1
Yıllardır insan zihni üzerine kafa yoruyorum. Zihnin
nasıl geliştiğini, nasıl organize olduğunu ve tam olarak
neye benzediğini inceliyorum. İnsanların nasıl öğren-
diklerini, nasıl yaratt ıklarını, nasıl liderlik ett iklerini,
başkalarının ve kendilerinin düşüncelerini nasıl değiş-
tirdiklerini araştırıyorum.
Bu kitapta daha ileri gitmeyi planlıyorum. Burada,
gelecek çağın dünyasına uyum sağlamak için ihtiyaç
duyacağımız zihin tiplerine ışık tutacağım. Bu zihin
tiplerine sahip olmayanlar, anlayamadıkları ve kontrol
edemedikleri kuvvetlerin insafına kalacak.
ZİHİN TİPLERİNE GENEL BAKIŞ
•
Disiplinli zihin, bir ya da birkaç disipline özgü dü-
şünme biçimlerinde ustadır—her disiplinin, sanat
dalının ya da mesleğin kendine özgü bir kavrayış
şekli vardır. Bir disiplinde yetkinleşme süresi on
yıla kadar uzayabilmektedir. Disiplinli zihin, bilgi
ve becerisini geliştirmek için sürekli çalışması ge-
rektiğini bilir.
•
Sentezci zihin, tamamen farklı kaynaklardan enfor-
masyon alır. Bu enformasyonu anlamlandırıp de-
ğerlendirirken nesnel ölçütler kullanır ve bunları
hem kendisi hem de başkaları için anlamlı olacak
şekilde bütünleştirir.
•
Disiplin ve sentez üzerinde yükselen yaratıcı zihin
yenilik peşindedir; yeni fi kirler ortaya koyar, sorul-
mamış sorular sorar, yeni düşünme tarzları gelişti-
rir, sıra dışı sonuçlara ulaşır.
•
Saygılı zihin, bireyler ve gruplar arasındaki farklı-
lıkları görür ve bunları hoşgörüyle karşılar. “Öteki-
leri” anlamaya çalışır ve onlarla işbirliği kurmanın
yollarını arar.
•
Saygılı zihinden daha soyut bir düzeyde hareket
eden etik zihin ise, kişinin kendi çalışmasının doğa-
sıyla içinde yaşadığı toplumun ihtiyaç ve talepleri
üzerine kafa yorar. Bu zihin tipi, çalışanların kişisel
çıkarlarının ötesindeki amaçlara nasıl hizmet ede-
bileceklerini ve vatandaşların herkesin esenliği için
nasıl özveriyle çalışabileceklerini kavramlaştırır.
DİSİPLİNLİ ZİHİN
Son yıllarda öğrenmeyle ilgili en önemli bulgular öğ-
rencilerin anlama yeteneğini inceleyen bilişsel araş-
tırmacılardan geliyor. Eğitsel çabaların tümü farklı
disiplinlere özgü bilgilerin, zihinsel alışkanlıkların ve
davranış kalıplarının kazanılmasına yönelik. Temel
bilimleri öğrenen bir ortaokul öğrencisi, atom fi ziğiyle
tanışan bir lise öğrencisi, yeni başladığı hukuk fakülte-
sinde kamu hukuku okuyan ya da işletme bölümünde
pazarlamanın temel ilkelerini öğrenen bir üniversite
öğrencisi olsanız da amaç aynıdır: Hatalı ve üretken
olmayan düşünme tarzlarını terk etmek ve onların ye-
rine profesyonelliği ayırt eden disiplinli düşünme ve
davranış şekillerini koymak.
H O W A R D G A R D N E R
GELECEĞİ İNŞA EDECEK
B E Ş Z İ H İ N
HOWARD GARDNER
GELECEĞİ İNŞA EDECEK BEŞ ZİHİN
2
Bunca çabaya karşın pek çok öğrencinin hatalı ve ye-
tersiz düşünme tarzlarını terk etmeme nedeni nedir?
Öğretmenlerin, öğrencilerin, politika geliştiricilerin ya
da sıradan vatandaşların konu ile disiplin arasındaki
farkı yeterince anlamaması temel nedenlerden biridir.
İnsanlar okulda ya da eğitim programlarında çoğu za-
man sadece belli konuları öğrenir. Özetle, öğretmenle-
rin çoğu gibi onlar da görevlerinin belleğe çok sayıda
bilgi, formül ve rakam yüklemek olduğunu düşünür.
Kişi, iyi bir öğrenciyse ve düzenli çalışıyorsa, başarılı
bir öğrenci olarak değerlendirilir.
Disiplinler tamamen farklı bir olgudur. Bir disiplin,
dünya hakkında belli bir tarzda düşünmek demektir.
Bilimciler dünyayı gözler; geçici sınıfl amalar, kavram-
lar ve teoriler öne sürer; geçici teorilerini sınamak için
deneyler tasarlar; bulgular ışığında teorilerini gözden
geçirirler. Sonrasında daha çok gözlem yapmak, yapı-
lan sınıfl amaları yeniden düzenlemek ve deneyler ta-
sarlamak için tekrar yeni bilgiler edinirler.
Fen, tarih, edebiyat ya da başka bir disiplini öğrenmek
için insanın enformasyona ihtiyacı olduğu reddedile-
mez. Ancak bu enformasyon arasında bağlantı kurul-
muyorsa, konunun özüne inilmiyorsa, enformasyon
yığını disiplinli bir şekilde yorumlanmıyorsa, hakikat-
ler, “atıl bilgiye” dönüşür.
ZİHİN DİSİPLİNLİ DÜŞÜNMEYİ
NASIL ÖĞRENİR?
Öğretmenler farklı disiplinlere ait bilgileri genç zihin-
lere aktarmak için yıllardır çeşitli yollar deniyor. Bu
aktarma süreci olmasaydı fennin, matematiğin, sanat
ve eleştiri dünyasının, hukukun, yönetimin ya da di-
ğer bilim dalları ile mesleklerin eleman ihtiyacı karşı-
lanamazdı. Disiplinlerin ihtiyacı olan profesyonellerin
eğitimi, kişilerin ilgi alanları ve yetenekleri doğrultu-
sunda gerçekleşir, sonra bu kişilere o disipline özgü
düşünme tarzı öğretilir, alanla ilgili kritik görevler
başarıyla tamamlanır, kişinin önceki çabalarıyla ilgili
yerinde ve işe yarar geribildirimlerde bulunulur ve o
disiplinde ustalaşma yolunda gereken evrelerden ba-
şarıyla geçilir. Ancak gençlerin çoğu belirli bir disiplin-
de uzmanlaşmaya yönelmiyor. Bu durum eğitimcileri
şöyle bir seçimle karşı karşıya bırakıyor: Ya öğrencilere
o disiplin hiç öğretilmeyecek ve konuyla ilgili olgusal
enformasyon verilip bundan sonrası kendilerine bıra-
kılacak; ya da disiplinli düşünmenin nasıl bir şey oldu-
ğuna ilişkin onlara bir fi kir vermeye gayret edilecek.
İnsanların gelecekte belli başlı disiplinlere özgü düşün-
me biçimlerine daha çok ihtiyaç duyacaklarına ve bu
konudaki becerilerini şimdiden geliştirmeleri gerekti-
ğine inanıyorum. Bu disiplinlerin ne olması gerektiği
hakkında kısa bir liste hazırlayacak olsam, listeme üni-
versite öncesinde fen, matematik ve tarihin yanı sıra
sanat dallarından en az birini (örneğin, resim yapma
ya da bir müzik aleti çalma) dahil ederim.
Disiplinli düşünme becerisini edinemeyen öğrenciler,
herhangi bir konuda görüş oluştururken başkalarına
bağımlı olacaklardır. Bazı disiplinlere özgü düşünme
biçimlerini edinmek, ileride hangi mesleğe girerse gir-
sin, öğrencinin daima işine yarar. Bu düşünce biçim-
lerine sahip olmayan kişi hangi fi kirler ya da kişilerin
güvenilir bir kılavuz, haber kaynağı ve fi kir lideri oldu-
ğunu bulmakta zorluk çeker. Bu yüzden sahtekârlara
ve demagoglara kolayca kanabilir. Temel becerilerde
ustalaşmak gerekli bir önkoşuldur ama yeterli değildir.
Disiplinli bir zihne ulaşabilmek için dört esas adım
vardır:
İnsanların gelecekte belli başlı disiplinlere
özgü düşünme biçimlerine daha çok ihtiyaç
duyacaklarına ve bu konudaki becerilerini
şimdiden geliştirmeleri gerektiğine inanıyorum.
Bir disiplin, dünya hakkında belli bir tarzda
düşünmek demektir.
HOWARD GARDNER
GELECEĞİ İNŞA EDECEK BEŞ ZİHİN
3
1. O disiplinle ilgili gerçekten önemli konu ya da
kavramları belirlemek. Bunların bazıları içerikle
ilgilidir: Örneğin, yerçekiminin doğası, edebiyatt a
romanın yükselişi, ceza yasası. Bazıları ise yöntem-
le ilgilidir: Bilimsel bir deney nasıl yapılır; orijinal,
otantik bir tarihi belge nasıl değerlendirilir gibi.
2. Bu konuya önemli miktarda zaman ayırmak. Bir
konu öğrenilmeye değiyorsa, farklı örnekler ve ana-
liz biçimlerinin kullanılmasıyla uzun bir süre derin-
lemesine incelenmeyi de hak ediyor demektir.
3. Konuya değişik yönlerden yaklaşmak. Disiplinli
anlayış eğitimi burada farklı öğrenme tarzlarının
avantajlarından yararlanır. Herhangi bir ders deği-
şik giriş noktalarından yaklaşıldığında muhteme-
len daha iyi anlaşılacaktır. Bu, her konunun beş on
yöntem kullanılarak öğrenilmesi gerektiği anlamı-
na gelmez; kastedilen öğrenmeye değer konuların
çoklu yaklaşımlara açık olması gerektiğidir.
4. En önemlisi, “kavrananların icrasını” sağlamak,
öğrencilere kavradıklarını çeşitli koşullar altında
denemeleri için bol bol fırsat tanımaktır. Öğrenen
kişi, öğrendiği varsayılan bilgileri o konuyla ilgisi
olan ama daha önce karşılaşmadığı yeni bir duru-
ma uyarlayamıyorsa, derinlemesine ve sağlıklı bir
öğrenmenin gerçekleşip gerçekleşmediğini ne öğ-
renci, ne öğretmen, ne çırak, ne de usta anlayabilir.
Ne yazık ki, disiplinli bir zihin tek başına yeterli de-
ğildir. Bilgi giderek artan bir şekilde disiplinler arasın-
daki mekân veya bağlantılarda bulunuyor. Bu yüzden
insanlar gelecekte bilgiyi sentezleştirmeyi, yeni ve alı-
şılmadık yöntemlere yaymayı da öğrenmelidir.
SENTEZCİ ZİHİN
Toplumlar biriken bilginin önemini kavradıktan son-
ra—ki bu yazının bulunmasından sonradır—belli
gruplar bilinen şeyleri net, sistematik ve gelecek kuşak
tarafından kolayca anlaşılacak şekilde kayıt altına al-
maya çalışmaya başladı. Batı toplumlarında laik gele-
neklere bağlı kalarak mevcut bilgileri düzenlemek için
uğraşan ilk insanlar Sokrates’ten önceki fi lozofl ardı.
Bu fi lozofl arın takipçileri sadece nasıl yaşamak gerek-
tiğiyle ilgili bilgileri değil, aynı zamanda, belki de özel-
likle, o dönemde anlaşıldığı şekliyle dünya hakkındaki
bilgileri de harmanlamaya çalıştılar.
Birbirinden oldukça farklı kaynaklardan elde edilen
bilgiyi, uyumlu ve tutarlı bir bütün içinde birleştirme
yeteneği günümüzde hayati önem taşır. Biriken bilgi
miktarı, her iki ya da üç yılda bir ikiye katlanıyor. En-
formasyon kaynakları hem muazzam hem de çok fark-
lı; insanlar ise tutarlılığa ve bütünlüğe hasret.
SENTEZ ÇEŞİTLERİ
1. Anlatılar: Sentezciler, bilgileri birleştirip kendi içinde
tutarlılığı olan anlatılara dönüştürür. Anlatılar hem
hayal ürünü hem de gerçeklere dayanıyor olabilir.
2. Sınıfl andırmalar: Materyaller, belli özelliklere göre
düzenlenir. Bu sınıfl andırmalarda genellikle grafi k
ya da tablo kullanılır.
3. Karmaşık konseptler: Yeni bir konsept bir dizi olay ya
da durumu birbirine bağlar veya bir olgu yelpazesi-
ni harmanlar.
4. Normlar ve aforizmalar: Halk bilgeliği çoğunlukla ha-
tırlanabilir ve yaygın kullanılabilir özlü sözcüklerle
bir araya getirilir ve iletilir. “Düşünmeden hareket
etme,” “Acele işe şeytan karışır,” “Sağlam kafa sağ-
lam vücutt a bulunur” gibi sözlerin değişik biçim-
lerine her toplumda rastlanır ve bunlar neredeyse
toplumun bütün bireyleri tarafından bilinir. Haki-
katleri yansıtan bu tür sözler iş dünyasında da yay-
gın olarak kullanılır. Şirket yöneticileri, amaç belir-
ten kısa ve özlü ifadeleri tercih eder: IBM “Düşün”
kelimesini, General Electric “İlerleme en önemli
Bu düşünce biçimlerine sahip olmayan kişi
hangi fikirler ya da kişilerin güvenilir bir
kılavuz, haber kaynağı ve fikir lideri olduğunu
bulmakta zorluk çeker. Bu yüzden sahtekârlara
ve demagoglara kolayca kanabilir.
HOWARD GARDNER
GELECEĞİ İNŞA EDECEK BEŞ ZİHİN
4
ürünümüzdür” ifadesini şirket sloganı olarak be-
nimsemiştir.
5. Etkili benzetmeler, imgeler ve temalar: Benzetmelerden
yararlanarak kavramları kafamızda canlandırabili-
riz. Örneğin, Adam Smith, piyasaların kendi kendi-
ni düzenlenmesini tarif ederken görünmeyen bir el
simgesini kullanmıştır.
6. Sözsüz simgeler: Buraya kadar verdiğim sentez ör-
nekleri genellikle akademik konulardan ve günlük
hayatt an alınmaydı. Oysa güçlü sentezlere sanat
eserlerinde de rastlanır. Örneğin, Guernica adlı ünlü
duvar resminde Picasso İspanya İç Savaşında yaşa-
nan vahşeti tek bir resme sığdırmayı başarmıştır.
7. Teoriler: Konseptler birleştirilerek teoriye dönüştü-
rülebilir. Adam Smith’in piyasa ekonomisi teorisi
arz-talep, işgücü, üretim, kâr ve zarar fi kirlerini bir
araya getirir.
8. Metateori: Bilgilere daha genel bir çerçeve önermek,
“teorilerin teorisini” yapmak da mümkündür. He-
gel, tezden antitez ve senteze, değişmez bir evrensel
gelişim sırası çizmiştir. Hegel’i ayaklarının üstüne
oturtan Karl Marx ekonomik/maddi etmenleri belir-
leyici, düşünceleri de beliren üstyapı olarak gördü.
SENTEZİN BİLEŞENLERİ
Etkin bir sentez son derece önemli bir kazanımdır. Sen-
tez yapmak, asgari dört bileşene dayanmalıdır.
1. Amaç—sentezcinin ulaşmak istediği bir konsept veya
ifade: Freud’un zihnin psikolojisini oluşturmak iste-
mesi ya da Picasso’nun koskoca bir kasabanın yok
oluşunu bir resme sığdırmayı hedefl emesi gibi.
2. Başlangıç noktası—üzerine bina edilecek bir fi kir, bir
imge ya da geçmişte yapılmış bir çalışma: Darwin çalış-
malarına başlarken hem önceki evrim teorilerinden
hem de Beagle adlı gemide yapmış olduğu gözlem-
lerden yararlanmıştır.
3. Strateji, yöntem ve yaklaşım seçimi: Bu aşamada sen-
tezcinin mesleği ya da eğitimini aldığı disiplin
gündeme gelir. Sentezci, nihai sentezinin formatını
seçmelidir—örneğin yukarıda aktarılmış olan se-
kiz sentez çeşidinden birine karar vermelidir. Daha
sonra uğraştığı disiplinin araçlarını kullanarak ön-
görülebilir iniş çıkışlarla amaca doğru ilerlemelidir.
4. Taslaklar ve geribildirim: Er ya da geç sentezci ilk
adımı atıp sentezinin ilk denemesini yapmak duru-
mundadır: bir yazının özeti, bir konferansın ya da
bölümün iskeleti, bir binanın ya da heykelin maketi
gibi. Bu ilk deneme, geçici bir sentez olabilir. Us-
taların not defterlerinden de anlaşılacağı gibi, ilk
taslaklar çoğu zaman ilkeldir ama sentezin son şek-
linin can alıcı noktalarını içerebilirler.
Yukarıda anlatt ıklarımı bir örnekle açıklamak isterim:
İşe yeni alınan ve şirketin durumunu tersine çevirmesi
beklenen bir üst düzey yönetici somut bir amaç açıklar:
Son yıllarda yolunda gitmeyen işleri gözden geçirmek
ve yapılacak düzenlemeler için somut bir plan geliştir-
mek. Bu onun sentez egzersizi olacaktır. Yöneticimiz
dinlemekle, izlemekle, araştırmakla ve danışmakla çok
iyi eder; kendisinden önceki yöneticilerin ve yeni iş ar-
kadaşlarının aleyhinde konuşmaktan da kaçınmalıdır.
Buna rağmen yöneticimiz bir başlangıç noktasına ihti-
yaç duyar—şirkett e neler olup bitt iğiyle ve geçerli se-
çeneklerle ilgili mevcut anlayışların en iyisi. Yeterince
zamanı ya da yardım alabileceği kaynakları olmadığı
zaman bu başlarda hatalı olabilir. Dosyaları inceledi-
ği, eski ve şu andaki çalışanlardan ve fi kir sahibi göz-
lemcilerden bilgi topladığı, çeşitli seçenek ve senaryo-
ları sınadığı, şirketi anlamak, onun eski ve bugünkü
rekabet ortamını öğrenmek için geçirilen bu süre çok
değerlidir. Ancak belli bir noktada bilgi girişiyle derin
düşünme aşamasını sonlandırmalı ve dikkatini ortaya
En çok başvurulan sentez çeşidi anlatıdır, çünkü
herkes tarafından kolaylıkla yapılabilir. Güçlü
benzetmeler ve imgeler de el üstünde tutulan
yöntemlerden biridir.
HOWARD GARDNER
GELECEĞİ İNŞA EDECEK BEŞ ZİHİN
5
çıkarabileceği en iyi senteze yöneltmelidir. Şansı var-
sa, geribildirim almak ve biraz daha araştırma yapmak
için zamanı olur. Ama genellikle yöneticimiz hazırla-
dığı ikinci ya da üçüncü taslağı uygulamaya koymak
durumunda kalır.
Yöneticimizin, anlatılmış olan sekiz sentez çeşidinden
hangisini kullanma olasılığı daha yüksektir? En çok
başvurulan sentez çeşidi anlatıdır, çünkü herkes ta-
rafından kolaylıkla yapılabilir. Güçlü benzetmeler ve
imgeler de el üstünde tutulan yöntemlerden biridir.
Diyelim ki yöneticimiz, anlatı biçimini seçti. Bu, afo-
rizmalardan, konseptlerden ve sınıfl andırmalardan
yararlanamayacağı anlamına gelmez. Sadece şirkete
özgü sorunları çözmek için bir davranış stratejisi be-
lirlemek istiyorsa, yukarıda belirtilen sekiz sentez stra-
tejisinin ilk altısından yararlanabilir. Uzmanlaşmış bir
dinleyici grubuyla karşı karşıya olmadığı sürece teori
üretmekten kaçınmalıdır.
Yönetici açısından şunu belirtmeliyim ki sentez yap-
makla iş bitmez. Sentez, şirkett e yapılacak değişiklik-
ler için atılan ilk adımdır. Strateji geliştirmek, belirle-
nen stratejiyi uygulamak ve uygulama esnasında orta-
ya çıkacak hataları düzeltmek de sentez yapmak kadar
önemlidir. Sıradan bizler için pek de önemli olmayan
stratejik zihin, bir yöneticide kesinlikle olması gereken
bir özelliktir. Ama bir üst düzey yöneticinin stratejisi
sağlam, iyi düşünülmüş bir senteze dayanmıyorsa, et-
kin olma ihtimali zayıftır.
SENTEZLEŞTİRME YOLLARI
Geniş kapsamlı düşünebilen, sentezci bir zihne sahip
olmak eskiden erişilebilir bir şey gibi görünürdü. Bilgi
çok daha yavaş artardı. Ama en yetenekli zihinlerimi-
zin artan ölçüde dar alanlarda giderek daha fazla şey
bildiği bir zamanda yaşıyoruz. Adam Smith’in ticare-
tin pazar yerinde olduğunu belirtt iği işbölümü fi kir-
lerin pazar yerini de kaplamış bulunuyor. Ve uzman-
laşma motivasyonunun durdurulacağını veya doruğa
ulaşmış “lazer” araştırmalarının frenlenmesinin iyi bir
fi kir olduğunu beklemek mantıklı değildir.
Başlıca iki çözüm yolu öneriyorum. Birincisi, insanları
farklı mesleklerden oluşan bir ekipte çalışabilecek şe-
kilde eğitmektir. Çoklu disiplin veya çok yönlü pers-
pektif taslağım bir model olabilir.
Sentezcileri artırmanın ikinci yolu ise, gelecek vaat
eden, örneğin geleceğin lideri olma potansiyelini taşı-
yan kişilere yönelik eğitim programları oluşturmaktır.
Yönetim kurulu başkanlarından ve genel müdürler-
den, büyük resmi görmeleri beklenir. Kendi uzmanlık
alanlarını ve eğitimlerini bir kenara bırakarak olaylara
farklı gözle bakmaları, şirket ya da müşteri yapısında-
ki çeşitliliği dikkate almaları, nelerin işe yaradığını ya
da yaramadığını ve hedefl ere en etkili bir biçimde nasıl
ulaşılacağını disiplinli olarak düşünmeleri talep edilir.
Onların sentezleştirme kapasitelerini güçlendirecek—
bu hem sentez hem de strateji yapmayı içerir—prog-
ramlar yapmaya değer; çeşitli danışmanlık fi rmaları-
nın bu tür programlar hazırlamaları mümkündür.
Bu müdahalelerin hiçbiri, iki koşul yerine gelmeden
etkin olamaz. Bir yandan örneklere; çok yönlü pers-
pektif, disiplinler arası düşünebilme, ve/veya sentez-
leştirme yeteneğine sahip kişilere ihtiyacımız var. Mü-
kemmel örneklerin yanı sıra mükemmel, vasat ve kötü
sentezler arasındaki farkları belirleyecek kıstaslara da
ihtiyacımız var. Ve bu kıstasların misyona—ve konu-
ya—özgü olmaları gerektiğini kabul etmeliyiz. Evrim-
sel biyoloji alanındaki bir sentezi iyi kılan özellikler ile
Sentez, şirkette yapılacak değişiklikler için atılan
ilk adımdır. Strateji geliştirmek, belirlenen
stratejiyi uygulamak ve uygulama esnasında
ortaya çıkacak hataları düzeltmek de sentez
yapmak kadar önemlidir.
■ ■ ■
Bazı sentezler apaçıktır; bazıları ise başka
sentezlerin bir başka türü veya esnetilmiş
halidir. Herhalde en değerli sentez, yaratıcı bir
atılım içerendir.
HOWARD GARDNER
GELECEĞİ İNŞA EDECEK BEŞ ZİHİN
6
sanat ya da ticarete uygun bir sentez arasında dikkat
çekici farklar olabilir.
Bazı sentezler apaçıktır; bazıları ise başka sentezlerin
bir başka türü veya esnetilmiş halidir. Herhalde en de-
ğerli sentez, yaratıcı bir atılım içerendir. Öyleyse şimdi
yaratıcı zihnin nasıl geliştirileceğini ele alalım.
YARATICI ZİHİN
Günümüzde yaratıcılık, peşinde koşulan, beslenen ve
takdir edilen bir özelliktir. Şirket vizyoneri John Seely
Brown’a göre, geleceğin dünyasında insanlar “Yara-
tıyorum, öyleyse varım” diyeceklerdir. Yaratıcılığın
nasıl geliştirilebileceği sorusuyla çok sık karşılaşıyo-
rum. Dinleyicilerim yaratıcılığı tam olarak açıklamamı
bekler ve bunu kazanmanın sırlarını açığa vuracağımı
umut ederler.
Yaratıcılığın gerçekleşmesi hiçbir zaman tek bir bireyin
veya küçük bir grubun eseri değildir. Yaratıcılık daha
çok üç özerk unsurun etkileşiminin raslantısal sonu-
cudur:
1. Bir bilim dalında ya da meslekte uzmanlaşan ve sü-
rekli olarak bu alanın farklı unsurlarını kullanan bir
birey (bir dizi tarih denemesi kaleme alan tarihçi,
bilgisayar programı hazırlayan yazılım mühendisi
gibi).
2. Bu bireyin çalıştığı ve modelleri, reçeteleri ve kısıt-
lamaları olan bir kültürel alan ya da konu (bilimsel
makalenin, HTML ya da fl ash formatındaki progra-
mın özellikleri).
3. Sosyal alan—konuyla ilgili eğitsel deneylere ve de-
neme yapma olanaklarına erişimi sağlayan bireyler
ve kurumlar. Alanın temsilcileri en sonunda bireyi
ve/veya aday eserini değerlendirirler. İş hayatının
en önemli alanı tüketicilerdir.
Prof. Csikszentmihalyi’ye göre, yaratıcılık sadece ve
sadece bir birey veya grup tarafından geliştirilmiş bir
alana özgü ürün söz konusu alan tarafından yenilikçi
olarak kabul edildiğinde ve er ya da geç o alanın son-
raki çalışmalarında gerçek, belirgin bir etkide bulun-
duğunda gerçekleşir. Bu yaklaşım yaratılanların hepsi
için, bütün alanlar için ve farklı yenilik dereceleri için
geçerlidir. Örneğin, 1900 yılında tanınmış birçok fi -
zikçi ve matematikçi ışığın yapısı, yerçekimi, zaman
ve uzay gibi çözülmemiş problemlerle uğraşıyordu.
Bu disiplinlerin ustaları teorik formüller ve deneysel
varsayımlar öne sürüyorlardı. Oldukça yalıtlanmış bir
şekilde bir kenarda çalışmakta olan bir patent uzmanı
olan Albert Einstein bir dizi yenilikçi makale yazdı. Bu
makalelerin değeri editörler ve diğer meslektaşlar ta-
rafından kabul edilinceye kadar Einstein’ın eserlerinin
alışılmış ötesi ve gerçekten önemli olduklarını söyle-
mek mümkün değildi. Aslında yaratıcılığın asit testini
şu soru belirler: Yaptığınız katkı faaliyet gösterdiğiniz
alanı önemli ölçüde değiştirdi mi?
Yaratıcı insan mizacı, kişiliği ve duruşuyla göze çarpar.
Mevcut çalışmalar, standartlar, soru ve cevaplar onun
için hep yetersizdir. Bilinmedik yollara gitmeyi tercih
eder, sürüden farklı olmaktan zevk alır—en azından
bunu kabullenir. Aykırı bir durum ortaya çıktığında
bu onu geriletmez. Tam tersine anlamaya ve önemsiz
bir sapma, tekrarlanamaz bir rastlantı ya da şimdiye
dek keşfedilmemiş önemli bir hakikat olup olmadığını
anlamaya çalışır. Çok sayıda ünlü yaratıcı kişinin okul-
dan nefret etmesinin ya da atılmasının bir nedeni var-
dır: Bir başkasının belirlediği doğrultuda gitmekten
hoşlanmazlar.
Hepimiz başarısızlık yaşarız; ama yaratıcı kişiler atak
ve hırslı oldukları için, hem daha sık hem de daha bü-
yük başarısızlıklarla karşılaşır. Sadece kendini topar-
layıp “tekrar tekrar deneyenler” yaratıcı başarılar elde
edebilir. Yaratıcı çalışma büyük acıları içinde barındırır;
Yaratıcı insan mizacı, kişiliği ve duruşuyla
göze çarpar. Mevcut çalışmalar, standartlar,
soru ve cevaplar onun için hep yetersizdir.
Bilinmedik yollara gitmeyi tercih eder, sürüden
farklı olmaktan zevk alır—en azından bunu
kabullenir.
HOWARD GARDNER
GELECEĞİ İNŞA EDECEK BEŞ ZİHİN
7
ancak taze bir içgörüye, yepyeni bir buluşa ya da muh-
teşem bir icada eşlik eden coşku da alışkanlık yaratır.
YARATICI BİREYİN YAŞAM BOYU EĞİTİMİ
Gelelim yaratıcı insanların eğitimine. Bu, sentezcinin-
kiyle benzerlikler gösterse de, disiplinli zihin yaklaşı-
mının izlediği yoldan ayrılır. Bir disiplin öğrenmekte
olan kişi temel bilgilerde ustalaşır; uygulama aşama-
sına erişir erişmez, matematik, fen ve tarih gibi disip-
linlerde ustalaşmaya başlar. Muhtemelen dar anlamda
(on yıl sonra) bir uzman olur. Ne var ki, bir disiplinin
öğrenme yoluna sık sıkıya bağlı kalmak sentezci ya da
yaratıcının daha geniş olan bakış açısının karşısında-
dır. Seçenekler söz konusu olmalıdır.
İş ortamında yaratıcılığı teşvik konusunda neler söy-
lenebilir? Günümüzde bazı işyerleri yaratıcılık adına
kayda değer bir girişimde bulunmamalarına rağmen
kendilerini yaratıcılığın beşiği olarak ilan ediyorlar.
Ancak, görüşlerini hayata geçirme cesareti olmayan
çok şirket var. Pek çok şirket yaratıcılık konusunda
tutucu bir yaklaşım sergiliyor. Çeşitli yöntemlerle ve
ölçülerle aşırı orijinalliğin çok pahalı, çok riskli ve çok
bölücü bir tabu olduğunu öne sürüyorlar. Kalıplaşmış
davranışlara uyanlar ödüllendiriliyor; bunun dışına çı-
kanlar ise yükseltilmiyor veya işten çıkartılıyor. Bazı
işyerleri bu sorunu yaratıcılığı ayırarak “çözüyorlar;”
yaratıcılığı geçici görev ekiplerine sürüyor ya da sade-
ce en son bünyelerine katt ıkları bölümlerin kendi bo-
rularını ött ürmesine izin veriyorlar. Deneyler ise, bu
böl-ve-fethet stratejisinin ender olarak kalıcılaşabildi-
ğini gösteriyor; eğer yaratıcılık şirketin DNA’sına nü-
fuz etmezse, bir sonraki kuşağa aktarılması da müm-
kün değildir.
Yaratıcı DNA’nın şirket bünyesine nüfuz etmesiyle yö-
netici ekip hem “yeni işe başlayanlarla” hem de “zeki
kullanıcılarla” yakın mesai içinde çalışır; onların fi kir-
lerinden yararlanır ve hizmetlerinin karşılığını cömert-
çe ödüllendirir. Yönetim sıra dışı düşünenlere büyük
önem verir.
YARATMAK VE SENTEZLEŞTİRMEK
Yaratıcı ve sentezci zihinler arasında birçok benzerlik
söz konusudur. Öncelikle ikisinde de temel ve bir di-
siplinle ilgili bilgiler gereklidir. Her ikisi de aynı konu-
nun birçok örnekle sunulmasından, farklı rol modelle-
rinden ve çeşitli sunumlarından yararlanır. Sentezcili-
ği yaratıcılıktan ayıran kesin çizgiler yoktur. Yaratılmış
olan en iyi şeylerin bazıları sentezleştirme (veya çarpık
sentezleştirme) çabalarının sonucudur; özellikle eğitim
uzmanları ve aktif kariyerlerinin sonunda olan bilim-
ciler arasında sentez dikkate değer bir yaratıcı başarı
olarak görülebilir.
Buna rağmen bu iki zihinsel durumu harekete geçi-
ren dürtüler birbirinden farklıdır. Sentezcinin amacı
mevcut bilgiyi mümkün olduğu kadar aydınlatıcı ve
kullanışlı bir biçimde bir araya getirmektir. Oysa yara-
tıcı kişinin amacı bilgiyi artırmak, bir alanın sınırlarını
sarsmak ve yeni, o zamana kadar ele alınmamış yön-
lere doğru bir dizi çalışmaya rehberlik etmektir. Sen-
tezci için düzen, denge ve sonuçlandırma önemlidir.
Yaratıcıyı motive eden etmenler ise belirsizlik, sürpriz,
sürekli meydan okuma ve dengesizliktir.
Sadece yaratıcı bireylerden oluşan bir toplum olamaz;
yaratıcı insanlar doğaları gereği istikrar bozucu bir
niteliğe sahiptir. Tarihe bakıldığında, yaratıcı merkez
ne kadar “ateşliyse” kendini o kadar kolay harcama-
ya veya yok etmeye hazır olduğu görülür. Örneğin,
Pek çok şirket yaratıcılık konusunda tutucu bir
yaklaşım sergiliyor. Yaratıcılık şirketin DNA’sına
nüfuz etmezse, bir sonraki kuşağa aktarılması
da mümkün değildir.
