İbnü’l-Esîr, IX, 405-406; Bundârî, s. 6; Kafesoğlu, “Selçuk’un Oğulları ve Torunları”, s.
128
Türkiyat Mecmuası, C. 23/Güz, 2013
İbrahim Yınal’ın bir sonraki hedefi Gerşasf b. Alâüddevle’nin elinde
bulunan Kinkever Kalesi olmuştu. Bu kale, Ukber b. Fâris tarafından
savunulmaktaydı. Ukber, erzakı bitinceye kadar teslim olmaya yanaşmadı.
Daha sonra erzak depolarına taş, toprak doldurarak adamlarına ve mallarına
dokunulmaması karşılığında teslim olmak istediğini İbrahim Yınal’a bildirdi.
İbrahim Yınal gelen teklifi en başta reddettiyse de elçisinin gördüğü dolu
ambarlar fikrinin değişmesine neden oldu. Ardından kaleyi İbrahim Yınal’a
teslim eden Ukber, adamlarıyla birlikte Sermâc Kalesi’ne çekildi. İbrahim
Yınal daha sonra Ebu’ş-Şevk’in kardeşi olan Sürhâb’ın elinde bulunan
yerleri almak üzere harekete geçti. Kuvvetlerin komutasını da akrabasından
olan Ahmed adlı birisine vermişti. Ancak Ahmed’in faaliyetleri fetihten
ziyade yağma ve talandan öteye gidememişti.
32
Bu olaydan sonra bir taraftan İbrahim Yınal’ın, diğer taraftan da
Ahmed’in faaliyetleri devam etti. Nitekim İbrahim Yınal, Sîrevân Kalesi’ni
kuşatmış ve faaliyet sahasını Tekrit’e on fersah mesafeye kadar
genişletmişti. Sîrevân Kalesi komutanı kendi mal ve canı için emniyeti
sağladıktan sonra kaleyi İbrahim Yınal’a teslim etti. İbrahim Yınal, buraya
önemli komutanlarından birisini bıraktıktan sonra Hulvân’a, oradan da
Hemedân’a hareket etmişti. Kale hâkiminin ölümü üzerine Sermâc Kalesi de
İbrahim Yınal’a teslim edildi. Diğer taraftan İbrahim Yınal’ın veziri olan
Ahmed b. Tâhir, Şehrizûr’u ele geçirdikten sonra Tîrânşah Kalesi önlerine
geldi. Kaleyi kuşattığı sırada Şehrizûr halkına haber gönderen Mühelhil,
onlardan Ahmed’e saldırmalarını istedi. Mühelhil’in isteğiyle Selçuklular’a
saldıran Şehrizûr halkı, bir kısım askeri öldürünce Ahmed de onların üzerine
yürümüş, birçoğunu öldürerek mallarını yağmalamıştı.
33
Ancak vezirin
yürütmekte olduğu fetih faaliyetleri ordu içindeki veba salgını sebebiyle
sekteye uğramış, İbrahim Yınal da ordusunu geri çekmek zorunda kalmıştı.
34
Kısaca İbrahim Yınal, Anadolu Seferi’ne çıkmadan önce bu coğrafyadaki
konumunu iyice güçlendirmişti. Nitekim İbnü’l-Esîr
35
, bu sırada Tuğrul
Bey’in adı zikredilmeden İbrahim Yınal adına hutbe okutulduğunu
32
İbnü’l-Esîr, IX, 409; Kafesoğlu, “Selçuk’un Oğulları ve Torunları”, s. 126; Huart,
“Kâkûyîler”,
İA, VI, 109; Merçil, “Sultan Tuğrul Bey”, s. 88.
33
İbnü’l-Esîr, IX, 410. Yukarıda da belirttiğimiz üzere İbrahim Yınal, akrabasından olan
Ahmed adındaki bir şahsı Annâzî Ebu’ş-Şevk’in kardeşi olan Sürhâb’ın elinde bulunan yerleri
almakla görevlendirmişti. İbrahim Yınal’ın Ahmed b. Tâhir adındaki vezirinin de askerî
faaliyetlerde bulunduğu görülmektedir. Muhtemelen bahsedilen iki kişi aynıdır ve bu kişi
muhtemelen Selçuklu ailesine mensup birisidir, bkz. İbnü’l-Esîr, IX, 414.
34
İbnü’l-Esîr, IX, 414; Kafesoğlu, “Selçuk’un Oğulları ve Torunları”, s. 126; Merçil, “Sultan
Tuğrul Bey”, s. 88; Özaydın, “Annâzîler”,
DİA, III, 216.
35
el-Kâmil, IX, 405, 419.
Türkiyat Mecmuası, C. 23/Güz, 2013
129
nakletmektedir ki, bu durum onun Tuğrul Bey’den bağımsız bir düşünce
içinde olduğuna kanıt gibidir. Belki de kazanmış olduğu başarılardan sonraki
bu tavrı ileride Tuğrul Bey’le arasının bozulma sebeplerinden bir diğeri
olacaktır.
Dostları ilə paylaş: