Damar cerrahiSİnde acil durumlar


Alt ekstremite venöz anatomi



Yüklə 4,8 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə20/31
tarix28.04.2017
ölçüsü4,8 Kb.
#16320
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   31

Alt ekstremite venöz anatomi
Bacağın yüzeyel ve derin venöz sistemleri arasın-
daki ilişkiyi anlamak için bacağın fasyal kompartman-
ları hakkında detaylı bilgi sahibi olmak gereklidir. Bal-
dır  ve  uyluk  kaslarını  saran  fasya  iki  kompartmanı
ayırır. Yüzeyel kompartman: deri ile fasya arasındaki
tüm dokuları içerir. Yüzeyel venler yüzeyel kompart-
manda, derin venler derin kompartmanda yer alırlar.
Perforan venler fasyayı delerek yüzeyel ve derin venleri
birleştirirler.  Komünikan  venler  ise  aynı  kompart-
manda yer alan venleri birleştirirler: yüzeyel venlerle
yüzeyel venler veya derin venlerle derin venler. Safen
venler fibröz bir kılıf ile kaplıdır: safen fasyası. Safen
fasyası derin fasyadan incedir ve üst-orta uylukta be-
lirgindir.
(2)
Safen fasyası ile derin fasya arasındaki kom-
partman safen kompartmanıdır ve yüzeyel kompart-
mana ait bir alt gruptur. 
Ayak yüzeyel venöz sistemi dorsal ve plantar sub-
kutan  venöz  ağdan  oluşur.  Metatarsların  proksimal
başı seviyesinde dorsal venöz ark oluşur. Medial kena-
rında medial marjinal ven oluşarak büyük safen veni
(Great saphenous vein - GSV), lateral kenarında lateral
marjinal ven oluşarak küçük safen veni (Small saphe-
nous vein – SSV) olarak devam eder. Küçük yüzeyel
venler derinin subpapiller ve retiküler ağlarını ve de-
rialtı  dokuyu  drene  ederek  daha  büyük  yan  dalları
oluşturur, bunlar da safen venlerle birleşir.
Büyük safen ven medial malleolün anteriorundan
doğar, tibianın önünden çaprazlayarak dizin medialine
yükselir (3). Dizin proksimalinde büyük safen ven uy-
luğun medialinde yükselir ve pubik tüberkülün 3 cm
inferior ve 3 cm lateralinde fossa ovalise dökülür. Bü-
yük  safen  ven  popülasyonun  %20’sinde  baldırda,
%8’inde uylukta çi olarak bulunur. Safen sinir baldırın
distal 2/3’ünde büyük safen ven ile yakın komşulukta
seyreder.  Aksesuar  büyük  safen  venlere  sık  rastlanır
ve büyük safen vene hem uyluk hem baldırda paralel
seyrederler. Ana venin anterior, posterior veya yüze-
Şekil 1. Üst ekstremitede venöz  dönüş ile v. kava
superiorun oluşumu
Derin  venler  el  seviyesinde  oluşarak  çi  radial,
ulnar ve interosseöz venler halinde karşılık gelen ar-
terlerle birlikte yükselirler. Ön kolun üç çi derin veni
dirsekte brakial ven çiini oluşturur. Çi brakial venler
bazilik venle birleşerek teres major kası alt kenarında
aksiller veni oluşturur. Aksiller ven aksiller arterin me-
dial ve inferiorunda yer alır ve bu iki damarın arasın-
dan brakial pleksusun medial kordu geçer. Aksiller ven
ilk kaburganın dış kenarından itibaren subklavian, ven
olarak devam eder. Subklavian ven, subklavian arterin
arkasında ve üstünde ilerler ve ana dalı olan eksternal
juguler  ven  katılır.  Subklavian  ven  skalenus  anterior
kası ön kenarında sonlanır ve internal juguler ven ile
birleşerek brakiosefalik veni oluşturur. 
Kolun yüzeyel ve derin venlerinde kapaklar bulunur
ancak bacak venleri kadar sık değildir. Aksiller vendeki
yüzeyel palmar venöz ağdan doğarak ön kolun ventral
yüzünde yükselir. Ön kol proksimalinde ya sefalik ya
bazilik vene ya da her ikisine birden dökülür. Aksesuar
sefalik ven dorsal venöz ağın ulnar yüzünden doğarak
dorsale  ilerler  ve  ön  kolda  sefalik  venle  birleşir.  Üst
ekstremite  yüzeyel  venlerinde  sayısız  varyasyonlara
rastlanır. (Şekil 1)
128
Prof. Dr. Mehmet Kurtoğlu

Şekil 2. Alt ekstremite venöz anatomi
sistem  birçok  küçük  yan  dallar  üzerinden  büyük  ve
küçük safen vene dökülür. (Şekil-2)
Ayak derin venleri plantar ve dorsal venler olarak
iki kol oluşturur. Derin plantar venöz ark plantar par-
mak venlerini zengin anastomozlar üzerinden plantar
metatarsal venlere drene eder. Derin plantar venöz ark
yelinde yer alabilirler. Ba-
cağın  posterior  aksesuar
büyük  safen  veni  (Leo-
nardo veni veya posterior
ark veni) sık görülen bir
yan  daldır.  Medial  mal-
leolün  posteriorundan
doğar,  baldırın  postero-
medial yüzünde yükselir
ve dizin distalinde büyük
safen vene katılır. Bacağın
anterior  aksesuar  safen
veni  diz  altında  bacağın
anterior  yüzünü  drene
eder.  Uyluğun  posterior
aksesuar veni, eğer mev-
cutsa, uyluğun medial ve
posteriorunu drene eder.
Uyluğun  anterior  akse-
suar  safen  veni  uyluğun
anterior  ve  lateral  kena-
rından kan toplar. Anterior ve posterior aksesuar safen
ven, büyük safen ven ile yüzeyel inguinal venlerin kon-
fluensinden (safenofemoral bileşke) hemen önce, bü-
yük  safen  vene  dökülür.   Yüzeyel  sirkumfleks  iliyak,
yüzeyel  epigastrik  ve  eksternal  pudendal  venler  bir-
birleriyle ve distal büyük safen ven ile birleşerek yüze-
yel inguinal venlerin konfluensini (safenofemoral bi-
leşke)  oluşturur.  Nadiren,  büyük  safen  ven  yüksekte
alt abdomende sonlanır veya femoral vene çok aşağıda
dökülür, ve yüzeyel inguinal venler femoral vene ayrı
ayrı dökülürler. Kasık bölgesinde nadiren diğer safen
ven  yan  dallarından  posterior  ve  anterior  uyluk  sir-
kumfleks venleri bulunabilir. 
Küçük safen ven baldır distalinde Aşil tendonunun
lateralinden doğar. Baldırın alt 2/3’de küçük safen ven
derialtı yağ dokusunda ilerler, ve fasyayı delerek gas-
troknemius kasının iki başı arasında yükselir. Diz kat-
lantısının 5 cm proksimalinde popliteal fossada küçük
safen venin ana gövdesi popliteal vene dökülür. Daha
küçük bir ven, küçük safen venin kranial uzantısı, sık-
lıkla  sefalad  yönde  ilerlemeye  devam  eder.  Nadiren
küçük safen venin ana gövdesi popliteal vene dökül-
meksizin  yükselir  ve  nihayetinde  femoral  vene  veya
büyük safen vene dökülür. Intersafenöz ven (Giacomini
veni) uyluk posteromedialinde küçük safen veni büyük
safen venle birleştiren bir kommünikan vendir. Sural
sinir baldır distalinde küçük safen vene trasesi boyunca
eşlik eder. Uyluk ve baldır lateralinde yer alan yüzeyel
venler  lateral  venöz  sistemi  oluşturur.  Lateral  venöz
129
Akut Venöz Aciller
Alt Ekstremite Venlerinin Tarihsel ve Yeni Terminolojisi (4)
Eski Terim
Yeni Terim
Büyük veya uzun safen ven
Büyük safen ven
Küçük veya kısa safen ven
Küçük safen ven
Safenofemoral bileşke
Yüzeyel inguinal ven konfluensi
Giacomini veni
Intersafenöz ven
Arka ark veni veya Leonardo veni
Bacağın arka aksesuar büyük safen veni
Yüzeyel femoral ven
Femoral ven
Cockett perforatörleri (I,II,III)
Arka tibial perforatörler (alt, orta, üst)
Boyd perforatörü
Paratibial perforatör (proksimal)
Sherman perforatörleri
Paratibial perforatörler
24 cm perforatörler
Paratibial perforatörler
Hunter ve Dodd perforatörleri
Femoral kanal perforatörleri
May veya Kuster perforatörleri
Ayak bileği perforatörleri

posterior aksesuar büyük safen ven ile posterior tibial
venleri  birleştirir.  Paratibial  perforanlar  büyük  safen
veni posterior tibial venlere drene ederler. Bacağın diz
altı seviyesinde yer alan diğer perforanlar: anterior, la-
teral, medial gastroknemius; intergemellar ve Aşil per-
foran  venleridir.  Infra  ve  suprapatellar  ve  popliteal
fossa perforanları diz çevresinde yer alır. Femoral kanal
perforanları  büyük  safen  ven  yan  dallarını  femoral
venle birleştirirler. İnguinal perforanlar proksimal uy-
lukta femoral vene drene olurlar.
(5)
Alt ekstremite yüzeyel venlerinin kapakları major
yan dalların sonlanma yerleri yakınında yer alır. Bazı
kapaklar  iyi  gelişmiş  olup  tabanlarında  sinüzoid  ge-
nişlemeler  belirgindir.  Diğerleri  yapısal  olarak  daha
narindir. Büyük safen vende yaklaşık altı kapak bulunur
ve  çoğu  diz  altı  seviyede  yer  alır.  Büyük  safen  venin
neredeyse  sabit  bir  kapağı  femoral  ven  ile  birleştiği
noktanın 2-3 cm distalindedir. Küçük safen venin ka-
pakları birbirlerine ana safen venin kapaklarına kıyasla
daha  yakın  yerleşimlidir.  Küçük  safen  ven  ve  büyük
safen  ven  arasındaki  komünikan  venlerin  kapakları
kan  akımını  küçük  safen  venden  büyük  safen  vene
yönlendirecek şekildedir. Yüzeyel venlere benzer olarak
derin venlerde baldır düzeyinde uyluğa kıyasla daha
çok kapak bulunur. Tibial venlerde kapaklar sık yerle-
şimlidir, buna karşın popliteal vende iki veya üç kapak
bulunur. Femoral vende üç ile beş kapak bulunur, bir
tanesi derin femoral ven bileşkesinin hemen distalin-
dedir. Ortak femoral vende genellikle bir kapak bulu-
nur.  Major  perforan  venlerin  1  ile  3  kapağı  bulunur,
hepsi fasyal planın altında yerleşir ve kan akımını derin
venlere  yönlendirirler.  Küçük  perforan  venlerde  ge-
nellikle  kapak  bulunmaz.  Ayak  perforan  venlerinde
genellikle kapak bulunmaz, eğer varsa kan akımını yü-
zeyel venlere yönlendirecek doğrultuda yerleşir.
Eksternal iliyak venler inguinal ligaman hizasında
başlar, pelvik girim boyunca ilerleyerek sakroiliyak ek-
lemin anteriorunda eksternal ve internal iliyak venlerin
birleşerek ortak iliyak veni oluşturduğu yerde sonla-
nırlar. Sağda distal eksternal iliyak ven arterin media-
lindedir, ancak yükseldikçe proksimalde posteriorunda
seyreder.  Sol  eksternal  iliyak  ven  tüm  seyri  boyunca
arterin medialinde ilerler. Eksternal iliyak venlerin yan
dalları inferior epigastrik, derin sirkumfleks iliyak ve
pubik  venlerdir.  İnternal  iliyak  venler  her  iki  yanda
internal iliyak arterlerin postero-medialinde seyreder-
ler. İnternal iliyak venin kısa gövdesi ekstra- ve intra-
pelvik  venöz  yan  dallarının  konfluensi  ile  meydana
gelir. (Şekil 3)
medial  ve  lateral  plantar  venlere  dökülür,  bunlar  da
medial  malleolün  arkasından  posterior  tibial  venler
olarak devam eder.
Ayak  dorsalinde  pedal  ven  derin  dorsal  parmak
venlerini  dorsal  metatarsal  venler  üzerinden  drene
eder. Pedal ven anterior tibial ven olarak devam eder.
Posterior ve anterior tibial venler ile peroneal venler
karşılık gelen arterlere birer çi halinde eşlik ederler
ve hepsi popliteal vene dökülür. Geniş soleal ve gas-
troknemius  (medial,  lateral  ve  intergemellar)  venleri
baldır kaslarının venöz sinüslerini drene ederek pop-
liteal vene katılırlar. Venöz sinüsler derin venlerle yakın
ilişkilidir. Soleus ve gastroknemius gibi baldır kaslarının
karınları içinde gömülüdürler ve genişleyerek yüksek
miktarda kan depolayabilirler. Yürüme esnasında baldır
kaslarının kasılmasıyla kan daha proksimal derin ven-
lere pompalanır (baldır kas pompası). 
Popliteal ven adduktor kanaldan geçerken femoral
ven olarak devam eder. Popliteal ve femoral venler sık-
lıkla  çi  olarak  bulunurlar.  Distalde  femoral  ven  fe-
moral  arterin  lateralinde,  ancak  proksimalde  media-
linde seyreder. Derin femoral ven (profunda femoris)
inguinal ligamanın yaklaşık 9 cm altında femoral venle
birleşerek ortak femoral veni oluşturur. Ortak femoral
ven,  ortak  femoral  arterin  medialinde  yer  alır  ve  in-
guinal ligaman seviyesinde eksternal iliyak veni oluş-
turur. Büyük safen ven, ortak femoral vene yüzeyel in-
guinal  venlerin  konfluensi  düzeyinde  katılır.  Ortak
femoral  venin  diğer  yan  dalları  sirkumfleks  femoral
femoral venlerdir (lateral ve medial). Uyluk distalinde
femoro-popliteal segment sıklıkla geniş bir kollateral
üzerinden derin femoral ven ile bağlantı kurar, böylece
femoral ven tıkanmalarında venöz drenaj için önemli
bir alternatif yol sağlanır. Siyatik ven, primordial derin
venöz sistemin ana gövdesi, siyatik sinir boyunca uza-
nır. 
Alt ekstremitede yaklaşık 150 perforan ven bulun-
maktadır; ancak bunların birkaç tanesi klinik öneme
haizdir. Perforan venlerin bireysel yerleşimleri yüksek
oranda  çeşitlilik  arz  eder,  ancak  perforan  ven  toplu-
luklarının dağılımı belirli bir paterni izler. Ayağın temel
perforan grupları dorsal, plantar, medial ve lateral ayak
perforanlarıdır. Geniş bir perforan ven birinci ve ikinci
metatarsal kemikler arasında ilerler ve yüzeyel dorsal
venöz arkı pedal venle birleştirir. Ayak bileği seviye-
sinde yer alan peforan ven toplulukları anterior, medial
ve lateral ayak bileği perforanlarıdır. Medial baldır per-
foranlarının iki grubu vardır: posterior tibial ve para-
tibial perforan venler. Posterior tibial perforan venlerin
(Cockett  I-III  perforanları)  üç  grubu  (alt,  orta,  üst)
130
Prof. Dr. Mehmet Kurtoğlu

nedeni de herhalde budur. Son zamanlarda tamamla-
nan bir çalışmanın sonuçlarına göre hastanede yapılan
bütün otopsilerin  % 10’unda ölüm nedeni akciğer em-
bolisi olarak tesbit edilmiştir ve otopsilerin %83’ünde
derin  ven  trombozu  bulunmuştur.  Buna  karşın  aynı
hastalar  hayatta  iken  ancak  %3’ünde  venöz  trombo-
emboli tanısı koyulabilmiştir. Demek ki gerçek venöz
tromboemboli  insidansı  klinik  olarak  tanı  koyduğu-
muzdan çok daha yüksektir. Tedavi yöntemlerinin ge-
lişmesine rağmen VTE insidanslarının azalmamasının
nedeni de tanı koymakta yaşanan bu güçlüklerdir.
Proksimal derin ven trombozlarının  %8’inde varis
ülserleri  oluşur.    Bu  varis  ülserleri  daha  çok  travma
sonrası veya sebebi bilinmeyen nedenlerle oluşur. VTE
etiyolojisinde %20 kanser saptanır. Kanser tanılı has-
talarda  yıllık  VTE  insidansı  1/250  olup,  hastaların
%15’inde semptomatik VTE meydana gelir (8).   Postt-
romboflebitik sendrom açısından derin ven trombozlu
hastalar izlendiğinde izlenme süreleri ile orantılı olarak
bu  komplikasyon  artmaktadır.  On  yıl  içinde  %100’e
yakın posttromboflebitik sendrom komplikasyonu gö-
rülmektedir.    İngiltere’de  her  yıl  100  bin  kişiden
300’ünde  venöz  ülserler  oluşmaktadır  ve  bunların
dörtte biri derin ven trombozu nedeni iledir. Bu ülser-
lerin ekonomik olarak meydana getirdiği kayıplar bir
milyar dolar civarındadır. 
Etyoloji
Venöz tromboemboli etyolojisinde 19. yüzyıl baş-
larında tarif edilmiş Virchow teorisi halen geçerlidir.
Bu teoriye göre staz,  damar duvarı harabiyeti ve kan-
daki hiperkoagulabilite VTE oluşmasındaki üç ana kri-
terdir. Bu kriterlerden en az biri VTE riskini arttırmaya
yeterlidir (Şekil 4).
Ortak iliyak venler her iki yanda sakroiliyak eklem
seviyesinde başlar ve L5 düzeyinde birleşerek inferior
vena kavayı oluşturur. Sağ ortak iliyak venin tek yan
dalı  sağ  asendan  lomber  ven,  sol  ortak  iliyak  venin
yan dalları ise sol asendan lomber ven ve median sakral
venlerdir. Sağ ortak iliyak ven, sağ ortak iliyak arterin
posterolateralinde yer alır. Sol ortak iliyak venin distal
segmenti, sol ortak iliyak arterin medial ve posterio-
runda yer alırken proksimal segmenti sağ iliyak arter
ve distal aortanın posteriorunda yer alır. Üzerinde yer
alan arteryal yapılara bağlı olarak proksimal sol ortak
iliyak ven kompresyonu meydana gelebilir.
(1)
Epidemiyoloji
Venöz tromboemboli (VTE) öldürebilir olduğu gibi
önlenebilir  bir  hastalıktır.  Derin  ven  trombozunu
önemli bir hastalık yapan en büyük sebep; kendi kli-
niğinden  çok,  yol  açtığı  komplikasyonlardan  ve  bir
daha tam iyilik hali sağlanamamasıdır. Bunlardan bi-
rincisi akut dönemde görülen pulmoner emboli (PE)
iken, diğeri ise uzun dönemde ortaya çıkan postrom-
boflebitik sendromdur. Yurtdışında yapılan istatistik-
lerde  derin  ven  trombozunun  yılda  100  bin  kişinin
160’ında,  pulmoner  embolinin  ise  100  bin  kişinin
60’ında görüldüğü bildirilmiştir. Hastaneye yatanların
%1’inde VTE görülür.
(6)
Bu istatistikler son 20 yıldır,
ortaya çıkan birçok tedavi ve korunma yöntemine rağ-
men  değişmemiştir.
(7)
Halen  İngilteredeki  hastane
ölümlerinin %10’unu pulmoner emboli teşkil etmek-
tedir. VTE konusunun halen çok fazla tartışılmasının
Şekil 3. Abdominal venöz anatomi
131
Akut Venöz Aciller
Şekil 4. Virchow triadı

Hiperkoagulabilite
Trombofili de denen bu kriter, yani kişinin kanın
tromboze  olma  eğilimi,  VTE  açısından  bu  üç  kriter
içinde en önemlisidir. Kişinin tromboza eğilim derecesi,
gerek  oluşmuş  bir  VTE’nin  tedavisinde  gerekse
VTE’den korunma algoritmasında bizi yönlendirmek-
tedir.  Trombofili kalıtsal ve edinsel trombofili alt baş-
lıkları ile incelenebilir
Kalıtsal trombofili
Pıhtılaşma sistemini kontrol altında tutulan doğal
mekanizmaların  bozukluğudur  ve  çoğunlukla  venöz
sistemde nadiren de arteryel sistemde tromboza eğilimi
arttırırlar. İlk olarak 1965’de antitrombin III eksikliği-
nin tarif edilmesi ile saptanan kalıtsal trombofili ne-
denleri arasına günümüze kadar birçok mutasyon tipi
daha eklenmiştir. Buna rağmen bilinen mutasyon tip-
leri ile, spontan VTE vakalarının ancak %50-55 kadarı
açıklanabilmektedir. Klasik bilgiye göre 40 yaşın altında
oluşan ve nedeni açıklanamayan tromboemboli atak-
larında, tekrarlayıcı veya masif tromboz öyküsü olan-
larda,  ailesinde  tromboemboli  öyküsü  saptananlarda
veya batın içi damarlar, üst ekstremite gibi alışılmadık
bölgerlerde  tromboz  gelişen  hastalarda  dikkate  alın-
ması gereken bir durumdur. Her idiyopatik (spontan,
tetiklenmemiş) VTE vakasında genetik mutasyonların
araştırılması  ve  ona  göre  tedavinin  planlanması  ge-
rekmektedir.
(9)
(Tablo–1). 
Edinsel trombofili
DVT ve PE geçiren hastaların
%80-90’ında bir veya birkaç risk
faktörü  tespit  edilmiştir.  Edinsel
trombofili nedenleri:

