Belirtiler-Bulgular-Tanı
Pankreatitin başlıca üç belirtisi karın ağrısı, bulantı ve kusmadır. Biliyer
pankreatitte, tipik olarak, ani başlangıçlı, bıçak saplanır tarzda ve sıklıkla sırta
yansıyan ağrı vardır. Kalıtsal, metabolik kökenli veya alkol kullanımı ile ilişkili
akut pankreatitlerde, ağrı tedricen artabilir ve yerleşimi net tarif edilemeyebilir
20
.
[20]
Hastaların %40-70’inde sırta yansıyan klasik ağrı paterni mevcuttur. Ağrı,
genellikle en üst düzeyine yaklaşık 30-60 dakikada çıkar ve günlerce veya
haftalarca sürebilir.
Tanı, aşağıdaki üç özellikten ikisinin bulunmasıyla konulur: ani başlangıçlı
üst karın ağrısı, serum amilaz veya lipaz düzeyinde normalin üst sınırının üç
katını aşan yükselme, ultrasonografi veya bilgisayarlı tomografiyle akut
pankreatite özgü bulgularının saptanması. Hastalığın sunumundaki klinik ve
biyokimyasal değişkenlikten dolayı akut pankreatit tanısını koymak zor olabilir
20
.
Lipaz düzeyleri genellikle amilaz ile paralel olacak şekilde yükselir. Her iki
enzimin serum düzeyleri pankreatik inflamasyon devam ettikçe yüksek kalır,
düzelme aşamasında tipik olarak amilaz öncelikli olmak üzere normale döner.
Buna karşın akut pankreatitte serum amilaz ölçümü yeterince ne hassas ne de
özgüldür
21
. Düz abdominal grafilerin pankreatitin geç komplikasyonlarının
(abse, striktür ve fistül) tanınması dışında, hastalık tanısında rolü yoktur.
Pankreas komşuluğundaki ince barsak lupunda lokal ileus nedeniyle sentinel
loop belirtisi görülebilir. Buna karşın akciğer grafisi, plevral effüzyon gibi
pulmoner komplikasyonları araştırmak üzere tek başına veya biyokimyasal
testler ile hastalığın klinik şiddetinin tahmininde faydalı olabilir
22
.
13
Ultrasonografi
akut
pankreatit
tanı
ve
tedaviye
yanıtın
değerlendirilmesinde vazgeçilmez bir yöntemdir. Ucuz, invaziv olmayan ve
gerektiğinde sık sık tekrarlanabilen bu yöntem hastalığın takibinde sık olarak
kullanılabilir.
Özellikle
etyolojinin
saptanmasında,
biliyer
sistemin
değerlendirilmesinde çok değerlidir. Pankreasta ödem, peripankreatik sıvı,
pankreasın sınırlarında düzensizlik, biliyer sistem taşları, psödokist, abse,
kalsifikasyonlar ultrasonografi ile görülebilir. Olguların %20-40’ında gaz
nedeniyle pankreasın değerlendirilememesi en önemli sınırlayıcı etkendir.
Kontrastlı bilgisayarlı tomografi (BT) , pankreatitte en faydalı görüntüleme
yöntemidir. Organ hasarının yaygınlığını mükemmel belirleyen bir yöntemdir.
Kontrastlı BT, nekrozu göstermede en etkili radyolojik yöntemdir. Özellikle
takibinde düzelme görülmeyen hastalarda BT ile pankreatik nekroz
araştırılmalıdır. Buna karşın BT, hastalığın gidişatı ile ilgili yeterli bilgi
vermeyebilir. Organ yetmezliği ile organ hasarı akut pankreatitte birbirine paralel
seyretmeyebilir
23
.
Tedavi
Patofizyolojik mekanizmaların daha iyi anlaşılmasına rağmen sağaltım
halen destekleyici amaçlıdır. Günümüzde akut pankreatit, cerrahiden çok tıbbi
olarak tedavi edilmektedir. Şiddetli olgularda profilaktik antibiyotik tedavisi
kullanımı için fikir birliği oluşmuştur. Akut pankreatitli hastalarda, yoğun bakım
koşullarının düzelmesi, erken sıvı resüsitasyonu ve buna bağlı olarak mikro
dolaşımda düzelme, beslenme desteği ve antibiyotik kullanımı ile günümüzde
prognoz daha olumludur. Bu gelişmelere rağmen, akut pankreatit ve özellikle de
nekrotizan formu, halen uzun süreli hastane yatışları, morbidite ve mortalite ve
akut atağı takiben rehabilitasyon için uzun dönemli takip ve yüklü bir maliyet ile
önemini korumaktadır
24
. Akut pankreatit ile başvuran hastalar, kusma,
kısıtlanmış ağızdan beslenme, sıvıların üçüncü boşluğa geçmesi sonucu
genellikle hipovolemiktirler. İntravasküler sıvı kaybı göz önüne alınmasa bile
başvurudan sonraki ilk 48 saat içinde 70 kg kişinin asgari IV sıvı gereksiniminin
6 litre olduğunu öne süren yayınlar vardır. Buna ek olarak, nötrofil ve
makrofajlar tarafından salınan sitokinler ve kemokinler, lokal ve sistemik
inflamasyona yol açarlar. Bu inflamasyon, damar geçirgenliğini artırarak
hipoperfüzyona ve sıvıların üçüncü boşluğa geçişine yol açabilir. İnflamasyon
14
hipoperfüzyona yol açar, hipoperfüzyon inflamasyona yol açar. Pankreasın hem
büyük damarlarında hem de kılcal dolaşımında bozukluklara neden olan kısır
döngü vardır. Erken intravenöz sıvı tedavisi, hipovoleminin düzeltilmesinde
esastır, pankreasın makro ve mikro dolaşımını destekleyerek pankreas
nekrozu gibi ciddi komplikasyonları önlemede yardımcı olabilir
25
.
Akut Pankreatitte Beslenme
Akut pankreatit ile ilişkili hipermetabolik durum, beslenme desteği
gerektirir. Bu nedenle, ağızdan beslenmenin kesilmesini takiben geleneksel
olarak total parenteral yolla beslenme uygundur. Teorik olarak pankreas
salgısını en aza indirmek için duodenumda gıda varlığının önlenmesi ve
böylece kolesistokinin salgısını azaltılması gereklidir. Parenteral beslenmeye
rağmen, yüksek metabolik ihtiyaç ve duodenum içinde besin bulunmaması
nedeniyle kombine malnütrisyon riski vardır, genellikle bir negatif enerji dengesi
ile sonuçlanır. Akut pankreatitte erken enteral beslenmenin önemi, çeşitli
çalışmalarda gösterilmiştir ve bu sonuçları doğrulamak için ileri çalışmalar
sürmektedir. Çalışmalar, immunonutrisyon ile enteral beslenme yapıldığında
sadece kalori sağlanmadığını, barsak kökenli sepsisin de önlenebildiğini
göstermiştir. Akut pankreatitte bakteriyel enfeksiyonlar şiddetlidir ve nadir
olmayarak ölümcül seyrederler, pankreas ve peri-pankreatik enfeksiyonlar
genellikle enterik kökenlidir ve en sık etken Escherichia coli’dir. Pankreatik
sekresyon birçok organizmaya karşı antimikrobiyal özellikleriyle ve bazı
antimikrobiyal ilaçların bakterisidal özelliklerini güçlendirerek gastrointestinal
mikrobiyal dengenin sürdürülmesinde rol oynayabilir
18
.
Akut Pankreatitte Ağrı
Genellikle hasarlı pankreas dokusundan ve ödem sonucunda pankreas
gerilmesinden kaynaklanan ağrı uyarısı medulla spinalise C lifleriyle visseral
ağrı olarak veya A-delta lifleriyle somatik ağrı olarak ulaşır. Akut pankreatitte
izlenen üst karın ağrısının mekanizması çok karışıktır, çünkü bu ağrı hem
visseral hem somatik ve hem de yansıyan ağrıyı içerir.
Akut pankreatitte ağrı sağaltımı önemli bir klinik sorundur. Non steroid
anti inflamatuvar ilaçlar (NSAİİ)’lerin kullanımları sınırlıdır çünkü etkinlikleri
genellikle yetersizdir. Opioid analjeziklerin etkinlikleri yeterli olmakla birlikte
15
dikkatle uygulanmalıdırlar çünkü bulantı, kusma, intestinal motilite bozuklukları
gibi yan etkileri vardır. Bunun da ötesinde akut pankreatiti daha da
kötüleştirebilir, barsak hareketlerini bozarlar ve bazı opioid analjezikler Oddie
sfinkterinde spazma yol açarak pankreatik sıvının atılmasını engelleyebilirler.
Bu açıdan akut pankreatitte ağrının giderilmesi için ideal bir ilaç yoktur.
Periferal ağrı duyusunu taşıyan çeşitli primer nosiseptör nöronlar vardır.
İnflamasyon birçok seviyede etkili olarak sensitizasyona yol açar. Erken
dönemde posttranslasyonel sensitizasyon (fosforilasyon ve translokasyon) ve
geç dönemde nörotransmitterlerin (substans P, kalsitonin gen ilişkili peptid
(CGRP) vb) ve reseptörlerin (tetradotoksin reseptörü, vanilloid reseptör alt tip 1
vb) transkripsiyonunda artma gözlenir. Vanilloid 1 geçici reseptörü ağrı için
anahtar bir molekül olup çok sayıda inflamatuvar medyatör için ortak reseptör
özelliğini taşır. İnsandaki pankreatitle ilgili olarak birçok nöro-immün
interaksiyonlar günümüzde iyi anlaşılmıştır. Pankreasın inflamasyonunda geçici
vanilloid tip 1 reseptörünün sentezinin arttığı gösterilmiştir. Hem CGRP hem de
substans P’nin üretimi genel olarak artar. Sinir büyüme faktörü (NGF)
pankreatitte en iyi anlaşılmış nörotrofin olup inflamasyonda sentezi artar. NGF,
nosiseptörlerin duyarlılığını ayarlar. Deneysel olarak NGF’nin blokajı
durumunda somatik ağrıda inflamasyona bağlı hiperaljezi kaybolur. Dışarıdan
NGF uygulanması hayvanlarda ve insanlarda hiperaljeziyi tetikler. NGF’de geç
yükselmenin bir kanıtı olarak duktal metaplazi gösterilebilir. Bir başka olası
duyarlılaştırıcı tripsindir. Pankreatitteki inflamasyonun diğerlerinden farkı, bez
içinde aktifleşmiş proteazların salınmasıdır. Tripsin ve diğer proteazlar duyu
nöronlarında doğrudan etkiye sahip olabilirler. Proteinazın etkinleştirdiği
reseptör-2 VR1 yanıtının bir duyarlılaştırıcısıdır. Bu patofizyolojik verilere göre
daha çok farmakolojik zeminde olmak üzere yeni tedavi seçenekleri olasıdır.
Ağrı, insanları profesyonel tıbbi yardım aramaya en sık zorlayan
belirtidir. 1979 yılında Uluslararası Ağrı Çalışmaları Birliği tarafından ağrı,
vücutta doku hasarına bağlı olarak veya olmaksızın hoş olmayan bir duygu ve
davranış şeklinde tanımlanmıştır. 1968 yılında McCaffery ağrıyı ‘‘o anda
tecrübe eden kişi neye ağrı derse ağrı odur, o kişi ne zaman var diyorsa ağrı o
zaman vardır’’ şeklinde tanımlamıştır. Bu tanım, ağrı kontrolünde öncelikle
16
hastayı dinlemek ve inanmak gerektiğini vurgular. Ağrı, genel anlamda
hastaların esenlik duygularında ve hastalığa tepkilerinde önemli bir rol oynar.
Ağrı kontrolü, bu subjektif belirtinin nesnel değerlendirmesinde zorluklar da dahil
olmak üzere çeşitli nedenlerle sorunlu olabilir
27.
Hastaların tanımladıkları ağrı
hissini nicel olarak değerlendiren modeller geliştirilmiştir. Bunlardan birisi olan
BPI-Tr (Brief Pain Inventory- Turkish version: kısa ağrı envanteri- Türk sürümü),
postoperatif ağrı şiddeti ve ağrının etki değerlendirmesi için geçerli bir araçtır.
Türk sürümü geliştirilirken orijinal BPI versiyonunun psikometrik özellikleri
korunmuştur. (BKZ EK1) Hem hasta hem de araştırmacılar için kullanımı
kolaydır ve kültürler arasında ağrı çalışması için uygundur. Ayrıca,
epidemiyolojik çalışmaların yürütülmesi için ve ağrı sağaltımının kalitesini
değerlendirmek için kullanılabilir
27
. BPI (brief pain inventory: kısa ağrı dökümü)
ağrı şiddeti ile ilgili dört soru ve ağrının işlevler üzerine etkisini sorgulayan yedi
sorudan oluşmaktadır. Hastalardan, sorgulama sırasında mevcut olan ve son
24 saatteki en şiddetli, en hafif ve ortalama ağrı düzeyleri için 0 ile 10 arasındaki
ölçekte skorlama yapmaları istenir. Sıfır puan, ağrı yok, 10 puan hayal
edilebilecek en şiddetli ağrıyı ifade etmektedir. Ayrıca hastalardan ağrının
genel aktivite, duygu durum, yürüme yeteneği, normal çalışma, diğer insanlarla
ilişkiler, uyku ve yaşamdan zevk alma duygusu üzerine etkilerinin 0 ile 10 puan
arasında her biri için ayrı ayrı skorlanması istenir. Derecelendirme ölçeği
üzerinde sıfır puan, ağrının bu aktivitelere etkisi olmadığını, 10 puan tam bir
etkileşim olduğunu ifade eder. Ayrıca, hastalardan bir insan figürü üzerinde ağrı
alanlarını bulmaları ve ağrı tedavisi sonrasında ağrıda azalma oranını tahmin
etmeleri istenir. BPI, kendi kendine uygulanabilen ve kolay anlaşılır bir
skorlama yöntemidir
27
.
Akut Pankreatitte Prognozun Değerlendirmesi
Akut pankreatit geniş bir yelpazede klinik bulgularla seyrettiği için bu
bulguların şiddet değerlendirmesinde nesnel olarak değerlendirilmesi zordur. İlk
kez 1974 yılında Amerika’da Ranson ve arkadaşları tarafından, çoğunluğu fizik
muayene bulgusu olan ölçütler arasından istatistiksel olarak anlamlı olanları
seçilerek Ranson skoru oluşturulmuştur. Bu skorun 3 ve üzerinde olması
şiddetli pankreatit lehinedir. (Tablo 1)
17
Tablo 1: Ranson Kriterleri
Başvuruda
İlk 48 saatte
Yaş>55 (Yaş>70)
Hematokritte %10 dan fazla düşüş (aynı)
Beyaz küre> 16000/mm3 (>18000/mm3)
6 litreden fazla sıvı sekestrasyonu (4 litre)
Kan şekeri>200 mg/dl (>220 mg/dl)
Serum kalsiyum düzeyi >8 mg/dl (aynı)
Serum Laktat Dehidrojenaz (LDH) >350 IU/L
(<400 IU/L )
PaO2<60 mmHg
Serum Aspartat transaminaz(AST)>250 IU/L
(aynı)
Kan üre azotunda(BUN) >5 mg/dl artış (2
mg/dl)
Baz açığı>5 mmol/L (>6)
Çok faktörlü skorlama sistemlerinden birisi de İmrie (Glasgow)
ölçütleridir. Glasgow skorlaması, Ranson ölçütlerindeki madde sayısı 8’e
indirilerek oluşturulmuştur. Tüm doğruluk oranı Ranson ölçütlerine benzer.
Daha basit skorlama sistemleri de geliştirilmiş fakat uygulanabilirlikleri
kanıtlanmamıştır. Hem Ranson hem de İmrie ölçütlerinin sakıncalı tarafları,
hastanın başvurusundan ancak 48 saat sonra kesinleşmeleridir; bu durum
öngördürücü bir sistem olarak yararlarını kısıtlar.
APACHE II skoru (BKZ EK-2) eşit derecede prognostik bilgiyi verir, hem
herhangi bir zaman için, hem de koşullar değiştiğinde tekrar hesaplanabilir,
anlık durumu bildirir. Tahminin doğruluğu hesabın zamanlamasına ve seçilen
kestirim noktasına bağlıdır. APACHE II skorlaması, çeşitli çalışmalarda,
başvuruda, 24. ve 48. saatlerde hesaplanan skorlar kestirim noktası 5-10 olacak
şekilde kullanılmıştır. APACHE II skoru > 7 puan olarak alınırsa şiddetli akut
pankreatit tahmini başvuruda, %65 duyarlılıkla (%76 özgüllük oranıyla) , 48.
saatte %76 duyarlılıkla (%84 özgüllük oranıyla) öngörülebilmektedir. Kesim
noktası olarak >9 puan alınacak olursa özgüllük yükselmekte fakat duyarlılık
azalmaktadır
28
.
1992’de Atlanta’da gerçekleştirilen sempozyumda akut pankreatit için
klinik tabanlı bir sınıflandırma sistemi oluşturulmuştur. Bu sistem, günümüzdeki
en kapsamlı değerlendirme sistemidir. Burada hedef, akut pankreatit ve
komplikasyonlarının tanımı için standartların belirlenmesi ve böylece hastalığın
şiddetinin
ve
tedavi
sonuçlarının
karşılaştırılabilmesidir.
Atlanta
Sempozyumu’na göre akut pankreatit, peripankreatik dokular veya uzak
18
organları da içine alabilecek şekilde pankreasta bir akut inflamatuvar olay
şeklinde tanımlanmıştır. (Tablo 2)
Tablo 2: Atlanta Sempozyumu Kriterleri
Özellik
Organ yetmezliği
•Şok(sistolik kan basıncı<90 mmHg)
•Pulmoner yetmezlik(PaO2<60 mmHg)
•Böbrek yetmezliği(serum kreatinin düzeyi>2 mg/dl [sıvı
tedavisine karşın])
Lokal Komplikasyonlar
•Pankreatik nekroz (3 cmden büyük veya pankreas
parankiminin %30’undan fazlası)
•Pankreatik abse (Çok az [veya hiç] pankreatik nekroz
içeren çevrelenmiş püy birikimi)
•Pankreatik psödokist (fibröz veya granülasyon dokusu
duvarı ile çevrelenmiş pankreatik sıvı)
Olumsuz prognostik bulgular
•Apache 2 Skoru≥ 8 puan
•Ranson skoru≥ 3 puan
Şiddet ölçütleri, organ yetmezliği (şok, pulmoner yetmezlik, böbrek
yetmezliği) ve/veya lokal komplikasyonları (pankreatik nekroz, abse ve
psödokist) içerir. Hastaneye yatışı izleyen ilk 48 saatteki klinik şiddetin erken
öngördürücüleri Ranson bulguları ve APACHE 2 puanıdır. İnterstisyel
pankreatit, Bilgisayarlı Tomografi (BT)’de parankimde intravenöz kontrast
maddenin homojen veya hafifçe heterojen olarak tutulduğu, fokal veya diffüz
pankreas büyümesi olarak tanımlanmıştır. Peripankreatik yağ dokusunda puslu
görünüme yol açan inflamatuvar değişiklikler olabilir. Pankreatik nekroz ise tipik
olarak peripankreatik yağ nekrozuyla ile ilişkili olacak şekilde diffüz yada yamalı
şekilde ölü pankreatik parankim olarak tanımlanmıştır. BT ile nekrozun tanı
ölçütü, fokal yada diffüz olarak pankreasın %30’undan daha fazla kısmında
veya 3 cm’den büyük bir alanda kontrast tutmayan, iyi sınırlı alanların varlığıdır.
Pankreatik nekroz steril veya enfekte olabilir, enfekte nekroz varsa nekrotik
dokuda bakteri ve/veya mantar bulunur. Ekstrapankreatik sıvı koleksiyonu, akut
pankreatit esnasında pankreatik sıvının, anterior pararenal boşluklar veya
başka alanlarda damar dışına kaçmasıdır. Sıvı koleksiyonları hem interstisyel
hem de nekrotizan pankreatitte gözükebilir. Çoğu sıvı koleksiyonları steril kalır
ve iyileşme döneminde kaybolurlar. Pankreatik psödokist, akut pankreatit,
pankreatik travma veya kronik pankreatit sonucunda, pankreatik sıvının non–
epitelize duvar ile sınırlandırılmış olarak birikimidir. Granülasyon ve fibröz doku
19
birleşiminden oluşan iyi tanımlanmış duvarın gelişimi için akut pankreatitin
başlangıcından itibaren en az 4 haftalık bir dönemin gerekli olduğuna inanılır.
Pankreatik psödokistler önemli miktarda pankreatik enzimleri içerir ve genellikle
sterildirler. Atlanta sempozyumuna göre enfekte bir pankreatik psödokist
pankreatik abse olarak adlandırılmalıdır. Hafif akut pankreatit, minimal organ
disfoksiyonu ve tamamen düzelme ile giden pankreatit şeklinde tanımlanmıştır.
Şiddetli pankreatit, organ yetmezliği ve / veya lokal komplikasyonlarla ilişkili
(nekroz, abse, psödokist ) pankreatit olarak tanımlanmıştır. Organ yetmezliği,
şok, pulmoner yetmezlik, böbrek yetmezliği veya gastrointestinal kanama olarak
tanımlanmıştır. Bunlara ek olarak, şiddetli akut pankreatitte gözlenen sistemik
komplikasyonlar, dissemine koagülasyon (platelet < 100000 / mm3, fibrinojen
< 100mg / dl, fibrin yıkım ürünleri> 80 mg/ml) ya da şiddetli metabolik
bozukluklardır ( örneğin serum kalsiyumu <=7.5/ dl)
29
.
Tablo 3: Balthazar Sınıflaması
Derece
BT Bulguları
A
Normal
B
Pankreasın fokal veya diffüz büyümesi, kenar düzensizlikleri ve
düzenli olmayan attenüasyon)
C
Derece Bdeki pankreatik gland anormallikleri ile birlikte
peripankreatik inflamasyon
D
Derece C ve tek bir alanda sıvı birikimi
E
DereceC ve 2 ya da daha fazla alanda sıvı birikimi ve/veya
pankreas içinde veya bitişiğinde gaz
20
GEREÇ VE YÖNTEMLER
Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Gastroenteroloji kliniğine
Nisan 2011-Nisan 2012 döneminde başvuran ve akut pankreatit tanısıyla kliniğe
yatırılan, çalışmaya alınma kriterlerini taşıyan, ardışık hastalar çalışmaya alındı.
Kliniğe kabulün ardından, hastalara çalışmayla ilgili bilgi verildi, onamları alındı.
Çalışma planlanırken Mersin Üniversitesi Etik Kurulu’ndan 07/04/2011 tarih ve
2011/71 sayılı kararla etik kurul onayı alındı.
Hastaların yatışı sırasında boy ve vücut ağırlıkları ölçülerek beden kitle
indeksleri hesaplandı. Hastalara ait yaşamsal bulgular 24 saatlik aralıklarla
kaydedildi.
Hastalara 1mg/kg/doz, günlük en fazla 400 mg olacak şekilde ağrı
oldukça Meperidin intravenöz olarak uygulandı. Analjezik amaçlı kullanılan,
günlük ve toplam Meperidin dozları kaydedildi.
Hastalardan yatışları sırasında ve takip eden günlerde günlük olarak
önceki 24 saatlik süreçte ağrı hissettiği dönemlerle ilgili olarak kısa ağrı dökümü
formunu doldurmaları istendi. Hastalardan, ayrıca her ağrı atağı sırasında da bu
formu doldurmaları istendi. (BKZ: Ek-1)
Kısa ağrı dökümü formu, her hastanın kliniğe kabulü sırasında uygulayıcı
(Dr Serkan Yaraş) tarafından hastaya tanıtıldı, günlük olarak hastalar formları
doldurdu. Ağrı atakları oldukça hastaların formları tekrar doldurmaları mesai
saatleri içinde uygulayıcı tarafından, mesai saatleri dışında klinik nöbetçi
doktoru tarafından sağlandı.
Hastalık seyri boyunca ağrı şiddetinin zamanla değişimine göre; sürekli
azalan, sürekli artan, önce artıp sonra azalan, önce azalıp sonra artan ve sabit
seyreden olmak üzere 5 farklı ağrı seyri belirlendi. Bu seyir çeşitlerine göre
hastalar gruplandırıldı. (Şekil 1)
Görsel ve işitsel sorunları nedeniyle iletişim kurulamayan hastalar,
Türkçe bilmeyen hastalar ve kronik pankreatitin akut atağı nedeniyle yatırılan
hastalar çalışmadan dışlandı.
Hastaların düzenli olarak tam kan sayımı, C- reaktif protein, üre,
kreatinin, amilaz, lipaz, alanin aminotransferaz, aspartat aminotransferaz,
kalsiyum, total ve direkt bilirubin düzeyleri ölçüldü ve kaydedildi. Ağızdan
beslenmenin durdurulmasına bağlı olarak düzeyleri düşük çıkabileceğinden
21
serum lipid parametreleri, ilk yatış sırasında alınan serum örneğinden çalışıldı.
Hastalar için başvuru sırasında ve 48. saatte Ranson skoru hesaplandı.
APACHE-2 ve APACHE-O skorları hesaplandı. Akut pankreatitin sistemik
inflamatuvar etkileri bilindiğinden, hastalar, yatışları süresince sistemik
inflamatuvar yanıt sendromu ve çoklu organ yetmezliği sendromu açısından
değerlendirildi. Ultrasonografik olarak şüpheli görülen olgularla, Ranson,
APACHE 2-O ve Atlanta kriterleri açısından şiddetli pankreatit saptanan ve
klinik ve laboratuvar tablolarında ağırlaşma saptanan hastalara yatışı izleyen
72. saatte pankreatik nekroz araştırmak üzere bilgisayarlı tomografi uygulandı.
Tomografik bulgularla bu hastalar Balthazar sınıflamasına göre sınıflandırıldı.
a)Sürekli Azalan Ağrı
b)Sürekli Artan Ağrı
c)Önce Artan Sonra Azalan Ağrı
d) Önce Azalan Sonra Artan Ağrı
e)Sabit Ağrı
Şekil1: Hastalık Süresince Ağrı Seyri Örüntüleri
60>90>60>400> Dostları ilə paylaş: |