8.ÜNİTE:İLK YARDIM
*Kalp damar sistemi içinde sürekli dolaşan kan; eritrositler ile oksijen taşınmasına, lökositler ile korunma mekanizmasına ve trombositler ile hemostatik denge işlevlerinin yürütülmesine katkıda bulunur
*Ani kan kaybı yetişkinlerde 1000- 1200ml ’ye, çocuklarda 200-300 ml’ye ve bebeklerde 25-30 ml’ye ulaştığı durumlarda yaşamsal tehlikenin olabileceği unutulmamalıdır.
*Yetişkin bir bireyde ortalama olarak 5- 6 litre kan vardır
Dış kanamalar :Gözle görülebilir kanamalardır. Yaygın olarak künt travmalar ve kesici / delici yaralanmalar sonucu görülen kanama türüdür. Örneğin; kol, bacak ya da parmak yaralanmaları veya kopmaları, açık kırıklar, çeşitli cilt kesilerinde dış kanamalar oluşabilmektedir
Kanama, kanamanın olduğu damara göre kesik-kesik, fışkırır ya da sızıntı şeklinde olabilir
İç kanamalar: Damarların herhangi bir nedenle yırtılması ya da zedelenmesi sonucu, kanın damarlardan vücut boşluklarına doğru akması ile oluşan kanamalardır.İç kanamalar, gelişmiş tıbbi merkezlerde tedavi gerektiren ve hayatı tehdit eden kanamalardır.
Beden boşluklarında olan kanamalar:Kulak, burun, ağız, anüs vb. organlardan olan kanamalardır.
Kanamanın Kaynağına Göre
Arter kanamaları :Arterler kalpten yüksek basınçla pompalanan oksijenlenmiş temiz kanı hücrelere ileten damarlardır. Kanama kalbin kanı pompalamasına parelel olarak kesik kesik ve kalp atımına uyumlu şekilde fışkırarak akar. Kanayan yer kalbe yakın ise fışkırma daha şiddetlidir.Kanın rengi açık kırmızıdır.
Ven kanamaları :Venler, hücrelerden dönen kanı kalbe taşıyan ve düşük basınçlı kan akımına sahip damarlardır. Cilde yakın yüzeysel venler bacak, el ve ayak sırtında kolayca görülebilir. kanama yavaş ve aynı şiddette olup kanın rengi koyu kırmızıdır.
Kapiller kanamalar :Kılcal damarlar hücrelere ulaşan son damar uzantılarıdır. Bu damarlar çok ince oldukları için çok az kan taşırlar. Bu nedenle zedelenme veya kesilmelerinde sızıntı tarzında ve hafif bir kanama olmaktadır Kanın rengi ise venöz kan gibi koyu kırmızıdır.
KANAMALARDA İLK YARDIM
Kanamalarda ilk yardımın öncelikli amacı fazla kanama ile gelişebilecek şok ve/veya ölüm tablosunu engellemektir
Dış Kanamalarda Kanamayı Kontrol Altına Alma Yöntemleri
Doğrudan basınç uygulama :Basit ve etkili kanama kontrol yöntemidir. Kanayan bölgenin üzerine steril pansuman konularak, üstüne elle basınç uygulanır ve doğrudan basınç uygulaması çoğu kanamayı durdurabilir
Doğrudan basınç uygulamasında kanamanın durup durmadığını kontrol etmek veya kan ile ıslanan pansumanı değiştirmek amacıyla yaranın üzerindeki ilk pansuman kesinlikle kaldırılmamalıdır. Doğrudan basınç, o bölgede kırık yoksa uygulanabilir.
Basınçlı bandaj uygulama :Doğrudan basınç uygulamasında, bandaj uygulaması da yapılabilir. Basınçlı bandaj uygulamasında, yara üzerine uygulanan bez kaldırmadan rulo sargı veya bez şeritler ile yaralı bölge sıkıca sarılır. Sargının son ucu ikiye ayrılarak doğrudan yaranın üzerinde düğümlenir. Bu düğüm yaranın üzerine yapılan baskıyı arttırmaya yardımcı olacaktır. İdeal basınçlı bandaj, kanamayı durdurabilecek kadar sıkı, kanamanın altındaki bölgelere yeterli kan akımı sağlayacak kadar da gevşek olmalıdır.
Elevasyon :Kırık şüphesi yoksa ve ağrıya neden olmuyorsa, yaralı kol ya da bacak kalp düzeyinden yukarıda olacak şekilde kaldırılmalıdır.
Turnike uygulama: Turnike uygulaması, yaralanmanın distalinde kalan dokunun kanlanmasını engellediği için geri dönüşümsüz hasara neden olabilmektedir. Bu nedenle günümüzde çok tercih edilmemektedirYaralı üzerine, yaralının adı ve turnikenin uygulandığı zaman (saat ve dakika olarak) mutlaka yazılmalıdır.
Turnike uygulamasında dikkat edilmesi gerekenler:
Kol ve bacakta tek kemik üzerine uygulanmalıdır.
Uygulamada kullanılacak sargı bezi ya da malzemenin genişliği en az 8-10 cm olmalıdır.
15-20 dakikada bir 3-5 dakika ara verilmelidir. Eğer turnike gevşetilmeden uzun süre yapılırsa, turnike altındaki tüm dokular ölür.
Turnike 1,5 saatten fazla tutulmamalıdır.
Turnike kanama duruncaya kadar sıkılmalı, kanama durunca sıkma işlemine son verilmelidir.
Turnike mutlaka kolay görülebilir hâlde tutulmalı, üzeri örtülmemelidir.
Yaralı üzerine, yaralının adı ve turnikenin uygulandığı zaman ( saat ve dakika olarak ) mutlaka yazılmalıdır.
Yaralının üzeri örtülecek ise, mutlaka turnike görülür hâlde tutulmalıdır.
Atelleme: Atel: Tahta, karton parçaları vb. gibi sert malzemeler atelleme malzemesi olarak kullanılabilir
Dış Kanamalarda Yapılmaması Gerekenler
Vücudun içine gömülü olan hiçbir yabancı madde yerinden oynatılmamalıdır.
Yalnızca çevrede bulunan ve ilk yardımcıya ya da yaralıya zarar verebilecek maddeler uzaklaştırılmalıdır. Örneğin etrafta bulunan cam kırıkları temizlenmelidir.
Büyük damar yaralanmaları, kopmalar gibi yaşamı tehdit edecek kadar yoğun bir kanama yoksa turnike uygulamamalıdır.
Batmış cisim bulunan yaralar, göz yaralanmaları ve kırıkları olan yaralara doğrudan kompres uygulamamalıdır.
Kanama durduktan hemen sonra yara temizlenmemelidir.
Baş, boyun ya da omurgada yaralanma varsa veya hareket ile yaralıda ağrı oluşuyorsa şok pozisyonundan kaçınılmalıdır.
Hasta hareket ettirilmemelidir.
Yaralıya yiyecek ve içecek verilmemelidir
İÇ KANAMALARDA İLK YARDIM
Sağlık ekibi gelene kadar yaralı hareketsiz tutulmalıdır.
Hastanın vücut sıcaklığını korumak için üzeri örtülmelidir.
Hasta şok pozisyonuna getirilmelidir.
Hasta kusuyorsa, hava yolunun tıkanmasını engellemek için başı dikkatli bir şekilde hafifçe yana çevrilmelidir
Yaralıya yiyecek ve içecek verilmemelidir.
Burun Kanamalarında İlk Yardım
-
Hastanın sakinleşmesi sağlanır.
• Hasta oturtulur ve hastanın başı öne doğru hafifçe eğilir.
• Bir elin işaret ve başparmağı ile burun kanatlarının etli kısımları iyice sıkılır. 10 dakika boyunca bu pozisyon korunur
• Devamlı kanamalarda boyuna, havluya sarılmış buz torbası konulur.
• vakit kaybetmeden acil tıbbi yardım istenir.
• Kanama bu müdahaleler ile durdurulamıyor ise basınç uygulamaya devam edilerek hemen bir sağlık kuruluşuna başvurulur
Kulak Kanamalarında İlk Yardım
• Hastanın sakinleşmesi sağlanır. • Yaralı, kanayan kulağı tarafına yatırılır.
• Kan gelen kulağa emici bir pansuman konularak dış faktörlerin etkisi ortadan kaldırılır. Fakat bu pansuman asla kulağın içine doğru sokulmamalıdır.
• Komplike bir durum olacağı dikkate alınarak hasta ilgili kliniğe gönderilmelidir
ŞOK VE İLK YARDIM
Oksijen ve besin maddeleri hücrelere taşınamadığı, atık ürünler vücuttan atılamadığı zaman oluşur Bu nedenle şok hastanın durumunun sürekli değiştiği dinamik bir olaydır.
Şokun Evreleri ve Belirtileri
1- kompanse (dengeleme, başlangıç) Şok ilerlemeye neden olabilecek kadar ciddi değil
Bu evrede olan hastada aşağıdaki belirtiler görülür:
• Anksiyete ve huzursuzluk • Kan basıncında hafif düşüklük • Hızlı nabız
• Baş dönmesi • Susuzluk hissi • Bulantı ve kusma
• Soğuk ve soluk cilt
2- Dekompanse (dengeleyememe, ilerleyici): yaşamsal organların kan akımı için gerekli arteriyel basınç sağlanamaz. Bu evrede olan hastada aşağıdaki belirtiler görülür.
• Bilinç bozukluğu • Hipotansiyon • Hızlı nabız • Hızlı ve yüzeyel solunum
• Cilt nemli, soluk ve soğuk • Vücut sıcaklığında azalma • İdrarda azalma
3-İrreversible (geriye dönüşsüz) İleri derecede vazokonstrüksiyon ve kalp debisinde düşme gerçekleşir. Bu dönemde tedaviye cevap alınamaz. Geri dönüşümsüz organ hasarı ve ölüm meydana gelir. Bu evrede olan hastada aşağıdaki belirtiler görülür.
• Laterji ve koma • Ciddi hipotansiyon • Filiform nabız • Dispne, takipne
• Siyanoz • Anüri
Şokun Sınıflandırılması
Hipovolemik şok
En yaygın olarak ortaya çıkan şok çeşididir.Kan kaybı hipovolemik şokun en yaygın nedenidir.
Hemorajik Şok: Ağır intestinal kanamalar, aort anevrizması, dış kanamalar gibi nedenlerle toplam kan hacminin azaldığı durumlarda hemorajik şok artaya çıkar
Kardiyojenik şok
Kalbin pompalama gücünün akut olarak yetersiz kalması sonucu kalp debisinin azalması ile ortaya çıkan dolaşım yetersizliğidir. Kalp krizi, kalp kapağı hastalıkları, aritmiler, pulmoner emboli, kardiyak yaralanmalar kardiyak şokun nedenleri arasındadır.
Vazojenik şok
Kan volümü yeterli olduğu hâlde damar yatağı genişlediğinden dolayı damarlar yeterince dolamaz ve perfüzyon bozulur. Vazojenik şokun üç ana tipi vardır. Bunlar;
Anafilaktik şok: Bir madde ile temas ettiğinde buna duyarlılık kazanmış bireyin, sonraki doz ya da temasta aşırı reaksiyon göstermesi ile oluşur. Anafilaktik şoka ilaçlar, yiyecekler ve böcek sokmaları neden olabilir.Allerjik durumlar
Nörojenik şok: Spinal şok olarak da isimlendirilen nörojenik şok, vazomotor fonksiyonun kaybı ile karakterizedir. En yaygın nedeni beyin harabiyeti, derin genel anestezi, spinal kord yaralanmaları, spinal anestezi vb. durumlardır.
Septik şok: Tedavi edilemeyen sepsise sistemik bir yanıttır.
Şok Pozisyonu Nasıl Verilir
• Hasta sırt üstü yatırılır,
• Hastanın bacakları yerden 30 cm yukarı kaldırılarak altına destek konur, (çarşaf, kıyafet, yastık vb.)
9.ÜNİTE: İLK YARDIM
Yanığın Tanımı:Yanık bireyi, fiziksel, psikososyal ve ekonomik yönden etkileyen bir travmadır.
YANIĞIN NEDENLERİ:
1-Fiziksel etkenler Kuru Sıcak : Alev Ateş Kızgın cisim
Islak Sıcak: Kaynar su, yağ Sıcak buhar
Soğuk:
2-Kimyasal etkenler: Asitler (Sülfirik ait, hidroklorik asit vb.)
Alkaliler (Potasyum hidroksit, Sodyum hidroksit, sönmemiş kireç) Fosfor ve diğer kimyasal maddeler
3-Elektrik yanığına neden olan etkenler
Elektrik çarpması Yıldırım çarpması
4-Radyasyon yanığına neden olan etkenler
Güneş Röntgen ışını Radyum, radon, uranyum Atom bombası Hidrojen bombası
Yanığın Vücuttaki Olumsuz Etkileri: Şok, Enfeksiyon,
YANIĞIN CİDDİYETİNİ BELİRLEYEN FAKTÖRLER
1-Birinci derece yanık:Bu yanıklar, en sık güneş etkisiyle veya ani gaz parlamaları sonucu meydana gelir. En önemli belirtiler kaşıntı, kuru bir deri, eritem ve ağrıdır. Rengi pembedir. İz bırakmadan bir hafta içinde iyileşir.
2-İkinci derece yanık :İkinci derece yanıklarda epidermisin tamamı hasar görmüş olup dermisin bazı katları da yanıktan hasar görmüştür. İkinci derece yanıklar 2 alt grupta incelenebilir.
Yüzeysel ikinci derece yanık: Epidermis bütünüyle harap olup dermisten ayrılmıştır. Araya sızan sıvı, bülleri oluşturur. Bülün zemini parlak kırmızı renktedir. Çok ağrılıdır. Kıl kökleri hasar görmemiştir. İz bırakmadan iyileşir.
Derin ikinci derece yanık: Epidermis ve dermis tahrip olmuştur. Kıl kökleri ve ter bezleri etkilenmiştir. Sinir uçları tahrip olduğu için fazla ağrı olmaz. Yara zemini kirli sarı renktedir. İz bırakan nedbe oluşur. İyileşme iki üç hafta sürer.
3-Üçüncü derece yanık :Tam kalınlıkta deri kaybına neden olan yanıklardır. Epidermis ve dermisin tamamı tahrip olmuştur. Kuru bir görünüm sergilerler ve sinir uçlarının hasar görmesinden dolayı ağrı hissi yoktur. Yara zemini sarı-yeşil arası bir renktedir. Yer yer kahverengi lekeler görülür. Sızıntı şeklinde sıvı akar. İyileşince belirgin bir iz bırakır.
4-Dördüncü derece yanık:Kas, tendon ve kemiklerin de etkilediği oldukça derin bir yanık grubudur. Dokunun tamamen kömürleşmesidir. Rengi kahverengi-siyahtır.
Yanığın Genişliği
Pulaski ve Wallece’nin ortaya koyduğu DOKUZLAR KURALI.Tedavi için yanık genişliğinin tespitinde dokuzlar kuralına göre yanık yüzdesi aşağıdaki şekilde hesaplanabilir.
Baş % 9 Kollardan her biri % 9 Bacaklardan her biri % 18
Gövdenin ön tarafı % 18 Gövdenin arka tarafı % 18 Üreme organları % 1
ÖZELLİKLİ BÖLGE YANIKLARI: Göz, kulak, yüz, el, ayak ve genital bölgenin yanıkları “özellikli bölge yanıkları”dır.
YANIĞIN SINIFLANDIRILMASI
Küçük Yanıklar : Erişkinlerde %15 veya daha az 2. derece yanıklar
Çocukta %10 veya daha az 2. derece yanıklar Erişkin veya çocukta %2 veya daha az 3. derece yanıklar
Orta Yanıklar : Erişkinlerde %15–25 arası 2. derece yanıklar Çocukta %10–20 arası 2. derece yanıklar
Erişkin veya çocukta %2–10 arası 3. derece yanıklar
Büyük Yanıklar : Erişkinlerde %25 den fazla 2. derece yanıklar
Çocukta %20’den fazla 2. derece yanıklar Erişkinde veya çocukta %10’dan fazla 3. derece yanıklar
İnhalasyon yanıkları Elektrik yanıkları
Başka bir travmanın eşlik ettiği yanıklar (kafa travması, karın içi yaralanma, kırıklar, vs.)
Gebelikte yanık yaralanması
Yanığa ilave risk getiren boyutta yandaş hastalığın varlığı (Şeker hastalığı, steroid kullanımı, immün baskılanma,
Göz, kulak, yüz, el, ayak, büyük eklem ve genital bölge yanıkları
Yanık Derecelerine Göre Uygulanacak İlk Yardım
Birinci derece yanıklar
Yanan yer hemen musluk altında 10 dakika tutulmalıdır. Su 20C civarında olmalıdır.
Gerekirse kuru temiz pansuman örtülmelidir. Ağrı ve ateş artarsa yaralı en yakın sağlık kuruluşuna yönlendirilmelidir.
İkinci derece yanıklar
Çoğunlukla kısa süreli sıcak eşya veya kaynar suyun teması ile meydana gelebilir.
Yanan kısım ağrı azalıncaya kadar soğuk su içine daldırılmalı, Yaralı kısım yavaşça kurulanmalıdır.
Büller patlatılmamalıdır.
Antiseptik ilaçlar, yağlar, kremler ve ev yapımı yanık ilaçları kullanılmamalıdır.
Kuru steril gazlı bez veya temiz bir eşya ile koruyucu olarak sarılmalıdır.
Yanık kolda veya ayakta ise yanan ekstremiteler kalp seviyesinden yukarı kaldırılmalıdır.
Üçüncü derece yanıklar
Yanarak kömürleşen yapışmış eşya parçaları çıkarılmamalıdır.
Yanık bölgesi kalın steril pansuman veya yeni ütülenmiş bir bez veya yıkanmış ütülenmiş çarşaf, yastık kılıfı, vb. eşya ile örtülmelidir.
Yanık kolda ise kol kalp seviyesinden yukarıda tutulmalıdır.
Eğer ayaklar yanmış ise ayaklar kalp seviyesinden yukarı kaldırılmalı ve yaralının yürümesine izin verilmemelidir.
Yaralının yüzü yanmış ise yaralı oturtulmalı ve yaralının solunum güçlüğü olup olmadığı anlamak için yaralı gözlenmelidir.
Eğer solunum problemleri gelişir ise hava yolunun açıklığı sağlanmalı, gerekirse suni solunum yapılmalıdır.
Aşırı yanmış alan buzlu su veya soğuk suya daldırılmalı, lokal olarak yüz, el ve ayaklara soğuk uygulama yapılabilir.
Yaralı en kısa zamanda bir sağlık kuruluşuna yönlendirilmelidir
Yanık Nedenine Göre Uygulanacak İlk Yardım
Isı ile oluşan yanıklarda: Bireyin koşarak kaçması engellenir ve birey yere yatırılır. Yaralının üzerine battaniye örtülür ve yuvarlanması sağlanarak yanma durdurulmaya çalışılır.
Kaynar su ile oluşan yanıklarda: Sıvının dökülmesi kol veya bacağın sıcak suya daldığının hissedilmemesi sonucu oluşur. Bu durumda bazı ilk yardım uygulamaları yapılır. Islanmış eşya hemen çıkarılmalıdır. Yanmış alan, akan soğuk suya 5-10 dakika tutulmalıdır.
Kızgın yağ ile oluşan yanıklarda: Hemen soğuk su dökülmemelidir. Sıcak buhar daha fazla yanık oluşumuna neden olabilir.
Soğuğa maruz kalma sonucu oluşan yanıklarda: Önce yaralının ılık bir ortama alınması ve soğukla temasının kesilmesi gerekir. Karla ovuşturmak, masaj yapmak, kumaş parçaları sürterek ısıtmaya çalışmak, sıcak uygulamak, bandaj yapmak, deriye ilaç sürmek, bireye alkol ya da sigara vermek sakıncalıdır
Kimyasal yanığa maruz kalmış yaralıda ilk önce, kirlenmiş eşyalar çıkarılır ve cilt yoluyla kimyasal maddenin emilimi azaltılmalıdır. Kuru kimyasal maddelere maruz kalındığında önce bu maddeler kuru olarak yavaşça fırçalanmalıdır. Tüm kimyasal yanıklarda en iyi tedavi bol su ile yıkamaktır.
Gözün kimyasal madde ile yanıklarında: Göz, bol su ile 20 dakika yıkanmalıdır.
Gök gürültüsü ile yıldırım/şimşek arasında 30 saniyeden daha az bir süre varsa hemen içeri girilmeli. Son gök gürültüsünden sonra en az 30 dakika geçmeden de dışarı çıkılmamalıdır.
Güneşe bağlı gelişen yanıklar :Sıcak çarpmasında bireyin cildi kuru, sıcak, kırmızı ve vücut ısısı 41-42 0C’dir.
10.ÜNİTE: İLK YARDIM
KIRIKLAR VE İLK YARDIM
Kırık Çeşitleri: Deri bütünlüğüne göre kırıklar
Kırık olan kemik ucu, deri ya da mukozayı delerek dışarı çıkar ya da mukoza içinde kalır. Açık (bileşik) kırık, kapalı (basit) kırık ve komplike kırık olmak üzere üçe ayrılır.
Açık (bileşik) kırık: Kemik dokusunun dış ortamla temasını sağlayacak şekilde deri bütünlüğü bozulmuştur. Genellikle doğrudan travma sonucu meydana gelir. Açık kırıklarda kanama ve enfeksiyon gelişme olasılığı fazladır. Kırıkta zedelenme sadece kemik dokusu ile sınırlı olmayıp, çevredeki kas, damar, sinir ve eklemlerde de hasar olabilir.
Kapalı (basit) kırık: Doğrudan ya da dolaylı travma ile kemik kırıldığı halde, kırık üzerindeki derinin bütünlüğü bozulmamış ve kırık kemik uçları deriden dışarı çıkmamıştır.
Komplike kırık: Kırılan kemikle birlikte yakınında bulunan organlar hasar görmüştür.
Kırık uçların durumuna göre kırıklar
Ayrılmış (Deplase) kırık: Kemik uçlarının birbirinden ayrıldığı kırıktır
Kemiğin ortasından düz olarak kırılması sonucu oluşan transvers kırık
Kemiğin ortadan dik olmayan açıdan kırılması sonucu oluşan oblik kırık
Kırık çizgilerinin kemiği tam olarak çevrelemesi sonucu oluşan spiral kırık
Kemikten bir parçanın kopması sonucu oluşan kopma kırığı
Kemikte ikiden fazla parça oluşması sonucu görülen parçalı kırık
Ayrılmamış (Nondeplase) kırık:
Kemik dokusunun bütünlüğü bozulmuş, ancak kırık uçları birbirinden ayrılmamıştır. Bu tür kırıklar olay yerinde
incinme ya da burkulma olarak değerlendirilebilir.
Çatlama çizgisi şeklinde oluşan linear kırık
Kemikte bükülme, eğrilme şeklinde oluşan yaş ağaç kırığı
Kemiğin ezilmesi şeklinde oluşan kompresyon (sıkışma) kırığı
linear kırık yaş ağaç kırığı kompresyon (sıkışma) kırığı
Kemik dokusunun özelliğine göre kırıklar
Travmatik kırık: Trafik kazası, ev kazası, iş kazası, düşme, çarpma, darp, spor yaralanması kırıkları.
Patolojik kırık: Kanser, paget hastalığı gibi fizyolojik yapıyı bozan hastalıklar sonucu oluşan kırıktır.
Stres (yorgunluk) kırığı: Stres durumunda sürekli tekrarlayan zorlama ve yorgunluk sonucunda olmaksızın kırık oluşabilir
ÇIKIK VE İLK YARDIM
Çıkıkta eklem, tıbbi müdahale olmadan normal konumuna dönemez.
Çıkık Belirtileri
Hareket kısıtlılığı Ağrı Hassasiyet
Şişlik ve kızarıklık Eklem bölgesinde şekil bozukluğu
Çıkıkta İlk Yardım
Yaralı hareket ettirilmemelidir. Eklem bulunduğu pozisyonda tespit edilmelidir.
Çıkık asla yerine oturtulmaya çalışılmamalıdır.
Çıkığın alt bölgesindeki deri rengi, ısısı ve nabzı kontrol edilmelidir.
Yaralının üzeri örtülerek vücut sıcaklığı korunmalıdır.
Çıkık eklem üzerine havlu ya da bir başka materyale sarılı buz torbası konulmalıdır.
KIRIK ÇIKIK VE BURKULMALARDA TESPİT YÖNTEMLERİ
Tespit öncesinde yüzük ve saat gibi takılar çıkarılmalıdır.
Parmak uçlarından dolaşım kontrolü yapılmalıdır.
Kalça ve alt taraf kemiklerinin kırık, çıkık ve burkulmalarında yaralının varsa ayakkabısı çıkartılmamalı ve ayakkabı bağları gevşetilmelidir.
Tespit sırasında yaralı bölge sabit tutulmalıdır.
Açık kırık gelişmişse yaranın üzeri temiz bir bez/örtü ile kapatılmalıdır.
Kanama varsa durdurulmalıdır.
Tespit edilecek bölge önce yumuşak malzeme ile kaplanmalıdır.
Yaralı bölge nasıl bulunduysa öyle tespit edilmelidir, düzeltilmeye çalışılmamalıdır.
Kırıkta tespit, kırık bölgenin üstünde ve altında kalan eklemleri de içerecek şekilde yapılmalıdır.
Şerit sargılar kırık bölgenin üzerine bağlanmamalıdır.
Burkulmada İlk Yardım
Zedelenen bölge hareket ettirilmez.
Burkulmada ICE (Ice, Compression, Elevation) uygulaması önemlidir.
Zedelenmeden sonra ilk 24 saat içinde aralıklı olarak ekleme buz torbası ile soğuk uygulama (Ice) yapılır.
Elastik bandaj (Compression) uygulanarak şişlik önlenmeye çalışılır.
Şişliği önlemek için zedelenen bölge yükseltilir (Elevation).
Gerekirse 112 Acil Yardım Merkezinden tıbbi yardım istenmelidir
Köprücük kemiği kırığında tespit yöntemi
Kırığın olduğu taraftaki omuz, sağlam omuza göre daha aşağıdadır. Omuz yükseltilemez ve yaralı kolunu dirsekten destekleme ihtiyacı gösterir.
Tespit sırasında;
Öncelikle kırık olan tarafın kolu gövdeye yaklaştırılır.
Koltuk altına yumuşak malzeme konulduktan sonra her iki köprücük kemiği üzerine katlanmış sargı konur ve koltuk altından bağlanır.
Koltuk altına bağlanan sargılar arasına geçirilen bir tespit malzemesi ile omuzlar aynı hizaya gelinceye kadar gerdirilir ve sıkıca bağlanır.
Kırık taraftaki kol, üçgen sargı ile askıya alınır.
Üçgen sargı yaralının gövdesinin üzerinde, üçgenin tepesi dirsek tarafında, tabanı gövdeyle aynı hizada olmalıdır.
El dirsek hizasında bükülü olarak göğsün alt kısmına yerleştirilir.
Üçgen bandajın iki ucu yaralının boynuna düğümlenir.
Yaralının parmakları dolaşım yönünden izlenir
Üst kol/pazı kemiği kırığında tespit yöntemi
Üst kol/pazı kemiği sert bir atel ile omuz ve dirsek arası iki taraflı tespit edilir.
Koltuk altına yerleştirilen atel, üst kolun dış tarafına omuz hizasından yerleştirilen atelden daha kısa olmalıdır.
Ön kol üçgen sargı ile askıya alınır ve daha sonra kırık olmayan tarafın koltuk altından gövdeye tespit edilir.
Dirsek kırığında tespit yöntemi
Kol gergin durumda bulunduysa, hastanın vücudu boyunca gergin ve deri ile arası yumuşak malzemeyle doldurulmuş tespit malzemeleri yardımıyla tespit edilir.
Eğer bükülmüş vaziyette bulunduysa, bir kol askısı desteği yardımıyla tespit edilir.
Ön Kol kırığında tespit yöntemi
İki atel varsa başparmak yukarıda kalacak şekilde kolun iki tarafından atellenir.
Tek atel varsa avuç içi yere gelecek şekilde kol atelin üzerine yerleştirilir. Düğümler atelin üzerinde olacak şekilde kol atele tespit edilir.
Ön kol kemiği kırıklarında atel malzemesi bulunamaz ise ceket veya gömlek eteği, ön kol üzerinden kaldırılıp tespit edilir.
Hiçbir şey bulunamıyorsa kol gövdeye yaklaştırılarak rahat pozisyonda sabitlenebilir.
Kalça kemiği kırığında tespit yöntemi:Kalça kemiği kırığı tespitinde:
Her iki bacak arasına bir dolgu malzemesi konur.
Dış taraftaki atelin uzunluğu koltuk altına kadar olacak şekilde atel ile tespit yapılır.
Sekiz şeklindeki bir bandajla bilekler tespitlenir.
Sargılar dizler ve bilekler altından kaydırılarak yerleştirilir.
Sargılardan ikisi kalça ve dizler arasında diğer ikisi dizler ve bilekler arasında olacak şekilde düğümlenerek tespit edilir.
Bütün düğümler aynı tarafta olmalıdır
Üst bacak (uyluk) kemiği kırığında tespit yöntemi Uyluk kemiği kırığında sert tespit malzemesi kullanılarak tespit yapılabileceği gibi sağlam bacağa tespit uygulaması da yapılabilir
Alt bacak kemikleri kırığında tespit yöntemi
Diz ile ayak arasında ki kemiklerde kırık varsa uygulanacak atelin boyu topuktan kalçaya kadardır.
11.ÜNİTE: İLK YARDIM
Sıcak Ödemi
Kişi aşırı sıcakla karşı karşıya kaldıktan sonra ellerde, ayaklarda ve ayak bileklerinde üzerine basıldığında iz bırakan ödem (şişlik) oluşur.
Sıcak bağlı ödemde yapılması gerekenler
Bu ödem birkaç gün içinde kendiliğinden çözülür hiçbir komplikasyon (yan etki) olmaz. Sıcak ödemi oluştuğunda;
Ödemli bölge yükseltilmelidir.
Sıcak ortamlardan uzaklaştırılmalıdır.
Sıvı alımı artırılmalıdır.
Sıcağa Bağlı Kramplar
Sıcak krampları terleme yoluyla vücuttan büyük miktarda sıvı kaybedildiğinde meydana gelir. kişilerde elektrolit eksikliğinden dolayı bacaklarda, omuzlarda ağrılı kramplar, halsizlik, kalp atım hızında artma (taşikardi), soluk ve nemli bir cilt, bulantı, aşırı idrar yapma görülür.
Sıcağa bağlı kramplarda yapılması gerekenler
Kişi serin bir yerde dinlendirilmelidir.
Kramp giren bacak hareket ettirilmelidir.
Dar giysiler varsa çıkarılmalıdır.
Eğer yanıt veriyorsa ve bulantı yoksa, kişiye içmesi için soğuk bir şeyler (su, ayran, meşrubat gibi) içirilmelidir.
Aşırı aktiviteden kaçınılması yararlıdır.
**Sıcağa bağlı kramplarda masaj nadiren iyi gelir ve genellikle ağrıyı artırır. Hafifçe gerdirme hareketleri daha yardımcı olur.
Sıcağa Bağlı Yorgunluk: Sıcağa bağlı yorgunluk durumunda yapılması gerekenler
Kişi bulunduğu ortamdan serin bir yere alınır. Eğer varsa üzerindeki kalın giysiler çıkarılmalı, dar giysiler gevşetilmelidir.