Sentezci için düzen, denge ve sonuçlandırma
önemlidir. Yaratıcıyı motive eden etmenler ise
belirsizlik, sürpriz, sürekli meydan okuma ve
dengesizliktir.
HOWARD GARDNER
GELECEĞİ İNŞA EDECEK BEŞ ZİHİN
8
1900’de Viyana yaratıcı düşüncenin merkeziydi; 50-100
yıl sonra bu özelliğini tamamen yitirmişti. Yaratıcılığı
besleyip koruyan toplumlar, yaratıcılığın cesaretini kı-
ran veya gerçek buluşçuların çoktan gerçekleştirdiği
ve onları izleyenlerin daha da ileri götüreceği buluşları
kopyalamakla yetinen toplumlara göre daha fazla ser-
pilip gelişecektir.
GELECEKTEKİ YARATICILIĞIN ÜÇ YÜZÜ
İnsan biyolojisi hakkındaki bilgilerimiz artt ıkça yaratı-
cı hayatlar ve faaliyetleri artıran veya azaltan etmenleri
de keşfedeceğiz. Muhtemelen bazı genler buluşçuluğa
duyarlı ve türbülansı kabul eden kişilikleri veya mi-
zaçları kontrol ediyor. Belki de limbik sistemimizdeki
belli bölgeler veya kimi korteks arası ya da yarımküre-
ler arası bağlantılar bir alanda “kronik yaratıcı” olarak
kabul edilen kişilerde daha aktiftir. Ancak yaratıcılı-
ğa değer veren kimilerinin bu tür biyolojik eğilimleri
olan kişilerin geliştirilmesine çalışması ihtimali daha
yüksektir. Totaliter kontrol peşinde olanların bu ya-
ratıcı kişileri ortadan kaldırma yolları bulacağı daha
da kesindir. Geleceğin totaliter liderleri ya da onların
acımasız yandaşları, kitap yakmak yerine önemli beyin
bölgelerini temizleme ya da yaratıcılığı ortaya çıkaran
genleri yok etme yoluna gidecektir.
Yapay zekâ alanında ve insan zihninin bilgisayar simü-
lasyonunda da yeni bilgiler birikmeye devam edecek-
tir. Yeni görsel sanat ve müzik eserleri, yeni reklam ta-
sarımları, yeni bilimsel model ve hipotezler üreten bil-
gisayar programları tasarlanacaktır. Kancayı yaratıcı
faaliyete takmış olanlar değişkenlerle oynamak ya da
bilgisayar öncesi çağda hayal bile edilemez miktarda
veri biriktirmek için entelektüel protezler olarak bilgi-
sayarları kullanacaktır. Güçlü bilgisayarlar olmasaydı,
günümüzdeki buluşların çoğu gerçekleştirilemezdi.
Zekânın bu yeni biçimlerini olumlu amaçlar için kul-
lanmak isteyenlerle kontrol ve yıkım için kullanmak
isteyenler arasında bir mücadele olacaktır.
Günümüzde ihtiyaç duyulan insan alanındaki yaratı-
cılığın zenginleşmesidir; özellikle de insanların birbir-
leriyle ilişki kurma, işlerini yapma ve yurtt aşlar olarak
görevlerini yerine getirme biçimlerinde. Şimdi bu ah-
laki ve etik konulara geçiyorum.
SAYGILI ZİHİN
İnsanlar topluluklar oluşturmak, bu kolektifl er için
ayırt edici semboller belirlemek, yakın ya da uzaktaki
topluluklara belirgin dostane ya da düşmanca tutum-
lar benimsemek gibi kökleşmiş bir eğilime sahiptir.
Sosyal yaşam kültürel gruplar arasında üç varlığın de-
ğiş tokuşundan ibarett ir: sözcükler, mallar ve kadınlar.
Birkaç yüz ülke, binlerce dil konuşan binlerce grup
ve altı milyardan fazla insandan oluşan bir dünya için
makul hedef ne olabilir? Artık grupları birbirinden
ayırmak için perdeler indirmenin ya da duvarlar örme-
nin mümkün olmadığı apaçık ortada.
Biz homo sapienlerin birbirine komşu alanlarda bir-
birimizden nefret etmeden, birbirimizi incitmeye ya
da öldürmeye meyletmeden, kendi grubumuz kısa
vadede muzaff er olsa bile yabancı düşmanlığına ka-
pılmadan yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor. Çoğu kez
hoşgörü yardıma çağrılıyor ve belki de peşinde olabi-
leceğimiz tek şeyin bu olduğu doğrudur.
Ben saygı anlayışını tercih ediyorum. Farklılıkları
inkâr etmek, onlara kızıp köpürmek ya da sevgi veya
nefret aracılığıyla onları ortadan kaldırmaya uğraşmak
yerine, insanları farklılıkları kabul etmeye, onlarla bir-
likte yaşamayı öğrenmeye ve başka gruplardan olanla-
ra değer vermeye çağırıyorum.
Farklılıkları inkâr etmek, onlara kızıp köpürmek
ya da sevgi veya nefret aracılığıyla onları
ortadan kaldırmaya uğraşmak yerine, insanları
farklılıkları kabul etmeye, onlarla birlikte
yaşamayı öğrenmeye ve başka gruplardan
olanlara değer vermeye çağırıyorum.
HOWARD GARDNER
GELECEĞİ İNŞA EDECEK BEŞ ZİHİN
9
GELİŞMENİN KÖŞE TAŞLARI
Farklılıkları saptamak hammaddedir—insan algılama-
sının bir parçasıdır; pek çok anlamda yararlıdır ve kar-
şı konulamaz. Ancak bu farklılıkların nasıl etiketlene-
ceği ve yorumlanacağı kültürel bir olgudur. Küçük ço-
cuklar daha büyük, daha yaşlı ve daha güçlü görülen
kişilerle kendilerini özdeşleştirir ve onlara özenirler.
Bu hayranlık duyulan rol modellerinin farklı grupların
üyeliği üzerinde nasıl etkide bulunduğu kritik önem
taşır. Siyah ve beyaz yetişkinlerin istekli ve sorunsuz
bir arada oldukları ortamlarda bu ten rengi ayrımının
göze çarpması azalır. Yetişkinler birkaç dil birden ko-
nuşabiliyor ve bir dilden diğerine rahatlıkla geçebili-
yorsa, bu iletişim olanağı farklı dil gruplarından olan
insanlar arasındaki bağlantıları güçlendirir. En geç beş
yaşına gelindiğinde, dostluk ya da düşmanlık, gruba
dahil etme veya gruptan dışlama, sevgi ya da nefret
çizgileri çekilmiş olur. Küçükler grup kimliğinin ve
özelliklerinin farkındadır. Gözlemlerine dayanarak
dahil oldukları, dışlandıklarını hissett ikleri ya da ait
olmak istemedikleri gruplara karşı bir duruş sergile-
meye başlarlar.
Farklı gruplara saygı duymayı ve bu saygıyı kamusal
alanda sergilemeyi öğretme sorumluluğu ideal koşul-
larda tüm topluma ait olmalıdır. Anne babalar, kom-
şular, siyasi ve dini liderler, medya ve sivil toplum ku-
ruluşları, hepsi bu saygıyı sergilemelidir. Dahası, bu
saygıyı göstereni ödüllendirmeli, gösteremeyenleri ise
tecrit etmeli ve cezalandırmalıdırlar.
Eğitimcilere düşen görev bellidir: Farklılıklara saygı
duyan kişiler yetiştirmek istiyorsak, örnekler göster-
meli ve böyle sevecen bir tutumu motive edici ders-
ler sunmalıyız. Böylesi örnekler, kişiler ya da gruplar
arasındaki güç ilişkileri oransız olduğunda, daha çok
önem kazanır. Öğretmenlerin kendi tavırlarıyla örnek
olması en önemli başlangıç noktasıdır. Öğrenciler, öğ-
retmenlerin birbirlerine, diğer yetişkinlere ve öğrenci-
lere nasıl davrandıklarına çok dikkat eder. Öğretmen
tarafından seçilen müfredat kitapları, şemaları ve ör-
nekleri; bu malzemelerin nasıl ele alındığı; ve özellikle
de hangi malzemelerin seçilmediğinin veya zamanın-
dan önce devre dışı bırakıldığının da önemli bir etkisi
vardır.
Nefretin, çekişmenin ve bunların tarihsel kökeni olan
uzlaşmazlıkların üstesinden gelmek için ortak bir
zemin aramak gerekir. Aynı toprakları paylaşanla-
rın ortak deneyler veya sevgi ya da gelecek beklen-
tileri çevresinde birleşmesi mümkündür. Örneğin,
eski Yugoslavya’nın birbirleriyle savaşan tarafl arının
mensupları ülkelerine olan sevgilerini, ortak dostla-
rını ve hatt a eski ortak düşmanlarını keşfedebilirler.
İrlanda’nın kuzey ve güneyinde yaşayanlar, tarihlerin-
den ve dinlerinden gelen farklılıkları hoş görüp ortak
kültürlerine, dillerine ve benzerliklerine değer verebi-
lirler. Başkalarına saygı duymak ara sıra gösterdiğimiz
bir tutum olmaktan çıkmalı, hayatımızın her alanına
nüfuz etmelidir.
Başkalarına saygı kişinin hayatına sızmalıdır. Çoğu-
muz uyanık kaldığımız sürenin çoğunluğunu işte ge-
çirir. Son olarak insanların işlerini yaparken ve yurt-
taşlık rollerini yerine getirirken sergilemeleri gereken
zihin türüne değineceğim.
ETİK ZİHİN
Konumumuz ve kaynaklarımız hakkında önceden
hiçbir fi krimiz olmasa da, gelecekte nasıl bir dünyada
yaşamak istersiniz? Şahsen ben “iyi çalışma”nın; mü-
En geç beş yaşına gelindiğinde, dostluk ya da
düşmanlık, gruba dahil etme veya gruptan
dışlama, sevgi ya da nefret çizgileri çekilmiş
olur.
■ ■ ■
Eğer eğitim hayata hazırlanmak ise, bu birçok
açıdan çalışma hayatına hazırlanmak demektir.
Eğitimciler genç insanları iyi çalışma tarafından
belirlenmiş bir hayata hazırlamalıdır. Hem işyeri
hem de toplum bu iyi çalışmayı desteklemeli ve
finanse etmelidir.
HOWARD GARDNER
GELECEĞİ İNŞA EDECEK BEŞ ZİHİN
10
kemmel, etik ve motive edici çalışmanın yapıldığı bir
dünyada yaşamak isterim.
19. yüzyılın sosyal bilimcilerinin ortaya koydukları
gibi, “çalışma” modern hayatın merkezinde yer alır.
Çalışmanın niteliğini tanımlarken kullandığımız iyi
kelimesi üç farklı anlama geliyor. Kalite bakımından
mükemmel—bizim sözcüklerimizle ifade edersek, çok
disiplinli—olması anlamında iyi olabilir. İkinci olarak,
sorumlu olması anlamında iyi olabilir—içinde gerçek-
leştiği geniş toplum açısından yaratt ığı sonuçları dik-
kate alır. Ve insana kendisini iyi hissett irmesi anlamın-
da iyi olabilir—angaje edici ve anlamlıdır ve meydan
okuyucu koşullar altında bile geçimimizi sağlar. Eğer
eğitim hayata hazırlanmak ise, bu birçok açıdan çalış-
ma hayatına hazırlanmak demektir. Eğitimciler genç
insanları iyi çalışma tarafından belirlenmiş bir hayata
hazırlamalıdır. Hem işyeri hem de toplum bu iyi çalış-
mayı desteklemeli ve fi nanse etmelidir.
Eğer kişi iyi çalışmanın norm olduğu bir ortamda ye-
tişmişse, etik bir zihin edinmek daha kolaydır. Nasıl
disiplinli çalışmanın teşvik edildiği kültürleri (Çin
gibi) ya da yaratıcılığın ödüllendirildiği toplumları
(Kaliforniya’daki Silikon Vadisi gibi) fark edebiliyor-
sak, iyi çalışma tarafından belirlenen yerleşimleri de
saptayabiliriz. Benim favorim İtalya’nın Reggio Emilia
kentidir. Bu şehir, sivil toplum anlayışının yüzyıllardır
var olduğu bir bölgede kurulmuştur. Gönüllü sosyal
hizmetlerin ve kültürel grupların geçmişi ortaçağ dö-
nemlerine kadar uzanır. Ancak İkinci Dünya Savaşının
yol açtığı yıkımdan sonra kendilerini ve çocuklarını
geliştirecek bir toplum yaratmak için bir araya gelen
kararlı insanlar olmasaydı, Reggio Emilia eğitimde bu
üstünlüğü sağlayamazdı. Sordukları soru aslında şuy-
du: “Biz ne tür vatandaşlar yetiştirmek istiyoruz?”
Daha şiirsel bir ifadeyle, bu yerel liderlerin iki zıt dün-
ya görüşünü birleştirdikleri—aslında sentezleştirdik-
leri—söylenebilir. Bir yandan sosyalist ideolojinin özü-
nü benimsemişlerdir—mülkiyetin saldırgan biçimde
birikmediği, pek çok malın paylaşıldığı ve bireyin ken-
di yeteneklerinin azamisine göre çalıştığı bir toplum.
Diğer yandan bir Katolik manastır ve rahibe merkezi
gibi—kadın erkek yorgunluk nedir bilmeden küçük
maddi kazançlar karşılığında—daha geniş toplumun
iyiliği için çalışırlar. Reggio Emilia sakinleri iyi çalı-
şanlar ve iyi vatandaşlar olma ahlakına sahip oldukları
için takdire şayandır.
DİKEY DESTEK
Etik yönelim evde başlar. Çocuklar anne babalarını
işyerinde görmeseler de, birinin ya da her ikisinin de
çalıştığını bilir. Anne babalarının yaptıkları işle gurur
duyup duymadıklarını, amirleriyle ve meslektaşla-
rıyla nasıl konuştuklarını, çalışmanın onlar açısından
ekmek parası için zar zor katlanılan bir şey mi, yoksa
gerçek bir anlam ve yaşam amacı taşıyan bir şey mi ol-
duğunu fark ederler.
Çalışma evde de vardır. Çocuklar evi nasıl düzenle-
yecekleri, gereken tamirler veya iyileştirmeler için ne
yapılması gerektiği gibi konularda karar alırken, anne
babalarını gözlemler. Yetişkinlerin oyuna yaklaşımı da
önemlidir. Anne babaların oyun oynamayı sevip sev-
medikleri, oyun esnasında dürüst davranıp davranma-
dıkları, sadece kazanmak için mi, yoksa kazanmak veya
kaybetmekten çok oyunun verdiği heyecan için mi oy-
nadıkları çocuklar tarafından bir kenara not edilir.
Çocuklar anne babalarının bir vatandaş olarak neler
yaptıklarına da dikkat eder: Toplumsal konuları oku-
yup tartışıyorlar mı? Seçimlerde oy veriyorlar mı?
Gönüllü olarak vergilerini ödüyorlar mı? İçinde yaşa-
dıkları toplumu geliştirme konusunda düşünce üreti-
yorlar mı? Kolları sıvayıp buna katılıyorlar mı, yoksa
sadece kendi çıkarlarını mı düşünüyorlar ve ilgileri
sözde mi kalıyor?
YATAY DESTEK
Modern toplumlarda akranlar ve çalışma arkadaşları
önem kazanır. Küçük yaştan itibaren çocuklar kendi
yaşıtlarıyla vakit geçirir. Yaşıtlarının—özellikle daha
bilgili, itibarlı ve/ya da güçlü olanların—inanç ve dav-
ranışlarından etkilenirler.
Arkadaşların nitelikleri özellikle buluğ çağında çok
daha önemli olur. Hayatlarının bu devresinde gençler,
farklı yaşam seçeneklerini denemeye başlar. Gençlerin
toplumsal hizmetlerle, akademik çalışmalarla ve ilginç
HOWARD GARDNER
GELECEĞİ İNŞA EDECEK BEŞ ZİHİN
11
hobilerle uğraşan bireylerle mi, yoksa amaçsız, anti-
sosyal, hatt a suç oluşturan faaliyetlerde bulunanlarla
mı beraber olduğu son derece önemlidir. Gençlerin bü-
yük bir bölümünün nasıl bir arkadaş grubunun içine
gireceği belli olmakla birlikte, kimi durumlarda tam
zıddına doğru çekilmeleri söz konusu olur ve hangi
yöne dönecekleri çok hassas etmenler tarafından belir-
lenir.
PERİYODİK AŞILAMA
Etik davranışın ilk belirleyicilerinin gayet iyi olduğu-
nu varsayalım. Gencin evde takdir edilecek rol mo-
delleri olsun. Etrafına topladığı iyi niyetli ve düzgün
arkadaşları var. Değerli bir yöndere sahip. İlk işindeki
arkadaşları kurallara göre oynuyorlar. Kuşkusuz iyi
bir çalışan olma yolunda ilerliyor.
