Çocuk Kalbi



Yüklə 1,14 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə73/83
tarix25.02.2022
ölçüsü1,14 Mb.
#53085
1   ...   69   70   71   72   73   74   75   76   ...   83
Edmondo De Amicis - Çocuk Kalbi

32 DERECE
16 Cuma
Milli  bayramdan  bu  yana  beş  gün  geçti,  bu  beş  gün  içinde  de  sıcaklık  üç
derece arttı. Bütünüyle yaza girdik. Bütün arkadaşlarım yorulmaya başladılar,
ilkbahardaki  o  güzel  pembe  renklerini  de  kaybettiler.  Boyunlar  ve  bacaklar
inceldi,  başlar  sallanıyor,  gözler  kapanıyor.  Yüzü  sapsarı  kesilen  ve  sıcağa
hiç dayanamayan Nelli’cik, birkaç kere defterinin üstüne kapanıp derin derin
uyudu.  Ama,  Garrone  her  zamanki  gibi  dikkati  elden  bırakmıyor,  öğretmen
uyuduğunu görmesin diye önüne kocaman bir kitabı açıp dik tutuyor. Crossi
kırmızı  başını  öyle  bir  şekilde  sıranın  üstüne  yerleştiriyor  ki  sanki
gövdesinden  ayrılmış  da  oraya  konuvermiş  gibi  duruyor.  Nobis  sınıfta  çok
kalabalık  olduğumuzdan  ve  onun  ciğerlerine  dolan  havayı  bozduğumuzdan
yakınıyor.  Ah!  Şimdi  çalışabilmek  için  öyle  büyük  bir  güç  harcamak
gerekiyor ki! Evin penceresinden bakınca yerlerde koyu renk gölgeler çizen o
güzelim  ağaçları  görüyorum,  oraya  ne  büyük  bir  istekle  koşardım.  Sıraların
arasına  kapanıp  ders  çalışmam  gerektiğini  düşününce  hem  öfkeleniyorum,
hem  de  üzülüyorum.  Ama,  okuldan  çıkarken  kapıda  iyi  kalpli  anneciğimi
görünce öyle seviniyorum ki, hemen, yüzüm sararmış mı diye bakıyor. Evde
okul ödevlerimi yaparken:
– “Çok yorulmadın ya?” diye soruyor. Her sabah altıda ders çalışmam için
beni  uyandırırken  de:  “Gayret!  Yalnız  birkaç  günün  kaldı.  Sonra  serbest
olacaksın.” dedi.


BABAM
17 Cumartesi
Ne  arkadaşın  Coretti,  ne  de  Garrone  hiçbir  zaman  babalarına  senin  bu
akşam  babana  verdiğin  karşılığı  vermemişlerdir.  Enrico!  Bunu  nasıl
yapabildin? Ben yaşadıkça böyle bir olayın bir daha meydana gelmeyeceğine
söz  ver.  Ne  zaman  babanın  azarlamalarını  duyduğunda  dudaklarına  kötü  bir
karşılık  gelse  o  kaçınılmaz  günü  hatırla;  o  zaman  seni  yatağının  yanına
çağıracak ve:
– “Enrico, seni terk ediyorum!” diyecek.
Ah! Evlâtçığım, onun sesini son defa duyduğun zaman, hatta daha sonraları
bile, onun terkedilmiş odasında tek başına, onun artık bir daha açamayacağı o
kitapların  arasında  ağalarken,  bazen  ona  karşı  saygısızca  davrandığını
hatırlayacaksın  ve  kendi  kendine:  ‘Ben  bunu  nasıl  yapabildim?’  diye
soracaksın.  Onun  her  zaman  senin  en  yakın  arkadaşın  olduğunu,  seni
cezalandırmak  zorunda  kaldığı  zamanlarda  onun  senden  çok  üzüldüğünü,
yalnız iyiliğini istediği için seni ağlattığını anlayacaksın. Pişman olacaksın ve
üzerinde  bu  kadar  çalıştığı,  çocukları  için  hayatını  yıprattığı  o  masayı
ağlayarak öpeceksin. Şimdi bunlardan pek bir şey anlamıyorsun. İyiliğinden
ve  sevgisinden  başka  bütün  duygularını  senden  saklıyor.  Sen  bilmiyorsun
ama,  bazen  yorgunluktan  öyle  bitkin  bir  hale  geliyor  ki  çok  kısa  bir  zaman
sonra ölüvereceğini sanıyor. O zamanlarda bile yalnız senden söz ediyor, seni
koruyucusuz  ve  parasız  bırakmaktan  başka  hiçbir  kaygısı  yok!  Çok  kereler,
bütün bunları düşünürken, sen uyuduğun sırada, elinde lambayla odana gelip
uzun  uzun  seni  seyreder  ve  bütün  yorgunluğuna,  üzüntüsüne  rağmen  bütün
gayretini  toplar  ve  işinin  başına  döner!  Sık  sık  seni  aradığından  ve  seni
yanında görmek istediğinden haberin bile yok. Yeryüzündeki bütün insanlar
gibi  içinde  bir  üzüntü  duyuyor,  canını  sıkan  olaylar  meydana  geliyor.  O
zaman,  derdini  unutabilmek,  biraz  olsun  avunabilmek  için  bir  dost  gibi  seni
arıyor. Gerekli gayreti, ruh sakinliğini bulabilmek için senin sevgine ihtiyacı
var.  Senden  yakınlık  beklediği  bir  anda  senin  soğukluğun,  saygısızlığınla
karşılaşmak onu ne kadar üzüyor, düşün bir kere! Bunu korkunç nankörlükle


bir  daha  hiç  lekeleme!  Evliya  gibi  iyi  kalpli  de  olsan  onun  durmadan  senin
için  yaptıklarını  ödeyemeyeceğini  düşün.  Şunu  da  unutma:  Hayatta  hiçbir
şeye  güvenilmez.  Beklenmedik  bir  felaket  seni  daha  çocuk  yaşta  babandan
ebediyen  ayırabilir;  iki  yıl  ya  da  üç  ay  sonra,  belki  de  yarın.  Ah!  Zavallı
Enrico’cuğum,  o  zaman  etrafındaki  her  şeyin  nasıl  birden  değişiverdiğini
göreceksin.  Matem  giysileri  içindeki  annenle  ev  ne  kadar  boş,  ne  kadar
sıkıntılı  görünecek!  Haydi,  oğulcuğum,  babanın  yanına  git;  şimdi  çalışma
odasında.  Ayaklarının  ucuna  basa  basa  git  ki,  içeri  girdiğini  duymasın.  Git
alnını onun dizlerine daya ve ondan seni bağışlamasını iste.

Yüklə 1,14 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   69   70   71   72   73   74   75   76   ...   83




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin