Bu olayın ertesi günü Bay Debray, her zamanki ziyareti için Bayan Danglars’a uğramadı. Bunun üzerine
Bayan Danglars arabasını hazırlatıp Debray’i görmeye kendi gitti. Bay Danglars da tam bunu bekliyordu.
Danglars öğlene kadar çalışma odasında telgrafları yorumlayıp hisse işleriyle boğuştuktan sonra,
arabasını hazırlatıp Champ-Elysees Sokağı 30 numaralı eve gitti.
Monte
Cristo Kontu evdeydi, ancak bir konuğu olduğu için Danglars’ı hemen karşılayamadı. Danglars
salonda beklerken kapı açıldı ve içerden bir rahip çıktı. Evi çok iyi tanıdığı belliydi. Danglars’ı
selamladıktan sonra diğer odaya geçerek ortadan kayboldu. Ardından Kont, özür dileyerek içeri geldi.
“Beklettiğim için üzgünüm baron, ama Rahip Busoni çok eski bir arkadaşımdır ve Paris’e yeni geldi.
Ama siz hiç iyi görünmüyorsunuz. Bir sorun mu var?”
“Bugünlerde talih bana pek gülmüyor sayın Kont,” dedi Danglars.
Kont nazikçe Danglars’ın işleriyle ilgili sorular sorduktan sonra, konu Danglars’ın kızı
Eugenie ile
Albert Morcerf’in evliliğine geldi.
“Biliyorsunuz Kontum,” dedi Danglars, “ben doğuştan soylu bir adam değilim, ama Albert’in
babasından farklı olarak baron unvanı bana verildi, oysa Bay Morcerf Kont unvanını kendisi almıştır.”
“Gerçekten mi?” dedi Kont.
“Evet, Bay Morcerf ile ben çok eski arkadaşlarız. Benim memurluk yaptığım
zamanlarda kendisi basit
bir balıkçıydı.”
“Olamaz!” dedi Kont “Adı neydi?”
“Fernand Mondego.”
“Peki neden kızınızı bu adamın oğluyla evlendirmek istiyorsunuz?”
“Çünkü Fernand ile bizim köklerimiz aynı, ikimiz de sonradan soylu olmuş kimseleriz. Tek farkla;
insanlar benim hakkımda asla Fernand için söylediklerini söylemiyorlar….”
“Nedir o?”
“Bir hiç!”
“Anlıyorum,” dedi Kont. “Peki ya şu Ali Paşa olayı?”
“İnanın o işin aslını öğrenmeyi ben de çok isterdim.”
“Yunanistan’da hiç ortaklarınız yok mu? Makedonya’da örneğin?”
“Var,” dedi Danglars. “Hemen bugün onlara yazacağım.”
“Bir şeyler öğrenirseniz umarım beni de haberdar edersiniz,” dedi Kont.
“Kuşkunuz olmasın,” dedi Danglars. Sonra da aceleyle çıkıp arabasına bindi.