Hasta sırt üstü yatırılmalı ve bacakları 15-30 cm yükseltilmelidir.
Ortamın soğutulması veya aniden ısı düşüklüğüne gidilmemelidir. Ortam oda ısısından aşağı inmemelidir.
Eğer yanıt veriyorsa ve bulantısı yoksa, kişiye içmesi için soğuk ve tuzlu içecekler verilmelidir.
Cilt havalandırılmalıdır.
Başa ve vücuda konulan ıslak havlularla kişi serinletilmeye çalışılmalıdır
Sıcak Çarpması
Sıcak etkisi ile oluşan sıcak çarpması erken müdahale edilmediği taktirde ölüm ihtimali çok yüksek olan bir durumdur.
Sıcak çarpmasında yapılması gerekenler
kişi serin, gölge ve havadar bir yere alınmalıdır.
Eğer kişi yanıtsızsa hava yolu açılmalı, solunumu kontrol edilmeli ve gerekiyorsa solunum desteği uygulanmalıdır.
Fazla giysiler çıkarılmalı ya da gevşetilmelidir.
Hastanın vücut sıcaklığını düşürmek için ıslak havlu veya çarşafa sarılmalı ve çarşafın ıslak kalması sağlanmalıdır.
Buz paketleri varsa hastanın koltuk altlarına, boynuna, kasıklarına ve başına küçük havlular içinde konulabilir. Bulantısı yoksa ve bilinci açıksa, su ve tuz kaybını gidermek için 1 litre suya 1 çay kaşığı karbonat ve 1 çay kaşığı tuz karışımı sıvı ya da soda içirilmelidir.
Eğer kişi hastaneye araba ile götürülüyorsa arabanın camları açık olmalı ve bir kişi yaralıya yelpaze ile hava sağlamalıdır
Sıcak çarpmasından korunmak için alınması gereken önlemler
Sıcak yaz günlerinde pamuklu, terletmeyen, açık renkli ve hafif, bol giyecekler tercih edilmelidir.
Güneş ışığından koruyacak şapka, güneş gözlüğü ve şemsiye gibi aksesuarlar bulundurulmalıdır.
Bol miktarda sıvı alınmalıdır. Doğrudan güneş ışığında kalınmamalıdır.
Sıcak günlerde ağır yemeklerden kaçınılmalıdır.
SOĞUĞA BAĞLI ACİL DURUMLAR
Hipotermi :Hipotermi, merkezî vücut sıcaklığının 35°C altına düşmesidir. Hipotermide; özellikle beyin, kalp ve böbrek olmak üzere tüm organlar etkilenir.
Hipotermi düzeyleri
Hafif hipotermi: Vücut sıcaklığı 32–35°C arasındadır. Cilt soluk ve soğuk, titreme, nabız artışı, kan basıncı uyku hâli ile seyreder.
Orta derecede hipotermi: Vücut sıcaklığı 30–32˚C arasındadır. Titreme kesilir, nabız ve kan basıncı düşer. Zihinsel fonksiyonlarda yavaşlama, yutma ve öksürük refleksi kaybı vardır. Mide içeriği gibi yabancı maddelerin solunum sistemine gitmesi olarak tanımlanan aspirasyon genel komplikasyondur.
Ağır hipotermi: Vücut sıcaklığı 30˚C’nin altındadır. Koordinasyon bozukluğu, konfüzyon, letarji (Sesli ve ağrılı uyaranlarla uyandırılabilir, bırakınca tekrar uyur.) ve koma (uyandırılamayan yanıtsızlık hâli) gelişir.
Dikkat!
•Eğer kişi titriyorsa, durdurmaya çalışılmamalıdır. Titremek, hipotermi durumunda vücudun sıcaklığı üretme çabasıdır ve eğer hipotermi hafifse vücut yeniden ısınacaktır.
Hipotermide yapılmaması gerekenler
Kişi ani olarak ısıtılmamalıdır.
Hemen çok sıcak bir yere alınmamalıdır.
Doğrudan bir ateşe, sobaya ya da herhangi bir ısı kaynağına maruz bırakılmamalıdır.
Sıcak su doldurulmuş şişeler, termoforlar, elektrikli battaniyeler kullanılmamalıdır.
Masaj yapılmamalı, ovulmamalıdır.
Sigara ve alkol verilmemelidir.
Bandaj yapılmamalıdır.
*Cilde ilaç, merhem vb. sürülmemelidir.
Hipotermik kazazedenin olay yerinde tamamen ısıtılmasına çalışılmamalıdır. Yeniden ısıtma, hastane ortamında bile düzeltilmesi güç, çok ciddi kalp atım bozukluklarına neden olabilir. Bu ritim bozuklukları olay yerinde düzeltilemez.
Lokal Soğuk Yaralanmaları :Soğuğa maruz kalan kulak, burun, alın, çene gibi küçük bölgelerde meydana gelen yaralanmalardır.
Siper ayağı (trench foot) :Siper ayağı uzun süre (10-12 saat) soğuk suya veya soğuğa maruz kalma sonucu ayaklarda görülür.
Donma
Donma, dokuların soğuk hava, su, sıvı ya da gaza maruz kalması ile oluşan yaralanmadır.
Birinci derece donuk: En hafif şeklidir. Erken müdahale edilirse hızla iyileşir. Deride solukluk, soğukluk hissi olur. Uyuşukluk ve hâlsizlik görülür. Daha sonra kızarıklık ve iğnelenme hissi oluşur. Ortalama 5-10 gün sonra deride soyulma görülür.
İkinci derece donuk: Soğuğun sürekli olması ile belirtiler belirginleşir. Zarar gören bölgede gerginlik hissi olur. Ödem, şişkinlik, ağrı ve içi su dolu kabarcıklar (bül) meydana gelir. Su dolu kabarcıklar iyileşirken siyah renkli kabuklara dönüşür.
Üçüncü derece donuk: Dokuların geriye dönülmez biçimde hasara uğramasıdır. Canlı ve sağlıklı deriden kesin hatları ile ayrılan siyah bir bölge oluşur***
Donmada ilk yardım
*Donmuş kazazede karla ve elle ovuşturmamalı, masaj yapılmamalıdır.
*Donmada deride oluşan su dolu kabarcık varsa delinmemelidir
İlk olarak mümkünse yaralı donma bölgesinden uzaklaştırılmalıdır.
Böyle bir hasta öncelikli olarak 20 derece civarında oda sıcaklığına alınmalıdır.
Gerekirse hava akımını kesmek için çevresine rüzgarlık gerilmelidir.
Donmuş vücut kısmındaki elbiseler ve ayakkabı çıkarılmalı, eğer elbiseler donmuş ve deriye yapışmışsa hafif ılık bir su uygulanarak buzun erimesi sağlanmalıdır.
Kuru ısıtılmış giysiler giydirilmeli ve kuru, sıcak battaniyelerle örtülmelidir.
Yaralının yüzük, saat, bilezik gibi takıları varsa çıkarılmalıdır. Donma nedeniyle şişlik olursa bunlar kol ve parmağı sıkarak dolaşımı bozmaktadır.
Yaralı karla ve elle ovuşturmamalı, masaj yapılmamalıdır.***
Yaralı elle tutularak ve nefesle ısıtılmalıdır.
Donmuş organ, alev, ateşe tutulmamalı, aşırı sıcak suya sokulmamalıdır.
Ayaklarında donma olan birey yürütülmemelidir.
Yaralının bilinci yerinde ise ılık, şekerli içinde alkol bulunmayan içecekler verilmelidir.
BOĞULMALAR
Boğulma Türleri
Solunum yolunun tıkanması ile meydana gelen boğulmalar
Bebeklerde hava yolunda tam tıkanmaya yol açan yabancı cismin çıkarılması
Sırt vuruşu ve göğüs basısı şu şekilde yapılır:
Bebek yüzüstü pozisyonda kurtarıcının ön kolu üzerine yatırılır.
Diğer elin tümsek kısmı ile bebeğin sırtına, skapulalar (kürek kemikleri) arasına beş kez vuruş yapılır.
Sırt vuruşu ile yabancı cisim çıkmamışsa bebek göğüs basısı yapmak üzere sırtüstü ve baş hafif aşağıda olacak şekilde çevrilir. Çevirme.
Sırtüstü pozisyonda ve başı aşağıda olarak kurtarıcının koluna yatırılan bebeğin başı arkadan, aynı taraftaki el ile desteklenir ve kurtarıcı kolunu bacağına yaslayarak destek alır.
12.ÜNİTE: İLK YARDIM
Bilinç Bozukluğu Nedenleri
Bilinç düzeyi değişikliğine neden olan faktörler üç grupta incelenebilir.
Beyin, beyin sapı, kafa içi basıncı artıran nedenler:
Beyin sapının üst bölümünde işlev bozukluğuna neden olan durumlar:
Serabral hemorajiler Serabral enfarktüsler Epidural hematomlar
Beyin tümörleri Supdural hematomlar Beyin apseleri
Retiküler aktivatör sistemi baskılayan durumlar;
Serebellar abseler Enfarktüs Pons ya da serebellar abseler Tümörler
Bayılma (Senkop)
Beyne giden kan akışının azalması sonucu, kısa süreli, yüzeysel ve geçici olarak bilincin kaybedilmesi durumudur.
Bayılmaya neden olabilen durumlar;
Korku, aşırı heyecan Açlık Uzun süre ayakta hareketsiz kalma
Aşırı sıcak ortamlar Kan şekerinin düşmesi
Yorgunluk, aniden ayağa kalkma Kapalı ortam, kirli hava
Ağrı Bazı enfeksiyon hastalıkları
Belirti ve bulgular;
Baş dönmesi, baygınlık, yere düşme Bacaklarda uyuşma Bilinçte bulanıklık
Üşüme, terleme Yüzde solgunluk Hızlı ve zayıf nabız
Bayılmada ilk yardım;
Hasta ya da yaralı sesli veya omuzundan hafif sarsılarak verilen uyaran ile bilinç yönünden kontrol edilmelidir.
Solunum yolu açıklığı ve dolaşım kontrol edilmelidir.
Duruma göre gerekiyorsa suni solunum ya da kalp masajı yapılmalıdır.
Hasta ya da yaralı sırt üstü yatırılmalı ve ayakları 30 cm yukarı kaldırılmalıdır. (Şok pozisyonu)
Hasta ya da yaralının bilinci kapalı ise koma pozisyonu verilmelidir.
Kusma varsa yan pozisyonda yatırılmalıdır.
Sıkan giysileri gevşetilmelidir.
Etraftaki meraklılar uzaklaştırılmalıdır.
Olay yeri güvenliği sağlanmalıdır.
Hastaya yiyecek içecek verilmemelidir.
Bayılmanın nedeni araştırılmalıdır.
Sağlık ekipleri gelene kadar hasta ya da yaralının her 2-3 dk bir solunumu kontrol edilmelidir.
Kendine gelmeye başlayan hasta hemen ayağa kaldırılmamamalı ve yürütülmemelidir.
Tıbbi yardım 112 Acil Yardım Merkezi’nden istenmelidir
Koma :Yutkunma ve öksürük gibi koruyucu reflekslerin ve dışarıdan gelen uyaranlara karşı tepkinin azalması ya da yok olması ile ortaya çıkan uzun süreli tam bilinç kaybıdır.
Komaya neden olabilen durumlar:
Beyin ile ilgili durumlar;
Kafa travmaları İnme Beyin tümörleri
Beyin zarının iltihaplanması Beyin kanamaları
Zehirlenmeler;
Aşırı alkol, ilaç, uyuşturucu vb. kullanımı
Metabolik sorunlar;
Diyabet (şeker) hastalığı Karaciğer yetmezlikleri Üre artması
Ağır enfeksiyonlar Nörolojik sorunlar Sara (epilepsi)
Havale
Belirti ve bulgular;
Yutkunma, öksürük gibi tepkilerin kaybolması Sesli ve ağrılı uyarılara tepkisizlik
Işığa karşı tepkisizlik İdrar ve gaita kaçırma
Kusma Çok derin bilinç kaybı
Komada ilk yardım
Bilinç kaybı oluşan bireye, öncelikle bayılmaya yönelik ilk yardım uygulanır. Bireyin bilinci kısa sürede normale dönmez ise, koma pozisyonu verilir ve tıbbi yardım istenir.
Tıbbi yardım gelinceye kadar;
3-5 dakikada bir solunum ve nabız kontrol edilmelidir. Sıkan giysiler gevşetilmelidir.
Ağız içinde yabancı cisim olup olmadığı kontrol edilmelidir.
Solunumu varsa ve herhangi bir yaralanması yoksa koma pozisyonu verilmelidir.
Koma pozisyonu (yarı yüzükoyun-yan pozisyon);
Bireyin döndürüleceği tarafa diz çökülür.
Bireyin karşı tarafta kalan kolu karşı omzunun üzerine konur.
Karşı taraftaki bacağı dik açı yapacak şekilde kıvrılır.
Bireyin ilk yardımcıya yakın kolu baş hizasında omuzdan yukarı uzatılır.
Birey karşı taraf omuz ve kalçasından tutularak bir hamlede çevrilir.
Üstteki bacak kalça ve dizden bükülerek öne doğru destek yapılır.
Alttaki bacak hafif dizden bükülerek arkaya destek yapılır.
Başı uzatılan kolun üzerine yan pozisyonda hafif öne eğik konur.
Diğer el ile yüz ve çeneye destek yapılır.
Tıbbi yardım gelinceye kadar bu pozisyonda tutulur
Havale
Havale, aniden anormal nöronal aktivasyaon sonucu başlayan şuur kaybı, nefes alamama ve kasılma ile seyreden klinik tablodur. Tıp dilindeki adı konvülsiyondur.
Havaleye neden olabilen durumlar;
Kafa travmasına bağlı beyin yaralanmaları Beyin enfeksiyonları
Yüksek ateş Bazı hastalıklar (Üremi, hepatik koma, serabral anoksi)
Havale tipleri;
Ateşli havale Sara krizi (Epilepsi)
Ateşli havale: Ateşli hastalıklar sonucu vücut sıcaklığının 38°C'nin üstünde seyretmesi durumunda oluşur. Genellikle 6 ay–6 yaş arasındaki çocuklarda rastlanır.
Ateşli havalede belirti ve bulgular;
Vücut sıcaklığının artması Titreme Kaslarda kasılmalar Bilinç bulanıklığı
Ateşli havalede ilk yardım;
Solunum yolu açıklığı sağlanmalıdır.
Öncelikle hasta oda sıcaklığında su ile ıslatılmış havlu ya da çarşafa sarılarak ateş düşürülmeye çalışılmalıdır.
Ateş bu yöntemle düşmüyorsa oda sıcaklığında bir küvete yatırılmalı ya da duş aldırılmalıdır.
Tıbbi yardım 112 Acil Yardım Merkezi’nden istenmelidir.
Sara krizi (Epilepsi): Beyinde ani ve anormal elektrik deşarjına bağlı olarak duyu, hareket, algılama, bilinç ya da davranış değişikliklerine neden olan kronik tekrarlayıcı nöbetler epilepsi olarak tanımlanmaktadır.
Sara krizi nedenleri;
Serebral Biyokimyasal Posttravmatik İdiyopatik
Sara krizinde belirtileri ve bulgular;
Hastada ön haberci denilen normalde olmayan kokuların, tatların ve ses lerin hissedilmesi, adale kasılmaları gibi ön belirtiler oluşur.
Bazen hasta bağırır, şiddetli ve ani bir şekilde bilincini kaybederek yığılır.
Yoğun ve genel adale kasılmaları görülebilir, 10–20 saniye kadar nefesi kesilebilir.
Dokularda ve yüzde morarma gözlenir.
Kaslarda kısa ve genel kasılma, sesli nefes alma, aşırı tükürük salgılanması(bazen ağızdan köpük gelmesi), idrar kaçırma görülebilir
Hasta dilini ısırabilir, başını yere çarpıp yaralayabilir, aşırı kontrolsüz hareketler gözlenir.
Son aşamada hasta uyanır, şaşkındır, nerede olduğundan habersiz, uykulu hali vardır.
Hastanın başı ve kaslarında ağrı oluşur.
Sara krizinin (epilepsinin) hafif belirtileri;
Bir noktaya doğru dalgın bakış ve kişinin hayal alemine dalmış gibi görünmesi
İstemsiz mimik ve hareketler
Dudak ısırma gibi durumlar
Anlamsız konuşma ve tekrarlayan davranışlar
Dikkati dağıtacak derecede bellek kaybı
Hipoglisemi (Kan şekeri düşmesi)
İlk yardım;
Bireyin solunum yollarının açıklığı, solunumu ve dolaşımı kontrol edilmelidir.
Hastanın bilinci yerinde ise 10 gr. ağızdan şeker, şekerli içecekler verilmelidir. Kan şekeri düşüklüğüne bağlı ise bu uygulamadan kısa sürede birey iyileşir.
Belirtiler fazla şekerden meydana gelmişse bile fazladan şeker verilmesi, hastanın düşük kan şekeri düzeyinde kalmasından daha az zararlı olacaktır.
Hastanın bilinci yerinde değilse ağızdan hiç bir şey verilmemeli, hasta koma pozisyonda yatırılmalıdır.
Tıbbi yardım 112’den istenmelidir
Göğüs ağrısında ilk yardım
Bireyin solunum yolları açıklığı, solunum ve dolaşım kontrol edilmelidir.
AMİ geçiren birey yalnız ise kuvvetle öksürmesi önerilir.
Birey hemen dinlenmeye alınmalı ve sakinleştirilmelidir
Yarı oturur pozisyona getirilip rahat nefes alması sağlanmalıdır.
Daha önce kullandığı ilaçları varsa almasına yardım edilmelidir.
Tıbbi yardım 112 den istenmelidir.
Yardım gelinceye kadar yaşam bulguları sık aralarla izlenmelidir.
Miyokart infarktüsü (Kalp krizi)
Belirti ve bulgular;
Nabız; aritmi vardır.
Kardiyak output ve sol ventrikül pompalama gücünün azalmasına bağlı olarak düşer.
Pulmoner ödem oluşuncaya kadar solunum normaldir. Pulmoner ödemle birlikte hızlı ve yüzeyel solunum görülmeye başlar.
Birey ölüm korkusu, yoğun sıkıntı ve nefes darlığı hisseder.
Birey ağrıyı ezici, sıkıştırıcı, yanıcı, boğucu, batıcı, göğüste ağırlık hissi ya da hazımsızlık duygusu şeklinde tanımlar.
Ağrı, göğüs ya da mide boşluğunun herhangi bir yerinde, sıklıkla kravat bölgesinde görülür, omuzlara, boyuna, çeneye ve sol kola yayılır.
Ağrı, kalp spazmına benzemekle birlikte daha şiddetli ve uzun sürelidir.
Ağrı, dinlenme ile geçmez.
Terleme, mide bulantısı ve kusma görülebilir
13.ÜNİTE: İLK YARDIM
Dostları ilə paylaş: |