180
Virüs:
Hastalık yapıcı, bakterilerden daha küçük canlı, yaşamak için bir başka hücrenin
içine girmek zorunda olan ve ancak elektron mikroskobunda görülebilen parazit.
Bulaşmak:
Hastalık geçmek, sirâyet etmek.
Örnek: Birçok kişiye Covid 19 virüsü bulaştığı hâlde hastalık belirtisi göstermediler.
Tanı koymak:
Bir şeye tanı koymak,
hastalığın
ne olduğunu araştırıp ortaya koymak.
Örnek: Doktor analiz sonuçlarına bakarak hastalığıma tanı koydu.
Atlatmak:
Kötü bir durumu geçiştirmek, savmak.
Örnek: Gülin kanser hastalığını atlattı.
Geçirmek:
Herhangi bir durumu yaşamış olmak.
Örnek: Çiçek geçirdiği için Zehra’nın vücudunda izler kaldı.
2. METİN (Elif):
Morg:
Hastânelerde veya mezarlıklarda ölülerin belirli süre için saklandıkları
soğuk
ortam.
Mide:
Omurgalılarda,
yemek borusu ile onikiparmak bağırsağı arasında
besinlerin
sindirime hazır duruma getirildiği organ.
Cenâze:
Kefenlenip tabuta konmuş, gömülmeye hazırlanmış insan ölüsü, ölmüş kişi.
Ağrı kesici:
Ağrı duyusunu ortadan kaldıran veya azaltan analjezik.
Kalp krizi:
Kalbi besleyen damarlardan birinin tıkanması ile ortaya çıkan,
önlem
alınmazsa ölüme yol açan rahatsızlık, kalp aksesi.
Dostları ilə paylaş: