Z. 2. Türkçe Sözcüklerde:
Z. 2. 1. Görünüm:
Kırgız Türkçesindeki Türkçe sözcüklerde başta, ortada ve sonda birincil veya ikincil
olarak kullanılan bir ünsüzdür.
Z. 2. 1. 1. Başta: Birkaç yansıma sözcük dışında ön seste yaygın olarak kullanılmaz.
Örnek: zerigüü (bezmek), zıñıldoo (“kulak” çınlamak), zañıldoo (çınlayan ses
çıkarmak).
Kullanıldığı Durum:
zV- durumunda kullanılır: zerig- (bezmek), zıñılda- (“kulak” çınlamak), zañılda-
(çınlayan ses çıkarmak).
Z. 2. 1. 2. Ortada:
Örnek: kezek (sıra), özgöçö (özel), azık (yemek), qızıq (ilginç), küzgü (ayna), buzuqu
(bölücü), qızıl (kırmızı; başak), özgörüü (değişmek), uzaruu (uzanmak), ızıldoo (cır cır ötmek,
vızıldamak), tezdöö (çabuklaşmak), tüzdöö (düzeltmek), uzatuu (uğurlamak), qızıldoo
(harmanı ayıklamak).
Kullanıldığı Durum:
-VzV- durumunda kullanılır: qızıl (kızıl, kırmızı), tezek (hayvan tersi, gübre, tezek),
kezek (sıra), qızıq (ilginç), buzuqu (bölücü).
VzV- durumunda kullanılır: azıq (yiyecek, erzak, rızk; ürün, mamül), uzat- (uzatmak;
kız vermek; göndermek), uzar- (uzanmak), ızılda- (cır cır ötmek, vızıldamak).
-VzV durumunda kullanılır: cazı (geniş, enli; açıklık, engin; ova, düzlük).
189
Necip Üçok,
age., s. 46; Nevin Selen, age., s. 99.
214
-zC- durumunda kullanılır: küzgü (ayna), quzġun (kuzgun), bezgek (sıtma), azγın
(azmış, yolunu şaşırmış, sapkın, yozlaşmış), cazγı (ilk baharda olan), özgö (başka), özgöçö
(özel), özgör- (değişmek).
Z. 2. 1. 3. Sonda:
Örnek: ooz (ağız), ögüz (öküz), taz (kel), caz (bahar), calγız (yalnız), böz (bez), buzuu
(bozmak), toyguzuu (doyurmak), turγuzuu (inşa etmek; kaldırmak), tizüü (dizmek), cazuu
(yazmak), sezüü (hissetmek, sezmek), sozuu (uzamak).
Kullanıldığı Durum:
-Vz durumunda kullanılır: böz (bez), semiz (şişman, yağlı), ögüz (öküz), muz (buz),
ooz (ağız), köz (göz), egiz (ikiz; çift), qaz- (kazmak), buz- (bozmak), toyguz- (doyurmak),
turγuz- (inşa etmek; kaldırmak), tiz- (dizmek).
Vz durumunda kullanılır: ez- (ezmek; sıkmak, zulmetmek).
Z. 2. 2. Özellikler:
Z. 2. 2. 1. Ortada:
Eski Türkçe iç ses “-z-” ünsüzünün Kırgız Türkçesinde korunduğu görülür: qozu ( <
qozı DTS 462) (kuzu), muzoo ( < buzaġu DLT I-59; DTS 130) (buzağı), uzun ( < uzun OTG
257; DTS 621) (uzun), küzgü ( < közgü DTS 321) (ayna), uzaq ( < uzaq ETG 305; DTS 620)
(uzak, uzun), cüzük ( < yüzük DLT III-18; DTS 288) (yüzük), cüzüm ( < üzüm DLT I-75;
DTS 631) (üzüm), kezek ( < kezik DTS 305) (sıra), azıq ( < azuq DLT I-7) (yiyecek; ürün,
mamül), qızıl ( < qızıl DLT I-40; DTS 450) (kızıl, kırmızı), cazı ( < yazı DLT I-94; DTS 251)
(geniş, enli; açıklık, engin; ova, düzlük), tezek ( < tezek DLT I-386; DTS 557) (hayvan tersi,
gübre; tezek), quzġun ( < quzġun DLT I-439; DTS 475) (kuzgun), bezgek ( < bezgek DLT II-
289) (sıtma), uzatuu ( < uzat- DLT I-209; DTS 620) (göndermek, yollamak; kız evlendirmek).
Eski Türkçede iç seste yer alan “-z-” sesinin bazı sözcüklerde “-r-”ye dönüştüğü
görülür: bilerik ( < bilezük DLT I-518, II-82; DTS 99) (bilezik).
Eski Türkçede iç seste yer alan “-z-” sesinin bazı örneklerde “-s-”ye dönüştüğü
görülür: kösöö ( < közegü DLT I-448) (ateş karıştırma odunu).
190
190
Ağızlarda iç seste “z > s” değişimi görülür: qı
sıl ( < qızıl) (kızıl), qısı ( < qızı) (kızı). Buna karşılık
ağızlarda “s > z” değişikliği de görülür: ı
zıq ( < ısıq) (sıcak), kez- ( < kes-) (kesmek), atazı ( < atası)
(babası) (Bkz. Filiz Kılıç,
agt., s. 66).
215
Z. 2. 2. 2. Sonda:
Eski Türkçe son ses “-z” korunur: qımız ( < qımız DLT I-365; DTS 444; qumuz DTS
466) (kımız), taz ( < taz DLT I-26; DTS 543) (kel), öz ( < öz DTS 394) (kendi, öz), az ( < az
DTS 71) (az), egiz ( < ikkiz DLT I-143; ekiz DTS 168) (ikiz), ögüz ( < öküz DLT I-59; DTS
383; ögüz DTS 382) (öküz), köz (< köz DLT I-55; DTS 320) (göz), tüz ( < tüz DTS 602)
(düz; doğrudan; doğru), ooz ( < aġız DLT I-43; aγız DTS 21) (ağız), uuz ( < aγuz DLT I-55;
DTS 24; oġuz DTS 365) (yavrulayan hayvanın ilk sütü), segiz ( < sekiz ~ sekkiz DLT I-365;
sekiz DTS 494; OTG 252), caz ( < yaz DLT III-16; DTS 250) (ilkbahar), semiz ( < semiz
OTG 252; DTS 495) (şişman), söz ( < söz DTS 511) (söz), kiyiz ( < kiδiz OTG 247; DTS
306) (keçe), muz ( < buz DLT I-186; DTS 130) (buz), böz ( < bez DTS 97; böz DTS 118)
(bez), qomuz ( < qobuz EUTS 118; DTS 451) (kopuz), cüz ( < yüz DLT I-60; DTS 287, 288)
(surat; 100), cüzüü ( < yüz- DTS 288) (yüzmek), üzöö ( < üz- DLT I-165; DTS 629)
(koparmak), qazuu ( < qaz- DLT II-10; DTS 439) (kazmak), ezüü ( < ez- DLT I-165)
(ezmek), buzuu ( < buz- DTS 130) (bozmak), çızuu ( < çız- DTS 147) (çizmek), cazuu ( <
yaz- DTS 250) (yazmak), sezüü ( < sez- DTS 498) (hissetmek, sezmek), tizüü ( < tiz- DTS
564) (dizmek).
Geniş zamanın olumsuzu –maz/-mez, Kırgız Türkçesinde –Bas/-Bos şeklinde
kullanıldığından son seste -z > -s değişimi görülür: cürbös ( < cür + mez) (yürümez), kirbes (<
kir + mez) (girmez), uqtabas (< uqta + maz) (uyumaz), oyġonbos (< oyġon + maz)
(uyanmaz).
191
Z. 3. Alıntı Sözcüklerde:
Z. 3. 1. Görünüm:
Kırgız Türkçesindeki alıntı sözcüklerde başta, ortada ve sonda birincil veya ikincil
olarak kullanılan bir ünsüzdür.
Z. 3. 1. 1. Başta:
Örnek: zaada (zade, oğul Far. zāde), zaar (zehir Far. zehr), zaar (seher Ar. seóer),
zaara (cesaret, yiğitlik Far. zehre), zambirek (küçük top, zenberek Far. zenbÿrek), zamzam
(zemzem Ar. zemzem), zampar (kara kış Ar. zemherìr), zamın ~ zımın (zemin Far. zemìn), zan
(kadın Far. zen), zañ (örf, adet; kanun Moğ.), zanger ~ zañker (yeşil boya Far. zenkār), zañgi
(Çin Kırgızlarında halk hakimi Moğ. zangi), zarbap (sırmalı kumaş Far. zer-bāft), zardal
191
Ağızlarda son seste bulunan “-z” ünsüzünün az da olsa “-s” ye değiştiği görülür: küs ( < küz) (güz),
sas ( < saz) (saz) v.b. Son seste “-z” ünsüzünün en iyi korunduğu ağız, yazı dilinin de temeli oluşturan
Isık Köl ağzıdır (Bkz. Filiz Kılıç,
agt., s. 237).
216
(zerdali Far. zerd-ālÿ), zardep (mazlum, korkutulmuş Far. zerd-āb), zarp (darp, vurma Ar.
êarbe
), zarurat (zaruret Ar. øarÿret), zat (madde, nesne Ar. õāt), zıba ~ ziba (güzel Ar. zìbā),
zınaa ~ zina (zina Ar. zinā’), zıncır (zincir Far. zencìr), zından (zindan Far. zindān), zil (nesil,
esas, menşe Ar. nesl), zilzala (zelzele, deprem Ar. zelzele), zir (alt taraf Far. zìr), zire
(kimyon, anason Far. zìre), zirapa (yaraşır, güzel Ar. ôarìfe), zit (ters, zıt Ar. øidd), ziyada
(çok, bol Ar. ziyāde), zobol (yok olma, alçalma Far. zevāl), zobun (güçsüz, zayıf Far. zebÿn),
zulpuqor (Zülfikar Ar. õu-fikār), zuñtuñ (devlet yöneticisi Çin. tszun = lider, tuñ = yönetme),
zuura (Çolpan yıldızı Ar. zuhre), zıy (yay kirişi; bağırsak Far. zeh), zadi (çocuk Far. zāde).
Kullanıldığı Durum:
zV- durumunda yaygın olarak kullanılır: zaar (zehir Far. zehr), zabur (Zebur Ar.
zebÿr
), zaboy (maden kuyusu Rus. zaboy), zaquske ~ zaküske (meze Rus. zaqusqa), zamzam
(zemzem Ar. zemzem), zañ (örf, adet; kanun Moğ.), zañgi (Çin Kırgızlarında halk hakimi
Moğ. zangi), zarbap (sırmalı kumaş Far. zer-bāft), zarurat (zaruret Ar. øarÿret), zeyin ~ zeen
(zihin Ar. õihn), zıba ~ ziba (güzel Ar. zìbā), zıyan (ziyan, zarar Far. ziyān), zil (nesil, esas,
menşe Ar. nesl), zir (alt taraf Far. zìr), zobol (yok olma, alçalma Far. zevāl), zooq (zevk, haz
Ar. õevq), zubun (100 Kalm. zuun), zuñtuñ (devlet yöneticisi Çin. tszun = lider, tuñ =
yönetme), zayıp (eş, kadın Ar. øaèìf).
zC- durumunda nadiren kullanılır: znaçoq (işaret Rus. znaçoq), zveno (ara teşekkül
Rus. zveno).
Z. 3. 1. 2. Ortada:
Örnek: azap (afet, azap Ar. èaõāb), ızat ~ ızaat ~ ıyzat (izzet, saygı Ar. èizzet),
ekzamen (sınav Rus. ekzamen < Lat.), baazi (bazı Ar. baèżı), baza (temel Rus. baza < Yun.),
baqçazar (meyve bahçesi Far. baġçe-zār), közür (kağıt oyununda koz Rus. qozır’ < Pol.), azik
(nazik Far. nāzuq), qazal ~ qazel (gazel Far. ġazel), qoqozo (haşhaş toplanan kutu Dung.
hehezi
), laazı (kırmızı acı biber Çin. lazı), lazat ~ lazzat (lezzet Ar. leõõet), maza (tat; meze
Far. meze), mazaq ~ mazake (mizah, şaka Ar. mizāó), mazin (müezzin Ar. mu’eõõin), miyzam
~ mıyzam (düzen, kanun Ar. mìzān), mürzö (kabir, mezarlık Far. mürde), sañza (bir ekmek
türü Dung. syan’tszı), süzök (müzmin hastalık Far. sÿzāk), üzür (huzur Ar. óużÿr), şaazada ~
şahizaada (şehzade Far. şeh-zāde), taza ~ tazza (temiz Far. tāze), taziya (taziye Ar. taèziye),
taraza (terazi Far. terāzÿ), tereze (pencere Far. derìçe), tize (kâğıt para Çin. titszı), tozoq
(cehennem Far. dÿzaò), ateizm (ateizm Rus. ateizm < Yun.), vaza (vazo Rus. vaza < İtl. vaso
), vazelin (vazelin Rus. vazelin < Frs. vaseline), vazir ~ uvazir (vezir Far. vezìr), vazifa ~
217
vaziyfa ~ ozuypa (vazife Ar. vaôìfe), vazvaz (kumaş satan kişi; kumaş satılan küçük dükkan
Far. bezzāz).
Kullanıldığı Durum:
-VzV- durumunda yaygın olarak kullanılır: ġazeta ~ gezit (gazete Rus. ġazeta < İtl.
ġ
azetta
), bezergen (tüccar Far. bāzergān), baqçazar (meyve bahçesi Far. baġçe-zār), ubazir
(vezir Ar. vezìr), cazira (Arap yarımadası Ar. cezìre), cezit (Yezit Ar. yezìd), diviziya (tümen
Rus. diviziya < Lat.), dinazar (dinden çıkan Ar. – Far. dìn-āzār), dozoq (cehennem Far.
dÿzaò
), vazifa (vazife, görev Ar. vaôìfe), gimnaziya (lise Rus. gimnaziya < Yun.), ġazavat
(din için savaş Ar. ġaøavāt), ġorizont (ufuk Rus. ġorizont < Yun.), ġuzör (mahalle; küçük
pazar Far. ġuzer), kezende (zehirli hayvanlar Far. gezend), kenizek (hizmetçi kız Far.
kenìzek
), közür (kağıt oyununda koz Rus. qozır’ < Pol.), qazal ~ qazel (gazel Far. ġazel),
qazan (güz mevsimi Far. òazān), qazat (sefer, savaş Ar. ġazā’), laazım (lazım, gerek Ar.
lāzim
), mazaq ~ mazake (mizah, şaka Ar. mizāó), mazar (ziyaret, mezar Ar. mezār), mazin
(müezzin Ar. mu’eõõin), nazar (bakış Ar. naôar), nazik (nazik, ince Far. nāzuq), ıntızar
(bekleyiş Ar. intiôār), caramazan ~ ıramazan (ramazan Ar. ramaøān), sazay (uygun,
münasip, yaraşır Far. sezā), süzök (müzmin hastalık Far. sÿzāk), taziya (taziye Ar. taèziye),
vizit (ziyaret Rus. vizit < İtl. visita), vazelin (vazelin Rus. vazelin < Frs. vaseline), vazir ~
uvazir (vezir Far. vezìr), vazifa ~ vaziyfa ~ ozuypa (vazife Ar. vaôìfe).
-VzV durumunda yaygın olarak kullanılır: vaza (vazo Rus. vaza < İtl. vaso), baazi
(bazı Ar. baèżı), baza (temel Rus. baza < Yun.), caza (ceza Ar. cezā’), canaza (cenaze Ar.
cenāze
), coozı (masa Çin. çcotszı), icaza (izin, icazet Ar. icāzet), gipoteza (hipotez Rus.
gipoteza
< Frs. hypothΧse), ġozo (pamuk; koza Far. ġÿze), ġıza (yiyecek, aş Far. ġaõāì ), qazı
(gazi Ar. ġāzì ), qozo ~ ġozo (koza Far. ġÿze), qoqozo (haşhaş toplanan kutu Dung. hehezi),
qırmızı (kırmızı Ar. qirmizì ), qıyazı (kıyaslama Ar. qiyās), laazı (kırmızı acı biber Çin. lazı),
maza (tat; meze Far. meze), pakiza (temiz Far. pākìze), pintuza ~ puntozı ~ fintuza (nohut
unundan erişte Dung. fıntozı; fın = nişasta, tozı = çubuk), opuza (korkutma Far. pābÿsì ), raazı
(razı, memnun Ar. rāøì ), orozo (oruç Far. rÿze), ereze (kural; ölçü ipi Far. rece), saza (uygun,
münasip, yaraşır Far. sezā), taza (temiz Far. tāze), vaza (vazo Rus. vaza < İtl. vaso ), taraza
(terazi Far. terāzÿ), tereze (pencere Far. derìçe), tize (kâğıt para Çin. titszı).
VzV- durumunda kullanılır: azap (afet, azap Ar. èaõāb), ozipa (vazife, görev Ar.
vaôìfe
), azan (ezan Ar. eõān), azireyil (Azrail Ar. èazrā’ìl), azat (özgür Far. āzād), azel ~
ezel (ezel, ebediyet Ar. ezel), üzür (özür Ar. èuõr), ızat ~ ızaat (izzet, saygı Ar. èizzet), azik
(nazik Far. nāzuq), üzür (huzur Ar. óużÿr).
218
-Cz- durumunda kullanılır: mırza (bey, efendi Far. mìrzā), voqzal (gar Rus. voqzal),
abzats (paragraf Rus. abzats < Alm.), abzi kövsar (abıkevser Far.-Ar. āb-ı kevåer), ıyzat
(izzet, saygı Ar. èizzet), ekzamen (sınav Rus. ekzamen < Lat.), dañza (sıra yazılan kâğıt;
Çin’in temel kanunu Çin. dan’tszı), fanza (ev Çin. fantsza, Dung. fonzı), aġzam (yüksek
dereceli Ar. èaôam), hınzır (domuz Ar. òinzìr), miyzam ~ mıyzam (düzen, kanun Ar. mìzān),
mürzö (kabir, mezarlık Far. mürde), nadzor (nezaret, gözleme Rus. nadzor), nayza (kargı,
mızrak Far. neyze), parzant ~ perzent (çocuk Far. ferzend), ryuqzaq (arka çantası Rus.
ryuqzaq
< Alm.), arzan (ucuz Far. erzān), sañza (bir ekmek türü Dung. syan’tszı).
-zC- durumunda nadiren kullanılır: qızmat (hizmet Ar. òidmet), azbaray (için,
hürmetine Far. azberāy), vazvaz (kumaş satan kişi; kumaş satılan küçük dükkan Far. bezzāz),
vezdehod (arazi aracı Rus. vezdehod).
-zC durumunda Rusça’dan alıntılarda kullanılır: ġumanizm (humanizm Rus.
ġ
umanizm
< Lat.), qommunizm (komünizm Rus. qommunizm < Lat.), imperializm
(emperyalizm Rus. imperializm < Lat.), sotsializm (sosyalizm Rus. sotsializm < Lat.), ateizm
(ateizm Rus. ateizm < Yun.), revmatizm (romatizma Rus. revmatizm < Frs. rhumatisme).
CvC- durumunda nadiren kullanılır: vznos (yatırılan para Rus. vznos), vzvod (asker
takımı Rus. vzvod).
Z. 3. 1. 3. Sonda:
Örnek: boroz (iz, yol Rus. borozda), bız (keçi Far. büz), obuz (kuyu Ar. óÿø),
caynamaz (namaz kılınacak yer, seccade Far. cāy-namāz), cuvaldız (çuvaldız Far. cuvāl-dÿz),
dilafruz (gönlü sevindiren Far. dil-āfrÿz), farız ~ parz ~ parız (görev, farz Ar. farø ), ġaz (gaz
Rus. ġaz), kez (105 cm’lik ölçü Far. gez), kerbez (akıllı, bilgili Far. gürbüz), kümböz (kümbet
Far. ġunbed), keñiz (cimri, pinti Far. kenes), qaġaz (kâğıt Far. qāġaõ, qāġiõ), qarız (borç Ar.
qarø
), maraz (hastalık Ar. maraø), marqaz (merkez Ar. merkez), naz (naz, cilve Far. nāz),
naqaz (emir, talimat Rus. naqaz), namız (namus Far. nāmÿs), nıyaz (sadaka; fazilet, erdem,
niyaz Ar. niyāz), analiz (analiz Rus. analiz < Yun.), palaz (palas, küçük dokuma kilim Far.
pelās
), panız (fanus Ar. fānÿs), piyaz ~ mıyaz (soğan Far. piyāz), poyuz (tren Rus. poezd),
apaz ~ lebiz ~ ilebiz (söz, ifade Ar. lafô), apız ~ qapız (hafız Ar. óāfiô), opuz (icra, haciz Rus.
opis’
), arız (istek, dilek; dilekçe Ar. èarø), sabiz (sebze; havuç Far. sebze), saz (düzen, sıra;
kuvvet; ustalık; çıkar Far. sāz), ustaz (üstat Far. ustād), şaabaz (sungur, laçin Far. şāh-bāz),
ışqıboz (hünerli Far. èāşq-bāz), tariz (çeşit, tür, tarz Ar. ùarz), tez (çabuk Far. tìz), oyöz (kaza,
ilçe Rus. uyezd).
219
Kullanıldığ ı Durum:
-V z durumunda yaygın olarak kullanılır: ob uz (kuyu Ar. óÿø), ca az (alet, takım Far.
cihā z
), gipn oz (hipnoz Rus. gipnoz < Yun.), ġ az (gaz Rus. ġ az), k ez (105 cm’lik ölçü Far.
gez
), qar ız (borç Ar. qarø ), qor oz (horoz Far. òorÿs), nam az (namaz Far. namā z), pay iz (faiz
Ar. fā ’iż), parov oz (lokomotif Rus. parovoz), ap az ~ leb iz ~ ileb iz (söz, ifade Ar. lafô), op uz
(icra, haciz Rus. opis’), ust az (üstat Far. ustā d), şaab az (sungur, laçin Far. şā h-bā z), oy öz
(kaza, ilçe Rus. uyezd).
-C z durumunda nadiren kullanılır: pa rz (görev, farz Ar. farø ).
Z. 3. 2. Özellikler:
Z. 3. 2. 1. Baş ta:
Arapça ve Farsça’dan Kırgız Türkçesine girmiş olan alıntı sözcüklerdeki ön ses “ Z-
”
192
korunur: zaada (zade, oğul Far. zā de), zaara (cesaret, yiğitlik Far. zehre), zabur (Zebur Ar.
zebÿr), zayit (sofu Ar. zā hid), zaytun (zeytin Ar. zeytÿn), zayır (zahir, açık Ar. ôā hir), zalım ~
zalim (zalim Ar. ôā lim), zaqmat (zahmet Ar. zaómet), zambirek (küçük top, zenberek Far.
zenbÿrek), zampar (kara kış Ar. zemherìr), zamın ~ zımın (zemin Far. zemìn), zan (kadın Far.
zen), zarar (zarar Ar. øarar), zarurat (zaruret Ar. øarÿret), zat (madde, nesne Ar. õā t), zaya
(boşuna Ar. øā yiè), zeyrek (zeki, anlayışlı Far. zìrek), zeket (zekât Ar. zekā t), zina (zina Ar.
zinā ’), zıyan (ziyan, zarar Far. ziyā n), zıynat (ziynet, süs, bezek Ar. zìynet), zir (alt taraf Far.
zìr), zobun (güçsüz, zayıf Far. zebÿn), zor (büyük, kocaman, kuvvetli Far. zÿr), zulpuqor
(Zülfikar Ar. õu-fikā r), zıy (yay kirişi; bağırsak Far. zeh).
Rusça yoluyla Kırgız Türkçesine girmiş olan alıntı sözcüklerde ön ses “z-” korunur:
Dostları ilə paylaş: |