Şekil 6: Dermatomlar
http://www.rattaroaz.com/dermatomes.JPG
13
KOMBİNE SPİNAL - EPİDURAL ANESTEZİ
KSEA bölgesel anestezide göreceli olarak yeni bir yaklaşımdır. Subaraknoid ve
epidural aralığa lokal anestezik, opiyoid veya lokal anestezik + opiyoid
kombinasyonlarının oluşturulmasıyla meydana getirilen bir epidural subaraknoid blok
şeklidir
(3,4)
.
İlk kez 1937’de Soresi ve ark.
(20)
tarafından tanımlanmıştır. Soresi geliştirdiği epi-
subdural teknikte; önce lokal anestezik dozunu epidural aralığa verdikten sonra iğneyi
dural aralığa ilerleterek spinal dozu vermiştir. Curelaru ve ark.
(21)
, ilk kateterli kombine
spinal anesteziyi 1979’da çift segment tekniği ile uygulamıştır. 1982 ’de Coates ve ark.
(22)
tarafından alt ekstremite cerrahisinde tek intervertebral aralıktan (tek segment tekniği)
uygulanmıştır. 1988’de Eldor tarafından iki lümenli iğne tarif edilmiş. Bu kombine spinal
epidural iğne sistemi 18 G epidural iğne ile 20 G spinal iğneyi içerir. Bu yöntemde spinal
anestezi yapılmadan önce epidural kateter yerleştirilebilir. Eldor, kombine spinal epidural
iğne sayesinde; spinal iğne tarafından önceden dura materde meydana gelen delikten
epidural kateterin subaraknoid mesafeye geçişini önlediğini, ayrıca Tuohy iğnesinin son
bölümündeki eğrilikten spinal iğne geri çekilirken metalik parçacıkların koparak o bölgede
kalma riskinin önlendiğini ileri sürmüştür
(23)
. Tek segment tekniğinde, cildin delinme
sayısının azalması, teorik olarak ağrı, delinen alanın enfeksiyon, ve hematom oluşumu
insidansını azaltır. Tek segment tekniğinde spinal anestezinin başarısızlık oranı %16 iken,
çift segment tekniğinde % 4’ dür
(24)
.
Spinal Anestezi Etki Yeri ve Mekanizması
Spinal anestezi subaraknoid aralığa lokal anestezik enjeksiyonu ile elde edilir.
İşlem genellikle spinal kordun sonlandığı seviyenin altından yapılır. Spinal anestezide
BOS içine enjekte edilen lokal anestezik ilaç sinir dokusu tarafından alınarak ve damar
içine emilerek ortamdan uzaklaştırılır. BOS içine verilen ilacın bir kısmı yoğunluk farkı ile
duradan difüze olarak epidural aralığa geçer ve orada etkili mekanizmalarla uzaklaştırılır
(2,25)
.
Sinir dokusu tarafından ilacın alınması ilacın BOS içindeki yoğunluğuna, sinir
dokusunun lokal anestezikle temas eden yüzeyinin genişliğine, dokunun yağ içeriğine ve
14
bölgenin kanlanması gibi bazı faktörlere bağımlıdır. Lokal anestezik solüsyonların asıl
etkisi spinal kordu terk eden sinir kökleri ve dorsal kök ganglionları üzerinedir. BOS
içerisinde lokal anestezik yoğunluğu, enjeksiyon yerinden uzaklaştıkça azaldığından
etkilenen sinir liflerine göre diferansiyel blok gelişmektedir. Motor lifler anesteziklerden
daha zor ve geç etkilendikleri için, duyusal ve motor blok arasında, duyusal blok daha
yüksek olmak üzere 2 segment fark oluşur. Genel olarak preganglionik sempatik liflerin
duyusal ve motor liflerden daha az yoğunluktaki ilaçtan etkilendikleri, bu nedenle sempatik
bloğun, duyusal bloktan 2 segment daha yukarıda olduğu kabul edilir
(25,26)
.
Spinal anestezide, anestezi süresi lokal anestezik ilacın sinirleri terk etme hızına
bağlıdır. İlacın önemli bir kısmı BOS içinde yayılır ve venöz drenajla, az bir kısmı da
lenfatiklerle uzaklaştırılır. İlacın eliminasyonunda damardan zengin piamater önemli bir rol
oynar
(25,26)
.
Spinal Anestezi Düzeyini Etkileyen Faktörler:
Lokal anestezik solüsyonun subaraknoid bölgeye enjeksiyonu sonucu ortaya çıkan
maksimum duyu bloğu seviyesini, lokal anesteziğin BOS içerisinde sefalik yöne doğru
dağılımı ve blok oluşturabilecek kadar yeterli miktarda nöral doku tarafından alınması
belirler. İlacın subaraknoid alanda hangi seviyeye kadar dağılacağını bilmek maksimum
analjezi seviyesinin kontrol edilebilmesi anlamına gelmektedir
(4)
.
Lokal anesteziğin BOS içerisinde dağılımını etkileyen faktörler:
a) Hastaya ait özellikler: yaş, boy, vücut ağırlığı, cinsiyet, spinal kolonun anatomik
yapısı, pozisyon, karın içi basınç
b) Enjeksiyon yeri
c) İğne ucunun yönü
d) Enjeksiyon hızı
e) BOS hacmi
f) Lokal anestezik solüsyonuna ait özellikler: dansite, özgül ağırlık, doz,
konsantrasyon
g) Vazokonstriktör kullanımı
15
En önemli unsurlardan biri olan BOS hacmi, her hasta için tam olarak
bilinemediğinden, maksimum analjezi seviyesini kontrol edebilecek bir faktör olarak
kullanılamaz.
Enjeksiyon bölgesinin yapıldığı intervertebral seviye, dağılımı belirleyen önemli
etkenlerdendir. Aynı zamanda vertebral kolonun anatomik yapılanması da dağılımda önem
taşır. Supin ve horizontal pozisyondaki hastada normal lordotik eğim, hiperbarik anestezik
solüsyonun lumbosakral eğimin en alt noktası S
2
bölgesine ve yukarıya torakal bölgenin en
alt noktası T
5
bölgesine doğru hareket etmesini sağlar. Enjeksiyondan hemen sonra
litotomi pozisyonuna alınan hastada, enjeksiyon sonrasında litotomi pozisyonuna
alınmadan 10 dk. supin pozisyonda beklemekle elde edilen spinal anestezi seviyesine
benzer bir seviye elde edilir
(4)
.
BOS kafa kaidesi içindeki arterlerin pulsasyonları ile uyumlu olarak salınır.
Subaraknoid enjeksiyon sonrası lokal anesteziğin dağılımını büyük bir olasılıkla BOS
hareketleri sağlamaktadır. Gebelik, asit, intraabdominal tümör gibi intraabdominal basınçta
artma, sıklıkla vena kava inferiordaki kollateral venöz kanallarda genişlemeyle birlikte
seyreder. Kronik olgularda epidural venlerin genişlemesi ve duranın subaraknoid aralığa
doğru bası yapması, lomber subaraknoid aralıkta BOS hacminin azalması ile sonuçlanır.
Bu da bu hasta grubunda, spinal blok seviyesinin yükselmesine neden olur
(4)
.
BOS içinde lokal anesteziklerin yayılımını belirlemede barisite en önemli parametredir.
Lokal anestezik bir solüsyonun barisitesi anestezik solüsyonun yoğunluğunun BOS’un
yoğunluğuna oranıdır. Normal BOS’un yoğunluğu ortalama değer olarak 1.003 ± 0.003
arasında değişir. Bir solüsyonun barisitesi 1.0 ise izobarik, barisite 1.0’den büyük ise
hiperbarik, 1.0’den küçük ise hipobarik olarak nitelendirilir.
Kateter yerleştirilmesi ve devamlı epidural anestezi
Epidural aralığa bir kateter yerleştirilerek lokal anesteziğin tekrarlanan enjeksiyonları
veya devamlı infüzyonu ile uzun süreli anestezi ya da analjezi sağlanabilir. Genellikle
kateterin epidural alanda 3-4 cm ilerletilmesi yeterli olmaktadır
(3,5,6,27,28)
.
16
Epidural aralığın saptanmasına yönelik tanımlanan yöntemlerde ana mekanizma
epidural aralıkta negatif basınç ve ligamentum flavumun geçilmesine dayanmaktadır
(29,30,31,32,33)
.
Negatif basınç yöntemleri :
1. Asılı Damla Yöntemi: Oldukça basit özel alet gerektirmeyen ve yaygın olarak
kullanılan bir yöntemdir. İğne interspinöz ligamentin içinde iken, ucuna serum
fizyolojik veya distile su ile damla asılır ve yavaş olarak ilerletilir. Ligamentum
flavum delinerek epidural aralığa girildiğinde negatif basınçtan dolayı damla içeri
çekilir.
2. Kapiller tüp (odom) yöntemi: İğnenin arkasına içinde hava kabarcığı bulunan
serum fizyolojik veya renkli sıvı ile doldurulmuş bir tüp takılır. Epidural aralığa
girildiğinde sıvının içeri çekildiği görülür.
3. Manometrik (Dogliotti) yöntemi: İğnenin ucuna U şeklinde bir su manometresi
takılır. Epidural aralığa girilince sıvı bir kolda yükselir.
Direnç kaybı yöntemleri:
Epidural iğneye interspinöz ligament ve lig flavum içinden geçerken duyulan kuvvetli
direncin lig. flavum geçildikten sonra aniden kaybolması esasına dayanan yöntemlerdir.
1. Enjektör Yöntemi: İğnenin serum fizyolojik ile doldurulmuş bir enjektörün
pistonuna devamlı ve sabit basınç uygulanarak ilerletilmesi temeline dayanır.
Epidural aralığa girildiğinde, pistona duyulan direnç aniden kaybolacak ve piston
kolaylıkla ilerliyecektir.
2. Balon (Macintosh) yöntemi: Epidural iğnenin arkasına takılan ve 2-3 ml hava ile
şişirilen balon, epidural aralığa girildiğinde sönmektedir. Bu yöntemle hava
embolisi olabilir.
Yaklaşık %10 olguda, kateterin ilerlemesinde güçlük, damar içine girmesi,
intervertebral foramenlerden kanalı terk etmesi gibi nedenlerle yeterli anestezi sağlanamaz.
Kateter damar içine girdi ise, kateterin iğne ile hafifçe geri çekilmesi ve serumla yıkanması
yeterli olabilir. Aspirasyonla BOS veya kan gelmeye devam ediyorsa işlemi tekrarlamak
veya tamamen iptal etmek gerekebilir
(3,5,6,27,28)
.
17
İlk doz ya da test dozu doğrudan iğne içerisinden verilebileceği gibi kateter
yerleştirildikten sonrada verilebilir. Bir epidural lokal anestezik yükleme dozundan sonra,
10-30 dk.’da oluşan pik konsantrasyonlarıyla lokal anestezik BOS’da görülür
(20,34)
.
Sürekli epidural anestezi sırasında, birikici etki veya taşiflaksi ortaya çıkabilir.
Taşiflaksi daha çok amid türü lokal anesteziklerde en fazla da lidokainle gelişir. Taşiflaksi
oluşma mekanizması tam olarak bilinmemektedir. Tekrarlayan enjeksiyonların lokal doku
pH’sını düşürerek, lokal anesteziğin etkisini azaltması ve kateter çevresinde oluşan doku
reaksiyonunun bir duvar oluşturarak ilacın etki yerine ulaşmasını engellemesi söz konusu
olabilir
(1)
.
Epidural anestezi vertebranın dört segmentinde de uygulanabilir (servikal, torakal,
lomber, sakral). Sakral epidural anesteziye kaudal anestezi de denir. Torakal ve lomber
epidural anestezi, orta hat üzerinden veya paramedyan giriş ile uygulanabilir. Servikal
epidural anestezi sırasında orta hattan girilir
(2)
.
Epidural Anestezinin Avantajları
1. Spinal anesteziye oranla daha az hipotansiyon görülmesi:
a. Lokal anestezikler yavaşça titre olabilir.
b. Kalp hastalığı olan yüksek riskli olgularda hemodinamik stabiliteden
yararlanılır.
2. Dural delinmeyi ekarte eder.
3. Kateter tekniği zamanı belli olmayan cerrahi için uygundur.
4. Epidural opiyoid, lokal anestezik veya kombinasyonu ile postoperatif ağrı
giderilebilir.
5. Genel anesteziye göre intraoperatif kan kaybı %50 azdır.
6. Cerrahiye stress yanıtı azaltır.
7. Derin ven trombozu insidansını azaltır (Genel anestezi sırasında bu oran %33 iken,
epidural blokta %10 olarak bulunmuştur).
Dezavantajları :
1. Spinal anesteziye göre yavaş başlangıç
2. Uygunsuz doz veya yanlış tekniğe bağlı daha fazla başarısızlık oranı
18
3. Daha büyük miktarda lokal anestezik ve/veya opiyoid gereksinimi:
a. Subaraknoid enjeksiyon ile total spinal blok potansiyeli
b. Masif subdural enjeksiyon potansiyeli
c. Damar içine enjeksiyon potansiyeli
d. Yenidoğanın ilaca daha fazla maruz kalması
4. Büyük miktarda lokal anesteziğe rağmen özellikle motor sinir liflerinde yetersiz
veya yüzeyel blokaj
(4,35)
.
Epidural Anestezi Düzeyini Etkileyen Faktörler
1. Enjeksiyonun Yeri: Genel ilke olarak anestezisi sağlanmak istenen alanın orta
kısmına uyan segment hizasına enjeksiyon epidural anestezi için en uygundur.
2. Solüsyonun hacmi: Verilen volüm ne kadar büyükse bloke edilen alan o kadar
geniş olacaktır. Verilecek volüm bloke edilecek segment sayısına göre
hesaplanmalıdır. Alt lomber ve sakral bölgede, epidural alanın daha geniş olması
nedeniyle segment başına daha fazla volüm vermek gerekir. Torasik segmentler
için 2 ml, lomber ve sakral segmentler için segment başına 2,5 ml hesaplanır. 10-
15 ml’lik bir volümün enjeksiyon yerinin iki tarafında dörder segmenti etkilediği
kabul edilir
(1)
.
3. İlacın yoğunluğu ve toplam miktarı: Verilen ilaç ne kadar yoğun ise o kadar
geniş bir alanı etkiler. İlacın konsantrasyonu ile oluşan motor blokaj doğru
orantılıdır.
4. Enjeksiyonun Hızı: Yapılan enjeksiyonun hızı ile yayılım genişliği doğru, etki
süresi ise ters orantılıdır. Ancak BOS basıncını, dolayısı ile kafa içi basıncı
artırarak spinal kord akımını bozabileceğinden hızlı epidural enjeksiyondan
kaçınılmalıdır. Baş ağrısı hatta serebral kanamaya neden olabilir.
5. Hastanın pozisyonu: Düz pozisyonda aşağı ve yukarı yayılım eşittir. Ancak
masaya eğim verildiğinde, yerçekimi nedeniyle altta kalan kısma yayılım daha çok
olur. Bu şekilde Trendelenburg pozisyonu ile birkaç segment daha yüksek anestezi
sağlanabilir.
6. Klinik Etkenler: Epidural blokta yaş ve doz arasında belirgin bir ilişki vardır. 4 ile
18 yaş arasında doz artışı görülürken, 19-64 yaş arasında azalma görülür. 20 ile 40
yaş arasında segment başına 1 ile 1.6 ml %2 lidokain verilirken, yaş ilerledikçe bu
19
dozda azalma görülmektedir
(4)
. Bu hem intervertebral foramenlerin
kapanmasından, hem de epidural damarların sklerozundan ileri gelir. Lokal
anestezik daha büyük miktarda epidural aralıkta kalıp dağılır. Bu nedenle 40
yaşından sonra her yıl için, volümün segment başına 0,1 ml azaltılması
önerilmektedir. Gebelik ve intraabdominal kitleler vena kava basısı nedeniyle
epidural venöz pleksuslarda dolgunluk ve epidural aralıkta daralmaya neden
olurlar. Dozun azaltılması gerekir. Dehidratasyon, şok ve kaşekside yayılım azalır,
etki geç görülür. Arterioskleroz ve tıkayıcı damar hastalıklarında yayılım ve etki
artar. Çok uzun veya kısa boylu kişilerde de volümü aynı miktarda azaltmak veya
artırmak gerekir
(4)
.
Epidural Anestezi Komplikasyonları
(4)
:
A. Kullanılan ilaçlarla ilgili komplikasyonlar : Epidural bölge kan damarlarından
zengin bir dokudur. Bu nedenle kullanılan anestezik ajanların kan damarlarına
verilmesi ve sistemik emilimi sorunlara yol açabilir.
1. Santral sinir sistemi: Toksisitenin en erken semptomları baş dönmesi,
kulak çınlaması, şakaklarda uyuşukluk, dilde uyuşukluk ve görme
bozukluğudur. Titreme, kas kasılması, konfüzyon, yüz kaslarında tremor,
daha sonra ekstremitelerde tremor gibi generalize semptomlar santral sinir
sistemi eksitasyonunu gösteren bulgulardır. Daha sonra tonik ve klonik
kasılmaları merkezi sinir sistemi depresyonu izler. Bilinç kaybı, solunum
depresyonu ve arrest gelişir.
2. Kardiyovasküler sistem: Merkezi sinir sistemi toksisitesine yol açtığı
takdirde, kalp hızı, kardiyak debi, periferik direnç ve kan basıncında gözle
görülür artış meydana gelir. Dozun daha da artması negatif inotropik ve
kronotropik etkilere bağlı olarak kardiyak debinin düşmesine yol açar.
Kardiyak aritmi, fibrilasyon gelişebilir.
3. Allerjik reaksiyonlar: Tip I reaksiyonlar (anaflaksi) ester tipi lokal
anesteziklerde, metaboliti olan para-amino benzoik asite bağlı olarak daha
sık görülür. Koruyucu olarak solusyonlara eklenen metil paraben ve
metabisülfitde allerjik reaksiyona yol açabilir.
B. Anatomik ve teknik sorunlarla ilgili komplikasyonlar :
20
1. Yanlışlıkla duranın delinmesi ve total spinal blok: Mutlaka test dozu
uygulanmalıdır. Kateter yerleştirilirken de duranın delinebileceği akıldan
çıkartılmamalıdır.
2. Masif subdural yayılım: Duranın altında ki araknoid membranda
zedelenme olmadan perforasyonu ile ortaya çıkar. Genellikle miyelografi
sırasında görülür. Analjezinin yayılımı asimetrik, bazen çok yaygın veya
bölgeseldir.
3. Epidural hematom: Kanama bozukluğu olanlarda, antikoagülan alanlarda
ortaya çıkan bir komplikasyondur. Hematomun büyüklüğüne göre spinal
korda bası yapması halinde paraliziye varan ciddi komplikasyonlar ortaya
çıkabilir.
4. Epidural abse: En sık görülen patojen organizma stafilokokus aureustur.
Genellikle kateter yerleştirilmiş hastalarda ortaya çıkar. Hastalarda şiddetli
bel ağrısı, sırtta lokal hassasiyet, lökositoz, miyelogramda bası bulguları,
yüksek ateş gibi bulgular görülür.
5. Anterior spinal arter sendromu (Adamkiewics sendromu): Epidural
blok sırasında yüksek doz epinefrinli solüsyonların kullanılması, iskemiye
bağlı olarak anterior arter sendromu gelişebilir. Bu durumda spinal kordun
beslenmesinde önemli olan bu arterin vazokonstruksiyonu, spinal kordda
iskemiye ve kalıcı lezyonlara yol açabilir.
6. Epidural aralığa yanlış ilaç yada nörolitik solüsyonların verilmesi
7. Epidural aralıkta kateterin kopması
8. Kateter uygulamalı epidural anestezide katetere bağlı olarak gelişen
sorunlar: (Kateterin vene girmesi, peridural aralıktan çıkması, kopması
gibi)
9. Hipotansiyon
10. Bradikardi
11. Bulantı kusma
12. Yüksek epidural anestezi
13. Üriner retansiyon: S
2-4
’ün blokajı mesane tonusunu düşürür ve
boşalmasını önler. Mesane çok dolar ve blokajın kaybolmasından sonra da
boşalma güçlüğü devam edebilir. Bu komplikasyon erkek hastalarda daha
21
sık izlenir ve bazen kateterizasyon gerekir. Uzun süreli blokta kateter
öncden yerleştirilmelidir. Mesanenin aşırı gerilmesi, peritonun
uyarılmasından dolayı hipertansiyon ve taşikardi, ajitasyon nedeni olabilir
(2)
.
14. Radiküler lezyonlar
15. Menenjit
KSEA de kullanılan iğne setleri
(36)
.
Konvansiyonel setler
Özel kitlerin imal edilmesinden önce konvansiyonel Tuohy iğnesinin ve uzun spinal
iğnelerin kullanıldığı setlerdir. Tuohy iğnesinden spinal iğnenin geçirilmesi sonucu:
1. Spinal iğne Tuohy iğnesinin açıklığından çıktığında yaklaşık olarak 10
o
eğimlidir.
Spinal iğnenin bu eğimi ile Tuohy iğnesinin longutidünal ekseni arasında hafifçe
bir dirsek meydana gelirken dural lezyona neden olabilir. Epidural kateterin bu
dural lezyondan geçebilme olasılığını ortadan kaldırmak amacıyla epidural aralık
saptanırken Tuohy iğnesinin deliğinin açıklığının kaudale doğru bakması, dural
ponksiyon yapıldıktan sonra epidural kateter ilerletilmeden önce 180
o
döndürülmesi
ve kraniyale bakması önerilmiştir. Epidural kateter girişi ve dural ponksiyon
bölgesi arasındaki mesafeyi artırmak için, Tuohy iğnesinin rotasyonu Tuohy
iğnesiyle dural yırtılmaya neden olabilir. Tuohy iğnesinin rotasyonundan
kaçınıldığında ise, kateter subaraknoid aralığa girebilir
(37)
.
2. İki metal iğnenin friksiyonu spinal iğnenin ucunun bozulmasına sebep olabilir ve
epidural veya spinal aralığa metal parçaları girebilir
(23)
.
Çift lümenli iğneler
Bu iğnelerde Tuohy iğnesine paralel bir tüp yapılmıştır. Bu tüp daha ince olan spinal
iğneye kılavuzluk eder. İki tipi mevcuttur.
1. Eğimli paralel tip
2. Düz paralel tip
22
Eğimli paralel tip; Tuohy iğnesiyle aynı boyda eğilmiş 20-22 G spinal iğneyi içerir.
Düz paralel tip ise, Tuohy iğnesinin yanına fikse olmuş düz tüp içerir ve kılavuz noktası
Tuohy iğnesinin 1cm arkasındadır. Normal boydaki spinal iğneler kullanılabilir. Çift lümen
yöntemi spinal iğnenin yerleştirilmesinden önce epidural kateterin yerleştirilmesine izin
veren yöntemdir. Bu nedenle çift lümen yönteminde Tuohy iğnesinin rotasyonu gereksizdir
ve spinal kateterin yerleşiminin bozulma riski azaltılmıştır. Bu kombinasyon setlerinin
kullanılması ile Tuohy iğnesinin deliğini geçtikten sonra spinal iğnenin eğilmesinden
kaçınılmış olunur. Bununla beraber iki iğnenin birbirine değmesi özelliklede eğimli
introduser kullanıldığında mümkündür.