Major  abdominal  ve  pelvik
cerrahi: Cerrahi travma doğal an-
tikoagulanları, özellikle antitrom-
bin III miktarını azaltır ve fibri-
nolitik 
aktivetenin
baskılanmasına  yol  açar.  Ayrıca
cerrahi müdahalenin süresi, anes-
tezi tipi, ameliyat öncesi ve son-
rası  hareketsizlik,  hastanın  hid-
rasyon  düzeyi  ve  sespis  VTE
riskini etkiler.
(10-12) 
Genel cerrahi
Staz
İmmobilizasyonlar,  ameliyat sonrası devreler, do-
ğum  sonrası  dönem  ve  gebeliği  örnek  gösterebiliriz.
Staz tek başına DVT’nin nedeni olamaz. Ancak yavaş-
lamış venöz akım durumunda, bir yandan hipoksi olu-
şarak ven duvarından kana plazminojen aktivatörleri
devamlı salgılanır, diğer yandan staz olan bölgede he-
mokonsantrasyon ve hiperkoagulabilite olur. Staz de-
vam  ettikçe  trombositlerin  venöz  intima  ile  teması
artar ve dolayısı ile tüketime bağlı plazminojen akti-
vatör  yetmezliği  olur;  fibrinolitik  aktivite  azalır  ve
tromboza eğilim artar.  
Damar duvarı harabiyeti
Travma, yanık,  alt ekstremite ortopedik cerrahileri,
sepsis, varisler ve posttromboflebitik sendromlar örnek
hastalık olarak gösterilebilir. Daha çok arteryel sistemde
tromboz nedeni olan bu kriter belirtilen durumlarda
venöz tromboz oluşumuna da katkıda bulunabilir. En-
dotel hasarı durumunda, normal endotelden salınarak
vazodilatasyon  oluşmasını  sağlayan  nitrik  oksid  ve
prostoglandin  I2  gibi  maddeler  salınamaz  ve  vazo-
konstrüksiyon oluşur. Yaralı endotelin altında açığa çı-
kan  subendotelyal  kollajen  aynı  zamanda  trombosit
aktivasyonunu başlatarak vazokonstrükte olan damarın
daha da daralmasına yani tromboze olmasına neden
olur. 
132
Prof. Dr. Mehmet Kurtoğlu
Staz
Damar Duvarı Harabiyeti
Kan (Trombofili)
İmmobilizasyon Travma
Post-op dönem
Post-op dönem
Yanık
Gebelik
Post-partum 
dönem
Alt Ekstremite Cerrahisi
Kontraseptifler
Gebelik
Sepsis
Kanser
Varis
Nefrotik Sendrom
Post-trombotik Sendrom
Travma – Yanık
Enfeksiyon
ABO kan grubu
Antikoagulan eksiklikleri
(Protein C, S eksikliği,
AT-III eksikliği)

