şekil 2. Distal femur LISS için uygulama kolu ve perkütan vidalama için kılıflar.
şekil 3. Kilitli plakta hibrid vida uygulaması.
Konvansiyonel vida (yuvarlak içinde) anato-
mik şekillendirilmiş plak üzerinden redüksi-
yonu sağlamak için kullanılmış, kilitli vidalar
ile tespit tamamlanmış.
TOTBİD Dergisi
6
• Çok fazla ayrışmış bir kelebek fragmanı çektir-
mek amacı ile
• Ekleme yakın kırıklarda kilitli vidalar ekleme
yöneliyorsa ekleme girmesinin engellenmesi
amacıyla, kilitli plağın kombine vida deliğinden
konvansiyonel vidalar konulabilir. Daha sonra
başı kilitlenen vidalar ile tespit işlemi tamam-
lanır. Böylece konvansiyonel vidaların çektirme
ve değişik açılarda uygulanabilme özellikleriyle,
başı kilitlenen vidaların açısal stabilite ve oste-
oporotik kemiklerdeki kaliteli tespit özellikleri
birleştirilmiş olur.
Hibrid tespit uygulanacak ise konvansiyonel vida-
lar başı kilitlenen vidalardan önce kullanılmalıdır.
Aynı zamanda, kilitli kompresyon plakları kemiğe tam
oturacak şekilde şekillendirilmeli veya anatomik şekil-
lendirilmiş kilitli kompresyon plakları kullanılmalıdır.
Plak Boyu
Minimal invaziv plak osteosentezi tekniğinde plak-
lar, internal ekstramedüller atel olarak kullanılmak-
tadır. Bu nedenle plak boyu aynı bir intramedüller
çivi veya eksternal fiksatör gibi olabildiğince uzun
olmalıdır.
Plak boyunun uzun olması, kaldıraç kolunun uzun
olması nedeni ile plak vida arasındaki stres yüklen-
mesinin az olmasını sağlar. Bu da implant yetmez-
liği riskini azaltır.
[37,38]
Bu biyomekanik özellik vida
tipinden bağımsızdır. Bu yüzden hem kilitli hem de
konvansiyonel plaklarda olabildiğince uzun plak ter-
cih edilmelidir. Minimal invaziv plak osteosentezi
tekniğinde plak perkütan olarak uygulandığı için plak
boyunun uzun olması ek yumuşak doku hasarı yarat-
mamaktadır.
vida yerleşimi
Kırık hattının proksimali ve distalindeki kırığa en
yakın vidalar arasındaki mesafe “çalışma mesafesi”
olarak adlandırılır. Bu mesafenin kısa olması kırık
hattında hareketin az olmasına neden olur. Aynı
zamanda bu kısa segmentte plağa aşırı yük biner ve
plak kırılması riski artar (Şekil 4).
[11,37,39]
Bu durum özel-
likle çalışma mesafesi zaten kısa olan transvers ve kısa
oblik kırıklarda önem taşımaktadır. Plaktaki tüm delik-
lerin vida ile doldurulması bu stresi daha da artırır. Bu
biyomekanik özellik de vida tipinden bağımsızdır.
Çalışma mesafesinin uzun olması ise stresin
plakta daha uzun bir segmente dağılmasını sağlar
(Şekil 5). Bu, hem tespitin kaynamayı uyaracak kadar
esnek olmasını sağlar, hem de plak kırılması riskini
azaltır.
[11,37,39]
Çok parçalı kırıklarda çalışma mesafesinin
çok uzun olması tespitin istenenden daha fazla esnek
olmasına neden olabilir. Bu nedenle çok parçalı kırık-
larda vidalar kırık hattına daha yakın yerleştirilmelidir.
Proksimal ve distalde kırık hattına en uzak vidalar
arasındaki mesafe plağın efektif olarak kullanıldığı
uzunluktur. Uzun plağın avantajlarını kullanabilmek
için plağın en proksimal ve distal deliklerine vida
konulmaya çalışılmalıdır. Bu vidaların başı kilitlenen
vida olması tespitin stabilitesini artırır.
[11]
vida sayısı
Esnek tespit elde etmek için uzun plak ile beraber
mümkün olan en az sayıda vida, aralıklı olarak kullanıl-
malıdır. Genellikle her fragmanda üç vida kullanılması
yeterli olmaktadır.
[37,39]
Osteoporotik kemiklerde bu sayı
artırılabilir. Stoffel ve ark.
[31]
vida sayısının artırılmasının
sadece rotasyonel stabiliteyi artırdığını belirtmişlerdir.
Bu durum, rotasyonel güçlerin daha etkili olduğu üst
ekstremite kırıklarında bir avantaj sağlayabilir.
Bu biyomekanik özellikler ışığında implant seçimi
için şu prensipler uygulanabilir:
• Esnek tespit için uzun plak ve az sayıda vida
kullanılmalıdır (Şekil 6a, b).
• Plak boyu parçalı kırıklarda kırık uzunluğunun
üç katı, daha basit kırıklarda kırık uzunluğunun
8-10 katı olmalıdır. Mümkünse her fragman için
beş vida deliği olmalıdır.
şekil 4. Çalışma mesafesinin kısa olması plakta kısa bir seg-
mentin aşırı yüklenmesine neden olur.
şekil 5. Çalışma mesafesinin uzun olması stresin plak üze-
rinde dağılmasını sağlar.
7
Minimal invaziv osteosentez: Temel prensipleri, cerrahi planlama ve redüksiyon yöntemleri
• Her fragmanda üç vida kullanılması yeterli-
dir. Vidalar aralıklı olarak uygulanmalıdır.
Metafizyel kırıklarda anatomik plaklar kullanı-
larak yeterli vida sayısı elde edilebilir. Plak-vida
doygunluğu oranının 0.40 olması esnek tespit
için yeterlidir.
• Uygun çalışma mesafesi elde etmek için kırık
hattında en az üç vida deliği boş bırakılmalıdır.
Çok parçalı kırıklarda vidalar kırık hattına daha
yakın yerleştirilmelidir.
İnsizyon
Cerrahi sırasında kullanılan kesiler, MİPO tek-
niğinin uygulandığı yumuşak doku pencereleridir.
Minimal invaziv cerrahi hiçbir zaman küçük cerrahi
kesi anlamına gelmez. Amaç, kırık bölgesinde minimal
ek hasar yaratacak şekilde “ayak izi” bırakmaktır.
Eklemi ilgilendiren kırıklarda cerrahi kesi, ekle-
min anatomik redüksiyonunu sağlayacak büyüklükte
olmalıdır. Krettek ve ark.,
[38]
eklem içi distal femur
kırıklarında Transartiküler Perkütan Plak Osteosentezi
şekil 6. Esnek tespit için implant seçimi. (a) Parçalı bir kırıkta plak boyu kırık uzunluğunun yaklaşık üç katı, plak-vida
doygunluğu yaklaşık 0.40 olarak planlanmış. (b) Daha basit bir kırıkta plak boyu kırık uzunluğunun yaklaşık sekiz katı,
plak-vida doygunluğu yaklaşık 0.40 olarak planlanmış.
(a)
(b)
Kırık uzunluğu
Kırık uzunluğu
Plak boyu
Plak boyu
şekil 7. (a) Eklem dışı distal femur kırığında klasik anterolateral cerrahi kesi. (b) Eklem içi distal femur kırığında
lateral parapatellar cerrahi kesi ile transartiküler girişim.
(a)
(b)
TOTBİD Dergisi
8
(TARPO) tekniğini tanımlamışlardır. Bu teknikte klasik
anterolateral cerrahi kesi yerine lateral parapatellar
cerrahi kesiyle ekleme ulaşılmakta ve eklemin anato-
mik redüksiyonunu takiben bu kesiden submusküler
plaklama yapılmaktadır. Bu sayede hem tüm ekle-
me ulaşılmakta, hem de metafizyel bölgede dolaşım
bozulmadan köprüleme yapılabilmektedir (Şekil 7a, b).
Diyafiz bölgesindeki cerrahi kesi ise, kırıktan uzak
ve plağı palpe edebilecek büyüklükte yapılmalıdır
(Şekil 8). LISS gibi uygulama kolu bulunan implantlarda
vidalama perkütan olarak yapılabildiği için mini kesi-
ler yeterli olur (Şekil 9). Perkütan vidalama skopi yar-
dımı ile yapılabilir. Ancak plağın kemik ile tam uyum
içinde olduğuna emin olunmalıdır. Gerekirse plak üze-
rinden daha geniş bir kesi yapılarak bu sağlanmalıdır.
Son yıllarda plak üzerinden yapılan küçük cerrahi kesi
içinden plağı görmeye yardımcı olan MİPO tekniğine
özel ekartörler geliştirilmiştir.
Cerrahi kesiler planlanırken nörovasküler yapılar
açısından riskli bölgelere dikkat etmek gerekir.
[40]
Tibia
kırıklarında lateralde uzun plak ile MİPO uygulanırken
distalde peroneal sinirin yüzeyel dalının ve tibialis ante-
riyor arterinin risk altında olduğu unutulmamalı ve mini
kesilerden kaçınılmalıdır. Bu bölgede yeterli uzunlukta
bir cerrahi kesi yapılarak vidalama öncesi nörovasküler
yapılar görülmelidir. Aynı şekilde humerus kırıklarında
MİPO uygulanırken, proksimalde lateral deltoid arası
cerrahi kesi sırasında aksiller sinirin, distalde ise radiyal
sinirin risk altında olduğu bilinmelidir.
redüksiyon
Kırık redüksiyonu, kırığın kaynaması ve ekstremite
şekli ile fonksiyonunun korunması için önemli bir fak-
tördür. Redüksiyon, her bir kırık fragmanın anatomik
redüksiyonu veya ekstremitenin aksiyel diziliminin
sağlanması şeklinde olabilir. Kırığın şekline veya kırık
bölgesinin yerine göre uygun redüksiyon tekniği
seçilmelidir. Önemli olan nokta, seçilen redüksiyon
tekniğinin kırık bölgesinde minimal ek hasara neden
olması ve kan dolaşımını bozmamasıdır.
Redüksiyon için indirekt veya direkt redüksiyon tek-
nikleri kullanılabilir. Minimal invaziv plak osteosentezi
tekniğinde amaç, kırık hattını açmadan redüksiyonun
ve tespitin yapılmasıdır. Bu nedenle çoğunlukla indi-
rekt redüksiyon teknikleri kullanılır. İndirekt redüksi-
yon, teknik olarak daha zordur ve her zaman uygun
redüksiyonu sağlamak mümkün olmayabilir. Bu gibi
durumlarda direkt redüksiyon tekniklerinden de fay-
dalanılabilir. Ancak minimal invaziv osteosentez için
direkt redüksiyonda ana kural, küçük insizyonlar kulla-
narak minimal yumuşak doku hasarına neden olmaktır.
İndirekt redüksiyon Teknikleri
İndirekt redüksiyonda kırık hattı açılmaz.
Redüksiyon, kemik fragmanlarına bağlı yumuşak
dokuların ligamentotaksis etkisinden faydalanıla-
rak traksiyon ile sağlanır. Redüksiyon için kullanılan
gereçler kırık hattından uzağa uygulandığı için kırık
bölgesinin dolaşımı korunmuş olur.
şekil 8. Diyafiz bölgesinde plağa küçük cerrahi kesi ile
ulaşılması.
şekil 9. Less invasive stabilization system’in uygulama kolu ile vidalamanın perkütan küçük kesilerle
yapılması.
9
Minimal invaziv osteosentez: Temel prensipleri, cerrahi planlama ve redüksiyon yöntemleri
İndirekt redüksiyon diyafizyel ve metafizyel parça-
lı kırıklarda uygulanmaktadır. Kırık hattı görülmediği
için kırık fragmanlarında tam anatomik redüksiyon
olmaz. İndirekt redüksiyonda amaç, ekstremitenin
uzunluğunu, mekanik aksını ve rotasyonunu sağlaya-
rak uygun eklem uyumunu elde etmektir. Bu, “fonksi-
yonel redüksiyon” olarak adlandırılmaktadır.
[41]
İndirekt redüksiyon, traksiyon uygulanarak veya
tespitte kullanılacak plak yardımı ile yapılabilir.
[41]
Yeterli traksiyon elde edebilmek için traksiyon masa-
sından, femoral distraktörden veya basit bir eksternal
fiksatörden faydalanılabilir (Şekil 10). Daha kolay kırık-
larda el traksiyonu da yeterli olmaktadır. Shanz çivileri
kemik fragmanlarının manipülasyonu için kullanılabi-
lir. Eksternal fiksatör veya distraktör kullanılmasının
avantajı, bu gereçlerin tespit sırasında redüksiyonun
korunmasına yardımcı olmalarıdır. Seçilecek cerrahi
kesi ve kullanılacak implant göz önüne alınarak Shanz
çivileri yerleştirilmelidir.
Tespit için kullanılacak plak aynı zamanda indirekt
redüksiyon için de kullanılabilir. Dinamik kondiler
vida ve kamalı plak gibi sabit açılı plaklar, MİPO tek-
niğinin tanımlandığı ilk yıllarda indirekt redüksiyon
için sıklıkla kullanılmıştır.
[34]
Kama veya DCS’nin lag
vidası uygun yerine konduktan sonra plağın uç kısmı
diyafize tespit edilerek indirekt redüksiyon sağlanmış
olur. Son yıllarda geliştirilen anatomik şekillendirilmiş
plaklar da aynı amaç ile kullanılabilir. Plak üzerinden
gönderilen konvansiyonel vida ile kemik fragmanı
çektirilerek indirekt redüksiyon sağlandıktan sonra
kilitli vidalar ile tespit tamamlanabilir (Şekil 3).
Konvansiyonel plak ve vidaların aksine kilitli plak-
lar indirekt redüksiyona yardım etmezler. Bu nedenle
tespit için kilitli plaklar kullanılacaksa redüksiyonun
mutlaka tespitten önce sağlanmış olması gerekir.
Distal femur kırıkları gibi periartiküler kırıklarda
traksiyon sırasında kırık hattında hiperekstansiyon
deformitesi gelişmesini önlemek için diz altına bir
yastık desteği konabilir. LISS gibi uygulama kolu bulu-
nan sistemlerde, bu kol üzerinden çektirme yapılarak
diyafizyel fragmanın redüksiyonunu sağlayan yardım-
cı cihazlar da mevcuttur.
Direkt redüksiyon Teknikleri
Direkt redüksiyonda kırık hattı açılarak fragmanlar
direkt olarak manipüle edilir. Direkt redüksiyon daha
kolay olmasına rağmen kırık fragmanlarının dolaşımı-
nı bozma riski vardır. Bu yüzden mümkün olan en az
ek hasar verilerek uygulanmalıdır.
Direkt redüksiyon, eklem içi kırıklarında ve özellikle
önkola ve humerusa ait transvers veya kısa oblik kırık-
lar gibi basit diyafizyel kırıklarda kullanılmaktadır.
[41]
Eklem içi kırıklarda amaç, artrozu önlemek için iyi bir
kıkırdak iyileşmesi elde etmektir. Bunun için anatomik
redüksiyon ve stabil tespit gerekir. Eklemin anatomik
redüksiyonunu takiben metafizyel bölgedeki kırığa
aynı insizyondan perkütan köprü plaklama (internal
distraksiyon plaklama) uygulanabilir.
Basit diyafizyel kırıklarda ise, kırık hattındaki
gerilimin fazla olmasına bağlı implant yetmezliği
gelişmemesi için çoğunlukla rijit tespit ile mut-
lak stabilite tercih edilmektedir. Yeterli indirekt
şekil 10. Femoral distraktör ile indirekt redüksiyonu taki-
ben LISS system uygulaması.
şekil 11. Serkilaj teli çok ayrık duran spiral kırıkarda redük-
siyon amaçlı kullanılabilir.
TOTBİD Dergisi
10
redüksiyonun sağlanamadığı uzun oblik veya spiral
kırıklarda ve çok fazla ayrık duran kelebek fragman-
larda da direkt redüksiyon teknikleri kullanılabilir.
[41]
Bu tip kırıklarda direkt redüksiyon uygulanırken
daha az yumuşak doku sıyrılmasına neden olmak
için ufak cerrahi kesiler veya perkütan yöntemler
tercih edilmelidir.
Direkt redüksiyon için Weber redüksiyon klemple-
ri, Hohmann ekartörleri ve manipülasyon için Shanz
çivileri kullanılabilir. Son yıllarda ufak cerrahi kesiler-
den yumuşak doku sıyrılmasına yol açmadan direkt
redüksiyon sağlayan ve diyafiz veya periartiküler
bölgeler için ayrı uçları bulunan “Collinear” klemp-
ler üretilmiştir.
[32]
Serkilaj telleri de kırık iyileşmesini
geciktirecek kadar ayrık duran spiral kırıklarda veya
kelebek fragmanlarda redüksiyon amacı ile kullanı-
labilir (Şekil 11).
[41]
Serkilaj telleri sadece redüksiyon
için kullanılıp tespit sonrasında çıkarılabilir veya kalıcı
tespit olarak bırakılabilir. Son yıllarda serkilaj tellerini
fazla periosteal sıyırma yapmadan uygulamak için
özel tel geçiriciler geliştirilmiştir.
redüksiyonun Kontrolü ve Dizilim
Bozukluklarının Önlenmesi
Minimal invaziv plak osteosentezi tekniğinin yay-
gınlaşması ile konvansiyonel plaklama sonrası görü-
len enfeksiyon ve kaynamama gibi komplikasyonlar
daha azalmıştır. Ancak redüksiyon ve tespit sırasında
kırık hattı görülmediği için, MİPO tekniği sonrasında
dizilim bozuklukları ve ekstremite uzunluk farklılıkları
gibi farklı komplikasyonlar ortaya çıkmaktadır. Bu tip
komplikasyonlarla karşılaşıldığında ideal olan bunları
ameliyat sırasında fark etmek ve hemen düzeltmektir.
Eğer bu mümkün olmazsa kırık iyileşmesi başlamadan
ilk iki hafta içinde deformiteler düzeltilmelidir, çünkü
yanlış kaynama geliştikten sonra düzeltme daha zor
olmaktadır.
[40]
Minimal invaziv plak osteosentezi tekniği uygula-
nırken hangi tip kırıklarda nasıl bir dizilim bozukluğu
ile karşılaşılabileceği, bunun nasıl önlenebileceği ve
ameliyat sırasında redüksiyonun nasıl kontrol edilebi-
leceği iyi bilinmelidir.
Ön-arka planda dizilim bozukluğu: Ön-arka plan-
daki varus-valgus dizilim bozukluğu en çok metafiz-
yel bölgedeki kırıklardan sonra oluşur, çünkü meta-
fizdeki korteks diyafiz gibi düz değildir. Bu nedenle
bu bölgelerde plağa kemiğe uyacak şekilde eğim
verilmeli veya anatomik şekillendirilmiş plaklar kul-
lanılmalıdır.
Varus-valgus dizilim bozukluğunun ameliyat sıra-
sındaki kontrolü, Krettek ve ark.nın
[42]
tanımladığı
“kablo tekniği” ile yapılabilir. Bu teknikte bir koter
kablosu skopi kontrolü altında femur başı merkezi ve
ayak bileği eklemi merkezi arasında gerilir. Patella tam
anteriyora bakacak şekilde diz ekstansiyonda tutulur
ve koter kablosunun diz ekleminin neresinden geçtiği
kontrol edilir. Normal bir dizilimde koter kablosu diz
ekleminin merkezinden geçmelidir (Şekil 12a, b). Bu
yöntemin bir diğer alternatifi, koter kablosunu anteri-
yor superiyor iliyak çentik ile ayakta 1. ve 2. parmaklar
arasında germektir.
Tibia kırıklarında ön-arka plandaki dizilim bozuklu-
ğunu kontrol etmek için özel bir cihaz geliştirilebilir.
[40]
Bu cihaz, iki plastik plaka arasına 3-5 cm aralıklarla
paralel olarak yerleştirilen Kirschner tellerinden (K-teli)
oluşur (tibial alignment grid). Bir K-teli diz eklemine
paralel olacak şekilde yerleştirildikten sonra skopi
ayak bileği eklemine kaydırılır ve cihazdaki K-tellerinin
ekleme paralel olup olmadığı kontrol edilerek tibiada-
ki varus-valgus dizilim bozukluğu kontrol edilebilir.
Yan planda dizilim bozukluğu: Proksimal femurda
kırık trokanter minörün altında ise iliopsoasın çekme-
sine bağlı proksimal kırık parça fleksiyona gider. Bunu
önlemek için bir Shanz çivisi fragmanın manipülasyo-
nu için kullanılabilir.
Femur diyafizindeki kırıklarda yan plandaki dizi-
lim bozukluğu skopi ile rahatlıkla kontrol edilebilir.
Bu tip kırıklarda mümkünse hasta sırtüstü pozisyon-
da olmalı, uyluk altı bir yastıkla desteklenerek skopi-
nin yan planda rahat görüntü alması sağlanmalıdır.
Femurun anteriyor eğimi nedeni ile femur diyafizin-
deki basit kırıklarda MİPO tekniği uygulandığında
kırık bölgesinde ön-arka açılanma ile karşılaşılabilir.
şekil 12. (a) Kablo tekniği ile varus-valgus dizilim bozuk-
luğunun kontrolü. (b) Femur başı ve ayak bileği arasında
gerilen koter kablosu diz eklemi merkezinden geçmelidir.
(a)
(b)
11
Minimal invaziv osteosentez: Temel prensipleri, cerrahi planlama ve redüksiyon yöntemleri
Parçalı diyafiz kırıklarında yan plandaki dizilimi sağla-
mak genellikle daha kolaydır. Plağın bir miktar poste-
riyor yerleşimli uygulanması veya femurun anteriyor
eğimine uygun plakların kullanılması basit kırıklarda
gelişebilecek ön-arka açılanmayı önleyebilir.
[40]
Yan plandaki dizilim bozukluğu en çok distal
femur kırıklarında görülür. Gastroknemius kasının
çekmesine bağlı distal fragmanda posteriyor açılan-
ma oluşur. Diz altında bir destek yastığı konarak dizin
fleksiyona alınması ile bu deformite engellenebilir.
[41]
Distal femur kırıklarındaki posteriyor açılanma, kli-
nik olarak dizin hiperekstansiyona gitmesi ile tespit
edilebilir. Bunun yanı sıra Krettek’in tanımladığı yön-
temlerle lateral skopi görüntüsünde interkondiler
çizginin (Blumensaat çizgisi) diyafiz ile yaptığı açının
sağlam taraf ile karşılaştırılması veya ön-arka skopi
görüntüsünde interkondiler çentik derinliğinin artmış
olması distal femurun yan plandaki dizilim bozukluğu
hakkında bilgi verebilir (Şekil 13a, b).
[42]
Tibia düz bir kemik olduğu ve tibia ön yüzü
rahatlıkla palpe edilebildiği için yan plandaki dizilim
bozukluklarını tespit etmek daha kolaydır. Skopi ile
redüksiyon rahatlıkla kontrol edilebilir. Proksimal tibia
kırıklarında yan plandaki dizilim, tibia platosunun
posteriyor eğiminin sağlam taraf ile karşılaştırılması
ile değerlendirilebilir.
Rotasyonel deformite: Minimal invaziv plak osteo-
sentezi tekniğinde kontrol edilmesi en zor olan defor-
mite rotasyonel deformitedir. Rotasyonel deformiteyi
direkt grafi ile değerlendirmek çok zordur ve minimal
deformiteler klinik olarak fark edilmeyebilir.
Femurda rotasyonel deformite daha çok prok-
simal femur kırıklarından sonra görülür. Femurdaki
rotasyonel deformiteyi kontrol etmek için değişik
yöntemler kullanılabilir. Kalça rotasyon testi, kalça
rotasyonunun sağlam taraf ile karşılaştırıldığı klinik
bir testtir.
[42]
Hasta örtülmeden önce sağlam tarafta
kalça ve diz 90 derece fleksiyona getirilerek kalça
rotasyonu ölçülür (Şekil 14). Ameliyat sırasında femur
kırığı proksimal ve distalde birer vida ile geçici ola-
rak tespit edilir ve aynı yöntemle rotasyon ölçüle-
rek sağlam taraf ile karşılaştırılır. Rotasyondan emin
olduktan sonra tespit tamamlanır. Bu test, hasta
traksiyon masasında ise kullanılamaz. Rotasyonel
deformiteyi kontrol edebilmek için ameliyatın ışın
geçirir bir masada yapılması ve mümkünse sağlam
tarafın da karşılaştırma için steril olarak hazırlanması
daha uygundur.
Femurda rotasyonel deformiteyi skopi kullanarak
değerlendirmek için küçük trokanter belirtisi, kortikal
basamak belirtisi ve kortikal çap farkı gibi teknikler
tanımlanmıştır.
[42]
Küçük trokanter belirtisi, parçalı femur kırıklarında
rotasyonel deformiteyi değerlendirmek için faydalıdır.
Ameliyat öncesinde diz ekstansiyonda ve patella ante-
riyora bakarken sağlam taraf küçük trokanterin skopi
ile görüntüsü alınır. Bu görüntü, ameliyat sırasında
kırık tarafın küçük trokanterinin şekli ile karşılaştırıla-
rak rotasyonel deformite kontrol edilir (Şekil 15a-c).
Basit kırıklarda rotasyonel deformite, proksimal ve
distal fragmanlardaki korteks kalınlık farkına (kortikal
şekil 13. Skopi ile yan planda dizilimin kontrol edilmesi. (a)
Blumensaat çizgisi ile diyafiz arasındaki açının sağlam taraf
ile karşılaştırılması. (b) Distal femurun hiperekstansiyonuna
bağlı interkondiler çentik derinliğinin artması.
(a)
(b)
Dostları ilə paylaş: |