SATRANÇ VE TAVLA
Satrancın zamanımızdan en az 4000 yıl önce Mısır’da oynan-
dığına
dair bilgiler, piramitlerdeki kabartmalarda bulunmaktadır.
Oyunun satranç adını alması MS 4. yüzyılda Hindistan’da bu oyu-
na “çaturanga” denmesi ile başlar. Satranç ile ilgili ilk yazılı belgeler
Hindistan’da bulunmaktadır. Daha sonra İran’a, oradan Araplara ve
Endülüsler sayesinde de İspanya üzerinden Avrupa’ya yayılmıştır.
Arap ve Avrupa el yazması kitaplardan sonra, İspanyolca ilk basılı
satranç kitabı olan Lucena’da (1497) satrancın kuralları açıklanarak
günümüze kadar değişmeden gelmiştir.
İki kişi ile oynanan, bir zekâ ve strateji oyunu olan satranç, 8×8’lik
kare bir tahta üzerinde satranç taşlarıyla oynanır. Tahta üzerindeki
64 karenin yarısı siyah, yarısı beyaz renklerden oluşur. Oyuncular,
beyaz ve siyah renkli taşları alıp bir kerede bir hamle yaparak oynarlar. Oyun tahtasının başında beyaz ve siyahların 16
taşı bulunur. Bunlar bir şah, bir vezir, iki kale, iki fil, iki at ve sekiz piyondan oluşur. Oyunun amacı, karşı tarafın şahını mat
etmektir.
İki kişilik bir oyun olan tavla, iki ayrı renkte 15’er pul ve bir çift zarla, özel tahtası üzerinde oynanır. Tavlaya benzer oyun-
ların tarihi MÖ. 3000’lere kadar gider. Tavla, hızlı düşünme, atak davranma ve taktik gerektiren dünyanın en yaygın şans ve
yetenek oyunlarından biridir. Türkiye’de de çok yaygın olan ve kahvehanelerin vazgeçilmez oyunu olan tavla, iki ayrı renkte
15’er
pul ve bir çift zarla, özel bir tahta üzerinde oynanır.
Tavlanın pullarından köşesine kadar böyle anlamları olabileceği aklıma bile gelmezdi. Ta ki bu bilgileri toplayana dek...
Eminim ki tavla ve satranç oyunu hakkındaki ilginç hikâye, benim kadar sizin de ilginizi çekecektir.
Tavlanın kutusu senenin birliği olarak kabul ediliyormuş. 4 köşesi 4 mevsimi, tavlanın içindeki karşılıklı 6’şar bölüm 12
ayı, pulların toplamı ayın 30 gününü, siyah-beyaz pullar ise gece ve gündüzü, karşılıklı 12’şer bölüm günün 24 saatini sim-
geliyormuş.
Dostları ilə paylaş: