Aylık Somuncu Baba Çocuk Dergisi - EYLÜL 2014
“Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği”
Hareketlerini dinî emirlere uygun olarak yapmaya çalış.
Herhangi bir canlının sebepsiz yere incinmesine razı olma.
Vatandaşlık ve komşuluk hukukunu yerine getirme gayreti içinde ol.
Bütün insanlara ve yaratıklara karşı Allah (c.c) için hürmet et ve yaratılmışı,
Yaratan'dan ötürü hoş gör.
Dilini gıybetten ve gönlünü kötü düşüncelerden koru, kimsenin aleyhine söz
söyleme, daima yapıcı bir zihniyete sahip ol.
Yıkıcı ve kırıcı işlerden sözlerden sakın, memleketin ve milletin hayır ve faydasına
olan hususlarda aklını, irade ve arzularını kullan, kötülüklerden vazgeç, ne kimseyi
incit ve ne de kimseye incin.
Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi (k.s.)
Yıl: 8
Sayı: 93
(Bir Hadis)
“Allah’ım! Açlıktan sana sığınırım. Çünkü açlık, ne kötü bir
arkadaştır. Hainlikten de sana sığınırım. Çünkü hainlik, ne
kötü bir sırdaştır.”
(Ebu Dâvûd, Vitr, 32)
(Bir Ayet)
“Rabbimiz, biz iman ettik. Bizim günahlarımızı bağışla.
Bizi ateş azabından koru.”
(3/Âl-i İmran, 147)
Somuncu Baba
Berfin
YAŞAR
Nagehan
EKMEKÇİOĞLU
Remzi Can
GÜNDOĞDU
Beyazıt
DOĞDAŞ
Nisa Nur
ÖZDEN
Yusuf Can
KAYMAZ
Beyza
DOĞDAŞ
Ömer
YILMAZ
Esra
KAYMAZ
Öykü Nesrin
ALTINDİŞÇİ
Zeynep Sümeyye
ÖZDEN
Zeynep Eylül
KİPÖZ
Arkadaşlar sizler de Çocuk Albümümüzde vesikalık fotoğraflarınızın yayınlanmasını istiyorsanız
cocuk@somuncubaba.net adresimize gönderiniz.
İnsanoğlu yaratılmışların en şerefli-
si ve en üstünüdür. Çünkü Allahu Teâlâ
insana akıl ve irade vermiş ve bunun
gereği olarak ona bir takım sorumluluk-
lar yüklemiştir. Bu sorumlulukları yerine
getirebilmesi için de peygamber ve ki-
taplar göndermek suretiyle ona rehberlik
etmiştir. Peygamberler, örnek ve önder
insanlardır. Mü’minler peygamberleri ör-
nek edinirler ve kendileri de diğer insan-
lara örnek olurlar. Sevgili Peygamberimiz
Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) bizim için
en güzel örnektir. Yüce kitabımız Kur’an-ı
Kerim’de Ahzab Suresi’nin 21. ayetinde
şöyle buyrulmuştur:
“Andolsun, Allah’ın
Rasûlü’nden sizin için; Allah’a ve ahiret
gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zik-
reden kimseler için güzel bir örnek vardır.”
Örnek insan; ibadeti, ahlakı ve davra-
nışlarıyla dürüst ve örnek insan olmak du-
rumundadır.
Biz her şeyden önce Allah’ın birliği-
ne, Hz. Muhammed (s.a.v.)’in Allah’ın
kulu ve elçisi olduğuna, onun bildirdik-
lerinin hak olduğuna şüphesiz iman eder,
sonra o imanın gereği olarak Allah’ın ve
Rasûlü’nün emir ve yasaklarına uyar, ha-
ram ve günahlardan sakınırız.
Örnek insan; Allah’ı ve peygamberini
seven, hayatına Kur’an ve sünnete göre
yön verip bu sayede onların sevgisini ka-
zanmaya çalışan insandır.
Örnek insan; Allah katında kurtulu-
şa erenlerden olabilmek için ibadetlerini
yerine getiren, faydasız ve boş şeylerden
yüz çeviren, zekâtını veren, namusunu
koruyan, sözünde ve özünde doğru ve
doğrulukta örnek olan insandır.
Örnek insan; Kur’an’ın ilk emrinin ‘Oku’
olduğunu bildiği için ilme değer veren,
bilenlerle bilmeyenlerin Allah katında eşit
olmayacağının bilincinde olan, bilgisiyle
insanlığa hizmet etmeye gayret eden in-
sandır.
Örnek insan; Allah’ın verdiği nimetle-
re şükreden, bir günah işlediğinde derhal
tevbe eden, bile bile günah ve hatada ıs-
rar etmeyen, insanlara iyiliği tavsiye edip
onları kötülüklerden alıkoymaya çalışan
insandır.
Örnek insan; insan haklarına saygılı
olan, bütün insanları Allah’ın kulu olarak
gören, geçimli ve uyumlu, insanlara yol
gösterici, birleştirici, tefrika ve ayrılıklara
pirim vermeyen uyanık insandır.
Sonuç olarak örnek insan; alçak gö-
nüllü, Müslümanlara merhametli, insanlar
için hayırlı, her işinde Allah rızasını göze-
ten insandır.
Editör’den Merhaba
Musa TEKTAŞ
cocuk@somuncubaba.net
Sevgili Arkadaşlar!
Somuncu Baba Çocuk Dergisi
Eylül 2014 Yıl: 8 Sayı: 93
Basım Tarihi: Eylül 2014
Somuncu Baba Dergisi’nin Ücretsiz Ekidir.
İmtiyaz Sahibi ve
Genel Yayın Yönetmeni
Kemal DEMİR
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
M. Hulusi ERDEMİR
Yayın Editörü
Musa TEKTAŞ
Yayın Kurulu
Prof. Dr. Nihat ÖZTOPRAK
Prof. Dr. Ali YILMAZ
Prof. Dr. Sebahat DENİZ
Prof. Dr. Bilal KEMİKLİ
Prof. Dr. Abdullah KAHRAMAN
Prof. Dr. Ali AKPINAR
Grafik Tasarım ve Uygulama
Zehra IŞIK
Yapım
www.grafiturk.com.tr
Dağıtım
K.D.D
Baskı & Üretim
Salmat Basım Yayıncılık Ambalaj San. Ltd. Şti.
Sebze Bahçeleri Caddesi Arpacıoğlu İşhanı
No: 95/1 İskitler/ANKARA
Tel: (0312) 341 10 24 • Faks: (0312) 341 30 50
Basım-Yayım-Dağıtım-Pazarlama
VİSAN İktisadi İşletmesi
Zaviye Mah. Hacı Hulûsi Efendi Cad.
No: 71 (44700) Darende / MALATYA
Tel:(422) 615 15 00 Faks:(422) 615 28 79
www.somuncubaba.net
cocuk@somuncubaba.
net
Allah'ın Adını Anarak Başlamak .................. 4
Sırrı ER
Güzel Davranışlar ............................................. 6
Ali KARAÇAM
İyilik ve Kötülük ................................................ 8
Hamidullah HALICI
Okul Zili Çalacak ............................................... 10
Naciye BEYZA
Camgöz ve Japon Misafirler ....................... 12
Raziye SAĞLAM
Kaf Suresi .............................................................. 14
Ali BÜYÜKÇAPAR
Yalanın Zararları ................................................ 16
Musa TEKTAŞ
Şiir ............................................................................ 18
Bunları Biliyor muydunuz? .......................... 20
Nisa ERCİYES
Dokuz Taş ............................................................ 21
Şebnem Güler KARACAN
Siz Bu İncelikleri Anlayamazsınız ............... 22
Mustafa AKGÜN
Emeğin O Kadar Çok ki ................................... 24
Erdal KARASU
Sancak Ali
............................................................................... 26
İsmail ÇOLAK
Balcan Makara Yapıyor ................................... 28
Yaşar KOCA
Kitap Tanıtımı ..................................................... 30
Yusuf HALICI
Güvercin Postası ve Bulmaca ..................... 32
grafitürk
Desing Media
6
10
24
Somuncu Baba Çocuk Dergisi | EYLÜL 2014
2
Somuncu Baba Çocuk Dergisi | EYLÜL 2014
3
Allah'ın
Adını Anarak Başlamak
Sevgili çocuklar,
“Bismillâhirrahmânirrahîm” cüm-
lesine besmele denir. Besmele,
“Esirgeyen ve bağışlayan Allah’ın
adıyla” anlamına gelir. Bunun kı-
saltılmış şekli “Bismillâh”tır. Allah’ın
adını anarak başlamak demektir.
Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’in
birçok yerinde, bizden kendisini
anmamızı ve hatırlamamızı iste-
mektedir. Peygamberimize inen ilk
ayette de, “Yaratan Rabbinin adı ile
oku!” diye buyurmuştur.
Biz, Müslüman olarak her işe
başlarken Allah’ın adını anmalıyız.
Bu çok güzel bir alışkanlıktır. Dilimi-
zi buna alıştırmamız gerekir.
Hepimiz, varlığımızı Allah’a borç-
luyuz. O’nun, bizim üzerimizde sa-
yamayacağımız kadar çok nimeti
Sırrı ER
vardır. Biz de her fırsatta Yüce Rab-
bimize karşı olan görevlerimizi ye-
rine getirmeye çalışmalıyız.
Bir işe besmele çekerek başlar-
sak, Allah’a karşı ilk görevimizi yeri-
ne getirmiş oluruz. Bu hareketimiz
Allah’ı çok memnun eder. Yardımını
bizden esirgemez, daima bizi korur
ve her işimizi kolaylaştırır.
Dilimizi bu güzel alışkanlığa ka-
zandıralım ve bir daha hiç bırakma-
yalım.
Gördüğümüz, duyduğumuz ve
bildiğimiz bütün varlıkların yaratıcısı
Allah’tır. Yarattıklarını koruyan, onla-
ra çeşitli rızıklar veren de O’dur. Hiç-
bir varlık sebepsiz yaratılmamıştır.
Hepsinin yapması gereken görevleri
ve sorumlulukları vardır. Hiçbiri ba-
şıboş ve sahipsiz değildir. Hepsinin
sahibi de Allah’tır. Allah, her şeyi ku-
sursuz bir şekilde yaratmış ve türlü
güzelliklerle donatmıştır.
Allah, kendisine inanan ve gü-
venen kişilerin daima yardımcısıdır.
İnananlar, yalnızca O’na güvenirler.
İnananları çeşitli sıkıntılardan kur-
taran, koruyup gözeten O’dur.
Allah’a inanan ve güvenen in-
sanlar, gönül rahatlığı ile hayatları-
nı sürdürürler. Bilirler ki, kendilerini
daima gören, gözeten ve koruyan
yüce bir varlık, gücü sonsuz bir ya-
ratıcı vardır. Bu güven duygusu, on-
ları rahatlatmaya yeter.
Allah’ın varlığına inanmayan in-
sanlar, en küçük bir sıkıntı ve zor-
lukta bunalıma girerler. Karamsar
olurlar, hayattan ümitlerini keserler.
Yüce Allah, bu konuda Kur’an-ı
Kerim’de şöyle buyurmaktadır:
“... Allah’a gönülden bağlanıp,
O’na karşı gelmekten sakınan kim-
seye Yüce Allah, (her işte) sıkıntı-
dan çekip kurtulacağı bir yol göste-
rir. Ve ona beklemediği yerden rızık
verir. Çünkü kim Allah’a güvenip
O’na gönülden bağlanırsa, Yüce Al-
lah ona yeterlidir...” (65/Talâk, 2-3)
Sevgili çocuklar,
Allah’a inanmak, insanı iyi ve
faydalı davranışlar yapmaya gö-
türür. Allah’a inanan bir insan, her
hareketinden ve sözünden hesa-
ba çekileceğini düşünür. Kendine
ve başkalarına zarar verecek kötü
davranışlardan uzak durur. Allah’ın
emirlerini yerine getirmeye çalışır.
Bu emirleri yerine getirdiği oran-
da huzura ve mutluluğa kavuşur.
İnanç kuvveti ile birçok zorluğun
altından kalkabilir. Aklını ve kalbini
bilgi ve iman ile doldurarak, başa-
rılara ve zaferlere ulaşır. İyilikten ve
doğruluktan hiçbir zaman ayrılmaz.
Somuncu Baba Çocuk Dergisi | EYLÜL 2014
4
Somuncu Baba Çocuk Dergisi | EYLÜL 2014
5
Hasan Bey tam bir kitap aşığıydı ve
evde büyükçe bir kütüphanesi vardı. Kü-
tüphanenin önünde, iki geniş koltuk bu-
lunuyordu. Hasan Bey ve Tarık, bu koltuk-
lara kurulmuş, zevkle kitap okuyorlardı.
Bu sırada, Nurdan elinde bir toz
beziyle oraya geldi. Kütüphanenin raf-
larına cam deterjanı döktü ve rafların
tozunu almaya başladı. Nurdan'ın elin-
deki ıslak bez, bazı kitapların ciltlerini
ıslattı. Bu durum kitaplarına gözü gibi
bakan Hasan Bey'in dikkatinden kaç-
madı. Hemen kızını uyardı. Sonra da
Tarık'a döndü:
- Tarık, kütüphanemize çok iyi bak-
malıyız. Kitaplar gerçek birer hazine-
dir. Onları dikkatle okumalı, kapakları-
nı büküp kırmamalıyız. Üzerlerine not
alacaksak veya bazı yerlerin altını çize-
ceksek bunu kurşun kalemle yapmalı-
yız. Ayrıca kitaplarımızı uzun yıllar sak-
lamak istiyorsak kütüphanemiz cam
kapaklı olmalı. Bu, kitaplarımızı tozdan
korur, dedi.
Tarık, babasının kitaplara ne kadar
değer verdiğini bir kez daha anladı.
Hasan Bey, Tarık'a kitaplar hakkında
yeterince bilgi veremediğini düşün-
dü. Odasında ödevini yapmakta olan
Tarık'a seslendi. Ödevini bitirince yanı-
na gelmesini söyledi.
Hasan Bey, Tarık için çocuk roman-
ları serisi almıştı. Romanlar güzel bir
kutunun içindeydi. Tarık, hediyeyi gö-
rünce sevinçten havalara uçtu. Babası-
na sarıldı, teşekkür etti.
Hasan Bey, Tarık’ı yanına oturttu. Ki-
taplar hakkında anlatacakları vardı. Elin-
de, daha önce okuduğu bir kitap vardı.
Kitabı göstererek anlatmaya başladı:
- Oğlum bak, kitap okurken önemli
gördüğün cümlelerin altını kurşun ka-
lemle çizebilirsin. Böylece daha sonra
o kitabı eline aldığında önemli yerle-
ri kolayca bulabilirsin. Kitabı sessiz bir
yerde okumalısın. Böylece okuduğunu
daha iyi anlayabilirsin. Ne tür kitaplar
okuyacağın da çok önemli. Öğretmen-
lerinin ve ailenin sana tavsiye ettiği, ya-
şına uygun kitapları okumalısın.
Bu sırada Nurdan, babasının Tarık'a
aldığı hediyeyi gördü. Kitaplara baktı,
“Bunları ben de okuyacağım.” diyerek
Tarık'a takıldı.
Ali KARAÇAM
GÜZEL DAVRANIŞLAR
Kitaplar Hazinedir
Kitap Okumak
Somuncu Baba Çocuk Dergisi | EYLÜL 2014
6
Somuncu Baba Çocuk Dergisi | EYLÜL 2014
7
İYİLİK VE KÖTÜLÜK
Derleyen: Hamidullah HALICI / Çizen: Hamit YÜKSEK
Yaşlı adam kulübesinin önünde torunuyla oturmuş, az ötede birbiriyle boğuşan iki köpeği izliyor-
lardı. Köpeklerden biri beyaz, biri siyahtı. Çocuk kendini bildi bileli o köpekler dedesinin kulübesi
önünde boğuşup duruyorlardı.
- İyilik ile kötülüğün simgesi. Aynen şu gördüğün köpekler gibi, iyilik ve kötülük içimizde sürekli müca-
dele eder durur. Onları seyrettikçe ben hep bunu düşünürüm. Onun için yanımda tutarım onları.
Çocuk, sözün burasında, mücadele varsa, kazananı da olmalı, diye düşündü ve her çocuğa has
bitmeyen sorulara bir yenisini ekledi:
Dedesinin sürekli göz önünde tuttuğu, yanından ayırmadığı iki iri köpekti bunlar. Çocuk, kulü-
beyi korumak için biri yeterli gözükürken niye ötekinin de olduğunu, hem niye renklerinin illa
da siyah ve beyaz olduğunu anlamak istiyordu artık. O merakla sordu dedesine.
Yaşlı adam, bilgece bir gülümsemeyle torununun sırtını sıvazladı. Onlar, dedi, benim için iki
simgedir evlat. Neyin simgesi, diye sordu çocuk.
- Peki, sence hangisi kazanır bu mücadeleyi?
Bilge adam, derin bir gülümsemeyle baktı torununa:
- Hangisi mi evlat? Ben hangisini daha iyi beslersem o!
Somuncu Baba Çocuk Dergisi | EYLÜL 2014
8
Somuncu Baba Çocuk Dergisi | EYLÜL 2014
9
Sevgili çocuklar!
Okulların açılmasına sayılı günler
kaldı. Bazılarınız ilk kez okullu olacak,
bazılarınız ise uzunca bir tatilin ardın-
dan arkadaşlarına, okuluna ve öğret-
menlerine yeniden kavuşacak. Emi-
nim okulların açılmasına günler kala
en çok minik öğrencilerimiz heye-
canlıdır. Günler öncesinden yapılan
alışverişler, yepyeni kitaplar, defterler,
boya kalemleri, çantalar, suluklar…
Okula yeni başlayacak öğrencileri-
miz için, okul ayrı bir anlam ifade et-
mektedir. Yeni bir çevre, farklı bir or-
tam, yeni arkadaşlıklar, yeni ilişkiler... .
Okul bizim ikinci yuvamızdır.
Orada beraber yaşamayı, sevmeyi,
saygıyı, dostluğu ve arkadaşlığı öğ-
reniriz. Ayrıca yeni bilgiler öğrenip;
yaparak, yaşayarak hayata hazırla-
nırız. Bunların yanında; arkadaşla-
rımızla oyunlar oynayarak, şarkılar
söyleyerek hoşça vakit geçirir, ortak
sevinçler paylaşırız.
İnsanlığın huzur ve mutluluğu,
dünyamızın güzelleşmesi, barış ve
sevginin hâkim olması, çocukların
güven içinde olması, iyi yetişmele-
rine bağlıdır. Sağlıklı ve ideal bir eği-
tim–öğretim; başarılı bireyler, mutlu
aileler, huzurlu toplum, aydınlık ya-
rınlar demektir. Barış içinde yaşamak,
güzellikleri paylaşmak, zor durum-
da kalanlara yardımcı olmak, adil ve
fedakâr olabilmek eğitimle olur. Aynı
zamanda insanın hayatı tanıması,
kendi ayakları üzerinde durabilmesi
ve bir meslek sahibi olabilmesi için
okul büyük önem taşıyor.
Bunun içindir ki; hangi yaşta
olursa olsun her yeni eğitim-öğre-
tim dönemi başında sanki ilk defa
okula başlıyormuş gibi heyecan ya-
şamalıyız. Alacağımız notların değil,
öğrendiğimiz bilgilerin hayatımız
boyunca işimize yarayacağını unut-
mamalıyız. Bu bakış açısıyla düşü-
nen öğrencinin başarılı olmaması
mümkün değil.
Ders kitaplarının yanında, millî-
manevî değerlerimizi, tarihimizi ve
kültürümüzü, siyasal ve sosyal iliş-
kilerimizi, yaratılışı ve tabiat olayla-
rını v.b. anlatan kitapları da okumayı
ihmal etmeyelim.
Kitap okumanın dersleri anla-
maya ve sınav hazırlığına da katkısı
vardır. Kitap okuyan ve okuduklarını
çok iyi değerlendirebilen öğrenciler
diğer öğrencilere göre çok daha ba-
şarılı olurlar. Çünkü soruları yorum-
lama ve anlama kabiliyetleri gelişir.
Kitap okuyan çocukların düşünce-
leri, diğer çocuklara göre çok daha
zengin olur. İletişim ve etkileşim ka-
pasiteleri artar.
Sağlıklı, başarılı, mutlu ve huzurlu
birer öğrenci olmanız dileklerimizle…
Okul Zili
Çalacak
Naciye BEYZA
Somuncu Baba Çocuk Dergisi | EYLÜL 2014
10
Somuncu Baba Çocuk Dergisi | EYLÜL 2014
11
Dün akşam, Selim'in Japonya'dan
iki arkadaşı geldi. Sami Nasaki ve
Hasan Osaka. Ömer "Selim Abi niye
arkadaşlarının adları bizler gibi de
soyadları bi acayip?" diye sorunca
Selim gülümseyerek "Ömer'ciğim,
arkadaşlarım geçen sene Müslüman
oldular. Biliyorsun Müslüman olunca,
isimler değiştirilip Müslüman isimleri
kullanılır ama soyadın değişmesine
gerek yoktur.”
Hafize Teyze, misafirler gelene ka-
dar bir sürü yemek yaptı. Türk mut-
fak kültürünü tanısınlar diye içli köf-
te, yaprak sarma, börek, mantı gibi
birbirinden harika yemekler bunlar-
dan sadece birkaçıydı. Bahçeye tam
bir ziyafet sofrası hazırlandı. Tabi
tüm bu hazırlıklar yapılırken, Zeliş'le
Ömer de çok yardım etti. Selim o ka-
dar hazırlığı görünce Hafize Teyze’ye
sarılıp;
Raziye SAĞLAM
KEDİ CAMGÖZ’ÜN GÜNLÜĞÜ
Camgöz ve
Japon Misafirler
- Halacığım! Ne gerek vardı bu ka-
dar yemeğe. Kim bilir ne kadar yorul-
dun, deyince Hafize Teyze;
- Eee oğlum dünyanın öbür ucun-
dan misafirlerimiz gelmiş. Türk mi-
safirperverliğini göstermemiz lazım,
dedi.
Zeliş sofraya salata tabağını koyar-
ken;
- Babaanne, misafirperver ne de-
mek, diye sordu.
- Bizim gibi misafiri çok seven ve
onu en iyi şekilde ağırlayan insan de-
mektir yavrucuğum.
- Misafir ağırlamak çok mu önemli?
- Tabii ki önemli yavrum. Peygam-
ber Efendimiz (s.a.v.) de misafiri çok
severdi. Hatta bu konuda çok sayıda
hadis -i şerifi vardır. Bunlardan benim
en çok hoşuma gideni de "Allah’a ve
kıyamete inanan, misafirine ikram
eylesin." dir.
Ali bahçedeki ceviz ağacı ile çınar
ağacının ortasına hamağı kurarken
bize döndü ve
- Ben de en çok "Misafir rızkı ile gelir,
ev halkının günahlarının affına sebep
olur." hadisini severim. Ne güzel de-
ğil mi, hem rızkıyla geliyor hem de ev
halkının günahlarının affedilmesine
sebep oluyor. Her yönden kârlı bir iş.
Hafize Teyze ile Ali, bu konuda
bildikleri başka hadisleri söylerken,
biz de Uzun Kulak’la kendimizi ha-
mağa attık. Biz hamağa çıkınca, ço-
cuklar gelip hızla bizi sallamaya baş-
ladı. Sanki havada uçuyorduk. Uzun
Kulak’ın uzun kıvırcık kulakları, biz
sallandıkça yana doğru yelpaze gibi
açılıp kapanıyordu. Hamakta neşe
içinde sallanırken birden boşlukta
uçtuğumuzu fark ettim. Kısa bir an
yükseldik ve aynı hızla düşüp yere
çakıldık. Canımız o kadar yanmıştı
ki toparlanamıyorduk. "Kediler dört
ayak üzerine düşer.” derler ya ben
tepe üstü çakıldığım için çok canım
yandı. Güçlükle gözümü açıp ayağa
kalkmaya çalışırken, bir elin beni tu-
tup kaldırdığını hissettim. Gözlerimi
açtığımda iki çekik göz gülümseye-
rek bana bakıyordu. Şimdiye kadar
bir Japon’u bu kadar yakından gör-
memiştim. Ne kadar sevimliydi. Sof-
raya otururlarken Ömer Zeliş'in kula-
ğına eğilip yavaşça "İkisi de birbirine
ne kadar çok benziyor." deyince Se-
lim bir kahkaha atarak;
- Ömer'cim, biraz önce Sami de
"Hepiniz birbirinize ne çok benziyor-
sunuz." demişti.
Neşe içinde yemek yenirken, Ja-
pon dostlarımızı İstanbul'da nerelere
götürüleceğinin planları da yapıldı.
Anlaşılıyor ki, önümüzde yine hare-
ketli günler var. Tabii gittiğimiz her
yeri sizlerle de paylaşacağım.
Şimdilik hoşçakalın…
Sevgili çocuk dostlarım;
Somuncu Baba Çocuk Dergisi | EYLÜL 2014
12
Somuncu Baba Çocuk Dergisi | EYLÜL 2014
13
Sevgili çocuklar!
Kaf Suresi Kur’an-ı Kerim’in 50.
suresi olup 45 ayettir ve Mekke
döneminde indirilmiştir.
Sure, adını baş tarafında bu-
lunan alfabe harfinden almıştır.
Düşüncelerimizin yazıya aktarıl-
masında bazı simgelerden yarar-
lanırız. Hayal olan konuları elle
tutulur gözle görülür hale getir-
menin yolu bu sırda gizlidir.
İnsan nasıl düşünüyor?
Çevremizde bulunan eşyaları
akıl dünyamıza almak istediği-
mizde onların simgelerinden ya-
rarlanırız. Dünya hem karşımızda
hem de içimizdedir.
Kendini bilen Allah’ı bilir!
Hikmetli bir söz bize bunu an-
latıyor ve bunun da yolunu gös-
teriyor. Başta kendi varlığımız ol-
mak üzere dünyada olup bitenleri
araştırıp inceleyerek buralardan
Allah’a giden yollar bulmalıyız.
Gökyüzünde nice hikmetler var.
Güneş ve diğer gezegenler uzay-
da nasıl bir düzen ve intizam-
la varlıklarını devam ettiriyorlar?
Acaba bunu kendi kendilerine mi
yapıyorlar?
Düzen ve intizam akıllı insanla-
ra her gün binlerce hakikati fısıl-
dar durur ama buna dikkat kesi-
lenler nerede?
Hayat ve ölümün varlığı şüp-
hesizdir. Toprak bütün varlığımızı
kuşatıyor onunla yaşıyor onunla
diri kalıyoruz. Vücudumuzda top-
raktan gelen onlarca mineral var.
İnsan ölüp gidince yok mu
olacak? Bütün bu olup bitenler
anlamsız mı? Akıl ve insanî tec-
rübemiz buna hayır diye cevap
veriyor. Elbette tekrar bir yaratılış
olacaktır.
Ama korkmayın ve üzülmeyin!
Allah hepimizi anne ve babala-
rımızla birlikte tekrar diriltecek ve
yakınlarımızla birlikte Cennetine
koyacaktır.
Sağlıcakla kalın evlatlarım!
Ali BÜYÜKÇAPAR
Kaf
Suresi
Somuncu Baba Çocuk Dergisi | EYLÜL 2014
14
Somuncu Baba Çocuk Dergisi | EYLÜL 2014
15
YALANIN
ZARARLARI
Yazan : Musa TEKTAŞ
Çizen : Çağrı CEBECİ
Somuncu Baba Çocuk Dergisi | EYLÜL 2014
16
Somuncu Baba Çocuk Dergisi | EYLÜL 2014
17
Yaşlıları Sevelim
M. Nihat MALKOÇ
Hasret kalır düzlere
Hüzün düşer yüzlere
Emanettir bizlere
Yaşlıları sevelim
Saçlar baştan dökülür
Ağızdan diş sökülür
İki büklüm bükülür
Yaşlıları sevelim
Görmez olur gören göz
Dünde kalır her bir söz
Kördüğümü gel de çöz
Yaşlıları sevelim
Hatırlatır güzleri
Bulutlanır gözleri
Nasihattir sözleri
Yaşlıları sevelim
Bükülmüştür belleri
Bal kaymaktır dilleri
Aşk bağının gülleri
Yaşlıları sevelim
Geçen vakte şaşarlar
Yokuşları aşarlar
Anılarla yaşarlar
Yaşlıları sevelim
Kökleridir çınarın
Yaşlıları sevelim
Kaynağıdır pınarın
Yaşlıları sevelim
Somuncu Baba Çocuk Dergisi | EYLÜL 2014
18
Somuncu Baba Çocuk Dergisi | EYLÜL 2014
19
Nisa ERCİYES
Bunları
Biliyor muydunuz
Böcekler neden ölünce
genelde ters dönüyorlar?
Bir böcek öldüğünde, fizik ku-
rallarına göre, vücudunun en ağır
bölgesi yere ilk çarpacak şekilde
düşer. Çünkü bacaklar, vücudun
ve kanatların ağırlığını taşıyamaz
ve bu nedenle de ters dönerler.
Bu bölge, çoğunlukla da vücutta
yüzey hacmi en geniş olan bölge
olduğu için, böcek düştüğü şekil-
de kalır. Vücut yüksekliği genişli-
ğinden daha fazla olan böcekler-
se, öldükleri zaman, yan olarak
düşerler.
Kuşlar uyurken neden ayaklarını yukarı çekerler?
Bazı kuşların uyurken bir bacaklarını gövde-
lerine doğru çekmelerinin nedeni bu hareke-
tin kuşun vücudundan ısı kaybını önleme-
si olarak açıklayabiliriz. Kuşların bacakları
üzerinde tüyler bulunmadığı için bu açık
bölgelerden ısı kaybı oldukça yüksek
olabiliyor. Zaten dikkat edilirse kuşların
uyuma sırasında vücut yüzeylerini olabil-
diğince küçültecek bir şekil aldıklarını, ör-
neğin bacaklarını gövdeye doğru çekmenin
yanı sıra başlarını da iyice gövdelerine gömdükle-
rini gözlemleyebiliriz.
Malzemeler
9 tane mermer taş, top.
Kaç kişilik?
En az 8 çocukla oynanmalıdır.
Kazandırdıkları
Beden hareketlerini sağlayan bir oyun.
Kim oynar?
Hem erkek hem kız çocukları zevkle oynarlar.
Nasıl Oynanır?
Çocuklar eşit sayıda iki gruba ayrılırlar. Gruplardan bir tanesi taşın bekçisi-
dir, diğerleri ise taşı yıkmaya çalışırlar. İlk önce 9 adet mermer taş bulunur
ve üst üste dizilir. Taşların başında bekleyecek olan grup elemanı yerini alır.
Karşı takım ise tam ortaya geçer. Taşın başında bekçi olarak bekleyecek
grubun diğer elemanları ise atış yapacak diğer grubun biraz uzağında ve
arkasında yerlerini alırlar.
Gösterilen çizgiden atış yapmaya başlayan grubun tek gayesi dokuz taşı
yere devirmektir. Hepsi atışlarını yapar. Eğer dokuz taşı deviremezlerse, ta-
şın bekçiliği görevi onlara geçer. Devirirlerse işte o an mahalle birbirine
girer.
Bekçi topu yakalayıp getirene kadar ortadaki grup devirdikleri dokuz taşı
aynı şekilde dizmek zorundadırlar. Topu alıp gelen bekçi taşı dizmeye ça-
lışan çocuklara bu topu atarak onları vurmaya çalışır.
Bu arada diğer taraftaki arkadaşları da onun attığı topu tutarak ortadaki
çocukları vurmaya çalışırlar. Ortadaki grup bir yandan vurulmamaya, bir
yandan da dokuz taşı tekrar dizmeye çalışırlar. Oyun taşların dizilmesiyle
biter. Taşı dizemeden bütün grup topla vurulursa, işte o zaman gruplar yer
değiştirirler.
"Dokuztaş"
oynarken
arkadaşlarımızı
itip kakmayalım.
Şebnem Güler KARACAN
Dokuz Tas
Somuncu Baba Çocuk Dergisi | EYLÜL 2014
20
Somuncu Baba Çocuk Dergisi | EYLÜL 2014
21
Ayşe koşarak evden çıktı. Türk
karargâhının olduğu yere doğru
koşmaya başladı. Koşuyor koşu-
yordu. Karargâha geldiğinde so-
luk soluğaydı. Nöbetçinin yanına
gelmişti. Soluk soluğa olmanın
yanı sıra terlemişti de Ayşe. Nö-
betçi merakla, “Ne oldu küçük
kız?” dedi.
Ayşe olanları anlatmaya başla-
dı:
“Bir Yunan askerini bayılttık.
Bizden meyve istemişti. Hileyle
meyve vereceğiz diye eve çağır-
dık. Ablam kapının arkasına giz-
lenmişti. O girince kafasına kalın
sopayla vurarak bayılttı. Sonra da
bağladık.”
“Merak etme sen.” dedi nöbetçi.
“Bunların sürüsü defolup gidecek.
Ordumuz Uşak’a girmek üzere.
Afyon’dan Uşak’a hızla geldikleri-
ni haber aldık. Evde kimlerle yaşı-
yorsun?”
“Dedem, ebem, ablam ve ben.
Babam Çanakkale şehidi. Annem
de ben küçükken ölmüş.”
“Demek sen de şehid çocuğu-
sun.”
Nöbetçi sözlerini henüz bitir-
mişti ki Ulu Camii’nin minaresin-
den salâ sesleri gelmeye başladı.
Nöbetçi, “İkindi vakti bu ne Salâsı?
Bugün Cuma da değil. Cuma
olsa ikindi vakti salâ olmaz.” dedi.
Diğer bazı camilerin minarele-
rinden de salâ sesleri geliyordu.
Uşak’taki Yunan askerleri kaçarak
şehri terk ediyorlardı. Tam bir kar-
gaşa içindeydiler.
Mustafa AKGÜN
Siz Bu İncelikleri
Anlayamazsınız
“Şimdi anladım.” dedi nöbetçi.
“Kahraman askerimiz Uşak’a girdi
demek ki. Yunan kaçmaya başladı.
O salâ sesleri kurtuluşumuzu müj-
deliyor. Bugün Eylül’ün biri. Bir Ey-
lül Uşak’ımızın kurtuluş günü.”
Ayşe, “O zaman benim hemen
eve gitmem gerek.” dedi. Koşarak
evlerine gitti.
Eve girdiğinde ablasını Yunan
askeri Leon’un başında bekliyor
buldu. Leon elleri, ayakları bağlı,
ağzına yün tıkanmış şekilde yer-
de yatıyordu.
Sevinçle, “Abla müjde!...” diye
haykırdı Ayşe.
Fatma, “Ne oldu Ayşe?” dedi.
“Ordumuz Uşak’a girmiş. Yunan
askeri kaçıyormuş. Salâ seslerini
duymadın mı?”
“Duydum da ne olduğunu anla-
yamamıştım.”
İkisi de sevinmeye başladılar.
Bu sırada dedeleri üst kattan aşa-
ğı iniyordu. Olanları duymuştu.
Hepsi de Leon’a bakıyorlardı. Leon
bunca yaptıklarından sonra ken-
disini öldüreceklerini düşünüyor-
du. Onun için de ümidini kesmişti.
“Bu Yunan askerini ne yapalım
dede?” dedi Fatma.
Leon, dedenin ‘Öldürün’ diye-
ceğini sanıyordu.
“Bunlar zavallı. İnsanlıktan na-
sibini almamış güruh. İngilizle-
rin maşası olarak gelip vatanımı-
zı, Egemizi işgal ettiler. İngilizler
bunları piyon olarak kullandı. Koy-
verin gitsin.”
Leon’un şaşkınlıktan gözleri yu-
vasında dönüp duruyordu. Bağları-
nı çözdüler. Leon kapıdan çıkmaya
hazırlanıyordu. Gidip kaçan Yunan
askerlerine ulaşacaktı. Dede kahırlı
bir sesle ona şunları söyledi:
“Sen ucuz kurtuldun Leon. Seni
öldürebilirdik. Öldürmedik. Sen
ucuz kurtuldun ama biz ucuz kur-
tulamadık. Yüzbinlerce askerimiz
cephelerde şehid oldu. Uşak’ımı-
zın sizin kirli çizmelerinizden kur-
tuluşunun şerefine seni serbest
bırakıyoruz. Ama sizler bunun gibi
incelikleri anlamazsınız. Yapınız
ve eğitiminiz sizi böyle yapıyor.
Siz bu incelikleri anlayamazsınız.”
Somuncu Baba Çocuk Dergisi | EYLÜL 2014
22
Somuncu Baba Çocuk Dergisi | EYLÜL 2014
23
Erdal KARASU
Annem bir lisede İngilizce öğret-
menidir. Daha İngilizceyle tanıştığım
günlerde bana dersler vererek ola-
ğanüstü ilgilendi. İngilizceyi sevdirdi.
Akşamları bana vaktini ayırdı. Bugün
artık her tür İngilizce kitabını oku-
yup anlayabiliyorsam bu annemin
sayesindedir. Onun disiplinli ve titiz
Emeğin O Kadar
Çok ki
çalıştırmasından ötürüdür. İngilizce
öğretmenimiz sözlü sınavında “Se-
ninle gurur duyuyorum. Çok başarılı-
sın.” deyip yüz verdi. Okuldan gelince
anneme “İngilizceden yüz aldım.” de-
dim. Sonra da “Anneciğim, emeğin o
kadar çok ki, büyüyünce seni saray-
larda yaşatacağım.” dedim. Annem
“Sen derslerinde başarılı ol başka şey
istemem.” dedi.
Doğa manzaraları çok ilgimi çeki-
yordu. Çevremdeki her şeye merakla
bakıyordum. Güvercinlere, caddeler-
de akıp giden insanlara, heybetli ca-
milere, İstanbul Boğazı’na, adalara…
Gördüğüm manzarayı fotoğraf kare-
sine alarak ölümsüzleştirmek istiyor-
dum. Kameraya karşı bu yaşta aşırı
düşkünlüğüm vardı. Her şeyi bütün
ayrıntıları ile gösteren, uzakları ya-
kın eden, detayları göz önüne seren,
renkli yeni bir kamera piyasaya çık-
mıştı. Yalnız fiyatı biraz pahalıydı. Ona
sahip olmayı ne kadar çok istiyordum.
Tam profesyonellerin kullanabileceği
bir kamera… Akşam anneme konu-
yu açtım. Fiyatını sordu. Söyleyince,
“Ooo benim maaşımın yarısı kadar fi-
yatı.’ dedi. Yüzümün asıldığını görün-
ce, “Seni böyle görmeye dayanamam.
Babanla bir konuşayım da…”dedi.
Ertesi gün annem o kamerayı ma-
ğazadan alıp elime verdi. Nasıl mut-
lu olmuştum. Nasıl duygulanmıştım.
Böyle bir kameranın sahibi olmuş-
tum. Anneme sarıldım, yanaklarından
öptüm. “Anneciğim, emeğin o kadar
çok ki, büyüyünce seni saraylarda
yaşatacağım…” dedim. Annem yine
gülümsedi. “Sen iyi fotoğraf çekmeyi
öğren. Sosyal bir insan ol, başka şey
istemem.” dedi.
Okullar tatile girmişti. Bir yaz gü-
nüydü. Boyum yaşıtlarıma göre uza-
mıyor diye annem için için üzülü-
yordu. Babamla konuştuktan sonra
kararını verdi. DSİ’nin spor tesislerin-
de basket dersleri alacaktım. Birkaç
ay basket oynayanın boyu uzuyordu.
Boyu uzun olanlar hep öyle söylü-
yordu.
Basket oynarken bir gün çok fazla
terledim. Basketten eve geldiğimde
kendimi iyi hissetmedim. Halsizdim;
yattım yatağa. Üç gün yataktan hiç
kalkamadım. Boncuk boncuk terle-
mişim, sayıklamışım. Hasta yattım.
Doktor geldi, reçete yazdı, ilaç verdi.
Annem bütün gece başucumda teri-
mi sildi. İyileşip de yataktan kalktığım-
da annem nasıl mutlu oldu, gözleri
parladı. Sarıldı bana, yüzümü öperek.
Yine aynı şeyleri söyledim: “Anneci-
ğim, emeğin o kadar çok ki, büyü-
yünce seni saraylarda yaşatacağım.”
Annem derin bir iç çekti. “Seni hep
sağlıklı göreyim o bana yeter.” dedi.
Sonradan anladım ki, ailemizi üz-
memek derslerimizde başarılı olmak,
ailemizin hedeflediği gibi bir birey
olmak annemize vereceğimiz en iyi
saraydan daha güzeldir. Onun için
annemizin ve babamızın kıymetini
bilelim.
Somuncu Baba Çocuk Dergisi | EYLÜL 2014
24
Somuncu Baba Çocuk Dergisi | EYLÜL 2014
25
Sancak Ali
İngilizler, günün büyük bölümünde Osmanlı siperlerini bom-
bardımana tutuyorlardı. Hedefleri, Osmanlı Ordusu’na yılgınlık
vermek ve askerleri pes ettirmekti.
Ama Osmanlı birliklerinin mücadeleden vazgeçmeye niyeti
yoktu. Azim, kararlılık ve inançla direnmeye devam ediyorlardı.
Bombardıman hafifledikçe düşman üzerine hücuma kalkıyor,
böylece düşman askerlerini korkutuyorlardı.
O gün, 48. alaya Balıkesir taraflarından 120 civarında gönüllü
genç asker gelmişti. Hemşerilerini teslim alan bölük komutanı
Yüzbaşı Hattatoğlu Mustafa Bey, kendisine emanet edilen genç-
leri teftiş etti.
İsmail ÇOLAK
ÇANAKKALE’DE KAHRAMAN ÇOCUKLAR
Hepsinin de sevinç ve neşesi yüzlerinden
okunuyordu. Birisinin elinde bir bayrak vardı.
Üzerinde “Balıkesir Gönüllüleri” yazıyordu.
Komutan, yanlarına oturup onlarla bir
müddet sohbet etti. Birçoğu tanıdıklarının
çocuklarıydı. İçlerinden birisi dikkatini çek-
ti. Diğerlerinden farklı olduğu her halinden
belliydi. Adını sordu.
- Ali, diye cevapladı.
Komutan tekrar sordu:
- Ali, Balıkesir’in neresindensin?
- Üçpınar Köyü’ndenim komutanım!
Komutan bu kez şöyle sordu:
- Ali, bu boynunda asılı duran saldırma-
ya benziyor. Elinde silahın var, buna niçin
gerek duydun?
Ali, verdiği cevapla taşı gediğine koydu:
- Düşmanı silahımla öldüremezsem, bu-
nunla öldürürüm komutanım!
Ali, bir gün komutanına büyük bir sabır-
sızlıkla sordu:
- Komutanım, canımız sıkıldı. Taarruz ne
zaman?
Komutan, Ali’ye şu cevabı verdi:
- Acele etme Ali, hücum için emir alma-
mız gerekiyor, henüz emir gelmedi.
Ali, komutanından bir istekte daha bu-
lundu:
- Komutanım, emir geldiğinde bize ya-
rım saat öncesinden haber verir misin?
Aradan birkaç gün geçti, nihayet taar-
ruz emri geldi. Komutan Mustafa Bey, bek-
lenen emri verdi:
- Haydi çocuklar, hazırlanın! Gidiyoruz!
Askerler heyecanlandılar, hemen er
meydanında toplandılar. Bu arada abdest-
ler alınmış ve gaza namazları kılınmıştı.
Tek sıra halinde ölümün üzerine gitme-
ye hazırlanıyorlardı, hiçbirinden çıt çıkmı-
yordu. Balıkesirli Ali, başına bir yemeni sar-
mıştı. Silahının üstünü de kır çiçekleriyle
süslemişti. Komutanının dikkatini çekti bu
hali. Yanına çağırıp sormadan edemedi:
- Ali, bu ne hal? Düğüne gider gibi bir
halin var!
Cevap muhteşemdi:
- Komutanım, Allah’ın huzuruna süslen-
meden gidilir mi?
Komutan, alay sancağını Ali’ye verdi.
Ardından da şunu ekledi ve sıkı sıkıya
tembihledi onu:
- Ali, bu sancak birliğimizin ve bütün bir
milletin namusudur. Sakın bunu düşmana
verme!
Ali’nin cevabı yine muhteşemdi:
- Sen merak etme komutanım, ben onu
ölürüm de düşmana vermem!
Komutan, hücum emrini verdi:
- Haydi aslanlarım, göreyim sizi! Allah
yardımcınız olsun!
Bütün askerler birbirlerine sarıldılar, he-
lalleştiler. Sabahın erken saatlerinde düş-
man üzerine atıldılar. Akşama kadar dur-
madan, yorulmadan savaştılar.
Akşama doğru, hücuma kalkanlardan
sadece 13 kişi geri dönebildi. Gidip de geri
dönemeyenlerden biri de Ali’ydi.
Dönenlerden birisi, Ali’nin son halini
şöyle anlattı:
- Komutanım, Ali’yi gördüm. Şehit olmuş.
Sancağı sımsıkı tutmuş, elinden alamadık!
Bize vermedi!
Bir-iki gün sonra ateşkes ilan edildi. Ko-
mutan Mustafa Bey, Ali’nin şehit düştüğü
yere gitti. O eşsiz tabloyu gözleriyle gör-
mek istiyordu.
Gerçekten de Ali, elindeki sancağa sım-
sıkı sarılmıştı. Dimdik tutuyordu onu.
Komutanının emrini yerine getirmiş,
vatanın ve milletin namusu olan sancağı
düşmana kaptırmamıştı.
Somuncu Baba Çocuk Dergisi | EYLÜL 2014
26
Somuncu Baba Çocuk Dergisi | EYLÜL 2014
27
Yaşar KOCA
Balcan Makara
Yapıyor
Bugün, bir gelincik tarlası
keşfettim. Çevresinde kele-
bekler uçuşuyordu. Gözümün
alabildiği her yer kırmızıya bo-
yanmıştı. Ömrümde bu kadar
çok çiçeği bir arada görme-
miştim. Haliyle yerimde dura-
mıyordum.
İçimden: “Kardeşlerime he-
men haber vermeliyim. Bugün
ziyafet var, ziyafet!” diye bağı-
rasım geliyordu. Sevinçle ko-
vanın yolunu tuttum. Az ilerde
insan ayağının açtığı çukurun
içinde bir çekirge gördüm. Çe-
kirge sürekli zıplıyordu. Ona
yakından bakınca, Uzun Bacak
olduğunu fark ettim. Üstünde
durup selam verdim:
- Kolay gelsin kardeş. Hayırdır,
spor mu yapıyorsun?
- Ah Balcan, sabahtan beri
zıplıyorum, düştüğüm bu çu-
kurdan hala çıkamadım. Sen
aklı başında bir böceksin. Beni
buradan kurtarabilir misin?
Bir papatyanın üstüne konup
düşünmeye başladım. Bağ ve
bahçelerin yanından geçer-
ken, su kuyularından kovayla
su çeken insanlar görüyordum.
O insanlar derindeki suya ulaş-
mak için makara kullanıyorlardı.
Ben de aynı yöntemle arkada-
şımı kurtarabilirdim. Böylelikle
sarmaşık ve kozalaktan makara
yapmaya karar verdim. Sonra
bu malzemeleri yakındaki or-
mandan temin ettim. Uzun Ba-
cak sabırsızlanıyordu:
- Hadi ama!... Daha ne kadar
bekleyeceğim?
Ona, “Biraz daha” diye seslen-
dim. Bulduğum tomurcuk ko-
zalağı iki çatal çubuğun arasına
koydum. Sarmaşığı kozalağa
dolayıp ucunu aşağı sarkıttım.
Uzun Bacak hazır olunca, ko-
zalağı kendime doğru çektim.
Sonunda Uzun Bacak’ı kurtar-
mayı başarmıştım. Uzun Bacak,
arka ayaklarını birbirine sürte-
rek şarkı söylemeye başladı:
Uzun Bacak Uzun Bacak.
Zıp zıp zıp zıplayacak.
Uzun Bacak Uzun Bacak
Bu iyiliğini asla unutmayacak.
diyerek gözden uzaklaştı.
Ben de tekrar yola koyuldum.
Doğruca kovana gidip gelincik
tarlasının yerini tarif ettim. Arı
kardeşlerim beni can kulağıyla
dinlediler. Gelincik tarlası kısa
sürede arı vızıltısıyla doldu. O
gece herkesin keyfi yerindeydi.
Peteklerden bal damlıyordu.
Somuncu Baba Çocuk Dergisi | EYLÜL 2014
28
Somuncu Baba Çocuk Dergisi | EYLÜL 2014
29
Bir Kuş Olsaydım
Yusuf HALICI
Bir çocuk soruyor:
- Biz onlara ne yaptık baba?
Neden bizi evimizden çıkarı-
yorlar?
- Baba! Onlar bizim geniş top-
raklarımızda yaşıyor, biz ne-
den şu duvarlar arasına sıkı-
şıp kalıyoruz?
- Onlar bizim güzelim evleri-
mizde yaşıyorlar. Peki, biz ne-
den şu renksiz, boyasız beton
yığınlarında yaşıyoruz? Üs-
telik kışın soğuktan donuyor,
yazın da sıcaktan yanıyoruz!
Böyle olmak zorunda mı? Ne
kadar devam edecek böyle?
Sessiz kalmak, duymazdan gelmek olmaz…
NAR YAYINLARI
Tel:
0212 512 10 93
Faks:
0212 512 31 42
naryayinlari.com
Yazar :
Fatima Sharafeddine
Kategori :
9-15 Yaş Grubu
Cilt :
Amerikan
Ebat :
22x22
Kâğıt :
Mat Kuşe
Uçakta Sinema
İki farklı hava yolu yetkilisi uluslararası bir
sempozyumda deneyimlerini paylaşırlar.
Çay Hava Yolları yetkilisi, Fındık Hava Yol-
ları yetkilisine;
- Rize çıkışlı seferlerde yolcuya kısa film
gösterisi sunmaya başlamıştık, birkaç gün
içerisinde vazgeçtik!
- Niçin?
- İlk film sonrası ekranda “Son” yazısı çıkar
çıkmaz yolcular ayağa kalkarak uçaktan
çıkmaya çalışıyordu da ondan!
Sen Sanki
Profesör, öğrencileri ile birlikte Karadenizli
hastanın yatağının başına gitmiş. Onlara
yeni bir hastalığın belirtilerini öğretecek.
Yatakta bitkin, kendinden yarı geçmiş va-
ziyetteki hastayı göstererek konuşmaya
başlamış:
- Bakın yüz rengi sarıya yakın. Gözler içe-
riye doğru çökmüş, o yüzden burun daha
sivri görünüyor. En fazla değişik kas yüzü-
müzdedir. Bakın, kaslar tepki vermediğin-
den ifade anlamsız. Çene aşağıya sarkmış
duruyor…
Hasta da öğrenciler gibi dikkat kesilmiş
dinliyor.
Profesör: “Bu bir batın sendromu belirtisi-
dir.” diyecek, yerinden zorlukla dikilmeye
çalışan hasta fırsat vermemiş. Zor bela
mırıldanmış:
- Sen sanki dunya cuzelisun!
Bizi de Uyandırır mısınız?
Karadeniz de bir adam
otele
gelip resepsiyona
kaydını yaptırır-
ken görevli sorar:
- Sabah sizi kaçta uyandırmamızı istersi-
niz?
Adam başını sallar:
- Hiç gereği yok. Ben her
sabah saat beşte ken-
dim uyanırım, der.
Resepsiyondaki görevli-
nin yüzü gülerek:
- Aman ne iyi. Lütfen uyandı-
ğınız zaman bizi de uyandırır
mısınız, der.
Hamit - Hulusi
KURT
Somuncu Baba Çocuk Dergisi | EYLÜL 2014
30
Somuncu Baba Çocuk Dergisi | EYLÜL 2014
31
Çengel
Bul
ma
c
a
Çengel Bulmaca
Bulmacayı çözdükten sonra, rakamların bulunduğu karelerdeki harfleri aşağıdaki kutucuklara yazarak şifreyi bulun
1
15
10
12
6
1
3
3
7
14
10
13
4
10
11
5
10
4
1
5
8
12
2
15
12
1
5
2
14
9
13
5
1
8
11
12
4
15
7
3
10
14
6
2
9
Büyük tren
istasyonu
Su kuşu
Kışlık bir giyecek
Elbiselerin boyna
gelen bölümü
Çalı’nın ilk hecesi
Bir yazı türü
Bir duyu orga-
nımız
Sonsuz, ölümsüz
Genelde boya-
ların temizlen-
mesinde ve
inceltilmesinde
kullanılan renksiz
sıvı
Hadi’nin son
hecesi
(Tersi) Bir bahar
ayı
(Tersi) Beyaz
Karadenizlinin
kayığı
Arapçada bir harf
Suriye’nin
başkenti
Antalya’nın bir
ilçesi
Kuvvetli ve soğuk
esen rüzgâr
Antalya’nın bir
ilçesi
Büyük odaları
bölümlere ayır-
mada kullanılan,
taşınır çerçeveli
perde
Bir yüzü uzun
tüylü, yumuşak
ve parlak, kadife
benzeri bir kumaş
Namazın farzla-
rından
Kadınların omuz-
larını örtmek
için kullandıkları
geniş atkı
Arabalardaki
elektrik deposu
Yemek
Bir tür olta
Asalak
Kur’an’ın baştan
sona okunması
İcar
Kadın rahip
(Tersi) Metalin ip
gibi hali
Bir deniz ürünü
A
B
L
E
T
K
E
L
A
I
İ
H
H
S
İ
K
M
Z
D
G
L
H
L
Z
İ
Çengel Bulmaca
Bulmacayı çözdükten sonra, rakamların bulunduğu karelerdeki harfleri aşağıdaki kutucuklara yazarak şifreyi bulun
4
8
2
11
9
5
1
2
12
6
13
7
8
14
9
1
11
3
4
2
2
4
2
2
7
9
10
4
2
13
M
5
Ü
1
T
8
N
11
Ö
12
Ğ
4
R
7
L
3
C
10
Y
14
D
6
B
2
E
9
İ
İ
K
A
A
A
A
N
E
V
İ
Z
A
B
A
D
K
A
Z
E
A R
İ
İ
T
E
Y
A
H
A
E
İ
Bir Afrika ülkesi
(Tersi) Bir toprak
cinsi
Yabancı
Hasat sırasın-
da dökülen
tanelerden ertesi
yıl kendiliğinden
yetişen ekin
Aydın’ın bir ilçesi
Bir erkek ismi
(Tersi)
Berilyum’un
simgesi
Toplu ibadet
edilen yer
Süs amaçlı bileğe
takılan halka
Kabaca evet
Büyük erkek
kardeş
Halanın oğlu
Bingöl’ün ilçesi
Küçük el bavulu
Utanma
duygusu
Germanyum’un
simgesi
Küre’nin son
hecesi
Birkaç sayfadan
ibaret küçük
kitap
Şedit’in son
hecesi
S. Arabistan para
birimi
Sanat eserlerinin
sergilendiği yer
Topluluğa karşı
yapılan konuşma
Bir müzik aleti
Kastamonu’nun
bir ilçesi
Yanardağdan
fışkırır
Hasetçi olan
kimse
Bitkinin toprakta
kalan bölümü
(Tersi)Bir konuda
direnme, ayak
direme
Bir organımız
Kirliliği gösteren
iz
Toprak kayması
felaketi
GEÇEN AYIN ÇÖZÜMÜ
ŞİFRE: TECRÜBELER EN İYİ ÖĞRETMENLERDİR
Somuncu Baba Çocuk Dergisi | EYLÜL 2014
32
(Bir Hadis)
“Allah’ım! Açlıktan sana sığınırım. Çünkü açlık, ne kötü bir
arkadaştır. Hainlikten de sana sığınırım. Çünkü hainlik, ne
kötü bir sırdaştır.”
(Ebu Dâvûd, Vitr, 32)
(Bir Ayet)
“Rabbimiz, biz iman ettik. Bizim günahlarımızı bağışla.
Bizi ateş azabından koru.”
(3/Âl-i İmran, 147)
Somuncu Baba
Berfin
YAŞAR
Nagehan
EKMEKÇİOĞLU
Remzi Can
GÜNDOĞDU
Beyazıt
DOĞDAŞ
Nisa Nur
ÖZDEN
Yusuf Can
KAYMAZ
Beyza
DOĞDAŞ
Ömer
YILMAZ
Esra
KAYMAZ
Öykü Nesrin
ALTINDİŞÇİ
Zeynep Sümeyye
ÖZDEN
Zeynep Eylül
KİPÖZ
Arkadaşlar sizler de Çocuk Albümümüzde vesikalık fotoğraflarınızın yayınlanmasını istiyorsanız
cocuk@somuncubaba.net adresimize gönderiniz.
Aylık Somuncu Baba Çocuk Dergisi - EYLÜL 2014
“Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği”
Hareketlerini dinî emirlere uygun olarak yapmaya çalış.
Herhangi bir canlının sebepsiz yere incinmesine razı olma.
Vatandaşlık ve komşuluk hukukunu yerine getirme gayreti içinde ol.
Bütün insanlara ve yaratıklara karşı Allah (c.c) için hürmet et ve yaratılmışı,
Yaratan'dan ötürü hoş gör.
Dilini gıybetten ve gönlünü kötü düşüncelerden koru, kimsenin aleyhine söz
söyleme, daima yapıcı bir zihniyete sahip ol.
Yıkıcı ve kırıcı işlerden sözlerden sakın, memleketin ve milletin hayır ve faydasına
olan hususlarda aklını, irade ve arzularını kullan, kötülüklerden vazgeç, ne kimseyi
incit ve ne de kimseye incin.
Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi (k.s.)
Yıl: 8
Sayı: 93
Dostları ilə paylaş: |