Gene de bunun garantisi yoktur. Çok yüksek maaşlı
ama karanlık bir işten patron tarafından göz yumulan
uygunsuz yöntemlere kadar bir dizi etmen genç çalışa-
nın etik yoldan ayrılmasına neden olabilir.
Periyodik aşılar bütün çalışanlara iyi gelebilir. Bazı
durumda bunlar iyi bir çalışanın ne anlama geldiğini
hatırlatan kişi veya deneyimler şeklindeki “ek aşılar”
olabilir. Örneğin, orta yaşlı bir doktorun şehir mer-
kezindeki acil serviste çalışmak amacıyla banliyödeki
bol gelirli muayenehanesini kapatmış biriyle tanışması
gibi. Bu deneyim gönüllü çalışma için bir teşvik oluş-
turabilir.
Şu anda şöyle düşünüyor olabilirsiniz: “Burada yazı-
lanlar kulağa hoş geliyor. ‘İyi çalışma’ yapılmasını kim
istemez? Fakat hangi çalışmanın iyi, hangisinin kötü
olduğuna kim karar veriyor?
Aslında gerçekten evrensel olan etik kuralları yoktur.
Daha kesin ifade etmek gerekirse, bu kurallar kaçınıl-
maz olarak her kültürde ve her zaman diliminde farklı
yorumlanır. Gene de bu farklar daha çok önemsiz nok-
talardadır. Bilinen bütün toplumlar dürüstlüğün, doğ-
ruluğun, sadakatin ve tarafsızlığın erdemlerini kabul
eder; hiçbiri yalancılığı, sahtekârlığı, sadakatsizliği ve
kaba eşitsizliği desteklemez.
Bir kişinin iyi bir çalışan olup olmayacağı, iyi çalış-
maya yetenekli ve en zor koşullarda bile bu anlayışı
devam ett irmeye istekli olup olmadığına bağlıdır. Bu
aşamada, iyi çalışmaya ulaşmada bizlere rehberlik ya-
pabilecek dört faktöre değinmeyi yararlı buluyoruz:
1. Misyon: İster okul yıllarında, mezun olduktan son-
ra ya da staj döneminde, ister işyerinde olsun, birey
faaliyetleri sonucunda ulaşmayı amaçladığı bir he-
defe sahip olmalıdır.
2. Modeller: İyi çalışmayı temsil eden bireylerle tanış-
mak çok önemlidir. Bazen olumsuz rol modelleri de
uyarıcı dersler olarak işe yarar.
3. Ayna testi—kişisel değerlendirme: İyi çalışma is-
teyen biri, zaman zaman gözlerini kısmadan ayna-
ya bakmalı ve onayladığı yollardan gidip gitmedi-
ğini anlamaya çalışmalıdır.
4. Ayna testi—mesleki sorumluluk: Genç meslek ele-
manları önce kendi ruhlarına kulak verme ihtiya-
cındadır. Fakat sadece bunu yapmak yeterli olmaz.
Bir kişi kendi adına iyi çalışma yapıyor olabilir; ama
iş arkadaşları meslek ahlakına göre hareket etmi-
yorsa, sadece onun bu şekilde çalışıyor olması ye-
terli değildir.
Yaptığımız araştırma iş ortamını temel alsa da, aynı za-
manda bireyin vatandaş olarak üstlendiği görevleri de
gündeme getiriyor. Bu aşamada, soyut düşünme ka-
pasitesinin ne kadar gerekli olduğu tekrar görülüyor.
İyi bir vatandaş olmaya aday olan birey; üyesi olduğu
toplumun hedefi ni ve bu hedefe en doğru şekilde na-
sıl ulaşabileceğini; toplumdaki olumlu ve olumsuz rol
modellerini; aynada kendine baktığı zaman vatandaş
olarak görevlerini ne derecede yerine getirdiğini; top-
lumun diğer üyelerini vatandaşlık görevlerini yerine
Bir kişinin iyi bir çalışan olup olmayacağı, iyi
çalışmaya yetenekli ve en zor koşullarda bile bu
anlayışı devam ettirmeye istekli olup olmadığına
bağlıdır.
HOWARD GARDNER
GELECEĞİ İNŞA EDECEK BEŞ ZİHİN
12
getirmek için nasıl teşvik edebileceğini araştırır. İyi
çalışma anlayışı, bireyin bağrında başlar, ama bu anla-
yışın giderek iş ortamına, ülkeye ve küresel topluluğa
yayılması gerekir
SONUÇ
Şimdi bir durum değerlendirmesi yapma, başlıca id-
diaları gözden geçirme ve aklımızda kalan kimi soru
işaretlerini açıklığa kavuşturma zamanı geldi. Bu ki-
tapta sentez konusunda çok şey söyledim. Bazı sen-
tezlere övgüler yağdırmakta tereddüt etmedim, bazı-
larına ise daha mesafeli yaklaştım. Şimdi sentez yap-
ma bana meydan okuyor. İzleyen sayfalarda ilk önce
birbirine benzer ara başlıklar altında her zihin tipinin
temel özelliklerini kısaca özetleyeceğim. Ardından, bu
zihin tiplerinin oluşumunu engelleyen bazı etmenleri
gözden geçireceğim ve bu zihin tiplerinin hangi sırayla
geliştirilebileceği konusunda tahminler yürüteceğim.
Ve son olarak da bu zihin tipleri topluluğunun nasıl
beslenebileceğiyle ilgili öneriler sunacağım.
Dsplnl Zhn
Okulda öğrenilen temel disiplinlere (tarih, matematik,
fen, resim, müzik vb.) ve belli başlı mesleklere (hukuk,
tıp, işletme, muhasebe, el sanatları ve geleneksel mes-
lekler) özgü düşünme şekillerini kullanır; kendini işi-
ne verme, sürekli iyileştirme ve örgün eğitim sonrası
öğrenmeyi sürdürmeye yeteneklidir.
Örnekler (örgün eğitimde): Tarih, matematik, fen ve
diğer temel disiplinlerde ustalaşır; mesleki eğitimini
tamamlar.
Örnekler (işyerinde): Mesleğinde veya işyerindeki ro-
lünde (rollerinde) ustalaşmayı sürdürür, bu arada ek
disiplin ya da disiplinler arası yetenekler edinir.
Gelişim dönemi: Buluğ çağından önce başlar; yaşam
boyu öğrenme şeklinde devam eder.
Sahte biçimleri: Bir alanda on yıl kadar pratik yapma-
dan ustalığını ilan eder; amaçlar, disiplinin sınırları ve
geleneksel aklın uygun olmadığı, esnek düşünmenin
gerektiği yerler hakkında hiçbir fi kri olmadan prose-
dürleri körü körüne izler; hazırlıklı veya becerikli nu-
marası yapar.
Sentezc Zhn
Elde bulunan büyük miktardaki kritik enformasyon
içinden önemli olanları seçer, seçtiklerini hem kendisi
hem de başkaları için anlamı olacak şekilde düzenler.
Örnekler (örgün eğitimde): Sınavlara hazırlanırken ve
ödev hazırlarken materyalleri kendine ve başkalarına
olacak şekilde örgütler.
Örnekler (işyerinde): Önemli olan yeni enformasyo-
nu/becerileri fark eder ve sonra bunları kişisel bilgi ta-
banına ve mesleki repertuarına katar.
Gelişim dönemi: En iyi durumda çocukluk dönemin-
de başlar; zamanla daha bilinçli hale gelir; yeni bilgiler
biriktikçe ve bilgiyi özümseme ve düzenleme ihtiyacı
artt ıkça kalıcılaşır.
Sahte biçimleri: Materyalleri gelişigüzel bir şekilde se-
çer; sorgulama karşısında ayakta kalamayacak bütün-
leştirmeler yapar; çerçeveleri uygun düzenleyemez;
örgütleyici bir yaklaşımı yoktur; aşırı genellemeler ya
da hatalı sınıfl andırmalar yapar.
Yaratıcı Zhn
Yeni sorular sormak, yeni çözümler önermek, mevcut
biçimleri genişleten ya da ötesine geçen biçimler ge-
liştirmek için mevcut bilginin ve sentezlerin ötesine
geçer. Yaratmak bir ya da daha fazla yerleşik disiplini
temel alır ve kalite ile kabul edilebilirlik konularında
hüküm vermek için bilgili bir “saha” gerektirir.
Örnekler (örgün eğitimde): Yeni sorular ortaya atmak
için sınıfta verilen bilgilerin dışına çıkar; müfredatla
uyumlu ama beklenmedik proje ve çalışmalar sunar.
Örnekler (işyerinde): Kalıp dışı düşünür—yeni uygu-
lamalar ve ürünler önerir, bunları açıklar, onay ve uy-
gulama için çalışır; lider ise yeni vizyonlar oluşturur ve
bunların peşine düşer.
Gelişim dönemi: Meraklı bir kişilik erkenden oluş-
maya başlar—ancak yerleşik kalıplara bilinçli meydan
HOWARD GARDNER
GELECEĞİ İNŞA EDECEK BEŞ ZİHİN
13
okuyuş en azından disiplinli ve sentezci düşünmede
kısmen ustalaştıktan sonra gündeme gelir.
Sahte biçimleri: Uzun zamandan beri var olan bilginin
yüzeysel biçimleri olan ya da sonunda bilgili sahada
kabul görmeyen yeni, uçuk fi kirler sunar.
Saygılı Zhn
Bireyler ve gruplar arasındaki farklılıkları sempatiyle
ve yapıcı bir yaklaşımla karşılar; farklı olanları anla-
maya ve onlarla birlikte çalışmaya çaba gösterir; salt
hoşgörünün ve politik doğruculuğun ötesine geçer.
Örnekler (örgün eğitimde): Arka planları ve görüş-
leri ne olursa olsun, arkadaşlarıyla, öğretmenleriyle
ve okul çalışanlarıyla anlaşmaya ve birlikte çalışmaya
gayret eder.
Örnekler (işyerinde): Arka planları ve statüleri ne
olursa olsun, arkadaşlarıyla, üstleriyle, altlarıyla etkin
bir çalışma gerçekleştirir; aff etme kapasitesi geliştirir.
Gelişim dönemi: Doğumdan itibaren destekleyici bir
çevre gereklidir; okulda, işyerinde ve medyadaki rol
modellerinin büyük önemi vardır.
Sahte biçimleri: Salt hoşgörü sınırları içinde kalmak,
yani karşı tarafı anlamaya ve işbirliği kurmaya çaba
göstermemek; kendinden güçlü ya da daha üst mev-
kide olanlara hürmet gösterirken, zayıf olanları kü-
çümsemek, dışlamak, alaya almak ya da görmezden
gelmek; somut kişinin niteliklerini dikkate almadan
bütün bir gruba karşı tepkisel davranmak.
Etk Zhn
Çalışan ve yurtt aş olarak rolünün kritik özelliklerini
soyutlar ve bu kavramlaştırmalara uygun davranır; iyi
çalışma ve iyi vatandaşlık için çaba gösterir.
Örnekler (örgün eğitimde): Bir öğrenci ya da gelecek-
teki bir profesyonel olarak rolünün ne olacağını düşü-
nür, bu rolünü gerektiği gibi ve sorumlulukla yerine
getirmeye çabalar.
Örnekler (işyerinde): Mesleğinin çekirdek değerlerini
bilir, en hızlı ve öngörülemez değişim dönemlerinde
bile bunları muhafaza etmeye ve başkalarına aşılama-
ya çabalar; olgunlaştıkça, bir alanın koruyuculuğunu
üstlenen mütevellinin rolünü benimser ve kişisel çı-
karlarına ters düşmesi pahasına doğruları söylemeye
istekli olur; bir topluluğun, bölgenin, ülkenin ve dün-
yanın mensubu olarak üzerine düşen sorumlulukların
farkındadır.
Gelişim dönemi: Bireyin bir çalışan ve yurtt aş olarak
rolünü kavramsal, soyut olarak düşünebileceği zaman
gelişmeye başlar; etik davranmak güçlü bir karakter
gerektirir; yatay ve dikey türde destekleyici ilişkilere
ve periyodik aşılanmalara ihtiyaç duyar.
Sahte biçimleri: İyi ve sorumlu bir söylemi olsa da, bu
rotayı eylemleriyle ortaya koyamaz; sadece küçük bir
alanda etik davranıp daha geniş alanlarda sorumsuz-
luk sergiler (ya da tam tersi); kısa veya uzun vadede
uygun olana göre davranır.
DİRENÇ NOKTALARI VE ENGELLER
Geleceği inşa etmek için bu beş zihne ilişkin görüşüm
kabul görse bile, onları elde etmek pek kolay olacağa
benzemiyor. Bu direnç ve engeller çeşitli biçimlerde
ortaya çıkar:
•
Tutuculuk: Geleneksel eğitim ve iş hayatındaki
uzun yılların uygulamaları işimizi görüyor, neden
değiştirelim?
•
Geçici Bir Moda: Vizyonerler ve bilimciler sürekli
yeni bir şeyler söyleyip durur. Bu beş zihin tipinin
daha önce önerilmiş zihinlerden daha iyi olduğuna
niçin inanayım?
•
Gizli Riskler: Önerilen bu reçetenin gizli maliyetleri
ne olacak, kim biliyor? Belki aşırı yaratıcılık anarşi
getirir. Belki safça ve gereksiz yere saygı duymak
teröristlerin bizi ördek gibi avlamasına yol açar.
•
Güçsüzlük: Bu hedefl er kulağa hoş geliyor. Ama
onlara nasıl ulaşacağımı bilmiyorum; ve fi ilen ger-
çekleştirilip gerçekleştirilmediklerini nasıl değer-
lendireceğimi de bilmiyorum. Ne yapmam gerekti-
ğini bana gösterin, aksi halde benden kabul etmemi
beklemeyin.
HOWARD GARDNER
GELECEĞİ İNŞA EDECEK BEŞ ZİHİN
14
ZİHİNLERDE USTALAŞMANIN
BİR SIRASI VAR MI?
Diyelim ki dirençlerle baş edildi ve beş zihin tipini des-
tekleyen bir ortam oluşturuldu. Böyle bir ortamda in-
sanlara bu zihin tiplerini kazandırmak için en elverişli
sıra hangisidir?
1. Saygı: En başından itibaren başkalarına saygılı bir
atmosfer oluşturulmalıdır. Saygısız davranışların
adı konmalı, bunları yapanlara yaptırım uygulan-
malı ve caydırılmaları sağlanmalıdır.
2. Disiplin: İlkokulun ilk yıllarında okuma yazma be-
cerileri edinildikten sonra düşünmenin başlıca bi-
limsel yöntemlerini öğrenme zamanı gelir. Her biri-
ni öğrenmek zaman alır, bu nedenle de gecikmeler
pahalıya mal olur.
3. Sentez: Öğrenciler başlıca disiplinlerin düşünme
tarzıyla donandıktan sonra yavaş yavaş mantıklı
sentezler yapmaya ve elverdiği ölçüde, disiplinler
arası düşünmeye sevk edilir.
4. Etik: Ortaokul ve lise döneminde kişi artık soyut,
bağımsız düşünme becerisini kazanmıştır. Bu aşa-
mada iş dünyası, bir yurtt aşın sorumlulukları ve
bunlara uygun davranışlar kavramlaştırılabilir.
Bu beş zihin türünü gerçekten besleyebilecek eğitim,
siyasi ve yönetim sistemlerini düşündüğümde, olumlu
insani potansiyellerimizin geliştirilebileceğine güve-
nim artıyor. Disiplinler, sentezler ve yaratıcılık, kötü-
lükler de dahil, her amacın hizmetine koşulabilir; an-
cak saygıyı ve etik yönelimi de geliştirirsek böyle bir
sapma olasılığı azalır. Bu beş zihin sinerjik bir biçimde
etkili olabilir ve olmalıdır.
İnsan ırkının temsilcileri belki de var kalacak kadar
ileri görüşlü olmayabilir, veya birlikte yaşadığımız
insanlarla ortak bir dava etrafında birleşinceye kadar
var kalmamıza yönelik çok daha yakın tehlikeler söz
konusu olabilir. Her durumda insan türünün var kal-
ması ve gelişmesi sadece insani olan potansiyellerimizi
geliştirmemize bağlı olacaktır.
Sinpaş Kitapları
Yıl
Türkçe Adı
Yazar
2007
Geleceği İnşa Edecek Beş Zihin
Howard Gardner
2008
Mutluluk Üzerine Çeşitlemeler
Daniel Gilbert
2009
Harvard Business School’da Size Ne Öğretirler?
Philip Delves Broughton
2010
Pazarlama 3.0
Philip Kotler
2011
Yeni Liderlik
Ruth Spellman
2012
İyi Şirket
Philip Kotler
Dostları ilə paylaş: |