AKKAD’IN LANETLENMESİ
Akkad imparatorluğunun çöküşü daha sonraki dönemlerde “Akkad’ın lanetlen-
mesi” adlı bir tablet yazılmıştır. Bu tablette yazılana göre Akkadların yıkılmasındaki se-
bep Naram-
Sin’in Nippur’daki Enlil mabedini yağmalamasına bağlar. Tanrılar kralı Enlil
intikam almak için Guti kavimlerini dağdan indirmiştir.
Akkadların yıkılışını kısaca, imparatorlukta çok fazla çeşit olması, dil ve din birli-
ğinin olamaması, şehirlerin ayaklanması ve ön önemlisi dağ kavimlerinin en başta Guti-
lerin merkezi otorite ve uygarlıktan yoksun olmalarıdır.
29
27
(Bülbül, Eski Çağ Tarihinde Sami Göçleri, 2005, s. 31)
28
(Köroğlu, Eski Mezopotamya Tarihi, 2006, s. 84,85)
29
(Bülbül, Eski Çağ Tarihinde Sami Göçleri, 2005, s. 31)
IV. BÖLÜM
AKKADLAR DÖNEMİNDE ANADOLU
İlk Tunç Çağ’ında Orta Anadolu’nun önemli merkezleri, Alacahöyük, Alişar, Kül-
tepe ve Acemhöyük gibi yerleşimlerdir. Alacahöyük’te İlk Tunç Çağı’na ait olan 13 kral
mezarında çıkan zengin buluntular, buranın zengin ve güçlü bir şehir devletinin olduğu
düşünülebilir. Kültepe ise Akkad kralı Sargona ait yazılı belgelere göre Mezopotamya ve
Anadolu arasında ticaretin organize bir şekilde yapıldığı ve Kültepe’de Anadolu’da bu
ticaret merkezlerinden biridir. Ayrıca Kültepe’de idari ve saray yapıları da vardır.
Anadolu’da yazının olmadığı bu dönemde, Akkad kralları Sargon ve Naram-Sin
tarihsel içerikli tabletlerinden Anadolu hakkında bilgi alırız. Bu döneme Anadolu’nun
protohistorik çağı denir. Akkadlı Sargon zamanında Anadolu’da tüccarların olduğunu ve
bunların Anadolu ve Mezopotamya arasında yoğun olarak ticaret yaptığını, bu tüccarlar
Anadolu’nun yerli kralı olabileceği düşünülen Nur-daggal’ı Sargona şikâyet etmesi so-
nucu Sargon’un Anadolu’ya sefer yaptığını biliyoruz. Bu tüccarların o dönemin en güçlü
kralından yardım istemesi ne kadar iyi organize olduklarını gösterir. Sargon’un yaptığı
sefer sonucunda Nur-
daggal’ın kendi askerlerini olduğunun ve Sargon’un bunları yendi-
ğini, şehrin kapısını kırdığını ve duvarlarını deldiğini bahseder. Bu da bize o dönemde
Anadolu’da siyası yapı olarak şehir devleti sistemi olduğunu ve şehirlerin etrafını surlarla
çevrili olduğu anlaşılır. Akkadlı Naram-Sin zamanında ise Hatti kralı Panpa’nın önderli-
ğinde 17 şehir devletinden oluşan bir koalisyona karşı savaştığını ve bunları yendiğini
bahsedilir. Bu olayda bize Anadolu’daki şehir devletlerinin kendi aralarında mücadele
ettiklerini siyasal birliğin olmadığını fakat dışarıdan bir tehlike geldiğinde birleştiklerini
gösterir.
Genel olarak İlk Tunç Çağında Anadolu’daki şehirlerin saray ve kamu binaları, şeh-
rin etrafının surlarla çevrili olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca siyasal birliğin olmadığını
şehir devletleri sistemi vardır. Büyük zenginlikleri ellerinde toplamış kişilerin yani kral-
ların olduğunun en iyi kanıtı ise Alacahöyük kral mezarları ile Troia’nın bu döneme ta-
rihlenen hazineleri gösterilebilir.
30
30
(Yiğit, İlk Tunç Çağı'nın Son Evresinde Anadolu'nun Siyasal Görünümü, 2003, s. 168-178)
SONUÇ
M.Ö 2500’lerde Arap yarımadasından Mezopotamya’ya gelen ilk Sami kavmi olan
Akkadlar
bölgeye yerleşmiş ve Sümerler ile kaynaşmıştır. Akkad kültürü Sami ve Sümer
kültürünün birleşmesinden oluşmuştur. M.Ö 2350’lerde Akkad (Agade) kentinde Sar-
g
on’un önderliğinde kendi kültürleriyle ortaya çıkıp, Mezopotamya’ya hâkim olmuşlar-
dır. Mezopotamya’da yeni bir devlet modeli olarak siyasal birlik sağlanmış tek merkez-
den yönetilen bir imparatorluk kurmuşlardır. Daha önceki dönemlerde Sümerler şehir
devlet
leri halindedir. Akkadlar Mezopotamya’ya yeni bir model getirmiş oldular.
Sargon ilk düzenli orduyu kurarak kısa sürede Mezopotamya’daki Sümer şehir dev-
letlerini yenerek
Mezopotamya’yı ele geçirmiş. Ayrıca Mezopotamya dışına da seferler
düzenlemiştir. Bu seferler daha çok hammadde elde etmeye yöneliktir. Sargon ticaret yol-
larını kontrolünü ele geçirmiş ve Akkad kentine yöneltmiştir. Fakat kentin ihtiyacı olan
hammaddeyi ticaretten ziyade daha basit ve kısa yoldan savaş ve ganimet ile elde ederek
kısa sürede zengin ve güçlü olmuştur. Kuzey Suriye, Güneydoğu Anadolu bölgelerine
yaptığı seferler örnek gösterilebilir. Sargon’dan sonra oğulları Rimuş ve Maniştuşu kısa
sürede büyüyen devletin zorluklarıyla uğraşmışlardır. Bu iki kral bütün vakitlerini iç is-
yanlar
la uğraşmışlardır. Daha sonra Naram-Sin tahta çıkmasıyla Sargon döneminin ihti-
şamı tekrar gelmiş ve daha da ileri gitmiştir. Mezopotamya’da bir kralın kendini tanrı
olarak göstermesi ilk kez Naram-Sin tarafından olmuştur. Bunu Naram-Sin zafer stelinde
başında tanrısallığın simgesi olan boynuzlu taç ile anlaşılır. Ayrıca Sargon ve Naram-
Sin’in Anadolu’ya yaptıkları seferleri Şartamhari metinlerinden bilmekteyiz. Bu metin-
lerde Anadolu hakkında bilgi verir ve o dönemde Anadoluluda yazı olmadığı için son
derece
değerlidir. Naram-Sinden sonra devlet zayıflamış ve gutiler tarafından yıkılmıştır.
Fakat Mezopotamya’daki devlet anlayışı artık değiştiği görülmektedir.
Diğer bir önemli husus ise Akkad (Agade) kentinin yerinin bulunamamış olmasıdır.
Eğer bu kent bulunursa o dönem hakkında Mezopotamya ve Anadolu konusunda daha
çok bilgiye ulaşılabileceğini kesin olmakla beraber başkent olarak orada daha fazla yazılı
belgenin olması muhtemeldir.
Bu dönem için kısaca Anadolu’dan bahsedecek olursak siyasal birliğin olmadığı
görülmektedir, şehir devletleri halinde olup dışarıdan bir tehdit geldiğinde ise birleşebili-
yorlar
dı. Kentlerde idari ve kamu binaları vardır. Şehrin etrafı surla çevrilidir. Mezopo-
tamya ile ilişkiler sadece savaş değildir, organize bir ticaret de vardır.
Son
uç olarak; Anadolu İlk Tunç Çağı hakkında daha çok bilgi elde edebilmek için
Akkad (Agade) kenti bulunmalıdır. Anadolu’da ise Puruşhanda kenti bulunmalıdır. Ay-
rıca Kuzey Suriye, Güneydoğu Anadolu bölgesi Mezopotamyalıların Anadolu’ya geçiş
bölgesi olduğu için bu bölgelerde araştırma yapılmalıdır. Çünkü bu bölge ticaret ve geçiş
yolu olduğu için yerleşim, kale gibi ufak veya büyük yapıları olmalıdır ve bunlar bulunup
araştırılmalıdır.
Böylelikle daha kesin kanılara ulaşılabilir ve kazılar da ele geçen buluntular ile görüşler
desteklenebilir veya yeni bulgular eşliğinde yeni teoriler ve tezler ortaya çıkabilir.
|