bir a book, a car, a movie (bir kitap, bir araba, bir film)



Yüklə 0,65 Mb.
səhifə68/114
tarix28.07.2020
ölçüsü0,65 Mb.
#32310
1   ...   64   65   66   67   68   69   70   71   ...   114
vocabularyy

(Daha çok yardımcı olabilirdin.)



















1256) her; (zamir)













ona, onun













Did you buy her an expensive bag? (Ona pahalı bir çanta mı aldın?)



















1257) here; (zarf)













burada, buraya, burası










Here is the money you want. (İstediğin para burada.)



















1258) heritage; (isim)










miras, kalıt, kalıtım













Our traditions are the most heritage. (Geleneklerimiz en önemli mirastır.)



















1259) hero; (isim)













kahraman, cengaver, yiğit










He saved my life like a hero. (Bir kahraman gibi hayatımı kurtardı.)



















1260) herself; (zamir)










kendisi, kendisini, kendisine (dişil)







She is very proud of herself. (Kendisi ile gurur duyuyor.)



















1261) hey; (ünlem)













selam, hey













Hey, what are you doing here ? (Hey burada ne yapıyorsun?)



















1262) hi; (ünlem)













selam, merhaba













Hi, how are you?  (Selam, nasılsın?)

























1263) hide; (fiil, isim)










f.; saklamak, gizlemek   i.; post, deri, cilt







Don’t hide your feelings. (Duygularını gizleme.)






















1264) high; (sıfat, fiil)










s.; yüksek, yüce, üst    f.; öfkelenmek







Mount Ağrı is the highest mountain in Turkey. (Ağrı Dağı Türkiye’deki en yüksek dağdır.)



















1265) highlight; (isim, fiil)










i.; önemli olay, ilgi çekici olay   f.; belirtmek, altını çizmek, vurgulamak

This report highlights the major problems. (Bu rapor önemli sorunların altını çiziyor.)



















1266) highly; (zarf)













oldukça, pek çok, son derece










I think he is highly educated person. (Bence o, oldukça eğitimli bir kişi.)



















1267) highway; (isim)










otoban, anayol, otoyol, karayolu







Use the highway to get there fast. (Oraya hızlı varmak için otobandan git.)



















1268) hill; (isim)













tepe, yığın, bayır













We ran down the hill. (Tepeden aşağı koştuk.)






















1269)  him; (zamir)













ona (erkek)













Did you see him last night? (Dün gece onu gördün mü?)



















1270) himself; (zamir)










kendi, kendisi (eril)













He introduced himself. (Kendisini tanıttı.)






















1271) hip; (isim, sıfat)










i.; kalça, kıç   s.; havalı, modern, uyanık







He broke his hip bone skiing. (Kayak yaparken kalça kemiğini kırdı.)



















1272) hire; (fiil, isim)










f.; kiralamak, ücretle tutmak   i.; kira, kiralama




We hired a car for our family trip. (Aile gezimiz için bir araba kiraladık.)



















1273) his; (zamir)













onun, onunki (eril)













Tim sold his motorbike. (Tim, motosikletini sattı.)






















1274) historian; (isim)










tarihçi










Yüklə 0,65 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   64   65   66   67   68   69   70   71   ...   114




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin