Kirim kongo kanamali ateşİ hastaliğin tanimi



Yüklə 104,18 Kb.
tarix15.03.2017
ölçüsü104,18 Kb.
#11534


KIRIM KONGO KANAMALI ATEŞİ HASTALIĞI
HASTALIĞIN TANIMI

KKKA hastalığı ateş, yaygın vücut ağrısı, vakaların az bir kısmında ise deri, mukoza ve iç organlarda kanamalar ile seyreden kene kaynaklı viral bir enfeksiyondur.



ETKEN
Hastalığın etkeni, Bunyaviridae ailesine bağlı Nairovirus soyundan zarflı bir RNA virüsüdür. Nairoviruslar dış ortama dayanıksızdır, konakçı dışında yaşayamazlar. 56ºC’de 30 dakikada ve ultraviyole ışınları ile hızla inaktive olurlar. %1 hipoklorit ve %2 gluteraldehite duyarlıdırlar.
EPİDEMİYOLOJİ
KKKA ilk kez 1944 ve 1945 yılları yaz aylarında Sovyet askerleri arasında görülmüştür. Hastalığa Kırım Hemorajik Ateşi adı verilmiştir. 1956 yılında Zaire’de ateşli bir hastada Kongo virüsü tespit edilmiştir. 1969 yılında her iki virüsün aynı virüs olduğu belirlenmiş ve Kırım Kongo Hemorajik Ateşi (KKKA) olarak hastalık yeniden adlandırılmıştır.

Halen Sahra altı Afrika, Asya, Ortadoğu ve Balkanlar’da endemiktir. Ülkemizde ilk kez 2002 yılında görülen ve 2003 yılında tanımlanan hastalık, her yıl Nisan-Ekim ayları arasında görülmekte ve Haziran-Temmuz aylarında pik yapmaktadır. İlk kez Tokat yöresinde görülen hastalık ağırlıklı olarak İç Anadolu Bölgesinin kuzeyi, Karadeniz Bölgesinin güneyi ve Doğu Anadolu Bölgesinin kuzeyinde görülmektedir. Hastalığın yoğun olarak görüldüğü

başlıca iller; Erzurum, Erzincan, Gümüşhane, Bayburt, Tokat, Yozgat, Sivas, Amasya, Çorum, Çankırı, Bolu, Kastamonu, Karabük gibi illerimizdir. Son yıllarda hastalığın görüldüğü alan genişlemiş olup hemen hemen ülkemizin her bölgesinden sporadik vaka bildirimi yapılmaktadır. Ülkemizde ihbarı zorunlu C grubu hastalıklar arasında yer almaktadır.
BULAŞMA YOLLARI
KKKA insanlara esas olarak Hyalomma soyuna ait kenelerin tutunması ile bulaşır. Virüs hayvanlarda asemptomatik enfeksiyon oluşturmasına rağmen, insanlarda hastalığa neden olmaktadır. KKKA virüsünün insanlara başlıca bulaş yolları aşağıda sıralanmıştır:


  1. Enfekte kene tutunması

  2. Enfekte kenelerin çıplak el ile ezilmesi

  3. Viremik hayvanların kan, doku ve sekresyonları ile temas

  4. KKKA hastalarının kan ve diğer vücut sıvıları ile temas

  5. Kan içeren damlacık yolu ile bulaş

RİSK GRUPLARI


  • Endemik bölgede yaşayan tarım ve hayvancılık ile uğraşan çiftçiler, çobanlar, kasaplar, mezbaha çalışanları

  • Veteriner hekimler

  • Veteriner sağlık teknisyenleri

  • Enfekte hastalarla temas eden sağlık personeli

  • Laboratuvar çalışanları

  • Askerler

  • Kamp yapanlar

  • Hastaların yakınları



KLİNİK VE LABORATUVAR BULGULARI
Hastalığın inkübasyon dönemi virüsün alınma şekline bağlı olmakla birlikte 3-14 gün arasında değişmektedir.

İnsanlarda hastalık ateş, üşüme, titreme, yaygın kas ağrıları, baş ağrısı, bulantı-kusma, ishal, yüzde ve konjonktivalarda kızarıklık, makülopapüler döküntü gibi şikâyetlerle kendini gösterir. Hastaların az bir kısmında karaciğer ve dalak büyüklüğü olabilir. Hastalığın ilerleyen dönemlerinde peteşi, purpura, ekimoz tarzında cilt kanaması, diş eti kanaması, burun kanaması, vajinal kanama, mide-barsak kanaması, üriner sistem kanaması, akciğer ve beyin kanamaları görülebilir. Ağır olgularda şuur değişikliği, ajitasyon, hepatorenal yetmezlik, ARDS ve DİK gelişerek ölüme kadar gidebilir (Tablo 1).



Laboratuvar bulguları olarak lökopeni, trombositopeni, AST, ALT, CK ve LDH enzimlerinde yükselme dikkati çekmektedir. Protrombin zamanı, parsiyel tromboplastin zamanı ve diğer pıhtılaşma testlerinde belirgin bozukluk görülmektedir. (Tablo 1) İyileşen hastalarda bozulmuş olan hemogram ve biyokimyasal parametreler hızla düzelir. Ölüm daha çok hastalığın ikinci haftasında (5-14 gün) görülmektedir.

Tablo 1: KKKA Klinik ve Laboratuvar Bulguları


Klinik Bulguları

Laboratuvar Bulguları

Ateş, üşüme, titreme

Lökopeni

Yaygın kas ağrıları

Trombositopeni

Baş ağrısı

Anemi

Yüzde ve konjonktivalarda kızarıklık

ALT ve AST yüksekliği

Makülopapüler döküntü

CK yüksekliği

Bulantı-kusma, ishal

LDH yüksekliği

Peteşi, purpura, ekimoz

PTZ, APTT ve INR uzaması

Diş eti kanaması

ALP yüksekliği

Burun kanaması

GGT yüksekliği

Hematom

Bilirubin yüksekliği

Hematemez, melena, hematokezya




Hemoptizi




Hematüri




Vajinal kanama




İntra-abdominal kanama




İntrakraniyal kanama




Şuur değişikliği, ajitasyon, konvülzyon




ARDS




Hepatorenal yetmezlik




DİK




Koma





Hastalığın ağırlık kriterleri:

  • Beyaz küre sayısının 10 000/mm3 üzerinde olması,

  • Trombosit sayısının 20 000/mm3 altında olması,

  • AST düzeyinin 700 U/L üzerinde,

  • ALT düzeyinin 900 U/L üzerinde,

  • PTT’nın 60 saniye üzerinde,

  • Fibrinojenin 110 mg/dl altında olması,

  • Melena ve bilinç değişikleri ölüm riskinin yüksek olduğunu gösteren ağırlık kriterleri olarak tanımlanmıştır.


TANI
KKKA hastalığında erken tanı, ihtiyaç duyulduğunda kan ve kan ürünlerinin sağlanması ve etrafa bulaşın önlenmesi açısından çok önemlidir. Ayırıcı tanının hızla yapılıp hastanın öncelikle KKKA olup olmadığı değerlendirilmelidir.

Hastalığın kesin tanısı serum örneğinde PCR ile viral RNA’nın ya da ELISA ile spesifik IgM antikorlarının gösterilmesi ile konulur. Viremi KKKA hastalarında 10-12 gün kadar sürdüğünden bu dönemde serumda PCR ile virüs gösterilebilir. IgM antikorları hastalığın 6-7. gününden itibaren ve IgG antikorları ise hastalığın yaklaşık 7-10. gününden itibaren pozitifleşir.


AYIRICI TANI
KKKA ile uyumlu klinik ve laboratuvar bulgusu olan hastalarda öncelikle KKKA hastalığına yönelik testler uygulanmalı, pozitif değerlendirildiğinde ise vaka yönetim algoritmasına göre hareket edilmelidir. Negatif bulunduğu takdirde de diğer hastalıklar açısından araştırılmalıdır. Ayırıcı tanıda bruselloz, salmonelloz, riketsiyoz, leptospiroz, tatarcık humması, Hantavirus enfeksiyonu gibi hastalıklar ve diğer kanamalı ateşler düşünülmelidir.
TEDAVİ
Destek tedavisi KKKA tedavisinin temelini oluşturur. İhtiyaca göre kan ve kan ürünlerinin (taze donmuş plazma, trombosit süspansiyonu, eritrosit süspansiyonu) verilmesi gerekir. Bunun yanı sıra hastanın sıvı ve elektrolitlerinin takibi, varsa organ yetmezliklerine yönelik tedavi yapılır. Ateş, ağrı ve ajitasyona yönelik semptomatik tedavi, oral alamıyorsa parenteral beslenme ihmal edilmemelidir. Etkene yönelik tedavide ribavirin etkinliği tartışmalıdır. Halen ribavirin kullanılmalıdır veya kullanılmamalıdır şeklinde bir öneri bulunmamaktadır. Sağlık Bakanlığı, KKKA Bilim Danışma Kurulunun aldığı karar doğrultusunda ribavirinin etkinliği ile ilgili bir çalışma planlamıştır. Buna ilaveten immun serum tedavisine yönelik çalışmalar da devam etmektedir.

SEVK KRİTERLERİ


  1. KKKA düşünülen olgularda trombosit < 150.000 /mm3 ve/veya lökosit < 4000 /mm3 ise hasta 2. basamak sağlık kuruluşuna sevk edilmelidir.

