ahırımız çok sıcak.” diyordu. İbrahim de
“Zeliha, sana söyledim. O at bahara kadar dışarıda duracak. Ayrıca ben
de çok üzülüyorum ama bir şey yapamıyoruz.” diye cevap veriyordu.
Günler geçti. Yılkılık atlar sürekli yürüyorlardı ve hareket ediyorlar-
dı. Çünkü hava çok soğuktu. Dışarısı karlıydı. Yerlerde çok az ot vardı
ama hayvanlar doyuyorlardı.
Doru bir gün soğuktan
dolayı çok hasta oldu ve arkadaşlarından
ayrı yürüdü. Yol üzerinde bir köy gördü ve o köye doğru gitti. Köye
geldi. Çok hastaydı, daha fazla dayanamadı ve düştü. Köydeki köpekler
Doru’yu gördü ve yanına geldiler. Köpekler havladı ve Doru’yu kokla-
dılar. Köylüler köpeklerin sesini duydu ve Doru’nun yanına geldi. Köy-
lülerden biri Doru’ya yaklaştı. Ona dokundu ve “Bu hayvan ölmüş.”
dedi. Başka bir köylü de Doru’yu kontrol etti ve “Hayır, bakın, nefes
alıyor! Bu hayvan yaşıyor ama çok hasta. Onu bir ahıra alalım.” diye
söyledi. Hıdır adında bir köylü “Ben, bakarım. Benim
ahırımda çok
fazla yer yok ama bu hayvan çok hasta. Ben onu götürürüm ve onun-
la ilgilenirim.” dedi. Daha sonra Hıdır, Doruyu ahırına götürdü. Doru
ahıra girdi. Hıdır, Doru’ya yem verdi ve sırtına
kilim serdi. Doru artık
üşümüyordu. Doru birkaç gün sonra iyileşti. Hıdır, Doru iyileştikten
sonra onu dışarı çıkardı ve köyün dışına götürdü. Doru yılkılık diğer
atların yanına gitti.
Artık bahar yaklaşıyordu. Akşamları daha sıcak oluyordu. Ama bir
problem vardı. Ovadaki kurtlar. Onlar her gece uluyorlardı. Doru, Çıl-
kır ve diğer atlar kurtlardan çok korkuyorlardı.
Bir gün beş tane kurt ovaya geldi. Kurtlar atlara saldırdı. Demirkır
atları korudu ama kurtlar çok güçlüydü. Ayrıca çok açtılar ve yemek
TÜRK ROMANINDAN SEÇMELER I
36
TÜRK ROMANINDAN SEÇMELER I
37
istiyorlardı. Bir kurt atların yanına geldi ve Çılkır’a saldırdı. Onu boy-
nundan ısırdı ve Çılkır orada öldü.
Bahar geldikten sonra havalar iyice ısındı. Karlar eridi ve sert rüz-
gârlar azaldı. İnsanlar ovaya geldi ve atlarını aldılar. İbrahim ve Mustafa
da Doru’yu almak için ovaya geldiler. Ovada Doru’yu buldular ve onu
evlerine götürdüler. İbrahim oğluna “Doru ile Doru’nun tayları şimdi
karşılaşacaklar ve çok mutlu olacaklar. Doru yavrusunu çok özlemiştir
çünkü o bir anne.” dedi. Mustafa bahçeye tayları getirdi. Taylar anne-
lerini görüp koştu. Doru ve taylar birbirlerini kokladı. İbrahim “Ben
eve gidiyorum, sen de atları ahıra götür. Ama dikkat et, hayvanları sıkı
tut.” dedi. Mustafa, babasına “Tamam baba, ben dikkat ederim, merak
etme!” diye cevap verdi. İbrahim eve gitti. Mustafa atı ve tayları izledi.
Onlar çok mutluydular ve koşuyorlardı. Daha sonra Mustafa Doru’nun
yanına gelip onu boynundan tutmak istedi. Ama Doru Mustafa’dan
kaçtı. Dorunun tayları Doruyla beraber koştu. Mustafa atlara yetişeme-
di. Atlar çok hızlı koşuyordu. Sonra atlar tepeyi çıktılar ve kayboldular.
Mustafa çok üzüldü. Eve döndü ve babasına “Atlar kaçtı. Onlara yeti-
şemedim.” dedi. Babası oğluna “Bu nasıl olabilir? Ben hayatımda böyle
bir şey görmedim. Haydi, oğlum atların peşinden koş.” dedi. Mustafa
evden çıktı, her yerde atları aradı ama atlar yoktu. Babasının yanına gel-
di “Baba, atlarımız yok. Onlar kayboldular. Her yere baktım ama hiçbir
yerde bulamadım.” dedi. Babası Mustafa’ya kızdı ve “Neden dikkat et-
medin? Ben sana söyledim. Atları neden dikkatli tutmadın? Bak şimdi
hepsi gitti. Biz ne yapacağız?” diye söyledi. İbrahim ve Mustafa Doru ve
taylarını her yerde aradılar ama bulamadılar. İbrahim çok pişman oldu.
TÜRK ROMANINDAN SEÇMELER I
38
Dostları ilə paylaş: |