Sosyo-küLTÜrel değİŞme açisindan güney marmara genç ÇİFTÇİleri Üzerine bir araştirma



Yüklə 1,11 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə20/55
tarix20.02.2022
ölçüsü1,11 Mb.
#52884
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   55
yokAcikBilim 10321088

2.1.2.4. Kırsal Alanlar ve Göç Olgusu 

 

Kırsal  alanlar,  geçim  kaynaklarının  daha  çok  tarım  ve  hayvancılık  olduğu,  sosyal 



imkanların çok gelişmediği, nüfus olarak az yoğunluktaki ve kentlerin dışında kalan alanlardır 

(Işıkçı, 2017). Dünyanın yaklaşık dörtte üçü ekonomik açıdan zor şartlar altında ve kentlerde 

yaşamaktadır.  Dünya  genelinde  şehirlerde  yaşayan  yoksul  insanların  çoğu  kırsal  alanlarını 

terk  ederek  şehirlere  yerleşmiş  ve  öncesinde  kırsal  alanda  çiftçi  ya  da  işçi  olan  insanlardır 

(Demirel,  2018).  Türkiye’de  özellikle  1950’den  itibaren  yoğun  olarak  görülen  kırdan  kente 

gerçekleşen  bu  göçün  en  önemli  nedenlerinin  başında  ekonomik  faktörler,  eğitim  ve  sağlık 

imkânları  gelmektedir.  Sanayi  devrimi  ile  başlayan  tarım  sektöründeki  makineleşme  süreci 

tarımda  işgücü  ihtiyacını  azaltmış  ve  kırsaldaki  iş  gücünün  kentlere  göçünü  tetiklemiştir. 

Bunun yanında kırsal alanlardaki eğitim ve sağlık olanaklarının kent ile mukayese edildiğinde 

yetersiz olması kırsalda yaşayanlar için kentleri cazip hale getirmiş ve göçün artmasına neden 

olmuştur (Güven, 2017).  

Kırdan  kente  göç  hareketinin  beraberinde  getirdiği  başka  bir  önemli  sorun  da  kırsal 

kesimde  yaşayan  insanların  yaş  ortalamasının  artmasıdır.  Bu  durum  kırsalda  çiftçilik  ile 

uğraşan nüfusun yaş ortalamasının artmasına ve sürdürülebilirliğin sekteye uğramasına sebep 

olmaktadır. Örneğin; Türkiye’de 2007-2012 döneminde kırsalda 60 yaşın üzeri nüfusun payı 

yüzde 12,7 olarak belirlenmişken yüzde 16,2’ye yükseldiği, 0-29 yaş grubunun payı ise yüzde 

53,3  olarak  belirlenmişken  yüzde  48,5’e  gerilediği  tespit  edilmiştir.  2000  yılında  Türkiye 

toplam nüfusu 67.803.927 iken nüfusun yaklaşık % 35’ine tekabül eden 23.797.653 kişi köy 

ve  beldelerde  yaşamaktaydı.  2007  yılında  toplam  nüfus  yaklaşık  70,5  milyona  yükselirken 

köy  ve  beldelerde  yaşayanların  sayısı  toplam  nüfusun  yaklaşık  %29,5’ine  tekabül  eden  20,8 

milyona  gerilemiştir.  2015  yılına  gelindiğinde  ise  toplam  nüfus  78,7  milyona  çıkmış,  buna 



17 

 

karşılık 2007 yılında 21 milyona yaklaşan kırsal nüfus sürekli olarak düşüş göstererek 2012 



yılına  gelindiğinde  neredeyse  17  milyona  kadar  gerilemiştir.  2013  yılında  görülen  keskin 

düşüşün  nedeni,  2012  yılında  yapılan  yasal  düzenlemeyle  büyükşehirler  kanunundaki 

değişikliktir  (Güven,  2017).  Resmi  Gazetede  06.12.2012  tarihinde  yayınlanan,  6360  sayılı 

kanun ile Balıkesir de “büyükşehir” vasfını kazanmıştır (RG, 06.12.2012).  

Büyükşehir  yasasında  yapılan  değişiklikler  ile  kırsal  alanlar  çeşitlilik  kazanmıştır. 

Kırsal  alanların  bazıları,  özellikle  illerin  ücra  bölgelerinde  olanlar,  az  nüfusa  sahip  olmaları 

veya  tarıma  bağımlı  olmalarından  dolayı  gerekli  büyüme,  iş  imkanları  ve  sürdürülebilirlik 

sorunuyla  karşı  karşıya  kalmaktadırlar.  Bu  sorunlar;  düşük  gelir  seviyelerinin  yanı  sıra 

elverişsiz bir demografik yapı, yetersiz istihdam ve yüksek işsizlik, kadınlara ve gençlere dair 

imkanların  az  olması,  tarım  sektörü  ve  gıda  endüstrisinde  gerekli  beceri  eksiklikleridir. 

Kırsalda  bu  izole  alanlarda  yaşayan  gençler  eğitimdeki  yetersiz  imkanların  yanı  sıra  sivil 

toplum  kuruluşlarının  yeterli  olarak  bulunmaması,  istihdam  ve  sağlık  hizmetleri  gibi 

zorluklarla karşı karşıyadırlar (Unakıtan ve Başaran, 2018: 155). 

Kırdan kente göç ederek farklı iş kollarında çalışan birey, tarımda üretim sürecinden 

uzaklaşmaktadır. Yaşanan kırsal göçle birlikte tarımda çalışan işgücünün azalması, terk edilen 

ve  ekilmeyen  arazinin  atıl  bir  şekilde  kalması  ile  üretimin  ve  verimliliğin  düşmesi  ayrıca 

üretimde  yaşanan  sıkıntılardan  dolayı  yoksulluğun  artması  sorunları  da  göçün  kırsal  alanda 

yaşanan sonuçları olarak görülebilir (Karakuş, 2019).  Erder’e (1998) göre, kentleşme konusu 

sürekli  olarak  “sorun”  olarak  ele  alınmakta  ve  bu  sorunlar  da  genel  olarak  gecekondu 

bölgelerindeki alt yapı ve hukuksuzluk konularıyla özdeşleştirilmektedir. Yine benzer şekilde 

göç  olgusu  da  genel  olarak  yoksul  köylü  göçüne  odaklanmakta  ve  sanki  diğer  gruplar 

hareketsizmişçesine değerlendirilmektedir. Sorunların tanımlanabilmesi ve gerçekçi çözümler 

üretilebilmesi için bu konuların çok boyutlu olarak ele alınması, birbirleriyle olan ilişkilerinin 

incelenmesi ve etkileşimlerinin sonuçları üzerine durulması gerekmektedir. 

Kırsal  alanlardan  kentsel  alanlara  doğru  yönelen  göç  hareketi  ile  tarımsal  üretimde 

bulunan birey bu süreçten uzaklaşmakta ve farklı kazanç yollarına başvurmaktadır. Bireysel 

olarak  kazanç  sistemi  değiştiğinden  ekonomik  olarak  yaşadığı  sorunlarının  yanı  sıra  sosyal 

zorluklarla da baş etmek zorunda kalmaktadır. Süreç ile bireysel olarak ekonomik ve sosyal 

sorunlar  yaşayan  eski  köylü  yeni  kentli  bireyler  ile  genel  olarak  tarımsal  üretim  alanları 

daralırken sosyal yalnızlık çeken mutsuz bireylerin sayısında artış yaşanmaktadır.  




18 

 


Yüklə 1,11 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   55




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin