Afyon Kocatepe Üniversitesi Fen ve Mühendislik Bilimleri Dergisi
Afyon Kocatepe University Journal of Science and Engineering
AKÜ FEMÜBİD 14 (2014) 012201 (1-6)
AKU J. Sci. Eng. 14 (2014) 012201 (1-6)
DOI:
10.5578/fmbd.7084
Derleme / Review
Egenin Gizli Kalmış Şifa İksiri: Sığla
Mesut AYDINGÖZ
1
, Sait BULUT
2
1
Afyon Kocatepe Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Afyonkarahisar.
2
Akdeniz Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı, Antalya.
e-posta: saitbulut@akdeniz.edu.tr, mesut2323@yahoo.com
Geliş Tarihi:07.01.2014; Kabul Tarihi:13.02.2014
Anahtar kelimeler
Sığla yağı; Günlük
ağacı; Liquidambar
orientalis; Bitkisel
tedavi; Antioksidan
Özet
Endemik bir bitki türü olan Sığla (Günlük Ağacı, Liquidambar orientalis) Muğla ilimize bağlı Marmaris,
Fethiye, Köyceğiz ve Ula ilçelerinde yetişmektedir. Günlük ağacından elde edilen sığla yağı iyi bir
antiseptik ve parazit öldürücüdür. Pomat ve yakı halinde uyuz ve mantar gibi cilt hastalıklarında
yararlıdır. Mide hastalıklarının tedavisinde, astım bronşit gibi solunum yolu rahatsızlıklarında da
kullanılmaktadır. Sığla yağı ekonomik açıdan da çok önemlidir: fiksatör olarak parfümeride, kozmetikte,
sabunların kokulandırılmasında, eczacılıkta bazı ilaçların hazırlanmasında, ciklet ve tütünlerin
kokulandırılmasında, ayrıca sinnamik asit, sinnamik alkol gibi kimyasal maddelerin doğal kaynağı olarak
kullanılmaktadır. Sığla yağından su buharı destilasyonu ile elde edilen nötral uçucu yağ da pek çok
değerli doğal esanslı parfümün bileşimine girmektedir.Sinnamik asit içeren sığla yağının yapılan
çalışmalarla antioksidan özelliği ortaya konmuştur.Bu çalışmamızda sığla yağının sağlığa faydaları,
ekonomik açıdan faydalanımı ve tanıtımı amaçlanmıştır.
Hidden Healing Potion Of The Aegean: Sığla
Key words
Sığla oil; Günlük tree;
Liquidambar orientalis;
Herbal trreatment;
Antioksidant
Abstract
Sıgla (Günlük tree, Liquidambar orientalis ) which is an endemic plant species is grown in the districts of
Fethiye, Ula, Köyceğiz of Muğla city.Sığla oil obtained from Günlük tree is a good antiseptic and
antiparasitic. It is useful in skin diseases like scabies and fungal. İt is also used in the treatment of gastric
diseases, respiratory diseases such as asthma and bronchitis.Sığla oil is very important economically. İ t
is used as fixators in perfumery, in cosmetics, in the odour of soaps, in the preparation of some drugs,
in the flavored of chewing gum and tobacco, also it is used as natural sources of chemicals such as
cinnamic acids and cinnamic alcohol. Neutral essential oil which is obtained from sığla oil by steam
distillation is entered to the composition of many valuable natural scents of perfume.
Antioxidant properties of sığla oil that is contained cinnamic acid have been revealed by scientific
studies. Health benefits, economically usage and promotion of sığla oil is intended in this study.
© Afyon Kocatepe Üniversitesi
Giriş
Ülkemizde sığla ya da yöresel adıyla günlük ağacı
ağacı olarak bilinen Liquidambar orientalis (Şekil 1),
Hamamelidaceae familyasının Bucklandioidae alt
familyasının, Liquidambar cinsinin bir türüdür
(Davis, 1982, Örtel, 1988). Liquidambar, Latince
liquidus,
Arapça
amber
sözcüklerinin
birleşmesinden meydana gelmiştir ve güzel kokulu
sıvı demektir (Önal ve Özer 1985).
Şekil 1 Liquidambar orientalis
Egenin Gizli Kalmış Şifa İksiri: Sığla, Aydıngöz ve Bulut
Sığla ağacı; Amber ağacı, günlük ağacı, buhur ağacı,
Mia pelesengi, Miai sail, Revgani suğla olarak da
adlandırılmaktadır. Türkiye’de yetişen sığla ağacı
Muğla ilimize bağlı Marmaris, Fethiye, Köyceğiz ve
Ula yörelerinde alçak ve deniz seviyesine yakın sulu
dereler içerisinde ve sulak kısımlarda, az miktarda
Denizli ilimizin Günlük Çayı, Gerenis Çayı, Burdur-
Bucak, Acıpayam’ın Gölcük Köyü ve Antalya ilimizin
(Şekil 2) Aksu Vadisi çevresinde taban suyunun
yüksek olduğu arazilerde yetişmektedir (Acatay,
1963, Atay, 1985, Davis, 1982, İstek and Hafızoğlu
2004).
Şekil 2. Liquidambar orientalis’in Türkiye’deki yayılış
alanları (Kaya and Alan 2003)
L. orientalis, ekolojik ve biyocoğrafik öneme sahip
olduğu kadar, sığla yağı (Styrax storax, Styrax
liquids, Orientalis sweet gum, Levant styrax) adı
verilen bir balzamın elde edilmesi nedeniyle
ekonomik açıdan da çok önemli bir türdür. Sığla
yağı ülkemizde bulunan L. orientalis’in dışında
sadece Orta Amerika’da bulunan L. styraciflua’dan
elde edilmektedir. Amerikan storax (Sweet gum,
Red gum, Styrax Americanus, White Peru Balsam)
olarak bilinen bu balzamın üretimi Honduras ve
Guatemala’da yapılmaktadır (Davis, 1982, Acar et
al. 1993).
Tarihte Sığla
Sığla yağı çok eski devirlerden beri tanınır. Ticareti
Finikeliler tarafından yapılıyordu. Eski Mısırlılar bu
yağı mumyaların hazırlanmasında kullanmışlardır.
Kleopatranın güzellik iksiri olarak bilinir. Tıbbın
babası olarak bilinen Hipokrates (MÖ 460-377)
döneminden başlayarak ilaç olarak kullanıldığı
bilinmektedir. 3. yüzyılda yaşamış ve mide
ülserinden rahatsızlık çeken Roma imparatoru
Caracalla’nın o zamanın sağlık merkezlerinden olan
Epidaurus, Kos ve Bergama’daki Asklepion’larda
tedavi
gördüğü,
bunlardan
Bergama
Asklepion’unda sığla yağı ve çam reçinesine bal
karıştırılarak yapılan bir tür iksirden şifa bulduğu,
iyileşmesinden sonra şehre ve doktorlara minnet
borcunu ödemek için bağışlarda bulunduğu
bilinmektedir. Kanuni Sultan Süleyman döneminde
(1520-1566) Marmaris-Fethiye arasındaki bölge
Kanuni’nin kız kardeşi Mihrişah Sultan’a verilmiştir.
Mihrişah Sultan adına kurulan vakfın gelir elde
etmesi için evlendiği Mısır Hidivi Ali Paşa yörenin
sığla yağlarını Mısır’a ihraç edermiş (Özcan et al.
2005, Acatay, 1963, Atay, 1985, Davis, 1982, İstek
and Hafızoğlu 2004).
Sığla yağının elde edilişi
1)
Sığla ağacından yağ çıkarılması ağaçta yara
açılmasıyla olur. Bu amaçla önce ağaçlarda yara
açılacak kısımlar üzerindeki kabuk mart ayı sonuna
doğru yontularak inceltilir.
2)
Ağaçlar bir ay süreyle bu şekilde bırakılır. Mayıs
ayı sonunda kaşık adı verilen aletle yaraların
açılmasına başlanır. Damar adı verilen bu yaralar
dış kabuk, diri kabuk, kambiyum ve çok az miktarda
da diri oduna girecek şekilde açılır.
3)
Bir hafta sonra yaralar tazelenir ve bu işleme sur
adı verilir. Bu işlemden iki hafta sonra, damarlar
içinde biriken yağ kaşıkta sıyrılarak alınır ve buna da
sur arkası denir. Bundan sonra esas sığla yağının
alınması işlemine geçilir.
4)
Bu işlem temmuz ayı ortasından ekim ayı sonuna
kadar sürer. Bu süre içinde, her on beş günde bir
yaralar üzerinde biriken yağ, kabuk ve odun
tabakalarıyla birlikte kaşıkla yontularak alınır.
5)
Bunlar işçilerin önlerine astıkları torbalar
içerisinde toplanır. Bu işleme sefer adı verilir.
Kapçık adı verilen yağ ile birlikte kabuk ve odun
içeren yongalar bakır kaplarda, su içerisinde yarım
– bir buçuk saat süreyle kaynatılır.
6)
Sonra kaynatılan yongalar saplı yabalarla
kazınılarak keçi kılından yapılmış torbalara konur.
Bu torbalar preslerle sıkıştırılarak sığla yağı
çıkartılır.
7)
Çıkan yağ beton havuzlarda toplanır. Presleme
sonunda torbalar içinde kalan ve yağ bulaşmış
haldeki artık (küspe) da kurutulur. Bu artıklara
2
AKÜ FEMÜBİD 14 (2014) 012201
Egenin Gizli Kalmış Şifa İksiri: Sığla, Aydıngöz ve Bulut
günlük veya buhur adı verilir (Özcan et al. 2005,
Efe, 1987, Top et al. 2007).
Sığla Yağının Özellikleri ve İçeriği
Saf sığla yağı, ham sığla yağının alkol extraksiyonu
ve extraktin destilasyonu ile elde edilir. Sığla
yağının asit, alkol, ester ve fenol gibi yüksek
moleküllü bileşikler içerdiği, bugüne kadar yapılmış
araştırmalarla sığla yağı içerisinde Sinnamik asit,
Styracin, Styrol, Styrone, Storesinol, Storegenin gibi
moleküllerin bulunduğu belirtilmiştir (Duru et al.
2002). Hafızoğlu ve arkadaşları (1996) tarafından
gaz kromatografisi ve kütle spektrometresi
kullanılarak yapılan analiz sonucunda L.orientalis’in
esansiyel
yağ
içeriğinde
birçok
bileşik
belirlenmesine rağmen en fazla terpinen-4-ol, α-
terpinol, sabinene ve γ-terpinene bulundu. İstek
(1994) tarafından yapılan sığla balzamının uçucu
gaz kromatografisi analiz çalışmaları sonucuda ise
ana bileşenlerin stiren (%89.5), α-pinen (%7.2),
kamfenen (%0.3), β-pinen (%1.1), sinnamil alkol
(%0.3), limonen (%0.3), asetofenon (%0.2), p-
etilfenol (%0.2), 3-fenil propanol (%0.2) olarak
belirtilmiştir (İstek, 1994). Fernandez (2005)
tarafından L.orientalis ve L.styraciflua balzamını
karşılaştırmak için yapılan başka bir çalışmada ise
L.orientalis balzamının kimyasal içerik analizinde
ana bileşik maddesini stiren olarak belirtilirken, Kim
ve Seo (2008) yaptıkları kimyasal içerik analizinde
ana bileşik maddesinin hidrosinnamil alkol ve trans-
sinnamil alkol olduğunu belirtmişlerdir.
Sığla balzamı oda sıcaklığında hekzanda çözünmez,
suda ise çok az çözünür. İyi balzam fazla su
içermemeli ve %60 etanolde çözülmelidir. Etanolde
çözünmesinden sonra az miktarda çözünmeyen
madde kalabilmektedir. Aseton ve eterde alkolden
daha iyi çözünmektedir (Baytop, 1950, İstek, 1994).
Sığla balzamının kendisine has bir kokusu ve acı bir
tadı vardır. Yarı sıvı olan yağ yapışkandır, taze
halde iken gri renklidir ve sığla balzamının zamanla
üst yüzeyi esmerleşir koyulaşır, saydam değildir, %2
oranında su içerir, sinnamik asit miktarı %20’den az
olmamalıdır ve sabunlaşma sayısı ise 160-200
arasında olmalıdır (Baytop, 1984, Duru et al. 2002,
Tyler et al. 1981).
Geleneksel Tedavideki Kullanım Alanları ve
Kullanım Şekli
Sığla balzamınında yöre halkı tarafından çok eski
zamanlardan günümüze kadar ve günümüzde de
tıbbi tedavi başta olmak üzere değişik amaçlar için
kullanıldığı bilinmektedir. Sığla balzamı alındıktan
sonra kalan odunsu kısım buhur olarak adlandırılır
ve buhur eski çağlarda kiliselerde ve mabedlerde
dini ayinlerde tütsü olarak kullanılmıştır. Bununla
birlikte günümüzde insektisit ve parazit kovucu
özeliğinden dolayı kiliselerde ortamdaki sinekleri
uzaklaştırmak için buhur yakıldığı gözlenmiştir.
Batık Fenike gemilerinden çıkan içinde sığla balzamı
bulunan amorflardan dolayı eskiden Akdeniz’de
ticaretinin yapıldığı düşünülmektedir. Eski Mısırlılar
mumyalama işleminde bu balzamı kullanmış hatta
Kraliçe Kleopatra bu yağdan elde edilen maddeyi
parfüm olarak kullanmıştır. Ayrıca Hipokrat
döneminde iyileştirici etkisinden dolayı eski çağ
hekimleri tarafından ilaç olarak kullanılmıştır. Halk
arasında sığla balzamı, balgam söktürücü ve astım,
bronşit ve akciğer hastalıklarında kullanılmaktadır
(Top et al., 2007, Fıçıcıoğlu, 1988, Guenther, 1952).
Sığla balzamının yatıştırıcı ve analjezik özelliği
olduğuna inanıldığından özellikle romatizma
ağrılarını azaltmakta kullanılmıştır. Yine parazit
kovucu özelliğinden dolayı mantar, uyuz gibi deri
hastalıklarının tedavisinde de kullanılmıştır.
Antibakteriyel ve skatrizan etkisi varsayılarak
antiseptik ve yaraların iyileşmesinde pomat olarak
kullanılmış, sünnet operasyonundan sonra, yaranın
çabuk iyileşmesi için sığla balzamı ve bal karışımı
emdirilmiş bir bezi sünnet yarası üzerine
sarmışlardır, ayrıca dişetlerini güçlendirmek
amacıyla ağızda çiğnenmiştir. Mide ülseri başta
olmak üzere, mide hastalıklarında şekerle ya da
balla karıştırılarak kullanılmıştır (Aureli et al. 1992,
Baytop, 1980, Bozkurt and Göker 1986, Fıçıcıoğlu,
1988, Guenther, 1952).
Ayrıca dişetlerini
güçlendirmek amacıyla çiğnenmiş, kuru üzümle
birlikte yenirse, zihni açtığına inanıldığından bu
amaçla da kullanılmıştır. Ter kokularını
gidermede etkilidir. Günümüzde sığla yağı
parfüm sanayisinde sabitleyici olarak kullanılır.
Parfümde kullanılan güzel kokulu uçucu yağlar,
3
AKÜ FEMÜBİD 14 (2014) 012201
Egenin Gizli Kalmış Şifa İksiri: Sığla, Aydıngöz ve Bulut
sığla yağı ile sabitlenerek 24 hatta 36 saat
uçmamaları sağlanır. Bu nedenle sığla yağı
parfüm sanayisinin önemli bir hammaddesidir.
Bunun yanı sıra sığla yağı ile yapılan sabunlar
güzel kokusu, cildi yumuşatan etkisi ile özellikle
hanımların tercih ettikleri bir sabundur.
Türkiye’nin bir ihraç ürünüdür (Guenther, 1952,
Aureli et al. 1992).
Sığla Üzerine Yapılan Bilimsel Çalışmalar
Sığla balzamı anyon-katyon içeriğinin zengin
olmasından
dolayı
hemoroid
tedavisinde
kullanılabilmektedir (Güleç et al. 2009). Beyazıt
(2009), tarafından yapılan ayrı bir çalışmada sığla
balzamının tavşanlarda beyin felç parametreleri
üzerine etkileri belirlenmeye çalışılmış, bunun için
sığla ağacının %10’luk balzamından felçli hale
getirilen tavşanlara 0.01, 0.03, 0.07 ve 0.90 mL’lik
konsantrasyonlarda verilmiş ve gelişmeler 9 hafta
boyunca takip edilmiştir. Felce neden olan
hemorajik ve enbolik pıhtıların azaltılmasında
balzamın önemli
derecede
etkili
olduğu
bulunmuştur.