Ek deliğe sahip kombine spinal epidural Tuohy iğneleri
Tek mesafe tekniğinde kabul edilen yeni konsepte 16-18 G Tuohy iğnesinin
longutidünal aksının sonuna ek bir delik yerleştirilmiştir. Bu delik spinal iğnenin geçişine
izin verecektir. Dural ponksiyon yapıldıktan sonra spinal iğne çekilir ve epidural kateter
yerleştirilir
(4)
.
Kombine spinal epidural uygulamasında, epidural kateterin yerleşimi lokal anesteziğin
tam dozlarının enjeksiyonu ile test edilemez. Tam doz lokal anestezik verildiğinde, eğer
kateter spinal aralığa yerleşmişse, total spinal blok oluşur. KSEAde test dozu olarak, spinal
blok T
11
’in altına indiğinde, 1.5 ml izobarik %2’lik lidokainin epidural aralıktan
enjeksiyonu uygulanır. Doğru olarak yerleştirilmiş epidural kateterle, blok yüksekliği
yaklaşık olarak 2 segment yükselir. Eğer kateter spinal kanala girmişse, bu dozla oluşan
blok diyafragmatik paraliziye neden olacak kadar yükselmez
(22,36)
.
Kombine spinal epidural anestezide dozaj
KSEAde sıklıkla beklenilenden daha geniş bir blok elde edilir. Bunun nedeni; belki
de epidural aralıkta varsayılan subatmosferik basıncın Tuohy iğnesinin girişiyle
hafiflemesi, bunun sonucu olarak dural sak volümünün azalması ve anestezi düzeyinin bu
nedenle genişlemesidir
(36)
.
Spinal bloğun genişletilmesi için gerekli epidural doz her bir segment için 1.5–3 ml
arasında değişir. Bu doz epidural anestezinin genişletilmesinde ihtiyaç duyulandan daha
azdır. Epidural anestezide ‘‘top-up’’ dozları ilk dozun yarısı kadar, bloğun 1-2 segment
23
gerilemesi ile veya kabaca kısa etkili ilaçlarda 1 saat, uzun etkili ilaçlarla ise 2 saat sonra
tekrarlanabilir. Kateter çıkarılırken fazla güç sarfedilmemeli ve ucundan kopma olup
olmadığı kontrol edilmelidir.
Lokal anesteziğin epidural aralıktan ponksiyon bölgesi yoluyla spinal aralığa
difüzyonu bloğun daha geniş alana yayılmasının diğer mekanizması olabilir
(4,36)
.
KSEA uygulaması, peri- ve postoperatif dönemde epidural ilaveleri mümkün
kıldığı gibi, spinal anestezinin mükemmel kas gevşemesiyle birlikte derin ve homojen
dağılan analjezisine olanak sağlar. Enjeksiyondan bloğun tüm etkilerine kadar geçen
zaman kısa olup, acil durumlar için uygun bir yöntemdir
(36)
. Spinal anestezi için küçük bir
başlangıç dozu kullanarak ve daha sonra epidural olarak bloğun istenilen anestezi
seviyesine getirilmesiyle, aşırı sempatik blok ve interkostal paraliziden kaçınılabilir
(38)
.
Bununla birlikte, bir epidural blokla karşılaştırıldığında lokal anesteziğin dozu oldukça
küçüktür
(39)
.
Tek segment tekniği kullanılarak KSEA yapıldığında dura delinmesine bağlı baş
ağrısı riski azalır. Epidural enjeksiyonla dural sakın basısının buna neden olduğu
düşünülmektedir
(40)
.
KSEAnin bir teorik avantajıda, Dirkes ve ark.
(41)
tarafından ileri sürülmüştür.
Transkutanöz elektrik stimülasyonuna duyusal eşiğin incelenmesiyle, epidural ve spinal
anestezi kombinasyonunun yalnız spinal veya epidural anesteziyle elde edilemeyen artmış
duyu bloğu sağladığı gösterilmiştir.
KSEAnin riskleri epidural kateterin spinal aralığa geçmesi durumunda ve epidural
kateterin yerleşiminin doğrulanması için verilen test dozunun komplikasyonlarıdır. Bundan
başka işlem teknik olarak zordur
(36)
.
Dostları ilə paylaş: |