Erciyes Tıp Dergisi (Erciyes Medical Journal) 26 (2) 62-68, 2004
62
Kernikterus: Akuta MR görüntüleme bulguları
ARAŞTIRMALAR (Research Reports)
KERN KTERUS: AKUT MR GÖRÜNTÜLEME BULGULARI
Kernicterus: acute MR imaging findings
Abdulhakim COŞKUN
1
, Ali YIKILMAZ
2
, Sefer KUMANDAŞ
3
, Ali MANAV
4
Özet
Amaç: Kernikterusun akut dönem kranial manyetik
rezonans görüntüleme bulgularını araştırmak.
Gereç ve Yöntem: Sarılık, ensefalopati ve indirekt
hiperbilirubinemi (ortalama 35.9 mg/dL) ile başvuran
olan dokuz yenidoğan çalışmaya alınarak 1-10 gün
içinde prospektif olarak kranial manyetik rezonans
görüntüleme
ile
değerlendirildi.
Patolojik
sinyal
değişiklikleri özellikle globus pallidusa dikkat edilerek
değerlendirildi.
Bulgular: Dokuz olgunun altısında T1 ağırlıklı manyetik
rezonans görüntülemede globus pallidusta değişik
derecelerde bilateral, simetrik sinyal artışı izlendi. Bu
değişiklikler T2 ağırlıklı görüntülerde izlenmedi. Globus
pallidus tutulumu olmayan bir olguda hemoraji ile
uyumlu çok sayıda parankimal noktasal odak izlendi.
Geriye kalan iki olguda manyetik rezonans görüntüleme
tamamen normaldi.
Sonuç: T1 ağırlıklı görüntülerde hiperintens olarak
izlenen globus pallidus tutulumu akut kernikterusta sık
görülen
ve
karakteristik
bir
manyetik
rezonans
görüntüleme bulgusudur.
Anahtar
Kelimeler:
Hiperbilirubinemi,
Manyetik
rezonans görüntüleme, Kernikterus
Abstract
Purpose: To investigate the cranial magnetic resonance
imaging findings of kernicterus in the acute stage.
Material And Methods: Nine neonates who admitted
with
jaundice,
encephalopathy
and
indirect
hyperbilirubinemia
(mean,
35.9
mg/dL)
were
prospectively evaluated with cranial magnetic resonance
imaging. Pathological signal changes were evaluated
paying particular attention to globus pallidus.
Results: Six of nine patients demonstrated bilateral,
symmetrical, increased signal intensity in the globus
pallidus on T1-weighted imaging in various degrees.
These lesions were not apparent on T2-weighted images.
In one patient without globus pallidus involvement
multiple parenchymal punctate T1 hyperintense lesions
consistent with hemorrhage were seen. The magnetic
resonance imaging studies of other two patients showed
no evidence of abnormality.
Conclusion: The involvement of globus pallidus seen as
hyperintense on T1-weighted magnetic resonance
imaging, is a common and characteristic finding of acute
kernicterus.
Key Words: Hyperbilirubinemia, Magnetic resonance
imaging, Kernicterus
Manyetik
rezonans
görüntülemenin
(MRG)
kernikterusu değerlendirmede büyük bir katkısı
olmuştur. Bugün kernikterus tanısı MRG ile
doğrulanabilmektedir. MRG’de bazal ganglion,
talamik ve subtalamik tutulum bildirilmekle birlikte
en karakteristik görüntüleme bulgusu globus
pallidusta (GP) T1A (ağırlıklı) ve T2A görüntülerde
izlenen bilateral, simetrik sinyal artışıdır. Ancak
çalışmaların çoğu akut ensefalopatinin ortaya
çıkışından aylar ya da yıllar sonra beyin hasarının
subakut ya da geç döneminde elde edilen
görüntülerin üzerinde durmaktadır. Bütün bu
çalışmalar
GP’un
T2A
g örüntülerdeki
hiperintensitesini vurgulamaktadır. GP’da izlenen
değişikliklerin ne kadar erken ortaya çıktığını ya da
her olguda görülüp görülmediği tam olarak
bilinmemektedir (1-3).
Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi 38039 KAYSER
Radyoloji. Doç.Dr.
1
, Araş.Gör.Dr.
2
, Uzm.Dr.
4
.
Pediatrik Nöroloji. Prof.Dr.
3
.
Geliş tarihi: 3 Kasım 2003
Erciyes Tıp Dergisi (Erciyes Medical Journal) 26 (2) 62-68, 2004
63
Coşkun, Yıkılmaz, Kumandaş, Manav
Bu
çalışmada
akut
kernikteruslu
dokuz
yenidoğanda
MRG
ile
kranial
tutulumu
değerlendirdik.
MATERYAL VE METOD
Kernikterus tanısı alan yedisi kız, ikisi erkek olmak
üzere dokuz yenidoğan çalışmaya alındı. Yaşları 3-
7 gün arasında (ortalama 5.8 gün); gestasyonel
yaşları 34-40 hafta arasında (ortalama 37.4 hafta)
değişmekteydi. Olgular beşi term, dördü preterm
olarak, biri dışında normal spontan vajinal yolla
doğmuştu. Bir olgu ise uzamış membran rüptürüne
bağlı olarak sezaryan ameliyatı ile doğmuştu.
Sarılığı olan tüm bu yenidoğanlar hastanemize
sevkedilmişti ve yenidoğan yoğun bakım ünitesinde
takip edildi. Olguların tamamında birinci ve beşinci
dakika Apgar skorları normaldi ve asfiksi öyküsü
yoktu.
Bu çalışma Erciyes Üniveristesi Yenidoğan Yoğun
Bakım Ünitesinde gerçekleştirildi. Tüm olguların
ebeveynlerine çalışma hakkında bilgi verilerek
yazılı bir izin alındı.
Tüm infantların bir nöropediatrist ve neonatalog
tarafından nörolojik muayenesi yapıldı. Bilirubin
düzeyleri için kan örnekleri alındıktan sonra tüm
infantlara acil olarak kan değişimi ve fototerapi
tedavileri
uygulandı.
ndirek
bilirubin
tepe
değerleri 30-57 mg/dL (ortalama 35.9 mg/dL)
arasında değişmekteydi. Kranial MRG tetkiki
ensefalopatinin
klinik
olarak
başlangıcından
itibaren 1-10 gün (ort.4.8 gün) sonra, 1.5 T klinik
MR cihazı ile (Philips Gyroscan, Best, the
Netherlands) sedasyon altında gerçekleştirildi.
Aksiyel, sagital ve koronal T1A spin eko (TR: 550
msec; TE: 14 msec) ve T2A turbo spin eko (TR:
2000 msec; TE: 100 msec) ve aksiyel FLAIR (TR:
4700 msec; TE: 100 msec; IT: 2000 msec)
görüntüler elde olundu. MRG tetkiki hastaların
vital durumu taşıma için uygun hale gelince yapıldı.
Her hasta yanında sürekli bulunan bir doktor
tarafından sedatize edildi, taşındı ve monitörize
edildi. Görüntüleme işlemi sırasında tüm hastalar
hareketsizliği sağlamak ve vücut ısısını sabit tutmak
için battaniyeye sarıldı.
MR görüntüleri nörolojik manifestasyonlar ve
bilirubin düzeylerinden haberdar olmayan iki
deneyimli radyolog tarafından birbirinden bağımsız
olarak değerlendirildi. Tüm beyin alanları ve bazal
ganglionlar
herhangi
bir
patolojik
sinyal
değişikliğini belirlemek için gözden geçirildi ve
patolojik sinyal değişiklikleri tutulum olarak
değerlendirildi.
BULGULAR
Tüm hastalarda sarılık vardı ve ana klinik bulgular
sıklık sırasına göre yetersiz beslenme (n=6), letarji
(n=4), hipertoni (n=2), havale (n=1), hipoaktivite
(n=1) ve yüksek tonlu ağlama (n=1) idi. Bir
hastada Rh uygunsuzluğu ve başka bir hastada
ABO uygunsuzluğu saptandı (Tablo I).
Her
iki
radyoloğun
MRG
değerlendirmesi
birbirinden farklılık göstermedi. Dokuz hastanın
altısında (%67) T1A görüntülerde GP’da değişik
derecelerde bilateral, simetrik, anormal artmış
sinyal intensitesi vardı. Bu lezyonlar T2A
görüntülerde izlenmiyordu (Resim 1). GP tutulumu
olmayan bir hastada (no. 4) hemoraji ile uyumlu
Erciyes Tıp Dergisi (Erciyes Medical Journal) 26 (2) 62-68, 2004
64
Kernikterus: Akuta MR görüntüleme bulguları
olarak değerlendirilen beyin parankimine dağılmış
T1A görüntülerde hiperintens çok sayıda noktasal
Olgu no.
ve cinsiyet
Başvuru
yaşı (gün)
MRG
sırasındaki
yaş (gün)
Matürite
(hafta)
Tepe indirek
bilirubin düzeyi
(mg\dL)
Klinik bulgular
Globus
pallidus
tutulumu
1. K
4
6
T (38)
35
Sarılık, letarji, Rh uygunsuzluğu
+
2. K
7
11
P (35)
35
Sarılık, yüksek tonda ağlama,
hipoaktivite, hipertoni, yetersiz
beslenme, ABO uygunsuzluğu
+
3. K
6
12
T (40)
32
Sarılık, yetersiz beslenme
+
4. K
7
8
P (36)
33
Sarılık, yetersiz beslenme, letarji
- *
5. K
7
8
P (34)
33
Sarılık, letarji, hipotoni
-
6. E
5
15
T (39)
36
Sarılık, yetersiz beslenme,
hipertoni
+
7. K
7
17
P (36)
30
Sarılık, yetersiz beslenme
-
8. K
3
5
T (40)
57
Sarılık, letarji, havale
+
9. E
6
13
T (39)
32
Sarılık, yetersiz beslenme
+
Tablo I. Çalışma grubunun klinik ve MRG bulguları
* Parankimal hemoraji ile uyumlu noktasal görünümler izlendi.
E: Erkek, K: Kız, T: term, P: preterm
Yazar ve yayınlanma yılı
No.
MRG sırasındaki
yaş (gün)
T1A Globus pallidus
hiperintensitesi
T2A Globus pallidus
hiperintensitesi
Penn et al. 1994
1
8
+
+ (güçlükle
farkediliyor)
Martich-Kriss et al. 1995
2
18
-
+
Harris et al. 2001
3
5
+
-
4
9
-
-
5
9
-
-
6
21
-
-
Tablo II. Literatürde akut dönemde MRG yapılan kernikteruslu olguların gözden geçirilmesi
Erciyes Tıp Dergisi (Erciyes Medical Journal) 26 (2) 62-68, 2004
65
Coşkun, Yıkılmaz, Kumandaş, Manav
lezyon izlendi (Resim 2). Geriye kalan iki hastanın
MRG’leri tamamen normaldi. Klinik ve MRG
bulguları Tablo I’de özetlendi.
TARTIŞMA
Kernikterus beyin hücrelerinde serbest bilirubin
depolanması
ile
sonuçlanan
nörolojik
bir
sendromdur. Serbest bilirubinin sitotoksik etkisi ile
oluşan
histopatolojik
değişiklikler
etkilenen
nöronların
harabiyeti
ve
dezkolorasyonudur.
Nöropatolojik
çalışmalarda
GP,
subtalamik
nükleus ve hipokampüs en sık etkilenen bölgeler
iken serebral korteks, beyaz cevher, mezensefalon
ve beyin sapı korunmaktadır. Talamus, striatum,
substansia nigra, serebellar nükleuslar ve çeşitli
kranial sinirler gibi diğer yapılar da tutulabilir. En
Resim 1 A. Bazal ganglion düzeyinden alınan aksiyel
T1A MR görüntüsünde bilateral, simetrik, hiperintens
GP tutulumu izlenmekte.
Resim 1 B. Aynı düzeyden alınan T2A görüntüde
GP’da anormal sinyal değişikliği izlenmiyor.
Resim 2. Sentrum semiovale düzeyinden alınan ardışık aksiyel T1A
görüntülerde hemoraji ile uyumlu hiperintens odaklar (oklar) izleniyor
.
Erciyes Tıp Dergisi (Erciyes Medical Journal) 26 (2) 62-68, 2004
66
Kernikterus: Akuta MR görüntüleme bulguları
karakteristik nöropatolojik lezyon paterni simetrik
ve seçici olarak GP tutulumudur (4, 5). Seçici
tutulumun nedeni tam olarak anlaşılamamıştır.
Kernikterus
santral
sinir
sisteminin
çeşitli
bölgelerini etkilemekle birlikte, sadece GP MRG’de
dikkate
değer
bir
şekilde
belirgin
sinyal
değişikliğine yol açmaktadır (6).
Geç dönemde, kernikterusun en sık rapor edilen ve
en karakteristik MRG bulgusu GP’da T2A
görüntülerde
hiperintens
olarak
izlenen
lezyonlardır. MRG ile GP’un posteromedial
kısmının tutulumunun kernikterusa daha hassas
olduğu gösterilmiştir (7). Talamus ve subtalamik
nükleusta da sinyal değişiklikleri bildirilmiştir (8-
10). Ancak akut dönemdeki hastaları içeren çalışma
grubumuzda GP’ta herhangi bir bölge seçiciliği ya
da talamik veya subtalamik tutulum gözlenmedi.
GP’da T1A görüntülerde izlenen hiperintens sinyal
değişikliğinin nedeni ve neden her hastada
görülmediği kesin olarak bilinmemektedir. Ancak
bilirubinin nöronlara yaptığı toksik etki kadar
stresörlere intrinsik duyarlılık da büyük önem
taşımaktadır (11). Bilirubinin toksik etkilerini
arttıran durumlar düşük doğum ağırlığı, hipotermi,
hipoalbüminemi, anoksi, asidoz ve enfeksiyondur
(12). Çalışmamıza üç olguda GP tutulumu
izlenmedi. Kronik dönemde yapılan çalışmalarda
ağır nörolojik sekeli olan ve MRG’de patolojk
bulgu
izlenmeyen
kernikteruslu
olgular
bildirilmiştir (6). Bu nedenle, GP tutulumu
izlenmeyen üç olguda direnç mekanizmalarının
daha güçlü olduğu ya da beyinde oluşan hasarın
MRG ile tespit edilebilme sınırının altında kaldığı
düşünülebilir. leri sürülen bir diğer teori hasarlı
nöronların tamamen ölmesi ile MRG’de izlenen
anormal sinyal değişikliklerinin kaybolduğudur
(13).
GP’da T1A hiperintens lezyonlar asfiksi, karaciğer
hastalıkları, nörofibromatozis, total parenteral
nutrisyon ve metastatik melanomda bildirilmiştir
(14-17). Ancak bu hastalıkların kernikterustan
ayrımında klinik bulgular genellikle yardımcıdır.
Kernikterus tanısı geleneksel olarak klinik bulgular
temel alınarak konulmaktadır. Ancak son yıllarda,
fototerapi ve kan değişimi ile hiperbilirubinemiyi
kontrol altına almaya yönlenen gelişmiş ve agresif
tedavi yöntemleri kernikterusun tanısal klinik
bulgularını hemen tamamen ortadan kaldırmıştır.
Kernikteruslu yenidoğanların %10’unda akut
e n s e f a l o p a t i
g e l i ş m e m e k t e d i r
v e
t a n ı
güçleşmektedir (18). Bu yüzden akut kernikterusun
karakteristik MRG özelliklerini yakından tanınması,
erken
tanı
için
katkı
sağlayabilir.
Ancak
kernikterusun akut MRG bulgularını tarifleyen
sınırlı sayıda çalışma bulunmaktadır (13, 19, 20).
Ayrıca, klinik gidişat ve nörolojik sonuçlarla akut
MRG
bulguları
arasındaki
ilişki
kapsamlı
çalışmalarla araştırılmamıştır.
Ulaşılabilen literatürde akut dönem MRG bulguları
ile ilgili bir kaç adet olgu bulunmaktadır (Tablo II)
(13, 19, 20). Kernikterusun akut MRG bulguları ilk
defa Penn ve ark. tarafından sekiz günlük bir
infantta yayınlandı (19). Bu olgu aynı zamanda
kernikterusa bağlı gelişen beyin hasarını gösteren
ilk MRG çalışmasıydı. Çalışmalarında; T1A
görüntülerde GP, internal kapsül ve talamusta
hiperintens lezyonlar izlendi. Sekiz gün sonra
yapılan MRG tetkikinde hipokampüste de T1A
görüntülerde anormal sinyal artışı ortaya çıktı.
Tariflenen alanlarda T2A görüntülerde, normalde
sinyal artışı izlenen alanlar nedeniyle güçlükle
farkedilen
sinyal
artışları
gözlendi.
T2A
görüntülerde en önemli bulgu GP, internal kapsül
ve anterior talamusta demarkasyonun kaybı idi. Bu
olgunun
MRG
bulguları
çalışmamızdaki
bulgulardan yaygın tutulum göstermesi ve T2A
görüntülerde patolojik sintal artışı gözlenmesi ile
farklılık gösteriyordu. Çalışmamızda GP’da T2
sinyal
anormalliği
ve
demarkasyon
kaybı
gözlenmedi.
Harris ve ark. yaşları 5-21 gün arasında değişen
kernikteruslu 4 olgunun akut MRG bulgularını
rapor ettiler (13). Dört olgunun birinde GP’da T1A
görüntülerde hiperintensite izlenmiştir. Bu olgunun
3-24 ay içerisinde yapılan takiplerinde MRG’de
hiperintens lezyonlar kayboldu ve olgu normal bir
nörolojik gelişim göstermiştir. Bu çalışma T1
hiperintens GP lezyonlarının düzeldiğini gösteren
Erciyes Tıp Dergisi (Erciyes Medical Journal) 26 (2) 62-68, 2004
67
Coşkun, Yıkılmaz, Kumandaş, Manav
ilk
çalışmaydı.
Sonuç
olarak
yazarlar
bu
hiperintens lezyonların uzun dönem prognozu
etkilemeyen geçici bir fenomen olduğunu öne
sürmüşlerdir. Ancak kesin bir yargıya varmak için
olgu sayısının yetersiz olduğu aşikardır.
Martich-Kriss ve ark. nörolojik sekeli olan
kernikteruslu bir infantın bir yıllık takip sonuçlarını
bildirdiler (20). lk MRG incelemesi 18 günlükken
yapılmıştı
ve
T2A
görüntülerde
bilateral
hiperintens olarak izlenen GP lezyonları vardı.
Altıncı ay ve birinci yıl MRG incelemelerininde de
aynı bulgu sebat etti.
Akut
dönemde
T1
sinyal
artışı
gösteren
kernikteruslu
olgularla
kronik
dönem
T2
hiperintens sinyal değişiklikleri arasında herhangi
bir ilişkinin varlığı, ve aynı zamanda akut dönemde
GP’da izlenen T1 hiperintens sinyal değişikliğinin
nöroklinik prognostik değerininin belirlenmesi için
ilave çalışmalara ihtiyaç olduğunu düşünmekteyiz.
Sonuç olarak, karakteristik T2 hiperintens GP
tutulumunun
iyi
bilindiği
kronik
dönem
kernikterustan farklı olarak, akut kernikterusta GP
tutulumu T1A görüntülerde hiperintens olarak
izlenmektedir. Bu MR görünümü akut kernikterusun
sık görülen ve karakteristik bir bulgusudur.
KAYNAKLAR
1. Barkovich AJ. Pediatric Neuroimaging (3 rd
ed.). Williams and Wilkins, Philadelphia 2000,
pp 209-211.
2. Maisels MJ. Jaundice. In: Avery GB, Fletcher
MA, MacDonald MG ( eds), Neoanatology.
Pathophysiology and management of the
newborn (5th ed). Williams and Wilkins,
Philadelphia 1999, pp 794-795.
3. Newman TB, Maisels MJ. Magnetic resonance
imaging and kernicterus. Pediatrics 2002;
109:555.
4. Turkel SB, Miller CA, Guttenberg ME, Moynes
DR, Hodgman JE. A clinical pathologic
reappraisal of kernicterus. Pediatrics 1982;
69:267-272.
5. Kim MH,Yoon JJ, Sher J, Brown AK. Lack of
predictive indices in kernicterus: A comparison
of clinical and pathologic factors in infant with
or without kernicterus. Pediatrics 1980; 66:852-
858.
6. Yilmaz Y, Alper G, Kiliçorlu G, Çelik L,
Karadeniz L, Degirmenci-Yilmaz S. MR imaging
findings in patients with severe neonatal indirect
hyperbilirubinemia. J Child Neurol 2001;
16:452-455.
7. Yokochi K. Magnetic resonance imaging in
children with kernicterus. Acta Pediatr 1995;
84:937-939.
8. Sugama S, Soeda, Eto Y. Magnetic resonance
imaging in three children with kernicterus.
Pediatr Neurol 2001; 25:328-331.
9. Yilmaz Y, Ekinci G. Thalamic involvement in a
patient with kernicterus. Eur Radiol 2002;
12:1837-1839.
10. Steinborn M, Seelos KC, Heuck A, von Voss H,
Reiser M. MR findings in a patient with
Kernicterus. Eur Radiol 1999; 9:1913-1915.
11. Johnston MV, Hoon AH. Possible mechanisms
in infants for selective basal ganglia damage
from asphyxia, kernicterus, or mitochondrial
encephalopathies. J Child Neurol 2000; 15:588-
591.
12. Hansen TWR, Bratlid D. Bilirubin and bilrubin
toxicity. Acta Pediatr Scand 1986; 75:513-522.
13. Harris
MC,
Bernbaum
JC,
Polin
JR,
Zimmerman R, Polin RA. Developmental follow-
up of breastfed term and near-term infants with
marked hyperbilirubinemia. Pediatrics 2001;
107:1075-1080.
14. Mirowitz SA, Sartor K, Gado M: High-intensity
basal ganglia lesions on T1-weighted images in
neurofibromatosis. AJR Am J Roentgenol 1990;
154:369-373.
15. Mirowitz SA, Westrich TJ, Hirsch JD.
Hyperintense basal ganglia on T1-weighted MR
images
in
patients
receiving
parenteral
nutrition. Radiology 1991; 181:117-120.
16. Gomori JM, Grossman RI, Shields JA,
Augsburger JJ, Joseph PM, DeSimeone D.
Choroidal melanomas: correlation of NMR
spectroscopy and MR imaging. Radiology 1986;
158:443-445.
17. Coskun A, Lequin M, Segal M, Vigneron DB,
Erciyes Tıp Dergisi (Erciyes Medical Journal) 26 (2) 62-68, 2004
68
Kernikterus: Akuta MR görüntüleme bulguları
Ferriero DM, Barkovich AJ. Quantitative
analysis of MR images in asphyxiated neonates:
correlation with neurodevelopmental outcome.
AJNR Am J Neuroradiol 2001; 22:400-405.
18. Johnson WH, Angara V, Baumal R, et al.
Erythroblastosis fetalis and hyperbilirubinemia,
a five-year follow-up with neurological,
psychological, and audiological evaluation.
Pediatrics 1967; 39:88-92.
19. Penn AA, Enzmann DR, Hahn JS, Stevenson
DK: Kernicterus in a full term infant. Pediatrics
1994; 93:1003-1006.
20. Martich-Kriss V, Kolias SS, Ball WS: MR
findings in kernicterus. AJNR Am J Neuroradiol
1995; 16:819-821.
Dostları ilə paylaş: |