Sığla balzamının farklı konsantrasyonlarının bazı
bakteri türleri üzerinde kuvvetli antibakteriyal
etkiye sahip olduğu belirlenmiştir. Balzamın
antibakteriyal aktivitesinin çalışıldığı en kapsamlı
çalışmalardan
birinde;
balzamın
10%’luk
derişiminin Bacillus brevis, Bacillus cereus, Bacillus
subtilis, Corynebacterium xerosis, Enterobacter
aerogenes, Enterococcus faecalis, Klebsiella
pneumoniae, Micrococcus luteus, Mycobacterium
smegmatis, Proteus vulgaris, Pseudomonas
aeruginosa,
Pseudomonas
fluorescens
ve
Staphylococcus aureus bakterilerine karşı, %1’lik
derişiminin Bacillus cereus, Bacillus subtilis,
Enterobacter
aerogenes,
Proteus
vulgaris,
Pseudomonas fluorescens bakterilerine karşı,
%0.4’lük derişiminin Enterobacter aerogenes,
Proteus vulgaris bakterilerine karşı %0.2’lik
derişiminin Enterobacter aerogenes, Proteus
vulgaris bakterilerine karşı antibakteriyal etki
gösterdiği belirlenmiştir. Bunun yanında %0.1’lik
derişiminin ise bakterilerin üremesini engellemediği
gösterilmiştir (Özcan et al. 2005, Oskay and Sarı
2007).
Deri endüstirisinde antimikrobiyal olarak kullanılan
%50 organa sülfür bileşikleri ile karşılaştırıldığında
%1, %2 ve %5 Sığla balzamının deriler üzerinde
benzer antimikrobiyal etki gösterdiği belirlenmiştir
(Bayramoğlu, 2010).
L.
orientalis balzamının 28 x10
-3
mg/mL hava
konsantrasyonun
Phytophthora
cactorum,
Cryphonectria parasitica ve Fusarium circinatum
bitkisel patojenlerine karşı antifungal etki
gösterdiği, 17 x10
-3
mg/mL hava konsantrasyonun
ise P.cactorum ve F.circinatum patojenlerine karşı
etkili olduğu, 7 x10
-3
mg/mL, 3,5 x10
-3
mg/mL hava
konsantrasyonlarının ise sadece P.cactorum
patojenine karşı etki gösterdiği belirlenmiştir (Lee
et al. 2009).
Sığla yağı %45 oranında fenolik bir bileşik olan
sinnamik asit ihtiva etmektedir. Sinnamik asit ihtiva
eden bitki ekstreleri ve propolis ile yapılan
çalışmalar bu maddenin antioksidan, antibakteriyal
ve antiinflamatuar özelliğini ortaya koymuştur. Yine
bu çalışmalarda sinnamik asidin bazı hücreleri lipid
peroksidasyonundan ve çeşitli oksidatif toksinlere
bağlı hasardan koruduğu gösterilmiştir. Sinnamik
asit türevi olan curcumin ile yapılan çalışmalarda bu
maddenin
antimikrobiyal,
antikarsinojenik,
antimetastatik, anjiogenezisi düzenleyici birçok
özelliği ispatlanmış olup doz aşımında toksik özelliği
gösterilmemiştir.
İnsanlar
üzerindeki
farmakokinetiği hakkında çok detaylı bilgiler
bulunmamakla birlikte sığla yağı; sinnamik asit ile
antioksidan, antiinflamatuar ve antimikrobiyal etki
gösterdiği düşünülmektedir (Duru et al. 2002,
Tunalıer et al. 2002).
Aydıngöz (2013) Karaciğer hasarı üzerinde sığla
yağının etkisini araştırdığı çalışmasında, yüksek
dozlardaki sığla yağının karaciğer hasarını
engellediği ve antioksidan özellik gösterdiğini
ortaya koymuştur.
Sonuç
•
Sığla yağının bazı bakterilere karşı
antibakteriyel bir ajan olarak kullanılabileceği
öngörülmüştür.
•
Sığla balzamı hücreler üzerine olan
genotoksik ve sitotoksik etkilerinden dolayı
4
AKÜ FEMÜBİD 14 (2014) 012201
Egenin Gizli Kalmış Şifa İksiri: Sığla, Aydıngöz ve Bulut
antibakteriyal, antifungal ve antiparazit olarak
kullanılabiliceği belirlenmiştir.
•
Hemoroid tedavisinde etkili olduğu
belirlenmiştir.
•
Beyin felcinde etkili olduğu bulunmuştur.
•
Yara tedavisinde sığla yağı kullanımının
yara iyileşmesini hızlandırdığı belirtilmiştir.
•
Antioksidan etki gösterdiği bulunmuştur.
•
Ekonomik açıdan kullanım alanı çok fazla
olduğundan ekonomimize kazandırılması,
bundan dolayı bu bitki türünün tanıtımı
yaygınlaştırılması, korunması ve halkın
bilinçlendirilmesi gerekmektedir.
•
Bilimsel
olarak
araştırma
kapsamı
genişletilerek olası başka etkileri ve
özellikleri ortaya konulabilir.
Kaynaklar
Acar, M.İ., Gemici, Y., Genç, A., Özel, N. (1993). Anadolu
Sığla ( Liquidambar orientalis Mill.) Ormanlarının ve
Günümüzdeki Durumu. 2. Uluslararası Ekoloji ve
Çevre Sorunları Sempozyumu. Türk-Alman Kültür
İşleri Kurulu Yayın Dizisi No: 3 Ankara.
Acatay, A. (1963). Sığla Ağacı (Liquidambar orientalis
Mill.)’nın Türkiye’de Yayılışı, YeniTespit Edilen L.
orientalis var. Suber Varyetesi ve Sığla Ağaçlarına
Musallat Böcekler, İ.Ü. Orm. Fak. Dergisi, Seri A, cilt
XIII (2), s. 40–57.
Atay, I. (1985). Sığla Ağacının (Liquidambar Orientalis
Mill) önemi ve Silvikültürel Özellikleri. GÜ. Orman
Fakültesi Dergisi,. 35, 15-21.
Aureli, P., et al. (1992). Antimicrobial activity of some
plant essential oils against Listeria monogytogenes.
Food Protect. 55, 344-348.
Aydıngöz, M. (2013). Karbon Tetraklorür’ün Karaciğerde
Meydana Getirdiği Toksikasyona Karşı Liquidambar
Orientalis'ten Elde Edilen Ekstrelerin Koruyucu
Etkisinin Araştırılması, Doktora Tezi.
Bayramoğlu, E.E. (2010). Soaking with Storax- Possibility
of Using Siĝla Tree (Liquidambar orientalis Mill. Var
orientalis) Storax as Bactericide in the Soaking Float.
Jalca. 105.
Baytop, T., (1950). Sur le Styrax liquidus. Pharm. Acta
Helv. 25, 60.
Baytop, T., (1984). Therapy with Medicinal Plants in
Turkey (Post and Present). İstanbul.
Beyazıt, V. (2009). Effects of Sweet Gum (Liquidambar
orientalis), Mulberry Leaves(Morus alba) and the
Larval Ganglion Extracts of Silkworm (Bombyx mori)
on Stroke Parameters (Hemoglobin, Strokin,
Cortexin, Frontalin, Temporalin, Parietalin,
Occpitalin, Brain Ventriculin, Hemorrhagic Clot) in
Rabbits(Lepus capensis). Journal of Animal and
Veterinary Advances. 8 2164-2170.
Bozkurt, Y., Göker, Y. (1986). Orman Ürünlerinden
Faydalanma Ders Kitabı. G.Ü. Orman Fakültesi
Yayınları, İstanbul.
Davis, P. H. (1982). Flora of Turkey and the East Aegean
Islands. Edinburgh University,Edinburgh.
Duru, M.E., Cakir, A., Harmandar, M., (2002).
Composition Of The Volatile Oils İsolated From The
Leaves Of Liquidambar Orientalis Mill. Var. Orientalis
And L.Orientalis Var. İntegriloba From Turkey Flavour
And Fragrance Journal Flavour Fragr. J.; 17: 95–98
Efe, A. (1987). “Liquidambar orientalis’in morfolojik ve
palinolojik özellikleri üzerine araştırmalar.” İst. Univ.
Orm. Fak. Derg. Seri A, 37, 2.
Fernandez, X., (2005). Chemical composition of the
essential oils from Turkish and Honduras Styrax.
Flavour And Fragrance Journal. 20, 70-73.
Fıçıcıoğlu, S. (1988). Saflaştırılmış Sığla Balzamının
Analitik İncelenmesi,. Sağlık Bilimleri Enstitüsü.
Anadolu Üniversitesi, Eskişehir.
Guenther, E. (1952). The Essantial Oil. Krieger Publishing
CO., Malabor, Florida, New York.
Gulec, M., et al., (2009). Investigation of vasoactive ion
content of herbs used in hemorrhoid treatment in
Turkey. Pak J Pharm Sci. 22, 187-92.
Hafizoglu, H., et al., 1996. Chemical composition of
levant storax. Holzforschung. 50, 116-117.
İstek, A. (1994). Sığla Yağı (Storax)’nın Kimyasal
Bileşenleri, K.T.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek
Lisans Tezi.
İstek, A., Hafızoğlu, H. (2004). Sığla ağacı (Liquidambar
orientalis Mill.) odununun anatomik özelliklerinin
belirlenmesi. Bartın Or. Fak.Dergisi, Sayı:1.
Kaya, Z. ve Alan, M. (2003). “Euforgen Technical
Guidelines for genetic conservation and use for
oriental
sweetgum
(Liquidambar orientalis)”.
International Plant Genetic Resources Institute.
Rome. Italy.
Kim, J., Seo, S. M., (2008). Nematicidal Activity of Plant
Essential Oils and Components fromCoriander
(Coriandrum
sativum),
Oriental
Sweetgum
(Liquidambar orientalis), and Valerian (Valeriana
wallichii) Essential Oilsagainst Pine Wood Nematode
(Bursaphelenchus xylophilus). J. Agric. Food Chem.
56, 16.
Lee, Y. S., et al. (2009). Effects of plant essential oils and
components from Oriental sweetgum (Liquidambar
orientalis) on growth and morphogenesis of three
5
AKÜ FEMÜBİD 14 (2014) 012201
Egenin Gizli Kalmış Şifa İksiri: Sığla, Aydıngöz ve Bulut
phytopathogenic fungi Pesticide Biochemistry and
Physiology. 93, 138–143.
Oskay, M., Sarı, D. (2007). Antimicrobial Screening of
Some Turkish Medicinal Plants. Pharmaceutical
Biology. 45, 176-181.
Önal, S., Özer, S. 1985. Ülkemizdeki Sığla Yağı üretimi ve
Değerlendirilmesindeki Sorunlar. Orman Ürünleri
Endüstri Kongresi (ORENKO). Trabzon.
Örtel., E., (1988) Sığla ormanlarımızın durumu. Orm.
Arşt. Enst. Derg. cilt 34, sayı 2, no:68, Ankara.
Özcan, M., Özkan, G., Özçelik S., Sağdıç, O. (2005). A
study on inhibitory effect of sığla tree (liquidambar
orientalis mill. Var. Orientalis) storax againts several
bacteria. Phytother.Res. 19:549-551
Top, M., Vujovic, S., Zhang, J. (2007). The health benefits
of traditional chinese plant medicines: Weighing the
scientific evidence. Rural Industries Reserarch and
Development corparation. February, 06:128
Tyler, V.E., et al., (1981). Pharmacognosy. Lae & Febiger
Publisher, Philadelphia.
Tunalıer, Z., Öztürk, N., Koşar, M., Başer, KHC., Duman,
H., Kırımer N. (2002): Bazı sideritis türlerinin
antioksidan etki ve fenolik bileşikler yönünden
incelenmesi. 14. Bitkisel İlaç Hammaddeleri Toplantısı
Eskişehir.
6
AKÜ FEMÜBİD 14 (2014) 012201
Document Outline - Afyon Kocatepe Üniversitesi Fen ve Mühendislik Bilimleri Dergisi
- Egenin Gizli Kalmış Şifa İksiri: Sığla
- Hidden Healing Potion Of The Aegean: Sığla
- Abstract
- Giriş
- Tarihte Sığla
- Sığla yağının elde edilişi
- Sığla Yağının Özellikleri ve İçeriği
- Geleneksel Tedavideki Kullanım Alanları ve Kullanım Şekli
- Sığla Üzerine Yapılan Bilimsel Çalışmalar
- Sonuç
- Sığla balzamı hücreler üzerine olan
- Yara tedavisinde sığla yağı kullanımının yara iyileşmesini hızlandırdığı belirtilmiştir.
Dostları ilə paylaş: |