Blue and White Minimalistic Medical Technology Breakthroughts Presentation Kopyası



Yüklə 19,17 Kb.
Pdf görüntüsü
tarix21.12.2023
ölçüsü19,17 Kb.
#188984
alpoer4



NÜVE NEDIR ?


NÜVE NEDIR?
Hücre çekirdeği ya da nükleus, ökaryot hücrelerin
hepsinde bulunan zarla kaplı bir organeldir. Hücrenin
genetik bilgilerinin çoğu, hücre çekirdeğinin içinde katlı
uzun doğrusal DNA molekülleri ile histon gibi birçok
proteinin bir araya gelerek oluşturduğu kromozomlarda
bulunur. Bu kromozomların içindeki genler hücrenin
çekirdek genomunu oluşturur. Hücre çekirdeğinin işlevi
bu genlerin bütünlüğünü devam ettirmek ve gen
ekspresyonunu düzenleyerek hücre işlevlerini kontrol
altında tutmaktır. Çekirdeği çıkarılan her hücre bir süre
sonra ölür.


NÜVE NEDIR?
Çekirdeğin ana yapı elemanları, organelin tamamını kaplayan çift
katmanlı bir zar olan ve içindekileri hücre sitoplazmasından ayrı
tutan çekirdek kılıfı ile hücrenin tamamına destek sağlayan hücre
iskeletine benzer ve çekirdeğe mekanik destek sağlayan ağ
yapısındaki hücre lâminasıdır. Birçok molekülün çekirdek
kılıfından geçememesi nedeniyle, moleküllerin hareketini
sağlamak için çekirdek gözenekleri gerekir. Bu gözenekler
çekirdek kılıfının her iki katmanını da geçer ve küçük moleküller
ile iyonların serbest dolaşmasını sağlayan bir kanal oluştururlar.
Proteinler gibi daha büyük moleküllerin hareketi daha
kontrollüdür ve taşıyıcı proteinler tarafından kolaylaştırılan etkin
bir taşıma işlemi gerektirir. Gözenekler sayesinde olan hareket
hem gen ekspresyonu hem de kromozom sürekliliği için gerekli
olduğundan çekirdek taşınımı hücre işlevi için çok büyük önem
taşır.


NÜVE NEDIR ?
Her ne kadar hücre çekirdeği içinde zarla kaplı cisimler
bulunmasa da içindekiler aynı yapıda değildir ve özgün
proteinler, RNA molekülleri ve DNA kümeleri gibi daha küçük
cisimler bulunur. Bu cisimlerin içinde en çok bilineni ribozomların
birleşmesinde görev alan çekirdekçiktir. Ribozomlar, çekirdekte
üretildikten sonra sitoplazmaya taşınır ve orada mRNA’yı
dönüştürürler.
Hücre çekirdeği bulunan ilk organeldir ve 1802’de Franz Bauer
tarafından tanımlanmıştır.[1] Daha sonra 1831 yılında İskoçyalı
botanikçi Robert Brown tarafından Linnean Society of London’da
yapılan bir konuşmada daha ayrıntılı olarak tanımlanmıştır. 


NÜVE NEDIR?
Mikroskopla orkideleri inceleyen Brown çiçeğin dış katmanlarındaki
hücrelerde gözlemlediği donuk alana areola ya da nükleus
(çekirdek) adını vermiştir.[2] Ancak olası bir işlev önermemiştir. 1838
yılında Matthias Schleiden hücre çekirdeğinin hücrelerin
oluşmasında rol aldığını önererek hücre kurucu anlamına gelen
sitoblast adını kullanmaya başladı. Sitoblastların etrafında yeni
hücrelerin biriktiğini gözlemlediğine inandı. Hücrelerin bölünerek
çoğaldığını göstermiş olan ve pek çok hücre tipinde çekirdek
olmadığına inanan Franz Meyen bu görüşe şiddetle karşı çıkıyordu.
Hücrelerin sitoblast ya da başka yolla baştan oluşması düşüncesi,
hücrelerin yalnızca hücreler meydana geldiği paradigmasını (Omnis
cellula e cellula) yayan Robert Remak (1852) ve Rudolf Virchow’un
(1855) çalışmaları ile tezat oluşturuyordu. Hücre çekirdeğinin işlevi
belirsiz olarak kaldı.[3]


NÜVE NEDIR?
1876 ve 1878 yılları arasında Oscar Hertwig, denizkestanesi yumurtalarının
döllenmesi üzerine yayımladığı çeşitli çalışmalarında sperm çekirdeğinin oosit
içine girerek çekirdeğiyle kaynaştığını gösterdi. Bireyin tek çekirdekli bir
hücreden gelişebileceği bu çalışmalar ile ilk defa olarak önerilmiştir. Bu teori
Ernst Haeckelin, bir türün tüm soyoluşunun (phylogeny) embriyo gelişmesi
sırasında tekrarlandığını ve bu süreçte ilk çekirdekli hücrenin de Monerula adı
verilen yapısız öncül mukus kütlesinden (Urschleim) yeniden oluştuğu teorisi ile
çelişiyordu. Bu nedenle döllenme için sperm çekirdeğinin gerekliliği uzun bir
süre tartışılmıştır. Ancak Hertwig gözlemlerini amfibyumlar ve yumuşakçalar gibi
diğer hayvan grupları üzerinde de doğruladı. Eduard Strasburger de aynı
sonuçlara bitkiler için ulaştı (1884). Bu çalışmalar hücre çekirdeğine kalıtımda
önemli bir görev verilmesi fikrine yol açmıştır. 1873 yılında August Weismann
kalıtımda ana ve baba eşey hücrelerinin eşdeğerde olduklarını koyutunu ileri
sürdü. Hücre çekirdeğinin genetik bilgiyi taşıma işlevi ancak daha sonraları,
mitoz bölünmenin keşfinden ve Mendel yasasının 20. yüzyılın başlarında tekrar
bulunarak kalıtımda kromozom teorisinin oluşturulmasından sonra açığa
kavuşmuştur.[3]

Yüklə 19,17 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin