198
2. Melih (Deniz):
Esmek:
Havanın bir yönden bir yöne akması, rüzgâr olması.
Örnek:
Rüzgâr öyle esiyordu ki kulaklarım dondu.
Balkon çok esiyor, içeri girip oturalım.
Canlanmak:
Diri duruma gelmek, gücü artmak, güçlenmek, dirilmek.
Örnek: Ben evde yokken eşim çiçekleri sulamamış ve kurutmuş. Çiçekleri sulayınca biraz
canlandılar.
Morga cesedi koyduklarında ölüymüş ama adamı tabuta koyarken birden
canlanmış.
Safiye uyuma, kahve içelim ve canlan!
Notun düşmesi:
Öncekinden daha az puan (Not) almak
.
Örnek: Çocuk
arkadaşlarıyla o kadar telefonda konuşuyor ki ders çalışamıyor ve bu
yüzden notları düşük.
Zehra kızına özel öğretmen tuttuktan sonra kızının notları yükseldi.
Etkilemek:
Birinin seninle ilgili olumlu ya da olumsuz hisler hissetmesini sağlamak.
Örnek: Bu güzel kadın salondaki erkekleri çok etkiledi, hepsi onun etrafına oturdu.
Öğretmenim lise yıllarımda beni çok etkiledi.
Etkilenmek:
-
den etkilenmek, etkiye
uğramak
Örnek: Bahçedeki çiçekler soğuklardan etkilendi ve çiçek açmadılar.
Yeni öğretmenin bizimle konuşması bizi etkiledi ve derse motive olduk.
Ben büyükbabamın ölümünden çok etkilendim.
3. Metin (Meryem):
Nârin:
İnce yapılı.
Örnek: Meryem çok nârin bir kız ev işleri yapamaz, hemen hasta olur.
Dolu:
Havada su buğusunun birden yoğunlaşıp katılaşmasından oluşan küçük toplar.
Örnek: Dolu çok büyük olduğu için ağaçların dallarını kırdı.
Şimşek çakmak:
Şimşek oluşması.
Dostları ilə paylaş: