yabancı dil biliyorsanız, ulaşabileceğiniz ücretsiz bilgi kaynaklarının sayısı
inanılmaz şekilde artıyor. Yapmanız gereken ilk şey, hangi sanat dalıyla
ilgileneceğinize karar vermek. Seçenekler Sonsuz! Sanatsal etkinliklerden biri
veya birkaçıyla uğraşırken dikkat edilmesi gereken bazı önemli noktalar var:
− Mükemmel olmaya veya başarı kazanmaya odaklanmayın.
Ürettiklerinizi yargılamayın. Sürece odaklanın ve keyif alın.
− Seçtiğiniz sanatsal etkinlikle mümkün olduğunca düzenli olarak ama kendinizi
strese sokmadan uğraşmaya çalışın.
Örneğin haftada bir gün çalışacaksanız, her hafta aynı günü o işe ayırın.
− Ritim duygusu sanatın iyileştirme gücünü artıran bir etmen.
− Etkinlikleri cinsiyete göre sınıflandırmayın. Erkekler dikiş dikebileceği gibi,
kadınlar da ahşap ev eşyaları yapabilir.
66.
ÇOK GÜLÜN, ÇOK YAŞAYIN
Gülmek, daha sağlıklı bir yaşam sürmek için en az diyet ve egzersiz ka
dar
önemli. Araştırmalar, mizah duygusunun hastalıklara karşı direnci artırdığını
ortaya koyuyor.
Atalarımızın yüz yıllar önce söylediği “Bir kahkaha, bir kilo pirzolaya bedeldir.”
sözü, günümüzde bilimsel araştırmalarla kanıtlanmış bir gerçek hâlini aldı. Son
20 sene içerisinde mizahın tedaviye yönelik yararlarıyla ilgili yapılan çalışmalar,
gülmenin ve mizah duygusunun insan sağlığı üzerine ne kadar etkili olduğunu
gösteriyor. Neşe ve mutluluğun vücudumuzun hastalıklara karşı direncini
artırabildiğini gösteren bilimsel deliller ise her geçen gün artıyor.
Bir hastanede gerçekleştirilen “Gülmek Güçlü Bir İlaçtır” konulu toplantıda
mizahın faydaları üzerine konuşan Hemşire Patty Wooten, “Mizah, zorluklar
karşısında neşelenecek şeyler bulabilme yeteneğidir
. Mizah duygumuz,
herhangi bir zamanda veya yerde, mutluluk bulmamıza yardım eden idrak
keskinliği verir. Mizah duygusu, stresten geri çekilebilme yeteneğimizi arttırır ki
vücudumuzun bağışıklık sistemi de mizaha karşı aynı tür tepki vermektedir.”
diye kon
uştu.
Gülmenin insan bedeni ve ruhu için ne kadar önemli olduğunun ortaya
çıkmasıyla birlikte, tedaviye yönelik mizah kavramı da günden güne değişiyor.
Günümüzde hastaların, hastalıkları sırasında pozitif olabilmesi sadece kendi
kişilik özelliklerine bağlı değil. Hastanelerde görev yapan hastane palyaçoları
bunun için hizmet veriyor. Patty Wooten, hastane palyaçoluğunu şöyle tarif
ediyor: “Hastane palyaçosunun amacı hastanede bulunan hastalara, ailelerine
ve hastane personeline neşe, kahkaha ve keyif için bir fırsat oluşturmaktır.
Birincil amaç, izleyicimizi gülünç maskaralıklarla oyalamaktır.” Pozitif düşünen
kişilerin hastalıkları daha kolay yendiğini belirten uzmanlar, araştırmaların
bağışıklık sistemindeki hücrelerin birçoğunun, kişi yapıcı duygular içerisin
de
olduğunda daha güçlü, yıkıcı duygular içerisinde olduğundaysa daha zayıf
olduğunu kaydediyor. Bu sebeple yıkıcı duygular bağışıklık sistemini
zayıflatırken yapıcı duygularsa bağışıklık sistemini güçlendiriyor.
67.
EKOLOJİK DÖNGÜLER
Günlük yaşam bizi birçok sorunun içine çekerken, çoğu zaman büyük resmi
görmekte zorlanıyoruz. Oysa dünyanın bize gönderdiği sinyallerle, anlatmak
istedikleri var. Her geçen gün kendimizi, ailemizi, yakınlarımızı, mahallemizi
aşan sorunlarla başa çıkmamız gerekiyor. Günlük yaşamımız neredeyse
gezegensel sorunlarla mücadele içinde geçiyor. Hava kirliliği, çöpler, trafik,
gıdalardaki zehirler ve daha birçok problem sağlığımızı tehdit eder hale geldi.
Oysa dünyamızdan bir adım geride, döngüler devam ediyor hâlâ. Yaşam
mucizesi örgüsünü örmeye devam ediyor.
Belli ki hâlâ yapacak bir şey var. Şehrin bizi doğadan uzaklaştırdığını iddia
ediyoruz. Oysa şehir yaşantısında bile doğa dışımızda değil, iç içeyiz. Doğayı
yaşamak için kırsala kaçmak gerekmez. Çoğu şehir tutsağı kendi
ni emekliye
ayıracağı günü iple çekerken, şehrin bu karmaşasına halen katkıda bulunuyor.
Hâlâ bir yerlerde doğaya gitmek için para biriktirmeye çalışıyor. Her ne kadar
doğanın bizi her koşulda büyük bir sevgiyle kucaklayıp besleyeceğini düşünüyor
olsam da
şehirdeki bu koşturmacanın acısını yaşayanların ufak bir ödülü olsa
gerek. Bu ödül, günümüze farklı gözle bakabilme yeteneğini geliştirmek olabilir
mi?
Ay döngüleri, büyümesi, küçülmesi, vücudumuzun ve dünyanın alışverişini
düzenler. Mevsimler ve ikliml
er yeryüzünü, bitki örtüsünü, börtü böceğini
biçimlendirir. Pazardaki meyve sebzenin çeşitliliği, bedenimizin ihtiyaçlarıyla
değişir.
Çevremizdeki hayvanlar, bitkilerin çeşitliliği değişime uğrar her an. Kuşlar göç
eder, bir ağacın yaprakları gövdesini terk eder, çıplak bırakır. Bunları izleyerek
mevsimleri hissedebiliriz.
Doğanın döngüleri, azotun, karbondioksitin, oksijenin havadaki oranının sabit
kalabilmesini sağlar. Ay’ın Dünya’mızı ve bedenimizi su elementi yoluyla
doğrudan etkilediğini biliyoruz.
Öyle ki Ayı’n Dünya’mız çevresindeki 28 günlük yolculuğunun her gününün ayrı
bir etkisi vardır. Üstelik bu etki, bitkiler ve toprak üstünde de yoğun şekilde
kendini gösterir.
Tüm bunları gözlemek, bu döngülerin içinde yer almak ve bedenimizi ev
-
iş
arasındaki o doğrusal çizgiden kurtararak, mümkün olduğunca yaşamın
muhteşem döngüsü içine tekrardan sokabilmek için yapabileceklerimiz var
elbette. Çünkü geçmişte bunu yaptık. Geçmişte, atalarımızın zamanında
doğayla dönüyor, doğayla haşır neşir oluyorduk. Ne o
lduysa oldu, o sarmaldan
çıktık. Şimdi mesele tekrar o döngüye girme isteği ama çaba olmadan bu istek
yeterli değil.
68.
Kişilik
VE KARAKTER
Kişilik, insanları birbirlerinden ayırt eder. Kişiliği; insanın bedensel, duşunsel ve
ruhsal
ozellikleri oluşturur. Kişilik, insanın kendisine ve cevresindekilere bakış
acısını, ilişkilerini kapsar.
İnsanları anlatırken ‘’mutlu’’, ‘’uzgun’’, ‘’karamsar’’, ‘’endişeli’’, ‘’heyecanlı’’,
‘’cesur’’ gibi kavramlar kullanırız. İnsanların kişilikleri farklı olduğu icin konuşma
tarzları, giyimleri, yurume şekilleri ve ses tonları gibi ozellikleri de farklıdır. Kimi
insanlar cok soğukkanlıdır. Bu tip insanlar cok kotu olaylar karşısında bile sakin
olur ve yanındakileri sakinleştirip rahatlatır. Bazıları da
tam tersi cok
heyecanlıdır. Boyleleri cok cabuk panikledikleri icin cevresindeki insanları da
korkutur. Bazı insanlar ise cevrelerine gore hareket eder ve farklı ortamlarda
farklı davranışlar sergiler.
Gercek yuzlerini gostermez ve insanları kandırırlar. “İci dışı bir insanlar” da
vardır. Bu insanlar her zaman gercek yuzleriyle dolaşır, hic kimseyi kandırmaz,
tam tersine yardımsever olurlar.
Çabuk kızmak, sıkılmak, ofkelenmek, neşelenmek, hareketli ya da sakin vb.
olmak bireylere gore değişir. Kısaca, insanların huyları ya da mizacları,
kişiliklerinin sadece bir yanını ya da bir ogesini oluşturmaktadır.
Bireyin karakteri cevresinin değer yargılarından etkilenir.
Karakter; aile, okul ve cevre icinde cocukluk cağından itibaren gelişmeye başlar.
Çocukluk
donemindeki problemler, olumsuz cevre koşullarıyla birlikte, olumsuz
kişiliklerin ortaya cıkmasına neden olur. Bu kişiler, butun yaşamları boyunca,
kendi ic dunyalarıyla ve cevreleriyle catışma yaşar. Bu kişilerin davranışları,
daima toplumun değer yargılarına ve ahlak kurallarına zıttır.
Dostları ilə paylaş: |