  2. İkinci basamak sağlık kuruluşunda, aşağıdaki kriterler varsa hasta 3. basamak sağlık kuruluşuna sevk edilmelidir:

  1. 60 yaşından büyük olanlar

  2. Klinik durumu ve laboratuvar değerleri hızla bozulanlar

  3. Şuur bulanıklığı olanlar

  4. Trombosit < 50.000/mm3, aPTT uzamış olanlar

  5. KKKA hastalığı tablosunu ağırlaştıracak organ yetmezliği ve hematolojik hastalık gibi eşlik eden başka hastalığı olanlar (bkz. Vaka Yönetim Algoritması)


Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Olgularına Yaklaşım, sürveyans sistemi içinde yer alan tanımlamalara ve algoritmaya göre yapılır.




BİLDİRİM BASAMAKLARI VE SÜRVEYANS
KKKA, ülkemizde ihbarı zorunlu C grubu hastalıklar arasında yer almaktadır. KKKA Vaka bildirimleri ülke genelinde hizmet veren 2. ve 3. Basamak Devlet Hastanelerinden İl Sağlık Müdürlüklerine yapılacaktır. İl Sağlık Müdürlükleri şüpheli/olası vakaların bildirimlerini Sağlık Bakanlığına yapacaktır.

  • Şüpheli/olası vakaların bildirimleri Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi Web Tabanlı Bildirim Sistemi ile yapılacaktır.

  • İl Sağlık Müdürlükleri, Web Tabanlı Bildirim Sistemine girişi yapılarak numune gönderilen şüpheli/olası her vakanın ikamet ettiği ili, adını, soyadını, epi numarasını içeren hasta listesini her haftanın son iş günü mesai bitimine kadar Bakanlığımıza bildirmelidir.

  • İl Sağlık Müdürlükleri, kesin vakaların aylık icmalini yaparak genelge doğrultusunda (adı-soyadı, epi numarası, adresi, akıbeti vb.) Bakanlığa göndermelidir. Buna paralel olarak aynı zamanda Form 017/C ile akut hemorajik ateşler başlığında da bildirimler yapılmalıdır.

  • Aile Hekimliği uygulaması kapsamındaki illerde şüpheli/olası vakaların ilgili aile hekimleri tarafından “Kene Tutunması ile Gelen Hastalara Yaklaşım Algoritması” ve “KKKA Vaka Yönetim Algoritması” uyarınca takibi ve gerektiğinde ikinci/ üçüncü basamağa sevk etmesi gerekmektedir. Bu kapsama henüz alınmayan illerde aynı uygulama birinci basamak sağlık kuruluşundaki hekimler tarafından yapılmalıdır.

  • Aile hekimleri ve/veya birinci basamak sağlık kuruluşundaki hekimler tarafından ikinci ve/veya üçüncü basamak sağlık kuruluşuna sevk edilen şüpheli/olası vakaların tüm bilgileri bu kuruluşlarda vakayı takip eden ilgili hekimler tarafından sisteme eksiksiz ve okunaklı biçimde kaydedilmelidir. Sisteme kaydı yapılmayan şüpheli/ olası vakaların serum örnekleri değerlendirmeye alınmayacaktır.

  • KKKA Web Tabanlı Sistem eksiksiz ve okunaklı bir şekilde kaydı yapılan şüpheli/olası her vaka için bir epi numarası (Epi numarası: İlin plaka kodu/Yıl/İl tarafından takip edilen kaçıncı vaka olduğu/vakanın kaçıncı örneği olduğu. Örneğin 06/2008/01-1) tayin edecektir. Sistem tarafından epi numarası tayin edilen serum örnekleri KKKA ile ilgili tanı merkezleri kabul edilen Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkez Başkanlığı (RSHMB) ve RSHMB’na bağlı laboratuvarlar tarafından incelemeye alınacaktır. Uygun nakil kabı ve soğuk zincir koşullarında gönderilen serum örneklerini içeren tüplerin üzerine epi no ve hasta kimlik bilgileri mutlaka yazılmış olmalıdır.

  • Vakalardan mutlaka yatışlarında ve çıkışlarında olmak üzere iki serum örneği alınacaktır.

  • Numune alımı şüpheli/ olası vakalardan yapılacaktır. Bunun dışında, herhangi bir klinik ve laboratuvar bulgusu olmayan ve sadece kene tutunması hikayesi söz konusu olan kişilerden konfirmasyon için örnek alınmayacaktır.

  • KKKA şüphesiyle takip edilmekteyken vefat eden kişilere ilişkin bilgiler Bakanlığa ivedilikle bildirilecek ve mutlaka bu kişilerden serum örneği alınmış olmasına dikkat edilecektir


KKKA Hastalığının Sürveyans Sisteminde Kullanılan Tanımlamalar
Tanıda klinik bulgular, destekleyici bulgular ve epidemiyolojik hikâye bir arada değerlendirilir.
Klinik Tanımlama:

  • Şikâyetler: Ateş, ani başlayan baş ağrısı, genel vücut ağrısı, halsizlik, bulantı-kusma, karın ağrısı, ishal

  • Laboratuvar bulguları: Lökopeni, trombositopeni, ALT, AST, LDH, CK yüksekliği

Destekleyici Bulgular:

Kanama belirtileri



  • Hemorajik ya da purpurik döküntü,

  • Epistaksis,

  • Hemoptizi,

  • Melena,

  • Diğer hemorajik semptomlar


Epidemiyolojik Hikâye:

  • Kene ısırığı/kene ile temas, hayvanlarla yakın temas

  • Kırsal kesimde yaşama, son iki hafta içinde kırsal alan ziyareti

  • Hayvan dokusu, kanı veya vücut sıvıları ile yakın temas

  • Hastaların kan veya vücut sıvıları ile temas veya laboratuvarda çalışma

  • Hasta çevresinde benzer şikâyeti olan başka vakaların varlığı


Vaka Tanımları:

Şüpheli vaka:

  • Klinik tanımlamaya uyan ve başka bir nedenle açıklanamayan vaka

Olası vaka:

  • Şüpheli vaka tanımlaması ile epidemiyolojik hikâyeye uyan ve destekleyici bulgulardan en az ikisinin bulunduğu vaka veya bir bölgede herhangi bir nedenle açıklanamayan birden fazla vakanın görülmesi halinde, destekleyici bulgular olmasa da klinik tanımlamaya uyan vaka

Kesin vaka:

  • Klinik tanımlamaya uyan ve laboratuvar kriterlerden en az birisi ile doğrulanmış vaka veya kesin tanı almış bir vaka ile epidemiyolojik olarak bağlantısı olan vaka


ÖRNEK MATERYAL GÖNDERME

  • Mümkün olabilen en kısa sürede I. serum örneği alınmalıdır. İlk serum örneğinin alınmasından yaklaşık 3 hafta sonra ikinci serum örneği (konvelasan serum) alınmalıdır.

  • Serumun hazırlanması: Antikoagülan içermeyen temiz tüpe 5-10 ml kan alınmalı ve pıhtılaşması için bir süre oda ısısında bekledikten sonra santrifüjlenerek serumun ayrılması mutlaka sağlanmalıdır.

Daha sonra en az 1,5 ml serum pıhtı ile birlikte (ayrı ayrı tüplerle) vidalı dıştan kapaklı plastik (criovial gibi) tüplere aktarılarak kapağı sıkıca kapatılmalıdır.

  • Kırılma ve dökülmeler sonucu oluşabilecek bulaşmadan çevreyi ya da kişileri korumak için dış kısmında ikinci bir kapaklı muhafaza bulunmalıdır.

  • Kan hemoliz olmuş ise hastadan tekrar yeni kan alınmalıdır. Serum örnekleri eppendorf gibi tüpler ile gönderilmemelidir, çünkü bu tüplerin kapakları açılabilmektedir.

  • Serum örnekleri plastik tüplerde, yurt içinde bir merkeze gönderilecekse dondurulmadan, ulaşılacak mesafe ve çevre ısısı göz önünde bulundurularak yeterli miktarda buz aküleri ile birlikte, soğuk zincir kurallarına uygun (+4°C de) olarak gönderilmelidir.

  • Her örnek için hasta adı soyadı, örnek numarası ( Epi No: il trafik kodu / numunenin alındığı yıl / o ilde kaçıncı vaka olarak bildirildiği-kaçıncı serum örneği olduğu) İl Sağlık Müdürlükleri tarafından yazılacaktır. (Örneğin 06/2007/6-2)

  • Numunenin alındığı tarih ve semptomların başlama tarihi ya da akut veya konvelasan serum örneği olup olmadığı mutlaka yazılmalıdır.

  • Hasta adı, soyadı ve epi no, İl Sağlık Müdürlüğünce gönderilecek olan resmi yazı içeriğinde belirtilecektir.


GENELGE 06.08.2004 12875 sayılı
Hastadan serum örneği alınması ve Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığına (RSHMB) ulaştırılması ile ilgili olarak,

3.1. Hastadan, yatışta (birinci serum örneği) ve taburcu edilirken (konvelasan dönem serum örneği) kan ve serum numunelerinin alınmasında titizlik gösterilmesi,



3.2. Bu meyanda, hastadan 10 ml antikoagülansız bir tüpe kan alınarak pıhtılaşması için oda ısısında beklendikten sonra santrifüj edilip serumun ayrılması ve en az 1,5 ml serumun başka bir tüpe alınarak pıhtı ile birlikte RSHMB’ye gönderilmesi.

VAKA YÖNETİM ALGORİTMASI























EVET

HAYIR























KORUNMA VE KONTROL
1-Genel önlemler:


  1. Mümkün olduğu kadar kenelerin bulunduğu alanlardan (hayvan barınakları, çalı-çırpı ve otlak alanları vb) kaçınılması gerekmektedir.

