115
takıyorum ve onu
suçluyorum. O beni anlamıyor,
kıymetimi bil
miyor, beni
hiçe
say
ıyor. Bu evlilikte kendimi güvende hissetmiyorum.
Meryem:
Benim sınırlarım vardır. Konuşkanımdır ama aslâ samimî olmam kimseyle.
Örneğin; kayınvalideme resmî davranırım, öyle her yıl gelip bizde kalamaz, hakkımda
dedikodu yapamaz. Ona da bazen küçümseyici bir bakış fırlatırım, hisseder ve karşımda
ezilir. Evde ben ne dersem, o olur. Otoriter bir hanımım, eşim hep kendi istediğinin
olduğunu sanır ama ne yapar eder, istediğimi ona kabȗl ettiririm. Eşim biraz cimridir,
onun parayı çok sevmesi beni sinirlendirir, ama bu durumu onu
köşeye sıkıştırmak ve
suçlamak için kullanırım. Aslında bankada paralar birikirken ben
kendimi güvende
hissederim. Azimli bir kadınım, çocuklarımın eğitimine özen gösteririm. Çocuklarım beni
çok severler ve sözümden
hiç çıkmazlar. Hep birlikte ders çalışırız, kitap okuruz. Eşim de
beni çok
sever ve her yönümü takdir eder.
Ben vıcık vıcık ilişkileri sevmem, sulu öpüşmelerden hiç hoşlanmam, kayınvalidem
bir keresinde kızım bebekken kızımı öpmek istedi, hızla elinden çekip aldım, “Mikrop
bulaştıracaksınız” dedim, küstü. Küserse küssün, umurumda
değil! Halbuki küçücük bir
bebek
şapur şupur
öpülmez. Bence insan ilişkileri aşk, evlilik, dostluk, komşuluk,
meslektaşlık şirket mantığıyla kurulmalıdır. Değmeyecek insanlara vakit ayırmak hiç
akıllıca değildir. “Bu insanla olmak
bana ne kazandırır, fâizi ne, kârı ne?” diye düşünürüm.
Ayla:
Ben insan ilişkilerinde çok iyimser ve
fedâkâr
olmak gerektiği inancındayım.
Şüpheci bir insan olmama ve insanlara tam olarak güvenmememe rağmen insanlarla
Dostları ilə paylaş: