DİŞ ANTROPOLOJİSİ
15
DİŞ ANTROPOLOJİSİ
DENTAL ANTHROPOLOGY
Z. Füsun YAŞAR
1
Ayla Sevim Erol
2
ÖZET
Vücudun en sert ve diş etkenlere en dayanıklı yapıları olan dişler, kişiler
ve onların ait oldukları toplumlar hakkında bizlere önemli bilgiler
vermektedir. Diş antropolojisi; dişlerin morfolojik yapısını, diş biçimi ve
boyutunda oluşan değişmeleri, dişlerdeki kalıtsal varyasyonları, biyokültürel
akrabalık ilişkilerini, ağız sağlığını, ağız sağlığı ile yaşam biçimi ve
beslenme alışkanlıkları arasındaki ilişkiyi ve ağız sağlığında zaman
içerisinde meydana gelen değişimleri belirleyen bir bilim dalıdır. Dişlerin
incelenip değerlendirilmesiyle bireyin yaşının yanı sıra dişlerdeki patolojiler
yardımıyla bireylerin ait olduğu toplumun sağlık durumuyla ilgili verilere
ulaşmak olasıdır. Bu amaçla iskelet materyalindeki diş incelemelerinde diş
ölçüm tekniklerinden de yararlanılır.
Bu makalenin amacı diş antropolojisinin antropoloji bilimi içindeki
konumunu belirleyerek, yapılacak çalışmalara temel oluşturmaktır.
Anahtar kelimeler: Diş antropolojisi, diş patolojileri, diş
varyasyonları, dişlerin metrik ölçümleri
1
Ankara Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Adli Tıp Anabilim Dalı
2
Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Antropoloji Anabilim Dalı
Z. FÜSUN YAŞAR, AYLA SEVİM EROL
16
ABSTRACT
The teeth are structur of body which the most hurd and the resistans to
outside factor. Teeth give us important date about person and their
population. Dental anthropology is a science which can show teeth
morphology, the changing of teeth shape and dimension, the heretitary
variotions of teeth, bioculturel relationships, dental healty, relations between
habit and nutrition and the historical change about dental healty. When we
examine the teeth we can estimate dental age and the pathology so we can
arrive the important date about person and their population. In this aim we
use the teeth measurement technique.
This article aim to determine the role of dental anthropology in
anthropology science and make up base for dental anthropological examine.
Key words: Dental anthropoplgy, dental pathology, tooth variations,
dental measurement.
DİŞ ANTROPOLOJİSİNİN TANIMI VE TARİHSEL GELİŞİMİ
Diş antropolojisi; dişlerin morfolojik yapısını, diş biçimi ve boyutunda
oluşan değişmeleri, dişlerdeki kalıtsal varyasyonları, biyokültürel akrabalık
ilişkilerini, ağız sağlığını, ağız sağlığı ile yaşam biçimi ve beslenme
alışkanlıkları arasındaki ilişkiyi ve ağız sağlığında zaman içerisinde
meydana gelen değişimleri belirleyen bir bilim dalıdır (Alt ve ark.,1998).
İskeletin dış etkilere dayanıklı yapıları olan dişler, kimlik belirleme,
demografi ve eski toplumların sağlık ve biyolojik ilişkilerini belirlenmede
kullanılan materyallerdir. Dişler yardımıyla yaş ve cinsiyet tespitinin
yanında toplumlara özgü morfolojik varyasyonların, toplumların beslenme
DİŞ ANTROPOLOJİSİ
17
alışkanlıklarının ve diş hastalıklarının tanımlanabilmesi dental antropolojinin
önemini vurgulayan özelliklerdir.
Dental antropologun görevleri;
1. Diş kronlarının odontometrik ölçüleri ve morfolojilerindeki
değişiklikleri, bu değişikliklerin akrabalık ilişkilerindeki rolünü ve tarih
boyunca dişlerin odontometrik ölçü, şekil ve sayılarında oluşan değişiklikleri
belirlemek,
2. Diş kronlarındaki aşınmalar ve diş patolojileri yardımıyla
toplumların beslenme alışkanlıkları ve kültürleri hakkında bilgi edinmek,
3. Dişlerde mevcut defektlerin mikroskobik ve makroskobik analizleri
yardımıyla hastalıklar ve beslenme şekli konusunda bilgi edinmek,
4. Dişlerin incelenmesiyle kültürel modifikasyonları saptamak,
5. Isırık izleri, diş aşınmaları, çürük, eksik ve dolgulu dişlerin
incelenmesiyle adli diş hekimliği çalışmalarının antropolojik alt yapısını
oluşturmak,
6. Diş kronlarının odontometrik ölçümleri yardımıyla cinsiyetler
arasındaki farkları saptamak şekilde sıralanabilir (Krogman, 1927).
Dişlerle çalışarak biyolojik antropolojiye farklı bir bakış açısı getiren
dental antropoloji terimi ilk kez 1900 yılında George Buschan tarafından
kullanılmıştır (Scott ve Turner II, 1988). Dişler ve diş varyasyonlarıyla ilgili
çalışmaların kökeni Aristotle’ye kadar dayanmaktadır. Modern dental
antropoloji çalışmaları ise 1953 yılında Klatsky ve Fisher tarafından
başlatılmıştır (Alt,1998). İnsan dişlenmesiyle ilgili modern çalışmalar
Dahlberg ile başlamıştır (Dahlberg 1991). Dental antropoloji çalışmalarının
toplumsal özellikleri saptamada temel olacağı görüşü 20. yüzyılda önem
kazanmaya başlamıştır (Dahlberg 1991, Hillson 1996). Brothwell yaşayan
bireyler ve arleolojik iskeletlerde diş morfolojisi, diş büyüme ve gelişimi, diş
Z. FÜSUN YAŞAR, AYLA SEVİM EROL
18
patolojileri konularında araştırmalar yapmış ve sonuçlarını Dental
Antropoloji kitabında bir bölüm olarak yayınlamıştır (Brothwell, 1963).
Günümüzde dental antropoloji çalışmaları fizik antropolojinin bir bölümü
olarak devam etmektedir. Dişlerdeki kültütel modifikasyonlar (Milner ve
Larsen 1991), çürük ve periodontal hastalıklar gibi patolojiler (Brothwell
1963, Koritzel 1973), dişlerde diet ve alışkanlıklara bağlı oluşan
değişiklikler Hillson (1996) tarafından araştırılmıştır. Dişler üzerinde yapılan
bu çalışmalar yanı sıra diş şekil ve boyutuyla ilgili çalışmalarda
yapılmaktadır (Kieser 1991, Scott ve Turner 1997, Hillson 1996, Mayhall
2000). Diş kron ve köklerinde saptananan ölçülemeyen özelliklerde
toplumlar arasında gözlenen farklılıklar da diş antropoloji konusunda
çalışma yapan araştırmacıların ilgisini çekmiştir. Bu özellikler konusunda
Hillson (1996), Scott ve Turner (1997) önemli isimlerdir. Toplumların diş
karakterleri konusunda bu yüzyılın ilk yarısında çalışmalar yapılmaya
başlanmıştır. Çalışmalar, başlangıçta sadece kron morfolojisi araştırmaları
şeklindeyken, zamanla daha ayrıntılı incelemeler yapılmaya başlanmıştır. Bu
çalışmalar diş büyüklüğü, kron endisi, tahmini kron alanı hesapları ve diş
patolojileri olarak sıralanabilir. Yapılan incelemeler sonucu elde edilen
verilerden yararlanılarak bireye, cinsiyete ve toplumlara özgü özellikler
belirlenmeye çalışılmıştır (Hillson, 1998). 1986 yılında Dental Anthropology
Asscociation’un oluşumuyla diş antropolojisi konusunda yapılan
araştırmalar artmıştır (Scott ve Turner II, 1988). Ülkemizde diş antropolojisi
Şevket Aziz Kansu’nun 1936‘da çene ölçüsü ve morfolojisi konusunda
yaptığı makale ile başlayıp, Muzaffer S. Şenyürek’in çalışmalarıyla
hızlanmıştır (Şenyürek,1946). Günümüzde ise bu konuda antropologların
yanı sıra dişhekimleri tarafından da araştırmalar gerçekleştirilmektedir
(Erdentuğ , 1985). Yakın dönem dental antropoloji çalışmalarıyla ilgili
DİŞ ANTROPOLOJİSİ
19
literatürlerde yer alan bilim adamları; Güleç, Sevim, Duyar, Özbek, Erdal,
Gözlük’dür (Özbek, 1985; Güleç,1986; Özbek, 1988; Güleç, 1989; Sevim,
1996a; Sevim, 1996; Güleç ve ark.1996; Erdal, 1996; Erdal, 1999; Korkmaz,
1999; Koca 2000; Yılmaz ve ark.2000; Özbek, 1994; Eroğlu;1999; Gözlük
ve ark., 2003; Gözlük ve ark., 2004; Gözlük, 2004; Sevim ve ark, 2006;
Yaşar, ve ark., 2007).
DİŞ ANTROPOLOJİSİ ÇALIŞMALARI
Diş antropolojisi çalışmalarıyla bireylerin yaş tahmini yanı sıra diş
patolojileri, diş varyasyonları ve dişlerin metrik ölçümleri yapılarak
toplumsal özellikler saptanabilir.
Yaş Tayini:
Adli bilimlerde yaş tayini, hem canlılarda ceza ve hukuk açısından hem
de cesedin kimliklendirilmesi açısından önemlidir. Kronolojik yaş takvimle
ölçülen yaş, iskeletsel yaş gelişim tabloları referans alınarak tespit edilen
yaş, dental yaş ise süt ve daimi dişlerin gelişim aşamalarına göre hazırlanmış
skalalar yardımıyla belirlenen yaştır. Adli antropoloji çalışmalarında
iskeletsel ve dental yaş tahminleri bireyin kronolojik yaşının belirlenmesini
sağlar.
Dişlerden yaş tayini bebeklik ve erişkinlik dönemlerde farklı
yöntemlerle yapılır. Erişkinliğe ulaşmamış bireylerin iskeletlerinden yaş
tayini yapabilmek için en güvenilir yöntem süt dişlerinin
tomurcuklanmasından başlayarak süt dişlerinin ve daimi dişlerin çıkış
zamanı ve sırasını tespit eden dental yaşlandırmadır. Dental gelişim, diş
kron ve köklerinin formasyonu ile dişlerin sürme zamanları olmak üzere iki
temel açıdan değerlendirilir. Diş formasyonu, dişlerin mineralizasyon ve
Z. FÜSUN YAŞAR, AYLA SEVİM EROL
20
kalsifikasyonunu içerir ki dişlerdeki bu özellikler radyografilerle kolaylıkla
belirlenebilir. Fetusta dişler çene içerisinde henüz tomurcuklanma
evresindedir. Doğum sonrasının 6. ayında insanın yaşamındaki ilk dişleri
olan süt incisiveleri çıkar. 6. yaş ile birlikte ilk daimi diş olan I. daimi
molarlar çenede görülmeye başlar. Bu dönemden sonra süt dişleri yerlerini
yavaş yavaş daimi dişlere bırakırlar ve ağızda çıkan en son diş olan III.
daimi molarların tamamlandığı yaş olan 21 yaşına kadar dental yaşlandırma
güvenilir olarak uygulanabilir. Ancak, III. molarlar bazı durumlarda daha
geç yaşlarda görülürken bazı durumlarda da hiç çıkmayabilir (Ubelaker,
1978).
Diş formasyonuyla ilgili ilk skala Legros ve Magitot (1880,1881)
tarafından hazırlanmıştır. Legros ve Magitot tarafından yapılan çalışma ile
prenatal dönemde süt ve postnatal dönemde daimi diş gelişimleri konusunda
veriler elde edilmiştir. Yirminci yüzyılda; Symington and Ranlin, 1908; Hess
at all, 1932; Boller,1964; Van der Linder and Duterloo, 1976 tarafından diş
formasyonu konusunda radyografik çalışmalar yapılmıştır. Schour ve
Massler (1941) yaptıkları araştırma sonucunda günümüzde de kullanılan diş
gelişimleriyle ilgili resimsel çizelgeyi hazırlamıştır. Ubelaker (1989)
Amerikan yerlileri üzerinde yaptığı bir çalışma sonucunda diş gelişimleriyle
ilgili grafikleri oluşturmuştur. Dental gelişim konusunda bir başka araştırma
ise İşcan (1988) tarafından yapılmış ve bu çalışmada diş gelişiminde
cinsiyetler ve toplumlar arasında görülen farklılıklar belirlenmeye
çalışılmıştır. Günümüzde değişik metodlar kullanılarak diş gelişimiyle ilgili
tabloları Demirjian and Levesque (1980) ve Demirjian (1986) tarafından
hazırlamıştır.
Erişkinlerde diş yaşı tayininde diş aşınmaları temel alınır
.
Daimi
moların çiğneme yüzeylerinde yaş ilerledikçe aşınmalar gözlenmektedir. Bu
DİŞ ANTROPOLOJİSİ
21
aşınmaların derecelerine bakılarak bireyin yaşı belli bir yaş aralığında
saptanabilmektedir (Brothwell, 1978). Bu metot uygulanırken toplumun
veya bireyin beslenme rejiminin de dikkate alınması gereklidir. Çünkü sert
taneli beslenmeye dayanan bireylerde çok genç yaşlarda bile aşırı derecede
diş aşınması ile karşılaşılabilir. Gustavson dişteki yapısal değişikliklerin
yaşın belirlenmesinde kullanılabileceğini göstermiştir. Bu değişikliklerin tek
tek çok anlamlı olmamasına rağmen hep birlikte kullanılmaları halinde yaşın
belirlenmesinde yardımcı olduğunu yaptığı çalışmalarla göstermiştir.
Gustavson, bu amaçla dişte 6 sekonder değişimi dikkate almıştır. Bu
değişimler; atrisyon,periodontitis, sekonder dentin, sement apozisyonu, kök
rezorpsiyonu ve kök transparanlığıdır.
1. Atrisyon; Çiğneme nedeniyle dişlerin oklüzal ve kesici yüzeylerinde
olan alt değişikliklerdir. Dişlerin sürtünmesel olarak aşınması olup dişlerin
temas yüzeyleriyle sınırlı, aşınmadır. Bu değişiklikler, hem mikroskobik
hem de makroskopik olarak görülür. Abrazyon (mekanik aşınma); dişlerin
fizyolojik olmayan mekanik, sürtünmesel aşınmasıdır. Erozyon ise;
genellikle dişlerin oklüzal yüzeyleri dışında kimyasal bir işlem sonucunda
oluşan kama şekilli, parlak yüzeyli aşınmadır (Yavuzyılmaz ve ark., 2003).
2. Periodontitis; Diş kaybı veya erüpsiyonun devamı, diş
ataşmanlarındaki değişiklikler ile karakterizedir. Hem mikroskobik hem de
makroskopik olarak görülür.
3. Sekonder dentin; Pulpa kavitesi içinde gelişir. Kısmen yaşın direkt
bir işareti, kısmen de çürük, paradontosis gibi patolojik durumlara karşı bir
reaksiyon olarak gelişir. Bu değişiklik, sadece mikroskobik kesitlerde
görülebilir.
4. Sement apozisyonu; Özellikle paradontosis ile bağlantılı olarak,
kökte veya etrafında olabilir. Mikroskobik kesitte görünür.
Z. FÜSUN YAŞAR, AYLA SEVİM EROL
22
5. Kök rezorbsiyonu; Sement ve dentinin her ikisini de içerir ve
mikroskobik kesitte görünür.
6. Kök transparanlığı; Dişin apikal bölümünün transparanlığıdır. Bu
transparanlık, dişin kronunda çürük, atrisyon veya benzer değişiklikler
nedeniyle oluşan transparanlıktan ayırt edilmelidir. Kök transparanlığının
yaş ile arttığı tedavi ve patolojik durumlarla yakın ilgisi olmadığı
bildirilmektedir (Gustavson, 1950; Afşin, 2004).
Diş Patolojileri:
Diş patolojilerinin tespiti konusunda yapılması gereken incelemeler
dişlerde hypoplasia, aşınma, periodontal hastalık, diş taşları, çürük gibi
değişikliklerin incelenmesi ve değerlendirilmesi gerekir.
Hypoplasia: Hypoplasia dişin gelişimi döneminde ortaya çıkan bir
anomali nedeniyle dişin mine tabakasında görülen kusur olarak tanımlanır
(Goodman ve ark,1980; Brothwell, 1981; Alt ve ark.,1998). Mine
kalınlığında defekt olarak ortaya çıkan bu anomali; sistemik metabolizma
stresi, herediter anomali veya lokal travmanın etkisiyle oluşur (Buikstra ve
Ubelaker, 1994 ). Bu nedenlerin yanı sıra hypoplasia; beslenme bozukluğu,
mineral eksikliği, olumsuz çevre koşulları, vitamin eksikliği, mineral
eksikliği (özellikle kalsiyum ve magnezyum), iç salgı bezlerin iyi
çalışmaması gibi nedenlerle de görülebilir (Ata, 1971, Alt ve ark., 1998 ;
Goodman ve ark.,1980). Dişin mine tabakasında oluşan bu anomali şu
şekilde derecelendirilir:
1. Tip 1: Dişin mine tabakasında beyaz veya krem renk değişikliği,
2. Tip 2: Dişin mine tabakasında sarı veya kahverengi renk değişimi,
3. Tip 3: Dişin mine tabakasında oluşan çukurlar,
4. Tip 4: Dişin mine tabakasında oluşan horizontal oluklar,
DİŞ ANTROPOLOJİSİ
23
5. Tip 5: Dişin mine tabakasında oluşan vertikal oluklar,
6. Tip 6: Dişin mine tabakasının hiç oluşmaması ( Michael ve ark.,
1998).
Aşınma: Dişler arasındaki sürtünmenin doğal bir sonucu olarak görülen
diş aşınması, besinlerin çiğnenmesi sırasında kendini gösteren fiziksel ve
fizyolojik unsurların mine tabakasında oluşturduğu tahribattır (Özbek, 2000).
Diş aşınmaları patolojik veya fizyolojiktir (Mayhall, 2002). Dişlerde aşınma
farklı şekillerde görülmektedir. Bunlar; abrazyon, atrisyon ve erozyon olarak
isimlendirilir.
Diş aşınmasıyla beslenme şekli arasında yakın bir ilişki olduğundan
aşınmanın derecesi ve biçimi beslenme alışkanlıklarının belirlenmesinde
referans olarak kullanılır (Goodman ve Rose,1991; Özbek, 2000). Aşınma
sırasında önce çiğneme yüzeyindeki tüberküller daha sonra fissur ve
sulcuslar silinerek mine tabakası kaybolur ve dentin tabakası ortaya çıkar.
Aşınmanın devamı halinde dentin tabakası da tamamen ortadan kalkarak kök
kalır (Özbek, 2000). Bu aşamada sıklıkla pulpa enfeksiyonlarına rastlanır.
Dişlerdeki mevcut aşınmalarının derecelerine göre hazırlanan skalalar
yardımıyla dişleri incelenen bireyin hem beslenme alışkanlığı hem de yaşı
hakkında bilgilenmemiz mümkün olabilir (Bass,1987; Buiska ve
Ubelaker,1994; Brothwell,1981; Ortner ve Putschar, 1985; Smith,
1972).Günümüz toplumlarında ise yumuşak besinlerle beslenmelerinin
sonucu olarak diş aşınmalarının prehistorik toplumlara göre daha az belirgin
olduğu bilinmektedir (Brothwell, 1981; Langsojen, 1988; Özbek, 1985;
Smith, 1972 ).
Diş Çürüğü: Çürük, tahrip edici maddelerin içeriden etkisi olmaksızın
sağlam olarak sürmüş dişlerin dış yüzünde başlayan, sert dokuların özellikle
minenin harabiyeti olarak tanımlanır. Diş çürüğünde iltihapla ilgisi olmayan
Z. FÜSUN YAŞAR, AYLA SEVİM EROL
24
iki temel olay görülür ki bunlar; mineralin erimesi (dekalsifikasyonu) ve
organik maddelerin enzimler vasıtasıyla tahribi şeklindedir (Ata, P 1971).
Bir başka tanımla diş çürükleri dişlerin yüzeylerinde oluşan bakteri plakları
üzerinde yer alan asit üretici bakteriler etkisiyle dişin mine, dentin ve sement
tabakasında oluşan çürük kavitesi olarak tanımlanan boşluklardır ve bu
oluşumlar dişin kron veya kök yüzeylerinde görülür (Hillson,1998).
Diş çürükleri morfoloik olarak dişin mine, dentin ve sement
tabakalarında oluşabilir. Diş çürükleri klinik açıdan bakıldığında; fissur
çürüğü, aproksimal (yan yüz) çürük, kole çürüğü, sement çürüğü, süt
dişlerinin halka şeklinde çürüğü, kök çürüğü, kuru (iyileşmiş) çürük ve kama
şeklindeki çürükler olarak sınıflandırılır.
Diş çürükleri her yaşta görülmekle birlikte yapılan çalışmalar yaş ile
çürük arasında doğru orantının olduğunu göstermektedir. Çürükler 15-34
yaşlarda genellikle dişin mine tabakasında görülürken yaş ilerledikçe dentin
pulpa ve sement tabalarında da görülür. Çürükten en fazla etkilenen dişler
sırasıyla, molarlar, premolarlar, kesici ve köpek dişleri şeklindedir. Molar
dişlerde de çürük sıklıkla 1. molarlarda görülür. Üst çene dişlerin de alt çene
dişlerine göre daha fazla oranda çürük görülmektedir ki, bu durumun nedeni
tükürüğün temizleme fonksiyonunun üst çenede daha az etkin olmasıdır.
Çürükleri lokalizasyon açısından değerlendirecek olursak birinci sırayı diş
kronlarının çiğneyici yüzeylerindeki fissurlarda oluşan çürükler alır ve bunu
diş kronlarının kontak yüzeyleri olan yan yüzeyleri izler (Hillson, 1998;
2000).
Periodontal Hastalıklar: Dişler çene kemiği içinde diş soketi adı verilen
çukurcuklar içinde yer alır. Periodontal doku çene kemiği içinde yer alan dişi
çevreleyen ve destekleyen bir yapı olup, sert ve yumuşak dokulardan oluşur.
Bu dokular diş kökü yüzeyindeki sement, alveol kemiği, periodontal
DİŞ ANTROPOLOJİSİ
25
ligament, gingiva (dişeti)’dır. Periodonsiumun bu dört elemanı yardımıyla
dişler soketleri içinde tutunabilirler (Alt,1998, Hillson, 1986).
Periodontal hastalıkların çeşitli nedenleri olmakla birlikte en önemlisi
ağız bakımının yeterince yapılmaması sonucu dişler üzerinde oluşan bakteri
plaklarında bulunan mikroorganizmalardır. Mikroorganizmaların dişeti
dokusunda iltihabi olayı başlatmaları ve ilerleyen iltihabın da gerek dişeti
gerekse alveol dokularında yıkıma neden olması şeklinde periodontal
hastalık olarak tanımlanır (Brothwell, 1981; Clarke, 1990; Isler ve ark, 1985;
Martin, 1991). Sistemik hastalıklar, diabet, vitamin eksikliği, psikosomatik
hastalıklar, kalıtımsal özellikler, pulpa patolojileri, maloklüzyonlar, aşınmış
dişler, beslenme şekli, yaş, cinsiyet gibi faktörler yanı sıra hatalı çiğneme,
alkol ve sigara kullanımı gibi alışkanlıklar da periodontal hastalıkların
nedenleri olarak sayılabilir (Hildebolt ve Molnar, 1991; Sandallı, 1981).
Periodontal hastalıkları; çocukluk, gençlik ve erişkinlik dönemlerinde
görülür. Çocukluk döneminde görülen periodontal hastalıklar, süt dişlerinin
tamamlanmasından hemen sonra 5 yaş altında ve belirgin kemik kaybıyla
birlikte görülür. Gençlik dönemi periodontal hastalıkları da kemik
kayıplarıyla karakterize olup sıklıkla 1. molar ve kesici diş bölgesinde
rastlanır. Bu tip periodontitisler, dişetinde Actinobacillus
actinomycetemcomitans’ların varlığıyla doğru orantılıdır. Erişkinlerde
görülen peridontal hastalıklar da kemik kaybıyla karakterize olup, görülme
sıklığı oldukça fazladır (Hildebolt ve Molnar, 1991; Strom ve Alt, 1998 ).
Evrensel bir sağlık sorunu olan periodontal hastalıklar Dünya Sağlık
Örgütü’nün tespitlerine göre erişkinlerin %75’ini etkilemektedir
(Langsojen,1998). Antropolojik materyallerde de sıklıkla karşılaşılan
periodontal hastalıklar; paleolitik dönemde başlayıp neolitik dönemde
artışını hızlandırmış ve günümüzde beslenme şeklinde görülen değişikliklere
Z. FÜSUN YAŞAR, AYLA SEVİM EROL
26
bağlı olarak en üst düzeye ulaşmış bulunmaktadır (Hildebolt ve Molnar,
1991; Strom ve Alt, 1998; Hillson, 2000 ).
Periodontal hastalıkların ölçülmesinde özellikle antropolojik
materyallerde bazı zorluklarla
karşılaşılmaktadır. Bu durumun nedeni toprak
altındaki iskeletlerde çeşitli nedenlerle alveol kemiğinde oluşan kayıplardır (
Strom ve Alt, 1998 ).
Diş taşı: Diş taşı kısaca kalsiyum fosfat tuzlarının diş yüzeyinde
birikmesi olarak tanımlanabilir. Ağız içindeki pH’nın düşük olduğu
durumlarda dişler üzerindeki bakteri plaklarının mineralize olması sonucu
oluşan diş taşları calculus veya tartar olarak da isimlendirilir. Diş taşı,
mutlaka dişlerde daha önce oluşmuş plaklarını varlığının kanıtıdır (Hillson,
2005). Diş taşları sıklıkla, tükürük bezlerinin ağızlarına yakın olan alt kesici
ve üst 1. molar dişlerde gözlenir. Bol miktarda mikro organizma içeren diş
taşları zamanla oluşturdukları enfeksiyon nedeniyle periodontal hastalıkların
oluşumuna neden olur (Özbek, 2000).
Diş taşları hem prehistorik hem de modern toplumlarda sıklıkla
rastlanan oluşumlardır. Bulundukları yere göre; dişeti üzeri (supragingival)
veya dişeti altı (supgingival) taşlar olarak isimlendirilirler. Supragingival diş
taşları, dişeti kenarında diş üzerinde yerleşen taşlardır. Dişlerin bütün
yüzeylerinde görülebilen bu taşlar, beyazımsı sarı renkte olmalarına karşın,
yenen gıdalara veya sigara içme alışkanlığına bağlı olarak çeşitli renklerde
olabilir. İlk oluştukları zaman yumuşak olan diş taşları gelişme hızına,
eskiliğine ve içerdiği organik maddelerin cins ve miktarına bağlı olarak
sertleşir. Bu tip taşlar %82 oranında inorganik tuzlar, %10,74 organik
tuzlardan oluşur Supgingival diş taşları ise dişeti kenarı altında kalan diş
yüzeylerinde veya dişeti cebi içinde oluşurlar. Renkleri genellikle koyu gri
veya siyahsa da bazen diş taşı nedeniyle zarara uğrayan dişeti kapillerinden
DİŞ ANTROPOLOJİSİ
27
sızan kanın etkisiyle yeşilimsi siyah renkte de olabilirler (Ata, 1971; Gözlük,
2004; Hillson, 2005; Sandallı, 1981).
Oluşumunda pek çok faktörün rol oynadığı diş taşları ağız hijyeninin en
iyi göstergelerinden biridir. Beslenme alışkanlığı, ağız bakımı alışkanlığı,
sistemik hastalıklar, ağızda mevcut bakteriler, oklüzyon bozuklukları ve yaş
diş taşı oluşumunun nedenlerindendir. Diş taşları ölüm sonrasında da dişler
üzerinde kalabilir. Diş taşları yardımıyla kişi ve toplumla ilgili pek çok
veriye ulaşılabilmesi nedeniyle özellikle antropolojik kazılarda çıkarılan
iskeletlerin dişleri temizlenirken dikkatli çalışmak ve diş taşlarına zarar
vermemek gereklidir.
Dişlerde Görülen Varyasyonlar
Dişlerdeki Büyüklük Varyasyonları:
Mikrodonti: Dişin normalden küçük olması demektir. Hipofizial
cücelikte ve genellikle bir veya iki dişte ve üst yan kesici (lateral) ve üçüncü
molar dişlerde görülür. (Afşin, 2004).
Makrodonti: Dişin normalden büyük olması demektir. Hipofizial
devlikte görülür. (Afşin, 2004).
Dişlerdeki Sayı Varyasyonları:
Diş Fazlalığı (Süpernümere Dişler, Hyperodonti): Birinci dentisyonda
20’den, ikinci dentisyonda 32’den fazla olan diş sürmesine verilen isimdir.
Diş fazlalığı kaninler hariç tüm dişlerde görülebilirse de çoğunlukla
maksilla’da (üst çene) görülür ve fazla dişin varlığı polidonti veya
hiperdonti terimleriyle de ifade edilir. Üst orta kesiciler bölgesinde oluşan
süpernümere dişler mesiodens olarak isimlendirilir. Mesiodens, üst orta
kesicilerin (santral) orta hattında ve köklerin lingualinda görülür. (Ata,1973;
Afşin, 2004; Alt,1998; Brukzynski ve Escobar; 1983; Küçüküçerler, 1978).
Z. FÜSUN YAŞAR, AYLA SEVİM EROL
28
Diş Eksikliği: Birinci dentisyonda 20’den, ikinci dentisyonda 32’den az
diş sürmesine verilen isimdir. Diş eksikliğinin başlıca nedenleri; diş
embriyolarının bir travma nedeniyle bozulması, çenedeki kronik iltihaplar,
gelişme ve beslenme bozuklukları, iç salgı bezlerinin hastalıklarıdır.
Kongenital olarak süt dişlerinin bulunmaması az rastlanan bir durumdur. Bu
durum genellikle simetrik olmakla beraber tek taraflı da olabilir. Maksillada
genellikle yan keserlerde, mandibulada ise orta keserlerde görülür
(Küçüküçerler, 1978; Alt 1998; Brukzynski ve Escobar; 1983).
a.Hipodonti: Bir veya birkaç dişin gelişmemesi durumudur.
Çoğunlukla; üçüncü molarlar, alt ikinci premolarlar (küçük azı), üst
lateraller, nadir olarak da alt orta keserlerde görülür (Ata,1973;
Brukzynski ve Escobar; 1983; Küçüküçerler, 1978).
b.Oligodonti: Çok sayıda dişin yokluğu demektir. Hipodontide
olduğu gibi oligodontide de üst ve alt ikinci premoler, üst yan keserler
ve alt orta keserlerde görülür. (Brukzynski ve Escobar, 1983;
Yavuzyılmaz,2001).
c. Anadonti: Anadonti, dişlerin tamamen yokluğunu açıklayan ve
ender rastlanan bir durumdur. Anadonti, dişsizlik ile
karıştırılmamalıdır. Çünkü dişsizlik klinik olarak dişlerin olamaması
ile ifade edildiği halde anadontide dişler hiç oluşmamıştır (Afşin,
2004; Brukzynski ve Escobar; 1983; Yavuzyılmaz, 2001).
Dişlerdeki Şekil Varyasyonları:
Dilaserasyon: Dişin uzun aksındaki eğrilmedir. Kök açılanması olarak
da tanımlanır. Eğrilme, kök ile kronun birleşme noktasında yer alıp 90
derece kadar olabilir. Dilaserasyon genellikle dişin gelişim sürecinde oluşan
bir travma nedeniyle meydana gelir (Afşin, 2004; Yavuzyılmaz, 2001).
DİŞ ANTROPOLOJİSİ
29
Fleksiyon: Dişin sadece kökü ile sınırlı kalmış bir eğrilmedir. Eğrilme
genellikle 90 dereceden azdır. Tıpkı dilaserasyonda olduğu gibi dişin gelişim
sürecinde oluşan bir travma nedeniyle meydana gelir (Afşin, 2004; Alt,
1998).
Taurodonti: Literatürde’boğa dişi’ olarak da bilinen taurodont dişler
genellikle molar dişlerdir. Bu dişlerin uzun pulpa odaları ve kısa kökleri
vardır. Klinik olarak bu dişler normal görünür (Afşin H. 2004; Goodman,
1980).
Dens in Dente (Diş İçinde Diş): Kelime anlamı olarak diş içinde diş
olarak tanımlanabilir. Genellikle üst ikinci kesicilerde görülür ve dişin mine
tabakasının içe doğru çökmesiyle karakterize edilir. Radyolojik olarak
izlenebilen bu anomali ‘dense invaginatus’ olarak da tanımlanır (Afşin H.
2004; Goodman, 1980).
Süpernumere Tüberküller: Dişler üzerinde bulunan fazla tüberküllerdir.
Karabelli Tüberkülü: Üst birinci moler ve üst ikinci süt molarların
mesiopalatinal yüzü ya da mesiopalatinal tüberkülünde görülür. En yaygın
olarak Avrupalı popülasyonda görülen kalıtımsal bir özelliktir (Afşin, 2004;
Alt ve Türp1998; Kelley ve Larsen,1991).
Talon Tüberkülü: Kesici dişlerin singulum çıkıntısı olarak ortaya çıkar.
Bu durum oklüzyonu engelleyebilir ancak aşındırılması sorunlar yaratabilir.
Bu durumun nedeni sıklıkla çıkıntılı pulpa boynuzu içermeleridir (Afşin,
2004).
Dens Avaginatus: Dişin mine tabakasının premolar dişlerin oklüzal
yüzeyinde oluşturduğu bir tüberküldür. Dens invaginatus ile
karıştırılmamalıdır, çünkü bu tüberkül de tıpkı tolon tüberkülünde olduğu
gibi pulpa boynuzu içerir (Afşin, 2004; Alt ve Türp1998;).
Z. FÜSUN YAŞAR, AYLA SEVİM EROL
30
Uto Aztek: Üst birinci molar ve üst ikinci süt molarlarının mesiolingual
yüzü ya da mesiolingual tüberkülünde görülür. (Afşin, 2004).
Paramolar tüberkü:; Yardımcı buccal tüberküldür. Çoğunlukla alt
molarlarda ve en çok da 2. ve 3. molarlarda görülen ve mesiobuccalde yer
alan tüberküldür (Küçüküçerler, 1978; Hillson, 1986). Bu tüberküllerin aşırı
gelişmesi paramolar diye isimlendirilen sürnümeral bir dişin gelişimine
neden olabilir (Alt ve Türp,1998; Ata,1971).
Pag Shaped: Diş germinde görülen morfolojik bir şekil bozukluğu olup,
dişler kama şeklindedir ve genellikle ektodermal displazi hastalığında
görülür.
Mine İncisi (Enameloma): Değişik büyüklüklerde ve genellikle yarım
küre şeklinde olan mine incileri mine nodülü veya mine damlacığı olarak da
isimlendirilir (Ata, 1971). En çok molarların bifürkasyon veya
tribifürkasyonlarında bulunurlarsa da daha çok üst molarlarda görülürler.
Yapılarına göre mine incileri; saf veya tek mine incisi, dentin çekirdekli
mine incisi, dentin ve pulpalı mine incisi olmak üzere sınıflandırılırlar
(Afşin, 2004; Ata,1971).
Dişlerde Kök Varyasyonları: Dişlerdeki şekil bozukluklarından
bahsederken kök varyasyonları göz ardı edilmemelidir ki bunlar şöyle
sıralanabilir;
a. Süt dişlerinden alt kanin dişinin 2, alt I. süt molar dişinin 3, üst
I. süt molar dişinin ise 4 kökü olabilir.
b. Daimi alt 1. molarlar dişlerin genellikle iki kökü olmasına
karşın bazen tek, çok ender olarak da üç kökü vardır.
c. Daimi alt kaninler bazen apekse doğru iki kısa kökle
sonuçlanan bir bifurkasyon gösterebilir.
DİŞ ANTROPOLOJİSİ
31
d. Daimi alt premolar dişler 2, daimi üst 1. premolar dişler ise 3
kökü olabilir.
e. Daimi üst 3. molar diş kökleri bazen kaynaşmış olur ki bu
durum da bir varyasyondur (Afşin, 2004; Ata, 1971; Kelley ve Larsen,
1991).
Birleşmiş Dişler:
a. Füzyon: İki dişin mine ve dentinin birleşmesidir. Pulpa odaları
genellikle ortaktır ki bu özellikleriyle geminasyondan ayrılır. Dental
arkta dişlerin sayısında bir azalmayla doğrulanır (Afşin, 2004; Alt ve
Türp, 1998; Ata,1971; Küçüküçerler, 1978; Yavuzyılmaz, 2001).
b. Geminasyon: Tek bir diş germinden iki kronun gelişmesi
durumudur. Diş germinin tamamlanmamış ikizlenmesidir.
Germinasyonda kök ve pulpa ortaktır, dişlerin sayısı doğrudur, ancak
diş alışılmadık ölçüde geniştir (Küçüküçerler, 1978; Alt ve Türp,
1998; Afşin, 2004;).
c. Konkresan: Diş köklerinin sementlerinin birleşmesidir. Diş
gelişimi tamamlandıktan sonra ortaya çıkar (Afşin, 2004).
d. Hipersementoz: Aşırı sement oluşumunun sonucudur.
Genellikle yaşlılarda çiğneme kuvvetinin aşırı azalması veya
çoğalması sonucu ortaya çıkar (Afşin, 2004).
Dişlerdeki Sürme Varyasyonları:
Daimi ve süt dişlerinin prematüre Sürmesi: Genellikle hypertroidi gibi
bir endokrin sistem bozukluğu durumunda görülür. Doğumda görülen natal
bir diş, bir diş nodülü veya gerçekten daha önceden sürmüş bir daimi diş
olabilir (Afşin, 2004).
Sürmede Gecikmeler: Lokal veya sistemik faktörlere bağlı olarak diş
sürmesinde görülen gecikmelerdir (Afşin, 2004).
Z. FÜSUN YAŞAR, AYLA SEVİM EROL
32
Gömülü Dişler: Çene içerisinde her tarafı kemik ve dişeti veya kısmen
kemik ve dişeti ile örtülü olan dişlerdir. Gömüklük tam veya yarım olabilir.
Gömüklük; diş embriyonunun primer olarak değişik yerde oluşması, diş
embriyonunun hatalı oluşması, sürme sırasındaki bozukluklar veya
kalıtımsal nedenlerle olabilir. Bu nedenlerin varlığında sürekli dişlerin her
biri gömülü kalabilirse de en sık gömülü kalan dişler, alt-üst kaninler, alt-üst
3. molarlar ve alt premolarlardır. Gömülü dişler genellikle simetriktir (Ata,
1971).
Ektopik Sürme: Bu durum, diş sürmesinin tamamlanmasının komşu bir
diş veya yapılan ortodontik bant nedeniyle engellenmesi halinde görülür
(Afşin, 2004).
İatrojenik Hastalık: Hekim hatasıyla oluşan bozukluklardır. Başarısız
yerleştirilmiş bir ortodontik bant bu duruma neden olabilir (Afşin, 2004).
Dişlerdeki Kültürel Varyasyonlar:Çeşitli kültürel alışkanlıklar dişlerde
varyasyonlara neden olur. Bunlardan bazıları dolgular ve inleyler gibi
özellikle yapılmış olup diğer bir kısmı da pipo içme gibi bazı alışkanlıklar
sonucu oluşur (Buikstra ve Ubelaker, 1994). Dişlerde modifikasyonları şu
şekilde sınıflandırılabilir.
1. Ön dişlerin buccal yüzeylerine yapılan dolgular,
2. Ön dişlerin kronlarında inleyli veya inleysiz oluşturulan delikler,
3. Dişlere uygulanan çeşitli restorasyonlar,
4. Diş yüzeylerinde çeşitli alışkanlıklara bağlı olarak gelişen artifaktlar,
5. Kültürel nedenlerle dişler çekilebilir (Buikstra ve Ubelaker, 1994).
Dişlerin Metrik Ölçümleri
Dişlerin metrik ölçümleri için 1957’de Moorees tarafından geliştirilen
yöntem kullanılmaktadır. Bu yöntemde bir diş boyutuyla ilgili 3 ölçümden
yararlanılır. Bunlar; mesiodistal (MD) uzunluk, buccolingual (BL) uzunluk
DİŞ ANTROPOLOJİSİ
33
ve kron yüksekliğidir. Mesiodistal uzunluk, dişin arayüzündeki kontakt
noktaları arasındaki uzunluk diğer bir değişle diş kronunun mesial ve distal
yüzeyleri arasındaki uzunluktur. Buccolingual uzunluk, diş kronunun buccal
ve lingual veya palatinal yüzeyleri arasındaki uzunluktur. Kron yüksekliği
ise; kesici dişlerde kole ile kesici kenar, molarlarda ise kole ile en yüksek
mesiobuccal yüzey arasındaki uzunluktur (Buikstra ve Ubelaker, 1994;
Hillson, 2005; Yavuzyılmaz ve diğ.,2003).
Dişler yardımıyla kimlik tespiti yapmayı amaçlayan adli diş
antropolojisi sadece dişlerdeki patolojik oluşumları değil, aynı zamanda diş
boyutundan topluluklar ve dönemler arasında oluşan farklılıkları da
araştırmayı hedeflemektedir. İnsan topluluklarında diş boyutuyla ilgili
çalışmalar hem diş boyutundaki evrimsel mekanizmayı açıklamak hem de
toplumlar içinde cinsiyetler arasındaki farklılıkları belirlemeyi
amaçlamaktadır (Erdal, 1996; Lukacs, 1985). Diş boyutunda meydana gelen
küçülme özellikle Neolitik dönemle birlikte tahıl tüketimindeki artış,
öğütülmüş besinlerin kullanımı ve sıvı besinlerin tüketilmesiyle bağlı
olmakla birlikte (Brace ve Mahler,1971; Calagno ve Gibson, 1991; Erdal,
1996; Lukacs, 1985) olası mutasyon etkisi olarak bilinen çekinik genlerin
birikimiyle de bağlantılıdır (Brace, 1963; Erdal, 1996).
SONUÇ
İnsan vücudunun en küçük yapılarından olan dişler, üzerlerinde
bireylere ait önemli bilgiler saklar. Bu özellikleri nedeniyle antropolojik
çalışmalarda dikkatli incelenmesi ve değerlendirilmeleri gerekir. Dişler
yardımıyla bireylerin hem çocukluk hem de erişkinlik döneminde yaş
tayinini yapabilmek mümkündür. Özellikle çocukluk döneminde dişler
yardımıyla yapılan yaş tayinleri güvenilir sonuçlara ulaşmamızı sağlar.
Z. FÜSUN YAŞAR, AYLA SEVİM EROL
34
Dişlerdeki hypoplasialar ile bireylerin ve ait oldukları toplumlarının
beslenme durumlarını, diş aşınmaları ve çürükler ile de beslenme şekillerini
belirlemek olasıdır. Metrik ölçümler yardımıyla diş boyutunda tarih boyunca
oluşan değişiklikleri, toplumlar ve cinsiyetler arasında gözlenen farklılıklar
belirlenebilir. Bireyler ve toplumlar hakkında değerli bilgiler içeren dişler,
diş antropolojisinin giderek değer kazanmasını sağladığından dişler, Adli
Bilimlerde son yıllarda önem kazanan adli odondoloji bilim dalı için değerli
veri kaynaklarıdır.
KAYNAKLAR
Afşin. H, (2004),Adli Diş Hekimliği, Adli Tıp Kurumu Yayınları- 10, İstanbul.
Alt, K.W., Türp, J. C. (1998 ). ‘Hereditary Dental Anomalies’ içinde: Alt K., Rösing
F., Teschler M- N (eds). Dental Anthropology, New York: Springer Wien ,
s.95-128.
Alt W. Kurt, (1998) Rösing Friedrich W., Teschler Maria, Dental
Anthropolgy,Springer Wien/New York.
Ata, P, (1971) Konservatif Diş Tedavisi, Yenilik basımevi, İstanbul.
Bass, W.(1987). Human Dentition. Bass W.(eds.), Human Osteology, Columbia:
Special Publication, Missouri Archaelogical Society 2: 259-290.
Boller RJ (1964), ‘Fetal Morfogenesis of the Human Dentition’, J Dent Child 31
(2nd quarter) 67-97.
Brace, C.L. (1963). Structural Reduction in Evolution. The American Naturalist
47: 39-49.
Brace, C.L., Mahler, P.E. (1971). Post- Pleistocene Changes in the Human
Dentition. American Journal of Physical Anthroplogy 34: 191-204.
Brothwell, D. R., (1963) Dental Anthropology, New York: A Pergamon Pres Book.
Brothwell, D. R.(ed) (1981). Digging up Bones: Excavations, Treatment and
Study of Human Skeletal Remains, (3. Basım), Oxfort: Oxfort University
Press.
DİŞ ANTROPOLOJİSİ
35
Brukzynski, N. J., Escobar,V.H.(1983). Clasfication and Genetic of Numeric
Anomalies of Dentition, Bith Deffects: Original Article Series 19(1): 95-106,
New York
Buikstra J. E. and Ubalaker D. H., (1994) ‘Dental Data Collection: II’ Dental
Morphology and Measurements of the Secondary Dentition’, Standarts for
Data Collection from Human Slekeletal Remains, 61–62, Arkansas Archeology
Survey Fayettevilla, Arkansas.
Buikstra JE and Ubaleker DH, (1994) ‘Dental data Collection:1 Inventory,
Pathology and Culturel Modifications’48-58, Standarts for Data Collection
from Human Slekeletal Remains, Arkansas Archeology Survey Fayettevilla,
Arkansas.
Buikstra, J. E., Ubelaker, D. H.(1994). Standards: For Data Collection From
Human Skeletal Remains, Arkansas Archeological Survey Research Series
No:44.
Calcagno, J.M., Gibson, K.R., (1991). Selective Compromise: Evolutionary Trends
and Mechanic. M.A. Kelley and C.P. Larsen (eds), Advances in Dental
Anthropology, New York: Wiley- Liss Publication, 59-76.
Clarke, N.G. (1990). ‘Periodontal defects of Pulpal Origin: Evidence in Early Man’.
American Journal of Physical Anthropology 82: 371-376.
Demirjian A, (1986), Dentition In Falkner F, Tanner Jm (eds): ‘Human Growth, A
Comprehensive Treatise,’2 ne ed. New York: Plenum,sayfa 269-298.
Demirjian A, Levesque GY (1989), Sexual Differences in Dental Development and
Prediction of Emergence, J Dent Res 59 1110- 1122.Erdentuğ A.,(1985),
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Antropoloji
Bibliyografyası (1935-1983), Antropoloji, 12: 451-504.
Erdal S.Y., (1996). ‘İznik Geç Bizans Dönemi İnsanlarının Çene ve Dişlerinin
Antropolojik Açıdan İncelenmesi’. (Basılmamış Doktora Tezi), Ankara:
Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Erdal S. Y. (1999). ‘Neolitikten Günümüze Anadolu İnsan Topluluklarının
Dişlerinde Boyut Küçülmesi’. Hacettepe Dişhekimliği Fakültesi Dergisi 23
(1): 12-19.
Z. FÜSUN YAŞAR, AYLA SEVİM EROL
36
Eroğlu, S., (1998). ‘Sardis Roma- Bizans Toplumlarında Diş hastalıkları ve ağız
sağlığı’, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara: Ankara Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Garn SM, Levis AB, Polacheck DL (1959), Variability of Tooth Formation, J Dent
Res 38 135-148.
Goodman, A. H., Armelagos, G.J. , Rose, J.C. (1980). Enamel Hypolasias as
Indıcators of Stres in Three Prehistoric Populations from Illionis, Human
Biology 52: 515-528.
Gözlük,P., H. Yılmaz, A. Yiğit, A. Açıkol ve A.Sevim, (2003). ‘Hakkari Erken
Demir Çağı İskeletlerinin Paleoantropolojik Açıdan İncelenmesi’, 18.
Arkeometri Sonuçları Toplantısı, sf. 31-40.
Gözlük,P., H. Yılmaz, A. Yiğit ve A.C. Erkman, (2004). ‘Van Kalesi/Eski Van Şehri
İnsanlarındaki Sağlık Sorunları’, XIX. Arkeometri Sonuçları Toplantısı,
Ayrı Basım, sf, 51-62.
Gözlük P. (2004). ‘Van-Karagündüz Popülasyonunun Dişlerinin ve Çenelerinin
Paleopatolojik Açıdan İncelenmesi’, (Basılmamış Doktora Tezi), Ankara:
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Gustavson G., (1950), Age Determination on Teeth, Am. J. Dent. Assoc., (41): 45-
54.
Güleç, E. (1986). ‘ Klazomenai İskeletlerinin Antropolojik ve Demoğrafik
İncelenmesi’, I. Arkeometri Sonuçları Toplantısı, 369-379. Güleç, E. (1987).
‘Van-Dilkaya iskeletlerinin Paleoantropolojik İncelenmesi’ Kültür Bakanlığı
Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü IV. Araştırma Sonuçları Toplantısı,
sf. 369-380.
Güleç, E. (1986). Klazomenai İskeletlerinin Paleoantropolojik Açıdan
Değerlendirilmesi. Türk Tarih Kurumu 53 (207-208): 565-582.
Güleç, E., (1987). ‘Van Dilkaya İskeletlerinin Paleoantropolojik İncelemesi’, IV.
Araştırma Sonuçları toplantısı, 369-379.
Güleç,E., (1988). ‘Topaklı Popülasyonunun Demoğrafik ve Paleoantropolojik
Analizi’,V. Araştırma Sonuçları Toplantısı, 347-357.
DİŞ ANTROPOLOJİSİ
37
Güleç,E., İ. Duyar, (1998). ‘Panaztepe M.Ö. 2. Bin ve Roma Dönemi İskeletlerinin
Antropolojik İncelemesi’, Türk Arkeoloji Dergisi 28: 73-95.
Hess AF, Levis JM, Roman B, (1932), A Radyographic Study of Calcification of the
Teeth from Birth to Adolescence, Dent Cosmos 74 1053-1061.
Hildebolt, C.F., Molnar, S. (1991). Dental Anthropology, Kelley M.A., Larsen S.
C.(ed): Measurement and Description of Periodontal Disease in Anthropolgical
Studies’, s.225-240, New York: A John Wiley
&Sons, Inc., PublicationWiley.
Hillson, S. (1998). Dental Anthropology, New York: Cambridge University Pres.
Hillson S.(2000). ‘Biological Anthropology of the Human Skeleton’, Katzenberg,
M. A. Ve S. R. Saunders (ed.) içinde, ‘Dental Pathology’, s. 249-286.
Hillson S, (1998) ‘Histological Methods of Age Determination’ Dental
Anthropologoy, 210- 216, Cambridge University Pres.
Isler,R., Schoen,J., İşcan , M.Y. (1985), ‘Dental Pathology of a Prehistoric Human
Polulation in Florida’ Florida Scientist 48 (3): 129-139.
İşcan MY, (1988), Rise of Forensic Anthropology, Yearbook of Physical
Anthropolgy, 31: 203-230.
Kelley, M. A., Larsen, S.C. (1991), Dental Antropology, New York: A John
Wiley
&Sons, Inc.,PublicationWiley.
Koca, B. (2000). Genç ve Erişkin Bireylerde Bazı Diş Varyasyonlarının
İncelenmesi. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış
Doktora Tezi, Ankara. S:6.
Korkmaz, D., (1993), ‘Elazığ/Norşuntepe Demirçağı İskeletlerinde Diş yapısı ve
Hastalıkları’(Basılmamış Yüksek Lisans Tez,), Ankara: A.Ü. sosyal Bilimler
Enstitüsü.
Küçüküçerler, B. (1978), Pedodonti, , Ankara: Ankara Üniversitesi Basımevi.
Langsojen, O. (1998). Diseases of the Dentition’, The Cambridge Encylopedia of
Human Paleopathology, Cambridge University Press, 393-412.
Legros C, Magitot E (1980), The Origin and Formation of the Dental Follicle,
Translated from the French by M S Dean Chicago: Jansen McClurg and co.
Z. FÜSUN YAŞAR, AYLA SEVİM EROL
38
Legros C, Magitot E (1981), Recherches sur I’Evolution du Follicle Dentaire chez
les Mammiferes, Paris: Libarairie Germer Balliere.
Lukacs, J.R. (1985). Dental Pathology and Tooth Size at Early Neolithic Mehrgarh:
An Anthropological Perspective. J. Scotsnans ve M. Taddei (eds), South Asia
Archeology, Naples: Instituto Universitario Orientale., 98-112.
Martin, D. L., Goodman, A.H., Armelagos, G.L., Magennis, A.L. (1991). Black
Mesa Anasizi Healt: Reconstructing Life from Patterns of Death and
Disease. Illinois: Southern Illinois University at Carbondale Center for
Archaeological Investigations. Occasional paper No:14.
Mayhall, J. T. (2000). Dental Morfology: Techniques and Strategies’ Katzenberg
M. A., Saunders S. R., Biological Antropology of the Human Sleleton, A John
Wiley- Sons, Inc., Publication, , Pg. 103-134.
Menteş A, Ergeneli S, Tanboğa İ (2000), ‘ Applicability of Demirjian’s Standarts to
the Turksih Children’s Dental Age Estimation, Journal of Marmara University
Dental Faculty, Volume 4, Number 1, pp 63-69.
Oliver G, (1969), Practical Antropology, Charles C. Thomas Publisher, Springfield,
İlinois.
Ortner, D.J., Putschar , W.G.J. (1985). Identification of Pathological Conditions
in Human Skeletal Remains, Washington: Smithsonian Instituon Pres.
Özbek, M. (1985). ‘Yakın-Doğu Tarihöncesi Toplumlarında Bazı Diş Patolojileri ve
Anomalileri’, Antropoloji 12: 343-356.
Özbek M. (1988). Çayönü İnsanlarında Diş ve Dişeti Hastalıkları”. V. Araştırma
Sonuçları Toplantısı, pp. 367-395.
Özbek, M. (1992). ‘Aşıklı Höyük Neolitik insanları’ VII. Arkeometri Sonuçları
Toplantısı, 145-160.
Özbek M. (1994). Byblos (Lübnan, Kalkolitik) ve Eski Anadolu İnsanlarının Diş
Morfolojileri”, Belleten LVII (220):731-749.
Özbek, M. (1997). ‘Çayönü Tarım Toplumunda Diş Sağlığı’, Türk Arkeoloji
Dergisi 31: 181-216.
Özbek, M. (2000). Dünden Bugüne İnsan, Ankara: İmge Kitabevi.
Sandallı, P.(1981). Periodontoloji, İstanbul: Erler Matbaası.
DİŞ ANTROPOLOJİSİ
39
Schour I, Massler M, (1940), Studies in Tooth Development the Grown Pattern of
Human Teeth, part II J Am Dent Assoc 27 1918-1931.
Scott G., Turner C. G., (1988), Dental Anthropology. Annual Review of
Anthropology, 17: 99-126, California.
Smith BH, (1991) ‘Standart of Human Tooth Formation and Dental Age
Assessment’ Kelley MA, Larsen CS (ed), Dental Anthropology, Wiley- Liss
Publication, New York, 142-16.
Sevim, A. (1996a). Datça/Burgaz iskeletlerinin Paleoantropolojik
Değerlendirilmesi". XI. Arkeometri Sonuçları Toplantısı (29 Mayıs-2
Haziran 1995 Ankara) T. C. Kültür Bakanlığı Anıtlar ve Müzeler Genel
Müdürlüğü, s. 1-17.
Sevim, A. (1996). Dental Pathology of the Middle Age Tepecik Population".
Winkler's Memorial Symposium,Perspectives ın Anthropology of Past and
Present Populations (29 Ekim-5 Kasım 1995 Xanthi) Yunanistan (abstract).
Sevim, A., Kırmızıoğlu, P.G., Yiğit, A., Özdemir, S., Durgunlu,Ö., (2006).
‘Erzurum/ Güllüdere İskeletlerinin Paleoantropolojik Açıdan
Değerlendirilmesi’, 22. Arkeometri Sonuçları Toplantısı (29 Mayıs-1
Haziran 2006 Çanakkale), T.C. Kültür Bakanlığı Anıtlar ve Müzeler Genel
Müdürlüğü, s.141-160.
Smith, P. (1972). Diet and Attrition in the Natufians’, American Journal of
Physical Anthropology 37 (2):233-238.
Şenyürek, M.S. (1946), Türk Tarih kurumu Adına Yapılan Maşat Höyük Kazısından
Çıkarılan Kafataslarının Tetkiki’, Belleten 10(38): 269-289.
Ubelaker DH, (1989), Human Skeletal Remains, 2nded. Taraxacum Pres,
Washington, D.C.
Yaşar ZF, Hancı İH, Afşin H, ‘Dişlerin İncelenmesinin Adli Yönden Önemi (Adli
Odontoloji)’ Hancı İH (ed), Adli Tıp ve Adli Bilimler, Seçkin Yayıncılık A.Ş.,
2001.
Yaşar, Z. F., Yiğit, A., Kırmızıoğlu, P. G., Erol A.S., (2007). ‘Smyrna Agorası
İnsanlarının Diş Sağlığı Analizi’ 29. Arkeometri Sonuçları Toplantısı,(28
Mayıs- 1 Haziran 2007, Kocaeli). Baskıda.
Z. FÜSUN YAŞAR, AYLA SEVİM EROL
40
Yavuzyılmaz, H. (2001). Diş Morfolojisi- Fizyolojisi ve Oklüzyon, Ankara: T.H.K.
Basımevi, s. 57-171.
Yavuzyılmaz, H., Ulusoy, M., Kedici, P. S., Kansu, G. (2003), Protetik Diş Tedavisi
Terimler Sözlüğü, Ankara: Özyurt Matbaacılık.
Dostları ilə paylaş: |