  2. Hayvan barınaklarına, kırsal alanlara, orman kenarı ve tarım arazileri ile bu gibi yerlere gidenler mümkün olduğunca vücutta açık kısım kalmamasına özen göstermeli kenelerin daha kolay fark edilmesi nedeniyle açık renkli elbiseleri tercih etmelidirler. Kenelerin vücuda girebileceği yerlerin kapatılması (örneğin pantolon paçalarının çorap içine alınması, çizme giyilmesi) gerekmektedir. Dönüşte mutlaka vücut ve elbiseler kene yönünden kontrol edilmeli, kene varsa uygun şekilde uzaklaştırılmalıdır. Vücuda tutunan kene ne kadar kısa zamanda vücuttan uzaklaştırılırsa hastalığın bulaşma riski de o kadar azalmaktadır.

  3. Özellikle tarım ve hayvancılıkla uğraşanlar vücutlarını, çocuklarının vücutlarını ve elbiselerini sık sık kene yönünden kontrol etmelidirler.

  4. Kene cımbız veya eğri uçlu pens gibi uygun bir malzemeyle vücuda tutunduğu en yakın noktadan tutularak çıkarılmalı, hiçbir şekilde elle ezilmemelidir.

  5. Kene çıkartıldıktan sonra kişi bilgilendirilerek 10 gün süre ile takip edilmeli, ani başlayan ateş, baş ağrısı, yoğun halsizlik, bulantı, kusma, ishal ve kanama gibi şikâyetlerin olması durumunda sağlık kuruluşuna başvurması gerektiği vurgulanarak söylenmelidir.

  6. Hasta kişilerin kanlarına veya diğer vücut sıvılarına korunmasız bir şekilde dokunulmamalıdır.

  7. Piknik amaçlı olarak su kenarları ve otlak şeklindeki yerlerde bulunanlar döndüklerinde, mutlaka üzerlerini kene bakımından kontrol etmeli ve kene varsa usulüne uygun olarak vücuttan uzaklaştırmalıdır. Çalı, çırpı ve gür ot bulunan yerlerden uzak durulmalı, bu gibi yerlere çıplak ayakla veya kısa giysilerle girilmemelidir. Piknik veya kamp alanlarında yere (toprak, çimen, ot) direkt temas edilmeden, açık renkli örtü serilerek oturulmalıdır.

  8. Hayvanların kanlarına ve diğer vücut sıvılarına korunmasız bir şekilde dokunulmamalıdır. Hayvan kanı, dokusu veya hayvana ait diğer vücut sıvıları ile temas sırasında gerekli korunma önlemleri (eldiven, önlük, gözlük, maske vb) alınmalıdır.

  9. Hayvanlarda kene mücadelesi yapılmalıdır. Hayvan barınakları kenelerin yaşamasına imkân vermeyecek şekilde yapılmalı, kene mücadelesi yapıldıktan sonra, çatlaklar ve yarıklar tamir edilerek badana yapılmalıdır. Hayvan sahipleri, hayvanlarını ve hayvan barınaklarını kene ve diğer dış parazitlere karşı uygun ektoparaziter ilaçlarla yılda en az iki kez (ilkbahar ve sonbaharda) ilaçlamalıdır. Mücadelede köydeki hayvanların ve barınaklarının tamamının eş zamanlı kene ve diğer ektoparazitlere karşı ilaçlanması gerekmektedir.

  10. Genel olarak geniş çevre ilaçlamaları faydalı görülmemektedir.


2-Hastanelerde alınması gereken önlemler:
KKKA tanısı alan bir kişinin hastaneye yatırılması diğer hastalar ve sağlık çalışanlarına bulaştırma riskine neden olmaktadır. Gerek ülkemizde gerekse hastalığın görüldüğü diğer ülkelerde sağlık çalışanlarına hastalardan bulaşan birçok vaka tanımlanmıştır. Hastanelerde en önemli bulaş yolu hastanın kan ve vücut sıvıları ya da kontamine tıbbi aletlerle temastır. Bunun yanında hastanın sekresyonlarından yayılan damlacıkların mukozaya (göz, ağız vb) teması ile de bulaşma olmaktadır. Bu yüzden aşağıdaki enfeksiyon kontrol önlemleri alınmalıdır:

  1. KKKA enfeksiyonu olan hastalar ayrı odaya yatırılmalı ve tuvaletleri ayrılmalıdır. Hastaya kullanılan tıbbi aletler (termometre, stetoskop vb) ayrı olmalı, oda dışına çıkarılmamalıdır.

  2. Hastanın kan ve vücut sıvıları ile temastan kaçınılmalıdır. Eğer temas edilecek ise mutlaka koruyucu önlemler (eldiven, önlük, gözlük, maske vb.) alınmalıdır. Hasta ile temas bittikten sonra eldiven çıkarılmalı ve eller mutlaka yıkanmalıdır.

  3. Hastaya ait eşyalar ya da hastaya kullanılan tıbbi malzemelerle temas etmeden önce temas önlemleri alınmalıdır.

  4. Kullanılan enjektör kapakları kapatılmamalı, delinmeyen kaplarda biriktirilmelidir.

  5. Hastalığın hava yolu ile bulaşmadığı, ancak damlacık ile bulaşabildiği bildirilmektedir. Bu nedenle cerrahi maske yeterlidir. Ancak KKKA virüsü ile enfekte hastaya aerosolizasyon oluşturan girişimler (entübasyon, aspirasyon, bronkoskobi vb) yapılacaksa ya da hastanın devamlı öksürük, kusma veya kanaması varsa sağlık çalışanının N95 maske kullanması önerilmektedir.

İlgi: 31.03.2004 tarihli ve B100TSH0110002/5367 (2004/46) sayılı Daimi Genelge. 23.06.2009 – 19052 sayılı yazı

Hastaya yapılacak resüsitasyon, cerrahi müdahaleler, entübasyon ve bronkoskopi gibi girişimler sırasında, kan ve diğer vücut sıvılarının sıçrayabileceği veya solunabileceği durumlarda FFP3 türü maskeler kullanılmalıdır. Hastanın bulunduğu odaya girip çıkanların cerrahi maske takmaları yeterlidir. Sağlık personeli herhangi bir riskli temas durumunda enfeksiyon hastalıkları uzmanına yönlendirilmelidir.


  1. Hastaya kullanılan tüm tıbbi aletler dezenfekte ya da sterilize edilmeden tekrar kullanılmamalıdır.

  2. Hasta olan kişilerin kullandığı malzemeler, tuvaletler ve hasta materyali ile kontamine yüzeyler çamaşır suyu ile dezenfekte edilmelidir.

  3. Hastaya ait enfekte atıklar güvenli bir şekilde imha edilmelidir.

  4. Hasta yakınlarına da korunma önlemleri anlatılmalı ve önlem almaları sağlanmalıdır.

Dezenfektan olarak en çok önerilen çamaşır suyudur. Kontaminasyonun derecesine göre 1:10 ya da 1:100’lük çözeltiler kullanılabilir. Çamaşır suyundan dezenfeksiyon amacıyla çözelti hazırlamak için, piyasada bulunabilen hazır ürünler kullanılabilir. Bu ürünlerden; 1/10’luk (1 birim çamaşır suyu, 9 birim su) ve 1/100’lük (1 birim çamaşır suyu, 99 birim su ya da 1 birim 1/10'luk hazırlanan çözeltiden alınıp 9 birim suya ilave edilerek hazırlanabilir) iki ayrı çözelti hazırlanır. Çözeltiler günlük olarak hazırlanıp kullanılmalıdır.




Temas sonrası profilaksi: Hastanın kan ve vücut sıvıları ile temas edilmişse, temas edenin en az 14 gün kadar ateş, halsizlik, yaygın vücut ağrısı ve diğer belirtiler (lökopeni, trombositopeni vb.) yönünden takip edilmesi gerekmektedir. KKKA hastalarına yapılan uygulamalar sırasında kaza ile iğne batması söz konusu olursa, iğnenin battığı yer sabun ve su ile yıkanarak dezenfektan ile silinmelidir. Hastanın kan ve vücut sıvılarına yine kaza ile bir temas olması halinde, enfekte materyale maruz kalan bölge sabunlu su ile iyice yıkanır ve dezenfektan ile silinir. Eğer göze enfekte materyal sıçramış ise, göz temiz su ile iyice yıkanmalıdır. Maruziyet sonrası Ribavirin profilaksisinin etkinliği tartışmalıdır. Yararlı olduğunu ileri süren yayınlar olsa da profilaksiye rağmen hastalanan temaslılar da mevcuttur.

3- Cenaze İşlemleri Sırasında Alınması Gereken Korunma Önlemleri:
İlgi: 31.03.2004 tarihli ve B100TSH0110002/5367 (2004/46) sayılı Daimi Genelge. 23.06.2009 19052 sayılı yazı.
KKKA’ya bağlı ölümlerde birtakım önlemlerin alınması gerektiğinden cenaze hazırlıklarının hastanelerde yapılması daha akılcı olarak görülmektedir. Bu hazırlıklar:

  1. Cenazeyi hazırlayacak olan kişi öncelikle kendisi için koruyucu önlemleri (plastik önlük, kalın eldiven, maske, gözlük vb.) almalıdır.

  2. Ceset yıkandıktan sonra 1/10'luk çamaşır suyu çözeltisi ile spreylenmeli, ceset torbasına konarak kapatılmalı ve 1/10'luk çamaşır suyu çözeltisi ile tekrar spreylenmelidir.

  3. Cenaze daha sonra tabutlanmalı ve mühürlenmelidir. Cesedin yıkanmasından sonra, yıkamanın yapıldığı bütün yüzeylerin 1/10'luk çamaşır suyu çözeltisi ile dezenfeksiyonu yapılmalıdır.

  4. Cenaze taşınırken taşıma işlemini yapanlar için gerekli koruyucu önlemlerin alınması sağlanmalıdır.

  5. Tabutun açılmasına müsaade edilmemeli, gerekirse bir görevli eşliğinde defin işlemlerinin gerçekleşmesi sağlanmalı ve yapılanların gerekçesi vefat eden kişinin yakınlarına anlatılmalıdır.

  6. Mezarın derinliği en az 2 metre olmalı ve cenazeler tabutla gömülmelidir.

  7. Defin işlemleri sonrasında cenaze naklinde kullanılan araç 1/10’luk çamaşır suyu çözeltisi ile yıkanmalı ve bu çözeltiye 10 dakika maruz bırakılmalıdır. Sonra araba çözeltinin koroziv etkisi nedeniyle iyice durulanmalı ve havada kurumaya bırakılmalıdır.


HALKA VERİLECEK MESAJLAR


  • Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi, virüs diye adlandırılan mikropların sebep olduğu hastalıktır.

  • Hastalık genellikle insanlara kenelerin kan emmesi sonucu veya bulunan kenelerin çıplak elle toplanması ve ezilmesi ile bulaşır.

  • Hastalık hayvanlarda belirtisiz olarak seyredebilir. Bu nedenle de hayvanınız sağlıklı görünse bile hastalık bulaştırabilir.

  • Hastalık, vücudunda virüs taşıyan hayvanların kanlarına, vücut sıvılarına veya diğer dokularına temas etmekle bulaşabilir.

  • Hastalık, virüsü taşıyan insanların kan ve vücut sıvılarına temas sonucu bulaşabilir.

  • Riskli alanlara giderken açık renkli ve mümkün olduğunca kapalı giysiler tercih edilmelidir.

  • Keneler uçmaz, zıplamaz, mutlaka insan vücudunda kan emmek için tutunabileceği bir yere ulaşmak amacıyla tırmanırlar. Bunun için mümkün olabildiğince kapalı giysiler giyilmeli, pantolon paçaları çorap içine alınmalı veya çizme giyilmesi tercih edilmelidir.

  • Riskli alan dönüşlerinde mutlaka kişi kendi vücudunu ve çocuklarının vücudunu kene yönünden kontrol etmelidir. Özellikle kulak arkası, koltuk altları,

kasıklar ve diz arkası dikkatli incelenmelidir.

  • Vücuda tutunmuş kene varsa en kısa sürede, vücuda tutunduğu en yakın kısmından uygun bir malzemeyle (pens, cımbız ve eldiven gibi) tutularak çıkarılmalıdır. Kene, içerisinde çamaşır suyu veya alkol bulunan ağzı kapaklı bir şişe içerisine konur ve çöpe atılır. Kene ne kadar kısa sürede vücuttan uzaklaştırılırsa hastalık riski de o kadar azalır.

  • Kişi eğer keneyi kendisi çıkaramayacaksa en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalıdır.

  • Kene tutunmasından sonra kişi kendisini 10 gün süreyle ateş, baş ağrısı, kas ağrısı, kırıklık, halsizlik, belirgin iştahsızlık, bulantı, kusma, karın ağrısı ve ishal gibi şikâyetler yönünden takip etmeli, bu şikâyetlerden herhangi biri görüldüğünde sağlık kuruluşuna başvurmalıdır.

  • Keneler kesinlikle elle öldürülmemeli ve patlatılmamalıdır (Kene kırma).

  • Keneleri vücuttan uzaklaştırmak amacıyla, kenelerin üzerine sigara basmak veya kolonya dökmek gibi yöntemlere başvurulmamalıdır.

  • Hayvanların kenelerden arındırılması için kene mücadelesi yapılmalıdır.

  • Kene mücadelesi yapıldıktan sonra, hayvan barınaklarındaki çatlaklar tamir edilmeli ve badana yapılmalıdır.

  • Piknik veya kamp alanlarında yerle (toprak, ot, çimen) direkt temas edilmeden, açık renkli örtü serilerek oturulmalıdır.


Kene Çıkarılması

  • Kene ısırıkları sıklıkla ağrısız olduğu için, genellikle ısırılan kişiler keneyi ancak ısırılmadan sonra, hatta kene kan emerek şiştikten sonra fark ederler.

  • Kene ne kadar kısa sürede vücuttan uzaklaştırılırsa hastalık riski de o kadar azalır.

  • Kenenin tutunduğu yerden çıkarılması işlemi sırasında asla çıplak elle temas edilmemeli, eldiven giyilmelidir.

  • Vücuda tutunmuş kene vücuda tutunduğu en yakın kısmından uygun bir malzemeyle (eğri uçlu pens, cımbız ve eldiven gibi) tutularak çıkarılmalıdır. Çıkarılma işlemi sırasında kenenin başının içeride kalması KKKA Hastalığı açısından bir risk oluşturmamaktadır.

  • Kene çıkarıldıktan sonra tendürdiyot gibi antiseptik bir solüsyon uygulanmalıdır.

  • Çıkarılan kene, içinde çamasır suyu, alkol veya insektisit vb. bulunan ağzı kapaklı bir şişe içine atılarak öldürülmelidir.

  • Eğer kene incelenmek üzere laboratuvara gönderilecekse cam bir tüp veya küçük kavanoz içinde kapatılarak saklanmalıdır.

  • Vücuda tutunan kenelerin uzaklaştırılması işlemini kişiler kendileri yapabilirler.

  • Eğer kişi keneyi kendi çıkaramayacaksa en yakın sağlık kuruluşunda çıkarılması sağlanmalıdır.

  • Hasta için kullanılan materyaller sızdırmayan bir torbaya veya kutuya atılmalıdır.

  • Eldivenler çıkartılıp uygun şekilde atılmalı, eller sabunla yıkanmalıdır.

  • Kene çıkartılırken ucu sivri forseps kullanılmamalıdır.

  • Keneleri vücuttan uzaklaştırmak amacıyla, kenelerin üzerine sigara basmak, kolonya gazyağı, alkol ve benzeri kimyasal ürünler dökmek gibi yöntemlere başvurulmamalıdır.

  • Keneyi çıkartmak için kıvrılma veya katlanma şeklinde hareketler yapılmamalıdır.

  • Çıplak elle kene çıkartılmaya çalışılmamalıdır.



KENE TUTUNMASI İLE GELEN HASTALARA YAKLAŞIM ALGORİTMASI



















  1. Kenenin üzerine herhangi bir kimyasal madde dökülmemeli, yakılmamalıdır ve cerrahi yöntemlerle çıkarılmamalıdır.

  2. Kene, hastayı ilk karşılayan acil tıp teknisyeni, hemşire, sağlık memuru g,b, yardımcı sağlık personeli veya acil tıp doktoru ve pratisyen hekim başta olmak üzere herhangi bir hekim tarafından çıkarılabilir.

  3. Kenenin başının içeride kalması durumunda herhangi bir şey yapmaya gerek yoktur, KKKA hastalığı açısından ek bir risk oluşturmamaktadır. Sadece yabancı cisim reaksiyonu yapabileceği düşünülerek çıkarılabilir.

  4. Kene, içerisinde alkol bulunan ağzı kapaklı bir şişe içerisine konulup çöpe atılmalıdır.

  5. Kenenin tür tayini veya KKKA virüsü taşıyıp taşımadığını test etmek için gönderilmesi gerekmemektedir.


KAYNAKLAR



  1. Bodur H. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi. Flora 2009;14(1):1-9

  2. Ergönül Ö. Viral Kanamalı Ateşler. In: Topçu AW, Söyletir G, Doğanay M (eds) Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyolojisi 3.Baskı Nobel Tıp Kitabevleri 2008; 1: 1251-1265.

  3. Elaldı N. Kırım Kongo Kanamalı Ateşinde Patogenez ve Klinik. II. Türkiye Zoonotik Hastalıklar Sempozyomu kitabı, 27-28 Kasım 2008, Ankara. s: 59-65.

  4. Akıncı E. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi: korunma ve Kontrol. II. Türkiye Zoonotik Hastalıklar Sempozyomu kitabı, 27-28 Kasım 2008, Ankara. s: 79-87.

  5. Cevik MA, Erbay A, Bodur H, Gülderen E, Baştuğ A, Kubar A, Akıncı E. "Clinical and Laboratory Features of Crimean-Congo Hemorrhagic Fever: Predictors of Fatality", International Journal of Infectious Diseases, 2007 Dec 4; [Epub ahead of print]

  6. Çevik MA, Erbay A, Bodur H, Eren SS, Akıncı E, Şener K, Öngürü P, Kubar A. "Viral Load as a Predictor of Outcome in Crimean-Congo Hemorrhagic Fever", Clinical Infectious Diseases, 2007; 45: e96-100

  7. Cevik MA, Elaldi N, Akıncı E, Ongürü P, Erbay A, Buzgan T, Uzun R, Kubar A, Bodur H.A preliminary study to evaluate the effect of intravenous ribavirin treatment on survival rates in Crimean-Congo hemorrhagic fever.J Infect. 2008 Oct;57(4):350-1. Epub 2008 Aug 22.

  8. Ergonul O, Celikbas A, Baykam N, Eren S, Dokuzoguz B. Analysis of risk-factors among patients with Crimean-Congo haemorrhagic fever virus infection: severity criteria revisited. Clin Microbiol Infect. 2006 Jun;12(6):551-4.

  9. Koksal I, Yılmaz G, Aksoy F, Aydın H, Yavuz I, Iskender S, Akcay K, Erensoy S, Caylan R, Aydın K. The efficacy of ribavirin in the treatment of Crimean-Congo hemorrhagic fever in eastern Black Sea region in Turkey. J Clin Virol.2010 Jan; 47 (1):65-8.

  10. Ergönül O.Crimean-Congo haemorrhagic fever. Lancet Infect Dis. 2006 Apr;6(4):203-14. Review.



Yüklə 104,18 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin