46 AŞKIN TACI: EVLİLİK GELENEKLERİ Türkiye “Tuzlu Kahve” Türkler için kız isteme merasiminde kahve ikram etmek önemlidir. Gelin olacak kız ta-
rafından yapılan kahvelerden damada ikram edilecek kahvenin içine tuz konması bu
merasimde bir gelenek hâlini almıştır. Damadın seve seve içtiği tuzlu kahve, aile için
sabrı ve gelinden gelecek her sıkıntıya katlanmayı simgeler.
Hindistan “Damada ayak banyosu” Düğünde damat kayınvalidesi tarafından karşılanır, damadın ayakları yıkanır ardından
süt ve bal ikram edilir. Ayrıca, gelin ve damat düğün yerinde yakılan kutsal ateşin et-
rafında 4 kere dönerler ve masalarına doğru koşmaya başlarlar, kim ilk oturursa evde
onun sözünün geçeceğine inanılır.
Çin “Ayın 15’i uğursuz sayılır” Çin’de evlilik astrolojiye göre yapılmaktadır. Evlenecek çiftlerden damadın ailesi astro-
loji uzmanına başvurarak evlenmeyi düşünenler hakkında yorum ister. Astroloji uzmanının hazırladığı horoskopu damadın
ailesi uygun bulursa, çocuklarının doğum saatini ve tarihini kızın ailesine göndererek, aynı işlemi onların da yapması gerek-
tiğini söyler. Ay takviminin 7. ayının son 15 gününde evlenmenin uğursuz olduğuna inanılır; çünkü o dönemde cehennemin
kapısının açılıp kayıp ruhların serbest kaldığına inanırlar.
KÜLTÜRDEN KÜLTÜRE SÖZÜN ÖZÜ 1. Kültürler arası evlilik gelenekleri arasındaki farklar nelerdir? 2. Sizin kültürünüzdeki evlilik geleneği nasıldır? Söyleyelim. AŞK OLSUN! Kelimeler gibi deyimlerin de manaları zamanla değişebiliyor. Bu değişmeler ilk ve asıl mananın yorumlanması, yeni
durumlarla harmanlanması gibi sebeplerle gerçekleşiyor çok zaman. Fakat ne kadar başkalaşmış olursa olsun yine de özün-
deki maksadı kaybetmiyor deyimler. Bir dilin kelime ve deyimlerinin “kültür”ü taşıması, bunların tedavüldeki manalarını
bilmekten öte, bu manalarla asılları arasında irtibat kurulunca mümkün olabiliyor bu yüzden.
Tasavvufun dilimize armağan ettiği fakat günümüzde bilhassa hanımların sitem ifadesi için kullandıkları “aşk olsun”
deyiminin aslını bu çerçevede arayıp bulmaya çalışalım. Daha yakın zamanlara kadar bir takdir, övgü yahut hayranlığı anlat-
mak için kullanılıyordu bu deyim. 17. asrın Mevlevî büyüklerinden Arşî Dede, sıradan insanların ihtiyaç saydığı şeylerin pe-
şine düşmeyip kanaat tekkesini bekleyen, yani kanaat etmeyi bilen kalender dervişleri “aşk olsun” diyerek övüyor meselâ.
Ancak deyimin aslı bu da değil. Mevlevîlerde selamlaşma maksadıyla da kullanılan “aşk olsun” tabiri, muhatap için “Al-
lah aşk versin, aşkını ziyadeleştirsin, yaptığın her işi aşkla yaptırsın.” makamında bir dua. Dikkat edilirse, kazandığı sonraki
manalarda da bu dua yine deyimin zeminini oluşturuyor.
Sitem maksadıyla söylenen “aşk olsun” da, “Allah sana aşkla bakmayı nasip etsin; çünkü öyle baksaydın bu yanlış değer-
lendirmeyi yapmaz, doğruyu görürdün” de denilmek isteniyor. Takdir için söylenen “aşk olsun”un da ise övülen maharet,
eser yahut tavır güzelliğinin ancak aşkla mümkün olabileceği kabulü yanında, bu güzelliğe ve harikuladeliğe imkan veren
aşkın artırılması niyazı var yine.