“KARIN SERMAYEYE İLAVESİ KAR DAĞITIMI SAYILMAZ”
NE ANLAMA GELMEKTEDİR?
Sakıp ŞEKER
Yeminli Mali Müşavir
A-
GENEL AÇIKLAMALAR
Bilindiği üzere, yürürlük süresi 31.12.1998 tarihinde sona eren Kurumlar Vergisi
Kanunu’nun geçici 23.maddesi, 4444 sayılı Kanun ile geçici 28.madde olarak yeniden
düzenlenmiş ve yürürlük tarihi 31.12.2002 olarak belirlenmiştir. Geçici 23.maddenin yürürlük
süresi 1999 yılı Bütçe Kanunu ile 31.12.1999 tarihine kadar uzatılmış ise de, bu düzenleme,
“Bütçe Kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamayacağına” ilişkin
Anayasanın 161.maddesine aykırı idi. Bu aykırılık 4444 sayılı Kanun ile düzeltilmiştir.
Tam
mükellefiyete
tabi
kurumların en az iki tam yıl aktiflerinde yer alan
gayrimenkuller ile iştirak hisselerinin satışından elde edilen kazancın kurum sermayesine
ilave edilmesi şartıyla kurumlar vergisinden istisna edilmesine ilişkin geçici 28.madde
hükmünü, 1994-1998 yılları arasında uygulama alanı bulan geçici 23.maddeden ayıran iki
farklı hüküm bulunmaktadır.
1- Hesaplanması gereken gelir vergisi stopajı oranı, daha önce Kanun maddesinde
%10 olarak belirtildiği halde, yeni düzenlemede bu oranın belirlenmesi diğer kurumlar vergisi
istisnaları gibi Bakanlar Kuruluna bırakılmıştır.
1
2- Geçici 23.maddedeki, “bu kazançların sermayeye ilavesi kar dağıtımı sayılmaz”
hükmüne geçici 28.maddede yer verilmemiştir. Çünkü aynı hüküm GVK’nun 94/6
maddesinin (b-i) ait bendinde yer almıştır.
B-
KARIN SERMAYEYE İLAVESİ VE KAR DAĞITIMI KAVRAMLARININ
ANLAMI
Gayrimenkul veya iştirak hisselerinin satışından elde edilen kazancın kurumlar
vergisinden istisna tutulmaması değişik kanuni düzenlemelerle 15 yıldan beri
uygulanmaktadır. Vergi alacağı kavramının 3946 sayılı Kanun ile vergi sistemimizde yeniden
girmesi nedeniyle 4108 sayılı Kanunla eklenen geçici 23.maddeye “bu kazançların
sermayeye ilavesi kar dağıtımı sayılmaz” hükmü konulmuştur. Keza, böyle bir hüküm
konulmamış olsaydı, şirket ortaklarına verilen “bedelsiz” hisse senedi veya iştirak hisselerinin
“kar payı” veya “iştirak hissesinden doğan kazanç” olarak menkul sermaye iradı kabul
edilerek, anılan Kanunun mükerrer 75.maddesinde belirtilen 1/3 oranındaki “vergi alacağı”da
bu tutara eklenerek, belli hadleri geçmesi halinde yıllık beyanname ile beyan edilmesi
gerekecekti.
Kar payının nakit olarak alınması ile bedelsiz hisse senedi veya iştirak hissesi olarak
alınması arasında gelirin elde edilmesi yönünden bir fark bulunmamaktadır.
1
1999/13230 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile gayrimenkul veya iştirak hisselerinin satış kazancı üzerinden
GVK’nun 94/6 (b-ii) maddesine göre kesilmesi gereken stopaj oranı %15 olarak belirlenmiştir. Bu ve diğer
stopaj oranlarının yüksek belirlenmesi vergi oranlarının düşürüleceği beklentilerini boşa çıkarmıştır. Buna göre
kurumlardaki vergi yükü 1998 yılındaki %44 oranını aşarak,1999 yılında %44,055’e çıkmıştır.
1
Maliye Bakanlığı 191 no’lu GVK Genel Tebliğinde, “dönem karından ayrılan
yedeklerin her herhangi bir yılda sermayeye ilave edilmesini, ortaklara fiilen dağıtılan kar
payları ile kurumun sermaye artırımına iştirak edilmesinin aynı mahiyette olduğunu, her iki
halde de ortakların kurum bünyesinde oluşan karlar üzerinde tasarrufta bulunma imkanına
sahip olduğunu, bu nedenle bedelsiz edinilen hisse senedi veya iştirak hisselerinin kurum
açısından kar dağıtımı, ortaklar açısından kar payı hükmünde olduğunu” açıklamıştır.
Aynı Tebliğde, iştirak hisseleri ve gayrimenkullerin satışından doğan ve sermayeye
ilave edilen kazancın esas itibariyle kar yedeği mahiyetinde olduğu, geçici 23.maddenin
üçüncü fıkrasında bu kazançların sermayeye ilavesinin kar dağıtımı sayılmayacağı
belirtildiğinden anılan kazançların sermayeye ilavesi nedeniyle ortaklara verilecek bedelsiz
hisselerin veya hisse senetlerinin kar payı kabul edilmeyeceği belirtilmiştir.
C-
GVK’NUN 94/6 (b-i) ALT BENDİNDE YER ALAN “KARIN SERMAYEYE
İLAVESİ KAR DAĞITIMI SAYILMAZ” HÜKMÜ NE ANLAMA
GELMEKTEDİR?
4369 sayılı Kanun ile GVK’nun 94.maddesinin 6.bendinin (b-i) alt bendi parantez
içine “karın sermayeye ilavesi kar dağıtımı sayılmaz” hükmü konulmuştur.
4369 sayılı Kanun ile tam mükellefiyete tabi kurumların vergilendirilmesinde, daha
önce kurumlar vergisi düşüldükten sona kalan kısım üzerinden dağıtılsın dağıtılmasın gelir
vergisi stopajı yapılması gerektiği şeklindeki düzenleme yerine, kurum stopajının yapılması
kar dağıtımına bağlanmıştır. Diğer bir ifade ile, tam mükellef kurumlarda kurumlar
vergisinden istisna kazançlar dışındaki kazançlarda, GVK’nun 94/6.maddesine göre yapılacak
stopaj, kar dağıtımına bağlanmıştır. Eski uygulamada kar dağıtımı yapılmasa dahi gelir vergisi
stopajı yapılmaktaydı.
Ancak, yapılan bu düzenleme ile kurumların sermaye yapılarının güçlendirilmesi
amacıyla karın sermayeye ilave edilmesi halinde, kurum stopajı tamamen ortadan
kaldırılmıştır. Bu değişiklikle kar dağıtımı yapmayan kurumlarda (karın sermayeye ilave
edilmesi hali dahil) kurumlar vergisi yükü fon payı dahil %33’te kalmıştır.
D-
KAR DAĞITIMI SAYILMAYAN BİR İŞLEM SONUCUNDA GELİRİN
ELDE EDİLDİĞİ KABUL EDİLEBİLİR Mİ?
Kurumlarda kar dağıtımı yetkisi genel kurula ait olup, kar dağıtım tarihinin de genel
kurul tutanağında belirtilmesi gerekir. Kar dağıtım tarihinin yönetim kuruluna bırakılması
ilgili yönetmelik gereği mümkün değildir.
2
Değerli bazı yazarlar, GVK’nun 94/6 (b-i) alt
bendindeki parantez içi hükmün sadece bu bent uyarınca gelir vergisi tevkifatı yapılmamasına
yönelik olduğunu, ancak karın sermayeye ilavesi sonucunda kurumdan bedelsiz hisse alınması
işleminin ayrı olduğunu, bu nedenle kurumlardan elde edilen bedelsiz hisselerin GVK’nun
75/1, 2 ve 3.maddelerine göre kar payı sayılarak, menkul sermaye iradı olarak bunların vergi
alacağı dahil anılan Kanunun 85 ve 86.maddelerine göre yıllık beyanname ile beyan edilmesi
gerektiği görüşündedirler.
3
Bu görüşlere TÜRMOB’da katılmaktadır.
4
2
7.8.1999 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan ve 1.10.1996 tarihinde yürürlüğe giren “Sermaye Şirketlerinin
Genel Kurul Toplantıları ve Bu Toplantılarda Bulunacak Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Komiserleri Hakkında
Yönetmeliğin eki Örnek:4 no’lu “Genel Kurul Toplantı Tutanağı “ Mad:4
3
Ş.Dorukkaya-F.Aykutlu “Vergi Yasalarında 4444 Sayılı Kanunla Yapılan Değişiklikler” Yaklaşım, Sayı:81 Ek
Sy: 65
4
M.Özyürek-E.Sönmez-G.Ayaz “Yeni Vergi Kanunun Yorum ve Açıklamaları” TÜRMOB Yayınları-88 Sy:92
2
Karın sermayeye ilave edilmesinin kar dağıtımı sayılmadığı konusu gayrimenkul ve
iştirak hisselerinin satışından doğan kazançlar dışındaki kazançlar yönünden yeni bir
durumdur. Ancak gayrimenkul veya iştirak hisselerinin satışından doğan kazançlar yönünden
durum farklıdır. Bu uygulama 1995 yılından beri devam etmektedir. Her ne kadar geçici
28.madde yeni bir Kanun hükmü ise de, bu maddenin konulmasının ardındaki düşünce ve
amaç eski uygulamanın devam ettirilmesidir.
E-
MÜKERRER 28.MADDENİN GEREKÇESİ VE VERGİ YÜKÜ
1-
Kanun Hükmünün Gerekçesi
Gayrimenkul veya iştirak hisseleri satış kazancının kurumlar vergisinden istisna
edilmesinin nedeni, 444 sayılı Kanun’un gerekçesinde şöyle ifade edilmiştir.
“Ekonomik durgunluk zamanında, işletmelerin bir çoğu için mali kaynak sağlamanın
en iyi yolu sahip olunan sabit kıymetlerin likit kaynaklar haline dönüştürülmesi ve bu
kaynakların işletmede kullanılmasıdır. Uygun olmayan ekonomik koşullarda sabit varlıkların
elden çıkarılması, diğer koşullara göre daha zor olmakta, ortaya çıkan kazancın vergisi ise
buradan elde edilecek kaynakları eritmektedir. Bu koşullarda işletmelere sağlanabilecek en
önemli destek, satıştan doğan kazancın vergilendirilmemesi, ayrıca satış nedeniyle yapılan
işlemlerden kaynaklanan vergilerin alınmamasıdır.”
Öte yandan, GVK’nun 94/6.maddesinin (b-i) alt bendinde yer alan parantez içi
hükmün özel bir gerekçesi yoktur. Bu hükmün gerekçesini ve amacını 4369 sayılı Kanunun
genel gerekçesinden çıkartmak mümkündür. Bilindiği gibi 4369 sayılı Kanun genel olarak
vergi oranlarını aşağıya çekmeyi, kurumların içsel kaynaklarını kullanarak mali yapılarını
güçlendirmeyi amaçlamıştır.
Ancak, 4369 sayılı Kanunla eklenen “karın sermayeye ilave edilmesi kar dağıtımı
sayılmaz” dan ne kasdedildiği, dönemin Maliye Bakanı tarafından TBMM’nde yapılan
açıklamadan net olarak anlaşılmaktadır.
“Şu anda Türkiye’nin özellikle sermaye piyasasının gelişmekte olduğu bir dönemde en
büyük zafiyeti, şirketlerin mali bünyelerinin zayıflığıdır. Dolayısıyla şirketlerin mali
bünyelerinin kuvvetlendirmeye yönelik, karlarını dağıtmayarak, şirket sermayesine ilave edip,
kaynak olarak orada bırakmaları teşvik edilecek bir unsur olarak görülmektedir. (....)
Karın sermayeye eklenmesi halinde şirket dışına herhangi bir kaynak çıkmamaktadır,
şirket dışına bir transfer yapılmamaktadır; ortaklar tarafından bir kaynak elde edilmemekte,
dolayısıyla, ortakların özel ödeme güçlerinde bir değişiklik olmamaktadır. (....) Zaten,
mevzuatımızda, sermayeye ilave edilmesi halinde, kar dağıtımı sayılmama halleri değişik
şekillerde vardır. Örneğin, gayrimenkul ve iştirak hissesi satışından doğan kazançların,
yeniden değerleme fonlarının, maliyet artış fonlarının sermayeye ilave edilmesi kar
dağıtımı sayılmadığı mevzuatımız açık olarak ifade etmektedir.”
5
Sayın Maliye Bakanının bu konuşması söz konusu cümlenin ne anlama geldiğini
herkese anlatabilecek açıklıktadır. Ortakların ödeme gücünde bir değişiklik olmuyorsa ilave
vergiyi hangi kaynaktan ödeyecektir?
5
Bir Reformun Anatomisi, Gelirler Genel Müdürlüğü Sy: 348-349
3
Söz konusu hükmü sadece yer aldığı bent kapsamında değerlendirmek, kanun tekniği
yönünden eleştirilebilir. Böyle bir ifadenin GVK’nun 76.maddesinde de yer alması farklı
yorumları önlerdi. Ancak, vergi kanunlarında teknik yönden eleştirilebilecek pek çok
düzenleme vardır. Bu teknik zaafı da onlardan biri saymak ve özü şekle feda etmemek
gerektiği görüşündeyiz.
2-
Vergi Yükünün Hesabı
Kanun koyucunun amacı satıştan doğan kazancın vergilendirilmemesi ve elde
edilecek kaynakların vergi yoluyla eritilmesini önlemektir. Bu amaca rağmen bedelsiz
hisse senetleri veya ortaklık hisselerinin kar payı kabul edilmesi halinde vergi yükünü
hesaplayalım.
Kazancın %83,5’inin
Kazancın %100’ünün
Sermayeye İlavesi
Sermayeye İlavesi
1.Durum
2.Durum .
Gayrimenkul Satış Kazancı
100
100
Gelir Vergisi Stopajı
15
15
Fon Payı
1,5
1,5
Sermayeye İlave Edilecek Kısım
83,5
100
(Menkul Sermaye İradı)
Vergi Alacağı
(1/5)
16,7
20
Matrah
100.2
120
Hesaplanacak Gelir Vergisi (%45)
45
54
Vergi Alacağı
16,7
20
İlave Ödenecek Vergi
28,3
34
Fon Payı
2,83
3,4
1.Durum
: Vergi Yükü : 15+1,5+28,3+2,83 = 47,63
2.Durum
: Vergi Yükü : 15+1,5+34+3,4
= 53,90
Vergiden istisna edildiği belirtilen bir kazancın %47’si vergi olarak alınırsa, söz
konusu işlemden doğan kazancın vergilendirilmediği nasıl iddia edilebilecektir? Aynı
gayrimenkulün istisnadan faydalanmayıp satış kazancının işletmede bırakılması halinde
(olağanüstü yedek olarak) vergi yükü %33’te kalacaktır. Katma değer vergisinin göreceli bir
etkisi olduğu dikkate alınırsa, avantaj olarak geriye sadece tapu harcı istisnası kalacaktır.
Burada belirtilmesi gereken diğer bir konu da sermayeye ilave edilecek karın vergiden
önceki kar mı, vergiden sonraki kar mı olduğudur. Kanundaki ifadeden vergi sonrası karın
sermayeye ilave edilmesi halinde istisna hakkından tam yararlanılamayacağı anlamı
çıkmaktadır. Ancak, kazancın tamamının sermayeye ilave edilmesi halinde verginin hangi
kaynaklardan ödeneceği boşta kalmaktadır. Kurumun başka kazancı yoksa vergi borçlanma
ile karşılanacağından, özsermayedeki gerçek artış vergi sonrası kar kadar olacaktır. Bu
konunun da açıklığa kavuşturulması gerekir.
Sermayeye ilave edilecek kar vergi öncesi kar kabul edildiği taktirde, ortaklarca elde
edilen bedelsiz hisse ve dolayısıyla kar payı yüksek olacağından (100 birim) vergi yükü
%50’yi aşabilecektir.
4
5
Yukardaki açıklamalarımız esas olarak geçici 28.madde kapsamındaki kazançlar
yönünden yapılmıştır. Diğer kazançlar yönünden karın sermayeye ilavesinin kar dağıtımı
sayılmayacağı konusu yeni bir durumdur. Mükellef isterse vergi alacağı yönünden ortakların
vergi ödemesini istemiyorsa karı sermayeye ilave etmeyip yine işletmede tutarak vergi
yükünü %33 seviyesinde tutabilir. Geçici 28.madde kapsamındaki kazançlarda ise “karın
sermayeye ilavesi” istisnadan faydalanmanın temel koşuludur. Buradaki amacımız söz konusu
parantez içi hükmün karşı görüş sahiplerince yorumlandığı gibi uygulanmasının yaratacağı
çelişkiyi ortaya koymaktır.
F-
SONUÇ
GVK’nun 94/6.maddesinin (b-i) alt bendindeki “karın sermayeye ilavesi kar dağıtımı
sayılmaz” hükmü; hem gelir vergisi tevkifatının yapılmayacağını hem de şirket ortaklarının
kar payı elde etmedikleri anlamına gelmektedir. Dönemin Maliye Bakanının TBMM’ndeki
açıklamaları Kanun koyucunun bu konudaki amacını net olarak ortaya koymaktadır.
Sermayeye ilave işlemini stopaj uygulamasında kar payı saymayıp diğer taraftan 75.madde
yönünden kar dağıtımı saymanın bizce izah edilebilir bir yanı yoktur. Ayrıca sermayeye ilave
işleminin kar dağıtımı sayılmayacağı ifadesinin sadece (b-i) alt bendi uygulaması için geçerli
olduğuna ilişkin bir açıklık yoktur.
Maliye Bakanlığı Geçici 23.maddenin uygulamasında, aynı ifadeyi, karın sermayeye
ilavesi nedeniyle edinilen bedelsiz hisseleri kar dağıtımı kabul etmediğine göre geçici
28.madde hükmü uygulamasında da aynı yaklaşımı göstermelidir. Aksine bir yorum, geçici
28.madde hükmünün uygulama alanını büyük ölçüde sınırlandıracaktır. Diğer kazançlarla
ilgili olup, sermayeye ilave edilen kazançlar için de aynı yaklaşım kabul edilmelidir.
Document Outline - A- GENEL AÇIKLAMALAR
- E- MÜKERRER 28.MADDENİN GEREKÇESİ VE VERGİ YÜKÜ
- Kanun koyucunun amacı satıştan doğan kazancın vergilendirilmemesi ve elde edilecek kaynakların vergi yoluyla eritilmesini önlemektir. Bu amaca rağmen bedelsiz hisse senetleri veya ortaklık hisselerinin kar payı kabul edilmesi halinde vergi yükünü hesaplayalım.
- Kazancın %83,5’inin Kazancın %100’ünün
- Sermayeye İlavesi Sermayeye İlavesi
- Gayrimenkul Satış Kazancı 100 100
- Fon Payı 1,5 1,5
- F- SONUÇ
Dostları ilə paylaş: |