Yalın ve Çevik Stratejinin Mukayesesi
İlk bakışta yalın ve çevik stratejilerin birbirleriyle çelişki içerisinde oldukları görülmektedir. Yalın strateji maliyetleri minimize etmeyi amaçlarken müşteri hizmetlerini bir kısıt olarak görmekte, çevik strateji ise müşteri hizmetlerini maksimize etmeyi amaçlarken maliyetleri bir kısıt olarak değerlendirmektedir. Bu iki amaç stratejiler arasında önemli farklılıklara yol açmaktadır. Bu farklılıkları şu şekilde özetleyebiliriz:
Müşterileriyle arasında elektronik veri değişim sistemi kurmuş olan bir tedarikçi, maliyetleri azaltırken aynı zamanda müşteri hizmet seviyesini yükselterek yalın ve çevik strateji yaklaşımının her ikisini aynı zamanda uygulayabilmektedir. Her iki stratejide de düşük maliyet ve müşteri tatmini konularına önem verilirken bunların sağlanmasında farklı yaklaşımlar uygulamaktadır.
Çeviklik, taşıdığı önem ve firmalara sağladığı avantajlar nedeniyle birçok sektörde yaygın bir şekilde uygulanmaya çalışılmaktadır. Ancak, yapılan literatür araştırması, çeviklik uygulamalarının daha çok otomotiv vemoda sektörlerinde, bir de afet yönetimi ile ilgili çalışmalarda yoğunlaştığını göstermektedir. Bu bölümde, çeviklik uygulamalarının yoğunlaştığı sektörler incelenecektir. Otomotiv sektörü, çeşitli yapısal özelliklerinden ötürü çevik bir tedarik zinciri yapısına ihtiyaç duymaktadır (Van Hoek vd., 2001; Xu vd., 2003; Agarwal vd., 2007; Wu ve Angelis, 2007; Ambe ve Badenhorst-Weiss, 2010; Vinodh vd., 2013; Sangari vd., 2015).Rekabetin yoğun olduğu otomotiv sektöründe yenilikler ve ani talep değişiklikleri çok hızlı olmaktadır (Albadyi vd. 2007). Ayrıca otomotiv sektörü, ürünün doğası itibariyle, teknolojik açıdan en karmaşık sektörlerden birisidir (Masoud ve Mason, 2016). Tedarik zinciri açısından bakıldığında, otomotiv sektöründeki tedarik, üretim ve dağıtım faaliyetlerinin çok büyük bir coğrafi alana yayıldığı görülmektedir. Bu tedarik zinciri yapılarının karmaşık, belirsiz ve heterojen olduğu da göz önüne alındığında, sektör değişen piyasa gereksinimlerine ve müşteri isteklerine cevap vermede güçlük çekebilmektedir (Xu vd. 2003). Ayrıca sektörde üretim aşamasında çok sayıda hammadde ve yarı mamulün gerekliliğinden dolayı firmaların geniş bir tedarikçi tabanı ile çalışması ve bazı firmaların özellikle yalın üretim sistemini kullanması, sektördeki tedarik zinciri çevikliğinin gerekliliğini ön plana çıkarmaktadır (Sangari ve Razmi, 2013). Böylelikle, sektördeki tedarik zincirinin karmaşıklığı, belirsizliğin yüksek olması ve birçok otomobil üreticisinin tam zamanında ve yalın tekniklerle çalışması, otomotiv sektöründe çeviklik ihtiyacını ortaya çıkarmaktadır. Tedarik zinciri yönetiminde çeviklik kavramının ön plana çıktığı sektörlerden bir diğeri moda endüstrisidir(Jones, 2000; Mattila vd. 2002; Birtwistle vd. 2003; Bruce 217 vd. 2004; Christopher vd. 2004; Barnes ve Lea-Greenwood, 2006; Čiarnienė ve Vienažindienė, 2014; Chan vd. 2017; Çalışkan vd. 2016; Kabukçu, 2017). Moda endüstrisi sıklıkla bir ülkede tasarlanıp farklı ülkelerde üretilen ürünlerin oluşturduğu ve bu üretilen ürünlerin dünya çapında alıcılarının olduğu uluslararası bir endüstridir (Čiarnienė ve Vienažindienė, 2014). Bu durum, bir giyim eşyasının çok uzun, karmaşık ve esnek olmayan süreçlerden geçerek tamamlanması ile sonuçlanmaktadır (Jones, 2000; Mattila vd. 2002; Bruce vd. 2004). Nitekim Christopher vd. (2004), temel karakteristiklerini yüksek talep belirsizlikleri, düşük satış öngörülebilirliği, kişilerin dürtüsel satın alma faaliyetleri ve kısa hayat döngüsüne sahip olan benzersiz ürünler olarak tanımladığı moda endüstrisinin başarısını büyük ölçüde organizasyonların esneklik ve cevap verebilirlik yeteneklerine bağlı olduğunu vurgulamaktadır.
Özellikle de gelecek sezon açısından müşterilerin arzu ve isteklerine dayanarak doğru ürünlerin doğru miktarda seçilmesinde yaşanan zorluklar, firmaları bu değişken talep yapısını karşılamak için son dakikaya kadar satın alma kararlarını durdurmak gibi bir çözüme itmektedir (Chan vd. 2017). Moda endüstrisine özgü bu özellikler, çevik bir tedarik zinciri ihtiyacı ortaya çıkarmaktadır. Otomotiv ve moda gibi ticari amaçlı tedarik zincirlerinin yanı sıra, çeviklik ihtiyacının en fazla olduğu yer, kuşkusuz ki afetzedelerin acısını hafifletmek ve can ve mal kaybını en aza indirmeyi amaçlayan afet tedarik zincirleridir (Oloruntoba ve Gray 2006; Petit ve Beresford, 2009; Charles, 2010; Charles vd. 2010; Scolten vd. 2010; Cozzolino 2012; Oloruntoba ve Kovacs 2015; Dubey ve Gunasekaran 2016).Afetlerin oluş zamanı ve sıklığı öngörülemediği için afetlerden sonra bölgede ortaya çıkabilecek ihtiyaçlar sürekli olarak değişmekte ve bu da afet tedarik zincirlerinin bahsedilen belirsizliklere hızlı ve esnek tepki verebilecek bir şekilde tasarlanması gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır (Gündoğan ve Güner, 2016). Bu nedenle afetlerde hem arz hem de talep konusunda yaşanan yüksek belirsizlik, afet bölgesinde ihtiyaç duyulan malzeme ve materyallerde yaşanabilen ani değişiklikler ve bunun gibi diğer başka sorunlar nedeniyle lojistik biriminin ve tedarik zinciri ağının bu gibi olumsuzlukların üstesinden gelebilir bir yapıda olması gerekmektedir (Cozzolino, 2012; Wassenhove, 2006; Tomasini ve Wassenhove, 2009; Kovacs ve Spens, 2007; Kovacs ve Spens, 2009; Kovacs ve Spens, 2011; Altay ve Green, 2006). Afet bölgesinde yaşanan kısa vadedeki bu değişikliklere bir tedarik zinciri ağının ve aktörlerinin cevap verebilmesi için yeni araçların ve metotların dolayısıyla da çevik bir tedarik zinciri yapısının geliştirilmesi gerekmektedir (Chales vd., 2010; Scholten vd. 2010).
SONUÇ
Bu çalışma tedarik zinciri çevikliğine ilişkin kavramsal bir çerçeve sunmak amacıyla yapılmıştır. Araştırmada, öncelikle tedarik zinciri çevikliğinin kavramsal yapısı irdelenmiş, çevik tedarik zinciri uygulamalarının yoğun olduğu sektörler incelenmiş ve çevikliğin ölçülmesi amacıyla kullanılan çeşitli sayısal teknikler araştırılmıştır. Literatürde, birçok sektörde tedarik zinciri çevikliğine ilişkin çalışma yapıldığı görülmektedir. Ancak, literatür araştırması sonucunda, tedarik zinciri çevikliği çalışmalarının özellikle de üç alanda yoğunlaştığı belirlenmiştir: otomotiv, moda ve afet yönetimi. Bu üç alanın da yüksek belirsizliğe sahip olduğu, karmaşık tedarik 219 zinciri yapılarından oluştuğu ve ani değişikliklerin yaşandığı göz önüne alındığında, çeviklik uygulamalarının neden bu alanlarda yoğunlaştığı ortaya çıkmaktadır. Son olarak, çevikliğin ölçülmesinde temel olarak istatistiki ve matematiksel yöntemlerin kullanıldığı görülmektedir. Verilerin anket yoluyla toplandığı araştırmalarda kümeleme, ANOVA, yapısal eşitlik modeli ve faktör analizi gibi teknikler kullanılmaktadır. Bu istatistiki tekniklerin yanı sıra DEMATEL, ANP, Multi Grade Fuzzy ve Fuzzy Agility Evaluation Method gibi çok kriterli karar verme tekniklerin de yaygın olarak kullanıldığı belirlenmiştir.
Dostları ilə paylaş: |