doppleri  yapıldığında  %50 ‘nin  üzerinde  DVT  tanısı
konabilmiştir. Tanı yaklaşımında DVT ve gerek PE için
rutin olarak uygulanabilecek altın standart bir yöntem
yoktur. Günümüzde VTE tanısında yapılan çalışmala-
rın  meta-analizlerine  dayanan  algoritmalar  geliştiril-
miştir. 
Ayırıcı tanıda ekstremitenin çap farkına sebep ola-
cak bütün hastalıklar düşünülür: Adele rüptürleri,  diz
içi patolojiler, Baker kisti ve rüptürü,  baldır apseleri
veya hematomları, lenfanjit, lenfödem, selülit,  postt-
ravmatik sendromlar bu hastalıklara örnek sayılabilir.
DVT’de tanı klinik şüpheyle başlar, klinik risk faktör-
lerine göre ve yardımcı muayene yöntemlerinden isti-
fade etmeden bile, % 90 oranında doğru tanı koyula-
bilir  (Tablo  2).  Tanının  kesinleşmesi  için  yardımcı
muayene  yöntemlerine  müracaat  etmek  gerekir,  en
önemli  tanı  koydurucu  kriter,  ultrasonografide  ven
üzerinde kompressibilitenin kaybolmuş olmasıdır (Re-
sim 1-2). Bu yöntem ile DVT tanısı için %95 duyarlılık
ve  %99  özgünlük  bildirilmiştir.
(21)
Dizaltı  venlerinde
de, proksimal venlerde alınan sonuçlara yakın başarı
bildirilmiştir.
(22)
Flebografi,  invazif  olup  komplikas-
yonlara  sebep  olması  nedeni  ile  günümüzde  araştır-
malar hariç pek kullanılmamaktadır. Ayrıca fibrin par-
çalanma  ürünü  olan  D-Dimer  testi  de  venöz
tromboemboli tanısında önemli bir rol oynar. Fibrin
yıkım ürünlerinden olan bu protein VTE vakalarında
yükselmektedir ancak yapılan çalışmalarda D-Dimer
testi ELISA yöntemi ile bile yapılsa spesifitesi düşüktür.
Bu yüzden genellikle VTE tanısını ekarte ettirici negatif
prediktif değeri vardır (Şekil–5).
hastalarında  yapılan  çalış-
malar bu riskin hastaneden
ayrıldıktan sonra da devam
ettiğini göstermiştir.
(13,14)

40 yaş ve üzeri

Önceden tromboemboli ge-
çirmiş  olmak:  En  önemli
risk  faktörü  olarak  kabul
edilir.
(15)

Behçet hastalığı

Malignite: Trombojenik fak-
törlerin salınımı ile nekrotik
tümör  hücrelerinden  pro-
koagulan  maddelerin  salı-
nımı nedeni ile risk artar.
(16)

Obezite

İnflamatuar barsak hastalıkları

İnme

Uzun süren yolculuk: Bu başlık altında uzun süren
yolculukları da katabiliriz. 5 saatten fazla uçak yol-
culuğu, 10 saatten fazla araba, tren ve otobüs yol-
culukları riskli sayılmaktadır. 5 saatten fazla uçan-
larda 
DVT 
insidansının 
%10 
olduğu
bildirilmiştir.
(16)

Heparine bağlı trombositopeni

Konjestif kalp yetmezliği

Akut myokard enfarktüsü

Gebelik ve postpartum dönem: Gebeliğe bağlı en
riskli dönem doğumdan sonraki ilk 1 haadır. Sec-
tio, obezite ve ileri anne yaşı VTE riskini daha da
arttırmaktadır.
(17)

Hormonoterapi  (Tamoksifen  kullanımı,  Östrojen
içeren oral kontraseptifler, in vitro fertilizasyon için
ovarian stimulasyon)

Travma

Antifosfolipid sendromu: Lupus antikoagulanı, an-
tikardiyolipin IgM ve özellikle antikardiyolipin IgG.
(18–20)

Nefrotik sendrom
Yüklə 4,8 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   31




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin