S İ B E R G Ü V E N L İ K F A R K I N D A L I Ğ I O L U Ş T U R M A
147
sistemlerinde bu tür hiyerarşik ve çok katmanlı yapı genellikle gü-
venlik zinciri olarak adlandırılır ve bu zinciri oluşturan bileşenlerin
beraber çalıştırılması ile güvenlik seviyesinde önemli kazanımların
elde edilmesi hedeflenmektedir. Güvenlik
zincirindeki her bir bi-
leşenin tek başına güçlü/aşılamaz olması ise kümülatif bakış açı-
sından anlamsızdır, çünkü güvenlik açısından önemli olan en za-
yıf bileşendir. Zincirdeki bir bileşenden kaynaklanan zafiyet diğer
bileşenlerin ve dolayısı ile zincirin görevini yerine getirememesi
anlamına gelmektedir. Bu anlayış “
Bir zincir en zayıf halkası kadar
kuvvetlidir” söylemi ile çok öz olarak ifade dilmektedir. İşte bu gü-
venlik zincirinin bir veya birden fazla noktasında
insan bileşenin
yer alması kaçınılmazdır. Siber güvenlik olaylarının incelemeleri
neticesinde
ihlal nedeni olarak, hatalı insan davranışları olduğu
sıklıkla belirtilmektedir. Ayrıca alanda yapılan bilimsel araştırma
ve taramalarda insan kaynaklı güvenlik olay ve ihlallerinin toplam
olaylar içerisinde en büyük yüzdeyi oluşturduğu çarpıcı bir şekil-
de raporlanmaktadır [7],[8]. İnsandan kaynaklanan güvenlik açık-
larının çeşitliliği ve oransal olarak daha çok gerçekleşiyor olması,
alanda genel kabul gören “
güvenlik zincirinde en zayıf halka insandır”
söylemini kuvvetlendirmektir.
Farklı bir bakış açısından bakıldığında ise, tüm güvenlik ihlallerini
veya açıklarını bir insan rolü ile ilişkilendirmek her zaman müm-
kündür. Zira, sistemde tespit edilen her türlü güvenlik açığı yete-
rince derine gidildiğinde bir insan tercihi veya ihmali ile ilişkilen-
dirilebilir. Örneğin, bir kütüphane veya hazır sınıfta (class) ortaya
çıkan güvenlik açığı, kullanıcı hatasından ziyade, o kütüphaneyi ta-
sarlayan ve/veya geliştiren insanların tasarım ve geliştirmedeki gü-
venlik farkındalık eksikliği olarak yorumlanabilir. Bu tür bir geniş
açıdan bakıldığında tüm güvenlik ihlal ve açıklarını bir insan rolü
ile, kullanıcı, yönetici, işletmen, tasarımcı veya geliştirici ile ilişki-
lendirmek her zaman mümkündür. Ayrıca, sistem tasarımında kod
ve araçların yetersiz kaldığı, yeterli seviyede güvenlik kontrolünü
gerçekleştiremediği, durumlarda genellikle sorumluluğu insan bile-
şenine atfeden mühendislik çözümleri oldukça yaygındır. Örneğin
web adres aldatmalarına karşı kullanıcıların adres çubuğundaki ka-
rakterleri kontrol etmesi gerekliliği, SSL uygulamalarında geçersiz/
hatalı sertifika uyarısında uyarıyı kontrol
ederek iletişime devem
etme keyfiyetinin/sorumluluğunun kullanıcıya bırakılması veya za-
A T I L A B O S T A N - G Ö K H A N Ş E N G Ü L
148
rarlı olabilecek e-posta ve eklerinin anlamsal olarak kullanıcı tara-
fından kontrol edilmesi gibi prensiplere dayanan güvenlik yapılan-
maları da güvenlik ihlal ve hatalarının insan kaynaklı olmasına yol
açmaktadır. Özetle, sistem içerisinde formülize ve otomotize ede-
mediğimiz güvenlik fonksiyonlarını insanlardan beklemek normal
karşılanmalıdır, ancak bu fonksiyonları yerine getirmesi beklenen
kişilerin bu işlemler için ehil olmaları da vazgeçilemez bir gerekli-
liktir. Sistemleri oluşturan donanım ve yazılım bileşenlerinin aksi-
ne, insan bileşeninin davranış ve tercihlerini kesin olarak öngörmek
mümkün değildir. İnsan tercihlerinde ve davranış-alışkanlıklarında
olumlu yönde bir değişiklik yapabilmek için insanların eğitilmesi-
ne, yapmış oldukları tercihlerin ve davranışların sonuçlarının neler
olabileceğinin öğretilmesine ihtiyaç vardır. Sistem güvenliği açısın-
dan bakıldığında, tüm rollerde fonksiyon gerçekleştiren insanların
ilgili eylemlerinde, tercih ve davranışlarının sistem güvenliği açısın-
dan yansımalarını doğru tahmin edebilmeleri ve eylemlerini bu çe-
kinceler ile gerçekleştirmeleri güvenlik farkındalığı olarak adlandı-
rılmaktadır. Güvenlik açığı olmayan, yüzde yüz güvenli, bir sistem
geliştirmenin mümkün olamadığı gibi bu farkındalığın tam olması,
teorik olarak mümkün değildir. Çünkü yeterince zaman ve kaynak
aktarılırsa, her sistemde bir güvenlik açığı bulmak veya alınan gü-
venlik tedbirlerini atlatmak mümkündür. Ancak güvenlik farkında-
lığının yüksek olması, sistemlerin daha güvenli olarak tasarlanması,
geliştirilmesi, işletilmesi ve kullanılması sonucunu doğurmaktadır.
Başka bir ifade ile, sistemlerin güvelik seviyesini yükseltmek ve gü-
venlik açıklarını en aza indirmek için, kullanıcı, yönetici, işletmen,
tasarımcı ve geliştirici rollerindeki insanların güvenlik farkındalığı-
nın ve hassasiyetinin artırılması kilit unsurdur [9].
Dostları ilə paylaş: