fazla şükran taşı sattık ve tüm parayı hayır kurumlarına
dağıttık. Çok teşekkür ederiz." ,
Gerçekten de, insanın bir "şükretme davranışı" geliştirmesi
son derece önemli.
Büyük bilim adamı Albert Einstein, zamana, alana ve yerçekimine
dair görüşlerimiz üzerinde devrim yaptı. Yetersiz bilimsel altyapısı
ve başlangıçlarına bakarak, bu yaptıklarını başarmasının imkansız
olduğunu düşünmüş olabilirsiniz; fakat, Einstein "Sır" ra ilişkin
çok şey biliyordu ve bir gün içinde yüzlerce kez "teşekkür ederim"
diyordu.
öğrenmesini sağlayıp, çalışmalarını daha ileri götürmesine sebep
olarak, gelmiş geçmiş en büyük bilim adamlarından biri haline
gelmesine katkıda bulundukları için kendisine öncülük eden
bütün büyük bilim adamlarına teşekkür ediyordu.
Şükretmenin en önemli yararlarından biri de, istediğinize
ekstra güçle ulaşmanızı sağlamak için Yaratım Süreci'yle
birleştirilebilmesidir. Bob Proctor da. Yaratım Süreci'nin ilk adımı
olan "İsteme" bölümünde, isteklerinizi yazarken; her cümleye "Şu
an sahip olduğum için çok mutlu ve minnettarım" (boşluğu
kendiniz dolduracaksınız) diye başlamanızı önermişti.
Arzunuza şimdiden kavuşmuş gibi, şükrettiğinizde. Evren'e
çok güçlü sinyaller yollarsınız. Bu sinyaller, şükrettiğinize
göre, dileğinize kavuşmuş olduğunuzu ifade ederler. Sabahları
yatağınızdan kalkmadan önce, yaşayacağınız güzel gün için,
sanki o günü mükemmel yaşamışsınız gibi önceden şükretmeyi
alışkanlık haline getirin.
"Sır"rı keşfettiğim ve onu kitap haline getirerek tüm dünyayla
paylaşma vizyonunu oluşturduğum günden beri, "dünyaya mut
luluk" getirecek bu kitap için her gün şükrediyorum. Bu bilgiyi
ekrana nasıl taşıyacağımıza dair bir fikrim olmasa da, bunu bir
şekilde kendimize çekeceğimize güveniyordum. Buna odaklan
maya devam ederek sonuca ulaştım. Önceden hissettiğim derin
şükran duygusu, varoluşumun bir parçası haline geldiğinde, baraj
kapakları açıldı ve sihir hayatlarımızın içine doldu. "Sır" ekibini
oluşturan olağanüstü insanlar ve ben, bugün hala aynı içten
likle şükretmeye devam ediyoruz. Ekip olarak biz, minnettarlık
duygularımızı sürekli yansıtarak, bunu yaşam biçimimiz yaptık.
Visualization (zihinde canlandırma) süreci, günümüzde yaşayan
öğretmenler tarafından öğretildiği gibi, asırlardır gelmiş geçmiş
tüm öğretmenler ve avatarlar tarafından da öğretilmiştir. Charles
Haanel 1912'de yazmış olduğu "The Master Key System"
(Maymuncuk Sistemi) adlı kitabında visualization konusunda
ustalaşmak için her hafta uygulanmak üzere yirmi dört egzersiz
veriyor. (Daha da önemlisi, verdiği Maymuncuk Sistemi'ni bir
bütün olarak incelediğinizde, düşüncelerinizin efendisi olmanıza
yardımcı olacağını görecek olmanızdır.)
"Visualization" m (zihinde canlandırma) bu kadar etkili olmasının
sebebi, zihninizde, kendinizi dileğinize kavuşmuş olarak
canlandırdığınızda, onu elde ettiğinize dair duygu ve düşünceler
üretmenizdir. Visualization (zihinde canlandırma) düşünceleri
imgelere odaklamaktan ibaret basit bir işlem olmakla birlikte,
gerçeğiyle aynı derecede güçlü duygular yaratır. Bir şeyi zihni
nizde canlandırdığınızda, siz söz konusu güçlü frekansı Evren'e
yayarken; çekim yasası bu. güçlü sinyalleri alarak, yarattığınız
görüntüleri aynen zihninizin içinde görmüş olduğunuz biçimiyle
size geri gönderir.
D R . D E N İ S WAITLEY
Visualization {zihinde canlandırma) oluşumunu Apollo
programından aldım ve 1980 ve 90'lardaki Olimpiyat
programında uyguladım. O dönemlerdeki adı; "Visual Motor
Rehearsal" (Görsel Hareket Provası)ydı. ■
Bir şeyi zihninizde canlandırmanız, onu gerçekleştirebileceğiniz
anlamına gelir. İşte size zihne dair ilginç bir hikaye: Olimpik
atletleri karşımıza aldık, onlardan koşmaları gereken mesafeyi
zihinlerinin içinde koşmalarını istedik ve onları gelişmiş
geribildirim (biofeedback) cihazlarına başladık. Beyinlerinin
içindeki yarışta yaptıkları koşu ile yarış pistinde yaptıkları
koşuda incelenen kasların aynı sıralamayla tepki vermesi bizi
hayrete düşüren bir sonuç oldu. Peki bunun sebebi neydi?
Bunun sebebi, beynin yaptığınız şeyin gerçek mi, yoksa
gerçeğin bir provası mı olduğunu ayırt edememesidir.
Beyninizin içinde var ettiğinizi, bedeninizin içinde de var
edersiniz. .
Mucitleri ve icatlarını düşünün: VVright Kardeşler ve uçak.
George Easman ve film. Thomas Edison ve ampul. Alexan-
der Graham Bell ve telefon. Bir şeyin icat edilip yaratılmış
olmasının tek yolu, ona dair imgenin bir kişinin zihninde
canlandırılmış olmasıdır. Mucit, söz konusu imgeyi açık ve net
olarak görüp, sonuç görüntüyü buluşunu elde edene kadar
zihninde tutuşundan. Evren tüm güçlerini kullanarak bu icadı
mucidi aracılığıyla dünyaya sunar.
Yukarıda adları sıralanan bu insanlar "Sır"ra vakıflardı. Onlar,
görünmeyene dair sarsılmaz bir inanç besliyor, içlerindeki
gücün Evren'i harekete geçirerek buluşlarını görünür kılacağını
biliyorlardı. Bizlerse, inançları ve düş güçleriyle, insanoğlunun
gelişmesine katkıda bulunan bu insanların yaratıcı beyinlerinin
bize sağladıklarından her gün fazlasıyla faydalanıyoruz.
Belki de şimdi; "Bu büyük mucitlerinkine benzer bir beynim
yok ki" diye düşünüyor; "Onlar bunları imgeleyebilmiş olabi
lirler ama, ben yapamam" diyorsunuz. Gerçeklerden bu kadar
uzaklaşmaym ve "Sır"ra dair bu büyük keşifle yolunuza devam
edin, o zaman, sizin beyninizin de o insanlarınki gibi hatta daha
bile gelişkin olduğunu göreceksiniz.
MIKE DOOLEY
Bir imgeyi zihninizde canlandırırken (visualizing), o imgeye
dair görüntüye ulaştığınızda, daima ve mutlaka elde etmek
istediğiniz sonucu temel alın.
Şimdi bir örnek verelim: Hemen ellerinizin üzerine hakin.
Gerçekten, ellerinizin üzerini dikkatle inceleyin: Teninizin
rengine, lekelere, damarlarınıza, varsa yüzüklere, tırnaklarınıza
ve tüm detaylara dikkatle bakın. Şimdi, gözlerinizi kapamadan
hemen önce, bu elleri, parmaklarınızı size ait gıcır gıcır bir
arabanın direksiyonunu kavrarken görün.
DR, JOE VITALE
Bu o kadar üç boyutlu bir deneyim ki- şu an öyle gerçekçi ki-
insan kendisini yeni bir araba almış gibi hissettiğinden, buna
ihtiyaç duyduğunu hile unutuyor.
Dr.Vitale'nin sözleri, isteklerinizi zihninizde canlandırırken (visu
alizing), kendinizi getirmek istediğiniz yere getirebileceğinizi ha
rika bir biçimde özetliyor. Gözlerinizi yeniden fiziksel dünyaya
açtığınızda, hissettiklerinizden dolayı sarsılırsanız, canlandırmanız
gerçekleşmiş demektir; ama yine de gerçek olan, o durum, o düz
lemdir. Her şey o alanda yaratılır, fiziki olan ise, yaratımın gerçek
etkinlik alanından gelen bir sonuçtan ibarettir. Artık o arabaya
ihtiyaç duymuyormuş gibi hissedilmesinin nedeni budur; çünkü
yapılan canlandırma aracılığıyla gerçek yaratım alanına girilmiş
ve bu hissedilmiştir. Siz de hissettiğiniz zaman anlayacaksmız ki.
Şu an o alanda bulunan her şeye sahipsiniz.
JACK CANFIELD
Çekimi asıl yaratan, sadece görüntü veya düşünce değil, \
bunları hissetmektir. Birçok insan; " Olumlu şeyler düşünmem
ya da istediğimi aldığımı zihnimde canlandırmam yeterli" diye
düşünüyor; ama, böyle yaparken, bolluk ve bereketi, sevgi ve
sevinci hissetmezseniz, çekim kuvvetini oluşturamazsınız.
Dostları ilə paylaş: |