Örneğin mısıra göre mikotoksin ile kirlenmesi
daha düşük seviyede olan sorgumu tercih etmektedirler. Bunun yanı sıra yem giderlerini
azaltmak için mikotoksin yükü fazla olan pancar posası gibi hammaddeler de tercih
edilmeye başlanmıştır. Bu nedenle Aflatoksin M1 seviyesi yüksek tespit edildiğinde şu iki
pratik
yola başvurulabilir;
Kirli olan hammadde, aflatoksinden ari bir hammadde ile değiştirilmelidir. Tespit
edilen aflatoksin seviyesini düşürmek için mikotoksinden ari yem ile
karıştırılmamalıdır.
Mikotoksikozis riskine karşı, hayvanın vücuduna giren mikotoksinle mücadele
etmesi ve mikotoksini elemine etmesi için toksin bağlayıcılar kullanılmalıdır.
Hasat süresince, mikotoksin kontaminasyonuna karşı yapılan her türlü mücadele ve
önleyici faaliyet ne kadar titizlikle yapılırsa yapılsın, rasyonun, yemin veya yem
hammaddesinin mikotoksinle kirlenmesi yüksek bir olasılıktır. Bu nedenle özellikle hasat
sonrası ve yem depolama sırasında, sürüyü ve yem hammaddelerini mikotoksinlerden
koruma yöntemleri çok önemlidir. Mevcut olan etkili toksin bağlayıcıların kullanılması
yaygın ve en etkili koruma yöntemidir. Bu bağlamda uluslararası uzmanlardan oluşan bir
ekip bir araya gelip; fitojenlerin asırlar boyu mikotoksin kontrolünde kullanımı
konusundaki bilgileri derleyip, modern kontrol yöntemlerini bir araya getirerek, PHORA
MILK’i geliştirmiştir. Geliştirilen "Total Mikotoksin Kontrol Programı" sayesinde immün
modülatör ve karaciğer koruyucu etki, mikotoksinlerin etkisizleşmesi, toksin bağlayıcı etki
ve yemde küf önleyici etkileri tek bir üründe toplanmıştır. PHORA MILK etkisini yapılan
çeşitli saha çalışmaları ile kanıtlamaktadır.
PHORA MILK DENEMESİ- İZMİR, TEMMUZ 2015
Yer: Ticari Sağmal İşletmesi Selçuk/ İZMİR
Hayvan ırkı ve sayısı: Çalışmada 50 adet sağmal Holstein ırkı inek kullanılmıştır.
Ürün kullanım dozları: 2 kg/ton yem
Deneme süresi: 40 gün
ÇALIŞMANIN BAŞLANGIÇ TARİHİ: 06.07.2015
Deneme süresince rasyondaki yem içeriğinde herhangi bir değişiklik yapılmamıştır.
Invivo ticari sağmal denemesi İzmir’in Selçuk ilçesinde yapılmıştır. Temmuz 2015 tarihinde
yapılan denemede ton yeme 2 kg dozda PHORA MILK kullanılmış olup, sütler deneme
öncesinde ve sonrasında Aflatoksin M1 tanısı için analize gönderilmiştir. Daha sonraki
süreçte 40 gün boyunca hayvanlar Phora milk kullanarak besleme yapılmıştır.
Rapor 1 - PHORA MILK kullanılmadan önce analize gönderilen süt numunesinin Aflatoksin
M1 raporu
Rapor 2 - PHORA MILK 40 gün kullanıldıktan sonra analize gönderilen süt örneğinin
Aflatoksin M1 raporu
AGRİLAB Bakanlık onaylı veteriner teşhis laboratuvarıdır.
DENEME SONUÇLARI
Yapılan denemeler ve laboratuar analizleri sonucunda başlangıç seviyesi ile
karşılaştırıldığında, PHORA MILK uygulanan süt çiftliğinden alınan süt numunelerindeki
Aflatoksin seviyesinde büyük ölçüde düşüş gözlemlenmiştir. Aflatoksin seviyesi kabul
edilebilir limitlerde ve hayvanın tolare edebileceği seviyelerde olmasına rağmen, PHORA
MILK’in yüksek miktarlarda mikotoksin varlığını elimine ettiği, bağladığı gözlemlenmiştir.