Dr. Carol S. Dweck
Vurmaya başladı ve inanılmaz hızıyla beysleri yakalamaya baş
ladı. Zıt taraftaki atıcıların ve yakalayıcıların atışlarını çalıştı, beysi
yakalamak için en uygun anı anlamaya çalıştı. Ani kalkışlar ve etkili
kaymalar geliştirdi. Atıcıların dikkatini dağıtmaya başladı, yakalayı
cılardan kurtuldu ve taraftan coşturdu. Ty Coob'un beys rekorunu
kırdı, kırk yedi yıldır yanına bile yaklaşılamayan rekoru. O yıl, ulu
sal ligdeki en değerli oyuncu seçildi.
Spor JQ'su
Spor dünyasının, çalışma ve gelişme arasındaki bağlantıyı gör
mek zorunda kalacaklarını düşünürdünüz -akıl ile haşan arasındaki
ve doğuştan gelen fiziksel yeteneğin üstünde durmayı bırakacakları
nı düşünürdünüz. Bugünse sanki görmeyi reddediyor gibiler.
Belki
bunun nedeni Malcolm Gladwell'in
ileri sürdüğü gibi, insanların
sonradan kazanılmış yeteneklerden daha çok doğuştan gelen yete
neklere değer vermeleridir. Onun önerisine göre, kültürümüz birey
sel çabadan ve
kişisel gelişimden konuştukça,
derinlerde doğuştan
gelen yeteneklere saygı duyar hale geliyoruz. Bizlerden farklı doğan
şampiyonlan ve süper kahraman idollerini düşünmekten hoşlanıyo
ruz. Onları, kendilerini sonradan geliştirmiş, sıradan doğmuş insan
lar olarak düşünmekten hoşlanmıyoruz. Neden peki?
Bana göre bu
çok daha hayret verici.
Uzmanlar aklın rolünün farkına varmak
istedikleri zaman bile,
her şeyin doğuştan olduğu konusunda ısrar ediyorlar.
Bu beni, St. Louis Rams Amerikan futbolu takımının büyük ko
şucusu Marshall Faulk ile ilgili bir makaleyle karşılaştığımda etkile
di. Faulk kısa süre önce, takımına dört yıl boyunca üst üste iki bin
yard kazandıran ilk oyuncu olmuştu.
2002 Super Bowl gecesi yazılan makale, Faulk'un sahada oyun
cuların yerlerini nasıl bildiğine dair esrarengiz yeteneği hakkındaydı.
1 28
Dostları ilə paylaş: